Arama

Sağlık Sektöründe Yeni Teknolojiler, Gelişmeler ve Son Haberler - Sayfa 18

Güncelleme: 28 Kasım 2016 Gösterim: 237.673 Cevap: 327
HerHangiBiri - avatarı
HerHangiBiri
Ziyaretçi
20 Aralık 2008       Mesaj #171
HerHangiBiri - avatarı
Ziyaretçi
Sağlık Efsanelerine Bilimsel Yalanlama

Sponsorlu Bağlantılar

British Medical Journal'da yayımlanan araştırma sonuçlarında bazı sağlık efsanelerinin daha gerçekle alakası olmadığı öne sürülüyor.

Çalışmayı yürüten bilim insanları, neye neyin iyi geldiği hakkındaki genel kanılar üzerine tıp dergileri ve internet üzerinde araştırmalar yaptı.

Dr Rachel Vreeman ve Dr Aaron Carroll, bu araştırmaları ışığında, "Hekimlerin ve hekim olmayan kişilerin bedeblerimiz hakkında gerçek olmayan şeylere inandıklarını" yazdı.

Akşamdan kalmalık

Araştırmayı yürüten ekip, akşamdan kalmaya tedavi yöntemleri olarak internet üzerinde aspirinden muza, bolca suya kadar çeşitli önerilere rastladı.

Ancak yapılan deneyler sonucunda, bu yöntemlerden herhangi birinin akşamdan kalma halini giderdiği yönünde bilimsel bir kanıta ulaşılamadı.

Geç saatte yemek ve kilo almak

Tatil dönemlerinde kilo almak kaçınılmaz.

Kilo almamak için duyulan en yaygın önerilerden biri geç vakitte yemek yenmemesi.

Burada genel kanı, uyku halindeyken vücudun yeterince kalori yakamadığı şeklinde.

Ancak bu yönde de bilimsel bir kanıt bulunmuyor.

İsveç'te yapılan bir araştırmaya göre, obez kadınlar gece geç saatlerde yemeye daha yatkın, ancak gün içinde de daha çok gıda tüketiyorlar.

2500 hasta üzerinde yapılan bir diğer çalışmaya göre de, gece yemek yemek ile kilo almak arasında bir bağlantı bulunmuyor.

Şeker ve hiperaktivite

Ailelerin genel kanısının aksine, şeker çocuklarda hiperaktif davranışlara yol açmıyor.

Şeker düzeyi ve davranışlar arasındaki ilişkiyi irdeleyen en az 12 deneyde, şeker tüketiminin hiperaktiviteyi tırmandırdığı gibi bir sonuç gözlenmedi.

Şapka ve soğuk

Isının en çok baş bölgesinden kaybedildiği, bu nedenle kışın şapka takmak gerektiği söylenir.

Ancak yapılan bir araştırmaya göre, baş bölgesinin vücudun diğer bölgelerinden daha çok ısı kaybettiği yönünde herhangi bir kanıt bulunmadı.

Tatil döneminde intiharlar

Dr. Vreeman, "Uyumsuz ailelerin, yalnızlığın ve karanlık, soğuk kış aylarında daha çok depresyona girilmesinin intiharların sayısını arttırdığı düşünülür." diyor.

Ancak tatil dönemleri bazıları için zor geçse de, intihar oranlarının arttığına dair geçerli bir kanıt yok.

Ayrıca araştırmacılara göre, insanların karanlık kış aylarında intihar etmeleri daha muhtemel değil çünkü dünya genelinde intiharlar en çok ılıman aylarda tırmanışa geçiyor.



HerHangiBiri - avatarı
HerHangiBiri
Ziyaretçi
21 Aralık 2008       Mesaj #172
HerHangiBiri - avatarı
Ziyaretçi
Yarasa tükürüğünden felç ilacı üretildi

Sponsorlu Bağlantılar
yarasa

Danimarka merkezli ilaç firması H. Lundbeck A/S, vampir yarasa olarak bilinen bir tür yarasanın tükürüğünden felç ilacı üretti. Orijinal ismi Desmodus rotundus olan yarasanın tükürüğünde yer alan bir takım enzimleri kullanarak ilacın geliştirildiğini açıklayan firma yetkilileri, ilacın felç tedavisinde devrim olacağını iddia ediyor. Felç hastalarının tedavisinde kullanılan ilaçların hepsinin felcin oluşumundan sonraki üç saat içerisinde kullanılması gerekiyor.

