Arama

Sonsuz Aşk - Sayfa 66

Güncelleme: 26 Ekim 2014 Gösterim: 555.561 Cevap: 2.787
Mystic@L - avatarı
Mystic@L
Ziyaretçi
3 Aralık 2006       Mesaj #651
Mystic@L - avatarı
Ziyaretçi
Demedim Ki

Sponsorlu Bağlantılar
Bu kenti sevdim dedim
Benim olsun demedim ki

Sevdim dedimse akşam kızıllığını
Gönlüm gibi akıp giden şu çayı
Şu ormanı şu denizi şu dağı
Benim olsun demedim ki

Vuruldumsa gözlerinin gül bahçesine
Yürek çizen şimşeklerse kaçamak bakışları
İşte buna sevmek derler dedimse

Çattımsa acıların en güzeline
Yedirdimse uykuları o tatlı kuşa
Benim olsun demedim ki

Bu akşam kankırmızı şarap istiyor canım
Bu akşam dünyanın bütün şarkılarını
Bu akşam dünyanın bütün özlemlerini
Bu akşam beni yalnız bırakın
Bu akşam yalnızca onu düşüneceğim
Onu ve kendimi yalnızca

Hasan Hüseyin Korkmazgil

nazlisu - avatarı
nazlisu
Ziyaretçi
3 Aralık 2006       Mesaj #652
nazlisu - avatarı
Ziyaretçi
Aşıklar yolundan geçti bir yolcu
Buruktu yüreği, yüzü soluktu
Sponsorlu Bağlantılar
Saçları beyazdı gözleri ıslak
Derdine bir derman arar gibiydi...

Sanki canından bir parça kopmuş
Kalbiyse sevmekten yanıp kül olmuş
Sevdiğini ararken kendi kaybolmuş
Acılı yüreğiyle geçti bir yolcu...

Mystic@L - avatarı
Mystic@L
Ziyaretçi
3 Aralık 2006       Mesaj #653
Mystic@L - avatarı
Ziyaretçi
Sonsuz Bir Tuvalden

1.
sonsuz bir tuval mi dünya ömrümüze
aşk mı anılar kadar uzaktan
unuttum sesimi yüzümü unuttum
kilitlenmiş kapılarında günlerin

sizin sustuğunuz yerdeyim
içimde yıllardan süzülen tuz tadı
anılara yeni yüzler katılıyor
anılara yeni sesler acı kipinde
her geceye bir ömür sığıyor şimdi

2.
bu akşam bütün türküleri al yanına
tuz tadını al güze yaslanan günlerin
uzundur gece kulak ver suların sesine
yanına son sözlerini al bu akşam
öyle kal uzanıp dağların ufkuna
acıya sığmayan bir ses olsun adın

ömrünü çizen yolculukları düşün
geçip yıkılmış köprülerinden yaşamın
kaç kentin kapısından süzülmüştün yağmurla
anımsa bir kıyı gecesi eski yüzünü
öyle kal dokunup bir selamın sıcaklığına
yalnızlıklara sığmayan bir ses olsun adın

sessizliği dostun gibi al yanına
unutma kayan bir yıldız olduğunu
solgun fotoğraflara dalıp öyle kal
gecede kalsın anlatamadığın

3.
özlemezdim seni böyle
benzemesen hüznüme
giderdim aşkın ince yüzüne gömüp sözlerimi
binbir ses ve ışıktan geçerdi zaman
namludan mermi geçerdi yüreğimden sen
tükenirdi sarışınlığım bir dağ yamacında

uzaklarda bir güz olurdum biliyorsun
yüzümde ırmakların gölgesi
koşardım söylencelerin içinde
imgelerini yitirmiş bir ozan olmasam
özlemezdim seni böyle

4.
ey ömrümüze bir sızı gibi yayılan
gidenlerin boşluğunda çırpınan kentler
yazlık sinemalardan taşar çocukluğum
konuşsam kim ses verir
kimin özlemi büyür şiirimizde
dağların söylencesine düşmüşse zaman

