Arama

Dünyada ve Türkiye'de Ekonomi Gündemi, Güncel Haberler - Sayfa 43

Güncelleme: 15 Ağustos 2018 Gösterim: 244.065 Cevap: 685
AreX - avatarı
AreX
Ziyaretçi
26 Şubat 2007       Mesaj #421
AreX - avatarı
Ziyaretçi
26 Şubat 2007

Sponsorlu Bağlantılar
ELEKTRİĞE ÖTV TALEBİ... -AVRUPA BİRLİĞİ, ELEKTRİĞİN DE ENERJİ ÜRÜNLERİ KAPSAMINDA ÖTV'YE TABİ TUTULMASINI İSTİYOR -AB, KONUTLARDA KULLANILAN ELEKTRİĞE YÜZDE 1, SANAYİDE KULLANILAN ELEKTRİĞE DE YÜZDE 0,5 ORANINDA ÖTV UYGULANMASINI TALEP EDİYOR -MALİYE BÜROKRATLARI, AB'NİN İSTEĞİ VE SANAYİCİLERİN UCUZ ELEKTRİK TALEBİ ÇERÇEVESİNDE ELEKTRİKTE YÜZDE 2'LİK TRT PAYININ KALKMASI, BUNUN YERİNE YÜZDE 1 YA DA 0,5'LİK ÖTV'NİN GELMESİ ÖNERİSİNDE BULUNACAK -MALİYE BAKANLIĞINDA BAŞTA GIDA VE TURİZM OLMAK ÜZERE, ÇEŞİTLİ MAL VE HİZMETLERDEKİ KDV İNDİRİMİNE DÖNÜK DEĞERLENDİRME ÇALIŞMALARI DA DEVAM EDİYOR

ANKARA (A.A) - Avrupa Birliği, elektriğin de enerji ürünleri kapsamında özel tüketim vergisine (ÖTV) tabi tutulmasını istedi.

A.A muhabirinin edindiği bilgiye göre, Avrupa Birliği yetkilileri, AB Direktifleri çerçevesinde, Türkiye'de konutlarda kullanılan elektriğe asgari yüzde 1, sanayide kullanılan elektriğe ise yüzde 0,5 oranında özel tüketim vergisi uygulanması talebinde bulundu.

Maliye Bakanlığı bürokratları da, AB'ye uyum çalışmaları çerçevesinde özel tüketim vergisi uygulamasında bu yönde bir değişiklik yapılabileceğine belirtiyor.

Maliye bürokratları, Bakan Unakıtan ile Enerji Bakanlığına şu öneriyi götürmeye hazırlanıyor:

''Elektrikteki yüzde 2'lik TRT payı kaldırılsın ve TRT,bütçeden finanse edilsin. Bunun yerine elektriğe ya herhangi bir ayrım yapılmaksızın yüzde 1'lik ya da sanayi için yüzde 0,5, konutlar için de yüzde 1 oranında özel tüketim vergisi getirilsin. Bu şekilde, hem elektrik üzerindeki vergi yükü azaltılır ve sanayicilerin elektrik fiyatlarıyla ilgili şikayetleri bir ölçüde azaltılarak, sanayinin elektrik girdi maliyetleri düşürülür. Hem de, AB Direktifleri çerçevesinde hareket edilerek, AB'ye uyum sağlanır.''

Gelir İdaresi Başkanlığından bir üst düzey yetkili de, elektrik üzerindeki TRT payının sürekli eleştiri konusu yapıldığına dikkati çekerek, şu değerlendirmeyi yaptı:

''TRT payı kaldırılarak, bunun yerine ÖTV'nin konulması en akılcı yol. ÖTV oranı daha düşük tutularak, elektriğin tüketiciye maliyeti de azaltılır. TRT'ye de istenirse bütçeden kaynak aktarılması, hem içerdeki, hem de AB nezdindeki sorunları çözer diye düşünüyoruz.''

Elektrikte halen yüzde 18'lik KDV'nin yanı sıra brüt hasılat üzerinden hesaplanan yüzde 2 TRT payı, yüzde 1 Enerji Fonu, sanayi kullanımında yüzde 1, konutlarda da yüzde 5 oranında tahsilat esasına dayalı Belediye Tüketim Vergisi bulunuyor.

-KDV ÇALIŞMASI-

Öte yandan Maliye Bakanlığında başta gıda maddeleri ve turizm olmak üzere, çeşitli mal ve hizmetlerdeki KDV indirimine dönük değerlendirme çalışmaları da sürüyor.

Bu çalışmalarda olası bir KDV indiriminin, bütçeye ve iç turizme ne kadar yansıyacağı da tartışılıyor.

Maliye Bakanlığı yetkilileri, turizmde yüzde 18'lik KDV'nin yüzde 8'e düşürülmesi halinde, bundan sadece dış operatörlerin yararlanabileceği endişesi taşıyor.

Bu arada spesifik sektör analizlerinde lokantalarda belge düzeni için yeni KDV düzenlemelerine ihtiyaç olduğu da belirlendi.

Bir Maliye yetkilisi, bu konuda şu değerlendirmede bulundu:
''Bu sektörde 100'e aldığını, 118'e satıyorsun. Ancak aradaki 18'i KDV olarak devlete yatırmak durumundasın. Adam bu 18'i cebine atıyor ve gidip, civardan sahte fatura topluyor. Bu nedenle 18 yerine yüzde 8 KDV uygulansa, işletmeye yüzde 3-4'de kar marjı tanınsa, belki hukuk dışı yollara yönelme belli ölçüde önlenebilir.''