Şirket yetkilisi Anders Gersel Pedersen, "Günümüzde felç hastalarının yüzde 80'i ilk üç saat içerisinde teşhis ve tedavi edilemiyor. Oysa elimizdeki bütün felç ilaçlarının felcin oluşumundan üç saat sonra etkisi kalmıyor" dedi. Geliştirilen yeni ilacın özellikle bu üç saatlik sürenin arttırılmasını sağladığı için önemli olduğunu vurgulayan Pedersen, "Vampir yarasanın tükürüğünde yer alan desmoteplase maddesi felç oluşumundan dokuz saat sonraya kadar etkisini kaybetmiyor. Bu da felç riski olan hastaların hastaneye ulaşmaları için fazladan altı saat anlamına geliyor" diye konuştu.

Genellikle beyine giden atardamarların tıkanması sonucunda meydana gelen felç vakalarının tedavisinde kullanılacak ilacın, tıp dünyasında yeni açılımlara sebep olacağı belirtiliyor. Daha çok merkezi sinir sistemi rahatsızlıklarıyla ilgili ilaç ve tedavilerin geliştirilmesiyle uğraşan H. Lundbeck A/S, ilacın klinik testlerinin şu anda Avrupa, Amerika, Kanada ve Asya'nın çeşitli merkezlerinde gerçekleştiriyor. İlacın test süresinin bitiminden sonra onaylanması bekleniyor.

Sinirlerin ya da kasların bozukluğundan ileri gelen hareketsizlik ya da hareket azalması olarak bilinen felç, her yıl çok sayıda insanın ölümüne sebep oluyor. Sadece Amerika da bir yılda felç olanların sayısı 700 bin ve bunların yüzde 8 ile 12'si ilk otuz gün içerisinde ölüyor. Amerika'da 2008 yılında felcin teşhis ve tedavisi dolayısıyla harcanan toplam paranın 66 milyar dolar olduğu tahmin ediliyor.



HerHangiBiri - avatarı
HerHangiBiri
Ziyaretçi
24 Aralık 2008       Mesaj #173
HerHangiBiri - avatarı
Ziyaretçi
Yapay kemik iliği üretildi

kemik

ABD'nin Michigan Üniversitesinden bilim adamları sürekli kırmızı ve beyaz kan hücresi yapabilen yapay kemik iliği üretti. Üniversiteden yapılan açıklamada, laboratuvar ortamında yapılan yapay kemik iliğinin, günün birinde daimi kan nakli için yapay kan üretilmesine yardım olabileceği belirtildi.

Biomaterials dergisinde yayımlanan çalışmanın başında yer alan Dr. Nicholas Kotov, yapay kemik iliğinin, vücuttaki kemik iliğine destek olan dokuları taklit eden ve 3 boyutlu bir yapı iskelesine benzer bir madde içinde büyütüldüğünü belirtti. Bir test tüpünün içinde üretilmek üzere tasarlanan kemik iliğinin kan kök hücrelerinin aynısını yapabildiğini ve B hücreleri üretebildiğini belirten araştırmacılar, bunun da kemik iliğinin çalışmasını etkileyebilecek yeni ilaçların test edilmesi olanağı sağlayacağını kaydettiler.

HerHangiBiri - avatarı
HerHangiBiri
Ziyaretçi
27 Aralık 2008       Mesaj #174
HerHangiBiri - avatarı
Ziyaretçi
Beyin Kelimeleri Nasıl Seçer?


Sağlık Sektöründe Yeni Teknolojiler, Gelişmeler ve Son Haberler


Bilim adamları, konuşma sırasında uygun kelimeyi seçen beynin anahtar bölgesini net olarak tanımladıklarını açıkladılar.

Konuşurken kullanacağımız kelimeyi benzerlerinin bulunduğu bir dağarcıktan seçeriz.

Bir hayvanı tanımlayabilmek için ‘köpek, kurt, kaplan, kedi, at…’ ya da birinin mizacını anlatmak istiyorsak ‘sevimli, şirin, mutlu, çekingen, üzgün…’ gibi kelime gruplarının içinden birini çekip çıkarırız.

