Arama

Dünyada ve Türkiye'de Ekonomi Gündemi, Güncel Haberler - Sayfa 23

Güncelleme: 15 Ağustos 2018 Gösterim: 243.929 Cevap: 685
zedanbey - avatarı
zedanbey
Ziyaretçi
16 Kasım 2006       Mesaj #221
zedanbey - avatarı
Ziyaretçi
Ellerinize sağlık arkadaşlarMsn Happy
İleriki günlerde türkiye ekonomisi hakkında yazacağım yazıyı yayınlayacağım Umarım paylaşımlarımız sonsuzlaşır
Sponsorlu Bağlantılar
Teşekkürler...
kambis - avatarı
kambis
Ziyaretçi
16 Kasım 2006       Mesaj #222
kambis - avatarı
Ziyaretçi
file0177xn9

Sponsorlu Bağlantılar


file0178pz2


AreX - avatarı
AreX
Ziyaretçi
16 Kasım 2006       Mesaj #223
AreX - avatarı
Ziyaretçi
16 Kasım 2006

TÜKETİCİ KREDİLERİ 44,2 MİLYAR YTL'YE ÇIKTI

ANKARA (A.A) - Tüketici kredileri, 10 Kasım itibarıyla 204,1 milyon YTL artarak 44 milyar 161,5 milyon YTL'ye çıktı. Söz konusu krediler, 3 Kasım tarihi itibarıyla 43 milyar 957,4 milyon YTL düzeyinde idi.

Tüketici kredileri kapsamında konut kredileri 21 milyar 384 milyon YTL, taşıt kredileri 6 milyar 355,7 milyon YTL, diğer krediler 16 milyar 421,8 milyon YTL olarak hesaplandı.

Bireysel kredi kartları ise 10 Kasım itibarıyla 20 milyar 570,6 milyon YTL'den 20 milyar 462,1 milyon YTL'ye indi.

YTL cinsinden bireysel kredi kartlarının 8 milyar 388,4 milyon YTL'si taksitli, 12 milyar 35,5 milyon YTL'si taksitsiz kredi kartından oluştu.

Tüketici kredilerinin 12,2 milyar YTL'si kamu bankaları, 27,8 milyar YTL'si özel bankalar, 4,1 milyar YTL'si de yabancı bankaları içeriyor.

Tasfiye olacak tüketici kredileri ve bireysel kredi kartları toplamı da, bir hafta içinde yaklaşık 23,5 milyon YTL azalarak 1 milyar 948,3 milyon YTL'ye indi.
AreX - avatarı
AreX
Ziyaretçi
16 Kasım 2006       Mesaj #224
AreX - avatarı
Ziyaretçi
16 Kasım 2006

MERKEZ BANKASI HAFTALIK VERİLERİ... -BANKALARDAKİ MEVDUAT, 268,8 MİLYAR YTL'YE İNDİ

(A.A) - Bankalardaki mevduat, 27 Ekim- 3 Kasım tarihleri arasında 1 milyar 371,3 milyon YTL azalarak 268 milyar 760,7 milyon YTL'ye indi.

Merkez Bankasının haftalık verilerine göre, bankalardaki toplam mevduat 27 Ekim itibarıyla 270 milyar 132,1 milyon YTL idi.

3 Kasım itibarıyla, bankalardaki yabancı mevduat yaklaşık 99 milyar 844 milyon YTL, YTL cinsinden mevduat ise 164 milyar 723,2 milyon YTL oldu.

Toplam 4 milyar 193,6 milyon YTL olan bankalar arası mevduatın ise 2 milyar 593,4 milyon YTL'si Türk parası, 1 milyar 600,1 milyon YTL'si de yabancı paradan oluştu.

-KREDİ HACMİ-

Bankaların kredi hacmi, 3 Kasım itibarıyla yaklaşık 785,8 milyon YTL azalarak 173 milyar 741,9 milyon YTL'ye indi. Bankaların kredi hacmi 27 Ekim itibarıyla 174 milyar 527,7 milyon YTL idi.

27 Ekim itibarıyla mali kesime verilen kredilerin 644,7 milyon YTL'si mevduat bankaları, yaklaşık 2 milyar 692,9 milyon YTL'si de kalkınma ve yatırım bankaları kredilerinden oluşuyor.

Mali olmayan kesime verilen kredilerin dağılımına bakıldığında da 44,8 milyon YTL'sinin Merkez Bankası, 163 milyar 842,6 milyon YTL'sinin mevduat bankaları, 6 milyar 516,9 milyon YTL'sinin de kalkınma ve yatırım bankaları kredilerinden oluştuğu görüldü.

