Arama

Türk Halk Dansları (Halk Oyunları)

Güncelleme: 11 Kasım 2016 Gösterim: 53.943 Cevap: 10
asla_asla_deme - avatarı
asla_asla_deme
VIP Never Say Never Agaın
23 Ekim 2006       Mesaj #1
asla_asla_deme - avatarı
VIP Never Say Never Agaın

HALK DANSLARI.

Ad:  Türk Halk Dansları (Halk Oyunları)1.jpg
Gösterim: 27736
Boyut:  55.2 KB

Günümüz danslarının pek çoğu eski halk danslarından türetilmiştir. İlkel toplumların dansları uzun bir süre öz­günlüklerini korumuş, bazıları zamanla ya unutulmuş ya da birtakım değişikliklere uğra­mıştır. Halk dansları iki ayrı grupta toplanabi­lir: Dinsel ya da törensel amaçlı danslar ile eğlenmek amacıyla yapılan danslar.
20. yüzyılda Cecil Sharp ve Bela Bartök gibi bazı kişilerce ulusal müzik ve danslara ilişkin bilgilerin derlenmesine yönelik çalış­malar yapıldı. Bu çalışmaların sonucunda eski danslar canlandırıldı. Günümüzde ilgiyle izle­nen halk dansları artık törensel nitelik taşıma­makta, yalnızca gösteri ve eğlence amacıyla yapılmaktadır.

Giysiler


Halk dansları çoğu zaman geleneksel giysiler­le yapılır. İspanyollar'ın flamenko ya da Mek­sikalıların zapateado danslarında olduğu gibi, ayak vurmalı danslarda erkekler ve kadınlar çoğunlukla yüksek topuklu ayakkabılar giyer. Topuk vurma, erkeklerin geleneksel giysileri­nin bir parçası olarak mahmuz taktıkları ül­kelerin danslarında yer alır. Dönerek yapı­lan Macar halk danslarında kadınlar kat kat etekler giyer. Ellerle bacaklara vurma ise erkeklerin kısa deri pantolon giydikleri Al­man ve Avusturya danslarının bir figürüdür. Meksikalılar sombrerolarının çevresinde dö­nerek dans ederler. Birçok başka dansta da çiçekler, kurdeleler, ziller ve çemberler gibi aksesuarlar kullanılır.

Dans Figürleri


Değişik yöre ve ülkelerde başka başka dans türlerinin görülmesine karşın, bunların ço­ğunda dansın yapılma düzeni benzerlikler gös­terir. En eski ve en basit olan daire düzeni tüm halk danslarında görülür ve eskiden tapılan bir nesnenin çevresinde dönerek yapılan dinsel törenlerden kaynaklanır. Dansçılar birbirleri­nin ellerinden, bileklerinden, dirseklerinden tutarak ya da kollarını birbirlerinin omzuna ya da beline dolayarak dans ederler. Bazı halk danslarında dansçılar dairenin dışına çıkarak bağımsız hareketler yapar ya da çiftler oluştururlar; bazılarında ise erkekler ve kadınlar ayrı olarak iç içe iki daire oluştu­rurlar.

Zincir düzeninde, dansçılar el ele tutuşarak uzun bir sıra oluşturur ve en öndeki dansçıyı izlerler. Böylece bazen dans ederek bütün köyü dolaşırlar. Bunların yanı sıra, uzunlama­sına düzende erkekler ve kadınlar iki ayrı sıra oluştururlar; geometrik düzenlerde ise üç ya da dört çift belli figürleri yaparak dans eder.
Halk danslarında ayak figürleri de değişik yürüme, sıçrama ve dönme adımlarıdır. Bu adımlar yapılan dansa göre kısa, uzun, yavaş ya da hızlı olabilir. Bazı danslarda özellikle erkekler yere çömelir ya da eşlerini belinden tutup kaldırırlar.

Çeşitli Halk Dansları


Dünyanın birçok bölgesinde ilkbaharda genç­ler bir araya gelerek dans ederler. Aslında bu dans eskiden ürünün bereketini ve hayvan sürülerinde doğurganlığın artışını sağlamaya Hulton Picture Library yönelik bir dinsel tören niteliği taşıyordu. Hıristiyanlık'tan sonra da bir gelenek olarak sürdürülen bu dansların değişik ülkelerde başka başka adları vardır. İngiltere'nin gele­neksel Morris dansı eskiden üründe bereket sağlamak için yapılan dinsel bir danstı. Bazı danslar ise halkın yaptığı işle ilgilidir. Örneğin Filipinler'de pirinç ekicilerinin, Japonya'da kömür madenlerinde çalışan işçilerin dansları vardır; bir Yunan dansı olan hasa pikos başlan­gıçta kasapların dansıydı.

İrlanda halk dansı olan jig, keman ya da gayda ile çalınan kıvrak ezgilerin eşliğinde yapılır. Jig tek başına yapıldığı gibi, bağımsız dans eden eşlerce de yapılabilir. Bir söylenti­ye göre, İrlanda halk dansı tullach da bir kar tipisi sırasında geciken rahibi bekleyen halkın ısınmak için şarkı söyleyip dans etmeye başla­ması üzerine ortaya çıkmıştır.
Saray danslarına, eski Avrupa halk dansla­rı, özellikle erkeklerin genç kızlara kur yap­malarını sergileyen danslar karışınca, halk danslarındaki canlı hareketler yerini daha zarif hareketlere bıraktı. Erkek eşini havaya kaldırmıyor, bunun yerine önünde eğilip elini tutuyordu. Giderek grup danslarının yerini de ciflerin yaptığı vals ve polka gibi danslar aldı.
ABD'de de yapılan "meydan dansı" da eğlen­ce amacıyla yapılan geleneksel bir danstır. Keman müziği eşliğinde dans edilirken, bir kişi yüksek sesle çiftlere ne yapacaklarını söyleyerek onları yönetir, bazen de uyaklı dizeler söyler.

Türk Halk Oyunları


Türkçe'de "halk dansları" yerine çoğu kez "halk oyunları" denir. Yörelere göre farklılık­lar taşıyan halk oyunları değişik adlarla, değişik müzik, giysi ve hareketlerle oynanır. Halk oyunlarının bayram, şenlik, düğün, as­kere gidenleri uğurlama, karşılama gibi her türlü toplu eğlenti ve gösteride yeri vardır.
Türk halk oyunları, oyun sırasında yapılan çeşitli hareketlerle değişik olay ve ilişkileri simgeler. Bazı oyunlarda savaştan zaferle dönenlerin sevinçleri simgesel bir gösteriyle sunulur. Bu tür halk oyunlarında sıçramak, hoplamak, tepinmek gibi coşkun hareketler yapılır, haykırış ve çığlıklarla sevinç dışa vu­rulur. Bazı oyunlarda doğaya ve beklenmedik olaylara karşı duyulan tepkiler, tarımsal üre­tim etkinlikleri, iki sevgilinin birbirine davra­nışları, hayvan ses ve hareketlerinin taklitleri ve toplu yaşamdan değişik kesitler simgesel hareketlerle ortaya konur.

Türk halk oyunları yörenin özel giysilerini giymiş oyuncular tarafından, her zaman müzik eşliğinde oynanır. Bu müzik yalnızca çalgı ya da sözle oluşturulduğu gibi çalgılı ve sözlü de olabilir. Birçok halk oyununun müziği çok yaygın ve ünlüdür. Özellikle türküsüyle çok tanınan ve türküsü daha çok bilinen halk oyunları da vardır.
Halk oyunları, oynanış biçimlerine ve yöre­sel özelliklerine göre değişik öbeklerde top­lanır.

Oynanış Biçimlerine Göre Halk Oyunları


Halk oyunları oynanış biçimlerine göre "tekli oyunlar", "ikili oyunlar" ve "toplu oyunlar" olmak üzere üçe ayrılır.
Tekli oyunlar, genellikle zeybek, bengi türü oyunlar ile çiftetelli türü oyunları kapsar. Bunlar zaman zaman birden çok kişinin katıl­masıyla oynansa bile oyuncuların el ele tutuş­tuğu görülmez.
İkili oyunlar, savaşan iki kişiyi canlandıran ve kılıç, bıçak, hançer ya da sopayla oynanan oyunlardır. Topluca ve takımlar halinde oy­nanan Bursa yöresinin "kılıç-kalkan" oyunu da aslında ikili oyunlardan sayılır. Aleviler'in dinsel toplantıları olan "cem ayini"nde oyna­dıkları semahlar da ikili oyunlardandır.
Toplu oyunlar, ikiden fazla kişinin bir dizi oluşturarak el ele, kol kola, omuz omuza, yan yana oynadıkları oyunlardır. Bunlardan bazı­ları halka oluşturarak da oynanır.

Bölgelere Göre Halk Oyunları


Türkiye, halk oyunlarının çeşitliliği ve bölge­sel özelliklerin büyük farklılıklar göstermesi bakımından altı bölgeye ayrılmaktadır. Bu bölgelere giren illerden bazılarının oyunları yakın bölgenin oyunlarının özelliklerini de taşıyabilir. Bir halk oyununun yaygın olduğu bölgede başka bir oyun da görülür.

Bar Bölgesi Erzurum, Erzincan, Bayburt, Kars, Artvin ve Ağrı illerini kapsar. Barlar en az beş kişiden oluşan dizi halinde oynanır. Başlangıçta ağır sayılabilecek bir ritimle baş­layan bu oyunlar giderek hızlanır. "Sekme" ya da "yelleme" bölümlerinde çabuk ve çevik hareketlerle sürer. Davul zurna eşliğinde oynanan barlarda dizi başındaki oyuncuya "barbaşı" adı verilir. Barbaşı öteki oyuncuları yönetebilecek bilgisi ve oyun deneyimi olan kişiler arasından seçilir. Dizinin öteki başında yer alan, barbaşının işaret ve ünlemlerine göre oyunun düzenine yardımcı olan oyuncu­ya da "pöççük" denir. Barbaşı ve pöççük serbest kalan ellerinde mendil tutarlar. Barlar genellikle erkekler tarafından oynanırsa da kadınların oynadığı barlar da vardır. Oynanış sırasına göre bazı bar adları şöyledir: Baş Bar, Sarhoş Barı, İkinci Bar, Dikine Bar, Sekme Barı, Hoş Bilezik, Aşırma, Nari, Timur Ağa, Tamzara ve Hançer Barı.Halay Bölgesi Sivas, Çorum, Yozgat, Kay­seri, Malatya, Elazığ, Gaziantep, Urfa, Di­yarbakır illerini kapsar. Halay dizi halinde ve her zaman davul zurna eşliğinde oynanır. Her halayın kendine özgü müziği ve çalgı eşliğinde söylenen türküsü vardır. Halay dizisi "halaybaşı" adı verilen oyuncu tarafından yönetilir. Dizinin başında duran halaybaşının yardımcı­sı dizi sonundaki "pöççük"tür. Barda olduğu gibi her ikisinin de elinde birer mendil vardır. Genellikle çok ağır başlayan halaylar, "ağirlama" da denen bu bölümün ardından giderek hızlanır. Sıçramaların sıklaştığı, hareketlerin keskinleştiği görülür. En ünlü halaylar arasın­da Sivas, Çorum, Turnalar, Kargın, Koç, Abdurrahman, Gelin ve Kartal halayları anı­labilir.

Horo (ya da Hora) ve Karşılama Bölgesi Kırklareli, Tekirdağ ve Edirne illerini içerir. Horo da bar ve halay gibi yan yana dizilerek oynanır. Horo, ayak vuruşlarıyla yeri döverek oynanır ve bu ortak özellikten dolayı bu yöre oyunları genel olarak bu adla anılır.
Kasap oyunları da bu bölgeye özgüdür ve "kasap havası" adı verilen bir ezgi eşliğinde oynanır. Türkiye'de oynanan biçiminde Balkanlar'a özgü hareketler ile Türkler'e özgü hareketler bir arada sergilenir.

Bu bölgede ve İzmit, Adapazarı, Çanakka­le, Bursa, Bilecik, Bolu illerinde görülen "karşılama" da en az iki kişi tarafından karşılıklı ve birbirinin eşi hareketlerle, belirli bir uyum içinde oynanan bir oyundur. Kadın erkek karşılıklı oynadığı gibi yalnızca erkek­ler ya da kadınlar arasında da oynanabilir.

Horon Bölgesi Karadeniz'in doğusunda başta Rize, Trabzon ve Ordu illeri ile Sinop, Samsun, Giresun, Artvin illerini de yer yer kapsar. Horonlar da topluca ve dizi halinde oynanan halk oyunlarıdır. Dizi oluşturulur­ken oyuncular birbirlerinin omuzlarından tut­mazlar, ama sıkışık düzen içinde el ele tutuşa­bilirler. Genellikle kemence eşliğinde oyna­nan horonlara bazı yörelerde davul zurna ve tulum denen bir çeşit üflemeli çalgı da eşlik eder. Genellikle erkeklerin oynadığı bir oyun olan horonların kadınlara özgü olanları da vardır. Kemence çalınırken çoğu zaman Ka­radeniz ağzıyla söylenen türküler de horona eşlik eder. Düz, Atlama, Kız, Bıçak horonları gibi çeşitleri vardır.

Zeybek, Bengi ve Seymen Bölgesi Balıkesir, Bergama, Ödemiş, Aydın, Denizli, İzmir, Muğla, Uşak, Burdur, Kütahya, Manisa ille­rini kapsar. Ankara, Bolu, Kastamonu illerin­de de Ege'nin zeybek oyunlarını andıran, ama onlardan birçok yönden ayrılan efe ve seymen oyunları görülür. Bu oyunlar, eskiden bu yörelerde yaşayan ve zeybek, efe, seymen adıyla anılan yiğit kişilerin oynadığı, köklü bir geleneği olan oyunlardır. Bu oyunlar günü­müzde de efe ve zeybek giysileriyle, tavırla­rıyla oynanır. Her birinin kendine özgü ezgisi vardır. Ya davul zurna ya da yöresel çalgılar­dan biri eşliğinde oynanan bu oyunların çoğu­nun türküsü de vardır ve bu türkü oyun sırasında söylenir.

Kaşık Dansları Bölgesi İçel'in Silifke ve Mut ilçeleri ile Antalya'yı kapsar. Konya, Kırşehir, Eskişehir, Bartın ve Safranbolu yörelerinde de kaşık oyunları görülür. Kaşık, oyun sırasında bir ritim aracı olarak oyuncula­rın ellerinde bulunur. Oyuncu her iki elinde birer çift kaşık tutarak ve bunları uyumlu bir biçimde birbirine vurarak müziğe eşlik eder. Silifke ve Mut yöresinin kaşık oyunları ve müziği son yıllarda ülke çapında yaygınlık kazanmıştır. Ayrıca SSCB ve İran'a komşu olan Kars yöresinde Kafkas ve Azeri halk oyunları da oynanır.

Türk Halk Oyunlarıyla İlgili Çalışmalar


Türk folklorunun ana dallarından birini oluş­turan halk oyunları yalnızca oynanışları bakı­mından değil giysi, müzik ve gelenekler bakı­mından da incelenmiştir. Halk kendi yöresi­nin oyunlarını yüzyıllar boyunca kendi kendi­ne yaşatıp sürdürmüştür. Daha sonra değişen toplumsal yaşayış içinde halk oyunlarının yaşatılması, değerlendirilmesi ve yurt çapında tanıtılması amacıyla çalışmalar yapılmaya başlanmıştır. Halk Bilgisi Derneği'nin (1927) ve Halkevleri'nin (1932) kuruluşundan sonra folklorun öteki dallarıyla birlikte halk oyunlarina da önem verilmiştir. 1935 ve 1936 yılla­rında gerçekleştirilen Balkan Festivallerinde Atatürk'ün halk oyunlarına gösterdiği ilgi bu konuyla ilgili çalışmaların hızlanması bakı­mından önemlidir. Günümüzde her yörenin oyunlarını sergileyen, bunlarla ilgili çalışma­lar yapan birçok dernek vardır. Kültür Ba­kanlığının kurduğu Devlet Halk Dansları Topluluğu da Türk halk oyunlarının müziğini ve hareketlerini bozmadan çağdaş bir yorum­la sergilemektedir. İstanbul Teknik Üniversi­tesi ile Ege Üniversitesi'ne bağlı Devlet Türk Müziği konservatuvarlannda son yıllarda Halk Oyunları bölümleri açılmıştır. Bu bölümlerde halk oyunlarımızın kökeni, özgün giysi ve yorumlama biçimleri incelenmekte, konuyla ilgili bilimsel çalışmalar yapılmaktadır

Son düzenleyen Safi; 11 Kasım 2016 01:05
Şeytan Yaşamak İçin Her Şeyi Yapar....
BYAYD SPEOPLE - avatarı
BYAYD SPEOPLE
Ziyaretçi
13 Eylül 2007       Mesaj #2
BYAYD SPEOPLE - avatarı
Ziyaretçi
Ad:  Türk Halk Dansları (Halk Oyunları)2.jpg
Gösterim: 8876
Boyut:  99.5 KB
Halk Dansları Mesleği...

