Arama

Medya Haber - Sayfa 173

Güncelleme: 13 Ekim 2017 Gösterim: 657.660 Cevap: 1.864
Efulim - avatarı
Efulim
VIP VIP Üye
3 Mart 2012       Mesaj #1721
Efulim - avatarı
VIP VIP Üye
'Kılıçdaroğlu'nun 10 fezlekesi hakaretten'
Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ, ''Sayın Kılıçdaroğlu hakkındaki fezleke sayısı zannediyorum 14'e çıktı. Bunlardan 9 tanesi iftira ve hakaret suçlarıyla ilgili hazırlanan fezlekeler. Son fezlekeyle 10. hakaret fezlekesi oldu'' dedi.
Sponsorlu Bağlantılar

120303 kilic bozdaghlarge

Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ, Erciyes Kayak Merkezi'nde düzenlenen Orta Anadolu Kalkınma Ajansı (ORAN) Bölge Toplantısı öncesi gazetecilere yaptığı açıklamada, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu hakkında TBMM'de hazırlanan fezlekelerin çoğunun iftira ve hakaret nedeniyle hazırlandığını belirtti. Gazetecilerin, Kılıçdaroğlu hakkında fezleke hazırlandığını hatırlatmaları üzerine Bozdağ, milletvekillerinin konuşmalarını yaparken eleştiri sınırları içerisinde yapmaya özen göstermeleri gerektiğini belirtti.
Meclis'e gönderilen fezlekeler arasında hakaret ve iftira üzerine fezlekeler olduğunu ifade eden Bozdağ, şunları söyledi:

''Bu, Meclis için iyi bir not, iyi bir görüntü değildir. Meclis'teki fezlekelerin büyük bir kısmı da CHP'ye ait. Sayın Kılıçdaroğlu hakkındaki fezleke sayısı zannediyorum 14'e çıktı. Bunlardan 9 tanesi iftira ve hakaret suçlarıyla ilgili hazırlanan fezlekeler. Son fezlekeyle 10. hakaret fezlekesi oldu. Türkiye'deki ana muhalefet adına son derece üzüntü verici bir tablodur. Bir genel başkan hakkında 14 fezleke olması bunların çoğunun hakaret ve iftira konularından olması hoş bir şey değil. Kılıçdaroğlu'nun oturup düşünmesi lazım 'Ben nasıl konuşuyorum' diye düşünmesi lazım. Cidden kötü ve üzücü bir durum. Kendi düşüncelerini eleştiri sınırları içerisinde yapmaya, iftirada bulunmamaya özen göstermelidir. Bu iftiralardan bir tanesi de Kayseri Büyükşehir Belediyesi hakkında yapılmıştır. Onunla ilgili dava açılmazsa, şöyle böyle olmazsa özür dileyeceğini söylemişti. Bunun en büyük iftira olduğu daha sonra ortaya çıktı. Ama sayın Kılıçdaroğlu çıkıp kimseden özür dilemedi. Onun aksine başkalarını suçlamaya devam etti.
Bir kişinin konuşmalarında eğer hakaret ve iftira ön plana çıkıyorsa konuşmalarını bunlarla süslemeden yapmıyorsa, bu onun ciddi aczi içinde olduğunu, plan ve projesinin olmadığını gösterir. Sayın Kılıçdaroğlu, otaya koyduğu plan ve projelerle gündeme gelmeli. Böyle olursa Türkiye de kazanır.''
Fezlekelerin her dönem olduğunu ancak fezleke üzerine siyaset yapan bir genel başkanın daha önce olmadığını belirten Bozdağ, ''Biliyorsunuz bütün milletvekillerini alıp Meclis bahçesinde yürüdüler. İlk defa böyle bir şey oluyormuş gibi, başka fezleke yokmuş gibi. Bunun üzerine başka bir siyaset bina etmek istediler. Kılıçdaroğlu'nun iftira ve hakaret yerine gerçek eleştiri yapması gerekir. Muhalefetin güçlü olması bizim de işimize yarar. Ama hakaret ve iftira üzerine siyaset olmaz'' diye konuştu.

BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
Sen sadece aynasin...
SaKLI - avatarı
SaKLI
VIP VIP Üye
4 Mart 2012       Mesaj #1722
SaKLI - avatarı
VIP VIP Üye
Rusya'da seçimi Putin kazandı

Sponsorlu Bağlantılar
Medya Haber

Kameralı seçimde zaferini ilan etti
Rusya lideri Vladimir Putin 4 yıl aradan sonra yeniden devlet başkanlığı koltuğuna oturdu. Seçimlerin şeffaf bir ortamda yapıldığını kanıtlamak için sandıklara 200 bin internet kamerası yerleştiren Putin yüzde 60 oy aldı. Başbakanlığa da selefi Medvedev’i getiriyor.

