Arama

Sonsuz Aşk - Sayfa 46

Güncelleme: 26 Ekim 2014 Gösterim: 555.266 Cevap: 2.787
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
6 Kasım 2006       Mesaj #451
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Artık hiçbir şey ne eskisi gibi olacak ne de bizleri hatırlatan bir şarkı, bir şiir.. Kabuslarımı sensiz gecelere gizleyeceğim. Kanayan yüreğimdeki izlerini sessizce sileceğim. Ümitlerimi, kara umutsuzluklarla boyayıp karanlıklarda kaybettireceğim izimi. Bir geçmişin bittiği yerde, bu şehirde hazana dönen baharımın yasını tutacağım. Bağ bozumlarında, uçurumlardan düşerken yüreğim kırılgan umutlara vurgun yiyecek. Gökten kayarken yıldızlar tutulan dileklerde ben olmayacağım. Aşk defterimin son nirengi noktasını savuracağım. Bu rüzgarların ıslığında o kahvesi güzel, kahverengi gözlerini kifayetsiz özlemimde soldurup
hüzne boğulmuş yorgun ruhumu hapsedeceğim. En karanlık zindanlarda sevdalı yağmurların hüzzamlı sesi bu çaresizlik, bu umman..
Sponsorlu Bağlantılar

Allahım, sonsuza dek sürecek bu hicran..
feather

Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
6 Kasım 2006       Mesaj #452
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
SONSUZ AŞK
Dalga ile kıyının aşkını bilir misin?
Sponsorlu Bağlantılar
Öncesinden başlayıp, sonsuza giden dalga,
Hep aşka kavuşma özlemiyle atılır kıyıya.
Dalga, seven - kıyı, sevilendir.
Dokunur parmaklarının ucuyla sevdiğine dalga
Ve döner hep geriye
Bilir kavuşamayacağını ama hep koşar kıyıya
Her bir dokunuşunda aşkına verir bedenini hesapsızca
İşte, ben de seni böyle severim yar.

Yar, bilir misin dağ başında açan uçurum çiçeklerini?
Bilirler görünmeyeceklerini...
Sevilmeyeceklerini...
Koklanmayacaklarını...
Okşanmayacaklarını...
Ama inatla açarlar aşkla, sevgiyle, özlemle.
Hep beklerler gelmeyecek sevgilinin onu kucaklamasını
İşte, ben de seni böyle beklerim yar.

Yar, ipek böceğini bilir misin?
Onun kozasının içinde ördüğü o ipliğe olan aşkını
Bilir o, ördüğü ipliğin kendisinin ölümü olacağını
Ama aşkına feda eder kendini.
Öyle verir kendini yarenine korkusuzca
İşte, ben de kendimi böyle veririm sana yar.

Yar, ağaç ile meyvesinin aşkını bilir misin ?
Meyvesini vermelidir ağaç yeniden doğmak için
Öyle zorludur ki ayrılmaları
Verir meyvesini ağaç
meyve tohum olur, tohum kök olur
Ve yeniden doğar ağaç kendi meyvesinden
İşte bende böyle
yar;
Yok olmayı göze aldım, tekrar sende doğmak icin.


Gassan Satar

MARLON - avatarı
MARLON
Ziyaretçi
6 Kasım 2006       Mesaj #453
MARLON - avatarı
Ziyaretçi
Bir Aşk Hikayesi...

Üniversiteli delikanlı Kolejli kıza bir voleybol maçında rastladı. Okul salonundaydı maç. Tribünsüz,minik bir salon.. Seyircilerle, oyuncular arasında, sahanın çizgisi vardı sadece..O kadar yakındılar..

Delikanlı, bu tatlı, bu güzel, bu dünyalar şirini kızı ilk defa görüyordu takımda.. Hoşlandığını, fena halde hoşlandığını hissetti. Az sonra bir şeyi daha hissetti. Uzun zamandan beri maçı değil, o güzel kızı izlediğini.. Kız servis atarken hemen önünden geçti. Göz göze geldiler.. Kız gülümsedi..