-TÜKETİCİ FİNANSMAN ŞİRKETLERİNİN KREDİ HACMİ-

Tüketici finansman şirketlerinin kredi hacmi, 13,9 milyon YTL artarak 10 Kasım tarihi itibarı ile yaklaşık 3 milyar 48 milyon YTL oldu.

Tüketici finansman şirketlerinin kredi hacmi, 3 Kasımda 3 milyar 34,1 milyon YTL düzeyinde idi. Toplam kredinin 2 milyar 162,1 milyon YTL'si bireysel kredi, 885,9 milyon YTL'si de kurumsal krediden oluştu.

-MENKUL DEĞERLER CÜZDANI-

Bankaların alım satım amaçlı ve satılmaya hazır menkulleri, 27 Ekim tarihinde 94 milyar 17,1 milyon YTL iken 3 Kasımda 95 milyar 206,3 milyon YTL'ye çıktı.

Verilere göre, 3 Kasım itibarıyla mevduat bankalarının portföyünde, 65 milyar 65,5 milyonu YTL, 28 milyar 632,4 milyon YTL'si de yabancı para menkul değerleri olmak üzere 93 milyar 697,9 milyon YTL'lik değerli kağıt bulunuyor.

Bu bankalardaki yabancı para ve YTL cinsinden menkul değerlerin yaklaşık 904,4 milyon YTL'si yurt dışında bulunurken, yurt içi yabancı para cinsinden değerler arasında 27 milyar 555,4 milyon YTL'lik, Türk parası değerler arasında da 62 milyar 836,1 milyon YTL'lik devlet tahvili yer alıyor.
AreX - avatarı
AreX
Ziyaretçi
17 Kasım 2006       Mesaj #225
AreX - avatarı
Ziyaretçi
17 Kasım 2006

TİSK'TEN KIDEM TAZMİNATI AÇIKLAMASI: -''OECD TÜRKİYE'DE İSTİHDAM ARTIŞI İÇİN KIDEM TAZMİNATININ KALDIRILMASINI ÖNERDİ''

(A.A) - TİSK'ten yapılan açıklamada, Ekim ayında yayınlanan OECD 2006 Türkiye İnceleme Raporu'nda Türkiye'de istihdam artışı için kıdem tazminatının kaldırılması önerisinin yer aldığı bildirildi.

Açıklamada raporda, ''Türkiye'de mevzuatın getirdiği yüklerin çalışan ve çalıştıranları kayıt dışı sektöre ittiği, çok ciddi bir istihdam maliyeti oluşturan kıdem tazminatının kaldırılarak işsizlik sigortasının ön plana çıkarılması gerektiği'' görüşüne yer verildiği kaydedildi.

TİSK'in açıklamasında, OECD 2006 Türkiye Raporu'nda kıdem tazminatıyla ilgili olarak, ''Kanun, en son ücret seviyesinden her hizmet yılı için bir aylık ücret tutarında kıdem tazminatı ödenmesini öngörmektedir. Bu, OECD ülkeleri içinde en yüksek kıdem tazminatı düzeyini ifade etmektedir'' tespiti yapıldığı belirtildi.

Raporda, ''Kıdem tazminatı ödemelerinin istihdam üzerindeki vergi ve prim yüküne eklenmesi durumunda bu yükün büyük bir farkla OECD ülkeleri kapsamındaki en ağır vergi yükünü oluşturduğu'' görüşünün yer aldığı ve şu noktalara dikkat çekildiği savunuldu:

''Çok ağır yükler getiren kıdem tazminatı sorumluluğu daimi istihdamı çok pahalı hale getirerek kayıtlı sektörde istihdam yaratmayı engelleyen unsurlardan biri olmaktadır. Kayıtlı sektörde istihdamı teşvik etmeye yönelik kapsamlı bir iş gücü piyasası reformuna acilen ihtiyaç vardır. İstihdamla ilgili düzenlemelerin işletmeler üzerindeki yükü hafifletilmelidir. Türkiye'de kıdem tazminatı kaldırılarak işsizlik sigortası ön plana çıkarılmalıdır.''

TİSK'in açıklamasında rapora dayanarak OECD ülkelerinde kıdem tazminatı ödemelerinde kaç aylık ücretin esas alındığına ilişkin bir tabloya da da yer verildi. Buna göre, Türkiye'de 20 yıllık kıdemi olan çalışana 20 aylık ücreti, Avustralya, Çek Cumhuriyeti ve Slovakya'da 1 aylık, Danimarka'da bir buçuk aylık, İrlanda'da 1.9 aylık, İsviçre'de 2.5 aylık, Japonya'da 2.9 aylık ücreti esas alınarak kıdem tazminatı ödeniyor.

