Dünyada ve Türkiye'de Ekonomi Gündemi, Güncel Haberler - Sayfa 53

`Faizler uzun süre düşük kalacak`

Merkez Bankası Para Politikası Kurulu, kısa vadeli faiz oranlarını değiştirmedi. Buna göre, gecelik faiz oranları, borçlanmada yüzde 6,50, borç vermede ise yüzde 9,00 olarak uygulanacak.

Para Politikası Kurulu, bugünkü toplantısında Bankalararası Para Piyasası ve İstanbul Menkul Kıymetler Borsası Repo;Ters Repo Pazarı'nda uygulanmakta olan kısa vadeli faiz oranlarının sabit tutulmasına karar verdi.

Kuruldan yapılan açıklamaya göre, gecelik faiz oranları, borçlanmada yüzde 6,50, borç vermede yüzde 9 olarak belirlendi.

Geç Likidite Penceresi uygulaması çerçevesinde, Bankalararası Para Piyasası'nda saat 16.00-17.00 arası gecelik vadede uygulanan Merkez Bankası borçlanma faiz oranı yüzde 2,50, borç verme faiz oranı yüzde 12 oldu.

Açık piyasa işlemleri çerçevesinde piyasa yapıcısı bankalara repo işlemleri yoluyla gecelik ve bir haftalık vadelerde tanınan borçlanma imkanı faiz oranı yüzde 8 olarak belirlendi.

“FAİZ ORANLARININ UZUN BİR SÜRE DÜŞÜK DÜZEYLERDE TUTULMASI GEREKECEK”

Son dönemde açıklanan verilerin, iktisadi faaliyetteki ılımlı toparlanma sürecinin devam ettiğine dikkati çeken Kurul, bununla birlikte, toplam talebe ilişkin belirsizliklerin sürdüğünü, kapasite kullanımında ve istihdam koşullarında kalıcı bir iyileşme gözlenmesinin uzun zaman

Kurul, vergi ayarlamaları ve baz etkileri nedeniyle enflasyonun önümüzdeki iki ay boyunca belirgin artışlar göstereceğine ve bir müddet hedefin üzerinde kalacağına dikkati çekti. Bununla birlikte, temel enflasyon göstergelerinin işaret ettiği ana eğilimin orta vadeli hedeflerle uyumlu seyredeceğinin tahmin edildiğinin belirtildiği Kurul kararında, “Bu çerçevede, geçici etkiler ortadan kalktığında enflasyonun tekrar düşüş sürecine gireceği vurgulanmıştır” denildi.

İzlenen para politikasının ve küresel risk algılamalarındaki iyileşmenin desteği ile kredi piyasasında olumlu gelişmelerin sürdüğü ifade edilen Kurul kararında, şöyle denildi:

“Bununla birlikte, küresel ekonomideki sorunların henüz tam olarak giderilememiş olduğunu ve toparlanmanın gücüne ilişkin belirsizliklerin devam ettiğini dikkate alan Kurul, faiz oranlarının uzun bir süre düşük düzeylerde tutulması gerekeceğini vurgulamıştır.

Enflasyon görünümüne ilişkin açıklanacak her türlü yeni verinin ve haberin, Kurul;un geleceğe yönelik duruşunu değiştirmesine neden olabileceği önemle vurgulanmalıdır.”

Para Politikası Kurulu toplantı özetinin sekiz iş günü içinde yayımlanacağı da yapılan açıklamada hatırlatıldı.

Altının fiyatı arttı, ayarı düştü!


Altın fiyatlarının artmasıyla birlikte takıda ayarlar 8'e kadar düştü. Peki gerçek altını diğerlerinden nasıl ayırt edebilirsiniz?

Fiyatların yükselmesiyle altın takıda ayarlar 8’e kadar düşerken, bilezik ve kolyelerin yanı sıra 8 ayar yeni ürünlerin de piyasaya çıkması bekleniyor.

Alınan bilgiye göre, altın fiyatlarındaki yükseliş nedeniyle vatandaşın, uzun süredir piyasada bulunan 14 ayar "pres" yarım, çeyrek ve "Maşallah"a olan talebi de arttı. Söz konusu ürünlerin ağırlığı ve fiyatı normallerinin neredeyse onda biri kadar.

Düşük ayarlı altınlar ağırlığının yanı sıra, sesi ve rengiyle ayırt edilebiliyor.