Rusya’da Putin-Medvedev ikilisine 2030 yılına kadar iktidarda kalma yolunu açan test niteliğindeki seçimlerden beklenen sonuç çıktı. 109 milyon seçmen dağılan Sovyetler Birliği sonrası 6’ncı kez devlet başkanını seçmek için sandığa gitti. Akşam saatlerinde gelen sonuçlar, Medvedev’in başkanlığı döneminde yapılan değişiklikle görev süresi 4 yıldan 6 yıla çıkarılan devlet başkanlığı için Putin’in rakipleri karşısında büyük bir zafer kazandığını ortaya koydu. Putin, kendisine parlamento seçimlerinde zafer getiren sonuçların hile ile elde edildiği iddiasını bu seçimde bertaraf etmek için dünyada bir ilke imza attı ve hemen hemen her büyük seçim sandığının başına bir internet kamerası koydurdu. İletişim Bakanı Igor Shcyogolev, yaptığı açıklamada, “Dünyanın en büyük ülkesinin genel seçimleri için 100 bin oy merkezi kuruldu. Yaptığımız başarılı planla seçimleri herkese canlı olarak izletebileceğiz. 200 bin kamera için 90 binden fazla iletişim noktası da kurduk. Böyle bir şey dünyada daha önce yapılmamıştır” diye konuştu.

Kozmonotlar da oy verdi


Rusya İçişleri Bakanlığı da, seçimde güvenliğin sağlanması için başkent Moskova’dan değişik bölgelere 6 bin polisin gönderildiğini kaydetti. Seçimi yaklaşık 700 uluslararası gözlemcinin yanı sıra gönüllü olarak gözlemci olmak için başvuran binlerce Rus vatandaşı izledi. Putin Bilimler Akademisi’nde eşi Ludmila ile oy kullandıktan sonra gazetecilere kısa bir açıklama yaptı. Seçime katılım oranının fazla olmasını umduğunu ifade eden Putin, “Dün gece iyi uyudum. Sabah egzersizimi yaptıktan sonra buraya geldim. Merkez Seçim Komisyonu merkeziyle temas kurmadım. Ben katılım oranının yüksek olacağına inanıyorum ve bence bu çok önemli. Hepimiz bir başkan seçmemiz gerektiğini ve bunun ülke siyasetimiz açısından hayati bir nokta olduğunu biliyoruz” diye konuştu. Öte yandan Uluslararası Uzay İstasyonu’nda görev yapan Rus kozmonotlar Anton Şkaplerov, Anatoliy İvanişin ve Oleg Kononenko da özel bir kapalı oturumda oylarını kullanabildi.


Koltuklar değişiyor


Rusya Devlet Başkanı Dimitriy Medvedev de eşi Svetlana ile geldiği seçim merkezinde oy kullandıktan sonra gazetecilere herhangi bir açıklama yapmadan ayrıldı. Putin daha önce seçilmesi durumunda başbakanlığa selefi Medevdev’i getireceğini açıklamış, Medvedev de görevi kabul edeceğini belirtmişti.

BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
..
Efulim - avatarı
Efulim
VIP VIP Üye
5 Mart 2012       Mesaj #1723
Efulim - avatarı
VIP VIP Üye
Başbakanlık'tan Çıkan Dersim Belgesi

1330948103 22 dersim2t

Dersim olayları ile ilgili önemli bir belgenin daha ortaya çıktığı belirtiliyor. Başbakanlık arşivinde yer alan belgeye göre, Dersim olayları 1938 yılında değil, 1939'da sona erdi.
Başbakanlık arşivinde yer alan belgelere göre; Dersim olayları 1938 yılında değil, 1939'da sona erdi. Sözkonusu belgeler, açılan bir dava nedeniyle arşivden çıktı.

83 yaşındaki Ali Doğan, 1938 yılında annesi ve iki kardeşinin de bulunduğu 20 yakınının Dersim olayları sırasında öldürüldüğü gerekçesiyle Tunceli Asliye Hukuk Mahkemesi’nde dava açtı. Doğan, kendilerinden özür dilemesini de istedi.

11 milyon 695 bin liralık manevi tazminat davası, devleti temsilen Cumhurbaşkanlığı'na açıldı.