Halk danslarının ortaya çıkış koşullarını ve günümüz toplumundaki yerini kısaca belirledikten sonra, bu dansların yansıttıkları zengin kültür öğelerine, sunuşlarına, bölgelerine, belirli ortak özelliklerine... göre bölümlenmesinden söz edebiliriz.

Halk danslarının kümelendirilmesinde bir yol olarak bölgesel dağılış ele alınabilir. Çünkü Anadolu'da kimi dans dalları bölgelere de adını vermektedir. Örneğin
  • Ege, Batı Anadolu Zeybek Bölgesi;
  • Orta ve Güney Anadolu Halay Bölgesi;
  • Doğu Karadeniz Horon Bölgesi;
  • Doğu Anadolu Bar Bölgesi;
  • Trakya Hora Bölgesi adını almaktadır.
Ancak bu tür kümelendirmeyi kesin çizgilerle belirlemenin güçlüğü vardır. Öncelikle dansların bölgeler arasındaki geçişleri göz ardı edilemez. Sözgelişi halay ele alındığında Orta Anadolu'nun dışında Doğu' da, Kuzey' de ya da başka bölgelerde de rastlamak olanağı vardır .Dansların değişik nedenlerle bir bölgeden ötekine geçişleri sonucu bir dansı salt bir bölgeye özgü saymamız da olanaksızlaşır.

Bu koşula bağlı kalarak halk danslarının bölgesel tür özelliğine göre dağılımını kümelendirebiliriz:
ZEYBEK :
Aydın, İzmir , Muğla, Denizli, Bilecik, Eskişehir , Kütahya, Çanakkale, Kastamonu, Uşak, Manisa, Balıkesir , Burdur ...

HALAY :

Bitlis, Bingöl, Diyarbakır, Elazığ, Malatya, Kahramanmaraş, Gaziantep, Erzurum, Erzincan, Sivas, Mardin, Muş, Yozgat, Çorum, Adana, Ankara, Siirt, Hatay, Tokat, Şanlıurfa...

HORON :
Trabzon, Samsun, Artvin, Ordu, Rize...

BAR :
Erzurum, Kars, Ağrı, Artvin, Gümüşhane, Bayburt, Erzincan...

HORA :
Edirne, Kırklareli, Tekirdağ, Çanakkale...

KARŞILAMA :

Edirne, Tekirdağ, Kırklareli, İzmit, Adapazarı, Çanakkale, Bursa, Bilecik...

KAŞIK :
Eskişehir , Afyon, Kütahya, Bilecik, Kırşehir , Konya, Mersin, Antalya, Bolu, Bursa...

BENGİ :
Balıkesir, Manisa, Bursa, Çanakkale...

Halk danslarının kümelendirilmesinde izlenebilecek bir yol da konularına göre ayırımlamadır.

Bu kümelendirme değişik biçimlerde yapılabilir:
Örneğin bir ayırım dansçıların sayı ve cinsiyetine göre yapılandır:
Tek kişilik kadın dansları
  • Estireyim mi (Bolu),
  • Yoğurt (Eskişehir)...;
Tek kişilik erkek dansları
  • Zeybek (Aydın),
  • Misket (Ankara)...;
İki kişilik kadın dansları
  • Ördek (Bolu),
  • Mandalar (Kırklareli)...;
İki kişilik erkek dansları
  • Hançer Barı (Erzurum),
  • Kırka Zeybeği (Eskişehir)...;
toplu kadın dansları
  • Güvercin (Erzurum),
  • Çömüdüm (Kütahya)...;
Toplu erkek dansları
  • Coşkun Çoruh (Artvin),
  • Koçaklama (Ağrı)...;
Kadın-erkek karışık danslar
  • Delilo (Elazığ),
  • Dokuzlu (Gaziantep)...
Bir başka ayırım da dansın eşliğinin türkülü Bağ Belleme (Afyon), Çalgılı Bengi (Balıkesir) ya da suskun Kılıç Kalkan (Bursa) oluşuna dayanmaktadır.

Bir başka ayrımlama biçimi de dans adlarının anlamlarından kaynaklanır:
Yer adı taşıyan danslar
  • Sivas Halayı (Sivas),
  • Tavas Zeybeği (Denizli)...;
renk adı belirten danslar
  • Sarı Zeybek (Antalya),
  • Yeşilim (Konya)...;
sayı adı taşıyan danslar
  • Beş Ayak (Malatya),
  • On dört (Artvin)...;
iş, meslek adı belirtilen danslar
  • Kasap (Edime),
  • Yağcılar (İzmir),
  • Ormancı (Kastamonu)...
Dansların bu değişik ayırımlamalarının ardından konulan bakımından en sağlıklı kümelendirmeye gelebiliriz:
Anadolu halk danslarının büyük bir bölümü taklitli, dramatik yapılı danslardır. Bu nitelikli danslar doğa olaylarını, günlük yaşamı, kadın erkek ilişkilerini, vuruşmaları, hayvanları taklide dayanır.

Örneğin hayvan yansımalı danslardan
  • Tavuk Ban (Erzurum) tavuğun hareketlerini;
  • Ceylani (Kars) ceylanın yürüyüşünü;
  • Serçe Oyunu (Gaziantep), serçe sıçramalarını taklit eder.
  • Horoz Oyunu (Yozgat),
  • Kurt Kuzu (Diyarbakır),
  • Ördek (Bolu),
  • Keklik (İçel),
  • Ayı Oyunu (Bitlis),
  • Kartal Oyunu (Bingöl) da hayvan taklitlerini konu edinir.
İş ve günlük yaşamı taklit eden danslardan
  • Tesi (Artvin) yün eğirmeyi;
  • Köy Halayı (Sivas) günlük yaşamın değişik görüntülerini;
  • Türkmen Kızı (İçel) hamur yoğurma, ekmek yapma, yün eğirme hareketlerini taklit eder.
  • Madımak (Sivas),
  • Yayılı Halayı (Yozgat),
  • Kirman (Kayseri),
  • İş Halay'ı (Sivas)... aynı küme içinde değerlendirilebilecek danslardır.
Kadın-erkek ilişkilerinin hareketlerle taklidine dayanan danslardan
  • Sarı Zeybek (Sivas) ve Bıçak (Elazığ) erkeğin kadına dil dökmesine ve sonunda beraberliklerini anlatır.
  • Aynı kümede
  • Tekerleme, Kıskanç (Kars),
  • Hürünü (Çorum),
  • Sürdüm (Ankara),
  • Sudan Geçirme (Kütahya) dansları da sayılabilir.
Çarpışma ya da savaşı konu alan danslar arasında
  • Hançer Barı (Erzurum),
  • Bıçak Horonu (Trabzon) saldırma, vuruşma ve savunma taklitlerine dayanır.
  • Çandırlı Tüfek Oyunu (Giresun) dansçıların tüfeklerle belli bir noktaya ateş etme hareketlerine dayanır.
  • Kılıç ve Kalkan Oyunu (Bursa) dansçıların kılıç ve kalkan seslerine uyarak çarpışmalarını anlatır.
  • Ayrıca yine bu küme içinde fakat silahsız çarpışmayı anlatan taklitli danslar da vardır.
  • Örneğin Sin Sin (Adıyaman), Çepik (Bingöl, Diyarbakır), Harkuşta (Bitlis)...
Doğa olaylarını konu edinen danslardan
  • Uzundere (Kars) ve Coşkun Çoruh (Artvin) ırmağın akışını, coşkunluğunu canlandıran hareketleri taklitle anlatırken,
  • Kavak (Erzurum) dansında da kavak ağacının rüzgarla hareketi canlandırılmaktadır.
Doğa olgularını canlandıran danslar arasında
  • Burçak Tarlası (Yozgat),
  • Yayla Yolları (İçel),
  • Yağmur Duası (Diyarbakır)
  • Yağmur Yağar (Nevşehir),
  • Sis Dağı (Giresun)... sayılabilir.

BAR HALK DANSLARI


Yapı ve düzenlemeleri ile grup olarak ve acık havada oynanmaktadır.Birbirini izleyerek yanyana oynanır.Diğer bir anlamda geleneksel yanyana oynannan halk dansıdır. Genel olarak Doğu Anadolunun bir bölümüne yayılmıstır (Erzurum, Bayburt, Agrı, Kars, Artvin ve Erzincan illeri).Karekteristik düzenlemesi yanyana, el ele, omuz omuza ve kol kola oynanır.Kadın ve erkek Barları birbirinden farklıdır. Bar halk dansının ana enstrumanları davul, zurna,kavaldır. Daha sonra klarnet kadın barlarına ilave edilmisdir. Sol nota ölcüleri 5/8 lik ve 9/8 likdir. Bazen 6/8lik ve 12/8 lik de kullanılır. Aksak 9/8 lik ölcü ise aynı zamanda Türk halk danslarının önemli karekteristik ölcüsüdür.Bu dansda Türk halk muziği tamamıyla farklı yapılanmıstır.

HALAY HALK DANSLARI


Bu halk dansı doğu,güneydoğu ve orta Anadolu da geniş alanda sergilenmektedir ve cok hareketli bir dansdır.Bu özelligi ile music ve figurlerin bir bölgeden diğerine değisik biçimler ile uygulandığı anlaşılmaktadır.Halay dansı bir yada iki hatta üc bölüm olabilir.Bir yanda zengin figür yapısı ve diğer bir yanda ise muzik yapısındaki sadeliği, halkın yaratıcılığının ve
özgünlüğünün sembolüdür. Halayın ritmik ögeleri çok zengindir. Coğu davul, zurna karışımıdır. Aynı zamanda kaval, sipsi,cığırtma yada bağlama ve halk sarkıları ile söylenmekte ve çalınmaktadır. Halay halk dansının muziklerinde Türk halk muziklerinin bütün ölçülerini duyarsınız.

HORONLAR


Horon yada dönerek yapılan dans,Karadeniz kıyılarının ve iç bölgelerinin tipik dansıdır ve tamamen farklı yapıdadır.Bahsettiğimiz gibi bölge halkı, cografik ve iklimsel yapısı Karadeniz'in karekteristik bir örneğidir. Horon diğer bölgelerdeki halk danslarından tempo, ritim, düzenleme ve ölçü olarak farklıdır.Horon genellikle grup olarak oynanır ve
karekteristik ölçüsü 7/16 dir.Müzikleri çok hızlıdır ve her enstrümanla çalmak çok zordur.
Davul ve zurna ila çalınabilir.Horon müzikleri asil adı Cura olan küçük zurna ile çalınır.İlave olarak bölgenin iç kısımlarında üflemeli enstrüman olarak Tulum, Mey ve Cura kullanılır.Diğer kullanılan ölçü ise 2/4,5/8 ve 9/16 dır.

ZEYBEKLER


Zeybek halk dansları genel olarak Batı Anadoluya dağılmıştır.Zeybek kelimesi asker ve geçmiş dönemde yaşamış sivil halk için kullanılmıştır. Fakat sonra folklorik karaktere dönüşmüştür ve şimdi halk oyunu ve halk müziği ismi olarak kullanılmaktadır. Zeybek müzik şekli ve zengin dansları ile Anadoluya en geniş alanda dağılmış olarak kabul edilmektedir.Zeybek tek kişi ile , iki kisi ile ya da grup olarak oynanmaktadır ve Orta Anadoluda zeybek ismi örneğin Seymen olarak adlandırılır. Zeybek dansının genel ölçüleri 9/8 formlanmıştır ve çeşitli tempoları vardır.Örneğin çok yavaş, yavaş, hızlı ve çok hızlıdır.Çok yavaş zeybek dansının ölçüsü 9/2, yavaş zeybek dansının ölçüsü 9/4 ve bazıları 9/8 likdır.Çok hızlı zeybek dansı misal olarak alınırsa Burdur - Fethiye Bölgesinin keçi dansı bu karekterde dans olarak kabul edilir.Geleneksel ölçüsü 9/16 dir. Zeybek bölgesinin diğer
tipik bir dansı ise Bengi dir.Zeybekden çok farklı oynanır ve farklı müzik özelliğindedir.Benginin karekteristik ölçüsü 9/8 likdir. Görüldüğü gibi Zeybek tipik halk dansları Batı Anadolu'nun her tarafını kuşatmıştır.Genelde herbiri bir diğerinin benzeridir
fakat hep farklı ölçüler , ritmik özelliklerinde ve figür karekterlerinde.Sol notası ölçüleri 9/4,9/8 ve 9/16 diğer ölçüleri özellikle 2/4 ve 4/4 aynı zamanda kullanılmaktadır. Özellikle yavaş zeybekde geleneksel enstrüman davul ve zurna birleşimidir.İki davul ve iki zurna bileşimi gelenektir.Bir zurnanın görevi eşlik etmektir (akompaniman) diğer anlamda melodiye ikinci sabit tonda eşlik etmektedir.Davul ve zurnadan başka diğer enstrümanlar ise bağlama, saz gibi yaylı çalgılardır.Bunlar hızlı zeybek için kullanılmaktadır.Özellikle Teke (keçi) dansı bölgesinin geleneksel enstrümani sazıdır.

Yukarıda bahsedilen ana danslardan karekteristik olarak farklı halk danslarımızda vardır.
Karşılama,
(bir çesit düğün müziği) birbirinden farkli figürler ile yüz yüze karşılıklı hızlı olarak oynanmaktadır ve Hora tipi halk oyunları ile aynı müzik ve ritim yapısındadır. Karşılama dansları her bölgede farklı kültürel yapı sembolü taşımaktadır ve her bölgenin farklı kültürel yapı sembolü farklıdır.Sol notası ölçüsü ise 9/8 likdir fakat bazı diğer ölçülerde kullanılmaktadır.Geleneksel enstrümani iki davul ve iki zurna birleşimidir.Bu birleşimin en çok görüldüğü bölge burasıdır.

Tahta kaşık ile oynanan Halk Dansları
bu danslar genelde en fazla Akdeniz Bölgesinde görülmektedir.Kültürel ve oyun düzenlemeleri olarak müzik karekterlerinde ve ritmik yapıda çok farklılıklar göstermektedir. Müzikleri daima tahta kaşıklar ile çalınmaktadır ve karekteristik ölçüsü 2/4 yada 4/4 dür.Genel de kullanılan entstrümanlar ise saz,bağlama ve klarnetdir ve halk türküleri ile eşlik edilmektedir.

Samahlar
Alevi topluluklar tarafından dini seromonilerde oynanır.Fakat zamanla halka gösteriler yapılmaya başlamıştır.Müzik yapısı çok özel ve zengin figür yapısı çok farklıdırSamahın müzik ölçüsü 5/8,7/8 ve9/8 geleneksel enstrümanları yoktur.Semah
şarkıları söyleyerek (enstrümansız) oynanması yaygındır. Önemli semahlar üç bölümde isimlendirilmiştir ki bunlar
  • Ağırlama (eğlence ve toplantı)
  • Yeldirme
  • Oğdurmadır.
Azerbeycan Halk Dansları
Bu danslar Doğu ve Kuzey de oynanmaktadır.Doğu Anadolu da Azerbeycan Türkleri yaşamaktadır ve bunların mevki yerleri ve yapıları diğer bölgelerdekinden çok farklıdır.Aynı zamanda çok yumuşak ve sakın kadın dansları ve diğer yanda çok canlı ve dinamik erkek dansları vardır.Bu yüzden bu dansların hepsi birbirinden farklı yapıya ve karaktere sahipdir.Kadın bir kuğu gibi erkek dinamik ve cesur görünümündedir. Bu da bölgenin karakteristik yapısıdır. Eğer bu bölgeyi diğer bölgeler ile
karşilaştırırsak Azerbeycan dansları çok zengin ve değerlidir ve müzikleri de aynı zamanda çok farklı karakterdedir. Sol anahtarı ölçüleri 6/8 ve 12/8 dir bazende 3/4 ölçüsü kullanılmaktadır. Karekteristik enstrümanı ise Garmon ya da sonra akerdiondur. Ritim enstrümani koltuk davulu yada geniş davuldur ana enstrümanidir.Özellikle erkek dansların da herşey erkek dinamizmine göre esas alınmıştır.
Son düzenleyen Safi; 11 Kasım 2016 01:06
_EKSELANS_ - avatarı
_EKSELANS_
Kayıtlı Üye
14 Eylül 2007       Mesaj #3
_EKSELANS_ - avatarı
Kayıtlı Üye

HALK OYUNLARIMIZ


Güzel ülkemin güzel insanları birbirleriyle bütünlük sağlamanın en güzel yolunu seçip halk oyunları adı verilen yörelere göre ayrılan çeşitli ritüeller ve festivallerle kaynaşmayı adeta kendilerine bir borç bilmiş ve bu oyunlarda ustalaşıp yine yörelerimize göre aktif bir gelenek mirası bırakmayı kendilerine and biçmişlerdir.(And biçmek mi) Nihat Doğan sandım kendimi
Evet bu etkileyici gibi görünen klasik konuşmadan sonra işte yörelerimize göre halk oyunlarımız sizlere
Ad:  1.jpg
Gösterim: 30905
Boyut:  9.6 KB

ZEYBEK :