Fransa'da aynı kıdeme sahip bir çalışana 4 aylık, Yunanistan'da 5.9 aylık, İspanya'da 12 aylık ücreti esas alınarak kıdem tazminatı verilirken, Portekiz'de de Türkiye'de olduğu gibi 20 aylık ücret tutarında ödeme yapılıyor.
AreX - avatarı
AreX
Ziyaretçi
17 Kasım 2006       Mesaj #226
AreX - avatarı
Ziyaretçi
17 Kasım 2006

TÜRKİYE EGE KIYILARI VE YUNANİSTAN EGE ADALARI 7. EKONOMİ ZİRVESİ... -İZMİR TİCARET ODASI MECLİS BAŞKANI NECİP KALKAN: `'ZİRVELERİN ,İKİ ÜLKE ARASINDAKİ TİCARET HACMİNİN GELİŞMESİNE BÜYÜK KATKI SAĞLADIĞI ORTADA''

(A.A) - Türkiye Ege Kıyıları ve Yunanistan Ege Adaları 7. Ekonomi Zirvesi, Marmaris'te başladı.

Marmaris Divan Mares Otelde gerçekleştirilen toplantı, film gösterisiyle başladı.

Önceki zirvelere katılan ve bugün hayatta olmayanlar için saygı duruşunda bulunulmasının ardından yapılan açılış konuşmalarında, İzmir Ticaret Odası Meclis Başkanı Necip Kalkan, iki ülke arasında, 1998 yılında Midilli'de gerçekleştirilen ekonomik zirvenin ardından, ticaret hacminde büyük artış olduğunu söyledi.

Devam eden zirvelerin iki ülke arasındaki ticaret hacminin gelişmesine büyük katkı sağladığını dile getiren Kalkan, bu toplantı ve gelecek yıllarda yapılacak toplantılarla, bu hacmin daha da gelişmesi gerektiğini belirtti.

Siyasetçinin farklı, halkın ve tüccarın daha farklı düşündüğünü ifade eden Kalkan, iki ülke arasında en iyi işbirliğini hedeflediklerini dile getirerek, konuşmasını, kürsünün üzerinde bulunan Türk ve Yunan bayraklarını eliyle havaya kaldırarak, ''Yaşasın Türkiye, yaşasın Yunanistan'' sözleriyle tamamladı.

Kalkan'ın ardından konuşan Marmaris Ticaret Odası Başkanı Mustafa Karaca da ticaretin dünyada barışın garantisi olduğunu, alışveriş içerisindeki toplumların birbirleriyle kavga ve savaş edemeyeceğini söyleyerek, zirvelerin ticaret hacminin gelişimin için birer fırsat olduğunu ve işbirliğinin artması gerektiğini dile getirdi.

Yunanistan Oniki Adalar Ticaret Odası Başkanı Georgios Hacımarkos ise iki ülke arasındaki ticari ilişkilerin altın dönemini yaşadığı bir süreçte başkanlık yapmanın kendisine mutluluk verdiğini, ilişkilerin sadece ticari değil kültürel ve sosyal yönde de etkilerinin olduğunu bildirdi. Hacımarkos, ticari ilişkilerdeki gelişmelerin, zirvelerin etkisini ortaya koyduğunu belirterek, sürdürülmesinin önemine değindi.

Toplantıya; Türk ve Yunan iş adamlarının yanı sıra iki ülkeden çok sayıda gazeteci de katıldı.
AreX - avatarı
AreX
Ziyaretçi
17 Kasım 2006       Mesaj #227
AreX - avatarı
Ziyaretçi
17 Kasım 2006

ÇORAP SEKTÖRÜ ÇİN TEHDİDİNİ AŞTI -ÇORAP SANAYİCİLERİ DERNEĞİ BAŞKAN YARDIMCISI ÖZÜREN: -''SEKTÖRÜMÜZ, ÇİN'E KARŞI TÜRK TEKSTİLİNİN VERDİĞİ İLK BAŞARILI SINAVDIR. KOTA KORUMASINDA DEĞİLİZ, BUNA RAĞMEN ÇİN İLE BİRE BİR REKABETE GİREBİLİYORUZ'' -''BU YIL, 2005'DE ELDE ETTİĞİMİZ RAKAMLARI KORUYABİLECEĞİZ. İHRACAT ARTIŞ HIZIMIZ DÜŞMEKLE BERABER, YİNE 1 MİLYAR 450 BİN ÇİFTİ İHRACAT OLMAK ÜZERE 2 MİLYAR ÇİFT ÜRETİM YAPACAĞIZ'' -''HER İNGİLİZE 5 ÇİFT, 3 MİLYON NÜFUSU OLAN BOSNA HERSEK'E DE 3 MİLYON ÇİFT ÇORAP SATIYORUZ''

(A.A) - Türk çorap sektörü, ana ihracat pazarı olan AB'yi Çin'e kaptırma tehlikesini aştı.

