Arama

Sonsuz Aşk - Sayfa 101

Güncelleme: 26 Ekim 2014 Gösterim: 555.443 Cevap: 2.787
C.A.N.D.Y - avatarı
C.A.N.D.Y
Ziyaretçi
24 Şubat 2007       Mesaj #1001
C.A.N.D.Y - avatarı
Ziyaretçi
siir10157 yaprak siir10157 yapraksiir10157

Sponsorlu Bağlantılar

Öyle bir ilk yaz ol ki korkut yaprakları,
Öyle bir son yaz ol ki tut yaprakları,
Sararıp dökülürken güz rüzgârlarında
Ardında savrulsunlar, unut yaprakları.
Sevinçlerinde onlar vardı, hüzünlerinde onlar
Seninle yeşerdiler, seninle soldular..
Olsunlar senden sonra da umut yaprakları.


Özdemir Asaf
siir10157 yaprak








C.A.N.D.Y - avatarı
C.A.N.D.Y
Ziyaretçi
25 Şubat 2007       Mesaj #1002
C.A.N.D.Y - avatarı
Ziyaretçi
R1R2

Sponsorlu Bağlantılar

Dönebilmek o dönüşü olmayan yollardan
Sürekli bir aldanış bir daha bir daha
Hiç bitmeyecek gecelerden bir sabaha
Çıkabilmek ve sevmek durmadan usanmadan

Konuşmak Konuşmak gözlerle fısıltılarla
Duymak büyülü sıcaklığını beyaz ellerin
Her geçen dakika var olduğunu anlamak için
Yaşamak arzu dolu dudaklarda, şarkılarla

Unutmak ne varsa kötülükten yana
İnmek sevilen gözlerin derinliğine
Öyle mutlu, öyle sarhoş, alabildiğine
Bin yıl içmek o sulardan kana kana

Her gün ona koşmak dağlardan tepelerden
Her yerde, her zaman onsuz edememek
O en tatlı hayal, en büyük gerçek
Anlarsın taşan o günlerden gecelerden

Sonra bir gün o bütün karanlıkları yırtasın gelir
Başını alıp gidesin gelir uzak denizlere
Artık her şey boş ve yalan sevdin ya bir kere
Her yerinden bir buğu halinde o yükselir

Sen yoksun Artık anla yeryüzünde bir o var
Onun elleri var, gözleri, dudakları
Anlarsın tenin beslediği zaman toprakları
Ve hala seversin zaman bitinceye kadar

Yeniden var oluştur ya da bir başka türlü oluştur bu
Nice aldanmalardan sonra bir aşka dönüştür bu.

Ümit Yaşar Oğuzcan


C.A.N.D.Y - avatarı
C.A.N.D.Y
Ziyaretçi
25 Şubat 2007       Mesaj #1003
C.A.N.D.Y - avatarı
Ziyaretçi
siir10146lo1

Uzaklara dalıyor gözlerim. Bulutlar gri.. Bir rüzgar esiyor ve üşümeye başlıyorum. Saçlarım yüzümü kapatıyor, elimle açmaya çalışıyorum..
Ama duruyorum sonra.. Belki de rüzgarın elleriyle dokunuyorsun saçlarıma...


Kapatıp aslımı tüm gerçeklere, suretime açıyorum ruhumu.. Sessizliği dinliyorum, içinden sesini duyacakmışım gibi. Sanki birşeyler fısıldayacaksın bana, daha önce hiç duymadığım, hiç bilmediğim bir şey..


Ellerimle toprağı avuçluyorum, onunla karışıyorum hayata, sen oluyorum, sendeki ben oluyorum biraz da..


Tüm dünyayı susturup, konuşmak istiyorum seninle, fikrimde bile olsa yeter bana.. Artık seninle ilgili en küçük bir düş, en küçük bir anı, en küçük bir ses, ufacık bir düşünce bile avutabiliyor beni.




Tanımlayamadım..

Varlığında içimdeki heyecan, yokluğunda yüreğimdeki korku muydu aşk? Yarım kalmışları tamamlayamamanın verdiği huzursuzluk muydu yoksa? Belki de sendin aşk bende, ben bunu hiç farketmedim.

