Arama

Sağlık Sektöründe Yeni Teknolojiler, Gelişmeler ve Son Haberler - Sayfa 28

Güncelleme: 28 Kasım 2016 Gösterim: 237.515 Cevap: 327
Avatarı yok
nötrino
Yasaklı
1 Nisan 2012       Mesaj #271
Avatarı yok
Yasaklı
Mucize Antikor İnsanlarda Denenecek

Sponsorlu Bağlantılar
Bilim insanları, fareler üzerinde denenen bir ilacın karaciğer, beyin, yumurtalık, kolon, idrar kesesi ve prostat kanseri tümörlerini ciddi ölçüde küçültebildiğini hatta yok edebildiğini belirtti. Fareler üzerinde denenen ilaç, tümörlü hücrelerin bağışıklık sistemi tarafından tesbit edilmesini engelleyen korumalarını ortadan kaldırarak, bağışıklık sistemini kanser hücrelerini yok etmesi için harekete geçmeye zorluyor.

Stanford Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde biyolog olan Irving Weismann, 10 yıl önce lösemi hücreleri üzerinde yaptığı araştırmada, kanserli hücrelerin CD47 olarak bilinen bir proteini sağlıklı hücrelere kıyasla çok daha fazla ürettiğini tesbit etti.

Weismann ve meslektaşları, CD47 proteinin bir işaretleyici olarak sağlıklı hücrelerin de üzerinde bulunduğunu ve bağışıklık sisteminin işaretlediği hücreleri fark etmemesini sağladığını fark etti.

Bloke Edici Antikor

Kanser hücreleri, CD47 proteini sayesinde gizlenerek bağışıklık sisteminin saldırısından korunuyorlardı. Weissman, CD47 proteinini bloke eden bir antikor kullanarak, farelerin bağışıklık sistemini kanser hücrelerine karşı uyarmayı başardı ve lenf ile lösemi kanseri olan farelerin bazılarını tedavi etti. Weismman ve meslektaşları, yaptıkları deneylerde CD47 bloke edici antikorun birçok kanser çeşidinde etkili olabileceğini tesbit etti.

Science dergisine konuşan Weissman, “Deneylerimiz, CD47’nin etkisinin sadece lösemi ve lenf kanseri için sınırlı olmadığını gösterdi... İnsanlarda görülen her tümörde etki gösteriyor” dedi. Dahası, Weissman’ın laboratuarında yapılan deneyler, kanser hücrelerinin sağlıklı hücrelere kıyasla daha yüksek seviyede CD47 taşıdığını gösterdi.

Deney Başarılı

Araştırmacılar, CD47’yi bloke etmenin işe yarayıp yaramadığını kontrol etmek için bir deney yaptı. Tümör hücreleri, bir çeşit bağışıklık hücresi olan makrofaj ve anti-CD47 molekülleriyle petri kabına kondu.

Weismann’ın geliştirdiği antikor olmadığında, makrofajlar kanser hücrelerini görmezden geldi. Ancak CD47 petri kabına eklendiğinde ve anti CD47 molekülleri tarafından bloke edildiğinde, makrofajlar kanser hücrelerine saldırdı ve hepsini yok etti. Bu deney, tüm tümör çeşitleri üzerinde aynı etkiyi gösterdi.

Fareler Üzerinde Denendi

Yapılan ilk deneyde elde edilen başarının ardından, Weismann ve meslektaşları insandan alınan tümörü, kolay gözlemleyebilmek için bir farenin ayağına nakletti. Fareler anti-CD47 ile tedavi edildiklerinde, tümör küçüldü ve vücudun geri kalanına sıçramadı.

İnsan idrar kesesi tümörü nakledilen 10 fare tedavi görmediğinde, kanser hücreleri lenf bezlerine sıçradı. Öte yandan, anti-CD47 ile tedavi edilen diğer 10 farenin sadece bir tanesinin lenf bezinde kanser tehdidi oluştu.

Tedavi edilen farelerde tümör boyutu her zaman küçülürken, kolon kanseri olan farelerde tümörün boyutu üçte birinden daha da küçük bir hale geldi. Meme kanseri tümörü bulunan beş fare ise CD47 antikoru sayesinde kanser hücrelerini tamamen yok ederken, tedavinin sona ermesinin ardından gelen dört ay boyunca kanser belirtisi göstermedi.