Çorap Sanayicileri Derneği Başkan Yardımcısı Ümit Özüren, AA muhabirine yaptığı açıklamada, çorap üretiminde Türkiye'nin, Çin ve ABD'den sonra dünyanın 3'üncü büyük üretici ülkesi olduğunu, ihracatta da ABD'nin iç piyasaya yönelik üretim yapması nedeniyle Çin'in ardından 2'nci sırada bulunduğunu söyledi.

Özüren, çorabın tekstil ihracatı içinde ciddi bir yere sahip olduğunu ve geçen yıl 1 milyar 400 milyon çift ile 800 milyon dolar çorap ihracatı gerçekleştirdiklerini belirterek, ''Bu yıl, 2005'de elde ettiğimiz rakamları koruyabileceğiz. İhracat artış hızımız düşmekle beraber, yine 1 milyar 450 bin çifti ihracat olmak üzere 2 milyar çift üretim yapacağız'' dedi.

Sektörün 33 ülkeye bir milyon çiftin üzerinde ihracat yaptığını anlatan Özüren, her İngilize 5 çift, 3 milyon nüfusu olan Bosna Hersek'e 3 milyon çift çorap sattıklarını, çorap tüketiminin coğrafi özellikler ve iklim ile bağlantılı olduğunu, İskandinavya ülkelerinde 20 çift olan yıllık kişi başı çorap tüketiminin Türkiye'de 5 çift seviyesinde bulunduğunu bildirdi.

Yurt içi çorap tüketiminin yıllık 400 milyon çift olduğunu belirten Özüren, Türkiye'nin çorapta önde gelen bir ülke olduğunu, Çin'e uygulanan kotaların kalkmasına rağmen yenilmediklerini, İstanbul Deklarasyonu sayesinde AB'nin 10 kategoride Çin'e karşı kota uygulaması başlattığını, çorabın bu kategoride yer almadığını anlattı.

Özüren, sektörün geçen yılın başından beri Çin'e karşı herhangi bir korumayla karşı karşıya olmadığını ifade ederek, en büyük pazarları olan AB'ye yaptıkları ihracatta Çin ile hemen hemen aynı şartlara sahip olduklarını, ilk beklentilerinin çok olumsuz olduğunu, ancak düşündükleri pazar kaybının gerçekleşmediğini söyledi.

-''ÇİN, BİZİM PAZARIMIZDAN PAY ALAMADI''-

Ümit Özüren, şunları kaydetti:
''Çorap ihracatımız, 2000-2004 yılları arasında yıllık yüzde 20'lik bir artışa sahipken geçen yıl Çin faktörü nedeniyle bu artış sadece yüzde 9'da kaldı. Bu yıl da geçen yılın rakamlarını koruyabileceğiz.

Sektörümüz, Çin tehdidini aşmaya başladı, Çin'e karşı Türk tekstilinin verdiği ilk başarılı sınavdır. Kota korumasında değiliz, buna rağmen Çin ile bire bir rekabete girebiliyoruz. Yüzde 5-6 olan AB'nin ithalatı içindeki Çin'in payı, kotalar kalktıktan sonra yüzde 25-30'lara çıktı.

Türkiye'nin payı yüzde 48'di, hala yüzde 47-46'lar civarında. Yani Çin, bizim pazarımızdan pay alamadı, AB'ye ihracat yapan diğer ülkeler ve AB'nin üreticilerinden pay aldı. Çin'e karşı kendimizi çok iyi savunduk. Yüzde 30-40 pazar kaybedeceğimizi düşünürken sadece ihracat artış hızımız yavaşladı.''

Özüren, Çin'e karşı verimlilik artışı, Avrupai bir bakış açısına sahip bulunmaları, sağlam altyapı, daha iyi bir estetik anlayışı ve teslimat sürelerinin kısa olması avantajlarına sahip olduklarını söyledi.

Çorap firmalarının iç çamaşırı yanında başka sektörlere de girmeye başladığını anlatan Özüren, ''Firmalar, yeni yatırımlarını değişik sektörlere yapmaya başladı. Karlılık azalması, insanların yumurtaları değişik sektörlere böldürmesini gerektiriyor. Bunun yanında dışarıdan çorap üretimine yeni yatırım yapanlar da oldu'' diye konuştu.