Öğrendim..

Yokluğuna alışmayı, sensizlikte bir başıma savaşmayı.. Bunları hiç bilemem, bilsem de öğrenemem, öğrensem de yaşayamam diyordum oysa.. Neleri öğretiyormuş bu hayat insana..

Unutmadım..

Seni unutmak aklımdan bile geçmedi, düşünmedim bunu hiç. Öyle çoktun ki, hiç bir yere sığdıramadım seni. Ne aklıma ne de yüreğime..

Sözler bitti..

Böyle bitmemeliydi oysa, çok cümlesi vardı kurulacak bu hikayenin, senli, benli "biz" li öznelerle.. Daha o kadar söylenmemiş, ertelenmiş, yaşanmamış varken, yazmamalıydı hayat sonunu böyle..

Sustum..

Ağlamıyorum artık..Saymadığım kaç zamandır gözlerimden bir damla bile gözyaşı akmıyor. Ne sana dair ne de hayata, içimde bir yerlerde gizliyorum onları da, seni gizlediğim gibi.

Sızlıyorum..

Zaman sarıyor elbet kanayan yaraları, gittikçe acısı azalıyor, ama geçmiyor bir türlü. İnce ince sızlıyor saklı bir yerlerde, dokunulduğunda tekrar başlıyor acımaya.

Bir perde açılıyor önümde, geçmiş zamanlara dair.. Gözlerimi kapatıyorum.. Sendeki ben oluyorum..

İlk bakışın canlanıyor gözlerimin önünde, gülümseyişin..

Sonra gidiyorsun, ardından bakıyorum öylece durup ben de.. Durdurmak için bu gidişi, sarılmak istiyorum ellerine, yapamıyorum..

Kapanıyor perde...

Suretimi kapatıp aslıma dönüyorum yine..

Şimdilik;

Hoşçakal..
Aşkların en güzeli,
Kavuşur elim sana günün birinde,
Sarılıverir beline,
Dokunur tenim sana yeniden..

Hangi gün taşınır dönerim,
Bilinmez..
Boş kalacak yüreğim,
Söz verdim sana,
Ölene kadar...


Ben seni sana emanet ettim sonsuz sevdam..
Yüreğimin senli olan yanını alıp, ayak izlerimi bırakıp ardımda, yürüyorum sonu sana çıkan yollarımda...
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
25 Şubat 2007       Mesaj #1004
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
sevgililer020
C.A.N.D.Y - avatarı
C.A.N.D.Y
Ziyaretçi
25 Şubat 2007       Mesaj #1005
C.A.N.D.Y - avatarı
Ziyaretçi
G3j 42izs03
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
25 Şubat 2007       Mesaj #1006
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
sevgi010
C.A.N.D.Y - avatarı
C.A.N.D.Y
Ziyaretçi
25 Şubat 2007       Mesaj #1007
C.A.N.D.Y - avatarı
Ziyaretçi
siir10120 cbk
siir10120
siir10120 1Senin açmadığın bahçeye yağmur düşermişsiir10120 2
Bülbül konarmış gül dalına bana ne,
Sensiz hüzün yüklü baharlar
Gecenin rengini taşır sabahlar
Dört bir yanımda ahlar, siyahlar
Düğün varmış köyde
Bayram gelirmiş şehre

Bana ne!
Hep mayısları bekledim,
gül bahçelerinin gül yüzünde
gül yüzünü aradım.
Bülbül oldum dağlara düştüm aşkından.
Feryatlarım tutuştu gül rengini aldı
ama gül açmadı sığ bahçemde.
Gayri sevdalara tutuldum,
bir zaman avundum öylesine.
Sönmedi içimdeki yangınlar
her baktığımda o yare
sana olan vefasızlığımı hatırladım.

Dön artık yeniden rüyalarıma
terk etme ne olur düşlerimi
biçareyim boynu büküğüm.
Yok başımı okşayanım, elimden tutanım,
renklerinin kuşağına saranım
beni de yanına alanım, bu da benden diyenim.

