Arama

Vitaminler - Kolin (B4 Vitamini)

Güncelleme: 1 Haziran 2016 Gösterim: 4.959 Cevap: 1
JuNe - avatarı
JuNe
VIP WaMPiR
5 Şubat 2008       Mesaj #1
JuNe - avatarı
VIP WaMPiR
Bir çeşit B vitaminidir. Yağların vücutta işlenmesini, yakılmasını böylelikle de karaciğerin yağlanmasını engelleyen bir faktördür. Yiyeceklerde bol miktarda olmasına karşın suya karşı dirençsizdir. Besinlerin pişirilmesi, işlenmesi ve saklanması esnasında kolaylıkla bozulur. Ayrıca bir çok ilaçlar onu etkisiz kılarlar. Barsaklardan kolaylıkla emilir ve kan-beyin bariyerini geçebilen yegane vitamindir. Bu özelliği ile beyindeki kimyasal olaylarda rol almaktadır. Kendisine hafıza vitamini de denilmektedir. Sinirlerdeki iletilerde önemli görevi olan asetilkolin maddesi için gerekli bir moleküldür.

Sponsorlu Bağlantılar

Kolin Eksikliği

Ad:  1.jpg
Gösterim: 999
Boyut:  3.3 KB

Tek başın bunun eksikliğini görmek pratikte mümkün değildir. Genellikle protein eksikliğine eşlik eder. Bu belirtiler ya deneysel olarak ya da diğer vitaminlerin eksikliği ile birlikte oluşur.
  • Yağ metabolizması bozulur. Yağ vücutta özellikle karaciğerde birikmeye başlar.
  • Hücre zarlarının bütünlüğü ve sağlamlığı bozulur. Kolin eksikliğinden dolayı oluşan bu sorun özellikle sinir liflerindeki myelin kılıfında kendini gösterir.

Kolin Fazlalığı


Belirli bir araz tanımlanmamıştır. Besinlerle olmayıp, ilaç şeklinde yüksek dozlarda alındığında zeminde epilepsi (=Sara hastalığı) bulunan kişilerde bunu uyarabilmektedir.

Ad:  2.jpg
Gösterim: 913
Boyut:  3.3 KB

Kolinin Tedavide Kullanımı


Diğer B Vitaminleri ile birlikte geniş kullanım alanı vardır. Bu gün her kullanıldığı alanda etkileri bilimsel olarak net değildir. Genellikle kullanıldığı konular,

  • Sinir ileti sorunlarında, hafıza problemlerinde, adale seyirmeleri, kalp çarpıntıları ve Alzheimer hastalığında, Huntington Koresinde,
  • Hepatit, siroz gibi Karaciğer ve böbrek hastalıklarında,
  • Bazı ilaçların yan etkilerini gidermek için, örneğin Fenotiazin grubu ilaçların tardif diskinezi denilen yüz kaslarında kasılma ve spazmlar yapmasında ,
  • Ayrıca baş ağrısı, gerginlik, istahsızlık, kabızlık, glokom vb. göz sorunlarında, kulak çınlaması vb. kulak şikayetlerinde,
  • Kanda kolesterol yüksekliği ve damar sertliği, safra kesesi taşları, hipertansiyon ve kalp krizi riskini azaltmak için önerilmektedir.

Kolin Gereksinmesi ve Doğal Kaynakları


Belirlenmiş günlük gereksinim miktarları yoktur. Ortalama olarak günlük 500 mg. yeterli görülmektedir. Yiyeceklerle bu miktar alınabilmektedir. Gerektiğinde dışarıdan sağlanacak olursa inositol ile birlikte alınması daha uygun olmaktadır zira her ikisi birlikte daha etkili olmaktadır. Lesitin içersinde doğal olarak birlikte bulunurlar. 1000 mg. dan fazla alınması önerilmez, bunun başka yan etkileri olabilir.