Türkiye'de çorap üretiminin İstanbul dışında daha hızlı büyüdüğünü anlatan Özüren, Avrupa'daki spor markaları, büyük mağaza zincirlerinin çorap üretimini Türkiye'de yaptırdığını da kaydetti.
AreX - avatarı
AreX
Ziyaretçi
17 Kasım 2006       Mesaj #228
AreX - avatarı
Ziyaretçi
17 Kasım 2006

TIR KARNESİ SİSTEMİ KALDIRILIRSA NE OLACAK? -TOBB BAŞKAN YARDIMCI HALİM METE: -''TIR FİLOMUZ BÜYÜK GELİR KAYBINA UĞRAYACAK'' -UND BAŞKANI ÇETİN NUHOĞLU: -''TÜRK TIRLARI, HER ÜLKENİN GÜMRÜK KAPISINA PARA ÖDEMEK ZORUNDA KALACAK''

(A.A) - Tır karnesi sisteminin kaldırılması halinde, taşımacılık yapan Türk TIR'larının sadece 25 ülkeye gidebileceği ve tır filosunun büyük gelir kaybına uğrayacağı bildirildi.

Uluslararası karayolu taşımacılığını düzenleyen ve Türkiye'nin etkin biçimde yararlandığı Tır Karnesi Sistemine yönelik son dönemlerde ortaya çıkan gelişmelerin ne sonuç getireceğine ilişkin, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği Başkan Yardımcısı Halim Mete, basın toplantısı düzenledi.

Mete'nin düzenlediği basın toplantısına Uluslararası Nakliyeciler Derneği (UND) Başkanı Çetin Nuhoğlu, Uluslararası Karayolu Taşımacılığı Birliği (IRU) Başkanı Paul Laeremans, Genel Sekreteri Martin Marmy ile TOBB Genel Sekreteri İsmail Köksal eşlik ettiler.

-DIŞ TİCARETİN YÜZDE 40'I, TÜRK TIR FİLOSUYLA

TOBB Başkan Yardımcısı Mete, dünya tır karnesi kullanımının yaklaşık 600 bin civarında olduğunu, bu rakamın yüzde 20'sinin Türkiye tarafından rezerve edildiğini belirtirken, Türk dış ticaretinin yüzde 40'nın da Türk Tır Filosu'yla yapıldığını söyledi.

Bu sistemin kaldırılması halinde, 80 milyar dolarlık Türk ihracatının yüzde 40'ının tır filosunun taşıdığı dikkate alındığında; konunun hayati bir öneme sahip olduğunu vurgulayan Mete, Türkiye'nin '' e..tır'' sistemine dahil olması durumunda, taşıma maliyetlerinin çok yükseleceğini kaydetti.

UND Başkanı Çetin Nuhoğlu da, Türkiye'nin yıllık olarak batıya 300 bin sefer düzenlediğini, bunun 70 bininin RO-RO seferiyle, 230 bininin Türk tırlarıyla yapılmakta olduğunu hatırlatarak, tır karnesine göre yapılan taşımacılığın ucuz maliyetle yapıldığını belirtti.

''Eğer bu sistem kalkarsa Türk tırları her giriş yaptıkları ülkenin gümrük kapısına para ödemek durumunda kalacaklar'' diyen Nuhoğlu, ayrıca mevcut sistemle AB'ye üye ülkelerin dışındaki ülkelere de taşıma yapıldığını bildirdi.

Mevcut Tır karnesi sistemi kaldırıldığında Türkiye'nin sadece 25 ülkeye taşımacılık yapabileceğini, AB üye olmayan 30 ülkeye yani Orta Asya'ya, Orta doğuya taşıma işlemini gerçekleştiremeyeceğini kaydetti.

Nuhoğlu, karayolu taşımacılığının yılda 3,5 milyar dolara yakın döviz getirisi bulunduğunu ve bunun büyük kısmının Tır karnesi sistemiyle kazanıldığını ifade etti.

-TÜRKİYE'DEN DESTEK-

IRU Başkanı Paul Laeremans da, kuruluşlarının BM şemsiyesi altında faaliyet gösteren bir kurum olduğunu, ancak Türk otoritelerinin bu kuruluşa destek olmadığını söyledi.

IRU Genel Sekreteri Martin Marmy ise TIR Karnesi Sisteminin 55 ülkede 11 bin hareketi izlemekte olduğunu, bunun 66 ülkeye çıkması konusunda çalışmalar yaptıklarını kaydettiği konuşmasında, 2005 yılı itibariyle 3,2 milyon adet karne kullanıldığını bildirdi.

Marmy, Türkiye'nin IRU'nun ana ortaklarından biri olmasına rağmen kamu tarafından desteklenmediğini dile getirdi ve Türk Kamu Kurumları'nca desteklenmesi talebinde bulundu.

