Arama

Dünyada ve Türkiye'de Ekonomi Gündemi, Güncel Haberler - Sayfa 45

Güncelleme: 15 Ağustos 2018 Gösterim: 243.992 Cevap: 685
AreX - avatarı
AreX
Ziyaretçi
9 Mart 2007       Mesaj #441
AreX - avatarı
Ziyaretçi
09 Mart 2007

Sponsorlu Bağlantılar
YURTDIŞINA ÇIKIŞ HARCI 15 YTL'YE İNDİ

TBMM Genel Kurulu'nda, Yurtdışına Çıkış Harcı Hakkında Kanun ile Çeşitli Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı, kabul edilerek yasalaştı.

Yurtdışına çıkış harcı, 70 YTL'den 15 YTL'ye indirildi.

TBMM Genel Kurulunda, Yurtdışına Çıkış Harcı Hakkında Kanun ile Çeşitli Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı, kabul edilerek yasalaştı.


Buna göre, Türkiye Cumhuriyeti pasaportuyla yurtdışına çıkış yapanlardan, çıkış başına 15 YTL harç alınacak.


Çıkış tarihi itibariyle yurtdışında oturma izni bulunanlar ve 7 yaşını doldurmamış olanlar ile yurtdışına ticari amaçla sefer yapan kara, deniz, hava ve demiryolu toplu taşıma ve yük taşıma araçlarının personelinden, yurtdışına çıkış harcı alınmayacak.


Harç tahsilatından sorumlu gerçek ya da tüzel kişiler, tahsil ettikleri harcı, Gelir veya Kurumlar Vergisi bakımından bağlı oldukları vergi dairesine bir beyannameyle bildirmek ve 3 gün içinde ödemekle yükümlü olacak. Gelir İdaresi Başkanlığı, harcın tahsilat şeklini belirlemeye, harca tabi işlemlere taraf olanları harcın ödenmesinden sorumlu tutmaya, harca ilişkin beyan dönemlerini, tahsilat tutarına bağlı olarak 15 günlük, aylık ya da üçer aylık dönemler itibariyle tespit etmeye, harcın iadesi ve düzenlemenin uygulanmasına
ilişkin diğer usul ve esasları belirlemeye yetkili olacak.

-SOSYAL GÜVENLİK KURUMU KANUNU-

Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) Kanunu ile bazı kanunlarda da değişiklik yapıldı.


Buna göre, yetkili hastanelerden alınan (muhtaç, güçsüz ve kimsesiz maaşı almak isteyenlere verilen) sağlık kurulu raporları, Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından görevlendirilecek 3 uzman hekimden oluşan sağlık kurulunca karara bağlanacak. İhtiyaç halinde, Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı tarafından birden
fazla sağlık kurulu oluşturulabilecek.


Sosyal Güvenlik Kurumu, satın aldığı sağlık hizmetlerine ilişkin belgelerin incelenmesinde kurum dışından görevlendirilecek personele verilecek ücretin oranını artırılabilecek.


Fatura inceleme ve kontrolünde örnekleme yöntemine gidilecek. Örnekleme yöntemi, Sağlık Bakanlığına bağlı sağlık ocakları, hastaneler, devlet üniversite hastaneleri, diğer gerçek ve tüzel kişiler ile sağlık kurumu ve eczaneleri kapsayacak. Faturaların incelenmesinde Sosyal Güvenlik Kurumu dışından doktor ve
eczacı görevlendirilebilecek. Ayrıca, Sosyal Güvenlik Kurumunun temin edeceği sağlık hizmetlerinin bedelleri, elektronik ortamda faturalandırılarak, dayanağı belgelerle birlikte Kuruma gönderilebilecek.


Sağlık Bakanlığına bağlı birinci basamak sağlık kuruluşlardan alınan hizmetler, sözleşmede belirtilen tutarları geçemeyecek ve bu hizmetler için ayrıca fatura istenmeyecek.


Kaynak: Meclishaber
AreX - avatarı
AreX
Ziyaretçi
9 Mart 2007       Mesaj #442
AreX - avatarı
Ziyaretçi
09 Mart 2007

Sponsorlu Bağlantılar
TOBB IV. Türkiye Ticaret ve Sanayi Şurası Toplanıyor

TOBB Bakanlar Kurulu Üyeleri, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın başkanlığında ve TOBB’un evsahipliğinde Türk özel sektörünün sorunlarını dinleyecek.


IV. Türkiye Ticaret ve Sanayi Şurası, 10 Mart 2007 Cumartesi günü, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği Başkanı M. Rifat Hisarcıklıoğlu’nun evsahipliğinde, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın başkanlığında, Bakanlar Kurulu üyeleri ile TOBB’un ülke coğrafyasının her yerine yayılmış 81 il ve 157 ilçedeki oda ve borsaların başkanları ile Konsey üyelerinin geniş katılımıyla, TOBB Ekonomi ve Teknoloji Üniversitesi’nde gerçekleştirilecek.

Hisarcıklıoğlu, Şura öncesi yaptığı açıklamada, “1 milyon 300 bini aşan üyesiyle Türk özel sektörünün en üst mesleki kuruluşu olan TOBB’un, bugüne kadar taşıdığı sorumluluk bilinci ve gösterdiği sağduyulu uygulama çerçevesinde, ülke ekonomisinin acil çözüm bekleyen sorunlarını ve önerilerini anlatmak amacıyla, geniş katılımlı IV. Türkiye Ticaret ve Sanayi Şurası’nın toplanması önerisini Hükümete götürdüklerini ve Hükümet’in de bu konuya olumlu yaklaştığını” hatırlattı.

TOBB’un bugün kamuoyu nezdinde kazanmış olduğu saygınlığın ve etkinliğin arkasında da, ülkenin ve vatandaşlarının çıkarlarını ön planda tutan tarafsız yönetim anlayışının yatmakta olduğunu belirten Hisarcıklıoğlu, bugünden sonra da, benimsedikleri bu prensibi aynen uygulamaya devam edeceklerini belirterek, “TOBB’un ev sahipliğinde toplanacak IV. Türkiye Ticaret ve Sanayi Şurası’nda Hükümet ile oda ve borsa başkanlarını biraraya getirerek ortak bir payda da buluşmalarını, tarafların sadece kendi açılarından bakması yerine, daha geniş bir perspektiften ülkenin sorunlarına çözümler bulmalarını hedeflediklerini” anlattı.

Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği Başkanı M. Rifat Hisarcıklıoğlu açıklamasında, “TOBB’un toplantılarının, ülke sorunlarının çözümlerinin konuşulduğu platformlar olduğunu” belirterek, “Sayın Başbakan ile Bakanlar Kurulu’nun geniş katılımla toplantıya iştirak etmelerinden de memnuniyet duyduklarını” sözlerine ekledi.
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
9 Mart 2007       Mesaj #443
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Babacan: Halkbank’ta ayrıcalık beklemeyin


Devlet Bakanı Babacan, Halkbank’ın halka arzında bazı gruplara indirimler olup olmayacağına ilişkin, “Ayrıcalıklara alışanlar, özel muameleye alışanlar, artık bu dönemde bunu bulamayacaklar” dedi.


Dünyada ve Türkiye'de Ekonomi Gündemi, Güncel Haberler blank

NTV-MSNBC VE AJANSLAR
Güncelleme: 14:04 TSİ 09 Mart 2007 Cuma


ANKARA - Devlet Bakanı Ali Babacan, düzenlediği basın toplantısıyla Halkbank’ın son 4 yılını değerlendirdi. Babacan, Halkbank’ın karının 2006 sonu itibarıyla yüzde 62 oranında artarak 863 milyon YTL’ye ulaştığını söyledi.Babacan, bankanın 2002 yılında 17.4 milyar YTL olan aktif büyüklüğünün, 2006 yılında 34.4 milyar YTL’ye ulaştığını, 4 yıllık dönemde yaklaşık 2 kata varan bir artışın söz konusu olduğunu belirterek, “Halk Bankası gerçek bankacılığa 4 yıldır başladı” dedi.

Devlet Bakanı Babacan, Halkbank’ın toplam kredilerine bakıldığında 2002 yılında 671 milyon YTL olan kredi hacminin, 2006 yılında 10.6 milyar YTL’ye ulaştığını ve 16 kat arttığını kaydetti.

Babacan, bireysel kredilerin yüzde 20, diğer kredi kalemlerinin de yüzde 26 olduğunu belirterek, esnaf kredilerinin 153 milyon YTL iken, 2006 sonu itibarıyla 2.4 milyar YTL’ye çıktığını ve 15 kattan fazla artış yaşandığını söyledi.

‘HALKBANK ÜZERİNDE EK YÜK OLUŞTURULMUYOR’
Devlet Bakanı Babacan, kredi limitlerinin, esnaf kredisinde Hazine tarafından sübvanse edilen kısmı 2002’de en fazla 5 bin YTL iken, sonra 15’e çıktığını, bugün itibariyle 25 bin YTL’lik bir limit olduğunu söyledi. Bu kredilerin faizlerinin de yüzde 47’den yüzde 13’e inmiş durumda olduğunu anlatan Babacan, “Halkbank üzerinde kesinlikle herhangi bir politika aracı
olan, herhangi bir politika uygulamak için herhangi bir zarar, ek yük kesinlikle oluşturulmuyor” dedi.

Babacan, cirosu 1 milyon YTL’nin altında olan kuruluşlar için kolay kredi prosedürlerine tabi bir uygulamanın da yakında başlayacağını ve uygulamanın bir aya kadar açıklanacağını bildirdi.

‘HALKA ARZI İLK YARIDA TAMAMLAMAYI PLANLIYORUZ’
Toplantı sonrasında soruları yanıtlayan Babacan, halka arzı olağanüstü bir gelişme olmaması durumunda, yılın ilk yarısında tamamlamayı planladıklarını söyledi. Babacan, halka arzda ilk teklif toplama için Mayıs sonunu düşündüklerini kaydetti.

Halka arzın, standart, açık ve objektif olacağının altını çizen Babacan, “’Ayrıcalıklara alışanlar, özel muameleye alışanlar, artık bu dönemde bunu bulamayacaklar” diye konuştu.

Bu tür talepler karşısında, “bundan kimin çıkarı var” diye bakmak gerektiğini kaydeden Babacan, bu tür kuruluşların, muhalefetin popülizmi ve farklı ideolojik çevrelerin popülizmi ile karşı karşıya kalabildiklerini belirtti ve şöyle devam etti: “Halkbank hisseleri satışa çıkarılır, teklifler alınır. O günkü piyasa şartları neyse Halkbank’a en çok değer biçen kişiler, kurumlar, yerlisi yabancısı fark etmez, gelir alır. Yok, ‘yabancıyı sınırlayın şöyle yapın’, hep arkasında bu işten kimin menfaati var diye bakacaksınız.”

‘KREDİ KULLANANIN ORTAKLIĞI YANLIŞ’
Türkiye Esnaf ve Sanatkarlar Kredi ve Kefalet Kooperatifleri Birlikleri Merkez Birliği’nin (TESKOMB) yüzde 15’lik dilimi alabileceğine ilişkin açıklamasının hatırlatılması üzerine de Babacan, şöyle konuştu: “Bu yanlış. Kredi kullanıp aynı zamanda banka ortağı olması yanlış. Öyle kuruluşlar var ki Halkbank’ı alacak güçte. Fakat, hem ortağı olayım yönetime gireyim, hem de bu bankadan kendi kuruluşlarıma kredi kullandırayım. Burada ciddi bir çıkar çatışması olabilir. Yaklaşım olarak çok doğru değil. Herkese sunulan fiyattan gelir alır bir şey diyemeyiz. Bankalar bankacılığı, esnaf kredi kooperatifleri kendi işlerini, esnaf da kendi işini yapacak.”