Doğal olarak canlı her hücrede bulunduğu için her türlü sebze ve hayvan etinde vardır. İnsan vücudu kolini glisin isimli amino asitten elde edebilir. Soya fasülyesindeki lesitin de boldur. Yumurta, balık, yeşil yapraklı sebzeler, karaciğer kolin içeriğinden zengindir.
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
Son düzenleyen Safi; 1 Haziran 2016 01:43
Ne MUTLU TÜRKÜM Diyen !Türkiyem
Safi - avatarı
Safi
SMD MiSiM
1 Haziran 2016       Mesaj #2
Safi - avatarı
SMD MiSiM

Kolin- Vitamin B4


Doğal olarak oluşan kolin uzun zaman B grubu vitamini olarak sınıflandırılmıştır. 1930'ların sonunda bilim adamları, pankreas dokularının içinde karaciğerde yağ birikmesini önleyen bir maddenin varlığını keşfetmişlerdi. Kolin olarak adlandırılan bu madde, Yunanca safra anlamına gelen khole kelimesinden türemiştir. 1930'lardan bu yana araştırmalar kolin maddesinin sadece pankreas ve karaciğerde değil, insan vücudunun her hücresinde var olduğunu göstermiştir.
Sponsorlu Bağlantılar
1998 yılında resmî anlamda, National Academy of Sciences (ABD) tarafından gerekli bir besin ögesi olarak tanınmıştır.
Kolin, doğada serbest hâlde bulunmaz. Fosfatidilkolinin (lesitin) ve asetilkolinin yapısında yer alır. Vücutta methionin amino asidi varlığında serin amino asidinden sentezlenir.
Ad:  kolin1.JPG
Gösterim: 1415
Boyut:  33.6 KB
B grubu vitaminlerinin ailesinden sayılan kolin vitamini (CH3)3N+CH2CH2OH] OH−, suda direk çözünen dirençsiz bir vitamin olmasına karşın vücut için son derece önemli vitaminler arasında yer almaktadır. Metabolizmada doğal yollarla oluşabilen bu vitamin, 1998 yılında bilim insanları tarafından “insan için gerekli bir besin” olarak literatüre geçirilmiştir. İçerik olarak bir yağ asidi olan kolin vitamini; asetilkolin, lesitin ve fosfatidilkolin isimli formlarda bünyede yer alabilmektedir. Yiyeceklerde bol miktarda kolin bulunmasına karşın, yiyeceklerin pişirilmeleri ve saklanmaları esnasında kolin değerlerinde çok fazla düşme olur. Çünkü bu yağ asidi suya ve işlem görmeye dayanıksız bir enzimdir. Vücuda alındığında üstlendiği başlıca görev, karaciğerdeki yağlanmanın önüne geçmektir. Az önce bahsettiğimiz asetilkolin içeriğinin, insan metabolizmasında bağırsaklar tarafından kolaysa emilmesi kolin vitamini sayesinde gerçekleşmektedir.
Ad:  cholin.jpg
Gösterim: 1070
Boyut:  9.0 KB

Ayrıca vücuttaki kanla beyin arasındaki çizgiyi geçebilen tek vitamin olma özelliğini taşımaktadır. Bu özelliğiyle de beyinde oluşan herhangi bir kimyasal süreçte etkin bir şekilde yer almaktadır. Beyin üzerinde bu kadar etkili bir yağ asidi olmasından kendisine “hafıza vitamini” adı da verilmektedir. Bu görevlerinin dışında bünyeye alınan besinlerin ayrıştırılarak yararlı kısımlarının saklanmasına, fazla olan kısımlarının ise yakılarak yok edilmesine sebep olan kolin vitamini bu özelliği sayesinde de karaciğerdeki yağlanmayı engelleyerek karaciğer dostu bir vitamin olarak anılmaktadır. Diyet yapan insanların, diyet süreçlerinde yağ yakma aracı olarak kolin büyük bir görev de üstlenmektedir.

Kolin Vitamininin Faydaları Nelerdir?


