Arama

Hayvanlar Hakkında Detaylı Bilgi Merkezi - Sayfa 13

Güncelleme: 4 Aralık 2016 Gösterim: 226.939 Cevap: 177
Avatarı yok
nötrino
Yasaklı
21 Mayıs 2013       Mesaj #121
Avatarı yok
Yasaklı
Bal Arıları Kara Mayınlarını Temizleyecek!

Sponsorlu Bağlantılar


Hırvat bilim insanları, insanlık için varlıkları son derece önemli olan bal arılarını insanlığa büyük faydası dokunacak bir amaç için eğitmeyi başardı. Bal arıları, kara mayınlarını koklayarak tespit edebilecek şekilde eğitildi.

İnsanlığın baş etmesi en zor sorunlardan biri olan kara mayınları, arılar sayesinde hayal edemeyeceğimiz kadar kolay temizlenebilir. Hırvatistan Mayın Temizleme Bürosu, Bosna ve Hırvatistan savaşı yıllarında ülke geneline döşenen 90 bin mayını, arıların koklama yeteneği sayesinde temizlemeyi umuyor.Mayınları tespit etmek için eğitilen arılar doğaya salındığında, ısı algılayıcı kameralar arıların hareketlerini takip ederek yoğunlaştıkları bölgelerde mayın gömülü olduğunu anlayacak.

Yugoslayva’nın Sırbistan, Hırvatistan, Slovenya, Karadağ ve Makedonya olarak ayrılmasına neden olan savaşlardan kalan mayınlar, 1991’den bu yana 2500 insanın ölümüne yol açtı. Bugüne kadar mayınların önemli bir kısmı temizlense de, yetkililer, yaklaşık 1200 kilometrekarelik alanda mayın bulunduğunu belirtti.Mayın Temizleme Bürosu Başkanı Dijana Plestina, “Mayınlar Hırvatistan’ın büyümesine bir engel teşkil ediyor ve korku içinde yaşamamıza neden oluyor. Bu şekilde yaşamayı kabul edemeyiz” dedi.

Koklama yetenekleri köpeklerden bile iyi kabul edilen arılar, geçmişte patlayıcı, uyuşturucu madde, uranyumun yan sıra, hamile kadınları ve kanser hastalığını bile tespit etmekte kullanılmıştı.ExtremeTech'in verdiği bilgiye göre, arıları eğitmek için yemeklerine koku maddesi katmak gibi kolay bir yöntem benimseyen Hırvat bilim insanları, şeker solüsyonuna az miktar TNT patlatıcı kattı. Yaklaşık beş dakika bu solüsyonu arayıp bulacak şekilde eğitilen arılar, TNT kokusunu tespit edecek yeteneği elde etti.

Araştırmacılar, mayınlar nedeniyle boşaltılan alanlarda arılarla tespit yapmayı umarken, geçmişte fare ve köpeklerle denenen ve istenilen sonucu vermeyen çözümleri rafa kaldırmak istiyor. Arılar, ısı sensörü sayesinde mayınların yerini daha iyi tespit edeceği gibi, patlamaya da neden olmayacak.




Mayın tespitinde kullanılan bir fare.

Arılar, daha güvenilir ve etkin bir yöntem olarak kabul edilse de, köpeklere kıyasla eksik kalan yönleri, sadece tek bir kokuyu tespit edebilmeleri.Arıların burunlarını gelecekte insanların yararına çevirmek isteyen İngiliz ‘Inscentinel’ şirketi, arıları belli kokuları öğrenmeleri için eğitiyor. Bu şekilde, arıların gelecekte belli ticari amaçlar için kullanılabileceği düşünülüyor.


Kaynak: Ntvmsnbc / ExtremeTech (20 Mayıs 2013,17:58)

Son düzenleyen Safi; 9 Kasım 2015 00:25
Avatarı yok
nötrino
Yasaklı
25 Mayıs 2013       Mesaj #122
Avatarı yok
Yasaklı
Hamamböcekleri Tuzaktan Nasıl Kaçıyor?

Sponsorlu Bağlantılar


Avrupa'da, değişim geçirerek kendilerine kurulan şekerli tuzaklardan kaçınmayı öğrenen bir hamamböceği türü tespit edildi.

ABD'den araştırmacılar, bu ‘öğrenme’ sürecinin nasıl işlediğini ortaya koydu.Yapılan gözlem ve deneyler, değişime uğrayan bu hamamböceği türünün, tad alma duyularını yeniden düzenleyerek, zehirli yemi kaplamakta kullanılan glükozlu yemi ‘tatlı’ değil ‘acı’ olarak algılamaya başladığını gösteriyor.Kuzey Carolina Devlet Üniversitesi'nden bilim insanları bunun doğru olup olmadığını denemek için hamamböceklerine reçel ve fıstık ezmesi şeklinde iki seçenek vermişler.Sonra da böceklerin insanınkine benzeyen tad alıcı organlarını incelemişler.