İstanbul Mücevherciler Kuyumcular ve Sarraflar Derneği Başkanı, altın ve para piyasaları uzmanı Mehmet Ali Yıldırımtürk, AA muhabirine yaptığı açıklamada, son bir yılda çeyrek satışlarının ortalama yüzde 75 düştüğünü, insanların özel günlerde çeyreğe alternatif olarak takı amaçlı para, 1 gramlık altın ya da "pres" çeyrek taktığını anlattı.

Yıldırımtürk, 1 gram altının "pres" çeyrek kadar talep görmediğini, insanların düğün ya da nişanda kendilerine takılan çeyrek altınsa aynısını takmayı istediğini ifade ederek, vatandaşın bütçesinin fiyatlara göre şekillendiğini, yaklaşık 4-5 yıldır piyasada bulunan 14 ayar "pres" yarım, çeyrek ve "Maşallah"a ilginin arttığını söyledi.

Kuyumcu atölyelerinde basılan söz konusu ürünlerin ağırlığı ve fiyatının normallerinin neredeyse onda biri kadar olduğunu belirten Yıldırımtürk, "pres" ve normal ürünlerin ağırlık, ses ve renk gibi bazı ayırt edici özellikleri bulunduğunu anlattı.

NORMAL VE "PRES" ÜRÜN AYRIMI
Yıldırımtürk, ürünlerin ayırt edici özellikleri ile ilgili şu bilgileri verdi: "22 ayar çeyreğin ön tarafından Atatürk’ün resmi, arkasında ise Darphane’de basıldığı ve onun altında basım tarihi bilgisi yer alıyor. Görünümü aynı olsa da fiyatı yaklaşık 10 lira olan 14 ayar pres çeyreğin ağırlığı normaline göre hemen fark edilebiliyor, neredeyse onda biri kadar.

Tüketici çeyrekte görüntüyü, yani baskıyı ayırt edebilir. Normal çeyreği attığınızda daha tok bir ses gelir, ayarı düşük olandan ise daha tiz ses çıkar.

22 ayar çeyreğin rengi daha kızıl, diğerlerinde ise daha açık bir renk olur. 22 ayar biraz daha yumuşak olduğu için kişinin dişinin izi o altının üzerinde çıkar.

Ama 14 ayar olursa dişin izi çıkmaz. Çünkü ayarı serttir. Ama bu çok doğru bir yöntem değil." Pres altınların daha çok büyük şehirlerde gelir düzeyi düşük ve merkezden uzak semtlerde yaşayan vatandaşlar tarafından tercih edildiğini, küçük yerleşim yerlerinde herkesin birbirini tanıması nedeniyle böyle olayların yaşanmadığını ifade eden Yıldırımtürk, "pres" altın satışlarında bir miktar artış olduğunu, bu altınların yaz dönemi ve düğün mevsiminde daha çok talep edildiğini söyledi.

SAHTE, TAKLİT ALTINLAR
Vatandaşların, özel günlerinde kendisine takılan altınları bozdurmak istediğinde 50 çeyrekten 5’inin "pres" çıkabildiğini belirten Yıldırımtürk, şunları kaydetti: "Vatandaş bozdurmak için getirdiğinde biz bu altınları ayırt edebiliyoruz. Aralarında taklit altın çıktığı da oluyor. Ancak 14 ayar pres altın olduğunda daha çok üzülüyor. Hiç kimse özellikle kuyumcuya gidip ’sahte altın almak istiyorum’ demiyor ama ’pres altın istiyorum’ diyor.

Vatandaş kendisine takılan altınlar içerisinde sahte olanlar için ’başkasına takarım’ diye düşünüyor, pres altınları ise bozduruyor, başkasına takmak istemiyor. Artık 100 kişiden 50’si normal çeyrek altın alıyor ama 50 kişi alamıyor." Çeyrek altının yarısının üretimi için bir süre önce Darphane’ye öneride bulunduklarını, ancak bunun gerçekleşmediğini ifade eden Yıldırımtürk, Osmanlı döneminde de bunun yapıldığını, Darphane’nin ise çeyrek altının yarısını çıkarmamasını piyasada 1 gramlık altın satışı olmasına bağladığını söyledi.

"FİYAT ARTTIKÇA AYAR DÜŞÜYOR"
Mehmet Ali Yıldırımtürk, 22 ayarın Türkiye’nin doğusundan gelen altın birikiminde daha çok görüldüğünü, Batı’da ise daha çok 14 ayarın satıldığını belirterek, "Şu anda takıların geneli 14 ayar. Ama bilezik ve kolyelerde olan 8 ayar altınların daha da artması bekleniyor. Daha önce 18, şimdi 14 ayar olan alyanslar belki bundan sonra 8 ayar olacak. Yani fiyatlar arttıkça ayar düşüyor" şeklinde konuştu.