AreX - avatarı
AreX
Ziyaretçi
26 Şubat 2007       Mesaj #422
AreX - avatarı
Ziyaretçi
26 Şubat 2007

Sponsorlu Bağlantılar
DIŞ TİCARET AÇIĞI... -TOBB BAŞKAN YARDIMCISI ÜZÜLMEZ: -''DIŞ TİCARET AÇIĞIMIZDA RUSYA İLE ÇİN BAŞI ÇEKİYOR'' ''2006 YILINDA RUSYA VE ÇİN İLE YAPILAN DIŞ TİCARETTE, TOPLAM 22,9 MİLYAR DOLAR AÇIK VERDİK''

KONYA (A.A) - TOBB Başkan Yardımcısı ve Konya Ticaret Odası Başkanı Hüseyin Üzülmez, dış ticaret açığında Rusya ve Çin'in başı çektiğini bildirdi.

Üzülmez, yaptığı yazılı açıklamada, Türkiye'nin 2006 yılında 214 ülkeye 81,5 milyar dolar ihracat, 209 ülkeden ise toplam 137 milyar dolarlık ithalat yaptığını, toplam dış ticaret açığının ise 51,9 milyar dolar olduğunu ifade etti.

Dış ticaret açığının, dikkatle takip edilmesi gereken bir unsur olduğunun altını çizen Üzülmez, 2006 yılında ülkeler bazında en yüksek dış ticaret açığının 14,3 milyar dolarla Rusya ve 8,9 milyar dolarla Çin'den kaynaklandığını belirtti.

Üzülmez, geçen yıl Rusya'dan 17,5 milyar dolar ithalat yapıldığını, ancak buna karşılık Rusya'ya yapılan ihracatın 3,2 milyar dolarda kaldığını vurgularken, açıklamasında şöyle dedi:

''Korkulu rüyamız haline gelen Çin'e ise sadece 693 milyon dolar ihracat yapabildik. Buna karşın gerçekleştirilen ithalat ise 9,5 milyar dolar oldu. Türkiye geçen yıl en fazla ihracatı sırasıyla Almanya, İngiltere, İtalya ve Amerika Birleşik Devletleri ve Fransa'ya yaptı. En çok ithalat ise sırasıyla Rusya, Almanya, Çin, İtalya ve Fransa'dan yapıldı. Rusya'dan kaynaklanan dış ticaret açığının temelinde ise sürekli artan doğal gaz ihtiyacımız yatıyor. Irak ile yapılan ticarette ise fazla veriyoruz.''

Üzülmez, Konya'dan iller bazında yapılan ihracatın ise en çok sırasıyla, İran, Almanya, Irak, Kazakistan ve Suudi Arabistan'a yapıldığını, mallar bazında da en çok, kazanlar, makineler, mekanik cihaz ve aksamı, motorlu kara taşıtı aksamı ve parçaların gönderildiğini kaydetti.
AreX - avatarı
AreX
Ziyaretçi
27 Şubat 2007       Mesaj #423
AreX - avatarı
Ziyaretçi
27 Şubat 2007

TARIM KREDİ, UCUZ GÜBRE İÇİN DIŞA AÇILIYOR -TKKMB BAŞKANI TEKE: -''TÜRK ÇİFTÇİSİNE DAHA UCUZ GÜBRE SAĞLAMAK İÇİN, DOĞAL GAZI UCUZ OLAN ÜLKELERDE GÜBRE FABRİKASI KURACAĞIZ''

ANTALYA (A.A) - Tarım Kredi Kooperatifleri Merkez Birliği (TKKMB) Yönetim Kurulu Başkanı İlhami Teke, Türk çiftçisine daha ucuz gübre temin etmek için, doğal gazı ucuz olan ülkelerde gübre fabrikası kuracaklarını bildirdi.

Çiftçi Örgütlerinin Kurumsal Güçlendirilmesi Projesinin (IRFO) tanıtım toplantısı nedeniyle Antalya'da bulunan TKKMB Başkanı İlhami Teke, AA muhabirine yaptığı açıklamada, çiftçilere verilen zirai kredilerin geri dönüşlerinde geçmiş dönemlerde çeşitli nedenlerden sıkıntı yaşandığını, ancak son yıllarda yapılan yeni uygulamalarla bu sıkıntıların sona erdiğini bildirdi.

Türkiye'de 2 bin noktada çiftçiye hizmet verdiklerini anlatan Teke, çiftçilere geri dönüşü olmayan kredi vermediklerini vurguladı.

Çiftçilerin daha iyi koşullarda yaşaması için kırsal alanda kalkınmanın öncelikli başlatılması gerektiğini ifade eden Teke, AB ve Dünya Bankası kaynaklarından çiftçilerin de yararlandırılması için çalıştıklarını belirtti.

-YURT DIŞINDA GÜBRE FABRİKASI-

TKKMB'nin çiftçilerin ucuz fiyattan gübre ihtiyaçlarını karşılamak için çalıştıklarını, bunun için de yılda 1 milyon 400 bin ton kapasiteli gübre üretiklerini ifade eden Teke, şöyle konuştu:

''Çiftçilerin en büyük ihtiyacı olan gübre ve mazot, dışa bağımlı. Türkiye'de gübrenin yüzde 83'ü ithal ediliyor. Ham madde olarak da yüzde 83 oranında dışa bağımlıyız. Türk çiftçisine daha ucuz gübre sağlamak için doğal gazı ucuz olan ülkelerde gübre fabrikası kuracağız.