  • Renksiz, bazik özellikte, suya karşı dirençsiz bir bileşiktir.
  • Hücre zarların temel bileşenidir. Hücre zarından madde alışverişinde etkilidir.
  • Yağların vücutta taşınması ve metabolizması için gereklidir.
  • Beyindeki kimyasal olaylarda rol alır. Hafıza vitamini de denilmektedir.
  • Sinirlerdeki iletilerde önemli görevi olan asetilkolin maddesi için gerekli bir moleküldür. Asetilkolin, beyin-sinir sistemi ve kaslarda oluşur. Uyartı iletici (Nörotransmitter) madde olarak işlev görür. Sinirlerin kaslara iletişim kurmasını sağlar.
  • Kasların çalışmasında ve proteinlerin yapıtaşı olan aminoasitlerin yapımında da görev alır.
  • Karaciğerin yağlanmasını, kanda homosistein birikimini önler (homosistein, kalp damar hastalıkları ve osteoporoz ile ilişkili bir zararlı bir bileşiktir.).
  • Kolin kilo ve kolesterol seviyesi kontrolüne yardımcı olur.
  • Hücre zarının sağlıklı kalmasında rol oynar. Normal hücre zarı yapısı ve fonksiyonu için çok önemlidir.
  • Safra taşı oluşumunu engeller.
  • Sinir sisteminin devamlılığını sağlayarak, hafızaya ve öğrenmeye yardım eder.
  • Enfeksiyonlarla savaşır.
  • Böbreklerde su dengesinden ve karaciğerde yağların işlenmesinden sorumlu betain maddesinin en büyük öncülüdür.
  • Asetilkolin nörotransmiterinin üretiminde ihtiyaç duyulur.
  • Sinir hücrelerinde iletime, safra kesesi regülasyonuna, karaciğer fonksiyonlarına ve lesitin üretimine yardım eder.
  • Hücre zarında yer alan kolin, bu zarın sağlıklı bir yapıda olmasını sağlar. Vücutta yağ ortamında ve su ortamında bozulan moleküllerle hücre zarının bir şekilde başa çıkabilmesi yeterli sayıda kolin vitamini barındırmasına bağlıdır.
  • Bünyede kolin vitamini olmadığı sürece bir çok besin ürününün hücre içerisine alınıp işlenmesine, aynı şekilde atık sayılacak ürünlerin de hücre dışına çıkartılmasına imkan bulunmamaktadır. Tüm bu işlemler yeterli sayıda kolin alınmasına bağlıdır.
  • Beyin fonksiyonlarının daha düzgün çalışması ve beyin sağlığı için gerekli olan enzimlerin iletilmesini rolünü çoğu zaman kotil vitamini üstlenmektedir.
  • Metabolizmadaki enfeksiyon durumlarına müdahale ederek onlarla savaşır ve iyileşmesi için bir takım çalışmalar yapar.
  • Aynı şekilde karaciğerdeki fazla yağların işlenip atılmasında da kullanılan betain maddesinin oluşturulmasında öncüldür.
  • Vücudun sinir sisteminin sağlıklı bir yapıda kalmasını sağlayarak, öğrenme güdüsünü güçlendirir ve hafızanın da daha güçlü olmasını sağlar.
  • İnsan metabolizmasının ihtiyaç duyduğu lesitinin üretilmesi kolin vitamini sayesinde mümkün olmaktadır.
  • Kolesterol seviyesinin normal seviyelerde kalmasına ve kilo alımının durdurulmasına kolin yağ asidi yardımcı olmaktadır.
  • Proteinlerin ana maddesi olan aminoasitler, vücutta üretilmeye başlandığında bu işlemlerde kolin vitamini aktif olarak rol almaktadır.
  • İskeletteki kas yapısının çalıştırılması ve düzgün işlev görmesi kolin vitamini sayesindedir.
  • Hamile kadınların ve doğumdan sonraki emzirme sürecindeki kadınların vücutlarının en çok ihtiyaç duyduğu vitaminlerden biri kolin vitaminidir.
  • İlerleyen yaşlarda beyin ve hafıza problemleri yaşayan bireylerin durumu toparlamak adına vücutlarında eksikliğini tamamlamaları gereken en önemli vitamin kolin vitaminidir.

Günde Ne Kadar Alınmalı?


Erkekler günde en az 550 mg, kadınlar ise 425 mg Kolin vitamini almalıdırlar. Ama şunu dikkate alın: bu dozaj Kolin vitamini eksikliğiyle karşılaşmamak için gereken minimum miktardır. Ayrıca kolin vitamini ihtiyacı diyetteki yağ miktarıyla artar.

Kolin vitamini Hangi Yiyeceklerde Bulunur?