Aynı ekipten bazı araştırmacılar ilk olarak bundan 20 yıl önce, haşereyle mücadele ekiplerinin bazı konutları hamamböceğinden arındırmayı başaramadığını, çünkü böceklerin yemlere dokunmadğını farketmişlerdi.İşte Science adlı bilim dergisinde Dr. Coby Schal tarafından kaleme alınan araştırma bir tür hamamböceğinin, sinir sistemindeki hangi değişimler sonucu bu yemleri reddettiğini açıklıyor.


Böceklere Seçenek

Deneyin ilk kısmında araştırmacılar aç hamamböceklerine iki yiyecek türü sunuyor: Fıstık ezmesi ve bol glükozlu reçel. Dr. Schal, "Reçelde bol miktarda glükoz var, fıstık ezmesindeki şeker oranı çok daha az" diyor ve anlatıyor, "Değişime uğramış hamamböcekleri reçelin tadına bakar bakmaz geri sıçrıyor hemen kaçıp fıstık ezmesine hücum ediyorlar.''

Deneyin ikinci kısmında araştırmacılar, hamamböceklerinin neden glükozdan tiksinme, kaçma tepkisi verdiğini çözüyor.Bunu yapmak için hamamböceklerini hareketsiz hale getiriyor ve mini elektrotlar kullanarak böceğin ağız kısmında bulunan mikroskobik tüylerin üzerindeki tad alma hücrelerinin faaliyetini kayda alıyorlar.

Değişime uğrayan böceklerin tad alma hücrelerinin, glükoza, normal hamamböceklerinin ‘acı’ya verdiği tepkiyi gösterdiğini keşfediyorlar.
Dr. Schal, "Buradan, glükozu artık acı bir şey olarak algıladıklarını anlıyoruz" diyor.Aslında tatlıya tepki gösteren hücreler de faaliyete geçiyor, ama acı tepkisi ağır basıp bu algıyı örtüyor.Deney sırasında çekilmiş bir film iyice büyütülerek gösterildiğinde hamamböceğinin şekere tepkisi açıkça gözlemlenebiliyor."Aynı bir bebeğin ıspanak yemeyi reddetmesine benzer bir tepki veriyorlar" diyor Dr. Schal."Başını sallıyor ve bu sıvıyı yutmayı reddediyor. Sonunda bunu geri tükürdüğünü görüyorsunuz."

Neden Önemli?

Londra Zooloji Enstitüsü'nden Dr. Elli Leadbeater çalışmanın heyecan verici olduğu görüşünde."Tad alma duyularında doğal ayıklanma yoluyla meydana gelen değişikliklerde genellikle hayvanın belli şeylerin tadını alma hassasiyetini yitirdiğini görürüz. Örneğin bitki özü toplamaya uzmanlaşmış arıların şekere hassasiyeti diğer arılara kıyasla düşüktür. Bu sadece bitki özü topladıkları için böyle olmuştur. Yani aslında şekeri hala severler, ama değişim şekeri onlar için daha az tatlı hale getirmiştir. Oysa hamamböceklerinin bu deneyde şekeri "acı" olarak algıladıklarını görüyoruz. Bu da doğal ayıklanmanın çok pratik bir biçimi. Hızla zehiri gizlemek için kullanılan şekeri reddeden bir hamamböceği türü ortaya çıkıyor."

Araştırmayı yürüten ekipten Dr. Schal ise insanla hamamböceği arasındaki silahlanma yarışında yeni bir sayfa açıldığını söylüyor."Üzerlerine böcek öldürücüler atıp duruyoruz, onlar da bunlardan kaçınmanın yollarını geliştiriyorlar" diyor. "Hamamböceklerine her zaman büyük saygı duymuşumdur.Yaşamları bize bağlı ama bizden yararlanmayı da biliyorlar."


Kaynak: BBC / Science (24 Mayıs 2013,17:21)

Son düzenleyen Safi; 9 Kasım 2015 00:25
Avatarı yok
nötrino
Yasaklı
29 Mayıs 2013       Mesaj #123
Avatarı yok
Yasaklı
Fareler 'İki Ayrı Dünya' Görüyor



Max Planck Enstitüsü'nde yapılan deneyde çekilen bir fotoğraf.

