Ziyaretçi
Duygu mu? Mantık mı?
Tamı tamına 44 yaşındayım.Ocak ayında doğmuşum..yani oğlak burcu.İyi bir
arkadaş olur ama asla
iyi bir eş olamaz diye söylenir.
11 yaşında ilk defa ailemden ayrıldım.Yatılı okul sınavlarını kazanmıştım
ve Kastamonu Göl Öğretmen
Lisesi’nin yolunu tuttuğumda artık kendi ayaklarımın üzerinde durmanın ilk
adımlarını atmış oluyordum.
Babam beni okula bırakıp dönerken ağlamadım.
Yatılı okulları bilir misiniz?En azından askerliği bilirsiniz.Sabah kalkış
saati belli.İsterseniz biraz daha
şekerleme yapabilirsiniz ama kahvaltı saati de belli.3-5 dakika geç
kalırsanız aç kalabilirsiniz.
Üstelik daha yapılacak işler de var.Yatağınızı güzelce düzelteceksiniz,öyle
baştan savma değil..gergin olacak..
Bozuk parayı attılar mı zıplayacak.Yahu bu bozuk paralar herhalde bunun
için tedavüle çıkarılıyor.
Ondan sonra etüde geç kalabilirsiniz.gözleriniz hep saatte olacak.böylece
tam 6 yıl geçecek.sabah kalkış saatle,
kahvaltı,sabah etüdü,bayrak töreni,dersler,öğle yemeği,sonra tekrar
dersler,sonra akşam yemeği,akşam etütleri.
Sonra yatış.Koskoca yatakhanede bütün odaların ışıkları bile aynı saatte
sönmeli.Çok mu haksızlık ettim acaba,
bakın tuvalete gidişler saatle değil!
Bu hayattan sonra siz tabi ki zamana hiç önem vermeyeceksiniz.saat bilmem
kaçta bir yere yetişeceksiniz.
Eşiniz rahat.. Rahat hazırlanabilir.seyahate çıkacaksınız,olsun siz rahat
olun en fazla otobüs kaçar.
****
Arkadaşlıklar en ön plandadır yatılı okullarda.dile kolay tam 6 yıl ya aynı
sınıfta berabersiniz,ya aynı
yatakhane koğuşunda.hem de 24 saat.İnsanları cismin halleri gibi, her
halinde görme olanağınız vardır.
Katı halde,sıvı halde ve gaz halinde.Uykulu halini bilirsiniz,uykusuz
halini bilirsiniz.bakımlı ve bakımsız
halini bilirsiniz.üzüntülü iken nasıldır,sevinçli iken nasıl?
Ne zaman,neye kızar...neden sevinir.Kavgada kaçar mı?parası varken
nasıl,yokken nasıldır.
Senin paran varken nasıl?,yokken nasıl.Binlerce halde ve durumda
izlersiniz,görürsünüz onları.
Bu yüzden arkadaşım dediğiniz ve arkadaş olarak seçtiğiniz kişi hakkında
artık yanıtlanacak hiç bir soru kalmamıştır.Hiç görmediğiniz halde ailesini
bile tanırsınız,amcalarını,dayılarını,
halalarını,teyzelerini..o neyi biliyorsa siz de bilirsiniz.Siz neyi
biliyorsanız o da bilir.
Artık,her arkadaş birbirinin annesi ve babasıdır.hasta olduğunuzda onlar
size bakar.İlacınızı ve suyunuzu
onlar getirir.aç kalırsanız kendi ekmeğini verir,bir bardak çayı beraber
içersiniz.
Derse geç kaldığınızda bahaneyi onlar bulur.birinizin parası hepinizindir.
Yaz tatilinde öyle özlersiniz ki birbirinizi,yaz tatilini bile
istemezsiniz.
Bu hayattan sonra tabi siz arkadaşlarınızı da terk edebilirsiniz.hiç arayıp
sormazsınız bile.
Onlar aramadığında da hiç kafaya takmazsınız.
****
Yatılı öğrencilerin tamamı erkektir.okulda sadece bazı okul
görevlilerinin,öğretmenlerin kızları ile
civardaki köylerden bir kaç kız öğrenci vardır.sabah derse gelirler...ders
bitiminde de evlerine giderler.
Ders dışında yani sadece teneffüslerde de kendi aralarında konuşurlar.
Onları hiç tanımadan okul biter.