Ayrıca Başbakanlık’a, İçişleri Bakanlığı'na, Milli Savunma Bakanlığı'na ve ilgili kurumlara konuya ilişkin belgelerin gönderilmesi için yazı yazıldı.

Başbakanlık, bu talebin ardından konuyla ilgili belgeleri mahkemeye gönderdi.

Cumhuriyet arşivindeki belgelerin birinde, Tunceli'de 1938'de sonlandırıldığı bilinen askeri harekatın 1939 yılında da devam ettiği ortaya çıktı.

Avukat Barış Yıldırım, "Bugüne kadar Dersim askeri harekatının 1937 yılında 4 Mayıs'ta alınan Bakanlar Kurulu kararıyla başladığı, 1938'de devam ettiği ve sonlandığı biliniyordu. Fakat gizliliği kaldırılan Başbakanlık Cumhuriyet arşivindeki 2 Ağustos 1939 tarihli bir belgeye göre, askeri harekat 1939 yılında da devam etmiş” diye konuştu.

'ÇOCUKLARI BİLE PUSUYA DÜŞÜRDÜLER'
Avukat Barış Yıldırım'a göre belgeler harekatta kadıların ve çocukların da öldürüldüğünü gösteriyor.
Avukat Yıldırım, şöyle konuştu: “Belgede 'Yılan Dağı’ndan kaçmak isteyen 40 kadar silahlı, 30 kadar çoluk-çocuktan oluşan haydutlar 38. Alay’ın pususuna uğradı' deniliyor. Buradan çıkan şu; Dersim’de yaşayan her canlının askeri harekatın hedefi olduğudur. Çocukların bile pusuya düşürüldüğü askeri harekattan bahsetmekteyiz.”

Cumhurbaşkanlığı'nın mahkemeye gönderdiği belgede, savunma için ek süre istendi.


BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
Sen sadece aynasin...
_Yağmur_ - avatarı
_Yağmur_
VIP VIP Üye
6 Mart 2012       Mesaj #1724
_Yağmur_ - avatarı
VIP VIP Üye
341095612145?34141401630920120306092901
Üniversiteye kadar sınav yok!

Katsayının kaldırılması, okul öncesi eğitimin yaygınlaşması ve FATİH'ten sonra 4+4+4 sistemiyle ortaöğretimde köklü reformlar yolda. Çocukların kabusu sınavlar kalkıyor!

Katsayının kaldırılması, okul öncesi eğitimin yaygınlaşması ve FATİH projesiyle başlayan ilköğretimde devrim niteliğinde köklü değişimler sürüyor. Milli Eğitim bakanlığı, yeni 4+4+4 sisteminde öncelikle lise eğitiminde önemli değişikliklere gidecek. 4+4+4 sisteminin ilköğretimden itibaren kusursuz işlemesi için Bakanlık, lise giriş sınavları (SBS) tamamen kaldırmak için harekete geçti.

Özellikle 4. sınıftan sonra yeni bir sınav koyulur mu tartışması yaşanırken, Milli Eğitim Bakanlığı yeni bir düzenleme hazırlığına başladı. 3 kademeye ayrılan sistemde, sınavlar ve okul türleri yeniden ele alınacak. Henüz taslak halinde düzenlemenin haziran ayında tamamlanması planlanıyor. 4+4+4 formülüne göre önce okul türleri düzenlenecek. Bunun için iki alternatif üzerinde duruluyor. İlk alternatife göre, sistemde sadece meslek liseleri ile anadolu liseleri kalacak. Genel lise, fen lisesi, anadolu öğretmen lisesi, sosyal bilimler lisesi, güzel sanatlar ve spor lisesi türleri böylece tek bir çatı altında birleştirilecek.

LİSELER İKİYE AYRILACAK
Öğrenci seçmeli dersler yoluyla ekstra fen, matematik, sosyal bilimler, güzel sanatlar derslerini alacak. Ancak bu alternatife fen lisesi, sosyal bilimler lisesi gibi nitelikli liselerin yeri doldurulamaz endişesiyle çok da sıcak bakılmadığı öğrenildi. Bakanlığın üzerinde çalıştığı ikinci alternatif lise türlerini 3'e indirmek. Buna göre tüm düz liseler anadolu lisesine dönüştürülecek. Fen liseleri ile sosyal bilimler liseleri birleştirilecek. Bir de güzel sanatlar ve spor liseleri sistemde yerini korumaya devam edecek. Akademik eğitim veren liselerin dışında mesleki eğitim veren liseler var. Bu mesleki liselerin tamamı da mesleki ve teknik lise ile imam hatip lisesi olarak ikiye indirilecek.