5.
ağrıdıkça kirpiklerimde bu uykusuzluk
sığınıyorum yüreğime / ölür müyüm
içimde kırılmış dal kanayan su
unuturum nasıl öpülürdü taşralı kızlar
akasyalardan yağmur topladığımız sabahlar

dışarıda kar / en eski şarkısı doğu nun
yağıyor kuşların çocukların imgesini
barut kokan göğsümden dağılıyor şiirler
mektuplar yazıyorum unutarak konuşmayı
kaçak tütünlerin yoksul hüznüne sığınıp
yağmura dönüyorum yüzümü
aklımda sönmeyen son deniz feneri

ağrıdıkça kirpiklerimde bu uykusuzluk
sığınıyorum yüreğime/ gider miyim
yaşamın tuvaline işlendikçe acılar
ellerimde sızlayan el izleriyle
koşarım tarihin içinden
kentlere

6.
bütün sözlerimi dağlara gömdüm
yüreğimden akarken ayışığı
koştum çığlıklara basmadan
incitmeden ırmakları ve kuşları
rengini yitirmiş bir tuvaldi dünya
karanlığa karışmış erguvandı zaman

7.
kentindeyim senin
iç içe aynalar kentinde
sesime sığmayan şiirlerden sızıyor
özlemim
kentin son ışığında büyüyen kederden
yanımda çıplak ayaklı yaz geceleri
yüreğimi dağlara sürdüğüm
o hiç kapanmayan kapılara
bir dağ çiçeği getiremedim sana

sana bir dağ çiçeği
incecik boynunda ıssızlığın ürperdiği
sana bir avuç su bir tutam kar
benimle kanayan sular
benimle kırılmış dallar var yorgunluğumda
o bitmemiş sonsuzluğu getiremedim

karlı bir güne çizdim kentini
akşamı seçtim senin için
ırmakları kattım sesime
düşlerimi getiremedim

artık unutmak eklenmişse ömrüme
bir deniz yoksa yüzümün kıyısında
toprak kokuyorsa belleğim
ırmaklar ve kuşlarsa zaman
neresindeyiz uzaklara düşmüş güzün
doğulu bir ilkyaz getiremedim sana

8.
konuşalım biraz
ayışığından damıtalım sözlerimizi
bir annenin yüreğini koyalım aramıza
sevdiğimiz kentlerden sözedelim
ki uçurum olan yüzler gezinir
durup baksak alanlarına

bir saklı selamla geldim bozkırına
geceye savrulmuş ıslık kadar uçarıyım
alıp ellerimi gizlemiş bir büyük orman
dağların tuvaline düşmüş yüzüm
ağır ağır azalıyorum sustukça

konuşalım biraz
bir şeyler anlatmalıyım sana

İbrahim Dizman
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
4 Aralık 2006       Mesaj #654
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Beni ebedi seveceksin
Bırakmak yok öyle ansızın
Sonra kadere gömüpte her hatıranı
Yasını tutamam bir vefasızın
Bizimki en saf sevgi olacaktı
Sevgide en cömerti biz olacaktık
Dokunmak bir hayal olacaktı belki ama
Asla ölmeyecek aşkımız

Beni ebedi seveceksin
Ancak o zaman bağlanırım ölesiye
Ve al senin ol dercesine aşkımı
Canımı adarım sana , bu ölmez sevgiye
Biz en berrak sevgiyi içeceğiz değil mi ?
Kanımız soğuyunca sarhoş olacağız sadece
Hiç konuşmasa bile donmuş bir resmi
Sen diye sevebileceğim senelerce

Bütün sevgiler ölürmüş öyle mi ?
Biz yıkacağız bu kanunu asilce
Ve bizi zamandan kaçıran son gemi
Bir mahşer akşamı kalkacak sessizce
Biz ayrılmayacağız unutma !
Sen en güzel sevgili , en mukaddes dileksin
Ben unutmamak için seveceğim ama
Sende unutma...
BENİ EBEDİ SEVECEKSİN
featherBESRAN
Mystic@L - avatarı
Mystic@L
Ziyaretçi
4 Aralık 2006       Mesaj #655
Mystic@L - avatarı
Ziyaretçi
Sanırsın

Saplanti sanirsin bakislarimi,
âmâ gözlerim medet beklerken.
Akinti sanirsin gözyaslarimi,
veda sözlerim sitem eylerken.

Efkârini maziye mâl etme,
bu yagmur da birgün diner.
Anilari kendine yük etme,
gün gelir hepsi üstüste biner.

Sanirsin, zenginler oldu fakir.
Krallar görüldü hor ve hâkir.
kan revana dönen aleminde,
hayalin gitti, geriye kaldi kir.