Cuma ve cumartesi akşamları okulun sinema salonunda sinemaya gider
öğrenciler.çoğunlukla yerli filmler
gösterilir.Hiç birisi mutlu sonla bitmez filmlerin.filmin kahramanları
birbirlerini sever,ama arada hep kötü
birisi vardır.Bir yolla aralarını bozar ve kahramanlar olayın aslında öyle
olmadığını anlatamaz birbirlerine.
Genellikle kadın oyuncu tam anlatacakken okkalı bir tokat yer.Gerçeğin
ortaya çıkabilmesi için birinin
ölümcül bir hastalığa yakalanması ya da kaza geçirip kör olması gereklidir.
Bu filmleri yıllar boyu seyrettikten sonra siz rahat.. rahat gerçek
duygularınızı rahatlıkla söyleyebilirsiniz.kızgınlıklarınızı,
sevinçlerinizi kısaca tüm hissettiklerinizi rahatça dışarıya
vurabilirsiniz.
*****
Tam bu yazıya başlayıp,bir iki paragraf yazmıştım ki,İnebolu lisesi
mezunlarının düzenlemiş olduğu
bir geceye katıldım.Genellikle 1980’li yılların başlarında bitirmişlerdi
liseyi.Kardeşim de İnebolu Lisesi
mezunlarından.
Aynı lise mezunu iki kişi benim de üniversiteden ev arkadaşım.Kardeşim ve
benim ortak arkadaşlarım
dolayısıyla ben de katıldım geceye.Geceye katılanlardan birisi bir anı
anlattı :
Okulun son günleri,iki arkadaş karar veriyorlar,bunlardan biri de olayı
anlatan kişi.gece yatakhanede
herkesi boyayacaklar uyuduktan sonra.Bunu yapıyorlar da.ayakkabı
boyasıyla herkesin ağzına,burnuna,
yüzüne sürüyorlar boyayı.Sabah kalkıyorlar,bunlar herkese gülüyor;herkes de
birbirine.
Anlatan arkadaş devam ediyor:
-“Yahu diyor.her şey normal de,herkes bana da bakıp gülüyor.Koştum aynaya
baktım.ben uyuduktan sonra,
hıyar beni de boyamış”
Masadaki herkes gülmekten yerlere yattı.
******
Babam da yatılı okulda okumuş.Kastamonu Göl Köy Enstitüsü
mezunlarından.Sonradan Göl Öğretmen Okulu
olmuş adı.Biz böyle başlamıştık.Bizim zamanımızda da normal liseye
dönüştü.Adı da Göl Öğretmen lisesi oldu.
Üniversite sınavı için İstanbul’a geldik 1979 haziran ayı idi.Sınava
Beyazıt’taki İstanbul Üniversitesi’nde girdim.
Sabah sınav için üniversite önüne geldik babamla.
Babam etraftan bazı öğrencilere baktıkça,bak şu yatılı okul öğrencisi...bak
bu da diyerek deneyimlerini
konuşturuyor kendince.Aslında hiç deneyim gerekmezdi ki!
Ona göre de disiplin çok önemliydi.iyi bir kıyafet iyi bir
referanstı.Gösterdiği tüm öğrenciler de benim gibi,
yazın o sıcağında takım elbise giymiş ve kravatlarını takmışlardı.
Sınav boyunca sorulardan çok,kravatımla savaştım durdum.gömlek
sırtıma,kravat boğazıma yapıştı.
Ceketim ağırlaştı da ağırlaştı.ama çıkaramadım bir türlü.
Yıllar sonra şimdi bile ceketimi kolay.. kolay çıkaramıyorum.
******
Yatılı okullardan sonra ne üniversite yıllarımda ne de askerlik boyunca
zorluk çekmedim ben.Hayata alışmıştım.
Zorluk bizler için yaşamın bir parçasıydı hep.Yaşamın benim için, içinde
zorluk olan kısım askerliğin bitimiyle başladı.
Benim için zorluk içinde,yatılı okullarda yaşanılan dostluk ve arkadaşlığın
bulunmadığı bir yaşamdı.
Gerek iş yaşamımda gerekse özel yaşamımda yaşadığım her an ve olayda o
yılların saf ,çıkarsız düşünce
penceresinden bakmaya çalıştım.
*******
Bunun yaşamın içindeki adı : “duygusallık” tı ve hiç de iyi bir özellik
değildi.