BAŞARI ESAS ALINACAK
Bu liselere nasıl girilecek sorusunun yanıtı da bakanlığın çalışması ile yeniden düzenlenecek. Düzenlemeye göre, seviye belirleme sınavları kaldırılacak. SBS kalkınca öğrenciler, okuldaki notlarına ve yeteneklerine göre aile ve öğretmenleri tarafından yeni belirlenen lise türlerine yönlendirilecek. Yeni sistemde, fen liselerinin sayısının da azaltılması üzerinde duruluyor. Buna göre, her ile bir fen lisesi, toplamda 81 fen lisesi planlaması var. Ve bu liselere ülkenin en zeki çocukları öğretmenler tarafından yönlendirilecek. Öğrenciler okuldaki başarılarına göre sıralanacak. Ders notlarının ortalamasına göre fen lisesine alınacaklar.

OYUNLA EĞİTİM YAPILACAK
4+4+4 sisteminde önemli değişikliklerin yapılacağı kademeler arasında ilköğretim 1. kademe de var. İlköğretim birinci kademenin müfredatı yeniden ele alındı. Pek çok ülkenin eğitim sisteminin incelendiği çalışmada, İlk yılda çocuklara akademik bilgiler verilmek yerine oyunla eğitim yapılacak. İlkoukul 1. sınıfa başlayan çocuğun en geç şubat ayına kadar okumayı öğrenmesi için yarışa sokulmayacak. Okumayı öğrenme işi birinci sınıfın sonuna kadar yayılabilecek. Bir diğer önemli düzenleme ise ders saati konusunda yapılacak. Türkiye'de haftalık 30 saat olan ders saati, gelişmiş ülkelerdeki gibi 25 saate düşürülecek. Bu uygulamaya önümüzdeki eğitim öğretim yılında geçilmesi için hazırlıklaar yapıldığı öğrenildi. İlkokul 5. sınıftan itibaren alan öğretmenleri devreye girecek. Bu yıl 4 ve 5. sınıfı okutan sınıf öğretmenleri de gelecek yıl birinci sınıflara ders verecekler. Gelecek yıl hem 6, hem de 7 yaş grubunn birinci sınıf öğrencisi olması nedeniyle öğretmen yığılması da yaşanmayacak.

Kaynak: Yeni Şafak
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
"İnşallah"derse Yakaran..."İnşa" eder YARADAN.
Efulim - avatarı
Efulim
VIP VIP Üye
6 Mart 2012       Mesaj #1725
Efulim - avatarı
VIP VIP Üye
MİT'çi oğuldan çelişkili ifade
Aracında ölü bulunan eski emniyet müdürü Hasan Eryılmaz'ın MİT'te çalışan oğlunun, basına yaptığı konuşmayla polis ifadesi arasında farklılık olduğu iddia edildi.

120306 eryC4B1lmazhlarge
Eryılmaz, önceki gün aracında ölü bulunmuştu.

Asayiş Dairesi eski Başkanı Hasan Eryılmaz, önceki akşam Ankara İncek kavşağında aracında başından tek kurşunla vurularak ölmüş halde bulunmuştu. 12 Eylül Darbesi öncesi Ankara Siyasi Şube Müdürü olarak görev yapan Eryılmaz'ın tamamlanan otopsinin, intihar olasılığını güçlendirdiği kaydedilirken, Akşam gazetesinden Soner Arıkanoğlu imzalı haber, dikkatleri oğul Oğuz Eryılmaz'ın üzerine çekti.
MİT'te çalışan Oğuz Eryılmaz'ın basına yaptığı açıklamalarla polise verdiği ifadeler arasında çelişki olduğu iddia edilen haberde, Eryılmaz'ın el svaplarının polis tarafından alındığı belirtildi.

Esrarengiz ölüme ilişkin oğul Eryılmaz'ın, polise ifede vermeden önce gazetecilere yaptığı açıklama şöyle: "Olaydan 5 dakika önce beni arayarak 'takip ediliyorum, birileri önümü kesiyor, takip edenler dün şüphelendiğim o iki kişi. Durup onlarla konuşacağım, telefonumu da açık bırakıyorum' dedi.
Bunun üzerine hemen evden çıkarak babama doğru gittim. Telefon da kısa bir süre sonra kapandı. Gittiğimde babamı öldürülmüş buldum.
Aracı çalışır vaziyette, silahı ise sağ koltuğundaydı. Büyük ihtimalle babam kendisini takip edenlerle konuşmak üzere durdu. O sırada olası bir saldırı karşısında çantasında olan silahını çıkartarak sağ koltuğu bırakmış. Ancak durur durmaz saldırıya uğramış. 12 Eylül soruşturmalarından sonra babamın ismi çok geçti. 12 Eylül'le bağlantılı olduğunu düşünüyorum."