Zeybek oyunları tek kişi tarafından oynandığı gibi teklerden oluşan bir daire halinde de oynanmaktadır Zeybek oyunları, toplu olarak oynandığı zaman oyuncuların birbirlerine tutunmadan oynadıkları salma oyunlardırBu oyun türüne Ege Bölgesinde rastlanır Aydın, İzmir , Muğla, Denizli, Bilecik, Eskişehir , Kütahya,Çanakkale, Kastamonu, Uşak, Manisa, Balıkesir , Burdur

Ad:  2.jpg
Gösterim: 31566
Boyut:  10.6 KB

HALAY :


Toplu, düz dizi biçiminde ve oyuncuların birbirine tutunarak oynadığı oyun türüdürDoğu,güneydoğu ve Orta Anadolu’da davul zurna eşliğinde oynanırBitlis, Bingöl, Diyarbakır, Elazığ, Malatya, Kahramanmaraş,Gaziantep, Erzurum, Erzincan, Sivas, Mardin, Muş, Yozgat,Çorum, Adana, Ankara, Siirt, Hatay, Tokat, Şanlıurfa

Ad:  3.jpg
Gösterim: 31665
Boyut:  13.5 KB

HORON :


Oyuncuların dizi biçiminde birbirine tutunarak oynadığı oyunlardır Doğa yapısının sert ve dağlık oluşu, denizinin ve havasının kararsızlığı horon oyunlarında göze çarpar Doğu Karadeniz kıyılarında kemençe veya davul eşliğinde icra edilir Trabzon, Samsun, Artvin, Ordu, Rize

Ad:  4.jpg
Gösterim: 7678
Boyut:  11.2 KB

BAR :


Toplu olarak ve genellikle düz dizi ya da yarım ay biçiminde, oyuncuların birbirlerine tutunarak oynadıkları disiplinli grup oyunlarına bar denirGenellikle Doğu ve Kuzeydoğu Anadolu bölgesinde icra edilen bir oyun türüdür Erzurum, Kars, Ağrı, Artvin, Gümüşhane, Bayburt, Erzincan

Ad:  5.jpg
Gösterim: 7759
Boyut:  10.2 KB

HORA :


Bu oyun Bar ve Halaylar gibi el ele ya da kol kola tutuşularak disiplinli bir biçimde ve dizi halinde oynanmaktadır Genellikle Trakya’da, kısmen de Marmara’nın doğu ve güneyinde görülen bir oyun türüdürEdirne, Kırklareli, Tekirdağ, Çanakkale



images?qtbnANd9GcROpbOkh0obETlxyjvndpPJoDBxzAA9HSwimUko6eWlomqQ1WTT

KARŞILAMA :


Karşılama iki kişinin karşılıklı durarak oynadıkları bir oyun biçimidir Çiftlerin karşılıklı olarak toplanmalarıyla bir grup halinde de oynanmaktadır Kız ve erkek karşılıklı çiftlerin karşılıklı iki sıra halinde dizilmesiyle bir grup oyunu biçiminde de sürdürülmektedir Karşılamalar salma oyunlardır Oyuncular birbirlerine tutunmazlar Bazı karşılamalarda bütün oyuncuların ellerinde birer mendil bulunurGenellikle Trakya’da, kısmen de Marmara’nın doğu ve güneyinde görülen bir oyun türüdürEdirne, Tekirdağ, Kırklareli, İzmit, Adapazarı, Çanakkale,Bursa, Bilecik

Ad:  6.jpg
Gösterim: 7537
Boyut:  12.3 KB

KAŞIK :


Ellerinde ritim aracı olarak tahta kaşıklar bulundururlarGüney Anadolu’nun Akdeniz’e uzanan kesimleri genellikle kaşıklı oyunlar bölgesi olarak gösterilirEskişehir , Afyon, Kütahya, Bilecik, Kırşehir , Konya, Mersin,Antalya, Bolu, Bursa

Ad:  7.jpg
Gösterim: 7383
Boyut:  7.2 KB

BENGİ :


Marmara Bölgesinin güneyinde genellikle Balıkesir dolaylarında görülen bir oyun türüdürBalıkesir, Manisa, Bursa, Çanakkale

Ad:  8.jpg
Gösterim: 7410
Boyut:  10.1 KB

MENGİ:


Ege bölgesi ve Akdeniz Bölgesinin bazı illerinde bu oyun türüne rastlamak mümkündür

Ad:  9.jpg
Gösterim: 7406
Boyut:  7.5 KB

TEKE ZORTLATMASI:


Bu tür de yine Türkiye’nin batı ve güney bölgelerinde oynanırBurdur, Antalya, Isparta, Alanya vb

Ad:  10.jpg
Gösterim: 7395
Boyut:  12.3 KB

SEMAH:


Genellikle Türk-Alevi topluluklarının özel ayin ve toplantılarında kendi aralarında yaptıkları törenlerle ilgili oyunlardırTürkiye’nin hemen hemen her yerinde semahlara rastlamak mümkündür


Son düzenleyen Safi; 10 Kasım 2016 21:10
we come one - avatarı
we come one
Ziyaretçi
28 Aralık 2007       Mesaj #4
we come one - avatarı
Ziyaretçi

Halk Oyunlarinin Tarihçesi

Ad:  Türk Halk Dansları (Halk Oyunları)3.jpg
Gösterim: 9089
Boyut:  57.7 KB

Türkler, birlikte yaşama önemli ölçüde değer veren, törelerine bağlı, yaratıcı insanlar olarak kabul edilir. Tarihte ilk Türk uygarlıklarından Samanların, Hunluların, Oğuzların günümüze uzanan belgelerinden, geleneklerine bağlı olarak yapılan törenlerinin en önemli bölümünü Halk Oyunlarının oluşturduğunu anlamaktayız. Ortan Asya'daki Atalarımızın oyunları ile ilgili ilginç belgelere rastlanmaktadır. Çinli bir şair hanım, Han Beyi'ne gelin gelmii ve memleketine gönderdiği mektupta Hunluların adetlerinden manzum alarak şu şekilde söz etmiştir. DAVULU HER GECE DURMAZ DÖVERLER TA GÜNEŞLER DOĞANA DEK DÖNERLER! Bu yazı sıra oyunlarının (M.Ö 2000) yıllarında ateş çevresinde davul eşliğinde oynandığınıve güneşin doğuşunu, batışını çevredeki doğal olayları öyküleyen halk oyunlarının sabahlara dek sürdürüldüğünü kanıtlayan bir belgedir.

Anadolu'da yaşayan Türk uygarlıklarında ise Asya'dan getirdikleri geniş kültür birikimleri ile eski Anadolu uygarlıklarının kültür ürünlerinin özümlenmesini görmekteyiz. Bunun sonucu uygarlıkların beşiği Anadolu'da, Atalarımız, yaratıcı gücü, sanat anlayışı, beğeni ve becerilerinin de katkısıyla değer biçilmez halk oyunlarımızı oluşturmuşlardır. Anadolu'da yaşayanlar dil, din, tarih, yerleşim alanı ve ekonomik ilişkiler bakımından çeşitli kültürlere bağlıydılar. Türkler Orta Asya'dan getirdikleri Hititlerin, Frigya, İyon, Bizans kültür birikimleri üzerinde, Selçuklular ve Osmanlılarla sürdürerek geliştirdiler. Bu yücelme sonucunda ortaya çıkan değer biçilmez halk oyunlarımızı, gelenekler içinde törenlerimizde yaşatarak bütün çeşitleri ile günümüze kadar getirdiler. Halk oyunları toplum üyelerince kabul görerek insan davranışlarını öğrenilen ve kuşaktan kuşağa aktarılan kültür ürünü olarak yerini aldı.

İlkel ve Gelişmiş Topluluklarda Halk Oyunlarının Yeri


İlkel insanlarda hayat, düşüncelerle değil devinimlerle başlamıştır. Bu insanların teori ile pratiği birbirinden ayıramadığı ve zihinsel soyutlamanın hayatlarına yeterince girmediğini görmekteyiz. Zaten bu aşamada henüz teoriden bahsetmekte mümkün değildir. Ve yalnız ilkel tapınma törenleri söz konusudur. İlkel tapınma da henüz pratiktir ama emekten bilinçli olarak ayrılmış bir pratiktir. Bu törenlerde yapılan tapılan en önemli bölümü yansılama ( öykünme) danslarından oluşurdu. Böylece bugünkü öykünme bize atalarımızdan miras kalmış bir özelliktir diyebiliriz.

İlk insanlar bir işi yapabilme yeteneğini geliştirmek için o işi yapmadan önce temsili olarak ortaya koyup taklit ederlerdi. Böylece nesnel bir işlevi yerine getirmek için öykünme (taklit) doğmus oluyordu. Atalarımız bazen doğayı evcilleştirmek, bazen avına bir üstünlük, bazen de totemin doğa üstü güçlerinden yararlanmayı törenlerinde amaçlıyor ve işlerinin bir çoğunluğunu danslarla yerine getiriyorlardı. İlkel toplumlarda dinsel törenler, bireyleri toplumla yaşamaya zorluyor ve koyduğu kurallarla ilişkilerin uyumlu ve dengeli yaşamın da daha az sorunlu olmasına yardımcı olunmasını sağlıyorlardı. Törenlerde oynanan oyun bir görevi üstlenip bu ödevi yerine getirmektir. İnanci, oynanan oyunun bireyleri bağlayıcı nitelikte ve belli amaçlara yönelik olduğu düşüncesini açıklamaktadır. Bu nedenle törenlerde yapılan danslar zamanla belli kural ve kalıplara bağlanarak yaşatılmış ve daha sonraki kuşaklara taşınmşıtır. İlkel insanlarda yaşamlarını sürdürmek için ihtiyaçlardan doğan bu danslar, deneyler sonucu gelişerek sanatın ilk halkalarını oluşturdu. İlkel insanı yaratmakta, gücünü artırmakta ve yaşayışını zenginleştirmede kendine gerçek bir yol buldu.

Ava çıkmadan önce yapılan çılgın dans, topluluğun güven duygusunu gerçekten artırıyordu. Yüze sürülen savaş boyaları, atılan savaş çıglıkları savaşçıyı daha kararlı yapıyordu. Ayrıca düşmanı da ürkütebiliyordu.Ürkütücü doğa karşısındaki güçsüz yaratık (insan) gelişmesinde yaptığı dansların büyük etkisinden destek alıyordu.

Eski Mısır Uygarlığından kalan bazı resimler, BENI HASAN mezarlarında bulunup, dansın temel figürlerini, hareket sıralarını göstermektedir. Tek, çift veya grup halinde yapılan dansların dramatik, lirik ve şekillerini, din kültür, taklit, ifade savaş temeline dayanan çeşitlerini resimlerden izlemek mümkün olmaktadır. Eski Mısırlılarda da bir çok uygarlıkta görüldüğü gibi, dans inanç gereği ibadet amacıyla yapılırdı.Tanrılar içi yapılan ayinlerde, hasat ve bereket için yapılan şenlik ve törenler, dansın değişmez gösterisiydi. Eski Mısırlılar cenaze törenlerinde dramatik danslar yaparlardı. Başka toplumlarda bu tür cenaze törenlerinde dansa ender rastlanır. Özellikle yüze maske takılarak yapılan bu dansa ölüm dansı denilirdi. Mısırlılar da ve diğer toplumlarda olduğu gibi dans yaparken müzik aleti çalar, özel giysiler giyer, tempo tutarak eşlik ederlerdi.

Eski Yunan Uygarlığında, dansın önemli bir eğitim unsuru ve her yaşta yapılan bir uğraş olduğunu görmekteyiz. Büyük oyunların programlara alınması, yarışmalarda derece alanlara ödüller verilmesi, dansın kültür ve sanat değerleri yanında "Spor" çesitleri içinde yer aldığını göstermektedir. Ayrıca eski Yunanlıların vücut eğitiminde dansın önemli bir yeri vardır. Kişide iş verimini sağlayan, eğlence içinde ve müzik esliğinde yapılmasi halk danslarına olan ilgiyi önemli ölçüde arttırmıştır. O dönemin bilim adamlarının, bilge kişilerinin de iyi birer dansçı olduklarinı ve halk danslarına önem verdikleri konusunda önemli belgelere rastlanmaktadır. Eski Yunanlılar dans yaparken özel giysiler giyer, maskeler kullanıp, müzik eşliğinde şarkılarla dans ederlerdi. Böylece hayatlarının özünü ve yaşamlarının çeşitli yönlerini yansıtan hareketlerin anlamını pekiştirip, zenginleştirmişlerdir. Yunanlıların dansları da genellikle insan ilişkilerini ve iç dünyalarını dogmaca (dogal) anlatan hareketlerden oluşur. Yunanlıların "Eleusis" ayinlerinde, bireyi kendinden geçiren, tanrısallığa ulastıran danslar yapılmıştır. Bu danslar bireylerde, boşalım, arınma ve doyum sağlama amacını gerçekleştiriyordu.

İlkel ve Gelişmiş Toplumlarda Dans Kavramı


İlkel toplumlar da raksın anlamı o kadar önemlidir ki, her hareketi başka başka olayların temsili sayılmaktadır. Örneğin; bugün bile, Amerika yerlileri Afrika da çıplak gezen vahşi kabilelerin oyunlarında mana hakimdir. Ava çıkmadan önce toplu olarak yapılan çılgın danslar güven duygusunu arttırır, yüze sürülen savaş boyaları savaşçıları daha kararlı yapar ve düşmanı ürkütüp korkutur diye düşünülmektedir. Bütün bunlar tehlikeli ve ürkütücü doğa karşısında ki güçsüz yaratık insanın gelişmesinde büyüden büyük destek beklediğini açıklamaktadır. İlkel toplumların yaşamlarını sürdürebilmeleri için ihtiyaçtan doğan bu danslar, deneyler sonucu gelişerek sanatın ilk halkalarını oluşturmuştur.

İlkel toplumlar törenlerde oynadıkları tüm oyunları görev olarak üstlenip, bir görevi yerine getirdiklerine inanırlardı. Bu amaçla törenlerde yapıla gelen danslar zamanla belli kural ve kalıplara bağlanarak daha sonraki kuşaklara aktarılırdı. Vahşi ( ilkel )'lerin manidar rakslarına karşın gelişmiş toplumlarda mana kaybolup, hareket hakim olmuştur. Medeni raks şekil ve görünüm olarak çok gelişmiş olsa da , yaşantımızdakı olaylarda görülme sıklığı, manidarlığı ve önemini kaybetmiştir. Özellikle danslardaki mana yerini sanatsal hareketlere bırakmıştır. Çünkü insanların en önemli işi raks değildir.

Günümüzde, Halkbilimin içinde doğan ve onun içinde gelişen halk oyunlarımızın, tüm bilgi edinme kaynaklarından etkilendiği ve bu çabalardaki ortak payda olan bilgilenme sonucunda, kontrollü değişkenlerin değil, toplumun ihtiyacı olan yönelmelere yardımcı olunması sentezlerine ulaşıldığı gözlenmektedir. Bundan anlaşılacağı gibi, "Oyun kültürün doğuşunda başlıca etkendir." O halde kültürün kapsamı için de yer alan sanatın da kökeninin "oyun" olduğunu ve sanatın doğuşunda önemli bir rolünün bulunduğunu söylemek mümkündür.

Türk Halk Kültüründe Halk Oyunlarının Yeri


Ülkemizde halk oyunlarının çalışmalarda, eğitimde, kültürde ve diğer alanlarda değerlendirilmesi ancak bu yüzyılda önem kazanmıştır. "Oyun, kültürün doğuşunda başlıca etkendir." Buna göre kültürün kapsamı içinde yer alan sanatın da kökeninin "oyun" olduğunu ve sanatın doğuşunda önemli bir rolünün bulundugunu söylemek mümkündür. Tarihte ilk Türk uygarlıklarından; Samanların, Hunların, Oğuzların geleneklerine bağlı olarak yaptıkları törenlerin önemli bir bölümünü halk oyunlarını oluşturduğunu, bugüne kadar gelebilen belgelerden anlıyoruz.

Anadolu'da yaşayan Türk uygarlıklarında ise, Asya'dan getirdikleri geniş kültür birikimleri ile Anadolu uygarlıklarının kültür ürünlerinin özümlenmesini görmekteyiz. Bunun sunucu olarak uygarlıkların beşiği olan Anadolu'da Atalarımızın yaratıcı gücü, sanat anlayışı, beğeni ve becerilerinin de katkısıyla değer biçilmez halk oyunlarımız ortaya çıkmıştır. Türklerde danslar; kılıçla, mumlarla, kutsal sayılan araçlarla oynanırdı. Uğur getirmesi için yapılan halk oyunlarına sıkça rastlanmaktaydı. Günümüzde bunların kalıntıları danslarımızın bir çoğunda görülür. Bu dansların kutsal amaçlarının zamanla ortadan kalkarak eğlence için yapıldığını görüyoruz. Anadolu'da ölüm dansına (ölen kişi için yapılan) rastlamamaktayız. Birçok yabancı ülkede günümüzde bile görülen ölüm dansı eskiden bazı Türk boylarında da yapılmamaktaydı. Tarihsel süreç içinde oluşan din olgusu, halk oyunlarına kökenlik etmiş, onun ayin biçimi ve ibadet gelenekleri bu ulusal kaynağı şekillendirmiştir. İbadet devinimleriyle oluşan figürler motifler, ilkel din sistematizmi içinde imajlarını oluşturarak ve düşünsel yapıda belirginleşerek anlam kazanmış, yine, ayinsel fonksiyonlar içeren dinsel ilahiler, varlıklar dünyasının ve tabiattaki tabii seslerin taklidi biçimindeki terennümlerden ortaya çıkmıştır. İnisiasyon ayinlerinin ürünü olan bu değerler, toplumların tarihsel gelişimi içinde, bilinç dışı olmak üzere, nesilden nesile aktarılarak yine dinsel ortamında işlenmiş ve geliştirilmiştir.