Mantıklı olunmalıydı.bizim yaşadığımız yıllarda değildik
artık.Hastalandın,ziyarete kimse gelmedi mi?
Kimseye sitemde bulunmamalısın.
İşi olabilir gelemeyebilir.bir-iki yıl telefon etmedi mi? Telefon edip de
hani o eski yıllar,arkadaşlıklar falan demeyeceksin?
Duygusallığın ne lüzumu var?
Siz siz olun...duygusal olmayın.duygusal biri ile arkadaş ta
olmayın.Evlenmek falan....sakın asla.
Yatılı okullarda okumuş olanlardan kesinlikle uzak durun.Hem yatılı okulda
okumuş hem de oğlak burcundan
olanlara hiç yaklaşmayın bile.Oğlak burcundan çocuklarınızı yatılı okula
göndermeyin.Hatta her türlü
olasılığa karşı,çocuğunuzun oğlak burcu doğmamasını bile planlayın.ne olur
ne olmaz diye doğan
çocuğunuzun adını bile mantık koyun bence.Havası olsun.
********
Peki ben ne halt yiyeceğim.bu saatten sonra oturup,her öğün yemek yerine
duygularımı yesem nafile.
Siz bana bakmayın..Ben hala okul yıllarındayım.Her Hababam Sınıfı filmi
seyredişimde ağlarım.
Her okul filmi seyredişimde ağlarım hatta.Çocuklarım da şaşkın.. şaşkın
yüzüme bakar.Özel bir çaba
sarf etmedim ama..şükürler olsun ki onlar oğlak burcu değil.Yatılı okula
da yollamadım.Zaten
devlet büyüklerimiz de mantıklı davranıp yılların Göl Öğretmen Lisesi’ni
duygusal öğrenciler
yetiştiriyor diye askeriye yapmışlar.Diğerlerini de yaparlar inşallah.
Çocuklarım,Hababam Sınıfı’nı seyrederken babam niye ağlıyor diye sorarlar
annelerine.
Şimdiye kadar hiç yanıt fırsatı vermedim .Hemen atladım her seferinde :
-Ne ağlaması oğlum.Okul filmlerinin nesine ağlanır ki?
GÖZÜME BİR ŞEY KAÇTI BENİM.
Sponsorlu Bağlantılar
arkadaş olur ama asla
iyi bir eş olamaz diye söylenir.
11 yaşında ilk defa ailemden ayrıldım.Yatılı okul sınavlarını kazanmıştım
ve Kastamonu Göl Öğretmen
Lisesi’nin yolunu tuttuğumda artık kendi ayaklarımın üzerinde durmanın ilk
adımlarını atmış oluyordum.
Babam beni okula bırakıp dönerken ağlamadım.
Yatılı okulları bilir misiniz?En azından askerliği bilirsiniz.Sabah kalkış
saati belli.İsterseniz biraz daha
şekerleme yapabilirsiniz ama kahvaltı saati de belli.3-5 dakika geç
kalırsanız aç kalabilirsiniz.
Üstelik daha yapılacak işler de var.Yatağınızı güzelce düzelteceksiniz,öyle
baştan savma değil..gergin olacak..
Bozuk parayı attılar mı zıplayacak.Yahu bu bozuk paralar herhalde bunun
için tedavüle çıkarılıyor.
Ondan sonra etüde geç kalabilirsiniz.gözleriniz hep saatte olacak.böylece
tam 6 yıl geçecek.sabah kalkış saatle,
kahvaltı,sabah etüdü,bayrak töreni,dersler,öğle yemeği,sonra tekrar
dersler,sonra akşam yemeği,akşam etütleri.
Sonra yatış.Koskoca yatakhanede bütün odaların ışıkları bile aynı saatte
sönmeli.Çok mu haksızlık ettim acaba,
bakın tuvalete gidişler saatle değil!
Bu hayattan sonra siz tabi ki zamana hiç önem vermeyeceksiniz.saat bilmem
kaçta bir yere yetişeceksiniz.
Eşiniz rahat.. Rahat hazırlanabilir.seyahate çıkacaksınız,olsun siz rahat
olun en fazla otobüs kaçar.
****
Arkadaşlıklar en ön plandadır yatılı okullarda.dile kolay tam 6 yıl ya aynı
sınıfta berabersiniz,ya aynı
yatakhane koğuşunda.hem de 24 saat.İnsanları cismin halleri gibi, her
halinde görme olanağınız vardır.