POLİS İFADESİ
Akşam'ın haberine göre Oğuz Eryılmaz polis ifadesinde, olaydan önce babasıyla birlikte olduklarını, daha sonra babasının eve gitmek için yanından ayrıldığını, kısa süre sonra da cep telefonundan arayarak 'birileri önümü kesmeye çalıyor' dediğini anlattı.
Oğuz Eryılmaz, görüşmenin kesilmesi üzerine peşinden gittiği babasının aracını İncek kavşağında yolun sağına park edilmiş bulduğunu söyledi. Vurulduğunu anlayınca da önce 112 Acil'i, ardından da 155 Polis İmdat'ı aradığını anlattı.
Babasını bulduğunda silahın sağ elinde olduğunu söyleyen oğul Eryılmaz, silahı babasının elinden aldığını ve sağ ön koltuğa bıraktığını ifade etti.

SORUŞTURMA NE AŞAMADA?
— Habere göre; oğul Eryılmaz'ın ifadesi üzerine bölgedeki MOBESE kayıtları mercek altına alındı ancak tüm görüntüleri inceleyen polis, aracın sakin seyrettiğini, herhangi bir sıkıştırma ya da yol kesme belirtisine rastlanmadığını belirledi.
— Eryılmaz'ın ruhsatlı tabancası olduğu, birinin aracın torpidosunda bulunduğu öğrenilirken, Eryılmaz'ın yaşamına son veren mermininse aracın ön koltuğunda bulunan Smith Wesson marka toplu tabancadan çıktığı belirlendi.
— Polis, tabancayı kimin ateşlediğini belirlemek amacıyla hem Eryılmaz'ın hem de oğlunun el svaplarını aldı. Barut izi Eryılmaz'ın sağ elinde çıkarsa olay, kayıtlara intihar olarak geçecek.
— Eryılmaz'ın Adli Tıp Kurumu'ndaki otopsisi tamamlanırken, ölüme neden olan merminin, sol şakağından girdiği, kafatası içinde hafif bir meyille aşağıdan yukarı ilerledikten sonra kafasının sağ üst kısmından çıkarak aracın tavanına saplandığı belirlendi. Bu da intihar olasılığını güçlendirdi.
— Eryılmaz'ın sol şakağında ise atışın 'bitişik' olduğunu gösteren namlu yanığı tespit edildi. Bu durum da Eryılmaz'ın tabancayı şakağına dayayarak kendisinin ateşlediği şeklinde yorumlandı.

BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
Sen sadece aynasin...
Avatarı yok
nötrino
Yasaklı
6 Mart 2012       Mesaj #1726
Avatarı yok
Yasaklı
Pentagon'un Gözünden 50'li Yıllarda Türkiye

ABD Savunma Bakanlığı'nın 1950'li yıllarda 263.2457 kod numarasıyla hazırladığı Türkiye tanıtım filminde, ABD'nin "müteffik" Türkiye'ye bakışı çok net bir şekilde ortaya çıkıyor. Tanıtım filminde Türkiye ve Yunanistan'ın komünizmle savaşta "ileri karakol" olduğu vurgusu yapılarak, Yunanistan Kralı Paulos'un Ankara'ya ziyareti övülüyor.

Filmde Türkiye'nin Kore Savaşı'nda ABD'nin yanında yer alan BM üyesi ilk ülkelerden biri olduğu belirtiliyor ancak Türk askerinin Kore Savaşı'ndaki kahramanlıklarından hiç söz edilmiyor.

Türkler Savaşmıyor Meslek Öğreniyor

Alaycı bir dille Türk askerinin Kore'de modern savaş tekniklerini öğrendiği savunuluyor. Ayrıca Kore'de savaşan Türk askerlerini burada meslek öğrenerek, ülkelerine daha saygın vatandaşlar olarak döndükleri iddia ediliyor.

Türk Çobanın Gelecek Rüyası

Tanıtım filmi bir Türk çobanın geleceğe olan umuduna vurgu yaparak sona eriyor. Koyunları arasında gösterilen çoban için şu sözler sarf ediliyor: "Bu çoban 'eski yöntemleri' çok iyi biliyor ancak geleceğe de büyük bir inancı var.