Tasarruf amaçlı 22 ayar bileziklerin, talebin zayıf olması nedeniyle belki önümüzdeki yıllarda vitrinlerde görülmeyebileceğini iddia eden Yıldırımtürk, altın fiyatlarının artması halinde 8 ayar ürünlerin yaygınlaşmaya başlayacağını ve yeni ürünlerin piyasaya çıkmasının beklendiğini kaydetti.

Bakanlık öğrencilerin okula gelmemeleri veya sınavlar nedeniyle izinli olmaları halinde derse giremeyen öğretmenlere “ek ders ücreti” ödenmeyeceğini bildirdi. Milli Eğitim Bakanlığı (MEB), öğrencilerin herhangi bir nedenle okula gelmemeleri veya sınavlar nedeniyle rapor alıp izinli olmaları halinde derse giremeyen öğretmenlere “ek ders ücreti” ödenmeyeceğini bildirdi.

Sınıfta bir öğrencinin bulunması durumunda bile derse girmekle yükümlü olan öğretmenin okula gelme zorunluluğu bulunuyor.

Türk Eğitim Sen Genel Başkanı İsmail Koncuk, ek ders ücretleri kesileceği için yalnızca lise son sınıflara derse giren bir öğretmenin maaş kaybının 600 TL, lisenin tüm sınıflarında dersi olan bir öğretmenin maaş kaybının ise 200 TL'yi geçebileceğini söyledi. Koncuk, teknik lisenin son sınıfına ders veren öğretmenlerin ise aylık maaş kaybının 700 TL'yi aşacağını savundu...

nadolu Üniversitesi (AÜ) Rektörü Prof. Dr. Davut Aydın, İngiltere’deki Greenwich Üniversitesi ile yaptıkları anlaşmayla 2 yıllık programlarda okuyan öğrencilerin İngiltere’de, dikey geçiş yaparak eğitim görme imkanına sahip olduklarını söyledi.

Açıköğretim sisteminde öğrenim gören başarılı öğrencilerin örgün programlara geçeceğine de değinen Aydın “Yaklaşık 26 yıldan bu yana Açıköğretim Fakültesi’ne giren öğrenci bu sadece fakülteden mezun oluyordu. Biz açıköğretim sistemini tepeden tırnağa yeniden yapılandırıyoruz. Sistemi böylece daha kaliteli hale getirmeye çalışıyoruz” diye konuştu.

ÖNCE İNGİLİZCE HAZIRLIK EĞİTİMİ VAR

Yaşam boyu eğitim felsefesi içinde en son teknolojiyi kullanan yeni bir süreci başlattıklarını söyleyen Aydın, İngiltere’de Greenwich Üniversitesi ile yaptıkları anlaşmanın içeriği hakkında bilgi verdi. Aydın “Anadolu Üniversitesi’nde 2 yıllık programlarımızda okuyan öğrencilerimiz İngiltere’de dikey geçiş yaparak eğitim görme imkanına sahip oldular. Öğrencilerimiz 16 hafta İngilizce hazırlık eğitimi aldıktan sonra, İngiltere’de 3. ve 4. sınıflarını okuyarak lisans tamamlayabilecekler. Uygulama bu yıl devreye girecek” diye konuştu.

LYS başvuruları uzayabilir

Öğrenci Seçme ve Yerleştirme Merkezi (ÖSYM) Başkanı Prof. Dr. Ünal Yarımağan, Lisans Yerleştirme Sınavlarına (LYS) dün sabah saat 11.00’e kadar 520 bin adayın başvurduğunu söyledi. Başvuruları sürekli izlediğini, başvuru süresinin uzatılıp uzatılmayacağına karar vereceklerini söyleyen Yarımağan, ‘’Başvurmak isteyen herkes başvurusunu yapabilecek, gerekirse uzatacağız. YGS sonucunda, LYS’ye 1 milyon 233 bin 580 üniversite adayı katılmaya hak kazanmıştı” dedi.

Tüketicinin Güveni Azalıyor


Tüketici Güven Endeksi Haziran ayında bir önceki aya göre yüzde 5.6 değer kaybederek 96.68 düzeyine geriledi.

Ocak-Nisan 2010 döneminde önemli oranda yükseliş gösteren endeksin Mayıs ayında düşüş eğilimine girmişti.

Endeksin Haziran ayı sonuçları bu düşüşün güçlendiğine işaret ediyor. Haziran ayı ön endeksinin 98,15 değerinde olduğu dikkate alındığında düşüşün ayın ikinci bölümünde de devam ettiği görülüyor..

