Arama

Çocuk Sağlığı - Sayfa 5

Güncelleme: 13 Haziran 2013 Gösterim: 199.318 Cevap: 162
TheGrudge - avatarı
TheGrudge
Ziyaretçi
29 Temmuz 2006       Mesaj #41
TheGrudge - avatarı
Ziyaretçi
İkizlerin Bakımı
Çocuk Sağlığı Gebe kadın bir bebek düşüncesindeyken birden ikiz bebekleri olacağını öğrenince telaşlanması olağandır. Çünkü bir bebek için düşünülen planlar artık iki bebek için yapılmaya başlanmalıdır. Anne adaylarının bir kısmı doğacak olan bebeğin ihtiyaçlarını gidermek için gebeliğin son aylarını beklerken bazı annelerde gebe olduklarında öğrendikleri andan itibaren ihtiyaç listesini hazırlamaya başlarlar. İkiz bebek bekleyen annelerin olması gerekenden daha önce doğum yapmaları beklenir. Bu nedenle ikiz anneleri belirlenen doğum tarihinden daha önce bebeğin tüm ihtiyaçlarını giderecek durumda olmalıdırlar.

Sponsorlu Bağlantılar
Bir bebeğin anneyi ne kadar yorabileceği bilinirken, iki bebek olduğunda neler yaşayacağınızı düşünerek kendinize bebekler dünyaya gelmeden bol bol vakit ayırın. İkizleri emzirmek oldukça güç olabilir. Sizin için iki yöntem önerilmektedir. Isterseniz bebeklerinzin ikisini aynı anda emzirebilir ya da birini emzirdikten sonra bir diğerine geçebilirsiniz. Bebeklerinizin ikisini de kucağınıza alın, bacakları dışa dönük gelecek şekilde kucağınıza yatırın. Daha sonra bir memenizi birine, diğer memenizi de ötekine verin. Bu şekilde emzirmeye başlayın. Bu işlemi yaparken sık sık bebekleri diğer memeyi emmesi için değiştirin. Bebekleri aynı anda emzirmeniz halinde zamandan da tasarruf edeceksinizdir. İkizleri aynı anda emzirmek size zor geliyorsa onları tek tek emzirmeyi deneyin.

Bazı annelerin sütleri az olduğundan bebeklere mama takviyesi yapabilirler. Bu şekilde bebeklerinizi biberonla emzirmeniz gerekecektir. İsterseniz biberonla gıda alımını da aynı anda yapabilirsiniz. Bebeklerinizin ikisinide düz bir zemine yatırın ve başlarının yüksekte olmasını sağlamak için başlarının altına bir yastık koyun. Daha sonra da biberonları ellerinize alın ve bir elinizle birini beslerken, diğer elinizle de diğer bebeğinizi besleyin. Bu işlemi de ayrı ayrı yapabilirsiniz. Bu şekilde bebeklerinizle tek tek daha iyi ilgilenmeniz de olasıdır.

Ikiz bebekleri aynı anda banyo yaptırmak zor olabilir. Bebeklerinizi aynı anda banyo yaptırabilmeniz için sizin de katılımınız gereklidir. Küvetin içine girerek bebeklerinizi kucağınıza alın ve hep birlikte banyo yapmaya başlayın. Bu tarzda yapılan banyolar oldukça uzun sürebilir. Bu nedenle ikizlerinizi tek tek yıkamanız daha avantajlı olacaktır. Bir bebeğiniz uyurken diğerini yıkayabilir ve diğeri uyuduğunda da onu yıkayabilirsiniz. Bir keç haftalık olan bir bebeği sık sık yıkamak zorunlu değildir, bu nedenle onları silebilirsinizde.

Ikiz bebek anneleri oldukça fazla yorulurlar. Evde yalnız olmadığınız zamanlarda bebeklerle başkalarının ilgilenmesini sağlayın. Örneğin annaanne ya da babaanne evde bulunduğunda bebeklerle ilgilenmelerini sağlayın. Eşinizin evde olduğu zamanlarda yapmanız gereken her şeyin yarısını onun da yapmasını sağlayın. Bu arada eşinizin sürekli aynı bebekle ilgilenmesine izin vermeyin, bu şekilde diğer bebek eşinize uzak kalır ve sürekli sizi yanında isteyebilir.

Yenidoğanlar geceleri sık sık uyanabilirler. Bu nedenle özellikle ikiz anneleri bir çok geceyi uykusuz geçirir. Geceleri bebeklerinizin birinin ihtiyaçlarını karşılarken uygulamaların aynısını diğerine de tekrarlayın. Bu şekilde gece boyunca sık sık uyandırılmak zorunda kalmazsınız.
Ikiz bebek sahibi olmanızdan dolayı evinizin doğum yapmadan önceki düzende olmasını beklemeyin. Bu nedenle yemeklerinizi hazır olanlardan seçin, evinizin bakımında size yardımcı olması için bir yardımcı edinin. Böylece bebeklerinizle ve kendinizle ilgilenmek için daha çok zamanınız olacaktır. Özel işlerinizi bebekleriniz uyurken yapın ya da onlar uyurken sizde dinlenin.

