Arama

Sonsuz Aşk - Sayfa 102

Güncelleme: 26 Ekim 2014 Gösterim: 555.725 Cevap: 2.787
tikkymelike - avatarı
tikkymelike
Ziyaretçi
26 Şubat 2007       Mesaj #1011
tikkymelike - avatarı
Ziyaretçi
BİR TUTKUNUN TÜRKÜSÜ

Sponsorlu Bağlantılar
Neden onu görünce
Karışıyor ellerin birbirine
Onu görünce neden
Kendini bırakıp gidiyorsun giderken

Bırakıp gidiyorsun sende
Sevinç gibi bir acı koyuluyor
Öyle durup kalıyorsun gecende

Onu görünce sende neden
Bin tohum ekiliyor birdenbire
Birdenbire nice ürün kaldırılıyor
Onu görünce neden hızlanıyor
Suların akışı kendi kendine

O gidince neden başka birisin
Adın başka,susuşun başka,sesin başka
O gidince hiç kimse değilsin
Tükenmiş bir rüzgarsın ağaçta.

Afşar Timuçin

C.A.N.D.Y - avatarı
C.A.N.D.Y
Ziyaretçi
26 Şubat 2007       Mesaj #1012
C.A.N.D.Y - avatarı
Ziyaretçi
www antoloji com 182376 53
Sponsorlu Bağlantılar
C.A.N.D.Y - avatarı
C.A.N.D.Y
Ziyaretçi
26 Şubat 2007       Mesaj #1013
C.A.N.D.Y - avatarı
Ziyaretçi
SENDE ÖLMEK

Senin boncuk gözlerinde doğan bir çift göz yaşı olmak isterim
O pembe yanaklarını öperek süzülmek
İpeksi dudaklarında ölürüm sevgilim
O göz yaşları senin sevinç göz yaşı olmalı ki
Bende süzülürken bin defa doğayım

Dağlardan esen rüzgar olup saclarını koklarım
Ilık, ılık esen rüzgar hiç dinmez senin çünkü
Yağan yağmurun damlaları seni ıslatmasın
Çünkü o damlalar benim göz yaşlarım

İtiraf ediyorum aşkım seni seviyorum
İtiraf ediyorum sevgilim seni arzuluyorum
İtiraf ediyorum arzularım seni istiyorum
İtiraf ediyorum istediğim sen sensiz ölüyorum



Şair: Bülent Mutlu
NiliM - avatarı
NiliM
Ziyaretçi
26 Şubat 2007       Mesaj #1014
NiliM - avatarı
Ziyaretçi
ausenciaqj2

SONSUZ AŞK

Dalga ile kıyının aşkını bilir misin?
Öncesinden başlayıp, sonsuza giden dalga,
Hep aşka kavuşma özlemiyle atılır kıyıya.
Dalga, seven - kıyı, sevilendir.
Dokunur parmaklarının ucuyla sevdiğine dalga
Ve döner hep geriye
Bilir kavuşamayacağını ama hep koşar kıyıya
Her bir dokunuşunda aşkına verir bedenini hesapsızca
İşte, ben de seni böyle severim yar.

Yar, bilir misin dağ başında açan uçurum çiçeklerini?
Bilirler görünmeyeceklerini...
Sevilmeyeceklerini...
Koklanmayacaklarını...
Okşanmayacaklarını...
Ama inatla açarlar aşkla, sevgiyle, özlemle.
Hep beklerler gelmeyecek sevgilinin onu kucaklamasını
İşte, ben de seni böyle beklerim yar.

Yar, ipek böceğini bilir misin?
Onun kozasının içinde ördüğü o ipliğe olan aşkını
Bilir o, ördüğü ipliğin kendisinin ölümü olacağını
Ama aşkına feda eder kendini.
Öyle verir kendini yarenine korkusuzca
İşte, ben de kendimi böyle veririm sana yar.

