Arama

Şiir Nehri -2- [Arşiv] - Sayfa 78

Güncelleme: 18 Ocak 2010 Gösterim: 1.168.608 Cevap: 8.002
arwen - avatarı
arwen
Ziyaretçi
25 Ocak 2007       Mesaj #771
arwen - avatarı
Ziyaretçi
Dağların arasında
Bu şehrin karanlığı
Sponsorlu Bağlantılar
Gün batmadan daha
Buluyor aydınlığı

Rüzgar temizlerken
Şehrin üstündeki sisi
Sokaklar üşüyor sanki
Yanınca sarı lambalar

Çöpleri döküyor
Duvarlarda kediler
Atıyorum kendimi, yorgun
Tanıştığımız parkına şehrin

Arıyor gözlerim
Öyle bir iz senden,
Üşüyor bekliyorum
Yılların ötesinden



hüseyin seyfi

Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
26 Ocak 2007       Mesaj #772
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
itiraz/

Sponsorlu Bağlantılar
Öncesi;


bir düğünün başka düğünlere gebe vakitleri
samanlık arkalarında mektup aşklar
tensiz
köpek üç kere havlarsa
kahvehanelerden çıkış saati
helalar ev dışı, bahçe dibi
kızların ishal sevdaları

ah annemin gençliği
ne zormuş babama varmak
bahçe küçük, yangın büyük
köpeğin besbelli vakti gelmiş
ağlar O da meşkten
bir öpücüğe yetmez vakit


bütün samanlıklar seyran
balya balya aşk

Sonrası;



kıymık olmuş
ilerliyor deri altı ihanet
*****ce
bir kadın ardındakileri sayıyor
sevişmeyi günah bellemese
tespih çekecek
imameye varana kadar daha
kaç kere sevişecek
babam bunu bilmeyecek




Keşkesi;


iş bellemese
sevişecek

ah annemin gençliği
bir şeftali ağacının gölgesine
hapsedilmeseydi namus
güneş doğardı
besbelli vakti gelmişti
bahçe küçüktü
yangın büyük



YaZaN : aYBeN ÇeViK

arwen - avatarı
arwen
Ziyaretçi
26 Ocak 2007       Mesaj #773
arwen - avatarı
Ziyaretçi
Başın düşüvermiş yastık üstüne
Gül demeti gibi
Dudakların, yanakların...
Her uzvun bir çiçek sanki
Hele gözlerin, başka güzel
Uzanıvermiş narin bedenin yatağa
Kıskanırcasına her yerini sarmış nevresim.
Uyku nasıl da yakışmış yüzüne
Dudakların açmaya hazır gonca gül sanki
Ya incecik bedenin!
Yıllarca sarılıp uyuyası geliyor insanın.
Ama ben atdınlık istiyorum gözlerini
Uyan artık meleğim, bir ses ver sessizliğe
Sen gözlerini açtığında aydınlanır dünya
Senin gözlerinde doğar güneş
Her gün yeniden yeniden.
Yıllar süren bir uykuya dalarsan eğer
Önce hayat durur
Sonra dünya can çekişir kahrından.
Korkarım sensiz uyanık kalmaktan
Haber ver gözlerini açtığında
Yoksa sonsuz uykulara dalarım ben de ardından



sami bağcı
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
26 Ocak 2007       Mesaj #774
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
sert rüzgar


Üzerimden geçen sert rüzgarsın,
Yağan yamurun ardına bakan
sert bir ıslaklıksın,
Yok gülüm açmıyor güneş.

Yağan yamurun altında
sırıl sıklam olmuş ıslanırım
bakan gözlerin ardında,
bir kere gel özledim


Yanar yüreğim erircesine,
Gurbette kaldın bitircesine ,
Anıyorum senin kızgın vicdanı,
Yolsun esen rüzgarın sertliginde.
YaZaN:....

Kuru Dalda Çiçekler…


Uyuturum seni her ana gibi koynumda
Savurur zaman saçlarımı
Sıvazla beyazıyla.
Bilme ardında değilim “kaç günüm var daha? ”
Bir gün uyanır sarsarsın usumu çocuksu sorularla

“Kim taşlıyor bu kadınları meydanda? ”

“Çamurda ekmek kapışanlar kim? ”

“Kim patlatmış o kadının karnındaki balonu? ”

“Kırmızıya boyayan kim kundaktaki çocuğu? ”
...