Aynı anda çılgınlar gibi bağıran iki bebekle birden ilgilenmek olanaksız gibidir. Bu nedenle sizib bir kişi olduğunuzu ve bu yüzden aynı anda iki bebekle birden ilgilenemeyeceğinizi bebeklerinizin anlamasını sağlayın.

İkizler bebeklik dönemlerinde oldukça yaramaz ve birbirleriyle hiç anlaşamayacakmış gibi görünsede ilerleyen günlerde oldukça iki iyi dost olurlar. Bu nedenle yaşadığınız bu zor durumların bir gün biteceğini unutmayın.

İkizlerin bir kısmı birbirlerine oldukça benzerken bir kısmı da çok az benzeyebilir. Birbirlerinin aynısı olan bebeklerin bakımı daha zordur. Biraz önce hangisini yedirdiğinizi anlamanız zor olabilir. Bu nedenle bebekleri ayırabilmek için onların üzerinde bir işaret olmasını sağlayın ya da farklı giydirin.

Bebeklerinizin ikiside birer melek olmayacaktır, mutlaka içlerinden biri yaramaz olur. Bu nedenle her türlü oluşuma hazır bulunmalısınız. İkiz bebek sahibi olan diğer ailelerle ilişkiler kurun ve onlardan tavsiyeler isteyin. Bu şekilde yapılan yardımlaşmalar size olumlu faydalar sağlayabilir.

Hi-LaL - avatarı
Hi-LaL
Ziyaretçi
1 Ağustos 2006       Mesaj #42
Hi-LaL - avatarı
Ziyaretçi
Çocuklara midilli terapisi
Çocuk Sağlığı
Sponsorlu Bağlantılar

Manisa'nın Akhisar ilçesindeki Sevgieli Özel Eğitim ve Rehabilitasyon Merkezinde, çeşitli rahatsızlıkları bulunan 130 çocuğa, midilli atlarıyla terapi yapılıyor.

A.A muhabirinin görüştüğü merkezin kurucusu İlknur Morbel, merkezde, farklı rahatsızlıkları bulunan 130 öğrencinin terapi gördüğünü bildirdi. Medar At Çiftliği ile yaptıkları anlaşma gereği, 130 öğrenciyi günde 1,5 saat midilli atlarına bindirdiklerini belirten Morbel, at üstünde tedavi yönteminin, fizyoterapistler eşliğinde uygulandığını söyledi. Atın hareketlerinin omurilik yaralanmaları, kas ve gelişim, Down sendromu, Otizm gibi hastalıkların tedavisine yönelik önemli katkısının bulunduğunun kanıtlandığını savunan Morbel, şöyle devam etti: ''Beyindeki hücre ölümleri sonucu, çocuklar yürüyüş yeteneklerini kaybediyorlar. Atlarla insanların yürüyüş şekilleri birbirine benzediği için, çocuk ata bindiğinde bu yürüyüş beyinde yer ediyor ve yeteneğinin gelişmesini sağlıyor. Atın arka bacak hareketleri ile çocuğun kalça ve omurilik hareketleri sağlanıyor. Çocuk at üstünde dengeyi sağlamak için tüm nörolojik unsurlarını kullanıyor. Atın vücut ısısı ise kontrolü, kas kasılmalarının tedavisini sağlıyor. Hipoterapi eğitiminde önemli olan bir şey de çocuk ata eğersiz binmektedir. Atın sıcaklığını ve tenini hissetmesi önemlidir. Fizyoterapistlerimizin yanı sıra okul psikoloğumuz, çocuğun at üzerinde bulunduğu sıradaki duygularına göre, psikolojik destek sağlamaktadır.''

Morbel, çocuklara yönelik, atla yaptıkları terapinin yanı sıra yüzme havuzunda ve denizde su ile terapi (hidroterapi) eğitimleri de uyguladıklarını belirtti.

TheGrudge - avatarı
TheGrudge
Ziyaretçi
1 Ağustos 2006       Mesaj #43
TheGrudge - avatarı
Ziyaretçi
ALLERJİK ASTIM



Astım nedir?


Astım, hava yollarının çeşitli uyaranlara artmış yanıtının söz konusu olduğu, tekrarlayıcı, kendiliğinden veya tedavi ile tamamen veya kısmen geri dönüşümlü öksürük, hırıltı, nefes darlığı gibi belirtilerinin yer aldığı bir hastalıktır.
Neden olur?

Çocukluk çağında % 90 oranında allerjik kökenli olduğu bilinmektedir. Yıl boyu maruz kalınan ev içi allerjenlerin bronşlarda yarattığı allerjik iltihabi durum, soğuk hava, egzersiz, viral solunum yolu enfeksiyonları, kimyasal buharlar, hava kirliliği ve sigara dumanı gibi nonspesifik uyaranlarla temas sonucu astım belirtilerinin ortaya çıkmasına neden olur. Bunun yanında spesifik olarak allerjinin söz konusu olduğu ev dışı allerjenlerle temas sonucu genellikle mevsimsel olarak aynı tablo gözlenmektedir.

Nasıl seyreder?