Weismann, CD47 antikoru ile vücuda yayılan tümörleri bile çok küçük boyutlara indirgeyebildiklerini, hatta yok edebildiklerini belirtti.

Uzmanlar Temkinli

Araştırma ekibi, Proceedings of the National Academy of Science dergisine verdiği bilgide, CD47 antikoru ile yapılan tedavide makrofajların CD47 taşıyan kan hücrelerine de saldırdığını belirtti. Ancak fareler, tedavide kaybettikleri kan hücrelerini kısa süre içinde yenilemeyi başardı.

Massachusetts Teknoloji Enstitüsü’nde (MIT) kanser araştırmacısı olan Tyler Jacks, Weismann ve meslektaşlarının geliştirdiği tedavinin gelecek vaat ettiğini ancak daha birçok testten geçirilmesi gerektiğini ifade etti. Tyler, “Gerçek bir tümörün mikro ortamı, nakledilen bir tümöre kıyasla çok daha karmaşık... Gerçek bir tümör dış etkilere karşı koymak için daha güçlü bir bağışıklığa sahip olabilir” dedi.

Science dergisine konuşan Jacks, CD47 antikorunun mevcut tedavilerle ne kadar iyi uyum göstereceği konusunda da birçok test yapılması gerektiğine dikkat çekti. Jacks, kemoterapide sağlıklı hücrelerin çok fazla CD47 üretebileceğini, bu yüzden kemoterapinin ardından CD47 antikoru tedavisinin fayda getirmeyebileceğini belirtti.

Weismann ve ekibi, CD47 antikoru deneylerini insanlar üzerinde başlatmak için California Yenileyici Tıp Enstitüsü’nden 20 milyon dolarlık bağış aldı. Weismann, “Elimizde yeterince veri var... Bu yüzden testlere insanlar üzerinde başlamak konusunda kendimize güveniyoruz” dedi.


Kaynak: Ntvmsnbc / Proceedings of The National Academy of Science (01 Nisan 2012,09:52)

Son düzenleyen nötrino; 26 Şubat 2016 22:07
Efulim - avatarı
Efulim
VIP VIP Üye
2 Nisan 2012       Mesaj #272
Efulim - avatarı
VIP VIP Üye
Diyet gurusu Fransa'yı ayağa kaldırdı

Sponsorlu Bağlantılar
Ünlülerin diyetisyeni olarak bilinen Fransız diet gurusu Pierre Dukan, çocuklar için önerdiği beslenme programıyla büyük tepki topladı.

Zayıf öğrencilerin, kilolu öğrencilere kıyasla sınavlarda daha yüksek puan alması gerektiğini savunan Dukan, ahlak değerlerini ihlal etmekle suçlandı. Dukan, Ocak ayında öğrencilelerin “ideal kilo” adında ek bir sınava tabi tutulmasını, böylece ideal kilolalarını öğrenmeleri gerektiğini söyledi. Fransız diyetisyen ayrıca, öğrencilerin bu sınavda alacağı notun lise diploması notuna dahil olması gerektiğini savundu.
Fransız uzmanlar ise Dukan’ın açıklamalarına tepki göstererek, diyetisyenin ifadelerinin aşırı kilo ve iştahsızlık sorunu yaşayan çocukları olumsuz etkileyebileceğini ifade etti.

Uzmanlar ayrıca, Dukan’ın, “kamuda olumsuz etkilere neden olabilecek görüşlerine dikkat etmesini gerektiren” tıp ahlakı kuralını ihlal ettiğini belirtti. Dukan, kendisine milyonlarca dolarlık gelir sağlayan diyetini çocuklara uygun gördüğü için de eleştirildi.