Türk Cumhuriyetleri, İran, Fas ve Tunus'ta gübre fabrikası kurmak için çeşitli araştırmalar yapıldı. Bu konuda İran daha ağır basıyor. Gerekirse özel sektörle iş birliği yapabiliriz. Gübre fabrikası kurmak için, doğal gazı daha ucuz ve güvenli olan bir ülke gerekli. Türkiye'de gübre fiyatları çiftçilerin menfaatine göre olacak şekilde iş birliği yapabiliriz.''
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
27 Şubat 2007       Mesaj #424
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
3BA4A26E54CA8C4C89FA5713b
1 pix beyaz 1 pix beyaz
ikon yeniPiyasa nereye gidiyor?

Türkiye'de piyasadaki dalgalanma ile borsa düşüşe geçerken dolar çıkış gösterdi. Küçük yatırımcılar birikimlerini korumak için gelişmelerin yönünü anlamaya çalıştı.

Piyasanın uzman yorumcularına yaşanan dalgalanmanın sebeplerini sorduk..
İşte yorumlar

Mehmet Şimşek / Merrill Lynch'in Ekonomik Araştırmalar Bölüm Başkanı: Türk piyasasındaki dalgalanmanın nedeni esas itibariyle kâr realizasyonudur. Bir düzeltmeye dönüşebilir. Bunun temelinde birkaç kaygı var. Asya piyasalarında şişen fiyatlar vardı. Çin Borsası'nda yılın en büyük düşüşünü yaşamak piyasaları tedirgin etti. Fiyatların epey şişmesi kaygıları artırmıştı. Piyasaylar hem Avrupa'da hem Asya'da her gün zirve yapıyordu.

ABD viewads?d2hhdD16b25lOjE5NyZhbXA7bj1hZjJkZjQ0Mw
eski Merkez Bankası Başkanı Greespan "Amerikan ekonomisinin resesyona girmesi mümkündür" dedi. "Mümkündür" demesi büyüme beklentilerini olumsuza dönüştürdü. Petrol fiyatları yükseliyordu. Bu Nijeryadan kaynaklanıyordu. İran ile tansiyon yükselebilir. İran dünyanın en büyük 3 . üreticisi. Dünya petrollerinin yüzde 46'sı Körfez'den geçiyor. O anlamda bir kaygı var.

Toparlarsak. Bunu esas itibariyle kâr realizasyonu olarak görmek gerek. Piyasayı tedirgin etti. Düzeltmeye dönüşebilir.

Temelde 3 etken var:

1) Fiyatlardaki şişkinlik
2) İran'daki gerilim
3) ABD ekonomisi ile ilgili kaygılar

Türkiye'deki düzeltmeyi bu çerçevede değerlendirmek gerek. Türkiye son 1.5 ayda iyi performans gösterdi. Bono piyasasına girişler iyiydi. Kâr realizasyonu yatırımcıları rahatsız etti. Temel göstergeler itibariyle ciddi bir çıkış var diyemeyiz.

Global piyasalardaki gelişmeleri iyi izlemek gerekiyor. Bizim gibi gelişmekte olan ülkeler için petrol fiyatları önemli. Yüksek miktarda fon girerse bunlar bir süre sonra da çıkacaktır. Türkiye piyasasına geçen yıl yüksek oranda fon girdi. Mayıs-Haziran dalgalanması yaşandı. Bu yıl geçen yıl kadar taze para girişi olmasa da yine de yüksek. Ancak geçen yılki Mayıs-haziran dalgalanması yaşanacak anlamına gelmiyor.

Bunun bir dalgaya dönüşmesi konusunda kaygılar var. Kâr realizasyonu olarak kalacak gibi görünüyor. Yatırımcı psikolojisi bu. Bunlar yeni faktörler değil. Benim bir tek kaygım var. Kâr realizasyonu çok derin oldu. Yatırımcılara düzeltmenin ne kadar derin olabileceğini hatırlattı.

Meliha Okur / SABAH Gazetesi Yazarı: Nisan ortasına kadar kar realizasyonu devam eder. Kâr realizasyonları sürecek. Bu yeni bir global dalganın sinyali olarak algılanabilir mi? Gelişmeleri izlemek gerekir.

Meliha Okur'un piyasadaki dalgalanmayla ilgili analizi yarın ki SABAH Gazetesi'nde okuyabilirsiniz...

Abdurrahman Yıldırım / SABAH Gazetesi yazarı: Geçmiş yılların kâr realizasyonu dönemine denk gelmesi yöne eğilimin tekrarlanabileceğine işaret ediyor. Satışların boyutunu ve ne kadar süreceğini gelişmeler belirler.

Abdurrahman Yıldırım'ın piyasadaki dalgalanmayla ilgili analizi yarın ki SABAH Gazetesi'nde okuyabilirsiniz...

Alparslan Akça / Ziraat Yatırım Genel Müdür Yardımcısı: Türkiye yurtdışındaki satışları izledi. Öğleden sonraki satışlar Avrupa'daki satışları izledi. Bizi Brezilya izleyecek. Global piyasalarda satış gözükse de kâr realizasyonu olarak görüyoruz. Bu düşüşe kâr edenler karar verecek. Bizim kendi iç piyasamızda tahvil piyasasını izlemek gerekir. Faizlerde de yukarı doğru yükseliş var. Oradaki satış durduğunda Borsa'daki de durur diye düşünüyorum. Borsa'daki tepki tahvil piyasasından her zaman fazla olur. Bu bir trende dönmez. Japon yeni değer kazanmaya başladı. Yeni bir denge oluşacak.

Mahmut Kaya / Garanti Menkul Kıymetler Genel Müdür Yardımcısı: Düşüşün ne kadar süreceği yurtdışına bağlı. Borsa'da yüzde 4,3'lük bir düşüş var. Piyasadaki dalgalanma yurtdışına bağlı. Yeni global bir dalgalanmamı bakacağız.