Astım tanısı alan çocukların çoğunun hayatın ilk 2 yılında belirti verdiği saptanır. İlk yıllarda öksürük ve hırıltının ana uyaranı viral solunum yolu enfeksiyonlarıdır. Bu yaşlarda akciğerlerin gelişiminin henüz tamamlanmamış olması, küçük hava yolu çaplarının dar, kıkırdak dokunun az olması, tekrarlayıcı bronş daralmasına katkıda bulunur. Dört beş yaşlarında akciğerlerin gelişiminin tamamlanması ile erken yaşlarda astım belirtileri gösteren birçok çocukta klinik olarak düzelme gözlenmektedir. Düzelmeyen bir grup hasta ve daha geç astım tanısı almış çocukların bir kısmı da ergenlik çağında klinik bir iyilik dönemine girerler. Genel olarak çocukluk çağında astım tanısı almış hastaların yaklaşık %50-60'ı ergenlik döneminde iyileşirler. İyileşen olguların bir bölümü orta yaş döneminde tekrar hastalık belirtileri göstermeye başlayabilmektedirler.

Nasıl teşhis edilir?

Astım tanısı koymada en değerli tanı aracı öyküdür. Öksürük, hırıltı ve / veya nefes darlığı belirtilerinin gece kötüleşmesi şiddetle astımı düşündürür. Yattıktan sonra veya sabaha karşı yaklaşık 30 dakika süreyle devam eden ve bronş genişletici ilaçlara olumlu yanıt veren öksürük aksi ispat edilene kadar astım kabul edilmelidir.

Akciğer fonksiyonları nasıl değerlendirilir?

Astımda akciğer fonksiyonlarının ölçülmesi gerek tanı gerekse tedaviye yanıtın değerlendirilmesi açısından büyük önem taşır. Spirometre ile ölçülen solunum fonksiyonlarında zorlu nefes verme sırasında yapılan ölçümlerin sağlıklı bireylerle yapılan karşılaştırılması ve tedavi ile bu değerlerin göstermekte olduğu düzelme değerlendirilmektedir.

Allerji nasıl belirlenir?

Astıma neden olması olası allerjinin hangi maddeye karşı geliştiğinin saptanmasında allerji deri testleri kullanılır. Ön kol ön yüzüne veya sırta delme metodu ile uygulanan deri testinde ciltteki kızarma ve kabarmanın şiddetine göre değerlendirme yapılıp, hastanın neye allerjisi olduğu saptanmaktadır.
Allerji deri testi uygulamasının mümkün olmadığı, 3 yaş altı çocuklar, yaygın allerjik egzaması olan hastalar, antihistaminik içeren ilaç kullanmakta olanlar, ciltte dermografismus adı verilen cilde bastırma sonucu kabarma reaksiyonu verenlerde, kanda spesifik immünoglobulin E düzeyi saptanması yöntemiyle allerjen tespiti yapılabilir.

Astım nasıl tedavi edilir?

Tüm allerjik hastalıklarda olduğu gibi astımda da birinci basamak tedavi alleji geliştirilmiş olan maddeden uzak durmaktır. Uygun öneriler doğrultusunda alınacak çevre önlemleri ile hastalık belirtilerinin ve bronşlardaki aşırı duyarlılığın belirgin derecede azalması mümkündür.
Çevre önlemlerinin yeterli olmadığı, ilaç tedavisinin uygun görüldüğü hastalarda havayolu ile akciğerlere çekilip bronşları tedavi eden sprey ilaçlar kullanılmaktadır. Bunlar sadece bronşları gevşetici özelliğe sahip rahatlatıcılar ve allerjik iltihabın yarattığı aşırı bronş duyarlılığını azaltmak yoluyla tedavi edici özelliğe sahip olanlar olarak ikiye ayrılabilir. Son yıllarda bu amaca yönelik kana karışma oranı en aza indirilmiş, kortizonlu ilaçlara özgü yan etkileri ağızdan alınanlara kıyasla çok çok az olan yeni jenerasyon kortizon bazlı sprey ilaçlar geliştirilmiştir. Allerjinin bronşlarda yapabileceği kalıcı hasarı önlemede tek seçenek olarak sunulan bu ilaçlarla astım belirtileri en aza indirilmektedir.
Hi-LaL - avatarı
Hi-LaL
Ziyaretçi
5 Ağustos 2006       Mesaj #44
Hi-LaL - avatarı
Ziyaretçi
Biberon çürüğüne dikkat !
Çocuk Sağlığı

Bebeklerin biberonla beslenmesi sırasında ağızda biriken süt ve kullanılan emziklere sürülen tatlandırıcıların, ''biberon çürüğü'' denilen çürüklere neden olduğu bildirildi.

Çukurova Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Emin Esen, bebeklerin dişlerinde oluşan kahverengi lekelerin, diş çürüğü olduğunu söyledi.

Bebek beslenmesinde en önemli besin kaynağı olan anne veya inek sütünün ağızda birikmesiyle oluşan mikropların, dişleri çürütebildiğini belirten Esen, bu nedenle beslenme sonrasında dişlerin temizliğine özen gösterilmesi gerektiğini ifade etti.