Delikanlı, çok popülerdi o yıllarda.. Kız onu tanımış olmalıydı. Kim bilir, belki kız da ondan hoşlanmıştı.. Belki de delikanlı öyle olmasını istediği için ona öyle gelmişti.. Set değişip, takım karşıya gidince, delikanlı da yerini değiştirdi, o da karşıya gitti.. Üçüncü sette tekrar eski yerine döndü.. Kız da gidiş gelişleri fark etmişti galiba.. Bir defa daha gülümsedi. Manidar.."anladım" der gibi bir gülümseyişti bu...

Delikanlı o hafta boyu hep bu dünyalar şirini kızı düşündü.. Pazar günü, sabahın köründe kalktı, erkenden oynanacak maçı, ne maçı canım, o dünyalar şirini kızı görmek için..

Delikanlı artık kızın hiçbir maçını kaçırmıyordu.. Dahası.. Ankara Koleji'nin her dağılış saatinde, okul civarında oluyordu, onu bir kez daha görmek için.. Karşılaştıklarında, hafif çok hafif bir gülümseme, çok minik bir baş eğmesi ile selamlaşır olmuşlardı.. Bir defasında, yaptığına sonra kendisi de günlerce güldü.. O gün gene tesadüfmüş gibi, okul dağılışı kızın karşısına çıkmış, gülümseyerek selamlamış, sonra arka sokaklara dalıp, yıldırım gibi koşarak, bir blok ötede gene karşısına çıkmıştı. Kız bu defa, iyice gülmüştü.. Karşısında, sözüm ona ağır ağır yürüyen, ama nefes nefese delikanlıyı görünce..

Delikanlı, voleybol takımının kaptanını iyi tanıyordu. Arkadaştılar. Sonunda bütün cesaretini topladı, kaptana açıldı.. O kızdan fena halde hoşlanıyordu. Galiba kız da ona karşı boş değildi. Bir yerde, bir şekilde tanışmaları gerekiyordu.. O zamanlar, bu işler böyle oluyordu çünkü.. Kaptan "tabi" dedi.. "bu hafta sonu güzel bir konser var. Biz onunla gitmeye karar vermiştik zaten. Sen de gel. Hem konseri birlikte izleriz, hem de tanışırsınız.."

"Mutluluk işte bu olmalı" diye düşündü delikanlı.. "Mutluluk işte bu!.."

Ve konser gününe kadar geceleri hiç uyuyamadı.. Konser gününü de hiç ama hiç unutmadı.. O ne heyecandı öyle.. Konserin verildiği sinemanın kapısında tanıştılar.. El sıkıştılar.. O güzel ele dokunduğu anı da hiç unutmadı delikanlı.. Kaptan, salona girdiklerinde, ustaca bir manevra daha yaptı. Delikanlı ile dünyalar şirini kız yanyana düştüler.İnanamıyordu delikanlı.. Onunla nihayet yanyana oturduğuna, onun sıcaklığını hissettiğine, onun nefesini duyduğuna inanamıyordu.. Biraz önce tanışırken tuttuğu el, bir karış ötesinde öylesine duruyor, delikanlı, sahnede dünyanın en romantik şarkısı söylenirken –o an dünyanın bütün şarkıları dünyanın en romantik şarkısıydı ya- o eli tutmak için öylesine büyük bir arzu duyuyordu ki içinde.. Ama uzatamıyordu işte elini.. Her şey böyle iyi giderken, yanlış bir hareketle, onu ürkütebileceğinden, incitebileceğinden öylesine korkuyordu ki..

Sonunda dayanamadı, sanki kolu uyuşmuş gibi, uzandı..Kolunu kızın koltuğunun arkasına koydu.. Kızın omzuna değil.. Koltuğun üzerine.. Sonra kız arkaya yaslandı.. Bir kaç saç teli, delikanlının elinin üzerine dokundu.. Kalbi yerinden fırlayacak gibi atıyordu artık genç adamın.. Dünyalar şirini kızın saçları eline dokunuyordu çünkü.. Konserden çıkarken, kız, şakalaştı.. "Sizi her maçımızda görüyoruz. Alıştık nerdeyse.. Yarın Adana'da da maçımız var.. Gözlerimiz sizi arayacak.."