ABDULLAH DEMİR/ SABAH İNTERNET

Piyasalarda bugün yaşanan gelişmeler yarın SABAH Gazetesi Ekonomi sayfasında...
- Dünya piyasalarında neler oldu?
- An an piyasadaki gelişmeler?
- Uzmanların yorumları?
- Rakamlar ve grafikler?
AreX - avatarı
AreX
Ziyaretçi
28 Şubat 2007       Mesaj #425
AreX - avatarı
Ziyaretçi
28 Şubat 2007

DÜNYA BANKASINDAN ELEKTRİK RAPORU... -RAPORDAKİ İYİMSER SENARYOYA GÖRE, TÜRKİYE'DE ELEKTRİKTE ARZ AÇIĞI 2011 YILINDA ORTAYA ÇIKABİLECEK. KÖTÜMSER SENARYOYA GÖRE İSE AÇIK 2009 YILINDA OLUŞACAK -RAPORDA, ÖZEL SEKTÖR TARAFINDAN YAPILAN DOĞAL GAZ VE YENİLENEBİLİR ENERJİ YATIRIMLARININ GECİKMEMESİ İÇİN FİYATLARIN CAYDIRICI OLMAMASI GEREKTİĞİ VURGULANIYOR

ANKARA (A.A) - Dünya Bankasının hazırladığı raporda Türkiye'de elektrik enerjisinde arz güvenliği konusu ele alınırken, iyimser senaryoya göre, 2011 yılında arz açığı ortaya çıkacak. Kötümser senaryoya göre ise elektrikte arz açığı 2009 yılında oluşacak.

A.A muhabirinin aldığı bilgiye göre, Dünya Bankasının taslak olarak hazırladığı Elektrikte Arz Güvenliği konulu raporda, arz ve talep projeksiyonlarına yer veriliyor.

Bu projeksiyonlarına göre değişik senaryoların ortaya konduğu raporda, durum, iyimser ve kötümser senaryo olmak üzere iki başlıkta inceleniyor.

İyimser senaryoya göre, elektrikte arz açığı 2011 yılında ortaya çıkacak. Kötümser senaryoya göre ise elektrikte arz açığı 2009 yılında oluşacak. Raporda, beklenen yatırımlardaki aksama durumunda 2008 yılında da bir açığın söz konusu olabileceği vurgulanıyor.

-STRATEJİLER-

Arz güvenliğinin sağlanabilmesi için kısa ve orta vadeli stratejilerin de ortaya konduğu taslak raporda, kısa vadede, piyasanın yakından izlenmesi ve yapılan yatırımların süresinin gecikmemesi üzerine yoğunlaşılması isteniyor.

Orta vadeli stratejide ise 2015 yılına kadar olan dönem ele alınıyor. Bu çerçevede, elektrik piyasasının etkin çalışması ve oluşturacak mekanizmalarla arz güvenliğinin sağlanması öngörülüyor.

-ARZ GÜVENLİĞİ MEKANİZMALARI-

Taslak raporda, arz güvenliğinin sağlanması için mekanizmalar da öneriliyor.

Bu mekanizmalardan ilki, bire bir bilgilenme. Bu çerçevede ilgili kuruluşlardan oluşan bir komite oluşturulması öngörülüyor.

İkinci olarak, kamu tarafından finanse edilen yatırımların aksamaması için gerekli finansmanın sağlanması öneriliyor.

Özel sektör tarafından yapılan doğal gaz ve yenilenebilir enerji yatırımlarının gecikmemesi için de fiyatların caydırıcı olmaması gerektiği vurgulanıyor.

-EÜAŞ'IN NE ZAMAN DEVREYE GİRECEĞİ NETLEŞMELİ...-

Raporda, kanuna göre, arz güvenliğini tehlikeye düşürecek sorun oluştuğunda yatırımların Elektrik Üretim A.Ş. (EÜAŞ) tarafından yapılabileceğinin hükme bağlandığı belirtilirken, ancak bunun ne zaman devreye gireceğinin net olmadığı, bunun netleştirilmesi gerektiği de ifade ediliyor.

Bu arada, taslak raporun yarın Ankara'da yapılacak bir çalıştayda ele alınması bekleniyor. Hilton Otelinde gerçekleştirilecek çalıştaydan çıkacak sonucun rapora yansıtılması bekleniyor.
AreX - avatarı
AreX
Ziyaretçi
28 Şubat 2007       Mesaj #426
AreX - avatarı
Ziyaretçi
28 Şubat 2007

OCAK AYINDAKİ SOSYAL GÜVENLİK AÇIĞI -ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI BAŞESGİOĞLU: -''SOSYAL GÜVENLİK REFORMU ERTELEMESİ HENÜZ YENİ. ERTELEMENİN MALİYETLERİNİ BU KADAR KISA SÜREDE GÖRMEK MÜMKÜN DEĞİL''

ANKARA (A.A) - Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Murat Başesgioğlu, Maliye Bakanlığının bu yılın Ocak ayındaki sosyal güvenlik açığına ilişkin verilerini değerlendirirken, ''Sosyal güvenlik reformu ertelemesi henüz yeni. Ertelemenin maliyetlerini bu kadar kısa sürede görmek mümkün değil'' dedi.

Başesgioğlu, Çalışma ve Güvenlik Bakanlığı'nda gerçekleştirilen ''Mesleki Yeterlilik Kurumu Olağanüstü Genel Kurulu''ndan ayrılırken basın mensuplarının sorularını yanıtladı.