Kaynak:NTVMSNBC(05 Mart 2012,11:37)
Avatarı yok
nötrino
Yasaklı
7 Mart 2012       Mesaj #1727
Avatarı yok
Yasaklı
Pentagon'da F-35 Skandalı

pentagoonhlarge

ABD’nin yeni nesil hayalet uçağı F-35 Müşterek Taarruz Uçağı’nın kapasitesini ölçmek için Şubat ayında yapılan testte, gözlemcilerin sonuçları değiştirdiği ortaya çıktı.

İlk olarak InsideDefense sitesi tarafından duyurulan skandalda, F-35’in taarruz kapasitesini ölçmek için düzenlenen testte yer alan gözlemcilerin, alınan sonuçları istenilen seviyenin üzerinde göstermeyi kabul ettikleri anlaşıldı. Kısaca, ABD ordusu kendi düzenlediği testte hile yapmış oldu.

F-35’lerin savaş kapasitesi üzerinde yaşanan skandalın, Pentagon’un geleceğe yönelik projelerini inceleyen JROC (Joint Requirements Oversight Council) organından kaynaklandığı düşünülüyor.

JROC, yapılan testlerde, F-35’in istenilen sürede havalanabildiğini ve belli mesafeleri belirtilen sürelerin altında alabildiğini belirtmişti. Kara Kuvvetleri, Hava Kuvvetleri ve Deniz Piyadeleri Kolordusu’ndan komutanların yer aldığı denetleme konseyinin, F-35A modelinin standart uçuş profilinde değişiklik yaptığı ve menzilini 50 km artırdıkları anlaşıldı. Ayrıca, konseyin F-35B uçağının kalkış için ihtiyaç duyduğu pistin uzunluğunu 15 metre uzattığı öğrenildi.

Kritik Zamanda Kritik Gelişme

ABD ordusunun Şubat ayında açıkladığı 2012 bütçesi, kullanılmakta olan 100’den fazla savaş uçağı projesinin sonlandırılmasını öngörüyor. Öte yandan, 13 ciddi tasarım hatası bulunmasına rağmen, F-35’lerden 2,500 tane üretilmesi hedefleniyor. F-35 savaş jetlerinin 50 yıl boyunca kullanılması halinde oluşacak maliyetin, 1 trilyon dolar olması bekleniyor. Bu rakam, insanlık tarihinin en pahalı askeri projesi anlamına geliyor.

Analistler, “Ana Performans Parametrelerinin” silahların geliştirilmesi süresince değiştirilebileceğini belirtiyor. Ancak bu değişimler, ordunun ihtiyaçları ve operasyon şartlarına bağlı olarak gerçekleşiyor. Bu kapsamda, JROC’un F-35 testlerinin sonuçları üzerinde oynamasının, aşırı maliyetli ve fazlasıyla ertelenen projede bir yeni skandalı örtmeyi amaçladığı düşünülüyor.

Pentagon’un F-35 projesine olan saplantısı geçmişte de uzmanların tepkisini çekmiş, savunma analisti Winslow Wheeler, ABD Savunma Bakanlığı’nı, “domuza ruj sürmeye çalışmakla” suçlamıştı.

Sonuçlar Gayet Normal

Deniz Piyadeleri Kolordusu’ndan Yarbay David Berke, geçtiğimiz ay Florida’daki Müşterek Taarruz Uçağı eğitim okuluna iki F-35 gelmesini, “teknolojide önemli bir atılım” olarak yorumlamıştı. Birkaç hafta sonra uçaklara uçuş izni verildi, ancak sadece kıdemli test pilotlarının uçakları uçurabileceği ifade edildi.

F-35’lerin tüm testleri hileyle geçebildiği düşüncesinin destek bulduğu günlerde,söz konusu savaş jetlerinin üreticisi Lockheed Martin yetkilisi Stephen O’Bryan, Wheeler’a cevap verdi. O’Bryan, “F-35’lerin tüm Ana Performans Parametleri’nde istenilen seviyeye ulaştığını veya bu parametreleri aştığını” belirtti ve şu ifadeyi kullandı: “Öğretmenin, öğrencisinin zaten başarılı olacağını bildiği bir sınavda yüksek puan vermesi gayet normal.”