AŞIRI KİLOLARA SAVAŞ AÇTI
Dukan, Fransız basınında aldığı ağır eleştiriler üzerine kendisini savunarak, “Gençleri beslenme konusunda bilinçlendirmek yanlış bir şey değil... Benim sözlerim zaten ideal kiloya sahip olanlar için geçerli değil. Aşırı kiloları olanları da motive etmeye çalışıyorum” dedi.
Dukan’ın tartışmaya neden olan sözleri, Fransız nüfusunun neredeyse yarısının aşırı kilo sorunu yaşadığını gösteren bir araştırmanın yayımlanmasını takip etti. Geçtiğimiz yıl yapılan araştırmada, Fransızların halen Avrupa’nın ‘en ince’ ikinci ülkesi olduğunu belirtilmiş ancak, halkın giderek fast food ile paket içinde hazır sunulan ve ısıtılarak yenilen “TV akşam yemeğine” bağımlı hale geldiklerini göstermişti.
Araştırma, Fransızların en çok 1990’lı yıllarda kilo aldığını ve 1992-2003 yılları arasında Frasızların kilosunun yüzde 10 arttığını ortaya koydu.

ÜNLÜLER DUKAN’DAN MEMNUN
Dukan’ın diyetini kullanan ünlüler arasında Jennifer Lopez ve İngiltere’nin Cambridge Düşesi’nin annesi Carol Middleton’da var. Middleton, Ekim 2010’da, “Dukan’ın diyetini dört gündür uyguluyorum ve yaklaşık iki kilo verdim” demişti.
Haftada üç kiloya kadar kilo kaybı vaat eden Dukan diyeti, ilk haftasında protein ağırlıklı ve sıfır yağ içeren süt ürünlerinin tüketilmesini öngörüyor. Diyeti kullananların yüzde 40’ı, diyetin ardından bir daha hiç kilo almadıklarını öne sürüyor. İngiltere Diyet Derneği, Dukan’ın diyetinin sağlığa zararlı olduğunu ve kesinlikle uygulanmaması gerektiğini savundu.

Son düzenleyen nötrino; 26 Şubat 2016 22:07 Sebep: KIRIK GÖRSEL KALDIRILDI!
Sen sadece aynasin...
Avatarı yok
nötrino
Yasaklı
5 Nisan 2012       Mesaj #273
Avatarı yok
Yasaklı
Dişlere Nano Algılayıcı

Princeton ve Tufts Üniversiteleri araştırmacıları tarafından dişlere yerleştirilmek için geliştirilen algılayıcı, tükürükteki bakterileri tesbit edecek. Nanoteknolojinin sıkça yararlandığı iyi bir iletken olan grafenden yapılan algılayıcı, araştırmacıların öne sürdüğüne göre, tükrükteki hücreleri tek tek analiz etme kapasitesine sahip olacak.

Michael McAlpine’nin başını çektiği araştırma ekibi, ağız temizliğinde atılım sağlayabilecek teknolojileri üretmek için, ilk olarak grafen nano algılayıcıları ipeğin alt katmanlarına yerleştirdi. Ardından, nano algılayıcıya güç sağlamak için elektrot ve bobin eklediler. Sonuçta, diş ve diğer biyolojik materyallere aktarılabilecek bir algılayıcı elde edilmiş oldu.

Bakterilerin tesbit edilebilmesi için, grafene bakterilere yapışan, mikrop öldürücü peptidler eklendi. Böylece, bataryasız ve kablosuz, bakterileri yerinde tesbit edebilen bir nano algılayıcının son girdisi de tamamlanmış oldu. İpek üzerine işlenmesi sayesinde ise nano algılayıcı diş dışında yumuşak dokular üzerinde de kullanılabilecek. Bilim insanları tarafından, bu özelliğin test edilmesi için tüyleri yolunmuş bir tavuk kullanıldı.

Yeni Bir Biyomedikal Cihaz mı?

McAlpine, geliştirdikleri nano algılayıcının, antibiyotiklere direnci olan bakterilerin çoğalabildiği hastane ve tesislerde kullanılabileceğini belirtti. Araştırma ekibi, nano algılayıcıyı bir IV torbasına (sıvı ile yapılan tedavilerde kullanılan, serum konan torbalar) taktı ve torbanın içini bakteri bulunduran solüsyonla doldurdu. Nano algılayıcı, hastane ortamında yaşayabilen bakterileri tesbit etmeyi başardı.

Nature Communications dergisinde yayımlanan araştırmada öne çıkan en büyük sorun, nano algılayıcının diş fırçalama esnasında kolayca yerinden çıkabilecek olması. Bu sorun henüz giderilmeyi beklese de, her yerde kullanılabilen tıbbi algılayıcılar alanındaki ilerlemeler devam ediyor.