Başesgioğlu, bir gazetecinin, ''Maliye Bakanlığı'nın Ocak ayı verilerinde 6 milyar YTL'lik bir açık olduğu, bunun 3 milyar YTL'lik kısmının sosyal güvenlikten kaynaklandığı ifade edildi. Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz. Sosyal güvenlik reformu ertelemesinin bunda etkisi olmuş mudur?'' sorusunu yanıtlarken, sosyal güvenlik reformu ertelemesinin henüz yeni olduğunu, ertelemenin maliyetlerini bu kadar kısa sürede görmenin mümkün olmadığını söyledi. Başesgioğlu, bunun kendisini daha uzun vadede belli edecek bir husus olduğunu kaydetti.

Geçen yıl sosyal güvenlik açıkları açısından iyi performans gösterildiğini ve 2005 yılında gayri safi milli hasılanın yüzde 4.8'i oranındaki açığın yüzde 4'e düştüğünü anlatan Başesgioğlu, şöyle konuştu:

''Bir aylık açık kompozisyonunu bütün bir yıl içinde düşünmemiz lazım. Sağlık harcamaları tabiatıyla artış gösteren harcamalardır. Sosyal güvenlik açığı kavramını iyi değerlendirmek lazım. Bazen primsiz ödemeler dediğimiz prim almadan yapılan ödemeler de var. Bunlar da sosyal güvenlik çağı olarak değerlendiriliyor. 2007 yılını değerlendirmek için henüz erken. Bunu yıl sonunda değerlendirmek lazım.''

-İŞSİZLİK-

Bakan Başesgioğlu, işsizlik rakamlarına ilişkin bir soru üzerine de işsizliğe ilişkin verileri ay ay takip ettiklerini, ellerindeki verilerden 2006 yılında son 4 yılın en düşük genel işsizlik oranının yakalanacağını beklediklerini söyledi.

Bu oranın yüzde 10 veya altına düşme ihtimalinin kuvvetli olduğunu kaydeden Başesgioğlu, bunun ekonomik büyüme ve aktif istihdam politikalarından kaynaklandığını anlattı.

Son 4-5 yılda tarımdan kopan yaklaşık 2 milyon kişinin diğer sektörlere geçtiğini, bu kişilere iş bulunduğu gibi kentlerdeki işsizliğin regüle edilmesi konusunda da bir başarı sağlandığını söyleyen Başesgioğlu, yaratılan 1 milyon 800 bin yeni istihdamın önemli bir rakam olduğunu dile getirdi.

Başesgioğlu, ''Türkiye büyük bir ülke, rakamları da büyük. 2 milyon kişinin yer, sektör değiştirmesi çok önemli bir hadise. Ama bu, sağlıklı bir gidiştir. Tarımdaki verimliliği artırmak için bu alandaki istihdamın küçülmesi lazım'' dedi.
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
28 Şubat 2007       Mesaj #427
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Çinli Firmalar, Türk Ortak için Fırsat Kolluyor
Çin Halk Cumhuriyeti'nin Bursa Fahri Konsolosu Nejat Yahya, Çinli Firmaların Avrupalılar'ın İhtiyaçlarını Karşılamak İçin Türk Şirketleriyle Ortaklıklar Kurma Yönünde Fırsat Kolladığını Söyledi.

Çin Halk Cumhuriyeti'nin Bursa Fahri Konsolosu Nejat Yahya, Çinli firmaların Avrupalılar'ın ihtiyaçlarını karşılamak için Türk şirketleriyle ortaklıklar kurma yönünde fırsat kolladığını söyledi.

Bursa'da AISEC ve Ekometre Gazetesi'nin ortaklaşa düzenlediği 'Çin Fırsat Projesi' konulu toplantıda konuşan Fahri Konsolos Nejat Yahya, Türkiye'nin Çin'de Batı'ya yakın olmasından dolayı cazibe merkezi haline geldiğini söyledi. Çinli firmaların Batılılar'ın ihtiyaçlarını karşılamak için Türk şirketleriyle ortaklıklar kurma yönünde fırsat kolladığını söyleyen Yahya, "Çin'de kalkınma bölgeleri kurulacak diye bir şey var. Şimdi biz Batı'ya yakınız ya. Zaten hep onun üzerinde duruyorlar. Siz Batı'ya yakınsınız ve Avrupa Topluluğu'na aday ülkesiniz. O kadar büyütüyorlar ki bizi gözlerinde. Gerçekten de büyütülecek bir olay. Biz sizin destekçiniz olalım. Hammaddesiyle, yedek parçasıyla, makinesiyle. Siz Batı'ya yakınsınız. Batı'nın ihtiyaçlarını bu şekilde beraberce karşılayalım. Ortaklıklar kurarak, beraber üretelim beraber satalım diyorlar. Kazan kazan politikası yani" dedi.

Çin'in her yıl yüzde 10 büyüme gerçekleştirdiğini ve 670 milyar dolar tüketim malı ithal ettiğini bildiren Yahya, "Çinliler, geleneksel ev tipinden site yönetimine geçiyorlar. Ama devasa siteler. Bu sitelere her şey lazım. Kendi ürünleri bizim kadar kaliteli değil. İşte Erol Türkün var, başka sanayiciler var. Ev tekstili yapanlar, bayağı bir ev tekstili gidiyor. Mermerciler, diğer inşaat malzemeleri, bunlar bayağı gidiyor. Ve Türkiye'nin 'geçen hafta açıklandı' Çin'e yaptığı ihracat yüzde 70 arttı. Bu sene öyle. Gelecek sene biraz daha artacak. Ondan sonraki sene biraz daha. Aradaki fark yavaş yavaş kapanacak. Ev tekstilleri, inşaat malzemeleri, mermer gibi ürünleri oraya satma imkanımız var, neden? Bir de 1.5 milyar nüfus içerisinde 250 milyon insan üst düzeyde yaşıyor orada. 250 milyon insana da hitap etmekte fayda var. Türkiye çok önemli, marka üretim yapan şirketlere sahip. Bir Özdilek gibi. Veyahutta gıda ürünleri. Bakın gıda, çünkü 1.5 milyar nüfusu beslemek kolay bir şey değil. Bir de Mao döneminde çok aç kalmışlar. Şimdi onun acısını çıkartıyorlar. 480 dolarlık kişi başı gelirden şu anda bin 500 dolara geldiler. Önümüzdeki yıllarda 3 bin dolara çıkacaklar. Kişi başı gelir arttıkça, refah düzeyi arttıkça, yeni ürünlere talepler artacak. Yani ileride 'şu anda başladı' tüketim toplumuna doğru gidiyorlar. Bunu iyi değerlendirmemiz lazım" diye konuştu.