Esen, bebek dişi çürük tedavisinin güç olması nedeniyle, beslenmenin bebeklerin uyku saati öncesi yapılması ve süte tatlandırıcı ilave edilmemesi gerektiğini belirterek, beslenme sonrası su içirilmesi gerektiğini kaydetti.

Gece ve sabah beslenmeleri sonrasında dişlerin hijyenik bezle silinerek temizlenmesi gerektiğine dikkati çeken Esen, ''Diş temizliğine dikkat edilmemesi halinde, çürük diş, ağrı ve iltihaplanma sonucu bebekte rahatsızlanma ve beslenme bozukluğuna neden olur'' dedi.

Prof. Dr. Esen, bebeğe karbonhidratlı ve şekerli gıdalar yerine elma ve havuç gibi besin değeri yüksek, aynı zamanda diş temizliğine yardımcı olacak gıdalar verilmesi gerektiğini söyledi. Esen, ''Bunlara dikkat edilmemesi halinde, çürük, kalıcı dişleri de etkileyip şekil bozukluğuna neden olur'' diye konuştu.

-SÜT DİŞLERİNİN ÖNEMİ-

Esen, süt dişlerinin geçici olması nedeniyle anneler tarafından önemsenmemesinin yanlış olduğunu söyledi. Bu tarz bir düşüncenin süt dişlerinin temizliğinin ihmaline ve çürümesine sebep olduğunu ifade eden Esen, ''Süt dişlerindeki çürük, hem çocuğun dişlerinin ağrımasına, hem de daimi dişlerine zarar verir. Süt dişleri ihmal edilip dolgu ile kurtarılamadığı zaman, çekilmesi gerekir'' dedi.

Prof. Dr. Emin Esen, erken süt dişi kaybının, çocukların daimi dişlerinin çapraşık olmasının en önemli etkenlerinden birisi olduğunu ifade ederek, şunları kaydetti:

''Erken süt dişi kaybı sonucunda, ağızda bulunan dişler, çekilmiş süt dişinin boşluğuna doğru kayar ve daimi dişlerin süreceği yer kalmaz. Sonuçta, çapraşıklık ve gömülü kalma durumu meydana gelebilir. Bu nedenlerle, süt dişlerinin sağlığı çok önemli. Çocuklarda ağız hijyeni çocuğun ilk dişleri sürdüğü andan itibaren başlamalı, çocuğun yaşı biraz daha büyünce (2 yaş) diş fırçası kullanılmaya başlanmalıdır.''
Mystic@L - avatarı
Mystic@L
Ziyaretçi
5 Ağustos 2006       Mesaj #45
Mystic@L - avatarı
Ziyaretçi
Çocuğunuzda Dikkat Eksikliği ve/veya Hiperaktivite Sendromu Varsa

gulresmiOlumlu davranışları pekiştirmek için olumlu onaylamalar kullanın.
gulresmiOlumsuz davranışların sonuçlarını, caydırıcı olabilmek için hemen uygulayın.
gulresmiOlumlu davranışları anında ödüllendirmek için sonradan bir armağana çevrilmek üzere biriktirilebilecek fiş, çıkartma ya da tablo sistemini kullanınız.
gulresmiHer zaman bir adım önde olun; olayları önceden tartarak, doğru davranışı önceden saptayın. Çocuğunuza ondan beklediklerinizi, olumlu ve olumsuz sonuçlarını açıkca anlatın.
gulresmiDirektiflerinizi basit tutun. Daima kısa cümleler kullanın ve bir kerede bir ya da ikiden fazla direktif vermeyin.
gulresmiSık sık göz göze gelmeye çalışın. Direktif verirken ya da açıklama yaparken çocuğun yüzünüze baktığından emin olun.
gulresmiBeklentilerinizi yeniden değerlendirin ve onların çocuğun duygusal seviyesine uygun olduğundan emin olun.
gulresmiÇocuğunuzun hayatını kolaylaştırmak için görsel ipuçları hazırlayın; çekmecelere içeriklerine göre etiket koyun, günlük programı için bir saat çizelgesi hazırlayın vbg.
gulresmiNeye yetenekli olduğunu gözlemleyin. DEHS görülen çocuklar sanata ve yaratıcılığa yatkındır. Neyi yapamadığına odaklanmak yerine yeteneği olduğu konularda başarı kazanabilmesi için fırsat yaratın.
gulresmiEvinizde aynı düzeni uygulamakta titizlenin ki böylece çocuk ne zaman kendisinden ne beklendiğinden emin olabilsin. Akşamları hep aynı saatte yatmasını, sabahları aynı saatte kalkmasını sağlamaya çalışın.

Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
8 Ağustos 2006       Mesaj #46
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
"Doğum sonrası bebeğe işitme testi yaptırın"

Çocuklarda işitme kaybı, gizli bir engel çünkü özellikle de bebekler, duyamadıklarını söyleyemiyor. Oysa işitme kaybı testi sayesinde çocuğun konuşma yetisini yaşıtlarının seviyesine taşımak mümkün.


04isitme1
Türkiye'de yılda yaklaşık bin 800 bebek, koklear implant yani biyonik kulak gerektirecek düzeyde işitme kaybıyla doğuyor. İşitme kaybı gerekli önlem alınmadığı takdirde bebeğin gelişimini olumsuz yönde etkileyeceği için, doğum sonrası işitme testi yaptırmak ve erken tanı büyük önem taşıyor.