Bankacılık sistemi içinde yabancı sınırlaması getirilmesini isteyenler varsa, bunu söyleyenlerin ne çıkarı olabileceğinin düşünülmesi gerektiğini söyleyen Babacan, yerli- yabancı ayrımı uygulayanların, “yabancılar girmesin de ben uygun fiyata burayı kapatayım” niyetinde ise bunun doğru olmadığını söyledi.
MaKaLeLe - avatarı
MaKaLeLe
Ziyaretçi
10 Mart 2007       Mesaj #444
MaKaLeLe - avatarı
Ziyaretçi
IMF'den enflasyon uyarısı

imf2

Uluslararası Para Fonu, hazırladığı raporda, enflasyondaki düşüşün istenilen noktaya ulaşmadığını belirtti.


Uluslararası Para Fonu (IMF) "Madde IV Görüşmeleri" kapsamında hazırladığı raporunda, enflasyondaki düşüşün istenilen noktaya ulaşmadığı, yeni enflasyon hedeflemesinde Merkez Bankası’nın operasyonel bağımsızlığı ve esnek kur rejiminin düşük enflasyon için gerekli olduğu kaydedildi.
Hazine Müsteşarlığı'ndan yapılan açıklamada, IMF'nin ana sözleşmesi gereğince tüm üye ülkelerle düzenli aralıklarla "Madde IV Görüşmeleri" adı verilen görüşmelerde bulunduğu hatırlatıldı. Açıklamada söz konusu görüşmeler kapsamında ülkelerin orta ve uzun vadeli ekonomi politikaları incelendiği ve heyetin ziyareti sonrasında üye ülke yetkililerine kısa bir değerlendirme notu sunduğuna işaret edildi.
Söz konusu IMF heyetinin değerlendirme raporunda, Türkiye'nin 2001 yılından bu yana etkileyici bir makroekonomik performans sergilediği kaydedildi. Raporda, "Mali disiplin ve bağımsız merkez bankası tarafından yürütülen ihtiyatlı para politikasının bileşimi, düşük enflasyon, azalan kamu borcu ve özel sektörün öncülük ettiği yüksek büyümeden oluşan olumlu bir döngü yaratmıştır. Siyasi istikrar, yapısal reformlar ve elverişli dış koşullar bu iyi performansın gerçekleşmesine yardımcı olmuştur. Özellikle bankacılık sistemi gözetim çerçevesindeki iyileşmeler, vergi reformu ve özelleştirmeler, bankacılık sistemini güçlendirmiş, doğrudan yabancı yatırımları teşvik etmiş ve verimliliği artırmıştır" denildi.
Yakın dönemde, ekonomik koşulların daha az elverişli olduğu bir döneme girildiğini işaret edilen raporda, büyümenin 2001 krizi sonrası sıçramasının ardından yüzde 7.5’dan fazla bir oranda yavaşladığı kaydedildi. Geçen yıl finansal piyasalarda görülen dalgalanma ve artan cari açık piyasalardaki güven ve risk primi üzerinde etki ettiği belirtilen raporda, bunun yavaşlamaya katkıda bulunduğuna dikkat çekildi.
"GSMH'NİN BÜYÜMESİ YÜZDE 5 OLACAK"
Raporda, buna paralel olarak enflasyonda gözlemlenen yükselme eğilimine tepki olarak artırılan faiz oranlarının, kredi artış hızını düşürerek iç talebin ivmesini azalttığına işaret edildi. Gelecek dönem için raporda, GSYİH büyümesinin yavaşlayarak yaklaşık yüzde 5 düzeyinde gerçekleşmesinin beklendiği kaydedilen raporda, "Potansiyele yakın seyreden ekonomik aktiviteyle enflasyon oranları hedefe tedricen yakınsayabilecektir. Cari açık trendinin 2007 yılında tersine dönmesi (daha ılımlı iç talep büyümesi, düşük petrol fiyatları ve Türkiye’nin başlıca ticari ortaklarının güçlü büyümesinin yardımıyla) beklenmekle beraber, dış finansman ihtiyacı halen yüksek düzeyde olup, bu durum ekonomiyi finansal piyasalardaki dalgalanmalara karşı duyarlı kılmaktadır" görüşüne yer verildi.
Bu çerçevede, Madde IV görüşmeleri potansiyel büyümeyi yükseltecek ve dış şoklara karşı dayanıklılığı artıracak politikalar üzerine odaklandığı belirtilen raporda, mevcut büyümenin Türkiye’nin uzun dönem ortalamasından yüksek olsa da, bir çok yükselen piyasa ekonomisinde görülen büyüme oranlarının halen gerisinde ve işsizliğin yüksek seviyesini koruduğu vurgulandı. Raporda, büyüme potansiyelinin artırılması, piyasaların ve potansiyel yerli ve yabancı yatırımcıların güveninde kararlı bir iyileşme gerektirdiği ifade edildi. Raporda, yetkililerle yapılan görüşmelerde bu amaca ulaşmaya yönelik politikalar üzerinde görüş birliği sağlandığı kaydedildi. Raporda uygulanması gereken politikalar şöyle sıralandı:
"-Maliye ve para politikalarındaki disiplininin, düşük enflasyonu güvence altına almak ve özellikle halen yüksek seviyede bulunan kamu borcundan kaynaklanan kırılganlıkları azaltmak amacıyla sürdürülmesi,
Verimliliği desteklemek ve istihdam ve yatırımı artırmak amacıyla arz odaklı yapısal reformların ilerletilmesi,
Bu politikaların başarılı bir şekilde uygulanması potansiyel büyümeyi yüzde 5’in oldukça üzerinde bir seviyeye yükseltecektir. Daha güçlü büyüme ise, ekonominin, cari işlem hesabı açıklarının sürdürme yetisini iyileştirmek ve dış finansmanı doğrudan yabancı yatırım gibi daha istikrarlı kaynaklara yöneltmek suretiyle, dış şoklara karşı hassasiyetini azaltacaktır.
"EFLANSYONDAKİ DÜŞÜŞ İSTENİLEN NOKTAYA ULAŞMADI"
Düşük tek-haneli enflasyonun, güçlü ve istikrarlı orta-vadeli büyümeyi destekleyeceğine işaret edilen raporda, geride kalan beş yıllık dönem içerisinde enflasyondaki ciddi düşüşün güveni pekiştirdiği ve politika kredibilitesini artırdığı ifade edildi. Raporda, "Ancak, enflasyondaki söz konusu düşüş henüz istenilen noktaya varmamıştır. Uluslararası tecrübe düşük enflasyonun büyüme üzerindeki faydalarını açıkça ortaya koymaktadır. Enflasyondaki düşüş eğiliminde geçen yıl meydana gelen kesintiye rağmen, enflasyonu yüzde 4’lük hedefe düşürmek için gerekli nihai hamleyi yapmak için yetkililerin elinde eşsiz bir fırsat görülmektedir" denildi.