Yumurta sarısı, kırmızı et, buğday tohumu (tam buğday ekmeği), yulaf ve kuru yemişlerde bulunur.
İçeriğinde yüksek miktarda kolin barındıran besinler arasında dana, kuzu ve tavuk karaciğeri, kırmızı et, yumurta, ıspanak, lahana, karnabahar, taze fasulye ve süt sayılabilir.
100 gram dana karaciğerinde 418 mg, 1 orta boy yumurtada 113 mg, 100 gram kırmızı ette 100 mg, 100 gram tavuk etinde 80mg, 100 gram(1 kap) çiğ karnabaharda 47 ve 180 gram(1 kap) pişmiş ıspanakta 35 mg kolin bulunur.
Ad:  cholin2.JPG
Gösterim: 1330
Boyut:  69.6 KB

Kolin Vitamini Eksikliği


  • Kolin eksikliği nadir görülür. Eksikliği karaciğer hastalıklarına, yüksek kolesterol seviyesine, yüksek tansiyona ve böbrek problemlerine yol açabilir. Kolin eksikliği kendini yağları sindirememe, büyüme eksikliği ve karaciğer yağlanması şeklinde belli edebilir.
  • Ayrıca hafıza ve beyin fonksiyonları bozulabilir.
  • Kolesterol seviyesi yükselerek bünyede yüksel kolesterol hastalıkları nüksetmeye başlar.
  • Beyin fonksiyonlarında gerilemeler meydana gelir ve bu ciddi sağlık problemlerine sebep olabilir.
  • Hafıza problemleri baş göstererek hafıza gün geçtikçe zayıflamaya başlar.
  • Karaciğerde kolin vitamini eksikliğinden kaynaklı yağlanmalar başlar ve bu hastalık seviyesine kadar ilerleyebilir.
  • Böbreklerdeki emilim, kolin vitamini eksikliğinden dolayı azalır ve bu durum böbreklerin hasta olmasına yol açar.
  • Özellikle gelişme çağındaki bireylerin vücutlarında eksik kolin vitamini olması, büyümelerinin de eksik bir şekilde devam etmesine yol açar.
  • Vücuda alınan besinlerden arta kalan atık yağlar atılamamaya ve mevcut yağlar da sindirilememeye başlar.
  • Sürekli yorgun hissetme hali başlar ve buna rağmen uykusuzluk sorunları da baş gösterebilir.
  • Yeni doğmuş bebeklerde kolin vitamini eksikliği yaşanması, bu bebeklerin solunum yetersizliği sıkıntısı çekmesine sebep olmaktadır.
  • Kaslarda dengesizlik ve sinir sisteminde eksik çalışma durumları ortaya çıkar.
  • İleri derecede kolin eksikliği anemi gibi hastalıklara da sebep olur.

Ne Zaman Daha Fazla Kolin Vitamini Gereklidir?


  • Alkol, rafine şeker ve yüksek miktarlarda B3 vitamini kullanımında fazladan kolin vitaminine ihtiyaç duyulur.
  • Kolin işlenme, depolanma ve pişirilme sırasında kaybolur.

Kolin Vitamini'nin Zararları


Güvenli olarak alacağınız kolin miktarı maksimum 3.5 gramdır. Çok fazla kolin alımı, vücudun balık gibi kokmasına, mide bulantısına, depresyona ve var olan epilepsinin tetiklenmesine yol açabilir. Ayrıca düşük tansiyon, terleme, fazla tükürük salgılama ve ishal rapor edilmiştir.
Bazı sağlık durumlarında, günlük ihtiyaç olan kolin miktarının alınması için ek takviyelere başvurulabilir. Ancak vücuda giren kolin miktarı günlük 1000 miligramlık bir seviyeyi geçiyorsa metabolizmada bir takım etkiler ortaya çıkmaktadır. Bunlardan en çok bilineni, kadın ya da erkek fark etmeksizin bu miktarlarda kolin vitamini alan bir kişinin balık gibi kokmaya başlamasıdır. Bunun dışındaki en çok bilinen yan etkiler dönemsel ishal durumları, bulantı durumları ve karın ağrısı durumlarıdır. Eğer kişinin kolin vitamini eksikliği yanında bir de epilepsi hastalığı var ise, fazla kolin kullanımı epilepsi hastalığının ataklarının tetiklenmesine yol açabilmektedir. Ağızdaki tükürük seviyesinin artması, tansiyon seviyesinde düşmelerin meydana gelmesi, depresyon durumları ve aşırı terleme gibi semptomlar da kolin vitaminin yan etkileri arasında gösterilmektedir.