Türkiye'nin Çin'den yılda 9.5 milyar dolarlık ithalat yaptığını ve bunun 9 milyar dolarını sanayi mallarının 500 milyon dolarını da tüketim malzemelerinin oluşturduğunu söyleyen Yahya, "Çin'den yapılan ithalat yılda 9.5 milyar dolar. Bunun 9 milyar doları sanayi malı, 500 milyon doları da tüketim malı. Tüketim malına çok karşıyız. Zaten devletimiz de bunun tedbirlerini alıyor. Vergi artırıyor tüketim mallarına karşı. Çin'den ayakkabı geliyor, gömlek geliyor, havlu geliyor. Bunlara hiç gerek yok. Bunların alası var Türkiye'de. Onlara vergi konuluyor, kotalar konuluyor. Ama rekabetimizi sağlayacak sanayi malları, hammaddeler, yedek parçalar, makineler gelsin. Biz aynı hammaddeleri, yedek parçaları Batı'dan almış olsaydık; İngiltere'den, Almanya'dan, Fransa'dan. Evvel zamanda alıyorduk. En az 3 misli fatura öderdik. Gidip gelmeler çok arttı. İşte THY uçmaya başladı. Şimdi uçaklar dolu, yer bulunmuyor. Yani doğru adresi bulduk. Bir de tabii tehdit deniyor. Bir tehlike var gibi ama bunu fırsata dönüştürebiliriz, hepimiz akıl sahipleri insanlarız. Diyaloglarla, sempatilerle, gidip gelmelerle. Onlar buraya geliyorlar, biz oraya gidiyoruz. Bu tür ilişkilerle o düzeyi sağlayalım" şeklinde konuştu.

Çin'in Bursa Fahri Konsolosu Nejat Yahya, konuşmasında Çinli turist potansiyeline de değindi. Önümüzdeki 10 yılda 110 milyon Çinli'nin yurt dışına seyahatte bulunacağını ve dünya turizmini şekillendireceğini belirten Yahya, Türkiye'nin tercih sebebi olduğunu hatırlatarak, şunları söyledi:

"Biliyorsunuz, Çinliler'in yurt dışına seyahat etmeleri devlet iznine bağlı. Bu konuda özgür değiller. Türkiye ile bu konuda ikili turizm anlaşması yapıldı ve Çin Halk Cumhuriyeti vatandaşlarına Türkiye'ye gitmeleri yönünde resmi izin verdi. Bu konuda Ruslar'ı örnek alabiliriz. Ruslar, bundan 10 sene önce 1-2 binle gelmeye başladılar. Güneydeki tesislerimiz hemen tedbirlerini aldı. Rusça tabelalar, Rusça şeyler yazdılar ve şu anda 5-6 milyon kişi geliyor oraya. Ve güneyin turizminin çeşitlenmesini onlar sağladı. Yakında Çinliler de buraya çok gelecek. Bu havzada en çok ilgilendikleri ülkeler Türkiye, Yunanistan ve Mısır. En çok Türkiye'ye gelmek istiyorlar. Tesislerde bazı değişiklikler yapmakta fayda var. Mesela bir Çin lokantaları. Çünkü buraya gelip bizim gıdalarımızı 1-2 gün yiyip sonra kendi ülkelerinin damak tadını arayabilirler. Ruslar'ın da o şekilde veyahutta Almanlar'ın-Avrupalılar'ın güneyde damak tadlarına uygun şeyler var. Mesela diyelim ki bir otel 15 katlı. 1 katını-2 katını onlara uygun şekilde masaj salonları, restoranlar şeklinde donanımlar yapmaları lazım. İzmir'i çok görmek istiyorlar."

(EŞ-SN-SN-E) (İhlas Haber Ajansı)
AreX - avatarı
AreX
Ziyaretçi
28 Şubat 2007       Mesaj #428
AreX - avatarı
Ziyaretçi
28 Şubat 2007

EPDK'DAN DOĞAL GAZ FATURASI AÇIKLAMASI... -EPDK: ''DOĞAL GAZ ABONELERİNİN GERÇEK TÜKETİM MİKTARLARINI BELİRLEMEYE YARAYAN 'DÜZELTME KATSAYISI' UYGULAMASI RUTİN İNCELEMEMİZ VE İZLEMEMİZ ALTINDADIR'' -''ÜLKEMİZDEKİ TÜM DOĞAL GAZ DAĞITIM ŞİRKETLERİNİ ZAN ALTINDA BIRAKMAK VE BU ŞİRKETLERİ TÜKETİCİLER İLE KARŞI KARŞIYA GETİRMEK DOĞRU DEĞİLDİR''

ANKARA (A.A) - Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu (EPDK), doğal gaz abonelerinin gerçek tüketim miktarlarını belirlemeye yarayan ''düzeltme katsayısı'' uygulamasının rutin inceleme ve izleme altında olduğunu bildirdi.