Kaynak : Ntvmsnbc / Nature Communications (04 Nisan 2012,14:41)
Son düzenleyen nötrino; 26 Şubat 2016 22:08
bekirr - avatarı
bekirr
VIP VIP Üye
23 Nisan 2012       Mesaj #274
bekirr - avatarı
VIP VIP Üye
Sağlık Bakanlığı'nın Deşifre Ettiği Markalar

Sağlık Bakanlığının Açıklaması
Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığının yaptığı kontroller sonucunda, sahip olduğu bilgileri, 5996 Sayılı Veteriner Hizmetleri, Bitki Sağlığı, Gıda ve Yem Kanun’unun 31!inci maddesinin 6'ncı fıkrası uyarınca kamuoyunun bilgisine sunabileceği hükme bağlanmıştır.

Dikkat! Bunlar Hileli Sucuk Markaları
Ayrıca, 17 Aralık 2011 tarihli Gıda ve Yemin Resmi Kontrolüne Dair Yönetmeliğin 8 inci maddesi gereğince laboratuvar sonucu ile taklit ve tağşiş yapıldığı kesinleşen gıda ve yemi üreten/ithal eden firmanın adı, ürün adı, markası, parti ve/veya seri numarasının Bakanlık resmi internet sitesinde Bakanlıkça kamuoyunun bilgisine sunabileceği hükmü çerçevesinde, laboratuvar sonuçları olumsuz bulunan ürün/firma bilgileri aşağıda yer almaktadır.
Kamuoyunun bilgisine sunulur.


1. Akgökseller Gıda ve Süt Mam. Tar. Ürn. Canlı Hay. Oto. Taş. San. ve Tic. Ltd. Şti.Konya
  • Yağlı Tulum Peyniri - (Nişasta ve Bitkisel Yağ Tespiti) - Hasan Dede
2. Birsen Güven Gıda San. ve Tic. A.Ş. Kayseri
  • Tam Yağlı Tulum Peyniri - (Bitkisel Yağ Tespiti) -Yalçıntepe
3. Güldemce Gıda İnş. Otomotiv San. Tic. Ltd. Konya
  • Yağlı Tulum Peyniri - (Bitkisel Yağ Tespiti) - Güldemce
4. Efraim Usta Lokantası Nazım ÇAKMAK Çınarlı Mh. N. Erim Cd. Kayacı Sk. No:2 İzmit/KOCAELİ
  • Pişmiş Dana Kavurma - (Tek Tırnaklı Eti) - Yemek
5. Etsan Gıda Sanayi A.Ş Tepeören-Tuzla/İSTANBUL
  • Acılı Kangal Sucuk %100 Dana Eti - (Kanatlı Eti Tespiti) - Apikoğlu
6. Karizma Beşler Et Tesisleri Kemerburgaz Cad. No 76 Kağıthane /İSTANBUL
  • Soyulmuş Sosis - (Yabancı doku, iç organ tespiti) - Uludağ
7. Marmaratürk Bitkisel ve Organik Ürünler
  • Süzme Çiçek Balı - Bal Teknesi - 001
8. Nurs Lokman Hekim Gıda Tarım Bitki Med. San. Tic. Ltd. Şti.
  • Süzme Çiçek Balı - Balderesi
9. Tuana Bitkisel Ürünler Kozmetik Gıda İnş. San. Dış Tic. Ltd. Şti.
  • Süzme Çiçek Balı - Balderesi - 02 - 27.03.2012
9. Kayserilioğulları Gıda Sanayi Ticaret Ltd. Şti
  • Süzme Çiçek Balı - Oskar
10. Tadaban Gıda Sanayi İç ve Dış Ticaret Ltd. Şti
  • Süzme Çiçek Balı - Maxitat - 0106
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
Son düzenleyen nötrino; 26 Şubat 2016 22:09 Sebep: KIRIK GÖRSEL KALDIRILDI!
Efulim - avatarı
Efulim
VIP VIP Üye
13 Mayıs 2012       Mesaj #275
Efulim - avatarı
VIP VIP Üye
İlk rahim naklinde kritik tarih
Dünyada ilk kadavradan rahim naklinde hamilelik için geri sayım başladı. Operasyona imza atan Prof. Ömer Özkan ve Prof. Münire Erman Akar, Ağustos’ta dondurulmuş embriyonun Derya Sert’in rahmine yerleştirilebileceğini söyledi. Hedefte canlıdan rahim nakli var.

Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi’nde 9 Ağustos 2011’de yapılan ve Türkiye’yi tıp literatürüne taşıyan dünyada kadavradan ilk rahim naklinde süreç hamileliğe doğru gidiyor. Ameliyatın birinci yılında daha önceden dondurulmuş embriyonun 21 yaşındaki Derya Sert’in rahmine yerleştirilmesi planlanıyor.
Türkiye’yi sağlıkta Nobel adaylığına taşıyacağı düşünülen naklin ilk uluslararası bilimsel sunumu (TJOD) Türk Jinekoloji ve Obstetrik Derneği’nin 10. Ulusal Kongresi’nde yapıldı. Nakil ekibinin başındaki isim Prof. Dr. Ömer Özkan, sunumun hem Türkiye hem de dünya açısından önemli olduğunu, çok sayıda yabancı bilim insanına nakli anlattıklarını söylerken, TJOD Başkanı Prof. Dr. İsmail Mete İtil, “Önceden bu tür şeyleri biz yurt dışına gidip onlardan öğreniyorduk, şimdi onlar buraya gelip bizden öğreniyor” dedi.

"BAŞARI İÇİN BEBEK ŞART"
Nakli gerçekleştirenlerden Prof. Dr. Münire Erman Akar ise 2002'de canlıdan yapılan operasyonda nakledilen rahmin 99 gün yaşadığını, Türkiye’deki naklin ise 270 günü geride bıraktığını belirterek, “Umarız gebelik gerçekleşir ve bir dahaki sunumu bebeğimizle birlikte yaparız. Çünkü bebek sahibi olmadan nakilde başarılı olduğumuzu düşünmüyoruz” diye konuştu.

NORMAL YOLLA HAMİLELİK VE DOĞUM MÜMKÜN DEĞİL
Nakil öncesi hastadan alınan yumurta ile eşinden alınan spermin birleştirilmesiyle oluşturulan embriyo donduruldu. Tüp bebek yöntemiyle gerçekleştirilecek olan hamilelik için Derya Sert’in hazırlandığını belirten ve “Hasta normal adet görüyor ve cinsel aktivitesine izin veriyoruz, şu anda herhangi bir sorun yok” diyen Prof. Akar, sonuç olumlu olursa doğumun da sezaryenle yapılacağını söyledi. Prof. Özkan, doğuştan rahmi ve cinsel organı bulunmayan hastaya bağırsaktan cinsel organ da yapıldığını söyledi. Naklin özel izinle yapıldığını hatırlatan Özkan, yeni nakillerin yapılabilmesi için hamilelik oluşması ve mevzuat çıkarılması gerektiğini vurguladı.

SIRADA CANLIDAN RAHİM NAKLİ VAR
Rahim nakli için yurt içinden ve dışından çok sayıda talep olduğunu belirten Özkan, dünya tıp çevrelerinin de kendilerini yakından takip ettiğini söyledi. “İsveç ve Japonya'dan uzmanlar üniversitemizden nakille ilgili bilgi alıyor” diyen Özkan ve ekibinin, bundan sonraki hedefi ise canlıdan rahim nakli. Özkan, “Önümüzdeki yıllarda canlıdan rahim nakli de yapılacak. Bunun için hem mevzuat hem de diğer alanlarda çalışmalar sürüyor. Bundan da çok umutluyuz” ifadesini kullandı.