Hayır, aramayacaktı. Delikanlı o anda kararını vermişti çünkü.. Cebinde onu otobüsle Adana'ya götürüp getirecek, hatta öğle yemeğinde bir de Adana kebap yedirecek kadar para vardı.. Gece yarısı kalkan otobüse bindi.. Sabah erkenden Adana'ya indi. Maç saatine kadar başı boş dolaştı. Salona erkenden girdi, en ön sıraya tam servis köşesine en yakın yere oturdu.. Takımlar sahaya çıkarken, salondaki en heyecanlı seyirci oydu. Maç falan değildi sebep tabii.. İlk sette kız farkında bile değildi onun.. Nerden olsundu ki.. İkinci sette öbür tarafa gittiler.. Döndüklerinde, ügüncü sette kız fark etti delikanlıyı..Yüzünde çok ama çok şaşkın bir ifade, biraz mutluluk, biraz da gurur vardı sanki.. Ankara'nın hele Kolejde çok popüler bu delikanlısının onun için ta oralara geldiğini bilmenin gururu..

Maç bitti. Kız soyunma odasına, delikanlı garaja gitti. Tek kelime konuşmadan.. Konuşmaya gelmemişti ki.. Kız "keşke orada olsaydın" demişti. O da olmuştu işte.. Hepsi o.. Ona o kadar çok şey söylemek istiyordu ki aslında..

Bir gün üniversite kantininde gazete okurken, iç sayfalarda bir şiire rastladı. Daha doğrusu bir şiirden alınmış bir dörtlüğe.. Söylemek istediği her şey bu dört satırda vardı sanki.. Bembeyaz bir karta yazdı o dört satırı.. Öğleden sonrayı zor etti, Kolejin önüne gitmek için.. Kızın karşıdan geldiğini gördü. Koşarak yanına gitti. "Bu sana" diye kartı eline tutuşturdu ve kayboldu ortadan.. Kız, Necip Fazıl'ın dört satırını okurken..

"Ne hasta bekler sabahı
Ne taze ölüyü mezar...
Ne de şeytan bir günahı
Seni beklediğim kadar!.."

Ertesi gün öğleden sonra, tarif edilemez heyecanlar içinde Kolejin önündeydi gene.. Kız karşıdan geliyordu.. Bu defa yanında arkadaşları yoktu. Yalnızdı.. Yaklaştığında işaret etti delikanlıya.. Gözlerine inanamadı genç adam.. Onu yanına mı çağırıyordu yoksa.. Evet, çağırıyordu işte.. Kalbinin duracağını sandı yaklaşırken.. "Sana bir şeyler söylemek istiyorum" dedi kız.. O da heyecanlıydı, belli.. "Bak iyi dinle.. Dünkü satırlar için çok teşekkürler.. Herhalde hissettin, ben de senden hoşlanıyorum. Ama senden evvel tanıdığım birisi daha var. Ondan da hoşlanıyorum ve henüz karar veremedim, hanginizden daha çok hoşlandığıma.. Ve de şu anda, onu terk etmem için bir sebep yok.."

"O zaman karar verdiğinde ve de eğer seçtiğin ben olursam, hayatında başka kimse olmazsa, ara beni!" dedi, delikanlı ikiletmeden.. Ayrıldı kızın yanından.. Bir daha voleybol maçına gitmeden, bir daha okul yolunda önüne çıkmadan.. Bir daha onu hiç görmeden..