Çocuklarda işitme kaybı, sessiz ve gizli bir engel çünkü çocuklar, özellikle de bebekler, iyi duyamadıklarını söyleyemiyor. İşitme kaybı fark edilmez ve düzeltilmese, konuşma ve dil gecikmesine, sosyal ve duygusal sorunlara, okul başarısızlığına yol açıyor. Tanı geciktikçe olumsuz etkiler de fazlalaşıyor.

Sağlık Bakanlığı'nın verilerine göre, her bin bebekten 1 ila 3'ü ileri derecede kalıcı işitme kaybı ile doğuyor. Buna göre, Türkiye'de yılda yaklaşık bin 800 bebek, koklear implant yani biyonik kulak gerektirecek düzeyde işitme kaybıyla doğuyor, ancak bunların erken ve zamanında tesbiti konusunda sorunlar yaşanıyor. Doğduktan sonra en geç 6 ay içinde işitme engeli teşhisi konulan ve işitme cihazı uygulanıp özel eğitime alınan bebeklerin konuşma becerisi ise normal yaşıtlarına benzer düzeyde gelişebiliyor.

Doğuştan işitme kayıplarının erken teşhis edilmesinin ve bu tip bebeklere erken müdahalenin öneminin belirtilmesinden sonra, yine her bin bebekten 3'ünün işitme kaybıyla doğduğu ve bu durumun en sık görülen doğumsal bozukluk olduğu saptanan Amerika Birleşik Devletleri'nde birçok eyalette, yenidoğan işitme tarama testleri rutin hale getirilmiş bulunuyor. Aynı şekilde Avrupa Birliği'ne üye ülkelerin de bir kısmında yenidoğan işitme tarama testleri rutin tarama testleri kapsamında yer alıyor.

Türkiye'de ise doğuştan işitme kayıpları genellikle en erken 3 yaş dolayında teşhis edilebiliyor. İşitme engeli ve erken teşhis yöntemleri hakkındaki bilgi yetersizliği, erken teşhis sağlayan teknolojilerin yaygın olmaması, teşhis yaşını geciktiriyor. Sağlık Bakanlığı, hastanelerde dünyaya gelen her bebeğe taburcu olmadan işitme tarama testlerini uygulamayı ve işitme engeli olduğu tespit edilen bebeklere gerekli müdahale ve rehabilitasyon çalışmalarının yapılmasını hedefliyor.

Testin güvenilirliği yüzde 97
Uzmanların verdikleri bilgilere göre, ailede sağırlık hikayesi olması, bebeğin 1 kilo 500 gram ağırlığın altında doğması, doğumda uzun süre oksijensiz kalması, suni solunuma ihtiyaç duyması, bebekte yüz-kulak anomalisi olması ve sarılığın çok yüksek seyretmesi gibi işitme kaybı açısından riskli durumlarda testin mutlaka yenidoğan döneminde uygulanması gerekiyor.

Özellikle işitme kaybı açısından riskli bebeklerde, beklenmedik yüksek sesli gürültülerde irkilme, ağlamama veya herhangi bir tepki vermeme, seslenilince başını o yöne doğru hareket ettirmeme, 6-12 ay arasında konuşma sesi çıkarmama, sorulduğunda tanıdık eşya veya kişileri göstermeme gibi belirtiler fark edildiğinde, daha ayrıntılı işitme testlerinin yapılması gerekiyor.

Uzmanların bildirdiklerine göre, tüm yenidoğan bebeklere eve gitmeden önce hastanede işitme testi yapılması en uygunu. Unutulmaması gereken nokta, bunun bir tarama testi olduğu, yalnızca doğumsal işitme kaybı riski olan bebekleri belirleyebileceği, sonradan oluşabilecek işitme kayıpları için bir garanti olmadığı ve anne-babanın, bebeğin diğer gelişimlerini nasıl takip ediyorlarsa işitme duyusunu da takip etmeleri gerektiği.

Uzmanların verdikleri bilgilere göre, tarama testi olarak adlandırılan Otoakustik Emisyon Testi'nde, bebeğin kulaklarına belli şiddette sesler veriliyor ve beyin dalgaları ölçülerek duyup duymadığı anlaşılıyor. Bu test, bebeğinize acı vermiyor, rahatsız dahi etmiyor. Çok kısa süren ve sessiz bir ortamda gerçekleştirilen test, genelde bebeğiniz uyurken yapılıyor; çünkü bebeğinizin test sırasında ağlaması ya da sesler çıkarması, işitme yeteneğini kontrol etmeyi zorlaştırıyor. Test sırasında anestezik veya sakinleştirici herhangi bir şey kullanılmıyor. Bebeğinizin kulağının dış kısmının içine yumuşak uçlu bir alet konulduktan sonra, buradan kulağa ''klik'' sesleri gönderiliyor. Kulak bu sesi işittiği zaman, kulağın iç kısmı (koklea) yankı yapıyor. Test uzmanı, bir bilgisayar aracılığıyla, bebeğin kulağının sese nasıl karşılık verdiğini görüyor.