Yar, ağaç ile meyvesinin aşkını bilir misin ?
Meyvesini vermelidir ağaç yeniden doğmak için
Öyle zorludur ki ayrılmaları
Verir meyvesini ağaç
meyve tohum olur, tohum kök olur
Ve yeniden doğar ağaç kendi meyvesinden
İşte bende böyle yar;
Yok olmayı göze aldım, tekrar sende doğmak icin.
C.A.N.D.Y - avatarı
C.A.N.D.Y
Ziyaretçi
26 Şubat 2007       Mesaj #1015
C.A.N.D.Y - avatarı
Ziyaretçi
DENİZ YILDIZLARI

Duyulur muydu okyanuslarda bir deniz kızının ağlayışı;
merak ederdik beyaz köpüklü dalgalar, kırılgan hıçkırıklar
ve alaca karanlıkta yuvarlanan pırıltılarda görülür müydü
bir denizkızının ağlarken geceye döktüğü denizyıldızları.

Ya biz, ya siz, ya denizkızı için yolardık papatya yapraklarını;
ne çıkarsa bahtımıza uçuşurdu ateşböcekleri’ nin kanatlarında.

Gizlemişti bizi sazlıkta küçük göletlere merakımız
gömülüyken kumsala yan yana ayaklarımız
sonra o sesler gelen gümbürtüler göklerden
anlamıştık okyanusun kırılan kalbinde
aradığımız denizkızını bulduğumuzu
görüyorduk, gün gidiyor ay doğuyor o ağlıyordu.

Anlıyordum ben tüm kıyılardan görülen
kara bir bulutu yararak kamçı gibi çakan
yıldırımlar ağlatıyordu denizkızlarını.

Sen, ayıramamıştın hiç birini o zamanlar
hepsi bir, hepsi okyanus, hepsi denizdi.
Bir farkı yoktu kin tutan ayrılıkların
içimizde gizlediğimiz okyanus sahilinden.

Sanki kıyılarda bilmeden bastığımız
denizkestaneleriydi acıtan adımlarımızı
saklandığımız o sazlıkta hep aynı kaldı böylece
karanlık sulara birer birer parıldayıp akan
ve okyanuslara yanıp dökülen denizyıldızları.


Ömer SERDAR
C.A.N.D.Y - avatarı
C.A.N.D.Y
Ziyaretçi
26 Şubat 2007       Mesaj #1016
C.A.N.D.Y - avatarı
Ziyaretçi
BEN SANA MECBURUM !
Ben sana mecburum bilemezsin
Adını mıh gibi aklımda tutuyorum
Büyüdükçe büyüyor gözlerin
Ben sana mecburum bilemezsin
İçimi seninle ısıtıyorum.

Ağaçlar sonbahara hazırlanıyor
Bu şehir o eski İstanbul mudur?
Karanlıkta bulutlar parçalanıyor
Sokak lambaları birden yanıyor
Kaldırımlarda yağmur kokusu
Ben sana mecburum, sen yoksun!

Sevmek kimi zaman rezilce korkudur
İnsan bir akşam üstü ansızın yorulur
Tutsak ustura ağzında yaşamaktan
Kimi zaman ellerini kırar tutkusu
Birkaç hayat çıkarır yaşamasından
Hangi kapıyı çalsa kimi zaman
Arkasında yalnızlığın hınzır uğultusu

Fatihte yoksul bir gramafon çalıyor
Eski zamanlarda bir Cuma çalıyor
Durup köşe başında deliksiz dinlesem
Sana kullanılmamış bir gök getirsem
Haftalar ellerimde ufalanıyor
Ne yapsam ne tutsam nereye gitsem
Ben sana mecburum, sen yoksun!

Belki Haziranda mavi benekli çocuksun
Ah seni bilmiyor kimseler bilmiyor
Bir şilep sızıyor ıssız gözlerinden
Belki Yeşilköy'de uçağa biniyorsun
Bütün ıslanmışşın tüylerin ürperiyor
Belki körsün kırılmışsın telâş içindesin
Kötü rüzgâr saçlarını götürüyor.