Katı halde,sıvı halde ve gaz halinde.Uykulu halini bilirsiniz,uykusuz
halini bilirsiniz.bakımlı ve bakımsız
halini bilirsiniz.üzüntülü iken nasıldır,sevinçli iken nasıl?
Ne zaman,neye kızar...neden sevinir.Kavgada kaçar mı?parası varken
nasıl,yokken nasıldır.
Senin paran varken nasıl?,yokken nasıl.Binlerce halde ve durumda
izlersiniz,görürsünüz onları.
Bu yüzden arkadaşım dediğiniz ve arkadaş olarak seçtiğiniz kişi hakkında
artık yanıtlanacak hiç bir soru kalmamıştır.Hiç görmediğiniz halde ailesini
bile tanırsınız,amcalarını,dayılarını,
halalarını,teyzelerini..o neyi biliyorsa siz de bilirsiniz.Siz neyi
biliyorsanız o da bilir.
Artık,her arkadaş birbirinin annesi ve babasıdır.hasta olduğunuzda onlar
size bakar.İlacınızı ve suyunuzu
onlar getirir.aç kalırsanız kendi ekmeğini verir,bir bardak çayı beraber
içersiniz.
Derse geç kaldığınızda bahaneyi onlar bulur.birinizin parası hepinizindir.
Yaz tatilinde öyle özlersiniz ki birbirinizi,yaz tatilini bile
istemezsiniz.
Bu hayattan sonra tabi siz arkadaşlarınızı da terk edebilirsiniz.hiç arayıp
sormazsınız bile.
Onlar aramadığında da hiç kafaya takmazsınız.
****
Yatılı öğrencilerin tamamı erkektir.okulda sadece bazı okul
görevlilerinin,öğretmenlerin kızları ile
civardaki köylerden bir kaç kız öğrenci vardır.sabah derse gelirler...ders
bitiminde de evlerine giderler.
Ders dışında yani sadece teneffüslerde de kendi aralarında konuşurlar.
Onları hiç tanımadan okul biter.
Cuma ve cumartesi akşamları okulun sinema salonunda sinemaya gider
öğrenciler.çoğunlukla yerli filmler
gösterilir.Hiç birisi mutlu sonla bitmez filmlerin.filmin kahramanları
birbirlerini sever,ama arada hep kötü
birisi vardır.Bir yolla aralarını bozar ve kahramanlar olayın aslında öyle
olmadığını anlatamaz birbirlerine.
Genellikle kadın oyuncu tam anlatacakken okkalı bir tokat yer.Gerçeğin
ortaya çıkabilmesi için birinin
ölümcül bir hastalığa yakalanması ya da kaza geçirip kör olması gereklidir.
Bu filmleri yıllar boyu seyrettikten sonra siz rahat.. rahat gerçek
duygularınızı rahatlıkla söyleyebilirsiniz.kızgınlıklarınızı,
sevinçlerinizi kısaca tüm hissettiklerinizi rahatça dışarıya
vurabilirsiniz.
*****
Tam bu yazıya başlayıp,bir iki paragraf yazmıştım ki,İnebolu lisesi
mezunlarının düzenlemiş olduğu
bir geceye katıldım.Genellikle 1980’li yılların başlarında bitirmişlerdi
liseyi.Kardeşim de İnebolu Lisesi
mezunlarından.
Aynı lise mezunu iki kişi benim de üniversiteden ev arkadaşım.Kardeşim ve
benim ortak arkadaşlarım
dolayısıyla ben de katıldım geceye.Geceye katılanlardan birisi bir anı
anlattı :
Okulun son günleri,iki arkadaş karar veriyorlar,bunlardan biri de olayı
anlatan kişi.gece yatakhanede
herkesi boyayacaklar uyuduktan sonra.Bunu yapıyorlar da.ayakkabı
boyasıyla herkesin ağzına,burnuna,
yüzüne sürüyorlar boyayı.Sabah kalkıyorlar,bunlar herkese gülüyor;herkes de
birbirine.
Anlatan arkadaş devam ediyor:
-“Yahu diyor.her şey normal de,herkes bana da bakıp gülüyor.Koştum aynaya
baktım.ben uyuduktan sonra,
hıyar beni de boyamış”
Masadaki herkes gülmekten yerlere yattı.