Ideoloji öldü, diyor bir bay.
Artik beni ne sayarsan say!
Aydinlik karanliga maglup,
bende siyah ellerinde kobay!

Ahmet Arslan
arwen - avatarı
arwen
Ziyaretçi
5 Aralık 2006       Mesaj #656
arwen - avatarı
Ziyaretçi
Gözlerimden gidersen,
Çare olmaz yangınıma gözyaşlarım,
Beni benden al razıyım,
Aşık Ben Sevgi Bu....

Bakışlarıma bakışlarınla cevap ver,
Gözlerim gözlerinle bakar,
Sensiz bu kalp zor atar,
Aşık Ben Aşk Bu....

Gözlerim seni özler hasretle,
Yüregim seni sarar inceden,
Bir hüzün gelir aglatır beni silmeden,
Aşık Ben Aşk Bu....

Yaşat beni her yerde sonsuzca,
Bir sevgi besle bana masumca,
Canım feda ölürüm aşkım ugruna,
Aşık Ben Sevgi Bu....


19/06/2003
perşembe

Yusuf Kemal Çetin
ReaLin - avatarı
ReaLin
Ziyaretçi
5 Aralık 2006       Mesaj #657
ReaLin - avatarı
Ziyaretçi
Bilirim ki aşkın bahçesinden bir gül koklayan, şeyda bülbül olurmuş. Bilirim ki aşkın pınarından bir damla içen, ömrünce sarhoş gezermiş. Bilirim ki kavuşmak olmasa sevdalılar, ağlayı ağlayı kör olurmuş.

Biliyor musun, iki gözüm; bugün ayın kaçı? Hangi mevsimdeyiz? Bahar mı, kış mı, sonbahar mı, yaz mı; inan farkında değilim. Sıla ne yana düşer, gurbet ne yanda? Nerdeyim, nasılım? Bilmiyorum.

Derdim, kederim ne ? Biliyor musun yanıtını?... Neşemi, sevimcimi, yaşama gücümü yitirdim. O coşkulu, mutlu, umutlu günlerimi ne de çok özlüyorum. Öylesine bir özlem ki bu; ne sen sor, ne ben söyleyeyim. Sevdiklerim, özlediklerim ve bana dost olanların her biri başka bir yerde; hiç birine kavuşamıyorum.

Dalları fırtınada kopmuş bir ağaç gibiyiz iki gözüm. Her dalımız bir sınır boyunda, her yaprağımız bir ülkeye savrulmuş. Bir yanımız vizeli, bir yanımız kaçak. Çocukluğumu, ilk gençliğimi, geçmişimi, memleketimi velhasıl eskiye ait herşeyimi nasıl özlüyorum biliyor musun? Özümü özlüyorum, özümü.....Kendim olabilmeyi, sözümde durmak için verdiğim çabayı, kendime dürüst olmak için kendimle olan mücadelemi, özümle barışık yaşamayı özlüyorum. En iyi sen bilirsin, bir huyumu terk etmek için sarf ettiğim gayreti. Doğaya, insanlara, hayvanlara, çocuklara olan sevgimi, tutkumu ve yüreğimdeki ateşi, dimağımdaki tadı da en iyi sen bilirsin.

Zaman geçiyor, hayat geçiyor, ömrümde akşam çanları çalmaya başladı bile. İnsanın mutlulukları, heyecanları, hayatı, yaşadıkları geride kalıyor iki gözüm. Bizim gibileri yıllar geçtikçe daha bir duygusallaşıyor. Toplumların gittikçe bencilleştiği, duyarsızlaştığı dünyamızda olup bitenler beni hüzünlendiriyor. Acaba bu durumun bilincinde ve farkında olan çevremizde kaç insan var ? Binbir düşünce üşüşüyor beynime. Anılarla, özlemlerle boğuşmak beni yıpratıyor. İç acısıyla dolu, yaralı, bin yerinden vurgun yemiş bir gönülle acılara karşı umarsız olmaya çalışıyorum ama olmuyor. Belki bir gün son bulacak ufuklarda solar hüznümüz. Hala bir şeyler bekleyerek bulutsu bir sise gömülüyor her şey.