Zaman içerisinde Türk Toplumu'nun çeşitli yabancı dinlere girmesi, onların kültürel ve dinsel etkisinin altında kalması, somut ve anlaşılır anlamlar taşıyan devinimleri ve melodileri, soyut ve anlamı bilinmeyen, dinselliği kaybolmuş danslar şekline dönüştürmüştür. Her biri bir dinsel inanç ve eylemi ifade eden devinimler, anlamlarından ve özel giysilerinden soyutlanması sonucu "Köçek" danslarında olduğu gibi erotik bir anlam kazanmasına neden olmuştur. Türkler Orta Asya'dan getirdikleri kültür birikimlerini, Hititlerin, Frigya, İyon, Bizans kültür birikimleri ile pekiştirerek, Selçuklular ve Osmanlılarla sürdürerek yücelttiler. Bu yüceltme sonucunda ortaya çıkan paha biçilmez halk oyunlarımızı gelenekler içinde törenlerimizde yaşatarak bütün çeşitleri ile günümüze kadar getirdiler.

Günümüzde halk oyunları ile ilgili çalışma, araştirma, derleme ve gösteriler çeşitli kuruluşlar tarafindan yürütülmektedir. Dünyada hiçbir ülkede bulunmayan zenginlikteki halk oyunlarımız, kendi halkımıza ne yazik ki basit bir eğlence aracı olarak yansıtılmaktadır. Genelde konu bir kültür ünitesidir. Onun içindir ki, konuya kültür açısından bakmak gerekmektedir. Oysa ülkemizde, halk kültür ürünlerinin en yaygın olanı, halk oyunları başta olmak üzere yalnız tanıtma amaç edinilmiştir. Gerekli bilimsel çalışmalar yapılmadan, yüzeysel ve dayanağı olmayan biçimde konulara el atılmıştır. Sonuç olarak bir kültür hazinesi olan halk oyunlarımızın gelecek kuşaklara daha sağlıklı bir şekilde aktarılması ve hak ettiği seviyeye ulaştırılması en büyük görevimiz olmalıdır.

1900 Yılından Günümüze Halk Oyunları Çalışmaları


Halk dansları çalışmalarında yöntem konu, kadro alan gibi kuramsal bilgiler yanında araştırma, inceleme, derleme ve gösteri gibi uygulamalarla da karşılaşılmaktadır. Bu bakımdan başlangıçtan zamanımıza kadar olan çalışmalarda sık sık değişik konulara öncelik verildiği görülmektedir. Örneğin; başlangıçta sadece halk danslarının öneminden söz edilirken, cumhuriyetin kuruluş yıllarında yazılan yazılarda zeybek gösterileri ele alınmaya başladı. 1929'da halk danslarının filme alındığını öğreniyoruz. 1950 yıllarından sonra ise festivallerle birlikte anılmaya başlanmıştır. Türkiye'de halk dansları ile ilgili ilk yazı 1900 yılında Riza Tevfik (Bölükbaşı) tarafından yazılmıştır. "Raks" başlığıi taşıyan bu yazıda halk dansları üzerine bugün bile aktüalitesini kaybetmeyen konulara değinilmiş, önemli bilgilere yer verilmiştir. Bu nedenle de bu yazı Türkiye'deki halk dansları ile ilgili çalışmaların başlangıcı olarak kabul edilebilir. " Raks hakkında" adlı bu yazıdan sonra, halk dansları 1917 tarihinde okullarımıza girmiş ve öğretilen ilk dansta zeybek olmuştur. Bu zeybege "Tarcan" zeybeği denmesinin nedeni de Selim Sırrı Tarcan tarafından derlenmiş olmasıdır. Bu oyunun ilk defa İstanbul Ögretmen okulu öğrencileri tarafından İdman Bayramında halka sunulduğunu görmekteyiz. Cumhuriyet yönetiminin kurulması ile halka eğilme ve halkla kaynaşma aşamasınin ilk aşamasına geçilmiştir. 1926 yılında İstanbul Belediyesi tarafından konservatuar Halk müziği derleme gezileri düzenliyor ve bu gezilerde Halk danslarına da yer veriyordu. Ayrıca Selim Sırrı Tarcan Ocaklarında konferanslar verip Zeybek oyunları, gösterileri düzenliyordu. 1927 yılında kurulan Halk Bilgisi Derneği'nin Tüzüğünde halk danslarına "raks" adlı bir ana madde koyulduğunu fakat konuya fazla eğilmediklerini söyleyebiliriz.

1929 yılında halk dansları ilk kez filme saptandı. İleriyi iyi gören halkbilimcilerimizde Yusuf Ziya Demircioğlu, Mahmut Ragip Gazimihal, Feruh Arsunar ve Abdülkadir İnan'dan kurulu bir ekip sinema operatörü aracılığı ile Trabzon, Rize, Erzincan ve Erzurum halk danslarını İstanbul Konservatuarı adına filme aldılar. Bu olayın önemli olmasının nedeni ise, halk danslarının bundan kırk yıl sonra bilimsel nitelikli olarak ilme alınabilmesidir.

Halk dansları 1932 yılında kurulan Halkevlerinde kendini gösterme fırsatı buldu. Dağınık bir biçimde yapılan çalışmalar düzenli, bilinçli bir şekilde yapılmaya başlanarak tüm yurt düzeyine yayıldı. Tüm illerde halk dansları toplulukları kuruldu. Ankara başta olmak üzere festivaller düzenlenmeye başlandı. 1941 yılında halk dansları üzerinde bilimsel çalışmalar sürerken Vahit Lütfü Salcı araştırmalarını "Gizli Türk Dini Oyunları" adlı eserinde toplayarak yayınladı. 1944 yılında Kasım Ülgen'in 3 ciltlik "Doğu Anadolu Oyun Havaları" yayınlandı. Bu kitapta ilk defa oyunların notaları, ayak hareketleri resimlerle çizilerek halk danslarının kalıcı olmasını sağladı. 1951 yılında Halkevleri siyasi gerekçelerle Adalet Partisi tarafından kapatılınca, halk dansı topluluklarının çatısı altında barındıkları yuvasıi dağılmiş oldu. Bu duruma Üniversite ve Yüksek okullarımızdakı gençler, sahipsiz ve ilgisiz kalan halk oyunlarımıza sahip çıktılar. 1955 yılında ilk defa bir kurum olarak Yapı ve Kredi Bankası bu kültür hizmetine sahip çıktı. Türk halk danslarını geliştirmek ve yaşatabilmek amacıyla "Türk Halk Danslarını Yaşatma ve Yayma Tesisi" adlı bir bölüm kurdu ve yuvasız kalan halk oyunlarımızı bu çatı altında barındırdı. Bu çatı altında değerli bilim adamlarımız 14 yıl halk danslarını geliştirmek, yaşatmak ve yaymak için çalıştılar. Yüzlerce araştırma ve rapor hazırlandı. Foto, film ve teyple saptamalar yapıldı. Halk oyunları festivalleri düzenlenerek buralarda 600'e yakın dans gösterildi. Bu çalışmalarda 1600 kadar dans olduğu bunların 400 kadarının yaşamakta olduğu anlaşıldı. Tesiste yapılan tüm çalışmalar ve hazırlanmış olan bant, nota, foto, film ve dia gibi dans ve müzik ürünlerinden yararlanılarak Sadi Yaver Ataman tarafından hazırlanan "100 Türk Halk Oyunu" adlı eser, Yapı Kredi Bankası tarafından 1975 yılında yayınlandı.

Günümüzde ise Halk oyunları ile ilgili çalışma, araştırma, derleme ve gösteriler çeşitli kuruluşlar tarafından yürütülmektedir. Cumhuriyet döneminde Halkevleriyle başlayan ve giderek büyük kentlerde Okul, Dernek, Klüp ve topluluklarca sürdürülen Halk oyunları çalışmalarına; Turizm Bakanlığı, Milli Eğitim Bakanlığı, Gençlik ve Spor Bakanığı, Köy İşleri Bakanlığı ve Dış İşleri Bakanlığına bağlı çeşitli kuruluşlar katılmıştır. 1966 yılında Milli Eğitim Bakanlığı bünyesinde "Milli Folklor Ensitüsü" kurulmuş olup daha sonra Kültür Bakanlığına bağlı "Milli Folklor Araştırma Dairesi" ne ( M.F.A.D) dönüştürülmüştür. Turizm bakanlığı bünyesinde "Devlet Halk Dansları Topluluğu" oluşturulup, Gençlik Ve Spor Bakanlığına bağlı İzcilik ve Boş Zamanları Değerlendirme Genel Müdürlüğünde Halk Oyunları Şubesi kurulmuştur. 1970 yılından sonra Turizm ve Tanıtma Bakanlığı halk dansları ekiplerini yurt dışı uluslar arası gösterilere göndermeye başladı. Halk oyunları ekipleri daha sonra Japonya- Osaka fuarındaki gösterilere, 1972 yılında ise Fransa'nın Diyon şehrindeki ulusararası Halk Dansları festivaline gönderildi. Bundan sonra artık Avrupa gezileri dönemi başladı. Şu anda I.T.Ü Türk Musukisi Devlet Konservatuarı, Ege Üniversitesi Devlet Türk Musikisi Konservatuvarı ve Sakarya Üniversitesi Devlet Konservatuarı içerisinde yer alan Halk Oyunlari Bölümleri Bilimsel olarak Halk oyunları çalışmalarını sürdürmeye devam ediyor.
Son düzenleyen Safi; 11 Kasım 2016 01:07
HipHopRocK - avatarı
HipHopRocK
Ziyaretçi
11 Mart 2009       Mesaj #5
HipHopRocK - avatarı
Ziyaretçi
Ad:  Türk Halk Dansları (Halk Oyunları)4.jpg
Gösterim: 7878
Boyut:  46.5 KB

Türk Halk Oyunlarında Yöreler



Türk Halk Oyunları'nın genel olarak türleri şu şekilde ayrılmaktadır:
  • Hora Bölgesi;Trakya.
  • Zeybek Bölgesi; Dört alt gruptan oluşur. Kural olarak; 9 zamanlı ve aksak ritmli oyunlardır.
    • Asıl Zeybek Bölgesi; Ege, Güney Marmara, İçbatı Anadolu.
    • Teke Zeybek Bölgesi; Göller Yöresi, Batı Akdeniz.
    • Kaşıklı Zeybek Bölgesi; Güney Marmara, Batı Karadeniz, İçbatı Anadolu ve çevresi. Bu bölgelerde karşılıklı oynanan ritüelleşmiş düzenli oyunlara da rastlanmaktadır (Zonguldak, Karabük'te olduğu gibi).
    • Kaşık Oyunları Bölgesi; Konya Bölümü ve Doğu Akdeniz çevresi.
  • Horon Bölgesi; Orta ve Doğu Karadeniz.
  • Halay Bölgesi; Üç alt bölümden oluşur.
    • Bozkır Halayları: İç Anadolu'nun Doğusu
    • Doğu Halayları: Doğu ve Güneydoğu Bölgeleri
    • Çukurova Halayları: Çukurova çevresi.
  • Bar Bölgesi; Kuzeydoğu Anadolu.artvin.(kıpçak(ahıska)türk'leri)
  • Kafkas Bölgesi; Kuzeydoğu Anadolu.artvin. (kıpçak(ahıska)türk'leri)
Bir oyunun halk oyunları vasfı taşıması için kural olarak "zamanda derinlik ve mekanda yaygınlık" ilkesini barındırması gerekir. not:bu halk oyunları haritası nın artvin ili yanlıştır,artvin ilinde horon sahil ilçelerin oyunlarıdır(arhavi,hopa,ve borçka)diğer ilçeler in oyunları artvin kafkas(ahıska)dansı ve bar oyunlarıdır.

Halk Oyunları İle İlgilenen Kurumlar

  • Türk Halk Oyunları Federasyonu: Dernek ve Kulüpler 2001 yılında Türk Halk Oyunları Federasyonu'nu oluşturmuşlardır. Spor federasyonları statüsündedir. Derleme faaliyetleri ve yarışmalar organize etmektedir. Başkanı: Sertaç Demirtaş 'tır.
  • Milli Eğitim Bakanlığı Okuliçi Beden Eğitimi ve İzcilik Dairesi Başkanlığı: Milli Eğitim Bakanlığı'nın ilgi alanlarından biri de Türk Halk oyunlarıdır. Her yıl M.E.B.'na bağlı bütün okulların katıldığı Türkiye'nin en yaygın halkoyunları yarışmaları yapılmaktadır. Yarışmalar ilçe yarışması, il yarışması, grup yarışması ve Türkiye Finalleri şeklinde yapılmaktadır. Türk Halkoyunları'na derlemelerin yapılmasında MEB'nın büyük rolü vardır. M.E.B. Halkoyunları dairesinin müdürü; Z.Bilge Erdendir. Yarışma Branşları;
  1. İlköğretim Minikler Geleneksel
  2. İlköğretim Yıldızlar Geleneksel
  3. Lise Büyükler Geleneksel
  4. Yaygın Eğitim Kurumları Geleneksel
  5. İlköğretim Minikler Sahnelemeli
  6. İlköğretim Yıldızlar Sahnelemeli
  7. Lise Büyükler Sahnelemeli
  8. Yaygın Eğitim Kurumları Sahnelemeli
  • Kültür ve Turizm Bakanlığı:: Halk oyunları ile ilgilenen bir diğer kurum Kültür Bakanlığı'dır. Bünyesindeki Halk Kültürünü Geliştirme ve Araştırma Müdürlüğü aracılığıyla halk oyunlarının araştırılmasına yönelik çalışmalar yapar. [HAGEM] Ayrıca Kültür ve Turizm Bakanlığı ve sponsoru Sabancı ortaklaşa her yıl Vak-Sa halk dansları yarışması yapmaktadır. Halkoyunları dernekleri arasında yapılmaktadır. Halk Oyunları'nın oscar'ı niteliğindedir. Bunun yanında Kültür Bakanlığı köyler arası mahalli halk oyunları yarışması düzenlemektedir.
  • Üniversiteler: Üniversiteler halk oyunlarıyla ilgilen kurumlardır. Gerek öğrenci kulüpleri gerek beden eğitimi spor yüksek okulları ve gerekse Sağlık Kültür ve Spor Daire Başkanlığı aracılığıyla halk oyunlarına katkıda bulunurlar. Üniversite Sporları Federasyonu her yıl üniversiteler arası yarışma düzenlerler.
  • Yurt-kur: Yurt-kur her yıl devlet yurtları arası halk oyunları yarışması düzenlemektedir.
  • Halk oyunları dernekleri ve kulüpleri: Pekçok şehirde halk oyunlarını öğretmek ve yaşatmak amacıyla dernek ve kulüpler kurulmuştur.
  • Halk eğitim merkezleri: Hem'lerin asli görevlerinden biri de yöre halk oyunlarını araştırmak ve eğitici yetiştirmektir.
  • Gençlik merkezleri: Gençlik ve Spor'a bağlı gençlik merkezleri de halk oyunlarına hizmet vermektedir.
Halk Oyunları Konservatuarları ve İlgili Bölümler
  • İstanbul Teknik Üniversitesi Konservatuarı Türk Halk Oyunları Bölümü
  • Izmir Ege Üniversitesi Konservatuarı Türk Halk Oyunları Bölümü
  • Gaziantep Üniversitesi Konservatuarı Türk Halk Oyunları Bölümü
  • Sakarya Üniversitesi Konservatuarı Türk Halk Oyunları Bölümü
  • Ankara Üniversitesi Halk Bilimi Bölümü
  • Hacettepe Üniversitesi Halk Bilimi Bölümü
Halk Oyunlarının Sorunları
Türk halk oyunlarının geliştirilmesi ve bilimsel kurumsallaşmanın sağlanması için yapılması gereken çalışmalar şunlardır;
  • Bilim adamı ve uzman sayısının arttırılması,
  • Derleme ve araştırmaların tamamlanması,
  • Eldeki malzemelerin analizlerinin yapılması,
  • Terminoloji sorununun çözümlenmesi,
  • Yayınların fazlalaştırılması,
  • Tür konusunun açıklığı kavuşturulması,
  • Tasnifinin yapılması,
  • Notasyon yazımının biran evvel başlatılması,
  • Halk oyunları atlasının çıkartılması,
  • Yarışmalara bir düzen getirilmesi,
  • Halk oyunları sözlüğünün yapılması.
  • Halk oyunlarımızı bilimsel bir ortama getirmek ve üzerinde çalışmalar yapabilmek için TÜBİTAK gibi özerk bir "Halk Oyunları Araştırma Enstisüsü"nün veya "Halk Oyunlarını Araştırma Merkezi"nin kurulması.
  • Halk oyunları ile ilgilenen bilim adamı, uzman ve araştırmacıların bir çatı altında toplanması, elde edilen bütün bilgi ve belgelerin bir merkezde toplanması.
Son düzenleyen Safi; 11 Kasım 2016 01:08
The Unique - avatarı
The Unique
Kayıtlı Üye
14 Nisan 2009       Mesaj #6
The Unique - avatarı
Kayıtlı Üye

Türk Halk Dansları Üzerine


Ferfene, barana, sıra gezmesi, yaren sohbeti gibi bölgelere göre çeşitli isimler verilen toplantılarda da oynanan halk dansları esas olarak, düğün-nişan törenlerinde, asker uğurlamada, yaylaya çıkışta ve inişte, doğum nedeniyle, dinsel ritüellerin bir parçası olarak ve ulusal bayramlarda düzenlenen şenliklerin temel unsurudur.