Konuşamam… susarım
Anlatamam… susarım
İnsan aşkına susarım!
Allah aşkına susarım!

Sonuna varırım bir gün susmanın…

“Kopartıp imanın kollarını
daha da çoğalttığımız yaratıklar! ”
derim belki usulca…

Anlamaz
dinlersin bir şarkı gibi yabancı…

Aktarırım sloganları;
“Ergenekon! ” derim
“Fatih Sultan! ” derim
“Atam! ” derim
Buğulanır gözlerim
“Çanakkale! ” diye eklerim…

Çevirip başını
“Ya sen? ” dersin
Dillendirip tüm soruları
Yer yarılsa içine girerim.

Sorarsın sonra
“Bu kurumuş ağaçta niye sallanır çiçekler? ”
……

Bir buzul kadar donarım
Süner kollarım
Birer yumru olur gözlerim boğazımda
Yutkundukça düşer ayaklarıma…

O an doğurgan çığlıklar sarar gökleri
Korkuyla büyür gözbebeklerin
Dayanamam
Patlar, saçılırım konfeti gibi…

“Urganlara çengeldeki et gibi asılan
umutları boğulan
kalemleri kırılan
günün kızgın alnında
ince bir gülüş tutunmuş suratlarıyla
serin şelale kuytusunu düşleyen bu çiçekler
gözü toprak sulayan anaların koynundan koparılan
sen gibi fidan! ”
diye patlarım…

Durur, bir neden, bir yol sorarsın
Usundan her dem on yol geçen
Durak bilmez anana.
Bir durak sorarsın…

Boğulurum bu defa yanıtlar ortasında…

“Yorgunum” derim
Sen susmaz konuşursun çocuk aklınla
“Bir andan daha mı fazla yaşamın yorgunluğu? ”

Olgun bir meyvanın tadını doldurursun damaklarıma
Uçurtmalara takarsın göğsümü
Sudan nedenlerle büyüttüğüm acılardan
Mutluluğu çıkarıp uzatırsın bana
Umutlu bir türkü olurum
Sığmam ufuklarıma…

“Dur’u var oğul” derim
“kan kusan bu çılgınlığın!
Usumuzu parçalayan kurnazlığın
Cahilliğin sonu var!
Bu zulmün bir sonu var, savaşların, düşmanlığın
Bu kuru dallar
Senin gibi çiçekler açtıkça! ”

Yazan : FİLİZ BEDÜK
Son düzenleyen Blue Blood; 26 Ocak 2007 01:10 Sebep: Mesajlar Otomatik Olarak Birleştirildi
arwen - avatarı
arwen
Ziyaretçi
26 Ocak 2007       Mesaj #775
arwen - avatarı
Ziyaretçi
Çok ileri bir tarihte
Çok yaşlı olarak
Sessizce ayrılmalıyım
Kimseye pek gözükmeden
Ve kimseyi rahatsız etmeden.

Masamın üzerinde
Dünden kalan işler
Tamamlanmamış yazılar
Okunmayı bekleyen kitaplar
Ve anılar ve umutlar.

Filleri kuyruğundan çekerek
Tepeleri aşırtmaktı görevim
Günler bitti filler tükenmedi
Ben elimden geleni yaptım
Gerisini siz tamamlayın.

Boşa geçmedi hayatım
Daha fazlası olabilirdi ama
'Buna da şükür’ demeliyim
Işte sevgili dostlar
Ben böyle veda etmeliyim.


ismail cem
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
26 Ocak 2007       Mesaj #776
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
kokusu soldu gülün

göverdikçe gönenen sevdaydık
yüreğimizde sarkaçlı saat tiki
söyle ne kaldı ki
bozdursan para etmez sözlerden
ne kaldı soruyorum
hercainin yırtık renginden
yağmurları paslanmış buluttan
bir de böğürtlen çalılarından ve sisten

zaman yadsırken düşlerimizi
serseri bir umarsızlık değil mi
biriktirdiğimiz dağarcığımızda
kendimizi öğüttüğümüz değirmenlerimizde
iki bıçak gibi birbirine bilenmiş
kıyılarımızda fırtına tanrıları
uyandığımız sabahlar
kokusu solmadı mı önce gülün

kapı önüyüz tenha akşamların tünediği
küflendi zaman
saksısını yitirmiş sardunyadan söz etme bana
ayrılıklardan ya da özlemlerden
çıkmaz sokak gibi geçerken içimizden
tabulardan söz etme bana
tabular ki gül makası
en güzel masallarımızı budayan