KİMLER RAHİM NAKLİ YAPTIRABİLİR?
Rahim nakli doğuştan rahmi bulunmayanlar ile herhangi bir kaza veya hastalık nedeniyle rahmini kaybedenlere yapılıyor. Doğuştan rahmin olmaması 5 binde bir görülüyor. Rahim nakline en fazla 45 yaşına kadar izin veriliyor, bir diğer şart ise yumurtalık rezervinin düşük olmaması.
TJOD Kongresi’nde dikkat çekilen konulardan biri de dünyada ve Türkiye’de artış gösteren sezaryen oranlarıydı. Türkiye’de oranın yüzde 45 olduğunu vurgulayan Prof. Dr. İsmail Mete İtil, sorunun çözümü için Sağlık Bakanlığı ile bir aksiyon planı hazırlandığını söyledi
.
“BAŞBAKAN 3 ÇOCUK SÖZÜYLE GENÇ NÜFUSU KORUYOR”
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın 3 çocuk önerisinin sorulması üzerine ise Prof. İtil, “Sayın Başbakan o sözü nüfusun sağlıklı gelişmesi için söylüyor. Genç nüfusu korumak adına doğru bir söz, çünkü artış belli oranda olmazsa yaşlı nüfus oranı artar” değerlendirmesini yaptı.
Son düzenleyen nötrino; 26 Şubat 2016 22:10 Sebep: KIRIK GÖRSEL KALDIRILDI!
Sen sadece aynasin...
Efulim - avatarı
Efulim
VIP VIP Üye
15 Mayıs 2012       Mesaj #276
Efulim - avatarı
VIP VIP Üye
Türkiye’nin 4’üncü yüz nakli
Türkiye'nin dördüncü yüz nakli ameliyatı, Akdeniz Üniversitesi Hastanesi'nde yapılıyor. 19 yaşındaki Tevfik Yılmaz'dan alınan yüz, 34 yaşındaki Turan Çolak'a naklediliyor.

Türkiye'nin dördüncü yüz nakli operasyonu kapsamında Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesi Plastik ve Rekonstrüktif Cerrahi Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ömer Özkan başkanlığındaki ekip, 19 yaşındaki Tevfik Yılmaz'ın yüzünü 6 saat süren bir operasyonla aldı. Yüz, daha sonra Uşak'tan Antalya'ya getirildi.

Saat 06.26'ta hastaneye giriş yapan Prof. Dr. Ömer Özkan başkanlığındaki ekip, vakit kaybetmeden ameliyata girdi. Tevfik Yılmaz'dan alınan yüz, Turan Çolak'a nakledilmeye başlandı. Organları taşıyan Prof. Dr. Ömer Özkan, asansörde gazetecilere yaptığı açıklamada sadece yüzü aldıklarını ve her şeyin hazır olduğunu söyledi.

Ameliyata Prof. Dr. Ömer Özkan'ın yanı sıra Akdeniz Üniversitesi Reanimasyon Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Necmiye Hadimoğlu, Akdeniz Üniversitesi Plastik ve Rekonstrüktif Cerrahi ve Estetik Anabilim Dalı Başkanı Yrd. Doç. Dr. Özlenen Özkan, Plastik ve Rekonstrüktif Cerrahi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Koray Coşkunfırat ile çok sayıda asistan doktor katıldı. İzmir'in Ödemiş ilçesinde yaşayan 34 yaşındaki Turan Çolak'ın 3.5 yaşındayken ocağa düşmesi sonucu yüzünün ve kulaklarının tamamen yandığı öğrenildi.


Son düzenleyen nötrino; 26 Şubat 2016 22:13 Sebep: KIRIK GÖRSEL KALDIRILDI!
Sen sadece aynasin...
Efulim - avatarı
Efulim
VIP VIP Üye
17 Mayıs 2012       Mesaj #277
Efulim - avatarı
VIP VIP Üye
Da Vinci ile kanser ameliyatı
Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nde baş ve boyun bölgesindeki kanser hücreleri hassas neşter teknolojili Da Vinci robotuyla alındı.

''Da Vinci'' robotuyla bu alanda yapılan ilk ameliyat, 80 yaşındaki gırtlak kanseri tanılı hastaya, Keçiören Eğitim ve Araştırma Hastanesi Kulak-Burun-Boğaz Eğitim Kliniği Eğitim Sorumlusu Prof. Dr. Murat Karaşen'in başkanlığındaki ekip tarafından yapıldı. Ameliyatta hastanın boynuna müdahale yapılmadan, sadece ağzından robotla girilerek tümör başarıyla çıkarıldı. İkinci ameliyatta da bademcikte gelişen derin yerleşimli kanserli tümör, robot sayesinde çeneye dokunmadan alındı.