Hamilelik ve Emzirmede Kolin Vitamini


Kolin ihtiyacı, özellikle hamilelik ve emzirme sürecinde daha fazladır. Araştırmalar, kolinin beyin gelişimi üzerindeki etkilerini kanıtlamıştır. Bu yüzden anne karnında ve iki yaşına kadar kolin açısından yeterli beslenmek önemlidir. Anne sütü kolin bakımından çok zengin olsa da, miktar, emzirme sıklığına ve annenin ihtiyaçlarına göre değişebilir. Yetersiz kolin alımı, doku depolarının bitmesine yol açar.
Yaşlanmayla gelişen hafıza kayıplarında kolinden zengin beslenmeyle hastalığın seyrinde gerileme kaydedilmiştir. Kolin geniş bir yiyecek yelpazesinde bulunur ama karaciğer, yumurta ve rüşeym (buğday tohumu) en zengin kolin kaynaklarıdır. Yumurta daha çok konsantre bir kolin kaynağı olmakla beraber, süt daha zengin bir kaynaktır.

Kolin Vitamini ve Hastalıklar


Beyin ve hafıza:
Kolin asetik asitle birleşerek, beyin ve hafıza fonksiyonları için çok önemli bir nörotransmiter olan asetilkolini üretir. Yapılan çalışmalar asetilkolinin beynimizin hafıza ve öğrenme bölümüne olumlu etkilerini göstermektedir. Alzheimer ve bunama(demans) gibi hastalıkların önlenmesinde ve hatta tedavisinde rol oynayabileceğine ilişkin bulgular mevcuttur. Özellikle hamile ve emziren anneler için önemi büyüktür. Tıpkı folat(folik asit) gibi fetusun ve yenidoğanın beyin ve hafıza gelişimine yardımcı olan bir besin ögesidir ve spina bifida gibi doğuştan olan bazı kusurların önlenmesinde etkilidir.

Kalp sağlığı:

Araştırmalar yeterli kolin alımının kandaki bir aminoasit olan homosistein seviyelerini düşürdüğünü ortaya koymaktadır. Kandaki homosistein seviyesi artarsa damar sertliğine neden olmakta ve kalp hastalıklarına yakalanma riksi artmaktadır. Homosistein seviyelerini düşürücü etkisi olan kolinin kalp-damar hastalıklarına karşı önleyici ve tedavi edici özelliği olduğu araştırmalarda gösterilmiştir.

Göğüs kanseri:
2008 yılında yapılan bir çalışmada kolinin göğüs kanseri ile ilişkisi tespit edilmiştir. 3000 kadın ile gerçekleştirilen çalışmada yeterli kolin alan kadınların, yetersiz kolin alan kadınlara göre %24 daha az göğüs kanseri riski taşıdığı görülmüştür. Daha önce yapılmış bir başka çalışma, her gün bir yumurta tüketen kadınların göğüs kanserine yakalanma riskinin %18 düştüğünü belirtmiştir. Bir diğer çalışmada ise haftada en az 6 yumurta tüketen kadınların göğüs kanserine yakalanma riski, haftada 2 ve daha az yumurta tüketen kadınlardan %44 daha az bulunmuştur.

Karaciğer sağlığı-kolesterol:

Kolin karaciğerdeki yağların vücuda dağıtılmasını sağlayarak karaciğerin sağlığını korur. Yeterli kolin bulunmaması durumunda yağlar karaciğerde birikebilir ve metabolizma üzerinde problem yaratabilir. Bunun sonucunda da yağ ve safranın hareketsizliği nedeniyle siroz gibi ciddi sağlık sorunları oluşabilir. Bu sebeple karaciğer hastalıklarının tedavisinde kolinin bir formu olan fosfatidil kolin etkin bir şekilde kullanılır.
Kolinin vücutta bulunan kolesterol ve trigliserid düzeylerine oldukça önemli bir etkisi olduğu bilinmektedir ve kolesterolü düşürücü bir özelliği vardır. Genelde kolesterolü arttırdığı düşünülen yumurta sarısı aslında kolesterolü düşüren yüksek düzeyde kolin içermesi sebebiyle dengeli bir besindir ve yumurta ile ilgili yapılan son araştırmalar bu gerçeği doğrulamıştır.

-Derlemedir-

BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
SİLENTİUM EST AURUM

Benzer Konular

14 Ağustos 2017 / JuNe Sağlıklı Yaşam
2 Haziran 2016 / JuNe Sağlıklı Yaşam
16 Mart 2017 / biruni Cevaplanmış
31 Mayıs 2016 / JuNe Sağlıklı Yaşam
2 Haziran 2016 / ThinkerBeLL Sağlıklı Yaşam