Arama

Anlayana - Sayfa 129

Güncelleme: 26 Kasım 2018 Gösterim: 626.101 Cevap: 3.995
AY_IŞIĞI - avatarı
AY_IŞIĞI
Ziyaretçi
21 Ekim 2007       Mesaj #1281
AY_IŞIĞI - avatarı
Ziyaretçi
Gözlerin Düşer Aklıma
Üşüyüp yorgun düştükçe yüreğim
Sponsorlu Bağlantılar
Kendime görünmez sıkıntılar büyütürüm.
Ne senin o dilsiz uzaklığın
Ne benim bu rezil gerçeğim
Bir çift kanat kesilir gövdem
Çıkar gelirim; esmerliğine senin
Günışığı giyinmiş o sıcacık tenine.
Akşam yüzüme yüzüm sulara
Bir korku gölgesi gibi vurdukça
Düşlerine sığınırım senin, aydınlık
Anılarına..
Gözlerin düşer aklıma, kirpiklerin
Saçların, avuçlarıma
Alırım, tel tel sarınır
Isınır avunurum...


Şükrü ERBAŞ
nünü - avatarı
nünü
Ziyaretçi
22 Ekim 2007       Mesaj #1282
nünü - avatarı
Ziyaretçi
Kim Özlerdi Avuç İçlerinin Kokusunu

Sponsorlu Bağlantılar
O kadar da önemli değildir bırakıp gitmeler,
arkalarında doldurulması mümkün olmayan boşluklar
bırakılmasaydı eğer.

Dayanılması o kadar da zor değildir,
büyük ayrılıklar bile, en güzel yerde başlatılsaydı eğer.

Utanılacak bir şey değildir ağlamak,
yürekten süzülüp geliyorsa gözyaşı eğer.

Yüz kızartıcı bir suç değildir hırsızlık,
çalınan birinin kalbiyse eğer.

Korkulacak bir yanı yoktur aşkların,
insan bütün derilerden soyunabilseydi eğer.

O kadar da yürek burkmazdı alışılmış bir ses,
hiçbir zaman duyulmasaydı eğer.

Daha çabuk unutulurdu belki su sızdırmayan sarılmalar,
kara sevdayla sarıp sarmalanmasalardı eğer.

Belirsizliğe yelken açardı iri ela gözler zamanla,
öylesine delice bakmasalardı eğer.

Çabuk unutulurdu ıslak bir öpücüğün yakıcı tadı
belki de,
kalp, göğüs kafesine o kadar yüklenmeseydi eğer.

Yerini başka şeyler alabilirdi uzun gece
sohbetlerinin,
son sigara yudum yudum paylaşılmasaydı eğer.

Düşlere bile kar yağmazdı hiçbir zaman,
meydan savaşlarında korkular, aşkı ağır
yaralamasaydı eğer.

Su gibi akıp geçerdi hiç geçmeyecekmiş gibi duran zaman,
beklemeye değecek olan gelecekse sonunda eğer.

Rengi bile solardı düşlerdeki saçların zamanla,
tanımsız kokuları yastıklara yapışıp kalmasaydı eğer.

O büyük, o görkemli son, ölüm bile anlamını yitirirdi,
yaşanılası her şey yaşanmış olsaydı eğer.

O kadar da çekilmez olmazdı yalnızlıklar,
son umut ışığı da sönmemiş olsaydı eğer.

Bu kadar da ısıtmazdı belki de bahar güneşleri,
her kaybedişin ardından hayat yeniden başlamasaydı eğer.

Kahvaltıdan da önce sigaraya sarılmak şart olmazdı belki de,
dev bir özlem dalgası meydan okumasaydı eğer.

Anılarda kalırdı belki de zamanla ince bel,
namussuz çay bile ince belli bardaktan verilmeseydi eğer.

Uykusuzluklar yıkıp geçmezdi, kısacık kestirmelerin ardından,
dokunulası ipekten bir o kadar uzakta olmasaydı eğer.

Issız bir yuva bile cennete dönüşebilirdi belki de,
sıcak bir gülüşle ısıtılsaydı eğer.

Yoksul düşmezdi yıllanmış şarap tadındaki şiirler böylesine,
kulağına okunacak biri olsaydı eğer.

İnanmak mümkün olmazdı her aşkın bağrında bir
ayrılık gizlendiğine
belki de, kartvizitinde "onca ayrılığın birinci
dereceden failidir"
denmeseydi eğer.