Şimdi ise, gülmek-ağlamak arası monoton bir hayatın girdabında kaldım. Üzerime ölü toprağı serpilmiş gibi. Silkinip çıkamıyorum. Gün ışığına, suya hasret bitkiler gibi tatsız ve tuzsuzum. İşte şimdi böyle bir insan oldum iki gözüm. Gayesiz ve huysuz . Evden sokağa her çıkışımda, penceremden dışarı her bakışımda, karabasan gibi çöken sis ve karanlık dokunuyor bana. Oysa ışık umut, umutsa hayat demektir. Ben mi o ışığı yitirdim, yoksa o ışık mı beni; bilmiyorum.

Nedense hep geçmişe bir özlem duygusu büyüyor içimde... İşte böyle iki gözüm. Hangi gündeyiz? Bugün ayın kaçı? Hangi mevsimdeyiz ? Bilmiyorum. Bilsem de, benim için artık hiç bir önemi yok..........

Uzun yıllar önce sevdamı yüreğime yükleyip geldiğim bu yabancı ülkede, koynunda volkanları taşıyan bir dağ gibi sustum. Suskunluğumu delicesine haykırmak isterken, içime ağuları akıttım ve öylece sustum. Kara bir diken gibi yuttum ve içime yığılıp öğlece kalakaldım. İçimdeki yangını, yüreğimdeki yarayı, gözlerimdeki damlayı sorma. Hasretlere dayayıp başımı, hüzünle geçip giden günlere, gecelere döndüm sırtımı iki gözüm. Yorgun, yetim ve yaralı. Gönlümün duvarına kocaman bir sevda resmi çizdim, bir de ateş yaktım ocağıma dağ gibi.Ki, okyanuslar söndüremez.

İnsanlar, var olalı beri kabullenmiş sevdayı. Herkes kendi sevdasının Mecnunu; kendi hasretinin delisi olmuş. Kendi hikayesini, kendi sevdasını en büyük sanmış ve saymış; büyütmüş yüreğinde dağ dağ. Sabır sabır beyninin gergefine işlemiş. Benim sevdam da benim için dünyanın en büyük, en kutsal sevdası....

Ben ki, sevdanın çöllerinde ayrılıkların en büyük hasretini çektim Leyla ‘mın. Ferhat oldum dağları deldim. Kerem oldum yaktım kendimi. Pir Sultan oldum asıldım, Nesimi oldum yüzüldüm. Kavuşmak için gönlümü yollara düşürdüm. Horlandım, ezildim, hakaretlere, işkencelere maruz kaldım.

Yüreğimdeki yangını, gözlerimdeki hicranı sorma iki gözüm. Acılarımı kimsesizliğime yükleyip, uzayıp giden yollara düştüm. Yorgun, yetim ve yaralı. Aşık oldum, yaktım kendimi. İçimde bin yangınla çıktım yola. Sevgilime şiirler yazmak, şarkılar bestelemek, türküler yakmak en büyük ibadetimdi. Kavuşmak ise en inanılmaz hayalim.

Bilirim ki aşkın bahçesinden bir gül koklayan, şeyda bülbül olurmuş. Bilirim ki aşkın pınarından bir damla içen, ömrünce sarhoş gezermiş. Bilirim ki kavuşmak olmasa sevdalılar, ağlayı ağlayı kör olurmuş.

Aşk olmasa iki gözüm, içimde biriktirdiğim bu yangın olmasa, dolmasa iliklerime aşkın hasreti, bu yangın yüreğimi sarmasa, avuçlarımı yakmasa bu ateş, akar mı damarlarımdaki kan! Bir gün kavuşmak hayali olmasa, nasıl dayanılır bu yaşama, bu kimsesizliğe, bu gurbete, bu hasrete iki gözüm, nasıl?

sorma
ben kimim, adım ne, nereden geldim
kim açtı bu kahrolası çukuru yüreğimde
kimi sevdim, kime özlemim
kaç yıl sevda doldu iliklerime
kaç yıl eksildim.