Halk dansları, günlük yaşamdan kesitlerin yansılanması ve doğa olaylarının yansılanması olarak iki ana kaynaktan beslenir. Ekin toplama, yaban hayvanlarla mücadele, gelin alma, yönetici sınıfın eleştirisi vb. gibi çok geniş konuları kapsayan halk dansları halk kültürünün sözlü müzik geleneği ile birlikte ana damarlarından birisini oluşturur.
Halk dansları, Türkiyenin çok kültürlü yapısını uygun olarak, birbirinden farklılık gösteren türlere ayrılır. Örneğin, Erzurum civarında Bar, Doğu ve Güneydoğu'da Halay, Trakya'da Hora, Karşılama, Karadeniz'de Horon, Konya ve civarında Kaşık Oyunları, Ege'de Zeybek farklı halk dansı türleri olarak tanımlanabilir.
Türkiyede halk dansları, kentleşme olgusuna paralel olarak, kendi doğal ortamından çıkarak, özgün korografilerin de yaratıldığı, sahnelenen bir sanat dalı haline gelmiştir.
Ad:  Türk Halk Dansları (Halk Oyunları)5.jpg
Gösterim: 11331
Boyut:  45.8 KB

Güneydoğu Anadolu Halk Dansları


Diyarbakır halk danslarını üç ayrı bölümde ele almak mümkündür: 1. Neni: 4-6 kişiden 15 kişiye kadar toplulukla oynanır. Diyarbakır düğünleri bu halaysız olmaz. Düğün evinde sıra sıra kadınlı erkekli halay çeker, maya söylerler. 2. Delibe: Buna Üç Ayak da denir. Ayak seyir ve vuruşları oyun boyunca öyle çabuk ve tüy gibi kalkar iner ki, seyredenler oyuncunun üçüncü bir ayağı olduğu kuşkusuna kapılır. Koçeri adlı başka bir oyun Delibe'nin yavaş oynanan şeklidir. 3. Giranî: Buna Esmer Oyunu da derler. Dans boyunca davul zurna esmer güzeli Diyarbakır dilberlerine yakılan bir hoyratın nağmelerini dizeler. Diyarbakır'ın yukarıda sayılan halaylarından başka, şunlar gibi çeşitleri de vardır: Durik, Goncut, Çepik, Çaçan, Keçikeni... Hepsi de Halay tipindedir.

Gaziantep'in başlıca dansları şunlardır. Üç Ayak, Dokuzlu, Çepikli, Mendil, Şirani ve Şirin Nar. İçlerinden en fazla gün görerek tanınmış bulunanları Çepikli ile Mendil Oyunu'dur. Çepikli, doğu illerinin Halaylarına benzeyen, son derece hareketli bir çeşittir.

Siirt halk dansları, aşka ve toprağa bağlılığın bir ifadesi olarak diri ve çeşitlidir. Hareketler, son derecede kurallı, ahenkli ve mekiklidir. El ele tutuşmuş halde harekete geçerler. Vücutlarda üst kısım hareketsizdir. Oyuncuların omuz omuza dizildikleri yaslanışlı anlarda bir duvar ve kale dayanıklılığı ortaya çıkar. Meydan oyunu sıfatıyla davul zurnasız edemezler. Şeyhani, Siirt'in Eruh ilçesinin başlıca üç dansından biridir. Karakıştanî, Giryanî, Şeyhanî olmak üzere. Üçü de davul zurnalı dizi oyunlarındandır.

Urfa yöresinin halk dansları görece ağır tartımlı olmakla beraber, esasları hemen daima cengaverliğe dayanır ve halkın savaşçı ruhunu ifade ederken muntazam, fakat ağır hareketlere yer verirler. Kesinlikle kıvrak ve hafif değillerdir. Arada, aşkı da ifade eden sözlere yer verirler. Danslara her zaman davul zurna eşlik eder.

Akdeniz Halk Dansları


Akdeniz halk dansları, defne kokulu Toros sırtlarından, portakal tüten Mersin ve Antalya bahçelerine kadar uzanan topraklarda, göz alıcı renklerden kumaşlarla dikilen elbiseler içinde nazlı nazlı oynanır... Bu danslarda, erkeğin uyumlu hareketi, kadının tatlı salınışı peşindedir. Dans ritimlerinin diğer yörelere göre daha yavaş oluşunda güneşin sıcaklığının etkisi büyüktür. Tempo ağır olsa da, hareketlerin ılık kıvraklığı danslara seyirlik bir tad verir. Akdeniz halk dansları geleneksel olarak davul - zurnayla yürütülür. Danslar çoğunlukla kadın ve erkeklerin beraber oynamasıyla dikkat çeker.
Batı Çukurova ve Mersin danslarında kadınlar üç etek denilen üç peşli bir "zıbın" ve ipekli kutnudan gömlek giyerler. Gümüş zincirli, allı yeşilli mevlâna sarıkları sararlar. Yüzyıllardan kalma kalkık burunlu papuçlar giyilir. Erkeklerin ayağında kara köseleden ve ince, bağlamalı mest bulunur. Başa poşu sarılır.

Konya'da hemen bütün oyunlarda zil veya kaşık kullanılır, yalnız figürleri değişir, meydan sazı, cura yahut bağlama eşlik edebilir. Ayrıca "dönme" denilen bir dans daha vardır ki, ney, saz veya tamburla Mevlana Peşrevi çalınır. Konya oyunlarında kadınlar ipek şalvar üzerine "içlik" denilen yarım cepken giyerler. Konya yöresi köylerinin çoğunda oyunlar adsız olduğu gibi, doğaçlama, anında yaratma esastır. Doğaç danslar hem enstrümantal, hem de türkülü olabilir.

Orta Anadolu Halk Dansları


Çorum halk dansları içinde kadın erkek beraberce oynanan Hörünü dansı oldukça tanınmıştır. Bu dansın her figüründe ve sözlerde birer istek hali de vardır. Kadın oyuncu, örneğin "ayağa kalk" isteğini duyarken doğrulur, "zilleri tak" denilirken takınır ve yürür vs. Bölgenin in ünlü erkek dansı Çorum Halayı'dır.
Elazığ tatlı dilli, güler yüzlü ve işlek zekalı kişilerin ülkesidir. Bu şehri görenler kem göz, kötü söz, gam ve kasavetin çevresinde yeri olmadığını bilirler. Elazığ halk dansları düğünlere özgü olanlar ve halaylar olarak iki kısma ayrılabilirler. Düğün danslarını, kadın ve erkek ayrı ayrı ve beraberce oynayabiliyor.

Konya'da bütün danslarda zil veya kaşık kullanılır, yalnız figürleri değişir, meydan sazı, cura yahut bağlama eşlik edebilir. Yörede başlıca oyun çeşitleri şunlardır: İnce Çayır, Küstüm, Sekelim Kızlar, Karanfil, Aman Madam Hoş Geldin, Limo, Karabiber, Develi, Süpürgesi Yoncadan, Konyalı.

Sivas bölgesi, halk danslarında benzersiz derecede zengin topraklarımızdan biridir. Sivas halk danslarının en önemli karakteristiği çok hareketli oluşlarındadır. Bazı figürlerindeki incelikler eskiden kadın ve erkeklerin karma halde dans ettiğini ifade eder.. Gerçekten de, bugün köylerde kadın ve erkeklerin karma oynadıkları olur. Sivas içindeyse kadınlar ayrı, erkekler ayrı oynarlar. Sivas halaylarından, düz halay; ağırlama, yanlama ve hoplatma denilen aynı karakterde üç bölümden oluşur. Ağırlamada birlik ve beraberlik, Yanlama'da; bireylerin dayanışması, Hoplatma'da ise; coşkunluk ifadesi vardır.
Tunceli'nin en önemli halk dansı Haley (Halay)'dır. Halaydan başka Kol oyunları, eski bir ilçe adını taşıyan Karaçor dansı, İki Ayak, Üç Ayak dansları, Tamzara, Delilo, Horum oynanır. Birde Gövenk adlı dansları vardır. O da karma oynanılır. Tunceli'de düğünlerde Leyla ile Mecnun'dan parçalar, Munzur üzerine ezgiler, anonim türküler, yaşanmış olaylar üzerine yakılmış türküler de söylenir.

ZEYBEKLER


Anadolu halk dansları düğünlerde, nişanlarda, asker uğurlamada, yayla yolunda, doğumda, bayramlarda, çeşitli eğlence ve sohbet toplantılarında oynanır. Açık alanlarda oynandığı gibi kapalı yerlerde de oynanır. Doğa olaylarını, günlük yaşamı vb. yansılayan ritüel danslar olabileceği gibi, toplumsal olayları, aşıklığı konu alan danslar da vardır.
Özellikle düğünlerde, topluluğun başında yörenin müziklerini ve oyunlarını iyi bilen ve saygın kişiler bulunur. Halk oyunları figür bakımından zenginliğini bu kişilere borçludur. Onlar da becerilerini ve ustalıklarını göstermek için özgün, doğaçlama figürler yaparlar. Böylece, özellikle gençlere oyunlar gösterilmiş, aktarılmış olur.

Zeybeklik, kendine özgü töreleri, giysileri, rütbeleri, ritüel dansları ve sistematik bir örgütlenme özelliği ile silahlı, örgütsel bir topluluktur. Başlangıçta belki bir meslek örgütü, belki Akşehir'in sıra yarenlerinde olduğu gibi bir dostluk, yiğitlik kuruluşu, belki de yerel bir güvenlik gücü idi. Zeybekler her ne kadar Ege'ye özgüymüş gibi düşünülse de, Eskişehir'in, Konya'nın Kaşıklı Zeybeği ve Ankara Zeybeği, Zeybekliğin Egenin dışında da yaygın olduğunu gösterir. Kars taraflarında Zeybek adlı bir köyümüz bulunduğunu da dikkate alırsak, şimdiki yaygınlığı da Kars'la Ege arasında kabul etmek gerekiyor.

Zeybek dansları ikili ve daha büyük gruplar halinde oynanır. Bazı yörelerde kadınların danslara aktif olmasa da, eşlik etmesine izin verilmesine rağmen, Zeybek erkek dansıdır. Sözlü danslar da vardır. Geleneksel olarak davul ve iki zurna ile çalınır. Ancak, saz (bağlama) ile çalınan zeybek müziği de kabul görmüştür. Zeybek dansları, diz vuruş figürleriyle adeta devleri çökerten bir gücün sembolünü yaratırlar... Genellikle Zeybek danslarında kollar hep sağ ayak ileri atılırken yukarı kaldırılır. Kollar omuz hizasında kalmayıp baştan daha yukarı kaldırılırlar. Dansların temposu 3-5 esasına göredir. Bu oyunlarda selamlaşma çok önemlidir. Dans alanına sırayla ve düzgün adımlarla girilir. Büyüklerin karşısında durulur. Az açık duran sağ ayak, sol ayağın yanına sertçe vurulur ve kesinlikle az yana açılıp yere basılır. Zeybek dansının sonunda sol kol indirilir, sağ kol havada bırakılır, vücut dikleşir ve bakışlar sertçe ileri yöneltilir. Vücut katiyen öne doğru eğilmez. Çünkü, eğilmek dalkavukluk olur.
Nice eski Avrupalı seyyahların çizdiği gravürlerden ve Meşrutiyet öncesinin bazı fotoğraflarından baş giyiminin de, öbür kısımlar gibi, dış görünüşçe Selçuklu çağından beri değişmediği kesinlikle anlaşılıyor. Sırta, yakası açık bırakılan ev dokuması ipek gömlek, üstüne kolsuz yelek, daha üste cepken giyilir. Yelek ile cepken aynı kumaştan ve işlemelidir. Zeybeğin altında dizlik -don - vardır. Diz açıktır. Dizliğin bol olan ağı aşağı sarkar. Ayakta kara pabuç vardır. Bacaklar ya çıplak kalır veyahut uzun çorap giyilir veya çuhadan işlemeli tozluk takılır. Siyah keçi derisinden kalçın ve nihayet çizme de giyilirdi.

Trakya Halk Dansları:


Anadolu halk dansları düğünlerde, nişanlarda, asker uğurlamada, yayla yolunda, doğumda, bayramlarda ve ferfene, barana, sıra gezmesi, yaren sohbeti gibi toplantılarda oynanır. Açık alanlarda oynandığı gibi kapalı yerlerde de oynanır. Doğa olaylarını, günlük yaşamı vb. yansılayan ritüel danslar olabileceği gibi, toplumsal olayları, aşıklığı konu alan danslar da vardır.
Özellikle düğünlerde, topluluğun başında yörenin müziklerini ve oyunlarını iyi bilen ve saygın kişiler bulunur. Halk oyunları figür bakımından zenginliğini bu kişilere borçludur. Onlar da becerilerini ve ustalıklarını göstermek için özgün, doğaçlama figürler yaparlar. Böylece, özellikle gençlere oyunlar gösterilmiş, aktarılmış olur.
Trakyada oynanan halk danslarının, bu bölgede yüzyıllardır yaşayan sayısız farklı halk topluluklarının kültürüyle kaynaşmış olduğunu bilinmektedir. Batı Trakyadan göçler, geç dönemde de sürdüğü için, yeni gelen bazı dans çeşitleri de yerli köylüler arasında taraftar kazanabilmiştir. Gelen kimi dans çeşitleri de eski, yerli oyun figürleriyle karışıp kaynaşmakta gecikmemişlerdir. Trakya oyunlarını Hora, Karşılama ve Sallama (Salma) olarak üç esas çeşitte sınıflandırmak mümkündür:
  1. Horalar: Bunlar, el ele veya kol kola tutuşularak diziyle yürütülen oyunlardır. Kabadayı, Beylerbeyi, Kara Yusuf gibi oyunlar hala bilinenlerin en tipikleri görünmektedirler.
  2. Karşılamalar; Bunlar Zigoş ve Drama Karşılamasıdır.
  3. Salma Oyunları; Mesela Hanım Ayşe gibi. Tekli danslardan bazısı da bu zümredendir. Ali Paşa Oyunu gibi.
Trakyada Karşılama, çiftlerin karşılıklı oynamalarını ifade eder. "Salma Oyunlar" adı verilen halk dansları kabadayıca oynanılan birtakım yiğitlik ve cengaverlik gösterileridir.
Danslar geleneksel olarak çifter davul ve zurnayla yürütülürler.

Karadeniz Halk Dansları:


Karadeniz bölgesi halk danslarının 7/8lik olması durumu, buralara has bir özelliktir. Halk dansları çoğunlukla üç telli kemençeyle yürütülür. Yörenin danslarına Horon da deniliyor. Horon tanımlaması; topluluk, yığın, küme anlamındadır. Dans edenler, el ele tutuşarak, sıra oluşturabildikleri gibi, iki baştan kapanarak daire halinde de oynayabilirler. Horoncu sayısı fazlaysa sıra daireleşir. Kemençeci çoğunlukla bu halkanın ortasında kalır. El parmaklarından ayak uçlarına kadar vücudun tüm organları oyunda görev alır. Çoğu kez, zor ve karmaşık figürleri vardır. Kemençenin kıvrak tınılarına eşlik ederek, bitmez tükenmez koşmalar söyleyen çalgıcı karşısında, yorulmak bilmeyen Karadeniz insanları, saatlerce oynamak için kendilerinde büyük bir istek duyarlar. Kent insanlarından horon oynayan pek azdır. Fakat, kırsal alanda yaşayan insanların hemen hepsi horon oynarlar.

Kadınlar düğünlerde, kına gecelerinde ve kendi aralarında oynarlar, türkü söylerler. Karadeniz bölgesinin kadın halk danslarında, erkek danslarıyla karşılaştırıldığında daha olgun bir hava vardır. Diz çökmeler ve sallanmalar azdır. Karadeniz bölgesinde kadınlar düğünlerde, erkekten kaçmazlar. O, hayırlı ve uğurlu bir gündür. Horonlarda birlikte oynarlar. Dansta atışmalar yapılırken, söyleşmeler bazen birer yarışmaya döner. Kadın ve erkeklerin karşılıklı oynadığı danslarda 10-15 kız ve erkek karşılıklı sıra kurarlar. Çalgıcı enstrümanını çalmaya başlar. Bir erkek, göz koyduğu karşısındaki kıza söyler. Arkadaşları bu beyiti tekrarlar, kızlara karşılık verme fırsatı kazandırırlar. Sağa sola dörder adım gidip gelirler. Kız cevabına geçer, arkadaşları bunu tekrarlayıp bu kez erkeklere karşılık vermeleri için zaman sağlamış olurlar. Saatler geçer, oyun bitmez.