EPDK'dan yapılan yazılı açıklamada, son günlerde bazı basın-yayın organlarında ''vatandaşların doğal gaz faturalarıyla kandırıldığı'' yönünde çıkan haberlerin gerçeği yansıtmadığı belirtildi.

Açıklamada, doğal gaz sayaçlarından okunan doğal gaz miktarı, basıncı, sıcaklığı ve sıkıştırılabilirlik katsayısı dikkate alınmadığı zaman gerçek hacmini yansıtmayacağı, soğuk havalarda gazın yoğunluğu azaldığı için sayacın gaz miktarını normalden daha eksik, sıcak havalarda ise gazın yoğunluğu arttığı ve gaz genleştiği için sayacın normalden daha fazla ölçtüğü belirtildi.

Bu nedenle, gerçek değerin tespiti için basınç ve sıcaklık düzeltmesinin yapılmasının zorunlu olduğunun ifade edildiği açıklamada, sayaçlardan ölçülen hacim değeri, otomatik hacim düzelticisi vasıtasıyla veya düzeltme katsayısı ile çarpılarak düzeltilmiş hacme çevrildiği, her şehrin atmosferik basıncı ve sıcaklık değeri farklı olduğundan düzeltme katsayılarının da farklılık gösterdiği vurgulandı.

Bu konuyla ilgili düzenlemenin EPDK tarafından 2003 yılında yapıldığının belirtildiği açıklamada, buna göre doğal gaz dağıtım şirketlerinin ilgili mevzuat çerçevesinde, her yıl başında gelecek yılın her ayı için uygulayacakları katsayılarını kuruma bildirdikleri ve internet sitelerinden duyurdukları kaydedildi.

Bu katsayıların faturalarda açıkça belirtildiği, tüketicilerin de her zaman bunları fatura üzerinden kontrol edebilme imkanı bulunduğunun ifade edildiği açıklamada, ''Diğer taraftan EPDK bu rakamları ve fatura örneklerini düzenli olarak izlemekte ve tutanak altına almaktadır. Konu sürekli, rutin incelememiz ve izlememiz altındadır'' denildi.

Açıklamada, mevzuata göre bir dağıtım şirketinin bu katsayıyı yanlış uyguladığının tespit edilmesi halinde gerekli inceleme ve soruşturma sonucunda gerekli düzeltmelerin yaptırıldığı vurgulanarak, şöyle denildi:
''Kurumumuz tarafından bugüne kadar bu durumun sadece bir şirketin esasen özelleştirilmesinden önceki döneme ait uygulamalarında yaşandığı tespit edilmiş ve bu hususun düzeltilmesine karar verilmiştir. İlgili şirket kararı uygulamaya başlamıştır.

Hal böyle iken, bazı medya haberlerinde yer alan, somut örneklere değil, bir takım duyumlara dayanan, kaynağı ve muhatabı belli olmayan değerlendirmelerle ülkemizdeki tüm doğal gaz dağıtım şirketlerini zan altında bırakmak ve bu şirketleri tüketiciler ile karşı karşıya getirmek ve bu konuda bir denetim yapılmadığı izlenimi uyandırmak doğru değildir.''
AreX - avatarı
AreX
Ziyaretçi
28 Şubat 2007       Mesaj #429
AreX - avatarı
Ziyaretçi
28 Şubat 2007

DIŞ TİCARET İSTATİSTİKLERİ OCAK/2007

İhracat Ocak ayında geçen yılın aynı ayına göre &,5 arttı...

Geçici verilere göre 2007 yılı Ocak ayında; geçen yılın aynı ayına göre ihracat &,5 oranında artarak 6.492 Milyon Dolar, ithalat %18,3 oranında artarak 9.631 Milyon Dolar olarak gerçekleşmiştir. Aynı dönemde dış ticaret açığı %4,3 oranında artarak 3.008 Milyon Dolardan 3.138 Milyon Dolara yükselmiştir.

2006 Ocak ayında %63 olan ihracatın ithalatı karşılama oranı, 2007 Ocak ayında %67,4 olarak gerçekleşmiştir.

Avrupa Birliği’ne ihracatımız 3.744 Milyon Dolar oldu...

2007 Ocak ayında Avrupa Birliği’nin (AB) ihracattaki ağırlığı devam etmektedir. Geçen yılın aynı ayına göre AB ülkelerine yapılan ihracat %29,5 artarak 3.744 Milyon Dolar seviyesinde gerçekleşmiştir. Toplam ihracat içinde AB ülkelerinin payı %57,7, Diğer ülkelerin payı ise %42,3 olmuştur.

2007 Ocak ayında en fazla ihracat yapılan ülke 765 Milyon Dolarla Almanya olmuştur. Geçen yılın aynı ayına göre bu ülkeye gerçekleştirilen ihracat %22,7 artmıştır. Ocak ayında Almanya’yı sırasıyla İngiltere (530 Milyon Dolar), İtalya (493 Milyon Dolar), Fransa (355 Milyon Dolar), Amerika Birleşik Devletleri (310 Milyon Dolar) ve Rusya Federasyonu (270 Milyon Dolar) izlemiştir.

2007 Ocak ayında; ithalatın %37,7’si Avrupa Birliği ülkelerinden yapılmıştır (3.634 Milyon Dolar). AB’ye dahil olmayan diğer Avrupa ülkelerinden 2.062 Milyon Dolar, Asya ülkelerinden 2.695 Milyon Dolar ve Türkiye Serbest Bölgelerinden 74 Milyon Dolar ithalat yapılmıştır.