"MERKEZ BANKASI'NIN OPERASYONAL BAĞIMSIZLIĞI GEREKLİ"

Bu açıdan bakıldığında, faiz oranlarının mevcut seviyesinin "uygun" bulunduğu raporda, "Enflasyonda hedefe doğru bir yakınsama gerçekleşmediği takdirde merkez bankası politikasını daha da sıkılaştırmaya hazırdır. Enflasyonun somut bir şekilde düşüş eğilimine girdiğinin teyit edilmesi halinde, faiz oranları ihtiyatlı bir yaklaşım çerçevesinde düşürülecektir. Yeni enflasyon hedeflemesi rejimi altında Merkez Bankası’nın operasyonel bağımsızlığı ile esnek kur rejimi, düşük enflasyon için gereklidir" değerlendirmesi yapıldı.
KAMU HARCAMALARI BELLİ SINIRLAR ALTINDA TUTULMALI
2007 kamu mali hedeflerinin karşılanmasıyla ilgili olarak raporda, enflasyonun düşürülmesine ve finansal piyasa güveninin muhafaza edilmesine yardım edeceği kaydedildi. Raporda şu ifadelere yer verildi:
"Son yıllarda istikrarlı biçimde sürdürülen faiz dışı fazla; kamu borcunun hızla azaltılması, enflasyonun düşürülmesi, reel faiz oranlarının aşağıya çekilmesi, özel yatırımlar için kaynak yaratılması ve ulusal tasarrufların desteklenmesinde çok büyük faydalar sağlamıştır. GSMH’nin en az yüzde 6.5’i seviyesinde bir faiz dışı fazla hedefinin sürdürülmesi söz konusu eğilimleri daha da güçlendirecek, cari açığı sınırlı seviyede tutacak ve ekonomiyi olumsuz şoklara karşı koruyacaktır. Bu amaca ulaşmak için harcamaların belli sınırlar dahilinde tutulması büyük önem arz edecek olup, bütçe kalitesini azaltan ve vergi tabanını daraltan bir defaya mahsus girişimlerden kaçınılmalıdır".

BORCUN SEVİYESİ GSMH'NIN YÜZDE 30'UNA DÜŞMELİ

Maliye politikalarıyla ilgili olarak raporda orta vadede, başarılması gereken konunun, kamu borcunun düşürülmesi ve bozucu etkileri olan vergilerin azaltılmasına yönelik temel hedeflere odaklanılması suretiyle oluşturulması olduğu belirtildi. Borcun daha güvenli bir seviyeye (net bazda GSMH’nin yaklaşık yüzde 30’u) düşürülmesinin orta vadede kamu maliyesi önceliği olduğu konusunda mutabakat oluştuğu anlatıldı. Bu hedefe yönelik olarak, GSMH’nin yüzde 6.5’i seviyesindeki faiz dışı fazla hedefinin 2008 sonuna kadar muhafaza edilmesi konusunda uyarıda bulunulan raporda, daha sonra, borç hedefinin ulaşılabilir olması koşuluyla, faiz dışı fazla hedefinin düşürülmesi imkanının oluşabileceğine işaret edildi.
"HARCAMA ARTIŞI VEYA TOPLAM AÇIĞA BİR SINIR KONULMALI"
Raporda, bu aşamada maliye politikası için yeni bir çapaya ihtiyaç duyulacağı belirtildi. Raporda, "Bu kapsamda yetkililere, maliye politikasına ilişkin bir kuralın (harcama artışı veya toplam açığa bir sınır konulması gibi) dikkate alınması" önerildi. Harcama üzerine açık bir sınır getirilmesi sadece borcun düşük seviyede kalmasına yardımcı olmakla kalmayacağına dikkat çekilen raporda, aynı zamanda istihdam ve banka aracılık işlemleri üzerindeki yüksek vergi yükünün azaltılması gibi büyümeyi artırmaya yönelik vergi reformları için de kaynak yaratacağı kaydedildi. Raporda, herhangi bir maliye politikası kuralının etkili olabilmesi için, kamu mali yönetiminde ve mali şeffaflıkta süregiden iyileştirmelerle ve özellikle ihtiyari olmayan harcamaları belli sınırlar içinde tutmaya yönelik kamu personel ve sosyal güvenlik reformları gibi tedbirlerle desteklenmesi gerektiği vurgulandı.
SEÇİM SONRASI YENİ BİR YAPISAL REFORM GÜNDEMİ ORTAYA KONMALI
Raporda, seçimin hemen sonrasındaki dönemin, yeni bir yapısal reform gündeminin ortaya konması için bir fırsat olduğu kaydedildi. Raporda, "İçinde bulunulan dönem, büyümenin, dinamik yükselen piyasa ekonomilerinde görüldüğü gibi yüksek seyirde devam etmesi için gerekli reformların hazırlıklarına başlanması zamanıdır. Bu aşamada, uzun vadeli kamu mali tasarruflarının güvence altına alınmasına, verimlilik ve istihdamın desteklenmesine yönelik tedbirler öncelikle ele alınmalıdır" denildi.