Ne vakit bir yaşamak düşünsem
Bu kurtlar sofrasında belki zor
Ayıpsız fakat ellerimizi kirletmeden
Ne vakit bir yaşamak düşünsem
Sus deyip adınla başlıyorum
İçim sıra kımıldıyor gizli denizlerin
Hayır başka türlü olmayacak
Ben sana mecburum bilemezsin...



Attila İLHAN
Mystic@L - avatarı
Mystic@L
Ziyaretçi
26 Şubat 2007       Mesaj #1017
Mystic@L - avatarı
Ziyaretçi
Bir zamanlardı bu gamhanede bir dem vardı
Gece sahilde sular fecre kadar çağlardı

O çağıltıyla beraber döğünürken def ü cenk
Bir güneş dalgalar üstünde doğar rengarenk
Mavi bir gökyüzü titrerdi güzel bir histe
Rindler müğbeçeler mest bütün mecliste

Ve o haletle bütün kahkahalar nağmeleşir
Dilde Yahya Kemal'in şarkısı şehnameleşir

O gürültüyle sular çalkalanır çağlardı
Bir zamanlardı bu gamhanede bir dem vardı

Lakin artık o hayal alemi bir efsane
Ses seda yok bu değil sanki o devlethane

Orhan Veli Kanık
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
26 Şubat 2007       Mesaj #1018
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
sbn2 93

Denizin yüzünde uçsuz bucaksız açılmış çarşaf gibiydi mavi. Sabah yeline kendini umarsızca bırakmış martılar, bu sonsuzlukta oradan oraya keyfince süzülüyordu. Bulutlar da olmasa yer gök bir birine karışmış sanırdınız...

Kadın esen sabah rüzgârını boynuna dolamış, ardında izlerini bırakarak sahil boyunca çıplak ayak yürüyordu. Ara ara eğilip kıyıdaki çakıl taşlarının pırıltılı yüzlerini topluyordu, aradığı yüze benzeterek. Ansızın durdu. Bu sonsuz maviliğe baktı. Ay teni kendini denizin kollarına bırakmak istiyordu. Üzerindeki her şeyden kurtuldu.

Göğüslerinin kara üzüm tanesi gibi uçları, suya düşmüş karanfil yaprağı gibiydi. Teni mavinin yüreğinde kulaç atarken beline vuran ışıkla lapinalara benziyordu. Özgür martılar gökte, o denizde, kadın ruhu her yerdeydi...

Tüm balıklar onun özgür ruhunu görüp, birbirlerine fısıltıyla onun güzelliğini anlatmaya başladılar. Bir zaman sonra kulaktan kulağa aralarına katılan bu özgür ruh, tüm maviliğin dilinde bir masala dönüştü...Lapina sürüleri, yengeçler, denizanaları, midyeler, akrepler, yunuslar, mercanlar hayranlıkla onu konuşuyordu. Oradan geçmekte olan kılıç balığının kulağına da gitti tüm denizin bildikleri...

Yavaşça kadına yaklaştı. Gördüğü güzellik aklını başından almıştı. Kadının etrafında döne döne yüzüyor, çığlığa benzeyen sesiyle onu selamlıyordu.Kadın önce korkuyla sahile doğru yüzmeye başladı ama içindeki derinliklerden gelen ses, kılıç balığının ona zarar vermeyeceğini fısıldıyordu. O sesi dinledi...

Kadın, kılıç balığının özgürlüğüne tutundu; kılıç balığı, kadının aşkına. Maviliklerle vals edercesine suları yara yara yüzmeye başladılar. Ara ara denizin üzerine düşen sabah güneşi de onlara katılıyordu. Denizin oğlu aradığını bulduğunu sanmanın coşkunluğunda bütün balıklara aşkını haykırdı, kadınsa martılar gibi çığlık atıyordu sevinçten. Saatlerce yüzdüler...