Gerçekten boynunu bükmezdi papatyalar,
ihanetinden onlar da payını almasaydı eğer.

Issızlığa teslim olmazdı sahiller,
kendi belirsiz sahillerinde amaçsız gezintilerle
avunmaya kalkmamış olsaydın eğer.

Sen gittikten sonra yalnız kalacağım.
Yalnız kalmaktan korkmuyorum da, ya canım ellerini
tutmak isterse...

Evet Sevgili,
Kim özlerdi avuç içlerinin ter kokusunu, kim
uzanmak isterdi ince parmaklarına,
mazilerinde görkemli bir yaşanmışlığa tanıklık
etmiş olmasalardı eğer!!

can yücel

Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
22 Ekim 2007       Mesaj #1283
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Neden





Sana bir gül almıştım,
Ayrılırken veririm diye.
O gün unuttum işte,
Vermeyi unuttum.
Böylesi daha iyi oldu,
Sen, o mis kokulu güle layık değilmişsin,
Sen, kendine oyuncak arayan, kalpsizin biriymişsin.
Ayrılırken akan göz yaşlarıma, gülerek bakan sen,
Benimle oynadın, beni kandırdın,
Ama şunu iyi bil ki,
Bu gönül seni çok sevmişti.
Senin gibi bir zalimi sevdiğim için,
Kendimden nefret ediyorum.
Nasıl oldu da bilemedim?
Senin gibi bir hayırsızı sevdim.
Şimdi sana soruyorum;
Hani beni seviyordun?
Hani bensiz yaşayamazdın?
Hani hiç ayrılmayacaktık?
Neden böyle oldu yar, neden?
Şimdi bu zavallı, sensiz nasıl yaşar?
Seni unutup bir başkasına nasıl bakar?
Ama sen acımadın,
Giderken, arkana bile bakmadın,
Ben senin gibi olamam,
Senin yaptığını ben yapamam,
Seni asla unutamam,
Çünkü yemin etmiştik,
Hiç ayrılmayacaktık,
Neden böyle yaptın yar, neden?


isimsiz kral
yüksel2 - avatarı
yüksel2
Ziyaretçi
22 Ekim 2007       Mesaj #1284
yüksel2 - avatarı
Ziyaretçi
KÖŞE

1.

Saçlarını kimler için bölük bölük yapmışsın
Saçlarını ruhumun evliyalarınca örülen
Tarif edilmez güllerin yankısı gözlerin
Gözlerin kac kişinin gözlerinde gezinir
Sen kaç köşeli yıldızsın

Fabrika dumanlarında resmin
Kirli ve temiz haritaları doldurmuşsun
Hatırasız ve geleceksiz bir iç deniz gibi
Aşka veda etmiş topraklarda durmuşsun

Benim geçmiş zaman içinde yan gelip yattığıma bakma
Ben geleceğin kara gözlü zalimlerindenim
Bir tek köşen bile ayrılmamışken bana
Var olan ve olacak olan bütün köşelerinin sahibi benim
Ben geleceğin kara gözlü zalimlerindenim
Sen kaç köşeli yıldızsın
S.KARAKOÇ
nünü - avatarı
nünü
Ziyaretçi
23 Ekim 2007       Mesaj #1285
nünü - avatarı
Ziyaretçi
SÜRGÜN ÜLKEDEN BASKENTLER BASKENTINE