"SOSYAL GÜVENLİK REFORMU YENİDEN HAYATA GEÇİRİLMELİ"
Reform gündeminin en temel unsurlarından birinin sosyal güvenlik reformunun yeniden hayata geçirilmesi olduğu vurgulanan raporda, "Anayasa Mahkemesi 2006 yılında kabul edilen sosyal güvenlik kanunun önemli maddelerini iptal etmiştir. Ancak söz konusu reform, emeklilik ve sağlık sistemlerinde ileride büyük açıklar oluşmasının engellenmesi ve büyümeyi artırıcı diğer refomlar için gereken mali kaynağın oluşturulması için hayati önem taşımaktadır" ifadelerine yer verildi. Raporda, reform kapsamında öngörülen tasarrufları yaratabilecek revize bir kanunun "erken bir vakitte" kabul edilmesi tavsiye edildi. Aynı zamanda raporda, sosyal güvenlik katkı paylarının tahsilatını ve sağlık harcamalarının maliyet etkinliğini artıracak ek idari düzenlemelerin yapılması da dikkate alınması istendi.
"BÜYÜME İSTİHDAM ARTIŞI VE İŞ GÜCÜ VERİMLİLİĞİNE BAĞLI"
Gelecek dönemde büyümenin büyük ölçüde istihdamın artmasına ve iş gücü verimliliğine bağlı olacağı kaydedilen raporda, görüşmelerde emek piyasası düzenlemelerinin yumuşatılmasının ve yüksek istihdam vergilerinin azaltılmasının işsizliği düşürebileceği, işgücü katılımını artıracağı ve ciddi düzeydeki kayıt dışı kesimi daraltacağı hususunda görüş birliğine varıldığı anlatıldı. Bu şekilde, verimliliğin artırılmasına ve ülkede hızla büyüyen nüfusun yanı sıra tarım sektöründen diğer sektörlere yaşanan kayma nedeniyle ortaya çıkan yeni istihdam yaratılması ihtiyacının karşılanabilmesine de yardımcı olunacağı söylendi.

Raporda, emek piyasasındaki katılıkları gidermek amacıyla atılabilecek adımlar arasında şunlar sıralandı:

"Orta ve büyük ölçekli şirketler üzerinde işe almaya ilişkin bazı zorunlulukların kaldırılması,
-Zorunlu kıdem tazminatı sisteminin rasyonelleştirilmesi, -Daha esnek koşullu istihdam uygulamalarına izin verilmesi -İstihdam üzerindeki vergi yükünün azaltılması'nın sayılabileceği" belirtildi. Raporda, "Reformun tümü kamu maliyesinde yapılacak tasarrufla gerekli kaynakların sağlanmasına bağlı olmak durumundadır" uyarı yapıldı.
Büyümeyi artırmak için aynı zamanda güçlü bir finansal sisteme de ihtiyaç duyulduğuna da dikkat çekilen raporda, finansal sistemin 2001 krizinden bu yana, son dönemde bankalara akan doğrudan yabancı yatırımları da dahil, önemli bir dönüşüm yaşadığına işaret edildi. Konut finansmanı (mortgage) yasasının kabul edilmiş olması, değişken faizli mortgage kredisi imkanının getirilmesiyle hane halkının krediye ulaşımını kolaylaştıracağından olumlu karşılanan raporda, sermaye piyasalarının daha da gelişmesi amacıyla, uzun vadeli Türk Lirası finansmanı imkanının artırılması ve maliyetinin azaltılması da dahil olmak üzere bazı adımların atılma imkanının olduğu düşünüldüğü ifade edildi.
Bu kapsamda öncelikler ise şöyle sıralandı:
"-Bütçe şartları elverdiği ölçüde finansal aracılık vergilerinin kaldırılması
-Başta Halk Bankası’nın halka arzının zamanlıca tamamlanması olmak üzere kamu bankalarının özelleştirilmesinin kararlılıkla ilerleme sağlanması."

"BANKACILIK DENETİMİNDE GÖZETİM GELİŞTİRİLMELİ"
Finansal sektör geliştikçe kurumsal çerçevenin ve denetim altyapısının aynı paralelde geliştirilmesi büyük önem kazanacağı vurgulanan raporda, bankacılık denetimine ilişkin kurumsal çerçevenin modernizasyonunda son dönemde kaydedilen ilerlemenin devam ettirilmesi istendi. Bunun için gözetim uygulamalarının yeni Bankacılık Kanununda ortaya konan yüksek standartları karşılayacak şekilde daha da geliştirilmesinin öncelikli olduğu vurgulandı.
"YENİ TİCARET KANUNU BİR AN ÖNCE ÇIKMALI"
Finansal sistemin giderek daha karmaşık bir yapıya kavuşmasının denetçilerin, riskleri konsolide bazda değerlendirmelerini zorunlu kıldığı belirtilen raporda, "Finansal risklerin daha yakından izlenebilmesi için şirket bilanço bilgilerinin kapsamının ve zamanlamasının da iyileştirilmesi gerekmektedir. Diğer birçok husus yanında, şirketlerin mali tablolarını Uluslararası Finansal Muhasebe Standartları’na uygun olarak hazırlamalarını zorunlu kılan yeni Ticaret Kanununun erken bir zamanda çıkarılması bu kapsamda yararlı olacaktır" görüşlerine yer verildi.

IMF heyeti raporunda, "Görüşmelerimiz yatırım iklimini iyileştirilmesine ilişkin olarak devam eden çalışmaların geliştirilebileceği birçok alan olduğunu ortaya koymuştur. Doğrudan yabancı sermaye girişleri, başta bankacılık, iletişim ve gayrimenkul alanlarında olmak üzere son yıllarda ciddi bir sıçrama göstermiştir. Doğrudan yabancı yatırımların gelecekte daha da artması için önemli bir imkan mevcuttur. Özelleştirme programının ilerletilmesi, Avrupa Birliği ile yakınsama amacıyla yürütülen reformların devam ettirilmesi ve piyasalara giriş önündeki engellerin azaltılması amacıyla ürün piyasası düzenlemelerinin yumuşatılması yeni özel yatırımları destekleyecektir" değerlendirmesi yapıldı.
"TÜRK EKONOMİSİNİN ÖNÜNDE DEVASA FIRSATLAR VAR"
Türk ekonomisinin önünde "devasa fırsatlar" olduğu anlatılan raporda, bundan sonra hedefin, son beş yılda ekonomi alanında gösterilen başarıların üzerine hızlı büyümeyi kalıcı kılmak, düşük enflasyon ortamını korumak ve ekonomiyi dış şoklara karşı daha dayanıklı ve esnek kılmak amacıyla yeni başarıları eklemek olması gerektiği kaydedildi.
"BAZI POLİTİKALARA KARŞI DİRENÇ OLABİLİR"
Raporda, Türk ekonomisinin çok daha yüksek bir büyüme çizgisine çekilebilmesi için maliye ve para politikasında disiplinin korunması ve kapsamlı yapısal reformların bu politikalara eşlik etmesi hayati önem taşıdığı vurgulandı. Raporda, bu anlamda geniş bir gündem olduğu ve bazı reformlara karşı direnç olabileceği kaydedildi. Raporda, "Ancak, toplumun yaşam standartlarında kalıcı iyileşmeler şeklinde ortaya çıkacak kazanımların, bu yolda harcanacak çabanın hiç de boşa gitmediğini gösterecektir" denildi.
ANKA