2007 Ocak ayında en fazla ithalat yapılan ülke Rusya Federasyonu’dur (1.442 Milyon Dolar). Bu ülkeyi Almanya (910 Milyon Dolar), Çin (754 Milyon Dolar), İran (560 Milyon Dolar), İtalya (538 Milyon Dolar) izlemiştir.

Fasıllara göre İhracatta motorlu kara taşıtları ilk sırada...

2007 Ocak ayında fasıllar bazında en büyük ihracat kalemi Kara taşıtları ve bunların aksam, parçaları (855 Milyon Dolar) olurken, bu fasılı örme giyim eşyası (532 Milyon Dolar), makinalar, mekanik cihazlar, kazanlar, aksam ve parçaları (523 Milyon Dolar) izlemiştir.

Aynı ayda, ithalatta ise en büyük kalem mineral yakıtlar, mineral yağlar (2.154 Milyon Dolar) olmuştur. Bu fasılı makinalar, mekanik cihazlar, kazanlar, aksam ve parçaları (1.159 Milyon Dolar) izlemiştir.

Geniş ekonomik grupların sınıflandırmasına göre ise; ithalattaki payı %77 olan ara mallarının ithalatı geçen yılın aynı ayına göre %25, tüketim malları ithalatı %6,5 oranında artarken, sermaye malları ithalatı %5,3
oranında azalmıştır.

clipimage891mo3
Kaynak: TÜİK
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
28 Şubat 2007       Mesaj #430
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Türk Turizm Sektöründe 2006 Yılı Kaybedildi, 2007 İçin Neler Yapılabilir

Şubat 28nd, 2007 1:25 pm (Turizm)
Türk turizmi Irak krizinden Abdullah Öcalan’ın yakalanmasına kadar çok sayıda kriz gördü ve bugüne kadar rahatça bütün bu krizleri başarıyla atlattı. Ancak 2006 yılında yaşanan ve şu anki durumu çokda iç açıçı değil. Türk turizmini besleyen katalogdan satışlarda yüzde 40 düzeyinde kayıp yaşanırken bu toplam rezervasyonlarda yüzde 20-22′yi buluyor. Türkiye’den kaçan talep İspanya, Yunanistan, Mısır, Portekiz ve Tunus gibi rakiplerimize kayarken sadece Avrupa pazarında 2 milyonluk potansiyelin kayıp durumda olduğu düşünülüyor. Antalya’da son birkaç yıldır kış aylarında da açık tutulan oteller bu yıl açılmadı. Bölgede otellerin sadece yüzde 5′i faaliyette, bu nedenle yaklaşık 200 bin kişi işsiz kaldı. İngiltere ve İskandinav pazarında sıkıntı yaşanırken yılbaşına kadar satışların iyi gittiği Belçika’da da satışlar düştü. Türk turizminin bel kemiği sayılan Almanya ve Avusturya pazarında ise durum iç açıcı değil.Türk turizmi 1.5 yıldır kur ve enflasyondaki düşüş nedeniyle maliyet sorunu yaşamakta ve istihdamın maliyetleri yüzde 45 artmış durumda. Bununla birlikte yüksek KDV, ÖTV ve YTL’nin değerli oluşu Türk turizminin rekabet gücünü iyice azaltmaktadır. Turizm sektöründe Aralık ve Mart sektörün katalogtan en pahalı satışlarını yaptığı dönemdir. Çünkü Avrupalılar yaz tatillerini bu dönemde satın alırlar. Geriye kalan boş odalar, uçak koltukları da son dakika satışları şeklinde gerçekleşir. Ama şu anda satın almaların yüzde 50′nin üzerinde ’son dakika’ üzerinde yoğunlaştığı sektör temsilcileri tarafından belirtilmekte. AKTOB’a göre sektörün sezon satışlarının yüzde 60′ını katalogdan yüzde 40′ını da son dakika satışlarından elde etmekte. Yine şu anda en çok İspanya’nın Mallorca Adası ‘turizmde kazanan’ durumda buna karşın İspanya, İtalya, Yunanistan’daki turist kazanımları çok yüksek değil. Genel olarak dünya turizm endüstrisinde bir resesyon yaşanmakta. Türk turizm sektörünü sıkıntıya sokan olayları şu şekilde sıralamak mümkün;
-Onur Air’in Belçika’da yaşadıkları,
-Kuş gribinin ülkemizdeki adeta akıldan yoksun bir şekilde medyada yansıtılması,
- Karikatür krizi,
- Orhan Pamuk davası,
-Türkiye İsviçre maçında yaşananlar,
-Irak savaşı,
- İranda artan gerilim,
Bütün bu sorunların etkin bir şekilde yönetilmesi gerekmekte. Bunun yanında mutlaka vergiyle, tanıtımla ve planlamayla ilgili aşağıdaki uygulamaların kesinlikle yapılması gerektiğini düşünmekteyim;
KDV oranları rekabet edilen İspanya, Yunanistan, Portekiz, İtalya gibi ülkelerdeki yüzde 4-7 seviyelerine inmeli
Tanıtım bütçesinin artırılmalı, bunun yanında acil bir tanıtım ve PR atağına geçilmeli
En çok turist gönderen ülkelerin tur operatörlerine ve uçak şirketlerine destek verilmeli
Vergi yükü mutlaka azaltılmalı
Master planı hazırlanmalı Erdinç KARADENİZ

Benzer Konular

1 Haziran 2007 / virtuecat Ekonomi
27 Ekim 2015 / Misafir Soru-Cevap
18 Ağustos 2013 / Hi-LaL Meslekler
13 Haziran 2008 / Bia Turizm