Öksüzüm, yetimim işte.

Diken kaldım gönül bahçemde
göz yaşı dökemedim yüreğimin çölüne.

Hani söz vermiştim asi kalbime
senden başkasını sevmeyecektim.
Bakmayacaktım bir başka sevdaya.
Kaç defa kapına geldim ama dokunamadım
utandım çünkü vefasızdım, duyarsızdım.
Bilmem kaç defa ihanet ettim aşkıma...


Vefasızım gör işte...

Sensiz baharlar,
hüzün yüklü bulutlar gibi döner başımda
Sensiz baharlar, hazan taşır bağrında.
Sensizlik yüreğimde derin çukurlar açtı.
Bekletme beni çöl zambağım,
tüm vefasızlığımla yinede kapındayım.
Sırtıma sardığım çantamda azığım tükendi
çeşmelerin suları ne kadar soğuk aksa

yüreğimin yangını o kadar artıyor.
Irmakların peşinden koşturdum bir yudum diye,
boş denizin koynuna sığındılar.
Denizlere el açtım bir merhamet dilendim,
yağmurlara karıştılar.
Yağmur bekledim baharları gönül ateşime
bir damla düşmediler.

Yangınım işte

Türkülerim sazıma inmiyor,
şiirlerim sözüme uymuyor
gecenin perdesi arkasında
yıkıldığımı kimseler duymuyor.
Göz yaşı ısmarladım nev baharlara
hani doyası ağlamak için.
Hani o gül kokunu hissedebilmek için
kaç gül kopardım dalından.
Sevdanın tadına doya bilmek için
tadında bal aradım bulamadım.

Yoruldum işte
Al beni de kurtar buralardan,
buraların karı fazla, boranı fazla
tozu fazla, nazı fazla çekilmiyor.
Hani baharı da olsa, çiçeği de açsa,

bulutsuz gökyüzü, beyaz denizi de olsa
sensiz bir anlam ifade etmiyor.

Kelimelerim yorgun düştü
eğik başlı cümlelerin arasına
mısralarım, ritim tutturamadı,
katılamadı şiir kervanına.
Çöl gecelerinde yıldızlara Leyla’yı soran
Mecnun gibi şaşkınım.

Sensiz bahar gelmiş, gül açmış bahçelerde,
bülbül konmuş dalına,bana ne.
Sen yoksun, kokun yok, rengin yok, tadın yok.
Seni getirmedikleri için dargınım baharlara

Dargınım işte
Seni açmadığı için bahçeler
kırgınım,.

Kırgınım işte!

Yinede kapındayım...

Deniz Mavi


arwen - avatarı
arwen
Ziyaretçi
26 Şubat 2007       Mesaj #1008
arwen - avatarı
Ziyaretçi
geldin
tanımladın beni
doğurdun
yepyeni sabahlarla uyandırdın
yeni bir dünyaya hazırladın yurdumu
engin sulara çektin
çektin küreklerimi
çiğdemler papatyalar nergislerle geldin
yeni bir sokağın ilk başlangıcıydı
harabeler kuyular savaşlardan arta kalan
yaşayan bir bedendim
yaralı günlerin ortasında bulup getirdin
beni sana


apayrı geldin
tanımsız
vahyim oldun
sabahlara çektin
sabah kıldın
yağmaladın geçmişi ve geleceği

ayı ayla
güneşi güneşle
sonsuzluğunda tanıştırdın


geldin
bir kuş yağmurunda
söğütlerin rüzgârlara tutunduğu bir akşamdı
kapandı kapılar pencereler çekti örtülerini
çözdü
kör
sağır
dilsiz ömür
buzlarını

yeniden yüründü çıkılıp yollarda
yeniden mayalandı aşk
duydu ışıltını damarında hayat
tuzunu yaladı günler geceler varlığının
sildi ellerin gözlerimden yokluğunu sensizliğin
araladın beni
bir saltanata getirdin

önce yabancım
tanışıklığım
yerleşiğim
sonra yoldaşım
sırdaşım
aşım

bir melek gibi büyüsünde yaşadığımca
tahtım
kâinatım oldun


... ... ...
Abdulrızak Kılıç
suskun sevda
NiliM - avatarı
NiliM
Ziyaretçi
26 Şubat 2007       Mesaj #1009
NiliM - avatarı
Ziyaretçi
** Mazide Kalan Aşkın Sancısı **

Sevmiştim seni varlıkla yokluk arası bi yerde.
Gözlerim gözlerine çarptıgında
Bir kıvılcım düşmüştü sanki hazan mak*****...
O andan itibaren her şey farklıydı
O andan itibaren bakmakla görmek başkaydı...