tut ki, bir pınarım suyu kesik
akamadım nazlı nehirlere tut ki
susturulmuş binlerce türkü
bastırılmış binlerce acıyım
baştanbaşa aşk ve ateş

tut ki, incinmiş bir gülüşüm
gecikmiş bir düş
bir ateşin çemberinde
yarım kalmış sevinçler kanayan

tut ki, kar altında sevincim
bütün mevsimlere küsmüşüm

kanadı kırık bir serçeyim tut ki
dağlarda koparılmış kınalı bir çiçek

ateşin zulmünü gördüm
suyun ihanetini
baştanbaşa aşk
baştanbaşa hasret
susturulmuş
milyonlarca türküyüm

bir sarı çiçek
bir sarmaşık belki
çözer dilini yüreğimin

ihanetlerin kilitlediği


iwosky - avatarı
iwosky
Ziyaretçi
5 Aralık 2006       Mesaj #658
iwosky - avatarı
Ziyaretçi
sonsuz aşk


sonsuz bir sevgi için açtım ellerimi sana
yağmur ol yağ avuçlarıma içeyim seni kana kana
yaşam kaynağım ol mutluluk ver bu cana
sonra al bu can senin olsun

isterse gÜneş doğmasın karanlıklar içinde kalayım
yeterki elimi uzattığımda saçlarına dokunayım
karanlıklar içinden gözlerinin ışığıyla kurtulayım
sonra seninle bu hayatı paylaşayım

sevilen sen olunca aşk gÜzel
aşkımın ateşini hissetince bÜtÜn dertler biter
dudağındaki bir tebessÜm dÜnyalara bedel
sonra diye birşey kalmaz herşey aşkımla biter
ReaLin - avatarı
ReaLin
Ziyaretçi
5 Aralık 2006       Mesaj #659
ReaLin - avatarı
Ziyaretçi
Neydin sen?!.. Bir rüzgar mıydın da,şöyle bir esip geçtin?Yapraklarını döküp,dallarını kırdın içimdeki duygu çınarının!Yüreğime ebediyet arzusunun çekirdeğini bıraktın,bedenim alev alev tutuştu böylece.Sonsuz hayat az ötede dikilip duran muşahhas bir varlık kadar yaklaştı ruhuma.
Neydin sen?!.. Bir ışık demetimiydin de Rabbim bu demeti çok güzel yarattığı nadide bir kalıp içinde sundu bana?.. Bir aynamıydın ki,gözlerimi kaybettim içinde ve şimdi ne seni,ne de kendimi görebiliyorum?Neden bir an,pencerelerine varana değin açtın bana gönlünü?Sonra bir başka diliminde zamanın,esrarlı bir havaya bürünerek,kapıları bile kapattın yüzüme?..
Bir şiir miydin?İçimi doldurdun gizemli mısralarınla,intizarınla?Şimdi her mısra,boşluğa asılıp kaldı yapayalnız!..
Bir masal mıydın,kuşların geceleyin ruhuma anlattığı?Bir efsane miydin,çağların ötesinden kopup gelen?Yoksa bulutların kulağıma fısıldadığı bir nağme miydin?
Neydin sen?!..
Mystic@L - avatarı
Mystic@L
Ziyaretçi
5 Aralık 2006       Mesaj #660
Mystic@L - avatarı
Ziyaretçi
Yasak Aşk

yasak aşk özgürlük aşkıdır
en büyük özgürlüktür çünkü aşk
ve bütün özgürlükler gibi yasaktır
yargılayan sözlerden karakol gözlerden
sakınarak gizlice büyür sevgiler
özgürlükler gibi
kaçınılmazdır yaşanmalıdır

sen benim yasak aşkımsın ey sevgili
kimseye söyleyemediğim gizsin
susarım çoğu zaman kanayarak
olgunlaşmasını beklerim zamanın
gülmeyi konuşmayı unuturum
dilime bir ses düşse geceden
yüreğime gönderirim hemen
içimde sözcükler özgürlüğü dokur
sevda zindanlarında tutsak duygular
yüksek sesle aşk şiirleri okur

sen benim özgürlüğümsün ey sevgili
gönül çiçeğim yaşam gerçeğimsin
ilkel karanlık yapıların içinde
sevgisiz çağdışı yaratıkların elindesin
istemem yitirme gözlerindeki sevinci
diren sevginle. umudunla. özlemlerinle.
karanlığı benimseme aydınlığı düşle
mutsuzluğunun sorumlusu sen değilsin
bunu iyice bilmelisin
tarihi yapanlar çok yanlış yapmış
ve her yanlış kendi kurbanını yaratmış
biri sensin kurbanların öteki ben

Celal Kabadayı

Benzer Konular

6 Kasım 2015 / ThinkerBeLL X-Sözlük
11 Mart 2012 / Mira Edebiyat
 Sonsuz
14 Şubat 2013 / buz perisi Matematik