Öte yandan basın toplantısıyla sorunlarını dile getiren heyet, bugün Devlet Bakanı Kürşad Tüzmen ile TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu'nu ziyaret ederek, sorunlarının çözümü konusunda destek isteyecekler.
AreX - avatarı
AreX
Ziyaretçi
17 Kasım 2006       Mesaj #229
AreX - avatarı
Ziyaretçi
17 Kasım 2006

TÜRKİYE-IRAK KEK PROTOKOLÜ İMZALANDI -DEVLET BAKANI TÜZMEN: -''2008 YILI SONUNDA İŞ HACMİMİZ, 15 MİLYAR DOLAR DÜZEYİNE ULAŞACAK'' -''KERKÜK-YUMURTALIK BORU HATTI SİSTEMİNİN TAHRİP OLAN İKİNCİ HATTININ DEVREYE ALINMASI VE İKİ ÜLKE ARASINDA BİR DOĞAL GAZ BORU HATTININ KURULMASININ BEKLENTİLER ARASINDA OLDUĞUNU VURGULADIK'' -IRAK PETROL BAKANI EL ŞEHRİSTANİ: -''TÜRK MÜTEAHHİTLİK FİRMALARI BUYURSUNLAR, IRAK'A GELSİNLER, PAZARI İNCELESİNLER. ÇOK SAYIDA BİRLİKTE ÇALIŞILACAK PROJELER SÖZ KONUSUDUR''

(A.A) - Devlet Bakanı Kürşad Tüzmen, Türkiye ve Irak arasındaki iş hacminin, 2008 yılı sonunda transit ticaret ve müteahhitlik hizmetleri dahil 15 milyar dolara ulaşmasını hedeflediklerini söyledi.

Türkiye-Irak Karma Ekonomik Komisyon Toplantısı Protokolü imzalandı. Protokole, Türkiye adına Devlet Bakanı Tüzmen, Irak adına da Petrol Bakanı Hüseyin El Şehristani imza koydu.

Tüzmen, imza töreninde yaptığı konuşmada, anlaşma ile Türkiye ve Irak arasında yeni bir yol haritasının çizildiğini bildirdi.

2005 yılında iki ülke arasındaki iş hacminin 7,8 milyar doları bulduğunu belirten Tüzmen, 2006 yılında çok büyük ilerleme sağlanamadığını, bunun nedenlerinin ise Habur Sınır Kapısında yürütülen modernizasyon çalışmaları, gerek Irak'ta, gerekse Orta Doğu'da yıl içerisinde giderek artan istikrarsızlık, buna bağlı olarak iş koşullarının olumsuz etkilenmesi olduğunu ifade etti.

Tüzmen, 2007'de Irak ve Türkiye iş hacminin 10-12 milyar dolar civarında gerçekleşmesini beklediklerini, bunun tamamen Irak'ın istikrarı ile ilgili olduğunu kaydetti ve istikrarın sağlanması durumunda, 2008 yılı sonunda bu rakamın transit ticaret ve müteahhitlik hizmetleri de dahil 15 milyar dolar düzeyine ulaşacağını söyledi.

Toplantılarda, Kerkük-Yumurtalık Boru Hattı Sisteminin Körfez Savaşı sırasında tahrip olan ikinci hattının devreye alınmasının dile getirildiğini belirten Tüzmen, ayrıca iki ülke arasında bir Doğalgaz Boru Hattının kurulmasının beklentiler arasında olduğunu vurguladıklarını kaydetti.

Tüzmen, elektrik sektöründe Irak'ın ihtiyaçlarını daha da artan oranlarda karşılamak ve iki ülke arasındaki iletim hatlarının kapasitesini artırmak yönünde çaba gösterdiklerini de anlattı.

-''ULUSLARARASI PRATİKLERİ UYMAYAN UYGULAMALAR
KALDIRILMALI''-

Bakan Tüzmen, Türk mallarının Irak pazarındaki rekabet şansını olumsuz yönde etkileyen çeşitli uygulamaları Irak tarafının dikkatine sunarak, uluslararası pratiklere uymayan bu uygulamaların ortadan kaldırılmasını talep ettiklerini ifade etti.

Türkiye'nin Irak politikasının açık olduğunu ve Irak'ı bölgede stratejik ortakların birisi olarak gördüğüne işaret eden Tüzmen, enerji konularının da söz konusu stratejik işbirliğinin en önemli parçalarından birini teşkil ettiğini söyledi.

Tüzmen, Türk firmalarının Irak'ın yeniden yapılandırılması çalışmaları kapsamında aktif bir rol üstlendiğini, bu katkının daha da artırılması için Irak'ta proje üretimini desteklemek amacıyla, önümüzdeki dönemde bir teknik yardım programını yürürlüğe koyacaklarını kaydetti.

-İKİNCİ VE ÜÇÜNCÜ SINIR KAPILARI AÇILACAK-

Tüzmen, Habur Sınır Kapısının hızla gelişmekte olan Türkiye-Irak ticari ve ekonomik ilişkilerinin gereklerini karşılayamadığını, bu nedenle ikinci ve üçüncü sınır kapılarının da en kısa süre içerisinde açılması konusunda mutabakata varıldığını bildirdi.