******
Babam da yatılı okulda okumuş.Kastamonu Göl Köy Enstitüsü
mezunlarından.Sonradan Göl Öğretmen Okulu
olmuş adı.Biz böyle başlamıştık.Bizim zamanımızda da normal liseye
dönüştü.Adı da Göl Öğretmen lisesi oldu.
Üniversite sınavı için İstanbul’a geldik 1979 haziran ayı idi.Sınava
Beyazıt’taki İstanbul Üniversitesi’nde girdim.
Sabah sınav için üniversite önüne geldik babamla.
Babam etraftan bazı öğrencilere baktıkça,bak şu yatılı okul öğrencisi...bak
bu da diyerek deneyimlerini
konuşturuyor kendince.Aslında hiç deneyim gerekmezdi ki!
Ona göre de disiplin çok önemliydi.iyi bir kıyafet iyi bir
referanstı.Gösterdiği tüm öğrenciler de benim gibi,
yazın o sıcağında takım elbise giymiş ve kravatlarını takmışlardı.
Sınav boyunca sorulardan çok,kravatımla savaştım durdum.gömlek
sırtıma,kravat boğazıma yapıştı.
Ceketim ağırlaştı da ağırlaştı.ama çıkaramadım bir türlü.
Yıllar sonra şimdi bile ceketimi kolay.. kolay çıkaramıyorum.
******
Yatılı okullardan sonra ne üniversite yıllarımda ne de askerlik boyunca
zorluk çekmedim ben.Hayata alışmıştım.
Zorluk bizler için yaşamın bir parçasıydı hep.Yaşamın benim için, içinde
zorluk olan kısım askerliğin bitimiyle başladı.
Benim için zorluk içinde,yatılı okullarda yaşanılan dostluk ve arkadaşlığın
bulunmadığı bir yaşamdı.
Gerek iş yaşamımda gerekse özel yaşamımda yaşadığım her an ve olayda o
yılların saf ,çıkarsız düşünce
penceresinden bakmaya çalıştım.
*******
Bunun yaşamın içindeki adı : “duygusallık” tı ve hiç de iyi bir özellik
değildi.
Mantıklı olunmalıydı.bizim yaşadığımız yıllarda değildik
artık.Hastalandın,ziyarete kimse gelmedi mi?
Kimseye sitemde bulunmamalısın.
İşi olabilir gelemeyebilir.bir-iki yıl telefon etmedi mi? Telefon edip de
hani o eski yıllar,arkadaşlıklar falan demeyeceksin?
Duygusallığın ne lüzumu var?
Siz siz olun...duygusal olmayın.duygusal biri ile arkadaş ta
olmayın.Evlenmek falan....sakın asla.
Yatılı okullarda okumuş olanlardan kesinlikle uzak durun.Hem yatılı okulda
okumuş hem de oğlak burcundan
olanlara hiç yaklaşmayın bile.Oğlak burcundan çocuklarınızı yatılı okula
göndermeyin.Hatta her türlü
olasılığa karşı,çocuğunuzun oğlak burcu doğmamasını bile planlayın.ne olur
ne olmaz diye doğan
çocuğunuzun adını bile mantık koyun bence.Havası olsun.
********
Peki ben ne halt yiyeceğim.bu saatten sonra oturup,her öğün yemek yerine
duygularımı yesem nafile.
Siz bana bakmayın..Ben hala okul yıllarındayım.Her Hababam Sınıfı filmi
seyredişimde ağlarım.
Her okul filmi seyredişimde ağlarım hatta.Çocuklarım da şaşkın.. şaşkın
yüzüme bakar.Özel bir çaba
sarf etmedim ama..şükürler olsun ki onlar oğlak burcu değil.Yatılı okula
da yollamadım.Zaten
devlet büyüklerimiz de mantıklı davranıp yılların Göl Öğretmen Lisesi’ni
duygusal öğrenciler
yetiştiriyor diye askeriye yapmışlar.Diğerlerini de yaparlar inşallah.
Çocuklarım,Hababam Sınıfı’nı seyrederken babam niye ağlıyor diye sorarlar
annelerine.
Şimdiye kadar hiç yanıt fırsatı vermedim .Hemen atladım her seferinde :
-Ne ağlaması oğlum.Okul filmlerinin nesine ağlanır ki?
GÖZÜME BİR ŞEY KAÇTI BENİM.

Hayata Dair