IV
Senin kalbinden sürgün oldum ilkin
Bütün sürgünlüklerim bir bakıma bu sürgünün bir süreği
Bütün törenlerin şölenlerin ayinlerin yortuların dışında
Sana geldim ayaklarına kapanmaya geldim
Af dilemeye geldim affa layık olmasam da
Uzatma dünya sürgünümü benim
Güneşi bahardan koparıp
Aşkın bu en onulmazından koparıp
Bir tuz bulutu gibi
Savuran yüreğime
Ah uzatma dünya sürgünümü benim
Nice yorulduğum ayakkabılarımdan değil
Ayaklarımdan belli
Lambalar eğri
Aynalar akrep meleği
Zaman çarpılmış atın son hayali
Ev miras değil mirasın hayaleti
Ey gönlümün doğurduğu
Büyüttüğü emzirdiği
Kuş tüyünden
Ve kuş sütünden
Geceler ve gündüzlerde
İnsanlığa anıt gibi yükselttiği
Sevgili
En sevgili
Ey sevgili
Uzatma dünya sürgünümü benim
Bütün şiirlerde söylediğim sensin
Suna dedimse sen Leyla dedimse sensin
Seni saklamak için görüntülerinden faydalandım Salome'nin Belkıs'ın
Boşunaydı saklamaya çalışmam öylesine aşikarsın bellisin
Kuşlar uçar senin gönlünü taklit için
Ellerinden devşirir bahar çiçeklerini
Deniz gözlerinden alır sonsuzluğun haberini
Ey gönüllerin en yumuşağı en derini
Sevgili
En sevgili
Ey sevgili
Uzatma dünya sürgünümü benim
Yıllar geçti sapan olumsuz iz bıraktı toprakta
Yıldızlara uzanıp hep seni sordum gece yarılarında
Çatı katlarında bodrum katlarında
Gölgendi gecemi aydınlatan eşsiz lamba
Hep Kanlıca'da Emirgan'da
Kandilli'nin kurşuni şafaklarında
Seninle söyleşip durdum bir ömrün baharında yazında
Şimdi onun birdenbire gelen sonbaharında
Sana geldim ayaklarına kapanmaya geldim
Af dilemeye geldim affa layık olmasam da
Ey çağdaş Kudüs (Meryem)
Ey sırrını gönlünde taşıyan Mısır (Züleyha)
Ey ipeklere yumuşaklık bağışlayan merhametin kalbi
Sevgili
En sevgili
Ey sevgili
Uzatma dünya sürgünümü benim
Dağların yıkılışını gördüm bir Venüs bardağında
Köle gibi satıldım pazarlar pazarında
Güneşin sarardığını gördüm Konstantin duvarında
Senin hayallerinle yandım düşlerin civarında
Gölgendi yansıyıp duran bengisu pınarında
Ölüm düşüncesinin beni sardığı şu anda
Verilmemiş hesapların korkusuyla
Sana geldim ayaklarına kapanmaya geldim
Af dilemeye geldim affa layık olmasam da
Sevgili
En sevgili
Ey sevgili
Uzatma dünya sürgünümü benim
Ülkendeki kuşlardan ne haber vardır
Mezarlardan bile yükselen bir bahar vardır
Aşk celladından ne çıkar madem ki yar vardır
Yoktan da vardan da ötede bir Var vardır
Hep suç bende değil beni yakıp yıkan bir nazar vardır
O şarkıya özenip söylenecek mısralar vardır
Sakın kader deme kaderin üstünde bir kader vardır
Ne yapsalar boş göklerden gelen bir karar vardır
Gün batsa ne olur geceyi onaran bir mimar vardır
Yanmışsam külümden yapılan bir hisar vardır
Yenilgi yenilgi büyüyen bir zafer vardır
Sırların sırrına ermek için sende anahtar vardır
Göğsünde sürgününü geri çağıran bir damar vardır
Senden ümit kesmem kalbinde merhamet adlı bir çınar vardır
Sevgili
En sevgili
Ey sevgili
Uzatma dünya sürgünümü benim
LaDymm - avatarı
LaDymm
Ziyaretçi
23 Ekim 2007       Mesaj #1286
LaDymm - avatarı
Ziyaretçi
Kulağımda çınlar o son sözlerin
Büyülüyor resmindeki gözlerin
Korkuyorum belki yine özlerim
Kızsam da bir türlü yırtamıyorum

Duymak istemiyorum senin ismini
İnan ki mazimden sildim cismini
Elime alıyom cansız resmini
Kızsam da bir türlü yırtamıyorum

Dertler senden geldi çilem bitmiyor
Yine de gönlüme gücüm yetmiyor
Resmin avucumda elim titriyor
Kızsam da bir türlü yırtamıyorum

Düşünüyorum yıllarınan gününen
Ömrüm bitti yarıninen dününen
Elime alsam da öfke kininen
Kızsam da bir türlü yırtamıyorum

Ağardı saçlarım bembeyaz kaşlar
Acım ıstırabım yeniden başlar
Resmine düştükçe gözümden yaşlar
Kızsam da bir türlü yırtamıyorum

DURAN'ım hayaller kur diyor bana
Bu demli yaşamak zor diyor bana
Sanki cümle âlem dur diyor bana
Kızsam da bir türlü yırtamıyorum.... DURAN TAMER
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
23 Ekim 2007       Mesaj #1287
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Enkaz

sensizliğin hüküm sürdüğü
yine yapayalnız bir gecede,
seni düşündüm de cigaramı
bir başka çektim ciğerime!
ne olurdu benim için atsaydı
o zalim yürek,
lüzumu kalmadı artık;
çilekeş enkazımı kaldırmaya
yeter bir kazma...
bir kürek..!