Araştırmayı gerçekleştiren Doç. Dr. Tatiana Schnur ABD Rice Üniversitesi’nde çalışan bir psikolog. Schnur, beyinin sol ön kıvrımlarının (LIFG, ‘Left Inferior Frontal Gyrus’) konuşurken uygun kelimeyi seçmede etkili olup olmadığını görmek amacıyla araştırmalarını başlatmış.

TÜBİTAK'ın internet sitesinde yayınlanan habere göre, LIFG’nin içerisinde konuşma yeteneğinin oluşturulmasından, yürütülmesinden ve konuşmaların anlaşılmasından sorumlu Broca adı verilen bir alan bulunuyor.

Schnur ve çalışma arkadaşları, araştırmalarını 16 sağlıklı gönüllü ve 12 afazi (konuşma yitimi) hastası üzerinde yürütmüşler.

Afazinin sebebi beyinde oluşan hasarlardır. Hasar sonucu dili anlama ya da üretme yetisi zarar görür.

Damar tıkanıklıkları, tümörler, beyin kanamaları, bakteriyel enfeksiyonlar, viral enfeksiyonlar, beyin apseleri ve beyni etkileyen zehirlenmeler afaziye neden olabilir.

Araştırmacılar, konuşma sırasında birbirleriyle rekabet eden kelimeler arasından seçim yapılması işine LIFG ve sol temporal lobun (beynin yan tarafında solda yer alan lob) tepki verdiğini, ancak bunlardan yalnızca LIFG’nin doğru kelime seçiminde gerekli olduğunu söylüyorlar.

Sağlıklı gönüllüler ve afazi hastalarının katıldığı iki deneyde bu kişilere çeşitli resimler gösterilerek isimlendirmeleri istenmiş.

İsimlendirme işlemi ilerledikçe kelimeler arasındaki rekabet arttırılmış. Sağlıklı gönüllülerin katıldığı ilk deneyde kişiler isimlendirmeleri yaparken beyin aktiviteleri fMRI (fonksiyonel Manyetik Rezonans Görüntüleme) ile ölçülmüş.

İkinci deneyde, afazi hastalarının performanslarındaki eksikleri sağlıklı gönüllülere kıyaslamışlar. Bu eksiklikleri beyinlerindeki hasarlı bölgelerle karşılaştıran haritalamalar yapılmış.

Araştırma sonucunda ‘Konuşma yeteneğinin yürütülmesi için gerekli olan uygun seçimi yapma işinin düzgün yapılması için LIFG’nin bir bütün olarak çalışıyor olması gerektiği’ sonucuna varılmış.

KisukE UraharA - avatarı
KisukE UraharA
VIP !..............!
27 Aralık 2008       Mesaj #175
KisukE UraharA - avatarı
VIP !..............!
Kötü patron kalp hastası yapıyor!!!

kalpkrizi525360572ll7
Kötü patron kalp hastası yapıyor;
Kötü yönetim ve zayıf liderlik yeteneğine sahip patronlar çalışanlar üzerinde yalnızca stres yaratmıyor. Uzmanlar, idari koşullardaki yetersizliklerin kalp krizine de yol açabileceği görüşünde...
İngiltere’de 3 bin çalışan arasında yapılan bir araştırma liderlik yeteneği zayıf yöneticilerle çalışan kişilerin kalp krizi riskine açık olduğunu ortaya koydu. Ancak tehlike yalnızca bir kişi ile sınırlı değil! Çünkü kötü yönetimin yarattığı bu risk yalnızca o kişiye yakın çalışanları değil tüm ekibi etkiliyor. Nitekim araştırmanın yayımlandığı Occupational and Environmental Medicine dergisinin yaptığı yorum kalp krizi olasığının kümülatif hale gelebileceği yönünde.

Stresli iş ortamı
İşyerinde değersiz ve baskı altında hissetme, sigara ve alkol gibi sağlıksız alışkanlıkları tetikliyor. Kişiyi kalp krizi riskine açık hale getiren bu alışkanlıklar, iş yerindeki stresin kan basıncını yükseltmesiyle kalp krizine yol açıyor.