Endeksin detaylarına bakıldığında, tüketicinin Mayıs ayına göre hem mevcut durum algılamasında hem de geleceğe ilişkin beklentilerinde bozulma oldu.

Geleceğe ilişkin beklentilerdeki bozulma daha güçlü görünüyor. Bu çerçevede, CNBC-e Tüketici Beklenti Endeksi yüzde 8.9 düşerek 79.70 değerini aldı. Özellikle AB ekonomisinde yaşanan sorunların ekonomik aktiviteye yansıma riski ile siyasi ve jeopolitik gelişmelerin getirdiği belirsizlik ortamı bu düşüşte etkili oldu.

Buna karşın, tüketicinin içinde bulunulan dönemin dayanıklı tüketim malları, otomobil ve konut alımı için uygun olduğu görüşü bir önceki aya göre iyileşme gösterdi. CNBC-e Tüketim Eğilimi Endeksi bir önceki aya göre yüzde 3.3 arttı ve 153,.5 oldu. Bu artışta mevsimsel etkilerin, fiyatlardaki uygunluğun ve promosyonların etkisi görülüyor.

Endeks sonuçlarını değerlendiren Marmara Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Erhan Aslanoğlu şunları kaydetti: "Haziran ayı endeksinde dikkat çeken diğer bir nokta da geçtiğimiz yılın aynı dönemi ile karşılaştırdığımızda Tüketici Güven endeksinin yüzde 9,4 düşüş göstererek 96,68 değerini almasıdır. Bir yıldan fazla bir süredir baz etkisiyle yıllık bazda hep büyüme gösteren endeksin ilk kez düşüş gösterdiğini izliyoruz. Benzer bir eğilim Tüketim Eğilimi Endeksinde de izleniyor. Bu endeksin yıllık düşüş oranı da yüzde 8,9 olarak gerçekleşti. Büyümeye ilişkin göstergelerde baz etkisinin kalkmaya başladığı bir döneme girmeye başlıyoruz. Endekste son 1,5 aydır iç talebin büyümeye verdiği desteğin azalma sinyalleri geliyor."




Kaynak:Ntvmsnbc(01 Temmuz 2010 Perşembe/TSİ:17:51)

Yeni bir petrol şoku kapıda mı?

Günlerdir karışık olan Mısır petrol üretmiyor. Ancak küresel ticaretin yüzde 8'i Mısır'ın denetimindeki Süveyş üzerinden yapılıyor.

İSTANBUL - Mısır'da günlerdir yaşanan isyan yeni bir petrol şokunun kapısını aralayabilir.

Independent başyazısında "Ortadoğu'nun geleceği Kahire'de belirleniyor" derken, gazetenin ekonomi editörü Sean O'Grady Mısır'daki krizin dünyaya yeni petrol şoku yaşatabileceğini yazdı.

Yazara göre, Mısır petrol üretmemesine rağmen, dünya petrolünün yüzde ikisi Mısır'ın denetimindeki Süveyş Kanalı ya da Kızıldeniz'i Akdeniz'e bağlayan paralel kanaldan geçiyor.
Küresel ticaretin yüzde 8'i de Süveyş üzerinden yapılıyor.

Petrol fiyatlarını psikolojik eşik olan 100 dolar sınırına getiren bir başka unsur ise Tunus ve Mısır'daki olayların zengin doğalgaz yataklarının bulunduğu Cezayir ile, petrol zengini Libya hatta Körfez ülkelerine sıçraması olasılığı.

Ayrıca Mısır'da köktenci bir rejimin genel olarak Ortadoğu'da barışa tehdit oluşturabileceğinden endişe ediliyor.

OPEC TOPLANIYOR
OPEC Genel Sekreteri Abdullah El Bedri, Mısır'daki kargaşanın petrol akışını etkilemeyeceğini belirtti. El Bedri, petrol arzı sıkıntısı olması halinde, piyasaya müdahale edeceklerini kaydetti.

Bu arada, bir OPEC delegesi, kartelin, 22 Şubat'ta Riyad'da yapılacak bir enerji konferansında bir araya gelerek petrol fiyatlarını ele alacağını söyledi.

100 DOLARA DAYANDI
Petrol fiyatları 28 ayın zirvesine çıktı. Brent petrolünün varil fiyatı, Mısır'daki olayların dünyadaki petrolün yaklaşık yüzde 40'ının üretildiği Ortadoğu ve Kuzey Afrika'da istikrarsızlığa neden olabileceği endişeleriyle 100 dolara yaklaştı. Petrol fiyatlarının kısa vadede 100 doları aşması bekleniyor.