Prof. Dr. Karaşen, robotik cerrahi ameliyatlarının Türkiye'de üroloji, kadın doğum, genel cerrahi gibi belli branşlarda olduğu gibi kulak, burun ve boğazda da yapıldığını ifade etti. Karaşen, 80 yaşındaki hastaya ''Da Vinci'' robotuyla yapılan gırtlak kanseri ameliyatının ise baş boyun kanserleri alanında İstanbul'un ardından Ankara'daki ilk uygulama olduğunu bildirdi.

HASTA KISA SÜREDE AYAĞA KALKIYOR
Baş-boyun kanserlerinden bademcik kanseri gibi bazı tümörlerin klasik yöntemlerle ulaşılması zor derin yerleşimli olduğunu ve çenenin ortadan ikiye ayrılarak yapıldığını ifade eden Karaşen, ameliyat süresinin de doğal olarak çok uzun olduğunu anlattı.
''Da Vinci'' robotuyla gerçekleştirilen ameliyatların hastanın kısa sürede ayağa kalkmasını sağladığını belirten Karaşen, robotun ''hassas neşteri'' sayesinde, tümöre ulaşmanın çok kolay olduğunu, sağlam ve tümörlü dokunun birbirinden hassas şekilde ayrılabildiğini söyledi.
Karaşen, ''Robotik cerrahi sayesinde 5-6 saatlik ameliyat yerine, hastanın çenesine dışarıdan müdahale olmadan, ağız içine girerek 40 dakika gibi kısa sürede ameliyatı tamamlıyoruz'' diye konuştu.
Prof. Dr. Karaşen, ''Da Vinci'' robotunun, genellikle baş boyun bölgesinde normal cerrahi yöntemlerle ulaşımı zor bademcik, dil kökü, gırtlak kanserlerindeki derin tümörlerin çıkarılmasında hem hasta hem de doktora büyük konfor sağladığını kaydetti.

İKİ HASTANE İŞBİRLİĞİNE GİTTİ
Prof. Dr. Karaşen, Sağlık Bakanlığı'na bağlı iki hastane Keçiören Eğitim Araştırma Hastanesi ile Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesi arasında robotik cerrahi alanında önemli işbirliğinin sağlandığını ifade etti. Karaşen, şunları kaydetti:
''Robotik cerrahi teknolojisi, Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nde olduğu için kendi hastanemizdeki hastamızı buraya getirerek ameliyat ettik. Bu işbirliği, Türkiye'de sağlık hizmetleri açısından çok önemli ve bu işbirliğinin gerçekleşmesine katkısı olan başta Sağlık Bakanı Recep Akdağ olmak üzere tüm yöneticilere teşekkür ederim.''
Baş-boyun kanserlerine yönelik ilk iki ''robotik cerrahi'' uygulamasının kendi ekipleri tarafından yapıldığını dile getiren Karaşen, ''Ameliyatlarımız çok başarılı. Hastalarımız inanılmaz hızla iyileşiyor. Ağrıları çok az, rahat konuşuyorlar ve beslenmeye başladılar'' dedi.
Karaşen, Türk tıp camiasının dünya standartlarını her yönü ile yakaladığını belirterek, ''Türkiye'nin tıp alanında bu aşamaya gelmesi biz hekimleri son derece gururlandırıyor'' diye konuştu.
Son düzenleyen nötrino; 26 Şubat 2016 22:17 Sebep: KIRIK GÖRSEL KALDIRILDI!
Sen sadece aynasin...
Efulim - avatarı
Efulim
VIP VIP Üye
23 Mayıs 2012       Mesaj #278
Efulim - avatarı
VIP VIP Üye
Meme kanserinde 9 yeni gen
İngiltere'de araştırmacılar, meme kanserinin gelişimine neden olan 9 yeni gen bulduklarını açıkladı.

100 kanser hastası üzerinde gen taraması yapan araştırmacılar, mutasyona uğrayan genlerin hastadan hastaya farklılık gösterdiğini belirtti. Bilimcilere göre meme kanserinin bu yüzden çeşitlilik gösterdiği sonucuna vardı. Meme kanseri kadınlarda en sık görülen kanser türü. Erken teşhisle büyük oranda tedavi edilebilen hastalık için uzmanlar her fırsatta tarama programlarının önemine dikkat çekiyor.