AreX - avatarı
AreX
Ziyaretçi
10 Mart 2007       Mesaj #445
AreX - avatarı
Ziyaretçi
09 Mart 2007

HAZİNE'DEN 2 İHALE... -HAZİNE, 13 MART'TA, 182 GÜN VADELİ BONO, 5 YIL VADELİ İSKONTOLU TAHVİL İHALESİ YAPACAK

ANKARA (A.A) - Hazine Müsteşarlığı 13 Mart Salı günü, 182 gün vadeli bono ve 5 yıl vadeli iskontolu tahvil olmak üzere 2 adet devlet iç borçlanma ihalesi düzenleyecek.

Hazine Müsteşarlığından yapılan açıklamaya göre, 13 Mart Salı günü gerçekleştirilecek ihalede satılacak kağıtların valörü 14 Mart 2007 olacak.

Buna göre Salı günü yapılacak itfa tarihi 12 Eylül 2007 olan 182 gün vadeli YTL cinsinden iskontolu referans bono ihalesinde, net 2 milyar 263 milyon YTL tutarında satış gerçekleştirilecek.

Aynı gün, 5 yıl vadeli 6 ayda bir yüzde 8 sabit kupon ödemeli YTL cinsinden devlet tahvili ihalesi yapılacak. İtfa tarihi 7 Mart 2012 olan tahvilin kuponları, 12 Eylül 2007, 12 Mart 2008, 10 Eylül 2008, 11 Mart 2009, 09 Eylül 2009, 10 Mart 2010, 08 Eylül 2010, 09 Mart 2011, 07 Eylül 2011 ve 07 Mart 2012'de ödenecek. Kuponlar ayrıştırılarak işlem görebilecek.

Açıklamada, piyasa yapıcılığı sistemi kapsamında değişim işlemine tabi tutulacak devlet iç borçlanma senetlerinin listesi de yer aldı.
AreX - avatarı
AreX
Ziyaretçi
10 Mart 2007       Mesaj #446
AreX - avatarı
Ziyaretçi
10 Mart 2007

DEVLET BAKANI ŞENER: (1) -''KONUT FİNANSMAN YASASI, TÜRK FİNANS TARİHİNDE EN ÖNEMLİ REFORMLARDAN BİRİDİR'' -''YASA İLE İLGİLİ İKİNCİL MEVZUATIN EN GEÇ 2 AY İÇİNDE TAMAMLANMASI LAZIM'' -''SİSTEMİN ADI KONUSUNDA HALK ARASINDA YERLEŞEN KELİME NE OLURSA BİZ ONU KABUL EDERİZ''

ANKARA (A.A) - Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Abdüllatif Şener, geçen hafta yasalaşan konut finansman sistemi ile ilgili yasal düzenlemenin, Türk finans tarihindeki en önemli reformlardan biri olduğunu söyledi.

Şener, Başbakanlıkta yasanın çıkmasıyla ilgili düzenlediği basın toplantısında, yeni bir sistemin artık finansman hayatının bir parçası haline geldiğini, düzenleme ile finans piyasalarının derinlik kazanacağını ve işlem hacminin artacağını bildirdi.

Yasanın uygulamasına ilişkin ikincil mevzuatın da en geç 2 ay içinde tamamlanması gerektiğini belirten Şener, bu amaçla ilgili kuruluşların üst düzey yöneticileri ile bugün bir toplantı yapacaklarını kaydetti.

Şener, toplantıda, ikincil mevzuat çalışmalarının tamamlanmasına ilişkin bir takvim belirleneceğini ve bu sürecin sıkı bir şekilde takip edileceğini kaydetti.

Bakan Şener, kamuoyunda ''Tutsat, Mortgage, Tutulu satış'' olarak adlandırılan konut finansman sisteminin bundan sonra nasıl adlandırılması gerektiği yönünde bir soru üzerine, Ziya Paşa'nın bir sözünü hatırlatarak, şunları söyledi:

''Kalburun esas yazılışı kallaburdur ama halk arasında bu kalbur olarak kullanılır, bu bir galatımeşhurdur. Biz bu konuda Türk Dil Kurumuna danışmıştık, 2005 yılında bize Tutulu Satış'ı önermişlerdi. Ama artık Türk Dil Kurumu Başkanı da Tutsat'ı uygun buldu. Halk arasında yerleşen kelime ne olursa, biz bunu kabul ederiz.''

Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Şener, ''Mortgage''de ipoteğe dayalı krediye vurgu yapıldığını, ''Tutsat'' kelimesinde ise satıcıya vurgu yapıldığını, kamuoyunun ise genelde alıcıya vurgu yaptığına işaret etti.
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
11 Mart 2007       Mesaj #447
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Galatasaray Meydanı'nda Toplanan Grup ile Polis Arasında Gerginlik Yaşandı

711918 97951 o

Galatasaray Meydanı'nda Eylem İçin Toplanan Demokratik Toplum Partisi (DTP) Üyesi Grubun İçine Giren Bir Vatandaş, "Ben de Kürt'üm, Ben de Diyarbakırlıyım. Ayıptır Sizin Yaptığınız. Dış Ülkecilerin Politikacıları" Diye Tepki Gösterdi. Eylemci Grubun Tepki Göstermesi Üzerine Kişi, Polis Tarafından Bölgeden Uzaklaştırıldı.