isimsiz kral
</B>
yüksel2 - avatarı
yüksel2
Ziyaretçi
23 Ekim 2007       Mesaj #1288
yüksel2 - avatarı
Ziyaretçi
BULMAK

Bir an kayboldun gibi! yaşadım kıyameti
Yoruldun ama buldun ey kalbim emaneti

Yeniden su yürüdü dalıma yaprağıma
Bir bakışın can verdi kurumuş toprağıma

Çiçeğe durdu kalbim içtim parmaklarından
Göz çeşmem suya erdi sevda kaynaklarından

Bir aydınlık denizin sonsuz derinliğinde
Yüzüyorum gözünün yeşil serinliğinde

Bir ışık bir kelebek biraz çiçek biraz kuş
Yeni bir ülke yüzün ellerimde kaybolmuş

Soluğum bir kuş gibi uçuyor ellerine
Kapılıp gidiyorum saçının sellerine

Gözlerinden göğüme sayısız yıldız akar
Bir gülüşün içimde binlerce lamba yakar

Bir kurtuluştur o an çağrılsa senin adın
Sesin ne kadar sıcak sesin ne kadar yakın

Tabiat bir bembeyaz gelinlik giymiş gibi
Yüzüme kar yağıyor sanki elinmiş gibi

Sensiz geçen zamanı belli yaşamamışım
Sensizlik bir kuyuymuş onu aşamamışım

Bir yol buldum öteye geçerek gözlerinden
İşte yeni bir dünya peygamber sözlerinden

Ölüm bize ne uzak bize ne yakın ölüm
Ölümsüzlüğü tattık bize ne yapsın ölüm
E.BEYAZIT
nünü - avatarı
nünü
Ziyaretçi
24 Ekim 2007       Mesaj #1289
nünü - avatarı
Ziyaretçi
Güllerin Ağladığı Saat

Güllerin ağladığı bir saat vardır hani,
Büyür o saatte yalnızlığı bahçelerin,
Düşer korkusu kalbe yaklaşan gecelerin,
Bir dev uzatır gökten o çirkin ellerini,
Güllerin ağladığı bir saat vardır hani.


Her şey o saatlerde merhametsiz ve soğuk,
Gitgide uzaklaşır batan güneşle sesin,
Bir bakarım ki benden en uzak çizgidesin,
Başlar geceye doğru upuzun bir yolculuk,
Her şey o saatlerde merhametsiz ve soğuk.


Yüzünü hatırlatır gökyüzünde ne varsa,
Gözlerin bu saatte kopkoyu elemlidir,
Dudakların kimbilir şimdi nasıl nemlidir,
Ellerin öyle yanar ufuk nasıl yanarsa,
Yüzünü hatırlatır gökyüzünde ne varsa.


Bir çıngırak sesidir uzaklarda kaybolan,
Umulmadık bir anda bitiverir şarkılar,
Kapanır yüzümüze o mermer kapılar,
Özlemler ateş şimdi, anılar duman duman,
Bir çıngırak sesidir uzaklarda kaybolan.


Ak köpükler kararır, deniz görünmez olur,
Çağırır yaşamaya bizi tek-tük ışıklar,
Böylece üstümüze çöker de karanlıklar,
Camlar bir bir kapanır, odalar, evler uyur,
Ak köpükler kararır, deniz görünmez olur.


Güllerin ağladığı bir saat vardır hani,
Cıvıl cıvıl bahçelerden el-ayak çekilir,
Yapraklar düşünceli, dallar hüzün kesilir,
Her akşam uzaklara alır götürür seni,
Güllerin ağladığı bir saat vardır hani...

Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
24 Ekim 2007       Mesaj #1290
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
BENİM GECEM

gece tuttu ellerimden...
düşerken ben
ardıma bakamazken korkudan
tam dağılacakken ruhum
gece geldi
ve tuttu ellerimden...


dolunaydı gecenin adı
yakamozdu ışıltısı
dennizle de dosttu
gökle de
benım gecem...


gecem gıttı sonra
gunesi bıraktı bana..
ve gıttı
ama hiç bir güneş
beni
onun kadar ısıtmadı...


isimsiz kral