Uzmanlar, güvenilirliğinin yüzde 97 oranında olduğunu bildirdikleri testin sonucunun olumsuz çıkması durumunda daha ileri işitme tetkiklerine geçildiğini ifade ediyor.
nedime86 - avatarı
nedime86
Ziyaretçi
8 Ağustos 2006       Mesaj #47
nedime86 - avatarı
Ziyaretçi
Çocuk Hastalıkları > Ani Bebek Ölümü Sendromu
Bir yaşından küçük bebekte ani bebek ölümü sendromu (ABOS) bir çok vaka tetkikine, tam otopsi araştırmalarına, ölüm tablosunun incelenmesine ve klinik şikayetlerin gözden geçirilmesine rağmen henüz izah edilememiştir. ani bebek ölümü sendromu 1969 da tarif edilmiştir.
Çocuk SağlığıAçıklama
Görünürde veya gerçekten iyi durumda olan bir bebeğin beklenmedik ve açıklanamayan ölümü. Ani bebek ölümü sendromu, yaşları iki hafta ila 12 ay arasında değişen çocuklarda en sık görülen ve bu yaş grubundaki bütün ölümlerin üçte birinden sorumlu olan ölüm nedenidir. Bu sendrom dünyanın her yerinde görülür ve her yıl görülen vaka sayısı nisbeten sabittir. Çocuklardaki bütün ölüm nedenleri arasında kazalardan sonra ikinci sırada yer alır. ABD'de her yıl 8.000-10.000 bebek, bu sendromdan ölmektedir. Bu da canlı doğan her 400-500 bebekten birinin ani bebek ölümü sendromu nedeniyle kaybedilmekte olduğunu gösterir. Sendrom daha çok, üçüncü - dördüncü aylarda görülür; prematürelerde ve yoksul ailelerin çocuklarında daha sık karşımıza çıkar. Yine bu sendrom erkek çocuklarda ve yaz aylarından çok kış aylarında görülmektedir. Ani bebek ölümü sendromu nedeniyle ölen hemen bütün bebekler, uykudayken ölmektedir.
Çocuk SağlığıNedenleri...
Ani Bebek Ölümü Sendromu için bir çok teori geliştirilmiştir.

Prenatal ve / veya perinatal beyin yaralanmasına bağlı ince, karmaşık gelişme anomalileri bu olaya
neden olabilir.

Solunumun kontrolünde anomaliler

Üst solunum yollarında tıkanma

Bronkospazm

Merkezi ve Periferik Sinir Sistemi anomalileri

Kardiak Aritmiler

Bir kaç faktörün bir arada olması ve basit bir enfeksiyon ya da çevre değişikliğinin ani Bebek Ölümü Sendromunu tetiklemesi.
Risk Faktörleri
Ani Bebek Ölümü Sendromu ölümlerinin çoğu "düşük risk" li grupta incelenen bebeklerden olur. Ani Bebek Ölümü Sendromu için risk unsurları:

Irk: Amerikalı, Afrika kökenli. Amerikalılarda daha sık

Mevsim: Kış aylarında

Günün saati: çoğu kez gece yarısı ile sabah 6 arası.

Aktivite: Uyurken

Doğum: Düşük doğum tartısı, intrauterin gelişme geriliği

Anneye ait faktörler: Genç anneler, annenin gebelik esnasında sigara veya kokain

opiyum gibi ilaçlar kullanması, maternal anemi, çok sayıda doğum yapma.

Uyku: Yüzüstü uyuma

Meme emzirme olmaması

Doğumdan sonra sigara dumanlı bölgede yaşama
Patalojik Bulgular
Postmortem tetkikte karakteristik bulgular

Boğazdan köpüklü sekresyon. Bazen burun delikleri ve ağızdan kanlı sekresyon

Akciğer , kalp ve timus yüzeyinde peteşi

Akciğerde konjesyon ve ödem

Beyinde artmış glioz, periadrenal kahverengi yağ da artma, karaciğerde

hematopoezis gibi hipoksi markerlarına her hastada rastlanır.
Bakım ve Önlemler
Ani Bebek Ölümü Sendromu birden oluştuğu ve nedeni bilinmediği için tedavi edilemez.

Ancak, Ani Bebek Ölümü Sendromu oluşmasını önlemek için bazı önlemler geçerlidir:

Annenin gebelik esnasında sigara ve ilaç kullanımını durdurmak.

Çocuğa meme verilmelidir.

Çocuk yüzükoyun yatmamalı ve çok sıkı giydirilmemelidir.

Çocuk sigara içilmiş ortamda bulunmamalıdır.

Avrupa, Avustralya ve Yeni Zelanda da yapılan araştırmalar çocukları sırtüstü yatırma sonucu insidansın aşikar biçimde azaldığını göstermiştir.Birçok ülkede bu konuda kuruluşlar gelişmekte ve ebeveyni bilinçlendirmektedir. Bebeklerin sırtüstü veya yan yatırılması ısrarla tavsiye edilmektedir.