Yüzde 25’i ölümcül
Yaşları 19 ila 70 arasında değişen erkek çalışanlar arasında yapılan araştırmaya göre stresli iş ortamlarında ölümcül kalp krizi geçirenlerin oranı yüzde 25.


Sosyal hayatı da önemli
Ancak kişi aynı işyerinde dört yıl ve daha uzun süre çalışmışsa bu oran yüzde 65’e kadar çıkıyor. Eğitim durumu, sosyal statüsü, kazancı, iş yoğunluğu, hayat standartları ve alışkanlıkları da kalp krizi riskini etkileyen diğer faktörler arasında.
Gerçekçi ol imkansızı iste...
HerHangiBiri - avatarı
HerHangiBiri
Ziyaretçi
28 Aralık 2008       Mesaj #176
HerHangiBiri - avatarı
Ziyaretçi
Nanoteknoloji gözlere de iyi gelecek


gC3B6z


Colarado Üniversitesi hastanesinden Jeffrey Olson’un bulduğu bir prosedür, görme yeteneğini geliştiriyor. Hasar almış retinaya bağlı olarak görme yeteneği bozulan hastaların durumlarını iyileştirmeye yönelik yeni bir prosedür için patent başvurusu yapıldı.

Şimdiye kadar retina bozunmalarına bağlı görme kaybının yeniden sağlanması için geliştirilen slikon çipler, retina sinirlerinin ışığa karşı olan tepkilerini simüle ederek görme yeteneğini geri kazandırmaya çalışıyordu. Slikon çiplerden bazıları biyonik göz rüyasını gerçek kılarak oldukça yüksek başarımlara ulaşsa da, çipler retina tabakasının hasarsız olan noktalarını da kapladıklarından ötürü, doğal sinirlerin yüksek verimini slikon çipin yeteneği ile değiştirmek zorunda kalıyordu. Bununla birlikte bu çipler göz hassasiyeti ve tahrişe de sebep oluyorlardı.

Colarado Üniversitesi Hastanesi’nden Jeffrey Olsen tarafından geliştirilen yeni metod büyük slikon çiplere ihtiyaç duymuyor. Yeni teknik, retinaya düşen ışık demetlerinin gücünü tıpkı bir ses kaynağının amfiye bağlanarak gücünün yükseltilmesi gibi yükselterek görme yeteneğini geri getiriyor. Düşük de olsa görme yeteneğine sahip olan hücrelerin üzerine yerleştirilen nanometrik büyüklükteki yarı iletken noktacıklar, üzerlerine gelen ışık demetlerini güçlendirerek hücreye yönlendiriyor ve bu şekilde görme yeteneği arttırılıyor.

KisukE UraharA - avatarı
KisukE UraharA
VIP !..............!
29 Aralık 2008       Mesaj #177
KisukE UraharA - avatarı
VIP !..............!
Stres ve yorgunluğa Fındık, Fıstık, Susam!!!

stresqb0

Stres ve yorgunluğa Fındık, Fıstık, Susam;
Günlük hayatımızda karşılaştığımız stresler, aşırı yorgunluk, hayat değişiklikleri, deprem, savaş, hastalıklar gibi endişe kaynakları sağlığımızı çeşitli şekillerde tehdit ediyor. Bu tehditlerden kurtulmak ve streslere karşı daha iyi başa çıkmak ise bedenimizi ve onu korumanın yollarını daha iyi bilmekle mümkündür. Vücudumuzun düzenli bir şekilde çalışması için yediğimiz besinlerden elde ettiğimiz minerallerin yararlarını, eksikliklerinde ortaya çıkabilecek problemleri bilmek ve buna göre bilinçli bir şekilde yaşama isteği, doğru ve düzenli beslenmeye verilen önemi gün geçtikçe artırıyor. Vücudumuzda az miktarda bulunmasına rağmen etkisi son derecede yüksek olan minerallerden biri de magnezyumdur.