Kaynak:Ntvmsnbc / InsideDefense (06 Mart 2012,14:11)
Efulim - avatarı
Efulim
VIP VIP Üye
7 Mart 2012       Mesaj #1728
Efulim - avatarı
VIP VIP Üye
İstanbul'da iki ayrı yerde kazı

722497 detay?1331121680

İstanbul'un iki ayrı yerinde patlayıcı araması yapılıyor.
İstanbul'un iki ayrı yerinde patlayıcı madde aranıyor.
İstanbul Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şubesi, Olay Yeri İnceleme ekipleri, İstihbarat Şubesi ve Bomba İmha uzmanları İstanbul'un iki ayrı bölgesinde patlayıcı arama kazısı yapıyor.
Arama kazılarından biri Sarıyer Zekeriyaköy bir diğeri ise Bayrampaşa'da gerçekleşiyor.
Aramaların KCK operasyonları kapsamında ele geçirilen bilgiler neticesinde yapıldığı bildirildi.
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
Sen sadece aynasin...
Efulim - avatarı
Efulim
VIP VIP Üye
8 Mart 2012       Mesaj #1729
Efulim - avatarı
VIP VIP Üye
Meclis'te 8 Mart mesaisi
Meclis, kadına karşı şiddetin önlenmesine yönelik tasarıyı bugüne yetiştirmeye çalışıyor. Yasayla, şiddet uygulayanlara elektronik kelepçe veya bileklik takılabilecek. Kadının hayati tehlikesi varsa kimliği bile değişebilecek.

120308 kadin tbmm mesaihlarge

ANKARA - Bugün 8 Mart Dünya Kadınlar Günü.Meclis, kadına karşı şiddetin önlenmesine yönelik tasarıyı bugüne yetiştirmeye çalışıyor. 26 maddelik tasarının ilk 11 maddesi kabul edildi.
Yasayla ilgili konuşan Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Şahin, kadına yönelik şiddetin toplumsal bir sorun olduğunu ve derhal gereğinin yapılması gerektiğini belirtti. Şahin, "Şiddet bir halk sağlığı sorunu, şiddet bir sağlık sorunu. Kadın ve çocuklarımızın maruz kaldığı şiddet, tehdit, baskı ve zulmün engellenmesi için bir kanunun çıkarılmasına uzun zamandır ihtiyaç duyulmaktaydı" dedi.
Tüm partilerin hemfikir olduğu yasa teklifiyle birlikte kadına yönelik şiddete ağır cezalar geliyor.
Tasarının yasalaşması halinde şiddet uygulayan veya uygulama ihtimali bulunan kişiler evinden ya da bulunduğu yerden uzaklaştırılacak.

Hakkındaki tedbir kararına uymayanlara ise hapis cezası geliyor. Bu kişilere ayrıca elektronik kelepçe veya bileklik takılabilecek.

KİMLİĞİ BİLE DEĞİŞEBİLECEK

Şiddete karşı korunan kadına ve çocuklarına uygun barınma yeri sağlanacak, geçici maddi yardım yapılacak. Korunan kişinin, hayati tehlikesinin bulunması halinde kimlik ve diğer bilgi ve belgeleri değiştirilecek.

ŞİDDETE UĞRAYANA KREŞ YARDIMI

Tasarıya eklenen bir madde ile şiddete uğrayan kadınlara kreş yardımından yararlanma olanağı da getirildi. Buna göre, çalışmayan kadınlara 4 ay, çalışan kadınlara da 2 ay süreyle kreş yardımı yapılacak.

MAĞDUR ERKEKLER DE KAPSAMDA

Yasa, yalnızca kadın ve çocukları korumaya yönelik değil, şiddet mağduru erkekler de korunacak.
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
Sen sadece aynasin...
_Yağmur_ - avatarı
_Yağmur_
VIP VIP Üye
9 Mart 2012       Mesaj #1730
_Yağmur_ - avatarı
VIP VIP Üye
Sonunda Chrome da devrildi

Siber korsanlar, bugüne kadar güvenlik duvarı aşılamamış olan tek internet tarayıcısı Chrome’un bu unvanını tarihe gömdü.

120309 chromehlarge

Google’ın bu yıl altıncısı düzenlenen Pwn2own siber korsanlık yarışmasında, Windows 7 işletim sistemi kullanacak hackerlara, toplamda 1 milyon dolar ödül vaat edilmişti.
Kanada’da düzenlenen yarışmaya katılan Fransız Vupen grubu, Google Chrome'un bugüne dek aşılamayan güvenlik sistemini beş dakikadan kısa bir sürede yıkmayı başardı.
Siber korsanlar, geçtiğimiz yıl düzenlenen Pwn2own yarışmasında Safari ve Internet Explorer’ın güvenlik duvarını aşmayı başarmış, Chrome’a düzenlenen tüm saldırılar ise geri tepmişti. Vupen, Google’ın yarışmada en başarılı olacak gruplara vereceği para ödülü olan 60 bin doları da kazanmış oldu.