Yıllarca sonra Levent Yüksel'in söyleyeceği şarkıdaki Sezen Aksu'nun sözlerini o zaman biliyordu sanki. Aşk "onurlu" olmalıydı.. Günlerce, haftalarca, aylarca bekledi.. Tıpkı, kıza verdiği o dörtlükteki gibi bekledi.. Hastanın sabahı, şeytanın günahı beklediği gibi bekledi.. Heyecanla bekledi. Hırsla, arzuyla bekledi. Umutla, umutsuzlukla bekledi. Bazen öfkeyle bekledi.. Ama bekledi.. Başka hiç kimseye bakmadan, başka hiç kimseyi bulmadan bekledi. Bir gün bir şiir antolojisinde şiirin tamamını buldu.. İki dörtlüktü şiir.. İlki kıza verdiğiydi.. Bir ikinci dörtlük daha vardı orada.. O dörtlüğü de bir kartın arkasına dikkatle yazdı.. Cebine koydu..

Bekleyiş sürüyor, sürüyordu.. Okullar kapandı, açıldı.. Aylar, aylar geçti..Bir gün delikanlı kızı aniden karşısında gördü.. "Günlerdir seni arıyorum" dedi kız. "Günlerdir seni arıyorum. İşte sana haber.. Artık hayatımda hiç kimse yok!.."

"Yaa" dedi delikanlı.. "Yaa" dedi sadece.. Kalbi heyecandan ölesiye çarparken, aylardır ölesiye beklediği an gelip çatmışken, ağzından sadece bu ses çıkmıştı: "Yaaa!.."

Cebindeki artık iyice eskimiş kartı uzattı kıza.. "Sana bir şiirin ilk dörtlüğünü vermiştim ya bir gün.." dedi. "Bu da sonu onun..."

Sonra yürüdü gitti, arkasına bile bakmadan.. Kız ikinci dörtlüğü oracıkta okurken..

"Geçti istemem gelmeni
Yokluğunda buldum seni.
Bırak vehmimde gölgeni
Gelme artık neye yarar!.."

Aradan yıllar, çok ama çok uzun yıllar geçti. Delikanlı bugün hala düşünüyor.. O uzun, çok uzun bekleyiş mi öldürmüştü aşkını? Ya da beklerken, ölesiye beklerken hayalinde öylesine bir sevgili yaratmıştı ki, artık yaşayan hiç kimse bu hayali dolduramazdı.. O sevgilinin kendisi bile.. Hayalindekini canlı tutmak için mi, canlısını silmişti yani?.. Ya da.. Ya da.. Bir şiirin romantizmine mi kapılmış, bir delikanlılık jesti uğruna, mutluluğunun üzerinden öylece yürüyüp mü gitmişti acaba?

Delikanlı bu soruların cevabını bugün hala bilmiyor.. Bilmediğini de en iyi ben biliyorum.. Çünkü, o delikanlı, bendim!...


Yazar : Ahmet Sabri AL Tarih : 23.09.2004
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
6 Kasım 2006       Mesaj #454
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
ELLERİN...



Artık kış geliyor...
Kışlar,soğuklar korkutmuyor beni eskisi gibi
Üşümüyorum düşündükçe seni.
Biliyorum bir dokunuşunla ısıtır yüreğim yüreğini.
Dışarıda kar varmış,
evde yemek yokmuş açmışım,param bitmiş bana ne.
Sen varsın ya,gün gibi doğdun içime.
Nereye baksam sen,neye baksam sen.
İçtiğim sigaram,yediğim her lokmam sen oluyorsun.
Bütün aşk şarkıları senin için yazılmış,seni anlatıyor.
Hava mis gibi sen kokuyor.
Senli yağmurlar yağıyor dışarıda.
Koşuyorum ,iliklerime kadar seninle ıslanayım diye.
Sonra,seni yazmak istiyorum,seni anlatmak.
Seni,sevdamı anlatacak kelime bulamıyorum.
Neler oluyor bana anlamıyorum.
Seni düşünmekten,seni beklemekten,
seni sevmekten yorulmuyorum.
Gün boyu saatleri,dakikaları sayıyorum.
Daha gelmene vakit var biliyorum.
Yine de her günkü yerde sabırsızlıkla bekliyorum.
Dakikalar yıl oluyor dayanamıyorum.
Ve sana kavuşmak sonunda...
Zaman geliyor,giriyorsun ya her gün o kapıdan; yüreğim nasıl çarpıyor...
Her gün aynı heyecanla,yüreğim sana doğru koşuyor.
Bugüne kadar hep gözlerimle sevdim seni.
Yüreğimle sevdim...
Ama bugün ellerimle sevdim seni.
Ellerim hissetti ellerini.
Sana dokunabilme ihtimali bile titretirken yüreğimi,
usulca tuttun titreyen ellerimi.
Allahım!kalbimin atışı şaha kalktı,kelimeler bitti,hayat durdu sanki.
Ellerim ellerinde kaybolmuşken görmek istiyorum gözlerini.
Konuşamıyorum,dilim tutuldu ama içimden binlerce kez yalvarıyorum ''''asla bırakma ellerimi''''
.Yüreğimdeki ürpertiyi hala hissediyorum,o günkügibi.
Sevdam,aydınlığım,umudum...Seni öyle çok seviyorum ki.
feather
Pollyanna - avatarı
Pollyanna
Ziyaretçi
6 Kasım 2006       Mesaj #455
Pollyanna - avatarı
Ziyaretçi
Seni Sevmek Yakıştı bana