Açılacak bu yeni sınır kapılarının, gelecekte Akdeniz'i Arap Körfezi'ne bağlayacak kara ve demiryolu ağlarının kesişme noktasında olması gerektiğine işaret eden Tüzmen, söz konusu kapıların bağlantı yollarının da en kısa süre içerisinde, en düşük maliyetle tamamlanabilir olması gerektiğine dikkat çekti.

Bakan Tüzmen, Irak Petrol Bakanlığı ile işbirliği içerisinde 'Petrol Gaz ve Konferansının' 2007 yılı başında Türkiye'de düzenlemek konusunda da mutabakata varıldığını söyledi.

-IRAK PETROL BAKANI-

Irak Petrol Bakanı Hüseyin El Şehristani de konuşmasında, Irak'ın zor bir dönem yaşadığını belirterek, bu sorunların üstesinden gelinmesi için gayret ve çaba sarfedildiğini kaydetti.

Irak'ta yeniden yapılandırma çalışmalarının hükümet tarafından desteklendiğini bildiren Şehristani, önümüzdeki yıllarda dünyanın petrole olan ihtiyacının artarak devam edeceğini, Türkiye'nin Irak'ın petrol ürünlerinin dünya pazarlarına ulaştırılmasında köprü konumunda olduğunu anlattı.

Enerji alanının, başlıca işbirliği alanlarından birini oluşturduğuna dikkat çeken konuk Bakan, Irak'ın jeolojik yapısı nedeniyle rezervlerinin ancak yüzde 8'ini kullanabildiğini ifade etti.

Şehristani, günlük petrol üretimini artıracaklarını ve hedeflerinin 2010 yılına kadar günlük 4 milyon varil olduğunu belirtti.

Konuşmasında Türk müteahhitlik firmalarına çağrıda bulunan konuk Bakan, ''Buyursunlar, Irak'a gelsinler, pazarı incelesinler, çok sayıda birlikte çalışılacak projeler söz konusudur'' dedi.

-YENİ PROJELER...

Şehristani, ''Kerkük-Yumurtalık Petrol Boru Hattındaki sabotajların engellenmesi için by-pass boru hattı düşünülüyordu, son durum nedir ve Türkiye ile Irak arasında doğalgaz boru hattı ile ilgili durum nedir'' şeklindeki soruları yanıtlarken, Irak'ın mevcut imkanları içinde boru hattının korunması için tedbir aldığını ve alternatif boru hattı projesinin de uygulamaya konulduğunu söyledi.

Dogal gaz boru hattı ile ilgili olarak da Şehristani, ''Kuzeyde olsun, batı Sahra'da olsun zengin rezervlere sahip doğal gaz imkanları var. Buralarda elde edilecek ihtiyaç fazlası doğal gazı Türkiye üzerinden Avrupa pazarlarına ulaştırılacak. Bu proje üzerinde de ciddi olarak çalışma yapılmaktadır'' dedi.

Bakan Tüzmen ise projeler hakkında kendilerine iletilen herhangi bir şey olmadığını, Irak tarafının kendi içinde çalışma yaptıklarını söyledi.
AreX - avatarı
AreX
Ziyaretçi
17 Kasım 2006       Mesaj #230
AreX - avatarı
Ziyaretçi
17 Kasım 2006

CE İŞARETİNDE ONAYLANAN İLK KURULUŞ TSE... -DEVLET BAKANI TÜZMEN: ''ONAYLANMIŞ KURULUŞ KONUSUNDA PASAPORT ALDIK''

(A.A) - Devlet Bakanı Kürşad Tüzmen, 'bir malın serbest dolaşımını' sağlayan CE işareti konusunda, Türk Standardları Enstitüsünün (TSE), Türkiye'nin ilk onaylanmış kuruluşu olarak atandığını açıkladı.

Bakan Tüzmen bu konuda, ''Onaylanmış kuruluş konusunda pasaport aldık'' dedi.

Tüzmen, Türkiye-Irak Karma Ekonomik Komisyon (KEK) Protokol imza töreninin ardından yaptığı açıklamada, CE işaretini zorunlu kılan 'asansörlerle' ilgili mevzuat kapsamında, AB üyesi ülkelerin onaylanmış kuruluşlarının yanı sıra artık bir Türk kuruluşunun da (TSE) faaliyet gösterebileceğini söyledi.