Bir zaman sonra kadın, karaya çıkması gerektiğini anımsadı; kılıç balığı denizde kalması gerektiğini. İnandıkları masalları hatırlayıp birbirlerini binlerce kez öptüler. Ancak ne kadın, deniz kızı oldu; ne de kılıç balığı, bir prens...

Bu öyküyü sabah rüzgârından dinleyenlerse hep aşka inanarak uyudular...

t.kurt
arwen - avatarı
arwen
Ziyaretçi
27 Şubat 2007       Mesaj #1019
arwen - avatarı
Ziyaretçi
Onun nesi var? Adı Aşk!
Kendisi üç harf, tek hece!
Gücü nice?
Ama…
Benim harfim de, hecem de fazla.
Gücüm de O’ndan yüce.

Yalnız O
Neye yarar?
Sadece ilk görüşte kalır,
Karşılıksızsa!
Ses vermez,
Taştan bir duvar.

Ben girersem araya
Merhem olurum yaraya.
Bana sıkı sarıl!
Benim O’na maya.

Aşk bölünmez belki hecelere, asla.
Aşık olunca sadece, iki parça!
Başkalarına yer yok
Yaşanır iki aşık arasında.

Dağıt beni, paylaş cömert ce
Bin parçalansam da azalmam
Büyür, çoğalırım parçalandıkça
Benim adım SEVGİ, Gücüm YÜCE.



metin soydeveli
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
27 Şubat 2007       Mesaj #1020
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Bir büyük sır söyleyeceğim sana Zaman sensin
Kadındır zaman sevilmek özlemi duyar
Aşıklar eteğinde otursun ister
Bozulacak bir entaridir zaman
Perçemdir sonsuz
Taranmış
Bir aynadır buğulanan buğuları dağılan
soluklarla
Zaman sensin uyuyan uyandığım şafakta
Sensin bıçak gibi geçen boynumu
Geçmek bilmeyen zamanın işkencesi oy
Mavi damarlardaki kan gibi durmuş zamanın
işkencesi oy
Hep doyumsuz arzudan daha da beterdir bu
Daha da beterdir bu
Sen odada yürürken gözlerin susuzluğundan
Korkarım hep bozulur diye büyü
Daha da beterdir bu senle yabancılaşmaktan
Başın
Kaçak dışarda ve yüreğin başka bir çağda oluşu
Sözcükler ne ağır Tanrım anlatırken bunları
Arzunun ötesinde erişilmez yerlerde bugün aşkım
Sen şakağımda vuran duvar saatisin
Sen solumazsan eğer ben boğulurum
Duraksar ve tenime konar adımın
Bir büyük sır söyleyeceğim sana Dudağımdaki
Her söz dilenen bir yoksulluktur
Bir yoksulluktur ellerin için bakışında kararan
bir şeydir
Bundandır sana sık sık seni seviyorum demem
Boynuna takacağın bir tümcenin saydam
kristalinden yoksunum
Şu sıradan sözlerimi hor görme Onlar
sade bir sudur ateşte o sevimsiz gürültüleri
yapan
Bir büyük sır söyleceğim sana Beceremem ben
Sana benzer zamandan sözetmeyi
Senden sözetmeyi beceremem ben
İnsanlar vardır hani istasyonlarda
El sallayan tren kalktıktan sonra
Yani ağırlığıyla göz yaşlarının
Kolları yana düşer onlara benzerim ben.
Bir büyük sır söyleyeceğim sana Korkuyorum
senden
Korkuyorum ikindilerde seni pencerelere götüren
şeyden
Korkuyorum davranışlarından söylenmedik
sözcüklerden
Hızlı ve usul geçen zamandan korkuyorum
senden
Bir büyük sır söyleyeceğim sana kapıları ört
Ölmek sevmekten daha kolaydır
Bundandır yaşamanın sancılarına yönelmem
Sevgilim.
featherrn6Louis ARAGON

Benzer Konular

6 Kasım 2015 / ThinkerBeLL X-Sözlük
11 Mart 2012 / Mira Edebiyat
 Sonsuz
14 Şubat 2013 / buz perisi Matematik