Emre GÜMÜŞDOĞAN
blood_lovee - avatarı
blood_lovee
Ziyaretçi
26 Ocak 2007       Mesaj #777
blood_lovee - avatarı
Ziyaretçi
Duyguların Savaşı

Öyle bir alemde yaşıyorum ki, sağ mıyım, ölümü bilemem,
Sağıma bakar, soluma bakar, dört duvar haricinde bir dost göremem,
Etrafımda hareket eden bir şeyler vardır, el uzatıp erişemem,
Kimi doğru, kimi yanlıştır, uyarmak isterim söyleyemem,
Konuşmak isterim, bir iki kelime, sesim çıkmaz dinletemem.

Sarılmak isterim, sıcaklıklarını hissetmek, var olduğumuzu bilmek,
Düşünmek isterim, paylaşmak acıları tatlıları, onlarla dertleşmek,
Ben adım attıkça, kahrolası gölgeler uzaklaşır, arzuladıklarıdır gitmek,
Bırakırım peşlerini, bakarım ardından gölgelerin, görürüm onlarda da yok istek,
Bilmezler ki tek arzumdur, onlarla bir olmak, acıyı tatlıyı paylaşıp, dertlerini gidermek!

A.Cenan Akpınar
arwen - avatarı
arwen
Ziyaretçi
26 Ocak 2007       Mesaj #778
arwen - avatarı
Ziyaretçi
Senin için bir şiir yazsam
Herkes aşkımı anlasa...
Senin için bir şiir yazsam
Bana geri dönsen...

Bilmiyorum duyuyor musun bu şiiri...
Ama duyuyorsan...
Duyuyorsan
Duy beni işte.
Eğer okuyorsan
Oku beni işte.

Gözlerim gözlerini özledi.
Ellerini, dudaklarını yanaklarını,
Seni öpmeyi özledim.
Hem de çok özledim...

Senin için bir şiir yazdım.
Hadi bana geri dön!



nihan yıldırım
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
26 Ocak 2007       Mesaj #779
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Kırık bir düştür mehtap

bir düşüştür

bir ayaz geçidi

ve zamana yolcu bir kervan

bu günü dünden bitirdim

toplayamam dağılmış yalnızlığımı

sererim de sefil geçer

ah kırklar kölesi inat alımsız

yediler böldüler pervasız

yine de

dipsiz denizler taşırım

bilmezsin

ateş üşür sensiz


Sait EKİNCİ
blood_lovee - avatarı
blood_lovee
Ziyaretçi
26 Ocak 2007       Mesaj #780
blood_lovee - avatarı
Ziyaretçi
Biz Ölebilirmiyiz

Kopan her takvim yaprağında,
Yağan her yağmur damlasında,
Ve çırpınan her martı kanadında,
Hatırlanırken sen,.,
Seni ben nasıl unutabilirim..?
Oysa kaç kez indirdim resmini duvardan,
Kaç kez yumrukladım hayalini git! diye...
Ama heyhat! ne sen unutuldun,
Nede hayalin gözlerimden kurtuldu.
Gömülmüşken kalbimize bu umutsuz aşk,
Ne sen unutabilirsin,
Ne de ben sevgili.!..
El ele gezilen umut sahillerini,
Düşler kurulan yürüyüşlerini,
Her akşam gelen hüzün nağmelerini,
Seviyorken sende umutsuz aşkla beni,
Unutabilirmiyim...
Unutabilirmiyiz..?.
Birbirimiz için yaşarken umutsuz da olsa..
Söyle biz ölebilirmiyiz...!

Gülden Işık

Benzer Konular

2 Aralık 2006 / Misafir Genel Mesajlar
6 Ağustos 2020 / mydarling24 Genel Mesajlar
18 Temmuz 2016 / Daisy-BT Edebiyat
27 Kasım 2012 / Efulim Coğrafya