Seni sevmek yakıştı bana.
Bütün çığlıklarımı sana attım.
Bütün gizlerimi sana açtım.
Bütün aşklarımı sende yaşadım.
içimde mevsimler seninle döndü..
bahardan kışa..
sonbahardan yaza..
Rüzgar et nefesini.
Ürpert tenimi.
Dağıt saçlarımı, aklımı, yatağımı..
Sevdir yeniden küstüğüm yastıkları..

Seni sevmek yakıştı bana..
Uzak yarim oldun.
Memleketli yarim oldun.
Dost yarim.
Yoldaş yarim oldun..
Firari kaçak yasaklı yarim.

Gördünmü ne kadar çoğalmışsın..
İki söz söyle..
Yakışmıyor bu sessizlik.
Hadi.. bir söz.! ! !
Azalt içimdeki parçalanmayı..

Ne yalan söyliyeyim
yakışıyorsun bana
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
7 Kasım 2006       Mesaj #456
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
gözlerim uzun uzun dalıyorsa sensiz
anlarım o vakit bu mutsuzluğumun kışıdır
dertler ki başımın köteği
toprağa taşıdığım ömür
bozduğun yeminlerle yaslıdır...
feather
arwen - avatarı
arwen
Ziyaretçi
7 Kasım 2006       Mesaj #457
arwen - avatarı
Ziyaretçi
PENCEREMDEN HER BAKTIĞIMDA
SENİ GÖRÜYORUM
HİÇ BİTMEYEN YOLLARDA,
BİRAZ ÜZGÜN,
BİRAZ KIRGIN,
BİRAZ SOLGUN BİR HALDE,

PENCEREMDEN HER BAKTIĞIMDA
SENİ GÖRÜYORUM
SONU GELMEYEN YOLLARDA,
GÖZLERİNDE YAŞLAR,
YÜREĞİNDE YASLAR,
VE DİLİNDE AŞK ŞARKISIYLA,