Bazı analistler ise Fransız grubun hükümetlere casusluk yazılımı satan bir şirket olduğunu ve güvenlik çevreleri tarafından şüpheyle karşılandığına dikkat çekti.
Vupen araştırma ekibinin başında yer alan Chaouki Bekrar, ZDNet’e yaptığı açıklamada, “Chrome’un alt edilemeyecek bir yazılım olmadığını göstermek istedik... Geçtiğimiz yıl, Chrome’un güvenliğinin aşılamaladığına dair sayısız haber gördük. Bu başarıya bu yıl ulaşmak istiyorduk” dedi.

Vupen, Pwn2own yarışmasının organizatörü ve sponsoru HP’nin Zero Day Initiative (ZDI) programı tarafından 32 puanla ödüllendirildi ve birinciliğini de neredeyse garantiledi. Yarışma, Google’ın vaat ettiği toplam bir milyon dolar ödüle ulaşılıncaya kadar devam edecek.

NASIL BAŞARDILAR?
Vupen, Chrome’un güvenlik duvarını yıkmak için, tarayıcının bugüne dek fark edilmemiş iki zayıf noktasından yararlandı. Chrome, sahip olduğu “sandbox” güvenlik sistemi sayesinde, bulunduğu bilgisayardaki işletim sisteminden kendini izole ederek çalışabiliyor. Böylece, siber korsanlar bilgisayarın kontrolünü ele geçirse de Chrome’a sızamıyorlar.

Vupen, iki “böcek” kullanarak, Chrome’u hem kod uygulamasıyla hem de sandbox sistemini deşifre ederek alt etti. Böceklerden biri, Chrome’un kötü yazılımlara karşı koruyucu izolasyon sisteminden (sandbox) çıkış noktası bularak, tıpkı işletim sistemini ele geçirdiği gibi tarayıcı da ele geçirmeyi başardı.

ALTI HAFTA ÇALIŞTILAR
Bekrar, ekibinin Pwn2own öncesinde Chrome’un hassas noktalarını bulmak için altı hafta çalıştığını söyledi. Vupen, bu süre boyunca Mozilla Firefox ve Internet Explorer’a saldırmak için de yeni yöntemler bulduklarını belirtti.


Fransız hacker, “Sandbox sistemini aşarak tüm güvenlik duvarlarını yıkmak çok kolay bir iş değil... Şunu söyleyebilirim ki Chrome karşımıza bugüne dek çıkan en güçlü tarayıcı” dedi.
Vupen, Chrome sandbox hakkında elde ettikleri bilgilerin saklı tutulacağını ve sadece müşterilerine sunulacağını ifade etti.

BEYAZ HACKERLARA DAVET
Google Chrome güvenlik ekibinden Chris Evans ve Justin Schuh, Pwn2own yarışması öncesinde, “Chrome güvenlik duvarının aşılmasının, daha iyi sistemler geliştirilmesi için gerekli olduğunu ve beyaz korsanların kendilerini geliştirebilmeleri adına ödül miktarını artırdıklarını” belirtmişti.


Google, Microsoft ve Facebook gibi şirketlerin, hackerlarla çalışarak güvenlik sistemlerinin seviyelerini yükseltmeye çalıştıkları biliniyor. Goole, Pwn2own yarışmasının bu amacı taşıdığını önceden belirtmişti.

Google, Vupen’ın başarısından etkilendiklerini belirtti. Justin Schuh, “Etkileyici bir saldırıydı... Chrome’un nasıl çalıştığına dair derin bilgileri ortaya koydu. Çok zor bir iş başardılar ve bu yüzden onlara 60 bin dolar vereceğiz” dediler.
Google Güvenlik Ekibi, Chrome’un açıklarına yama yapmak için çalışmalara başladıklarını belirtti.

BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
"İnşallah"derse Yakaran..."İnşa" eder YARADAN.

Benzer Konular

28 Ekim 2016 / ThinkerBeLL İletişim Bilimleri
20 Ekim 2015 / Jumong Genel Mesajlar
24 Ekim 2008 / CrasHofCinneT Bilgisayar
18 Kasım 2010 / ThinkerBeLL X-Sözlük
21 Şubat 2010 / ThinkerBeLL Bilim ww