Doğu Anadolu Halk Dansları


Karslıların tam 500 çeşit halk dansı olduğu söylenir. Yalnız kızların oynadığı danslara Han Kızlar, yalnız erkeklerin dansına da Şeyh Şamil adlarını vermişlerdir. Bir erkek, bir kız oynatılan dans Terekeme'dir. Bar şeklinin fihristi de uzundur: Iğdır Barı, Döne Barı, Papuri Barı vs. Artvin'de bugün 50-60 çeşit oyun oynanır. Ritim ve figür itibariyle çok sert ve süratli oldukları için kadınların ayrı oyunları vardır. Çalgıları; davul zurna, garmon ve tulum.

Erzurum'da I. Dünya Savaşı'ndan önce 32 kadar oyun varken bugün 13 oyunları kalmış: Başbar, Dikine, Çingeneler, Tamzara, Hoşbilezik, Dello, Aşırma, Sekme, Daldalar, Hançer Barı, Köroğlu. Kadın oyunları ayrıdır: Ben Bir Kavak Olaydım, Timurağa. Erzurum'da Bar evvelce fes ve abbaniye ile oynanırdı.

Erzincan'ın kuzeybatısına düşen Şebinkarahisar'da bir Tamzara oyunu tanınmıştır. Önce yayılmış ve sonra çeşitlenmiş oyunlardan biridir. Tamzara oyununu Harput, Eğin ve kuzeyden Giresun bölgeleri hep bilirler. Fakat, yayıldıkça çeşitlenmeye uğradığında da hiç şüphe yoktur. Yer adı olarak Tamzara, Şebinkarahisar'ın kuzeyine düşen on altı kadar köylük ve dağlıklar arasına düşen bir bucaktır.

Bitlis'te Yarım Garzanî ve Tam Garzanî adı verilen danslar, Yarım Goranî ve Tam Goranî de dediklerinin aynıdır. Garzanî aslında aynı dans olup, yer yer söylenişlerinde ve figürlerinde de bazı değişmeler meydana gelmiştir. Siirt oyunları arasında Govent'in kendine özgü bir yeri vardır. Kızlar bir tarafta, erkekler onların karşılarında sıralanıp yüz yüze iki dizi teşkil ederler Her iki tarafın birer "sergovent"i, yani Başçeken'i vardır. Dans başlayınca erkek tarafının sergovendi erkeği öven bir beyiti solo olarak söyler. Beytin sonunu kendi tarafı koro halinde tekrarlar. Sonra kız tarafının sergovendi kızı öven bir beyit söyler, sonunda kendi tarafı aynı sözleri aynı ezgiyle bir ağızdan tekrarlar. Dans bu şekilde devam eder.
Gümüşhane'nin merkez ilçesi hem Trabzon danslarının hem de Bayburt danslarının buluşma yeri gibidir. Kimi davul zurna, kimi de kemençe eşliğiyle oynarlar. Güneyden sayılarak en fazla Tamzara ve Kürt'ün Kızı (Türk'ün kızı), kuzeyden de Dik horon ve Titreme (Horanı) oynanır.

Muş'ta da, Anadolu'nun çoğu yerlerinde revaçtan düşmüş en eski Oğuz kaynağından iz ve anılar bulunabilmektedir. Muş oyunları şunlardır: Koçeri, Yalkuşte, Govent, Silvanî, Karzanî, Tek Oyun, Kol Oyunu, Aşırma, Sektirme, Lemo Ağır Oyunu. Muş'ta ağır danslar vardır ki, dans esnasında başın üzerine bir tas su konulsa dökülmez. O kadar ağır oynanır.
Halay, asırlardan beri gelen ve karakteri bakımından alelâde eğlence oyunundan tamamiyle farklı "ritual dance" içeriğini ifade eden, çeşitli sıra danslarımızın genel adıdır. Halayların figürleri vakur, ciddi ve nezihtir. Sivas, Erzurum, Elazığ gibi merkezlerimizde güzellikçe üstün çeşitleri vardır. Bazı bölgelerde de seyrekleşmiş, pek fazla basitleşmiş, adı bile "alay" halini almış görünüştedir. Sivas, zengin halay merkezlerinin halen başında sayılsa yeridir. Doğumuzdan Kars'ta Yallı ve Bar adlı andırışlı toplu danslar yanında, bazı halay çeşitlerinin de sayılmasına karşılık, Batı Anadolu'dan örneğin, bazı Gelibolu köylerimizde Alay Oyunu vardır. Bazı halay tiplerinde zaman zaman bir tapınma dansı edası sezilebiliyor. Bu edaları içerisinde hâlâ paiyen bir karakterin kalıntılarına rastlar gibi oluruz. Eski cevher mistik idiyse, onun şimdiki kabuğunda yiğitlik unsuru yoğunluk halindedir.
Ali Rıza ÖZKAN
Son düzenleyen Safi; 11 Kasım 2016 01:08
Bir bildiğim varsa hiç bir şey bilmediğimdir. (:
The Unique - avatarı
The Unique
Kayıtlı Üye
14 Nisan 2009       Mesaj #7
The Unique - avatarı
Kayıtlı Üye
Ad:  Türk Halk Dansları (Halk Oyunları)6.jpg
Gösterim: 8642
Boyut:  85.0 KB

Türk Halk Oyunları


Türk halk oyunları Anadolu’nun geçmiş kültürünü yansıtmaktadır. Türkiye'nin yedi bölgesinde de ayrı halk oyunu türleri ayrı müzikleri ve dansları vardır. Bu yörelerin hem yalnızca erkeklerin oynadığı hem de bayan erkek karışık şekilde oynanan türleri bulunmaktadır.
Türkiye, halk oyunları açısından bir labolatuvar gibidir. Türkiye, köylerde tespit edilen 4000'in üzerinde oyun ile dünya üzerindeki en zengin oyun karakterine sahip ülke olarak tanımlanmaktadır. Çünkü bir kültür ve medeniyetler beşiği olan Türkiye'de, hemen hemen her yöresinde ayrı oyunlar, ayrı giysiler ve ayrı müziklere rastlanmaktadır. Bu da yurdun bu alandaki zenginliğinin bir göstergesidir.
Davul, Zurna, Saz gibi enstrumanlar halk oyunlarında kullanılan temel çalgılardır. Bazı yörelerin folklor grupları ise başka tür çalgılar kullanmaktadır. Folklor bugün bir çok gösterilerde, düğünlerde, toplantılarda, bayramlarda, ulusal bayramlarda ve bunlar gibi bir çok etkinliklerde oynanır. Ayrıca otellerde haftanın belirli günlerinde yapılan Türk Gecelerininde başlıca gösterilerinden biri haline gelmiştir.

Halk Oyunları ve Yörelere Göre Dağılımı


Yeryüzünde farklı bölgelerde yaşayan insanlar, farklı kültürlerin de oluşmasına sebep olmuşlardır. Kültürü meydana getiren maddi ve manevi unsurlar, her millet için ayrı özellikler gösterir. Halkoyunları da her millet için özel olan bu unsurlardan birisidir.

“Halk bilimi; bir ülke halkının kültür yaratmalarını, gelenek, adet, inanış, müzik, törenleri, oyunları, masalları, efsaneleri, türküleri ve geleneksel tiyatrosunu, el sanatlarını, konut mimarisi vb bazı özelliklerini inceleyen bilimdir (Örnek 1971).

Halk oyunları ise, halk bilimi içinde yer alan araştırma konularından birisidir.
Halk oyunları, genel gelişme çizgisi açısından majik (büyüsel), kültik (tapınmayla ilgili) ve gündelik bir toplumsal olay olarak ortaya çıkar. Halk dansları da, ait oldukları halkın ya da ulusun duygu, düşünce ve eğilimlerini, heyecan ve sevinçlerini çeşitli vesilelerle (düğün, bayram v.b. )yansıtan en değerli kültür ürünlerinden birisidir (Narman 1984). Toplum yapısındaki farklılık, sosyo-ekonomik yapı, doğa ve iklim koşullarında halk danslarının da biçimleri farklılaşır (Terzioğlu 1991).

Anadolu, tarih boyunca üzerinde çok farklı devletlerin kurulduğu ve dolayısıyla da çok farklı kültürlerin yaşandığı, geliştiği bir coğrafi bölgedir. Doğu ve batı kültürleri arasında köprü olmuştur. Bu nedenle, çok zengin ve çeşitli dans hareketlerinin yaşandığı bir birikime sahiptir. Anadolu folklorunun, doğu ve batı kültürlerinin bir birinden etkilenmesi nedeniyle içerdiği heterojen öğeler, daima yeni öğelerin eklenebilmesi ve karışımlar oluşturulmasına uygun olmuştur (Koçkar 1998).

1900 yılında Rıza Tevfik BÖLÜKBAŞI tarafından “Ne-Sati Afiyet-Salname-i Tıbbi” adlı tıp yıllığında yayınlanan ve “Raks” başlığını taşıyan yazı halk oyunları üzerinde bugün bile geçerliliğini kaybetmeyen bir yazı olma özelliğini korumaktadır(Fırat Üniversitesi 1984).

Halk oyunları üzerine en büyük ve kayda değer çalışmalar 1932 yılında kurulan Halkevlerinde gerçekleşmiştir. Kuramsal ve uygulamalı çalışmalar yapıldığı, şenlikler düzenlendiği ve her ilde halk oyunları topluluklarının kurulduğu görülmektedir (Eroğlu 1985).
1955 yılında Yapı ve Kredi Bankası tarafından kurulan “Türk Halk Oyunlarını Yaşatma ve Yayma Tesisi” adlı örgüt on dört yıl boyunca dördü bölgesel, on dört halk oyunları festivali düzenlemiştir.

1968 yılında Afyon, Kayseri, Elazığ ve Adana’da düzenlenen dört bölge şenliklerinin iki yıl süren gezileri sırasında Anadolu ve Trakya baştan sona taranmıştır. Binlerce oyun yerinde görülmüş ve incelenmiştir. Fotoğraf, film ve teyple tespit edilen 1600 oyundan 400 kadarının yaşamakta olduğu anlaşılmıştır. Ve yine bu örgüt tarafından 1961 yılında ilk “Halk Dansları Semineri” düzenlenmiştir (Cönger 1987).

Aynı yıl Milli Eğitim Bakanlığı, TRT ve Türk Halk Oyunlarını Yayma ve Yaşatma Tesisinin birlikte düzenledikleri yörelerine göre halk oyunları yarışmaları filme alınmıştır (Baykurt 1976).

1975 yılında Turizm Bakanlığı bünyesinde “Devlet Halk Dansları Topluluğu” nun kurulması, devletin bu alandaki ilk ciddi çalışmasıdır.

Günümüzde ise, Kültür ve Turizm Bakanlığına bağlı olarak çalışan Milli Folklor Araştırma Dairesi bu alanda çalışma yapan en önemli ve tek resmi kuruluştur.

TÜRK HALK OYUNLARININ SINIFLANDIRILMASI


Türk halk oyunlarının sınıflandırılmasında çok farklı kriterleri dikkate almak mümkündür. Ancak biz bu çalışmamızda halk oyunlarımızı
Konuları, Tür özelliği, Kareoğrafik düzenleri, Çalgı özelliği ve Adlarının anlamlarından yola çıkarak sınıflandırdık.

İÇERDİĞİ KONULARA GÖRE HALK OYUNLARI


1.1. İnsan-İnsan İlişkilerini Konu Alan Halk Oyunları
Vuruşma yada kavgayı konu alan halk oyunları;
  • Silahlı; Hançer barı(Erzurum), Bıçak horonu(Trabzon,Rize).
  • Silahsız; Harkuşta (Bitlis), Sin sin (Adıyaman).
1.2. Kadın-Erkek İlişkilerini Konu Alan Halk Oyunları
  • Kıskanç(Kars),
  • Arzu ile Kamber(Edirne).
1.3. Akrabalık İlişkilerini Konu Alan Halk Oyunları
  • Emmiler(Konya),
  • Musa amca(Diyarbakır).
1.4. Kişi Adlarını Konu Alan Halk Oyunları
  • Mahir çavuş(Amasya),
  • Ata barı(Artvin).
1.5. Tören Oyunları
Geçiş töreni oyunları (doğum, sünnet, kına gecesi, asker uğurlama.);
  • Çayda çıra, askeran (avreş) (Elazığ),
  • Çiftetelli (Adana).
Dinsel nitelikli oyunlar;
  • Samahlar (Sivas),
  • Sin sin (Adıyaman).
1.6. İnsan-Doğa İlişkilerini Konu Alan Halk Oyunları
Doğayı konu alan halk oyunları;
Deniz ve suları konu alan halk oyunları;
  • Horon kurma (Rize, Trabzon),
  • Kelek (Van).
Dağ ve ova adlarını konu alan halk oyunları;
  • Yayla yolları(İçel),
  • Ormandan gel(Uşak).
Meyve ve bitki adlarını konu alan halk oyunları;
  • Zambak(Konya),
  • Kavak(Erzurum).
Doğa olaylarını konu alan halk oyunları;
  • Yağmur duası(Diyarbakır),
  • Kar mı yağdı(Kütahya).
1.7. Hayvan Taklitli Halk Oyunları
  • Kartal halayı(Bingöl, Diyarbakır),
  • Kurt-kuzu (Diyarbakır). (Koçkar 1987).

2. TÜR ÖZELLİĞİNE GÖRE HALK OYUNLARI


2.1. Halaylar


Genellikle Orta ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde; davul, zurna, klarnet, bağlama, ney, zambur eşliğinde oynanırlar. Halayda dizinin başındaki kişiye ‘Halaybaşı’, sonundaki dansçıya ‘Poççik’ denir. Danstaki hareketlere ağırlama, yanlama, belleme, hoplatma, sektirme gibi yavaştan hızlıya doğru değişik adlar verilir.
İllere Göre Dağılımı Çorum, Sivas, Muğla, Elazığ, Adana, Bitlis, Diyarbakır, Kahramanmaraş, Gaziantep, Bingöl, Hakkari, Hatay, Mardin, Muş, Kayseri, Van, Ankara, Yozgat, Erzurum, Erzincan.

2.2. Barlar


Doğu Anadolu ve Kuzeydoğu Anadolu bölgelerinde oynanır. Dizinin başındaki kişiye ‘Barbaşı’, sonundakine ‘Poççik’ denir. Barların eşik çalgıları davul, zurna, mey, klarnet ve deftir.
İllere Göre Dağılımı Kars, Erzurum, Ağrı, Artvin, Gümüşhane.

2.3. Horonlar


Doğu Karadeniz bölgesinde oynanır. Horonun eşlik çalgıları cura, zurna, davul, kemençe, kaval, koltuk davulu, garmon, akordeon ve mızıkadır.
İllere Göre Dağılımı Samsun, Ordu, Trabzon, Rize, Artvin

2.4. Zeybekler


Orta Anadolu’nun güneyi, Güney Anadolu ve Ege bölgelerinde yaygındır. Bu dansı yapanlara ‘Efe’, ‘Zeybek’, ‘Kızan’ gibi adlar verilir.
Eşlik çalgıları kaba zurna, davul, klarnet, bağlama, def ve darbukadır.
İllere Göre Dağılımı İzmir, Aydın, Denizli, Uşak, Muğla, Kütahya, Bilecik, Çanakkale, Eskişehir.

2.5. Kaşıklı Danslar


Orta ve Güney Anadolu bölgelerinde yaygın olarak oynanır.
Eşlik Çalgıları Klarnet, bağlama, cura bağlama, darbuka, def ve el davuludur. Dansların çoğu türkülüdür.
İllere Göre Dağılımı İçel, Antalya, Konya, Afyon, Eskişehir, Kütahya, Bilecik, Bursa, Bolu.

2.6. Kaşıklı Karşılamalar


Orta ve Batı Karadeniz bölgelerinde oynanır. Bu dans türüne ‘Karşı-beri, Var-gel’ gibi adlar verilir.
Eşlik Çalgıları Klarnet, bağlama, cura bağlama, kabak kemane, el davulu, darbuka, def ve dare’dir.
İllere Göre Dağılımı Eskişehir, Kütahya, Bilecik, Bolu, Zonguldak, Sakarya.

2.7. Karşılamalar


Çoklukla Trakya’da, Marmara bölgesinde oynanır. Adından anlaşılacağı gibi iki kişinin karşılıklı oynadığı danslardır. Eşlik çalgıları kaba zurna, klarnet, davul, keman, cümbüş ve ud’dur.
İllere Göre Dağılımı Edirne, Kırklareli, Tekirdağ, İstanbul, Çanakkale.