Anlamsızlıklar arasında gidip gelen hayatıma
bi anlam katmıştı gözlerindeki fer,
Umudumu yitirme noktasına geldiğimde
Yemyeşil umutlar serpilmişti yüreğime.

Umutlarım yeşerdi,
mavilerim büyüdü...

Çünkü artık sen vardın...
Her fırsatta anlattım sana olan aşkımı,sevgimi
ve her seferinde korktum,
gün gelir benim hayat sandığım,
bir rüya olur biter mi?
Korktum,
Bir çocuğun karanlık bi odada

yalnız kalması gibi...

Şimdi meraktasın değil mi?

Ben gitim karanlık odadaki çocuğun
boyu ışığa yetebildi mi? Endişe etme,an geçti,
çocuk büyüdü,
düş çürüdü, mevsim değişti...

şimdi yosun kokan gözlerimde,
bir mazi gizli...
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
26 Şubat 2007       Mesaj #1010
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Bir zamanlar, bütün duyguların üzerinde yaşadığı bir ada varmış:
Mutluluk, Üzüntü, Bilgi ve tüm diğerleri, Aşk dahil.
Bir gün, adanın batmakta olduğu duygulara haber verilmiş.
Bunun üzerine hepsi adayı terketmek için sandallarını hazırlamışlar.
Aşk, adada en sona kalan duygu olmuş,
çünkü mümkün olan en son ana kadar beklemek istemiş.
Ada neredeyse battığı zaman,
Aşk yardım istemeye karar vermiş.
Zenginlik, çok büyük bir teknenin içinde geçmekteymiş.
Aşk, "Zenginlik, beni de yanına alırmısın ?" diye sormuş.
Zenginlik, "Hayır, alamam.
Teknemde çok fazla altın ve gümüş var, senin için yer yok." demiş.
Aşk, çok güzel bir yelkenlinin içindeki Kibir 'den yardım istemiş.
"Kibir, lütfen bana yardım et !"
"Sana yardım edemem, Aşk.
Sırılsıklamsın ve yelkenlimi mahvedebilirsin."
diye cevap vermiş Kibir.
Üzüntü yakınlardaymış ve Aşk yardım istemiş:
"Üzüntü, seninle geleyim."
"Of, Aşk, o kadar üzgünüm ki, yalnız kalmaya ihtiyacım var."
Mutluluk da Aşk 'ın yanından geçmiş;
ama o kadar mutluymuş ki Aşk 'ın çağrısını duymamış.
Aşk, birden bir ses duymuş. "
Gel Aşk! Seni yanıma alacağım..."
Bu Aşk'tan daha yaşlıca birisiymiş.
Aşk o kadar şanslı ve mutlu hissetmiş ki,
onu yanına alanın kim olduğunu öğrenmeyi akıl edememiş.
Yeni bir kara parçasına vardıklarında,
Aşk 'a yardım eden yoluna devam etmiş.
Ona ne kadar borçlu olduğunu farkeden Aşk,
Bilgi 'ye sormuş: "Bana yardım eden kimdi?"
"O, Zaman 'dı" diye cevap vermiş Bilgi.
"Zaman mı? Neden bana yardım etti ki?" diye sormuş Aşk.
Bilgi gülümsemiş:
"Çünkü sadece Zaman Aşk'ın ne kadar büyük olduğunu anlayabilir..."

Benzer Konular

6 Kasım 2015 / ThinkerBeLL X-Sözlük
11 Mart 2012 / Mira Edebiyat
 Sonsuz
14 Şubat 2013 / buz perisi Matematik