Son düzenleyen nötrino; 26 Şubat 2016 22:18 Sebep: KIRIK GÖRSEL KALDIRILDI!
Sen sadece aynasin...
Avatarı yok
nötrino
Yasaklı
5 Haziran 2012       Mesaj #279
Avatarı yok
Yasaklı
Acı Veren Kanser Testleri Tarih mi Oluyor?

İngiltere’de yapılan araştırma, kanser tedavisi gören hastaların yüzünü güldürecek nitelikte. Zira araştırma, acı verici teşhis ve kontrol yöntemlerinin yerini basit bir kan testinin alabileceği umudunu doğurdu.Kanser tedavisinin işe yarayıp yaramadığının anlaşılması ve hastalığın seyrinin takip edilmesi için uygulanan görüntüleme yöntemleri ve cerrahi müdahaleler hastalara sıkıntılı anlar yaşatıyor.

İngiltere’deki Cambridge Araştırma Enstitüsü’nün Kanser Araştırma Birimi'nin yaptığı çalışmayla geliştirilen kan testinin, bu yöntemlerin yerini alabileceği belirtildi. Gazeteport’un haberine göre, yeni geliştirilen kan testi, kanserli tümörlerin takibinde kullanılacak ve binlerce hayat kurtarabilecek.

İngiliz bilim insanlarının geliştirdikleri bu yöntemle, dünyada ilk kez, kanser hastalarındaki ölümcül mutasyonlar kan testiyle tesbit edildi.

Doğru Tedavi Kısa Sürede Belirlenecek

38 hastadan 20'sinde başarılı olan testle, kanser olan bir kadın hastanın 16 ay boyunca farklı tedavilere nasıl yanıt verdiği de gözlemlendi. Böylece testin, doğru tedavi yönteminin bulunmasında da yardımcı olacağı düşünülüyor.

Biyopsiye Gerek Kalmayabilir

Bilim dünyasında ilk kez tüm genlerin analiz edilebilmesini sağlayan testin, beş yıl içinde kullanıma hazır hale gelmesi bekleniyor.Kanser hastalarına şu an uygulanmakta olan rutin kontroller, kanserli dokulardan cerrahi yöntemle, yani biyopsi ile alınan parçaların incelenmesiyle mümkün oluyor.


Kaynak : NTVMSNBC (31 Mayıs 2012,13:57)
Efulim - avatarı
Efulim
VIP VIP Üye
10 Haziran 2012       Mesaj #280
Efulim - avatarı
VIP VIP Üye
Meme kanserini 3 boyutla yakalayacak
Meme kanserinde erken teşhis tedavi başarısını ve sağ kalım oranını belirliyor. Otomatik ultrasonografik üç boyutlu SOFIA cihazı da hastalığın erken teşhisinde önemli rol oynayan yöntemlerden biri.

Meme kanseri, akciğer kanserinden sonra kadınlarda en sık görülen kanser türü. Meme kanserine karşı en iyi koruyucu yöntem ise erken teşhis; mamografi ve meme ultrasonu da erken teşhis için kullanılan yöntemler. Meme kanserinin erken teşhisinde kullanılan yöntemlerden biri de SOFIA. Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi Vakfı’na bağlı Academic Hospital son teknoloji ürünü olan otomatik ultrasonografik üç boyutlu meme inceleme cihazı SOFIA’yı hizmete sunmaya hazırlanıyor.Hastanenin Genel Direktörü Prof. Dr. Hakan Tezcan,cihazın meme incelemesini en fazla 10 dakikada ve masaj yatağına uzanmanın rahatlığında yaptığını belirtti. Prof. Tezcan cihazın önümüzdeki günlerde meme kanserinin teşhisinde kullanılacağını söyledi.
Son düzenleyen nötrino; 26 Şubat 2016 22:26 Sebep: KIRIK GÖRSEL KALDIRILDI!
Sen sadece aynasin...

Benzer Konular

4 Aralık 2016 / gokhan404 Akademik
12 Ekim 2014 / Misafir Sanat
2 Şubat 2016 / byseus Sosyal Ağlar
27 Ekim 2015 / _EKSELANS_ Sosyal Ağlar
12 Haziran 2015 / _EKSELANS_ Arşive Kaldırılan Konular