2.8. Horalar (Kasap Oyunları)


Çoklukla Trakya bölgesinde oynanır. Dizinin başında yöneten kişiye ‘Horabaşı’ denir. Eşlik çalgıları: Kaba zurna ve davuldur.
İllere Göre Dağılımı Kırklareli, Edirne, Tekirdağ

2.9. Nanaylar


Leylim oyunları da denir. Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da yaygındır. ‘Na, Nay, Le, Ley, Li, Lim’ gibi sözcüklerin türkü arasında ya da nakarat olarak tekrar edilerek kullanılarak dansa eşlik etmesiyle bu adı almıştır.
İllere göre dağılımı: Kars, Erzurum, Artvin, Erzincan, Gaziantep.

2.10. Teke Oyunları


Güney Anadolu’da Toroslarda Türkmen Yörüklerinin oynadığı danslara verilen addır. Osmanlı döneminde bu bölgede ‘Teke Livası’ adıyla anılan bir idari bölge olduğu biliniyor.
Eşlik Çalgıları Bağlama, cura bağlama, kabak kemane, kaval, def, el davulu ve sipsi’dir.
İllere Göre Dağlımı Burdur, Antalya, İçel, Isparta, Afyon.

2.11. Mengiler


Teke Türkmenlerinde toplu ve kaşıklı oynanan danslara verilen addır.
Eşlik Çalgıları Sipsi, kaval, bağlama, cura bağlama, kabak kemane, dare, def, el davulu’dur.

2.12. Bengiler


Batı Anadolu’da oynanan ritmik ve hareketli danslara verilen addır.
Eşlik Çalgıları Klarnet, davul, zurnadır.
İllere Göre Dağılımı Balıkesir, Manisa, Çanakkale,

2.13. Güvendeler


Uludağ ve yöresi Türkmenlerinde genellikle iki kişinin oynadığı bir danstır. Eşlik çalgıları klarnet ve davuldur. İllere Göre Dağılımı Bursa, Balıkesir (Demirsipahi 1975).

3.KAREOĞRAFİK DÜZENLERİNE GÖRE HALK OYUNLARI


3.1. Dansçı Sayısına Göre


3.1.1. Tek Kişilik Danslar
  • Kadın Dansları Temel Deyren (Muğla), Şeve Kırma (Elazığ), Yoğurt (Eskişehir), Estireyim Mi (Bolu), Kız Havası (Burdur), Çiftetelli Ve Çengi Dansları.
  • Erkek Dansları Misket, Fidayda, Mor Koyun (Ankara), Kolbastı (Tunceli), Zeybek’ler (İzmir, Aydın, Denizli)
3.1.2. İki Kişilik Danslar
  • Kadın Dansları Kahveyi Kavururlar (Eskişehir), Ördek (Bolu), Mandalar (Tekirdağ, Kırklareli), Nöbey (Malatya), Silvani (Muş)
  • Erkek Dansları Kırka Zeybeği, İnönü Zeybeği (Eskişehir), Bıçak Horonu (Rize, Trabzon), Hançer Barı (Erzurum); Garipler Samahı (Sivas), Dokuz Ayak (Bitlis).
3.1.3. Topluluk Halinde Oynanan Danslar
  • Kadın Dansları Güvercin, Aşşahtan Gelirem (Erzurum), Keçike (Elazığ), Teşi, Acara Kız Horonu (Artvin) Mendil, Goc’öküz (Eskişehir), Çömüdüm (Kütahya), Keziban Yenge (Burdur).
  • Erkek Dansları Ankara Zeybeği, Sin Sin (Ankara), Koçaklama (Ağrı), Coşkun Çoruh, Horomi, Deli Horon (Artvin), Serenler (Burdur), Baş, Bar, Sekme (Erzurum)
  • Kadınlı – Erkekli Danslar Atabarı, Şavşat Barı (Artvin), Zigoş, Mendil, Galamatya (Edirne), Fatmalı, Dokuzlu, Hadidiye (Gaziantep), Delilo (Elazığ), Yayla Yolları (İçel).

3.2. Sahne Düzenine Göre Danslar


3.2.1. Halka Biçimli Danslar
İğdeli Gelin (Çorum), Düz Horon (Artvin), Bengi (Balıkesir), Samahlar (Sivas, Erzincan)
Halka Oyunu (Eskişehir)

3.2.2. Dizi Biçimli Danslar Halaylar
(Bingöl, Elazığ, Diyarbakır, Malatya), Bar’lar (Erzurum, Artvin, Kars)

3.3. Adım Biçimlerine Göre Danslar


3.3.1. İlerleyip Geriye Dönen Adımlı Danslar
Horon Kurma (Trabzon), Temirağa (Elazığ, Sivas), Arnavut Halayı (Sivas), Tek Ayak, İki Ayak (Diyarbakır).

3.3.2. Sürekli İlerleyen Adımlı Danslar
Keklik (İçel), Çepikli, Meryem (Gaziantep), Çepik (Bingöl, Diyarbakır),Atabarı, Horomi (Artvin), Mendil (Edirne) (Koçkar 1998).

4. ÇALGI ÖZELLİĞİNE GÖRE HALK OYUNLARI


4.1. Davul-Zurna Eşlikli Danslar
Kabadayı (Edirne), Başbar, İkinci Bar (Erzurum), Halay (Diyarbakır, Bingöl), Harkuşta, Meyroke, Tringo (Bitlis), Bablekam, Şirvani (Van), Çorum Halayı, Çekirge, Sin Sin (Çorum), Ağırlama, Koseyri, Marmara (Gaziantep).

4.2. Davul-Klarnet Eşlikli Danslar
Çayda Çıra, Halay, Avreş (Elazığ), Döne, Kavak, Güvercin, Sallama, Delilo (Erzurum), Diringo, Mehmet Turan Barı (Gümüşhane), Balıkesir Zeybeği, Yerli Zeybek, Balıkesir Bengisi (Balıkesir.

4.3. İnce Sazlı (Klarnet, Keman, Cümbüş, Ud, Darbuka) Danslar
Patrona, Kampana (İstanbul), Ali Paşa, Eski Kasap (Kırklareli), Dörtlen, Name (Kocaeli), Yandım Ayşe, Süslü Jandarma (Manisa), Yayla Yolları, Gabardıç, Şah Boylum (Muğla), Kasap, Kara Gözlüm, Sis Dağı (Sakarya).
Ad:  Türk Halk Dansları (Halk Oyunları)7.jpg
Gösterim: 8594
Boyut:  72.7 KB

4.4. Tulum Eşlikli Danslar

Cilveloy, Sarı Çiçek, Ondört (Artvin), Hemşin Horonu, Memetina (Rize), Üç Ayak, Sarı Seyran, Yayık (Kars).

4.5. Kemençe Eşlikli Danslar

Sıkkara, Horon Kurma, Sallama, Tonya, Atlama (Rize, Trabzon).

4.6. Akordeon Eşlikli Danslar
Ayşat, Yüzbir, Kıskanç, Şeyh Şamil (Kars), Atabarı, Daldalan, Acara Kız Hortumu, Sasa (Artvin)

4.7. Bağlama Eşlikli Danslar

Afyon Zeybeği, Hatçam Çıkmış, Zabbak (Afyon), Fidayda, Misket, Seymen Zeybeği (Ankara), Keklik Zeybeği, Kralın Kızı (Bilecik, Eskişehir), Halimem, Meşeli, Ördek (Bolu), Elindeki Mendil, Yoğurdum Var, Karakuş (Eskişehir).

4.8. Kaval Eşlikli Danslar

Kırka Zeybeği, Tüverek Koran (Eskişehir), Al Yemeni, Halimem, Ördek, Men Men (Bolu), Sarı Zeybek, Cemilem (Antalya), Yörük Ali, Sinanoğlu (Aydın), Azime, Mendili Oyaladım (Balıkesir), Ağırlama, Terşi (Adıyaman)

4.9. Sipsi Eşlikli Danslar

Serenler (Afyon, Burdur, Antalya), İğde Dalları (Afyon), Antalya’nın Mor Üzümü, Teke Zeybeği (Antalya), Gabardıç, Avşar Beyleri, Sarı Zeybek (Burdur), Bidenem, Ferayi, Yörük Kızı (Isparta).

4.10. Mızıka Eşlikli Danslar
Çinçiva, Çarişka, Ancer (Rize).

5. ADLARIN ANLAMLARINA GÖRE HALK OYUNLARI


5.1. Yerleşim Yerinin Adını Alan Danslar
Tekirdağ Karşılaması (Tekirdağ), Çorum Halayı (Çorum), Sivas Halayı (Sivas), Tokat Sarması (Tokat), Tonya Horonu (Trabzon), Safranbolu Çiftetellisi (Zonguldak), Tavas Zeybeği (Denizli), Edremit Zeybeği (Balıkesir), İnönü Zeybeği (Eskişehir), Karaköy Sekmesi (Bolu).

5.2. Adıyla Dans Hareketlerinin Niteliğini Belirten Danslar


5.2.1. Pozisyon Özelliğini Belirten Danslar
Dizkırma (Bingöl), Topal Koşma (Çankırı), Sekme (Çanakkale, Bursa, Erzurum), Tek Ayak (Bingöl, Diyarbakır), Dik Halay, Şeve Kırma (Elazığ), Aşırma, Döne (Erzurum), Çepikli (Gaziantep), Dik Kayda (Giresun), Kırıtma (Kütahya).

5.2.2. Hareketin Hızını Belirten Danslar
Ağır Hava (Bingöl), Ağır Govenk (Bitlis), Ağır Zeybek (Burdur), Deli Horon, Çoşkun Çoruh (Artvin), Kıvrak Halay (Kırşehir).

5.2.3. Meslek Adını Belirten Danslar
Değirmenci (Bitlis, Kastamonu), Pamukçu Bengisi (Balıkesir), Kasap (Edirne), Yağcılar Zeybeği (İzmir), Ormancı (Kastamonu), Turşucu Güzeli (Kütahya), Kasnakçı Oyunu (Sinop), Deveci Emmi (Sivas), Kalaycılar (Kırklareli).

5.2.4. Dansçının Elinde Taşıdığı Eşyanın Adını Belirten Danslar

Bıçak Oyunu (Rize, Trabzon, Erzincan), Hançer Barı (Erzurum), Kaşık Oyunu (Antalya, Konya), Zilli Oyun (Kütahya), Mendilli (Gaziantep), Elindeki Mendil (Eskişehir), Mendil Havası (Tekirdağ), Kılıç-Kalkan (Bursa), Çayda Çıra (Elazığ), Teşi (Artvin).

5.2.5. Adını Rakamlardan Alan Danslar
İki Ayak (Bingöl, Diyarbakır), Ondört (Artvin), İkinci Bar (Erzurum), İki Parmak (Aydın), Bir Altmışlık (Çorum), Dokuzlu (Gaziantep), Yüzbir, Dörtlen (Kars), Üç Oğlan (Kırklareli), Beş Ayak (Malatya)

5.2.6. Adını Renklerden Alan Danslar
Yeşil Olur (Afyon), Sarı Zeybek (Antalya, Burdur, Isparta), Sarı Karınca (Balıkesir), Al Yemeni (Bolu, Bursa), Entarisi Kırmızı (Eskişehir), Yeşilim (Konya), Boz Eşek (Şanlıurfa), Yeşil İpek (Zonguldak) (Koçkar 1998).


KAYNAKLAR
BAYKURT, Şerif. Türkiye’de Folklor, Kalite Matbaası, Ankara,1976
CÖNGER, Mümtaz. Milli Oyun Çalışmaları, Milli Eğitim Basımevi, Ankara, 1987.
DEMİRSİPAHİ, Cemil. Türk Halk Oyunları, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları:148, Ankara,1975.
EROĞLU, Türker. Elazığ Halk Oyunlarının Halk Bilimi Açısından İncelenmesi, Lisans Tezi, Yöneten: Yrd. Doç. Dr. Halil Narman. Fırat Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Antropoloji Bölümü, Elazığ, 1985.
Fırat Üniversitesi Halk Oyunları Topluluğu Derleme Çalışması “Elazığ Halk Oyunları”, Fırat Üniversitesi Matbaası, Elazığ, 1984.
KOÇKAR, M.Tekin, RAMAZAN Musa. Kafkas Halk Dansları Öğretim Yöntemi ve Teknikleri, Şamil Eğitim Ve Kültür Vakfı Yayınları, İstanbul 1987.
KOÇKAR, M. Tekin. Çağlar Boyunca İletişim Sanatı Olarak Dans ve Halk Dansları, Bağırgan Yayımevi ,Ankara, 1998.
ÖRNEK, Sedat Veyis. Etnoloji sözlüğü, Ankara Üniversitesi Basımevi, Ankara, 1971.
TEBER, Dr. Serol. Davranışlarımızın Kökeni, Sorun Yayınları, İstanbul, 1978.
TERZİOĞLU, Ahmet. “Halk Oyunlarının Eğitimdeki Rolü” Türk Halk Oyunlarının Öğretiminde Karşılaşılan Problemler Sempozyumu Bildirileri, Ankara 1991, S. 43.
Son düzenleyen Safi; 11 Kasım 2016 01:09
Bir bildiğim varsa hiç bir şey bilmediğimdir. (:
_Yağmur_ - avatarı
_Yağmur_
VIP VIP Üye
12 Aralık 2009       Mesaj #8
_Yağmur_ - avatarı
VIP VIP Üye

TÜRK HALK OYUNLARININ DOĞAL ORTAMDAN SAHNEYE GELİŞİ


Ad:  Türk Halk Dansları (Halk Oyunları)8.jpg
Gösterim: 8921
Boyut:  109.1 KB
“Ait olduğu toplumun kültür değerlerini yansıtan;bir olayı,bir sevinci,bir üzüntüyü ifade eden;orijini din ve büyü ile ilgili olan, müzikli olarak tek kişi veya gruplar halinde icra edilen , ölçülü , düzenli hareketlerdir” (Nail TAN,Halk Bilimi Genel Bilgiler)


Halk oyunları genellikle yaşam biçiminin bir sonucu olarak belirli bir gereksinimden ortaya çıkar.giderek yörede sürekli biçimlenip yaygınlaşırlar.Bir eğlence ortamında ve bir çok sosyal ilişkinin iletişim aracı olarak ortaya çıkan halk oyunları sürekli değişim göstererek yayılırlar.


Ne halk türküleri ne de halk oyunları çıktıkları ilk gerçek biçimlerini koruyabilirler.Bununla beraber geleneksel yaşam içinde karşılaşılan doğal etkenler,dini etkenler,insan ve hayvan ilişkileri, kişi adları ,bölge adlarından etkilenmelerle ,doğadaki güzelliklerden,doğadaki renklerden,yaşanan sevgi ve kıskançlıklardan ortaya çıkabildiği gibi daha önce ortaya çıktığı bilinen bir ezgiye oyun eklenmesi yoluyla yada doğaçlama yoluyla hem ezgi çalarak hem de oynayarak üretilebilmelidir.


Halk oyunları çıktıkları doğal ortamlarda genellikle yörede yaşayan halk tarafından benimsendikten sonra görerek,duyarak ve taklit ederek yada sergileme anında ,çalıp söyleyene ,oynayana katılarak öğrenilir.Halk oyunlarının öğrenilip yaygınlaşmaya başladığı bu ortamlarda öğrenme usta-çırak ilişkisi içinde kendini gösterir.Oyunların ortaya çıktığı bu yörelerde sistemli bir çalışmaya rastlamak veya varlığından söz etmek oldukça güçtür.


Halk oyunları ve bunların müzikleri derlendikten sonra,seyirlik veya sanatsal etkinlik amacıyla sahnelemeye başladığı andan itibaren,çeşitli değişikliği,eklemeleri ve estetiği zorunlu kılar.Bu oyunların ilk biçimi akademik bir uzman yada sanatçı tarafından geliştirilerek sanatsal görünüm kazanır.Eski hali,halkın yabancısı olmadığı ve kolayca benimsenebileceği bir yapı sağlar.Sanatçı bu geleneksel yapıya katkıda bulunarak onu değiştirir ve geliştirir.Oyunlar ortaya çıktıkları ortamlarda oynanırken , bilinçli bir değiştirmeden daha çok oynama süreci içinde , oynayan kişilerin o anki coşkuları yada ruhsal durumları doğrultusunda,sanatsal kaygı taşımadan zamanla biçimlenirler.Ancak sahneye getirilen oyunun kültürel niteliğinden çok sanatsal,estetiksel yanı ağır bastığından araştırmacıların öznel sanat anlayışları ve estetiksel kaygıları oyundaki değişmeyi etkiler.Seyirlik amacı ile sahneye getirilen oyunlarda yöredekinin tersine bilinçli olarak sürekli bir değişme söz konusudur.