Kalsiyum, potasyum, demir, fosfor, sodyum gibi mineraller aynı vitaminler gibi mikrobesinler (parçalanmış besinler) grubuna dahildir. Mineraller, insan organizması için gerek yapısal, gerekse (bedenin çalışması ile ilgili) işlevsel açıdan son derece önemlidir. Normal metabolizma ve yaşamsal fonksiyonların sürdürülebilmesi için gerekli inorganik maddeler olan mineraller, hormonlarda, hemoglobin ve hücre çekirdeğinin yapısında, iskelet ve dişte yer alırlar. Ayrıca pıhtılaşma, kas liflerinin uyarılması gibi biyolojik reaksiyonlarda da görev yaparlar. Sinirlerin düzenli faaliyet göstermelerine yardım eder. Sakinleşmeye de yardımcı olduğu için "Anti-stres minerali" olarak bilinir. Magnezyum, proteinlerin özümlenmesini sağlar; kasların gerilip gevşemesinde, kemik yapısının korunmasında, dişlerin güçlenmesinde, hormon salgılanmasında önemli rolü vardır. Antialerjik, ağrı kesici ve sinirleri güçlendirici etki yapar.

Kalp krizini önlemede ve geçirmiş olanların tedavisinde, bronşların kasılmasını, böbrek taşı oluşumunu önlemede, hamilelikte tansiyonun düşürülmesinde, kabızlık tedavisinde ve mensturasyon (adet dönemi) öncesi şikâyetleri gidermede doktor tarafından magnezyum desteği önerilmektedir. Magnezyum desteği yapılan kadınlarda kemik yoğunluğunun anlamlı olarak arttığı gözlenmiştir. Eksikliğinde, bedensel yorgunluk, halsizlik, iştahsızlık, sinirsel gerginlik, huzursuzluk, uyku bozuklukları, zihinsel yorgunluk gibi genel belirtiler görülebilir. Değişen beslenme alışkanlıkları magnezyumun daha az alınmasında etkili olmaktadır. Magnezyumca zengin besinler; kuru baklagiller, fındık, fıstık, badem, muz, kakao, patates, bitkisel yağlar, bal kabağı, susam ve maden sularıdır. Sürekli yumuşak içme suyu içilmesi de magnezyum eksikliğinde etkili olmaktadır.
Gerçekçi ol imkansızı iste...
Sedef 21 - avatarı
Sedef 21
Ziyaretçi
29 Aralık 2008       Mesaj #178
Sedef 21 - avatarı
Ziyaretçi
Düzenli seks hayati kadinin kalbini korur


Kadinlarda kalp-damar hastaliklarindan kaynaklanan ölüm riskinin son derece yüksek olduguna dikkat çeken uzmanlar, düzenli seks hayatinin bu riski azalttigina dikkat çekti. Uzmanlar ayrica; günde iki kez balik yagi içmenin, ufak dozda aspirin almanin ve spor yapmanin da önemine degindi. Kadinlarin tansiyonlarini denetlemek için kilolarini da kontrol altina almalari gerektigine dikkat çeken Özel Dogan Hastanesi Kalp ve Damar Cerrahisi Bölüm Baskani Op. Dr. Mehmet Ünal söyle konustu: "Fiziksel aktivitede bulunmak, sigara, alkol ve tuz tüketiminden uzak durmak, taze meyve, sebze ve diyet süt ürünleri tüketmek, kalp ve damar hastaliklari riskini azaltir."
KisukE UraharA - avatarı
KisukE UraharA
VIP !..............!
3 Ocak 2009       Mesaj #179
KisukE UraharA - avatarı
VIP !..............!
Hapşırma, kalp için faydalı!!!

hapsirmavi1

Hapşırma, kalp için faydalı;
Hapşırmanın üst ve alt solunum yollarının en önemli savunma mekanizmalarından biri olduğunu belirten uzmanlar, vücudun doğal refleksi olan 'hapşırık' sırasında ağızdan çıkan havanın hızının çok yüksek olduğunu söylüyor. Uzmanlara göre, bazı riskler taşısa da kalp damarlarına kan gitmesini sağlayan hapşırık kalp için faydalı.