Kustuğunu aspire etmesi tehlikesine karşı bebeği yan yatırmak belki en iyisi olmaktadır.
Tedavi...
Daha önce çocuğunu Ani Bebek Ölümü Sendromu ile kaybeden ailelerin daha sonraki doğumlarında bebeği bir süre kardiyopulmoner kontrol altında tutmaları önerilebilir.
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
15 Ağustos 2006       Mesaj #48
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Menopoz Nedir? Neden Olur?15menopoz1 Menopoz, kelime anlamıyla; adetin duraklaması anlamına gelir. Yumurtalıkların aktivitelerinin yavaşlaması, östrojen ve progesteron hormanlarının salınmasının yavaşlaması ile başlar.

Son görülen adetin üzerinden 6 ay veya daha fazla geçmesi durumunda, adet kesilmesine yol açan başka bir neden olmadığı taktirde menopoz başlamış kabul edilir.

Menopoz ne zaman başlar?
Menopoz yaşı kadının beslenmesine, ailesel ve ırksal özelliklere ve yaşam tarzına göre değişmek üzere 40-55 yaşları arasında başlar.

Menopozun belirtileri nelerdir?
  • Adet kanamalarının kesilmesi
  • Sıcak basmaları,gece terlemeleri
  • Çarpıntı
  • Uykusuzluk
  • Sinirlilik, depresyon, unutkanlık
  • Ağlama nöbetleri
  • Zihinsel fonksiyonların yavaşlaması, konsantrasyon güçlüğü
  • Cilt kuruluğu, saç kırılma ve dökülmesi
  • Kilo almaya yatkınlık
  • Ağrılı cinsel ilişki
  • Vajinal kuruluk
  • Eklem ağrıları
  • Osteoporoz
Premenopoz nedir?
Menopozun ilk belirtilerinin görüldüğü dönemdir. Bu dönemin uzunluğu her kadın da farklı olabilir. (1-5 yıl)

Türk kadınlarının ortalama menopoz yaşı 47’dir. Kadınların yüzde 1’i 40 yaşından önce menopoza girer.

Menopozun tedavisi nedir?
Menopoz sürecinde yaşanan problemleri lokal ya da ağızdan uygulanan östrojen (hormon) tedavisi ile azaltmak ve hatta tam olarak düzeltmek mümkündür. Kontrollü olarak yapılan menopoz tedavisi belirgin yan etkiye yol açmaksızın menopoz sürecinin şikayetlerini önleyebilmektedir.

Sadece ilaç tedavisi yeterli midir?
Menopoz tedavisi sadece ilaç tedavisi ile değil yaşam tarzının da değiştirilmesi ile mümkündür.
  • Diyete dikkat edin, kolesterolü yükselten gıdalardan kaçının, kalsiyum alımını arttırın.
  • Düzenli egzersiz yapın, yeterli ve düzenli uyuyun.
Hormon tedavisinin uygulanmaması gereken durumlar
hangileridir?
  • Rahim kanseri olan hastalar
  • Meme kanseri olan hastalar
  • Akut karaciğer hastalığı olanlar
  • Akut damar hastalığı (pıhtı vs)
  • Nörooftalmik (sinir sistemi ve gözle ilgili) damar hastalığı olanlar.
Osteoporoz nedir?
Osteoporoz kemik dokusunun kaybıdır. Östrojen üretiminin düşüşü ile kemik kaybında bir artış gözlenir, kemikler gözenekli bir hal alır. Bu da kemik ağrıları ve kemik kırılmalarına neden olur. Östrojen tedavisi osteoporozu durdurur. Beraberinde kalsiyumda verilirse omurga kırıkları yüzde 80 önlenir.

Yaşamınızın ikinci baharını yaşamak için hatırlatmalar...
  • Yılda bir defa doktora gidin
  • 40 yaşından sonra meme röntgeni ve ultrasonu yaptırın.
  • Özellikle gençlik yıllarından itibaren kalsiyumlu yiyecekler tüketin.
  • Kalsiyum için gerekli güneş ışığından yararlanın.
  • Günlük egzersiz alışkanlığı edinin.
  • Kilo almaktan kaçının.
  • Hormon tedavisinin gerekliliğine inanın.
  • Sigara kullanmayın,
  • Olumlu düşünün.
Unutmayın! Menopoz yaşlanmanın başlangıcı değildir.
Menopoz dönemine giren kadınların bir kısmı bu dönemi yaşlanmanın başlaması ile eşdeğer görürler. Kriter alınması gereken zamansal olarak yaşlanma değil, günlerini sağlıklı olarak geçirmeye devam etmektir. Beden ve tuh sağlığı yerinde olmayan bir insan ne kadar genç olursa olsun, ne kadar uzun yaşarsa yaşasın mutlu ve üretken olamayacaktır.