PENCEREMDEN HER BAKTIĞIMDA
SENİ GÖRÜYORUM
SİSLİ KARANLIKLAR ARDINDA,
BEYAZLAR İÇİNDE BANA DOĞRU GELİYORSUN
KARANLIKLARIN ARASINDA,
BEYAZLARIN İÇİNDE O KADAR MAHSUMSUNKİ
ANLATAMAM...
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
7 Kasım 2006       Mesaj #458
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Ben Ve Gecelerim Hep Seveceğiz Seni
Daha kaç geceler böyle sessiz, böyle sensiz yaşayacağım?..
Bilmiyor musun ki ey yar, beni ne çok mahvediyor uzaklığın, ne çok bölüyor kalbimi kalbin... Bir gece daha başlıyor...
Önümde upuzun yaşayacağım bir gecem, bir karanlığım daha var.
Saatlere, saniyelere gireceğin; damarımdaki kanıma kadar işleyeceğin bir gecem daha başlıyor...
Bir gecem, bir sevdam daha başlıyor ama yazık ki gözyaşları ma giren olmayacaksın yinede.
Beni artık acılarımla baş başa bıraktı ağlamalarım. Göz yaşlarım bile beni terk etti.
Sen geldiğinden, sen olduğundan beri tüm her şey beni terk etti. Ben de tükettim onları zaten.
Evet artık geceleri uyuyamıyorum. Karanlıklar başlar başlamaz başlıyor kalbimin ağlamaları.
Önceleri onları dinlemeye, onlara ses vermeye çalışıyordum. Fark etmiyormuşum gibi davranıyordum.
Sırf o karanlık geceyle yüz yüze gelmemek için.
Biliyordum o yalnızlığı yaşamam gerekiyordu. Bir insan arıyordum yanımda, geceyi bana unutturacak.
Onun iyi, güzel ve çirkin olması da önem taşımıyordu. Yeter ki olsun yanımda.Olsun ki gece üzerime üzerime gelmesin.
Yanımda birini görüp vazgeçsin benden.Veya yanımda birileri olsun da unutayım istiyordum SENİ.
Biliyordum ki geceyle yüz yüze kaldığım zaman “Sevda” dışında bir şey olmayacaktım.Sonra, sonra bu dönem de kayboldu.
Yalnızlığı arayan, yalnızlığa özlem duyan oldum.O karanlık gecelerin ıssızlığına gömülmekten kaçamaz oldum.
Çünkü onlar da seni buluyordum. Çünkü bana gündüzlerin veremediğini veriyordu geceler SENİ...
Gündüzlerde yoktun, aydınlarda yanımda yürüyen değildin. Ama geceleri öylemiydi?...
Geceleri yüreğimde yürüyordun ve ben adımlarında yaşayandım. Artık uyuyamıyorum.
Hem de hiç mi hiç Ne kadar çabalasam da olmuyor.
Bir garip ağırlıkla kah seni bekleyerek kah gelmeyeceğinden emin olarak geçiriyordum saatleri.
Seni yaşıyordum. Gecelerde yüz yüze kalıyorduk seninle.
Gece vefalı, fedakar bir anne gibi kucağına alıyor beni sabaha kadar götürüyordu.
Zaman akıyor muydu, geçi yor muydu bilen değilim. Hiçbir zaman da bilen olmadım.
Bu yaralarla, bu kanıma işleyen aşk yangınlarıyla sabaha nasıl kül olmadan varabiliyordum? Bilmiyorum gerçekten.
Yanmaktan ateş olduğum bu gecelerde beni tüketmeyen neydi?Sevgin mi? Beni evirip çevirip kora getiren söndürmeyen neydi?
Bağrımdaki yangından neden yok olmuyordum? Beni sabaha vardıran geceler miydi yoksa? Geceler Benim gecelerim......
Senin gecelerin... Seni yaşadığım Geceler. Gönlümde bir derin yarasın sen!
Bu gecelerde de çok şey istedim bir şeyler yapabilmeyi. Elime çoğu kez kalem kağıt alıp seni yazmayı istedim. Olmadı ama.
Kalbim seninle öylesine doluydu ki her hareketim sönük kalıyordu.Ben çaresizliği kapılıp gidiyordum.
Ne yaptığımı bilmiyordum. Saatlerce, saatlerce oturup seni düşünüyordum.