PETROL KAYGISI HİSSELERİ DÜŞÜRDÜ
Petrol arzının sekteye uğrayacağı endişeleriyle uluslararası hisse senedi piyasalarında kayıplar yaşanıyor. Avrupa borsalarında yüzde 1'i aşan kayıplar görülürken, ABD vadeli hisse senedi piyasalarında da yüzde 1 civarında düşüşler var. İMKB de yeni haftaya düşüşle başladı.

IMF: Mısır'daki olayların nedeni işsizlik

IMF Başkanı Strauss-Kahn, Mısır'da yaşanan olayların temelinde yüksek işsizliğin olduğunu söyledi.

İSTANBUL - IMF Başkanı Dominique Strauss-Kahn,, Mısır'da bir haftadır süren protestoları değerlendirdi.

CNBC'nin sorularını yanıtlayan IMF Başkanı, isyanın bir numaralı nedeni olarak yüzde 8.9 düzeyindeki yüksek işsizliği gösterdi.

Strauss-Kahn şunları söyledi: "Bu tip olaylarda IMF olarak direkt bir rol üstlenemeyiz. Bizim rolümüz olaylar olmadan önce farklı olasılıkları değerlendirip uyarıda bulunmaktır. Şunu hatırlıyorum, Fas'ta yaptığım bir konuşmada, Tunus ve Mısır da dahil olmak üzere Arap ülkelerindeki işsizlik sorununa değinmiştim. O zaman bu konuyu bir tür saatli bombaya benzetmiştim. Bölgenin bu sorunu çözmesi gerektiğini ve bu durumun uzun süre bu şekilde devam etmeyeceğini belirtmiştim. Tabii ki bu konuşmadan birkaç ay sonra bu tip olaylar yaşanacağını tahmin etmiyordum. Aslında bu ülkeler makro ekonomi anlamında iyi performans sergilediler. Ancak genç işsizlik ve eşitsizlik sosyal bir çalkantı yarattı."

Mısır'daki rejim değişikliği tartışmalarına değinmekten kaçınan Strauss-Kahn, iyi bir büyüme için gereken koşullara değindi: "Rejim değişikliği tartışması politik bir konu. Ancak şunu söyleyebilirim ki bütün toplumun desteği olmadan iyi bir ekonomik büyüme yakalayamazsınız. Eğer sosyoekomomik gelişim çatışma içinde olan bir topluma dayanıyorsa,, bir gün bu tip olaylarla karşılaşmanız kaçınılmaz olur. Benim tavsiyem, bu tip durumlardan en fazla etkilenen kesime destek olabilmek için bazı kaynakların korunmaya çalışması olacaktır. Çünkü bu gibi durumlardan en fazla fakirler zarar görür."

IMF Başkanı Strauss-Kahn, dünya ekonomisinin iyileşme kaydettiğini, ancak yüksek işsizlik ve fiyatlardaki artışın ticarette korumacılık ve şiddetli sosyal huzursuzluğun artmasına neden olabileceğini söyledi.

SİNGAPUR - Uluslararası Para Fonu (IMF) Başkanı Dominique Strauss-Kahn, Singapur'da yaptığı konuşmada, "Kriz öncesi dönemde görülen küresel dengesizlikler yeniden ortaya çıkıyor" dedi.

Artan gıda ve yakıt fiyatları son aylarda yoksul ülkeleri giderek daha çok etkilemeye başladı. Bunlar, Tunus ve Mısır'da yönetimlere karşı başgösteren şiddetli protestolara yol açan nedenler arasında görülüyor.

Strauss-Kahn, "ABD gibi büyük dış açıkları olan ekonomilerde büyüme hâlâ iç taleple sağlanıyor. Çin ve Almanya gibi büyük dış fazlaya sahip ekonomilerde de büyümeye hâlâ ihracat güç veriyor. Ülkeler arasındaki gerilim arttıkça, ticarette ve finansta korumacılığın yükseldiğini görebiliriz. Yine bu gerilim arttıkça ülkeler arasında toplumsal ve siyasi istikrarsızlıkta artş, hatta savaş bile yaşanabilir" dedi.

IMF'nin, yüksek işsizlik ve hane halkı borçlarının iç talebi baskılaması nedeniyle gelişmiş ekonomiler için bu yıl yüzde 2.5 oranında büyüme beklediğini belirten Strauss-Kahn, "İstihdam ve gelir güvenliği olmadan iç talepte artış dolayısıyla, sürdürülebilir toparlanma sağlanamaz" şeklinde konuştu.