Doğal ortamdan sahneye gelen oyunlardaki değişmeleri örnekleyecek olursak;


  1. Doğal ortamda oynamak için özel bir hazırlık yapmak gerekmezken,oyunları sahnelemek için oynanacak yerin özelliklerine göre özel bir hazırlık yapmak gerekir.
  2. Doğal ortamda izleyicilerin oyuncular üzerinde belirli bir ölçüde etkileri söz konusu iken sahnede tüm kaygı izleyicilerin beğenisini kazanmaktadır.
  3. Doğal ortamda izleyerek,yaşayarak öğrenip oynama söz konusu iken , sahnede çoğunlukla ikinci,üçüncü elden öğrenip oynamak söz konusudur.
  4. Doğal ortamda her oyuncunun kendi estetik duygusu oyunu etkilerken , sahnede bu işi görev edinmiş belirli bir kişinin kendi estetik anlayışını dansçılara empoze edip uygulatması söz konusudur.
  5. Doğal ortamda dansçıların üzerinde oynanacağı belirli çizgiler , motifler söz konusu değilken ,sahnede oyunları sahneye koyan kişinin sahneleme anlayışına uygun önceden belirlenmiş çizgiler ve motifler vardır.
  6. Doğal ortamda oyunların başlama ve bitişlerinin , oyun geçişlerinin belirli bir düzeni olmayabilirken , sahnede bu düzen zorunludur.
  7. Doğal ortamda bireyler sınırlıda olsa özgürken,sahnede dansçılar birbirleriyle uyum sağlamak zorundadır.
  8. Doğal ortamda oyuncu sayısı genellikle sınırlı değilken ,sahnede bu sayıyı önceden belirlemek gerekir.
  9. Doğal ortamda oyuncular tek tip ve uyumlu giysiler giymek zorunda değillerken,sahnede genellikle tek tip ve uyumlu giysiler giymek durumundadırlar.
  10. Doğal ortamda oyuncuların fiziksel uyumları gibi bir kaygı asla söz konusu olmazken sahnede bu göz önünde tutulması önemli bir etkendir.
  11. Doğal ortamda bulunabilen çalgılar eşliğinde,hatta ıslıkla kendi yaptıkları müzik eşliğinde oyunlar oynanabilirken, sahnede olanaklar zorlanarak yapılabilecek en yetkin müzik yapılmaya çalışılır.
Sahnelemenin iyi bir şekilde yapılması halk oyunlarımızın tanıtımında ,beğeni kazanmasında büyük bir etkendir.Eskiden halk oyunu dendiğinde kulakları sağır eden bir davul zurna ile şalvar giymiş birkaç kişinin ileri geri zıpladığını sanan pek çok insan,son yıllarda oldukça gelişen sahneleme çalışmaları sonucunda ,sergilenen oyunlarımızın güzelliği ve zenginliği karşısında şaşkınlığa düşmektedir.

Eğer oyunlarımızı sahnede oynuyorsak elbette ki sahne tekniklerinden yararlanmamız gerekir.Bunu yaparken doğal ortamdakine en uygun olan biçimleri bulabilmişsek başarılı olmuşuz demektir.Sahneleme sırasında,daha ilgi çekici olmak kaygısından ve bilgisizlikten kaynaklanan olumsuzluklar genellikle şunlar olmalıdır.

  • Estetik kaygılarla adım cümlelerinin değiştirilmesi , oyunların karakteristik yapılarının bozulması.
  • Sahnede yer değiştirebilmek için adım cümlelerinin zorlanması.
  • Uyum sağlamak için oyunların kalıplaştırılması.
  • Oyunun öyküsüne aykırı oynanması.
  • Kadın oyunlarının erkekler,erkek oyunlarının kadınlar tarafından oynanması.
  • Zengin bir görüntü elde etmek için sahneye çok sayıda kişinin çıkartılması,bunların iyi değerlendirilmemesi sonucu kargaşa ortamı yaratılması.
  • Sahnenin iyi kullanılmaması sonucu belirli noktalarda yığılma olması.
  • Müziğin temposunu aslından farklı olarak arttırılması veya azaltılması.
  • Çok seslilik veya çok sazlılık adına uyumsuz çalgıların bir araya getirilmesi.
  • Giysilerin tek tipliliği abartılarak adeta üniforma anlayışının getirilmesi.
  • Giysilerin modernize edilip,yöresel özelliklerinden uzaklaştırılması vb.
Bu olumsuzlukların giderilmesi için,yoğun bir araştırma yapılması,halk oyunlarımızın bulunabilen en eski örneklerinin saptanarak arşivlenmesi ve yetkin bir sahneleme bilgisi gerekmektedir.O zaman oyunlarımız hem özgünlüğünü olabildiğince koruyabilmek hem de gelişmiş tekniklerden yararlanılarak sahne sanatı açısından değerlendirilmiş olup en geniş biçimde tanıtımı yapabilecektir.
Son düzenleyen Safi; 11 Kasım 2016 01:10
_KleopatrA_ - avatarı
_KleopatrA_
Ziyaretçi
30 Aralık 2009       Mesaj #9
_KleopatrA_ - avatarı
Ziyaretçi

Doğu Karadeniz Halk Oyunları


Doğu Karadeniz koy ve köylerimizin serhada (sınır boyuna) kadar ki hayat durumları (ve müvazî - paralel sıradağların içerden elverdiği bucaklarda ki eşik şartlar) içinde oyunun arz ettiği çeşit ve fark bölgelenişleri dikkati çeker. Oyuncular elele tutuşmuş oldukları halde kollarını havaya kaldırırlar. Kemençeci ortada olup onun bir işaretiyle oyun başlar. Bir müddet (süre) düz hareketle devam edilir, sonra yine kemençenin bir işaretiyle oyun "aşağı alınır" ki oyuncuların ilk en coşkun ânı işte bu sıradır: Ala aşağı!

Şarkının türkünün söylenmesi: Kemençeci, önce söylenecek türkünün veya m'ni dizisinin havasını vurur. Bu hazırlıktan maksat; "söylenecek türküyü söyleyeceklere ezgisi bakımından hatırlatmak"tır.

Türkü, ya kemençeci tarafından veya oyunculardan bir kısmınca, yahut da cümlesi (hepsi) bir ağızdan olmak üzere söylenir. Ağızla söyleniş, havanın kemençede ikinci defa çalınmaya başlanışıyla birlikte girer. Bir m'ninin söylenip bitmesinin ardından ikinci beyit nakarat olarak tekrarlanır.

Oyuncular, eğer şarkı (türkü) söylüyorsa, her m'ni arasında susup aynı parçayı kemençenin yalnız olarak bir defa tekrarlanmasına fırsat bırakırlar. Bu saz (çalgı) tekrarlaması sırasında bazen oyuncular sözleri söylememekle beraber âdeta sesle kemençeleşirler, yeni gıvgıvılı taklitle kemençeye eşlik ve çenebazlık ederler. Esasen, kemençenin oku Rizeli'nin dilbazlığından mülhem (ihamla, esinle) bir çığır kazanabilmiştir. Denilse yanlış olmaz. halka veya yarım halka istenildiği kadar çevrilmekte devam eder.

M'nilerin beğenilip tutunmuşları sayısız ve bazıları pek kıdemlidir (eskidir). İrtic'len (doğaçlama) söylenenleri onlardan ayrı tutulmalıdır. Çünkü o anda yazı veya bellekte tutulamayanları hemen unutulacaktır. Bellenip tekrarlanabilenlerden yayıllanmış örnekler çoktur:
  • İşte gemi geliyor
  • Yelkenleri kumaştan
  • Ne anam var ne babam
  • Yaratıldım ben taştan
  • Cığaramın dumanı
  • Keseyi nefesimi
  • Bir türkücük söylesem
  • Tanır mısın sesimi?
  • Kemençenin telleri
  • Sarmayı direkleri
  • Ne hayındır ne hayın
  • Nenemin yürekleri
  • Kemençe çala çala
  • Ağrıdi bileklerim
  • Burada yârim yoktur
  • Yanayi yüreklerim
  • Gidin kayıklar gidin
  • Yârima sel'm idin
  • Yârimin uykularını
  • Gözüne haram edin
  • Kemençeyi gel beri
  • Sana türkü söyleyim
  • Yârim burada yoktur
  • Kimle gönül eyleyim?
Çoruh boyu ki Hopa ve yöresinde oyunlar karakterce farklı olurlar. Çoruh boyu derken Artvin, Borçka, Murgul, Maradit, Macahel ve Şavşat bölgesini kastediyoruz. Bu grup oyunlar daha ziyade Trabzon - Rize oyunlarını andırırlar. Figürleri daha belirgin, biraz da karışıkçadır. Sonra, Trabzon - Rize Horonları az çok benzeştikleri ve hiç değilse andırışlı karakter gösterdikleri halde, Çoruh boyu oyunları kendi aralarında açık başkalıklar gösterirler.

Bu bölgede tek bir milli giyim tespit edilemiyor. Trabzon - Rize kıyafetiyle Erzurum giyimi arası bir elbiseyle karşılaşıldığı gibi, daha sonra benimsenmiş olması gereken (ki bunun böyle olduğu muhakkaktır da) külot pantolon ve belden kemerli, dik yakalı, göğüsleri cepli ve kenarları işlemeli gömlekten ibaret bir kıyafete de sık sık tesadüf edilir.
Çalgı, daha ziy'de davul - zurnadır.

Oyunlar, iki grupta dikkate alınabilir:

Horonlar


  • Deli Horon : Coşkun Çoruh
  • Düz Horon : Durgun Çoruh
  • Ermeni Barı : Ata Barı
  • Orta Batum

Tek Oyunlar:


  • Sarı Çiçek
  • Karabağ
  • Uzundere
  • Teşi
Bugün Horonlar, yukarda gösterildiği üzere çoğu zaman orijinal adlarıyla değil de karşılarında yazılı yeni nispetli sıfatlarıyla (adlarıyla) anılıyorlar.

Hopa ve yöresini oyunlarının çalgısı çoğu zaman Tulum'dur.

Orijinal kıyafet Trabzon - Rize dolaylarının eski mahalli giyimine benzer. Burada da zamanla ve geç yıllarda külot pantolon, kemerli belinin etekleri pantolonun üstüne sarkan gömlekten ibaret bir giyimin benimsenildiği seyrek de olsa bir ara moda halinde görülmüştür.

Oyunlarının karakteri, Trabzon - Rize çeşitlerinin özelliğini taşırlar. Figürlerde de az çok andırışma vardır. Yalnız biraz daha yeknesaktırlar (tekdüze, monotondurlar). Başlıcaları şunlardır: Rize, Papil't, Yüksek, Hemşin, Çarışka (Çar) Horonları.

Sonuncusunun yani Çarışka (Çar Oyunu)nın çarlıkla ne al'kası olduğu bilinmiyor. Adına Türkiye'nin başka taraflarında rastlanmadığı gibi, Ruslarca h'len oynanmadığı, rejim, gereğince açıktır. Her ne olursa olsun, şimdiki karakteriyle mahalli zevke göre değişikliğe uğradığında hiç şüphe yoktur.
Son düzenleyen Safi; 10 Kasım 2016 21:40
eku123 - avatarı
eku123
Ziyaretçi
3 Eylül 2012       Mesaj #10
eku123 - avatarı
Ziyaretçi

FOLKLOR AÇISINDAN SEYMENLİK


Şehirleşme toplum yaşantısının her kesiminde olduğu gibi yaşayan gelenekleri de etkilemiştir. İlçe ve köylerde geleneklerin yaşatılmasında az da olsa bir çaba görülmekle birlikte, şehirler de bu alışkanlık iyice azalmıştır. Ankara folklorunda en eski Türk boylarından Oğuzların etkisi büyüktür.
Ad:  Türk Halk Dansları (Halk Oyunları)9.jpg
Gösterim: 10409
Boyut:  68.8 KB

Ankara bölgesinin köylü geleneğinde ve merkezin cumhuriyetten önceki delikanlılarına miras kalmış görenekte (ki bunlar arasında hayatta kalanlar pek azalmıştır.) Yaşamış olan hatıralara göre mahalli ezgilerin kısa hava sayılanları hemen kamilen oyunda yer alabilirler. Yandım şeker, Mor koyun,Misket gibi oyuna da adlarını vermişlerdir.

Ankara folkloru oyun ve türkü olarak iki yönde incelenir. Birincisi: kendi içinde zeybek ve düz oyunu ayrılır. Zeybeğin beş türü vardır. Bunlar: Ankara zeybeği,Seymen zeybeği, Yağcıoğlu zeybeği,Mendil zeybeği ve Karaşar zeybeğidir.

DÜZ OYUNLAR


Figürleri bakımından birbirine çok benzeyen oyunlardır. En önemli özellikleri yere eğinilmeyişi ve çökelmeyişidir. Hepsinde geçerli olan kol hareketleri ile ayak oyunları arasında uyum sağlanmasıdır. Bunların dışında her zaman dirsekler omuz hizasında, baş dik,göğüs ilerde tutulur. Bu oyunlar grup olarak ve sazda denilen bağlama eşliğinde oynanır.

Ankara düz oyunlarında bir tatlılık, bir akıcılık vardır. Sazın tatlı, yanık ve kıvrak sesi bazan durulur, bazen de coşar. Figürleri ayak oyunları ile süslenmiştir.Sazdan başka çalgı kullanılmaz.Ankara yöresinin en meşhur oyunu miskettir.

MİSKET


Misket,Ankara'nın en çok tanınan türkü ve oyunlarından biri olması yanı sıra ülkemizin de milli oyunu haline gelmiştir. Oyunun kuralları ve kendine has ritimleri herkes tarafından tam bilinmemesine rağmen düğünlerde gruplar halinde oynanmaktadır. Ankara'nın düz oyunlarından biri olan ve mutlaka saz ile çalınarak oynanan misket oyunu esasta üç kişi ile oynanır. Oyunun tertip, stil, ahenk müzik ve güfteleri yönünden aslına uygun ve bozulmadan yeni kuşaklara tanıtılarak öğretilmesine gayret gösterilmektedir.Miskette üç hareket esastır:
1-Duruş: vücut dik,baş ufka bakmakta,göğüs ileride.
2-Yürüyüş: vücut sallanmadan kostak yürünür.
3-Sekiş: yere eğilmeden ayak oyunları yapılarak kol hareketleriyle oyuna ahenk verilir.Oyuna ayak figürleri hakimdir.
Misket Ankara'da yıllarca önce yaşanmış bir aşkı anlatmaktadır. Efe yavuklusunun oyalı beyaz yazması arasında kızaran yanaklarını misket elmasına benzettiğinden ona bu ismi vermiştir. Misketinden ayrı kalan delikanlı hasretini yüreğini kavuran yakan sevgisini bağlamsıyla dile getirir.

HÜDAYDA (FİDAYDA)


Hüdayda,ismini eski çağlarda Ankara'da yaşamış Fatma (Hüda) adında güzel bir dilber olan rakkaseden almıştır.Ankara'nın en eski tarihi oyunlarından biri olup miskette olduğu gibi düz oyun türünden biridir.Diğer oyunların aksine yalnızca iki kişiyle oynanır. Oyun için yan yana gelen iki Seymen belinden silahını çekerek önce sağa, sonra sola tekrar sağa sallanarak silahını ateşler ve akabinde ileri hareket edilir. Karşılıklı gidiş geliş ve yan yana sekişlerde oyuna ahenk,estetik ve güzellik verilir.

MOR KOYUN


Yine eski Ankara oyunlarından biri olup iki ya da dört kişinin eşleşmesi ile açılıp kapanmaları biçiminde oynanır.

SABAHİ


Bağlama eşliğinde oynana bu oyun bu tür oyunların en ağırıdır. Divan türündeki türkü okunurken oyuncular ortada kostak kostak gezinirler. Sağ el silahlıkta sol el ise belde tutulur. Türkü bitince oyuncular oyuna başlar.

ÇARŞAMBA


Ankara'nın eski oyunlarından biri olup karşılıklı iki kişi tarafından oynanan çok hareketli bir oyundur. Özelliği karşılıklı geliş gidişlerde kolların sarkıtılarak sallanışlarıdır24.

KAŞIKLI OYUN


İki eldeki kaşıkların birbirine vurulması ile oynanır.Havasının hafif yerlerinde kaşık durur. Ayak hareketleri olur. Saz hafif çalarken kaşıkların birdenbire duruşu oyunun karakteristik hususiyetini gösterir.

SİN SİN


Açıkta gece ateş yakılır. Oyuna katılan herkes ateşin etrafında halka olur. Bir kişi ortaya çıkar. Çalımla ateşin etrafında dolaşmaya başlar.Bu sırada başka biri ileri atılarak onu kovalar ve herhangi bir şekilde meydandan uzaklaşmaya mecbur eder.Bundan sonra başka biri daha ortaya çıkar o da ikinciyi sahadan uzaklaştırmaya çalışır.Oyun böylece devam eder ve biter.

SÜRDÜM OYUNU


Düğünlerde kızlar ve erkekler karşı karşıya yer alırlar. Biri kız biri erkek iki kişilik bir oyundur. Göz işareti ile erkek kızı oyuna davet eder.

ÇEÇEN OYUNU


Erkek ortaya çıkarak,elleri sarkık bir halde düz ve usullü yürüyüşü ile halka çizmeye başlar.Arkasından kız aynı yürüyüş ile oyuna girer.Erkek çevik hareketle geri döner,oyuncular yüz yüze bir kaç adım uzaklaşıp yakınlaşarak oynarlar
Son düzenleyen Safi; 11 Kasım 2016 01:11

Benzer Konular

9 Kasım 2016 / BYAYD SPEOPLE Türkiye Coğrafyası
3 Ocak 2011 / Misafir Cevaplanmış
31 Ağustos 2012 / GÜLGECELER Türk ve İslam Dünyası
10 Kasım 2016 / Misafir Türkiye Coğrafyası
5 Haziran 2008 / Bia Türk ve İslam Dünyası