Galatasaray Meydanı'nda eylem için toplanan Demokratik Toplum Partisi (DTP) üyesi grubun içine giren bir vatandaş, "Ben de Kürt'üm, ben de Diyarbakırlıyım. Ayıptır sizin yaptığınız. Dış ülkecilerin politikacıları" diye tepki gösterdi. Eylemci grubun tepki göstermesi üzerine kişi, polis tarafından bölgeden uzaklaştırıldı.

Galatasaray Meydanı'ndan toplanan yaklaşık 100 kişilik bir grup, terör örgütü elebaşısı Abdullah Öcalan'ın zehirlendiği iddialarıyla ilgili eylem yaptı. Eylemde okuyacak bildiriden alarak kontrol eden polis, teröristbaşı için "PKK Genel Başkanı Abdullah Öcalan" yazılı bildirinin okunmasına izin vermedi. Bunun üzerine eylemciler ve polis arasında gergin bekleyiş başladı. Daha sonra DTP'li grup polis tarafından çember altına alındı.Bu sırada, polis çemberin içine giren ve Kürt kökenli olduğunu söyleyen bir vatandaş, eylemcilere tepki gösterdi. "Ben de Kürtüm, ben de Diyarbakırlıyım. Ayıptır sizin yaptığınız. Dış ülkenin politikacıları" diye tepki gösteren vatandaş, polis tarafından herhangi bir olay olmasına karşı bölgeden uzaklaştırıldı. Polisin bildiriyi okumalarına izin vermemesi üzerine DTP İl Başkanı Doğan Erbaş ve beraberindeki bir grup, Galatasaray Postanesi'ne giderek bildiriye Adalet Bakanlığı'na faksladı. Erbaş, eylemlerinin polis tarafından hukuksuz bir şekilde engellendiğini iddia etti. Eylemci grup daha sonra bir süre oturma eylemi yaptı ve alkışlı protestonun ardından polisin yoğun güvenlik önlemleri altında olaysız bir şekilde dağıldı. (Doğan Haber Ajansı
Son düzenleyen evo; 13 Mart 2007 12:27
AreX - avatarı
AreX
Ziyaretçi
12 Mart 2007       Mesaj #448
AreX - avatarı
Ziyaretçi
12 Mart 2007


TÜRKİYE, DÜNYA DEMİR-ÇELİK ÜRETİMİNDE ÜST SIRALARA TIRMANIYOR -2001 YILINDA 15 MİLYON TONLUK ÜRETİMİYLE 15'İNCİ SIRADA BULUNAN TÜRKİYE, GEÇEN YIL 23,3 MİLYON TONLA 11'İNCİ SIRAYA ÇIKTI

BRÜKSEL (A.A) - Dünya demir-çelik üretiminde 2001 yılında 15 milyon tonla 15'inci sırada bulunan Türkiye, 2006 yılında 23,3 milyon tonla 11'inci sıraya yükseldi.

Uluslararası Demir ve Çelik Enstitüsünün verilerine göre, 2001 yılında 850,5 milyon ton olan küresel demir-çelik üretimi, geçen yıl 1 milyar 239,5 milyon tona ulaştı.

Ekonomisi ve buna bağlı olarak demir-çelik talebi her yıl hızlı büyüyen Çin, geçen yıl 418,8 milyon tonla dünya toplam üretiminin 3'te 1'inden fazlasını tek başına gerçekleştirdi.

Japonya'nın 116,2 milyon tonla 2'nci sırada yer aldığı listede, dünyanın diğer büyük demir-çelik üreticileri 98,5 milyon tonla ABD, 70,6 milyon tonla Rusya, 48,4 milyon tonla Güney Kore, 47,2 milyon tonla Almanya, 44 milyon tonla Hindistan, 40,8 milyon tonla Ukrayna, 31,6 milyon tonla İtalya ve 30,9 milyon tonla Brezilya şeklinde sıralandı.
Türkiye, 23,3 milyon tonla 11'inci sırada yer alırken takip eden ülkeler 20,1'le Tayvan, 19,9'la Fransa, 18,3'le İspanya, 16,3'le Meksika, 15,4'le Kanada ve 13,9'la İngiltere oldu.

2001 yılında 15 milyon ton toplam demir-çelik üretimiyle dünyada 15'inci sırada bulunan Türkiye, 2002 yılında İspanya ve Kanada'yı geride bırakarak 16,5 milyon tonla 13'üncülüğe yükseldi.

Bir yıl sonra 18,3 milyon tonluk üretimiyle dünya sıralamasındaki yerini koruyan Türkiye, 2004 yılında 20,5 milyon tonluk üretimiyle Tayvan'ı da geride bırakarak 12'nci sırayı aldı.

Türkiye, 2005 yılında da 21 milyon tonluk demir-çelik üretimiyle Fransa'yı da arkada bırakarak 11'inci olmuştu.

Uluslararası Demir ve Çelik Enstitüsünün verilerine göre Türkiye'nin demir-çelik üretimindeki artış bu yıl da sürüyor. Ocak ayında 2 milyon 28 bin tonluk üretim gerçekleştiren Türkiye, bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 13,7'lik artış sağladı.
AreX - avatarı
AreX
Ziyaretçi
12 Mart 2007       Mesaj #449
AreX - avatarı
Ziyaretçi
12 Mart 2007

KOBİ'LERE 1 MİLYAR YTL KAYNAK FIRSATI... -TOBB'UN ÖNCÜLÜĞÜNDE ÇEŞİTLİ KURUM VE KURULUŞLARIN DESTEĞİYLE 20 İLDE YAPILMASI PLANLANAN KOBİ BİLGİ VE EĞİTİM FUARLARININ 5'İNCİSİ 16-17 MARTTA BURSA'DA DÜZENLENECEK -BTSO GENEL SEKRETERİ YÜCEL: ''FUAR, KOBİ'LERİ FİNANSMAN VE BİLGİ EKSİĞİNİ GİDERMEK İÇİN ÇÖZÜM ORTAKLARIYLA BULUŞTURACAK''

BURSA (A.A) - Türkiye Odalar ve Borsalar Birliğinin (TOBB) öncülüğünde, çeşitli kurum ve kuruluşların desteğiyle 20 ilde yapılması planlanan KOBİ Bilgi ve Eğitim Fuarlarının (KOBİF) 5'incisi, 16-17 Martta Bursa'da düzenlenecek.