Kalbimde bastırmaya çalıştığım duygularıma ilk olarak geceleri yaşama hakkı veriyordum.
Herkesten gizlemeye çalıştığım o korları gecelere çıkartıyordum sanki. Gecelerden saklamıyordum hiçbir şeyi.
Gecelerle paylaşıyordum, ve geceler sarıyordu beni.
Beni alıp sensizliğin okyanusunda boğmuyordu.Beni sensizliğin zirvesinde, en uç noktasında aşkın sonsuzluğuna götürüyordu.
Artık bu geceleri sevmeye başlıyorum. Bana seni getiren geceler.....
“Benim gecelerim onlar.... Benim senlerim benim yalnızlıklarım, benim aşklarım diyebildiğim gecelerim.”
Evet artık uyuyamayan, ağlayamayan gözlerime ağlamıyorum. Gecelerimi de feda ediyorum sana.
Gündüzlerde söyleyemediklerimi gecelerde haykırıyorum. Ve uçsuz bucaksız seviyorum seviyorum SEVİYORUM.
Artık uyuyamıyorum, evet. Uykular haram oldu bana senden sonra. Hem nasıl uyuyabilirim ki?
Gözlerin var artık gecelerimde, senin gözlerin senin karanlık gözlerin.. Hiç görmediğim gözlerin....
Sanıyorum ki artık sana yalnız ben değil, geceler de vurgun!
Beni böylesine koynuna alışı, karanlığında bunca aydınlatması neden?
Evet sen öyle güzel, öyle güzelsin ki, geceler de seni sevdi.
Öyle ki sana ihanet edip de seni yaşamıyormuşçasına uyumaya,
gözlerimi yummaya çalıştığım zaman hemen giriveriyorlar içime ve seni getiriyorlar bana.
Gözlerimi öyle bir açıyorlar ki bir dahasına kapayamıyorum bile.... Ve ağlayabilmeyi diliyorum bazı geceler.
Bunu gecelerden sonsuza diliyorum.
Ağlasam, doyasıya hıçkırırcasına ağlasam belki seni bir parçacık olsa unutur
ve kendi içime gömülür birazcık gözlerimi yumabilirim diye düşünüyorum.
Sabahları uykuda yakalayan olmaktan çıkıp, sabahları uykuda bulunan olmak istiyorum. Bunun için istiyorum ağlayabilmeyi.
Sana olan özlemimi, içimde bir dağ kadar ululaşmış hasretini belki bir parça dindirebilirim diye düşünüyorum.
Belki seni birazcık gömebilirim de yüreğime, rahatlarım diye umuyorum olmuyor.
Ağlamaya çalışıyorum, ağlamalarım bana isyanlar ediyor. Geceler bana bu isteğimi vermiyor.
Ne zaman ağlasam yalnızca ve yalnızca bir iki gözyaşı olup kalıyorsun gözlerimde.
Gözlerimde donan birkaç damla yaş oluyorsun, o yaşları da sarıyor geceler. O yaşlarla birlikte alıyor yanına geceler beni...
Geceler unutmamı istemiyor seni, geceler bana ihanet ediyor. Geceler senden yana sevdiğim, geceler seni yaşamamı istiyor.
Sözümü dinlemiyor..... Güneşi özlediğim oluyor arada bir. Yeter diyorum bunca yıldızla arkadaş olduğum.
Seni unutup da yıldızları gördüğüm anlar olursa tabii. Beni böyle gördükleri zaman anlamıyor insanlar.
Nasıl böyle saatlerce kalabildiğimi sorup duruyorlar.
Böyle tüm dünya uyku içindeyken benim nasıl karanlığın içinde bakışlarımı dayattığımın sırrını anlamıyorlar.
Ve onlar bilmiyorlar ki içim bir kordur...
Tüm dünya, tüm tabiat susmalarda ve uykulardadır belki ama benim yüreğimde gizlenmektedir tüm dünya...
Ben içime tüm insanları,,, tüm milyarları almışım. Farkında değiller. Herkesi ve her şeyleri sığdırmışım içime.
Bir sen sığmıyorsun, bir seni sığdıramıyorum kalbime, bilmiyorlar...Ve senin uzaklığın, ve senin gece kadar olan uzaklığın...