Üstlenilen AB mevzuatının öngördüğü, CE gibi AB işaretlerinin, sadece AB üyesi ülkelerin test ve belgelendirme kuruluşlarının değil, Türk test ve belgelendirme kuruluşlarının da faaliyetleri sonucunda ürünlere iliştirilebileceği anlamına geldiğini anlatan Tüzmen, şöyle devam etti:

''Söz konusu işaretlerin malların taraflar arasındaki ticaretinde birer pasaport niteliği taşıdıkları dikkate alındığında, konunun sadece kendi pazarımıza yönelik üretimimiz için değil, AB'ye ihracatımız açısından da büyük önem taşıdığı açıktır. AB dışındaki ülkelerin AB ile ticaretinde Türk kuruluşlarının da hizmetlerinden faydalanabileceği düşünüldüğünde bu konunun sektörlerimiz açısından önemi daha da ön plana çıkmakta.''

Bakan Tüzmen, ilk etapta CE işaretiyle ilgili olarak ve asansör sektöründe kaydedilen gelişmenin, Türkiye'nin teknik mevzuat uyumunu tamamladığı CE veya diğer AB işaretlerini gerektiren tüm sektörlerde de gecikmeksizin kaydedilmesi halinde, Türkiye'nin teknik mevzuat alanında uzun süredir devam etmekte olan AB ile entegrasyon çalışmalarının beklenen sonuçlarının ekonomi içerisinde daha geniş bir yelpazede hissedilmesinin mümkün olacağını söyledi.

Takip edecek gelişmelerin, öncelikle ''ürün güvenliği'' prensibini esas alan ve ilgili olduğu ürüne CE işaretinin iliştirilmesini zorunlu kılan Yeni Yaklaşım mevzuatında yaşanacağının tahminde edildiğini ifade eden Tüzmen, bugün itibariyle anılan AB mevzuatının tamamının, ilgili kamu kuruluşlarınca Türk mevzuatı haline getirildiğini kaydetti.

Bakan Tüzmen, teknik mevzuat uyumu alanında, sistemin temel prensiplerini belirleyen mevzuatı hazırlamak ve ilgili kamu kuruluşlarınca yürütülen ürün bazlı uyum çalışmalarında eşgüdümü sağlama görevini yürüten DTM koordinasyonunda, yeni yaklaşım mevzuatıyla ilgili yaklaşık 2 yılı aşkın bir süredir Avrupa Komisyonu ile devam eden görüşmelerin tüm etaplarında son noktaya gelindiğini söyledi.

Bu çerçevede, özellikle Onaylanmış Kuruluş adaylarıyla ilgili süreci detaylandırmak üzere hazırlanan 1/2006 sayılı Ortaklık Konseyi Kararının, 15 Mayıs 2006 tarihinde yürürlüğe girdiğini anlatan Tüzmen, ilgili mevzuatın büyük bölümü hakkında komisyonla teknik görüş alışverişinin tamamlandığını, mevcut Onaylanmış Kuruluş adaylarının teknik yeterliliğinin AB tarafından incelenmesi işlemlerinin sonuçlandırıldığını kaydetti.

Bakan Tüzmen, bu anlamda söz konusu görüşmelerin olumlu sonuçlarının alınmaya başlamış olmasının, son derece memnuniyet verici bir gelişme olduğunu da ifade etti.

17 Kasım 2006

İÇ BORÇ ÖDEMESİ... -HAZİNE, GELECEK HAFTA 3 MİLYAR 447 MİLYON YTL İÇ BORÇ ÖDEMESİ YAPACAK

(A.A) - Hazine, gelecek hafta 3 milyar 447 milyon YTL iç borç ödemesi yapacak.

Hazine 22 Kasım Çarşamba günü tamamı YTL cinsinden ve piyasaya olmak üzere 3 milyar 447 milyon YTL iç borç ödemesinde bulunacak.

Hazine, Kasım ayında 10 milyar 940 milyon YTL'si piyasaya olmak üzere toplam 12 milyar 417 milyon YTL iç borç ödemesi gerçekleştirecek.

17 Kasım 2006

HAZİNE GELECEK HAFTA TAHVİL İHALESİ DÜZENLEYECEK

(A.A) - Hazine gelecek hafta, YTL cinsinden 5 yıl (1.750 gün) vadeli değişken kuponlu tahvil ihalesi yapacak.

21 Kasım Salı günü düzenlenecek tahvil ihalesinde satılan kağıtlar 22 Kasım Çarşamba günü ihraç edilirken, geri ödeme tarihi 7 Eylül 2011 olarak belirlendi.

Bu arada Hazine gelecek hafta, tamamı YTL cinsinden ve piyasaya olmak üzere, 3 milyar 447 milyon YTL iç borç ödemesi yapacak.
Son düzenleyen AreX; 17 Kasım 2006 14:11 Sebep: Mesajlar Otomatik Olarak Birleştirildi

Benzer Konular

1 Haziran 2007 / virtuecat Ekonomi
27 Ekim 2015 / Misafir Soru-Cevap
18 Ağustos 2013 / Hi-LaL Meslekler
13 Haziran 2008 / Bia Turizm