Bursa Ticaret ve Sanayi Odası (BTSO) Genel Sekreteri Tolga Yücel, Forum Fuarcılık A.Ş. yetkilileriyle birlikte düzenlediği basın toplantısında, KOBİF'in yeni girişimcilere yardımcı olmak, mevcut işletmelerin vizyonunu geliştirmek, üretim, dış ticaret, markalaşma, belgelendirme, finansman, pazarlama, iç ve dış yatırım olanakları gibi konularda bilgi birikimlerini karşılamayı amaçladığını söyledi.

Yücel, fuarın bu amaçla tarafları bir araya getirmek gibi bir misyon üstlendiğini ifade ederek, ''Fuar, KOBİ'leri finansman ve bilgi eksiğini gidermek için çözüm ortaklarıyla buluşturacak'' dedi.

-BURSA'NIN ÖNEMİ-

Bursa'nın, sağladığı istihdam, gerçekleştirdiği ihracat ve yarattığı katma değer ile gelişmiş illerin başında geldiğine dikkat çeken Yücel, kentte başta otomotiv olmak üzere tekstil, konfeksiyon, gıda ve yaş sebze-meyve ihracatının önemli bir ağırlığa sahip olduğunu belirtti.

Yücel, bu sektörlerde faaliyet gösteren 11 bin dolayında KOBİ düzeyinde firma bulunduğuna işaret ederek, şunları kaydetti:

''KOBİ'ler, teknik bilgilerin yanı sıra rekabet ortamı, talep, fiyat ve pazarlama unsurları gibi pazar bilgilerine de ulaşma fırsatı bulabilecekler. Fuarı ziyaret eden KOBİ yetkilileri, tüm sorularına, fuarda yer alacak ilgili kurumların ve çözüm ortaklarının en yetkili ağızlarından, yüz yüze görüşmeler yoluyla kısa sürede yanıt bulabilecekler.''

-1 MİLYAR YTL KAYNAK-

KOBİ'lere 2007 yılı içinde çeşitli kurum ve kuruluşların sağlayacağı teşvik ve destek miktarının 1 milyar YTL olduğunu, ancak bu firmaların destek ve teşviklerden yeterince yararlanamadığını anlatan Yücel, birçoğunun bu destek ve teşvikten haberinin dahi olmadığını söyledi.

Yücel, ''1 milyar YTL KOBİ'leri bekliyor'' sloganıyla düzenlenen fuarda, KOBİ'ler için sağlanan destek ve teşviklerin anlatılacağını ve sorunlarına yönelik bilgilerin aktarılacağını ifade etti.

Ankara, Antalya, Adana ve İzmir'in ardından 5'incisi Bursa'da gerçekleştirilecek fuarın proje ortakları arasında, Sanayi ve Ticaret Bakanlığı Küçük ve Orta Ölçekli Sanayi Geliştirme İdaresi Başkanlığı (KOSGEB), Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu (TÜBİTAK), Türk Patent Enstitüsü (TPE) ve Halk Bankası yer alıyor.
Fuarın, yıl sonuna kadar 20 ilde gerçekleştirilmesi hedefleniyor.
AreX - avatarı
AreX
Ziyaretçi
12 Mart 2007       Mesaj #450
AreX - avatarı
Ziyaretçi
12 Mart 2007

ERDEMİR'İN HİSSE SIRASI AÇILDI -ERDEMİR, 2006 YILI NET DÖNEM KARININ ÖNCEKİ YILA GÖRE ARTIŞ ORANININ UFRS BAZ ALINARAK HESAPLANDIĞINI BİLDİRDİ

İSTANBUL (A.A) - Ereğli Demir ve Çelik Fabrikaları TAŞ (Erdemir) geçtiğimiz günlerde açıkladığı 2006 yılı net dönem karının önceki yıla göre artış oranının Uluslararası Finansal Raporlama Standartları (UFRS) baz alınarak hesaplandığını bildirdi.

Erdemir'den Borsaya yapılan açıklamada, şirket Yönetim Kurulu Başkanı Coşkun Ulusoy'un 2006 yılı net dönem karının önceki yıla göre artış oranına ilişkin basına yansıyan ifadelerine açıklık getirmek üzere, söz konusu oranın hangi finansal tablolar esas alınarak hesaplandığına ilişkin Sermaye Piyasası Kurulundan (SPK) özel durum açıklaması istendiği belirtildi.

Açıklamada, şirketin UFRS bazında hesaplanarak 7 Mart 2007 tarihinde İMKB aracılığıyla ilan ettiği bağımsız denetimden geçmiş mali tablolara göre şirketin 2005 yılı konsolide net dönem karının 193 milyon 392 bin 407 YTL, yine aynı bazda (UFRS) hazırlanan 2006 yılı konsolide net dönem karının ise 684 milyon 864 bin 908 YTL olduğu bildirildi.

Açıklamada, şunlar kaydedildi:
''UFRS bazında hesaplanarak 14 Mart 2006 tarihinde İMKB'de ilan edilen ve şirketin 30 Mart 2006 tarihli genel kurulunda da kabul edilen 193 milyon 392 bin 407 YTL'lik 2005 yılı karı ile mukayese edildiğinde aynı standartlara göre hesaplanan 2006 yılı karının, önceki yıl karının yaklaşık 3,5 katı olduğu anlaşılmaktadır. Nitekim Yönetim Kurulu Başkanımız sayın Coşkun Ulusoy açıkladığı her iki rakamın da UFRS bazında olduğunu toplantıda ifade etmiştir.''

Bu açıklamanın ardından şirket hisse sırası 14.20'den itibaren yeninden işleme açıldı.


Benzer Konular

1 Haziran 2007 / virtuecat Ekonomi
27 Ekim 2015 / Misafir Soru-Cevap
18 Ağustos 2013 / Hi-LaL Meslekler
13 Haziran 2008 / Bia Turizm