Menopozdan değil, geç kalmaktan korkun…


Dr. Osman Denizhan Özgün
Mystic@L - avatarı
Mystic@L
Ziyaretçi
15 Ağustos 2006       Mesaj #49
Mystic@L - avatarı
Ziyaretçi
Çocuk ve Güneş
Altı aydan küçük çocuklar güneşin şiddetli olduğu saatlerde (Güneşin en şiddetli ve ışınların en tehlikeli olduğu saatler saat 10.00 ile 15.00 arasındadır. ) güneş ışığına maruz bırakılmamalıdır. Daha büyük çocuklara ise güneşe çıkmadan en az 15 dakika önce güneşten koruyucu kremler sürülmelidir. Bu koruyucu, bebeğin ağız ve gözlerine kaçırılmamalıdır.
Güneş altında tüm çocuklara göz ve yüzü korumak için siperliği olan şapkalar takılmalıdır. Vücudunun üst kısmı giyinik olmalı ve bu giysi suda dahi çıkarılmamalıdır.


Güneş ışınlarının %80’i bulut tabakasını aşar. Bu nedenle hava bulutlu bile olsa koruma gerekir.
Su ve kum yansıma ile ışığın şiddetini arttırır. Bu nedenle hasara uğrama riski ve korunma ihtiyacı artar.
Şu nokta kesinlikle unutulmamalıdır ki; çocukluk yıllarında geçirilen oldukça hafif görünüşlü yanmalar bile ileride oluşabilecek deri kanserleri ve cildin yaşlanması ile ilişkilidir.
Güvenli bronzlaşma diye bir şey söz konusu değildir.

Güneşten koruyucu krem seçerken nelere dikkat edilmeli?
Koruma faktörlü kremlerin etiketlerinde 2’den 20’ye kadar (nadiren 50’ye kadar) içerdiği koruma faktörü sayısı yazar.Çocuklara en az 15 faktör tavsiye edilir. Hassas cildi olanlar ise 30 faktörü seçmelidir. Bronzlaşma için önerilen ürünler kullanılmamalıdır.
Hem UVB hem de UVA filtreli ürünler seçilmelidir.
Tüm ürünler alerji yapabilir. Bunun için kolun iç yüzünde küçük bir alana ürünü sürün. Bu bölgeyi kapatın. 24 saat sonra açıp 15 dakika süre ile güneşe tutun , şişme ve kızarıklık olmaz ise kullandığınız ürün sağlıklıdır.
Suya dayanıklı veya su geçirmeyen ürünler kullanın.
Hi-LaL - avatarı
Hi-LaL
Ziyaretçi
27 Ağustos 2006       Mesaj #50
Hi-LaL - avatarı
Ziyaretçi
Çocuğunuz sinirli mi?
Çocuk Sağlığı

Kulaklardaki işitme kaybı çocukların sinirli olmasına neden oluyor. Çocuklar yetişkinler gibi işitme kaybına reaksiyon vermediği için bu sorunu tespit etmek yıllar alabiliyor. Özellikle bebeklerde ve küçük yaştaki çocuklarda ihmal riski artıyor.

Bosphorus International Kulak Burun Bogaz'dan Op.Dr. Fuat Güder, işitme kaybı yaşayan çocukların bu durumu farklı reaksiyonlarla ortaya koyduğuna dikkat çekti. Bu reaksiyonların başında sinirli davranışların geldiğini vurgulayan Güder, "Erişkin işitmediğini anlatabilir ama çocuk duymakta zorluk çektiğini veya hiç işitmediğini ebeveyinlerine ifade etmekte zorluk çeker. İfade güçlüğünü sinirli, huysuz ve hırçın olarak çevreye yansıtabilir" dedi.

İŞİTME SORUNU NASIL ANLAŞILIR?

Uzmanlar çocuklardaki işitme kaybı belirtilerini farklı yaş dönemine göre sınıflandırıyorlar. Buna göre doğumdan 6 aya kadar geçen dönemde, bebeğiniz yüksek sesli gürültülerle uyanmıyorsa, duyduğu sesleri taklit etmiyor ya da reaksiyon vermiyorsa hemen bir doktora başvurmanız öneriliyor.

6 ay-1 yaş aralığında ise konuşma sesi çıkarmaması veya tanıdık kişi ve eşyaları gösterememesi dikkate alınmalı.

1-2 yaş döneminde çevreden gelen seslere karşı ilgisizse, ilk seslenişte cevap vermiyorsa, yükses sesle televizyon seyrediyorsa, kulaklarında sorun var demektir.

İŞİTME SORUNLARININ NEDENİ?

Bebeklerdeki işitme sorunlarının temel nedeni hamilelik öncesine uzanıyor. Genetik faktörlerin de etkili olduğunu belirten Op Dr Fuat Güder, "Gebelik döneminde anne adaylarının alkollü içki tüketmiş olmaları, grip, kızamıkçık veya viral enfeksiyon geçirmeleri risk faktörleridir. Ailede kalıcı ya da ilerleyen işitme kaybı geçiren akrabaların olmasının da üzerinde durmak gerekiyor" dedi.

Özellikle yaşamlarının ilk ayında menenjit geçiren, düşük ağırlıkla doğan, kan değişimi yapılan bebekler işitme kaybı konusunda daha fazla risk taşıyorlar.

Benzer Konular

12 Haziran 2016 / A.Arda Moda
1 Ekim 2012 / Misafir Cevaplanmış
19 Şubat 2013 / Demir YumruK Taslak Konular
5 Aralık 2013 / Misafir Cevaplanmış
22 Kasım 2006 / Mystic@L Taslak Konular