Kardiyoloji Uzmanı Dr. Metin Gürbüz, vücudun doğal refleksi olan hapşırık sırasında ağızdan çıkan havanın hızının çok yüksek olduğunu kaydetti. Bu hızın vücutta oluşan yüksek basınçtan kaynaklandığını belirten Uzm. Dr. Gürbüz, "Hapşırırken karın bölgesi ve beyin ağırlıklı olmak üzere vücutta büyük bir basınç ortaya çıkar. Bu basınç nedeniyle kalp damarlarına yoğun kan gider. Basınç nedeniyle bayılmalar, hatta hapşırığın tutulması durumunda çok ciddi sorunlar ortaya çıkabilir. Ancak kalp uzmanları, sağlıklı kalp için hapşırığı sever. Tansiyon hastalığı ve bayılma tehlikesi olmayan kişiler, hapşırıkla sağlıklı bir kalbe sahip olabilirler" dedi. Hapşırırken verilen havanın ve içindeki partiküllerin çıkış hızının yaklaşık 140 km/saat olduğunu anlatan uzm.

Dr. Metin Gürbüz, kişinin hapşırdığı zaman beyin damarlarının genişlediğini, gözyaşı ve sinüs kanallarının açıldığını, kalp damarlarının genişlediğini, akciğerlerde normal solunumla atılamayan rezidüel (ölü) havanın dışarı atıldığını söyledi. Kardiyoloji Uzmanı Dr. Gürbüz, "Kalbin diyastol (gevşeme) sonu dinlenme süresi artar. Bir anlamda kalp milisaniyeler düzeyinde durur ve tekrar çalışmaya başlar. Muhtemelen hapşıran birine 'çok yaşa' denmesinin nedeni de budur." diye konuştu.
Gerçekçi ol imkansızı iste...
KisukE UraharA - avatarı
KisukE UraharA
VIP !..............!
5 Ocak 2009       Mesaj #180
KisukE UraharA - avatarı
VIP !..............!
Antioksidanlardan sonra "detoks" da boş çıktı!!!

detokshl3

Antioksidanlardan sonra "detoks" da boş çıktı;
Vücudu toksinlerden arındırdığı ileri sürülen "detoks" ürünlerinin bu işe yaradığına dair kanıt bulunmadığını söyleyen bilim adamları, meyve ve sebze yemenin sağlıklı hissetmenin en iyi yolu olduğunu belirtti.Şişe suyundan yüz kremine çok sayıda ürünü inceleyen Voice of Young Science (VoYS) adlı kuruluş, vücudu toksinlerden arındırdığı ileri sürülen çok sayıda ürünün, "anlamsız" olduğunu bildirdi.

300'den fazla genç bilim adamını bünyesinde toplayan kuruluş, yılbaşı kutlamalarının ertesinde organizmalarını temizlemek isteyenlerin medet umduğu detoks ürünlerinin pek etkili olmadığını belirtti.

"Detoks" kelimesinin, ayak pansumanından saç maşasına kadar her üründe kullanıldığını ve bu ürünlerde toksinlerden arındırdığı ileri sürülen süreçle ilgili inandırıcı bir açıklama yer almadığını belirten araştırmacılardan Harriet Ball, detoks ürünleri üzerindeki incelemelerinin, kendilerine bunların çok az veya hiç etkisi bulunmadığını gösterdiğini kaydetti.Ball, insanların ceplerini boşaltmaktan başka işe yaramadığını belirttikleri ürünlerde şaşırtıcı yöntemler kullanıldığını bildirdi.İngiltere'de detoks programlarını savunan çok sayıda şirketten Boots, 5 günlük detoks programının, kullanıcıyı zindeleştirdiğini ve enerjiyle doldurduğunu iddia ediyor.

"Antioksidanlar" da boş çıkmıştı:
İngiltere'de daha önce yapılan bir araştırma, antioksidanların yaşlanmanın önüne geçmede bir faydasının bulunmadığını göstermişti.Araştırmacılar, antioksidan içeren birçok krem ve vitamine boşuna avuç dolusu para harcandığını belirtmişti.
Gerçekçi ol imkansızı iste...

Benzer Konular

4 Aralık 2016 / gokhan404 Akademik
12 Ekim 2014 / Misafir Sanat
2 Şubat 2016 / byseus Sosyal Ağlar
27 Ekim 2015 / _EKSELANS_ Sosyal Ağlar
12 Haziran 2015 / _EKSELANS_ Arşive Kaldırılan Konular