Bana öyle uzak öyle yabancısın ki sevdiğim, seni senden istemeye korkuyorum. Geceleri bu yüzden seviyorum.
Seni sevmeme engel olmuyor, seni bana getiriyor... ve seni gecenin karanlığında buluşumdandır seni gündüzleri istemeyişim.
Evet sevdiğim bana her şeyden ve herkesten uzaksın. Herkesin yaşamına giriyor, her şeyi paylaşıyorsun insanlarla...
Ama bana gelmiyorsun. Ama ama sitem bile etmiyorum... Sana söyleyecek söz bulamıyorum.
Söyleyecek bir şeyler arasam ve bulsam biliyorum geceler alır onu elimden, dilimden de.
Sana söyleyeceklerimin hesabını yapsam sabahlar buna izin vermez. Ve ben seni yaşıyorum.
Olsa olsa sana “BU SEVGİYİ YAŞA” diyebilirim. “Gel birlikte yaşayalım” demeye dilim varmaz.
Geceler bunu bırakmaz yanına. Kaybettiğim değilsin. Ben seni hiç yitirmedim. Çünkü içimde taşıdığımdın hep.
Benden bir parça oldun sen. Ben kendimi yitirmediğim sürece sen de kaybolmayacaksın.
Evet, seni anlamakla, seni yaşamakla, seni sevmekle geçirdiğim bu gecelerde, sabahladığım bu gecelerde,
benden çok uzaklarda bulunan sana uykularında bir rahatlık veriyorsa sevdam, ne mutlu bana.
Gecelerim...“Sarın yaralarımı geceler” demiş bir şair.. Beni bu geceler mahvetti desem haksızlık mı ederim onlara.
Beni sen mahvettim desem yalan olur bu. Ama beni bu geceler, geceleri de bana musallat eden sensin.
Senin sevdanla başladı gecelere sevda yazmam. Sevda masalı okumam bundandı. Ben bu gecelerde tüm karanlıkları dağıtabilirim.
Bana hüzünlerini, bana acılarını ver sevdiğim. Ver ki senin acılarını da ortak edeyim gecelerime.
Ver ki gecelerle kavgalı olayım.Şimdi seni getirdikleri için onlara ses bile çıkarmıyorum.
Sen yaşadığımsın, yaşatanımsın. Sevdamsın sen...Belki ben anlatamıyorum ama geceler bu sevdaya şahittir.
Çünkü artık onlarda bu aşka ortak oldular. Belki benden bile çok seviyorlar seni. Ben seni hiç mi hiç gözlerimle bitirmek istemedim.
Ve gecelerin içinde, gecelerle birlikte hep sevdim seni...VE HEP SEVECEĞİM...
Ne kadar birlikte olamayacağımızı bilsem de Ben ve Gecelerim Hep seveceğiz seni...
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
7 Kasım 2006       Mesaj #459
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Yâr o ki; ebedî sevda,
Hasretine doyulmaz.
Güzelliği nurdan peydâ,
Bakılmaya kıyılmaz.
O ki artık yanında,
Başka murad umulmaz.
feather
arwen - avatarı
arwen
Ziyaretçi
7 Kasım 2006       Mesaj #460
arwen - avatarı
Ziyaretçi
AŞK bir yıl sürer
SEVGİ bir ömür

AŞK gözünde büyütür
SEVGİ razı olur

AŞK aldatır
SEVGİ ikna eder

AŞK (aşık) kıskanır
SEVGİ (sevgili) güvenir

AŞK seni de onu da ikiye böler
SEVGİ ikinizi bir eder

AŞK zehir gibidir
SEVGİ ilaç

AŞK ay gibidir hep bir karanlık yüzü var senden gizlenen
SEVGİ güneş gibidir hep sana bakar içini ısıtır

AŞK gider (isteyince)
SEVGİ kalır (isteyerek)

AŞK çeker, ezer, cesaret kırar
SEVGİ iter, teşvik eder, yüreklendirir.

AŞK ise; o senin için hedeftir
SEVGİ ise; ikiniz de aynı hedefe koşan oklarsınız.

Benzer Konular

6 Kasım 2015 / ThinkerBeLL X-Sözlük
11 Mart 2012 / Mira Edebiyat
 Sonsuz
14 Şubat 2013 / buz perisi Matematik