Laboratuvar farelerinin hareketlerini yakından takip eden Alman bilim insanları, farelerin koştukları esnada gözlerini hem yatay hem de dikey düzlemde zıt yönlere hareket ettirebildiklerini ortaya koydu. Bu özelliğin, avcılara karşı önlem alabilmek için farelerin gözetleme yeteneğini geliştirdiği ifade edildi.Farelerin, dünyayı iki ayrı görüntüde algılayabildiği anlaşıldı. Almanya’nın Tübingen kentinde bulunan Max Planck Biyolojik Sibernetik Enstitüsü ’nde görevli bilim insanları, farelerin koşarken gözlerini zıt yönlere hareket ettirebildiğini fark etti.

Minyatür kameralarla göz hareketleri yakın çekimde takip edilen farelerin, farklı görüntüleri insanların yapabildiği gibi tek bir görüntüde bir araya getiremediği belirtildi. Tersine, fareler nereye bakarsa baksın, gözlerinin üzerinde kalan alanın görüntüsü her zaman görüşlerinde beliyor. Bu özelliğin, kuş gibi avcılara yem olmamak için ortaya çıkan bir özellik olduğu düşünülüyor.

Birçok memeli gibi farelerin gözleri de kafalarının yan taraflarında bulunuyor. Bu sayede çok geniş bir görüş açısı elde etseler de, üç boyutlu görüntü elde edilebilmesi, iki gözle elde edilen görüntülerin üst üste gelmesiyle sağlanıyor. Bu durum, birçok memelinin aynı anda hem iki gözle görüşü hem de geniş açılı görüşü bir araya getirmesini gerektiriyor.


İşlem Aynı İşlev Farklı

Alman bilim insanları, serbest hareket halindeki farelerin kafalarına sadece 1 gram ağırlığında minyatür kameralar yerleştirdi. Farelerin göz hareketleri anında gözlemlenirken, görüş çizgileri de anlık olarak kesin bir şekilde tespit edildi.İncelemeler, her ne kadar farelerin görsel bilgileri diğer memelilere benzer şekilde işledikleri bilinse bile, gözlerinin tamamen farklı hareket ettiklerini gösterdi.Araştırmada yer alan Jason Kerr, “İnsanlar kafa hareketini sabitleyen ve gözlem yapılmasını sağlayan bir şekilde gözlerini hareket ettirir. İki gözümüz de hareket eder ve tek bir nesneyi izler. Farelerde ise gözler genelde zıt yönlerde hareket ediyor” dedi.

Science Daily’nin verdiği bilgiye göre, fareler üzerinde davranışsal deneyler yapan sinir bilimciler, göz hareketlerinin ağırlıklı olarak kafa hareketlerine bağlı olduğunu belirledi. Kerr, “Kafa aşağı bakarken, gözler geriye gidiyor. Fare kafasını kaldırdığında, gözler öne bakıyor, kısaca şaşı bakıyorlar. Eğer kafasını yana çevirirlerse, aşağıdaki göz yukarı,yukarıda kalan göz aşağı bakıyor” açıklamasını yaptı.

Kuş Tehdidine Karşı Oynak Gözler

İnsanlarda, gözlerin baktığı yön mükemmel bir hizaya dayanıyor. Aksi takdirde nesneler görüntüde sabitlenemiyor. Farelerde ise zıt göz hareketleri, bakış açısının yatay düzlemde 40, dikey düzlemde ise 60 derece değişmesine neden oluyor.Bu farklı kafa ve göz hareketleri, farelerin sürekli olarak görüş alanlarında gözlerinin üzerinde kalan alanı da görmelerini sağlıyor.Bilim insanları, farelerin bu görüş özelliğini, kendilerine en büyük tehdidi oluşturan kuşlara karşı geliştirdiklerini düşünürken, hayatta kalma şansını da önemli ölçüde artırdığını belirtiyor.


Kaynak: Ntvmsnbc / Science Daily (28 Mayıs 2013,14:33)
Son düzenleyen Safi; 9 Kasım 2015 00:26
Avatarı yok
nötrino
Yasaklı
2 Haziran 2013       Mesaj #124
Avatarı yok
Yasaklı
Kaplumbağaların Kabuklarının Sırrı Çözüldü



Yale Üniversitesi'nden Tyler Lyson, çeşitli dönemlere ait kaplumbağa fosillerini incelediklerini, yapılan karşılaştırmaların kabuğun milyonlarca yıl içinde değişim geçirerek bugünkü şeklini aldığını gösterdiğini söyledi.

Lyson, yumuşak bir bedene sahip olduğu için diğer hayvanlar tarafından kolayca avlanan kaplumbağaların hayatta kalabilmek ve soylarını devam ettirebilmek için kaburgaları ile omurlarının birbirine kaynaması sonucu ortaya çıkan sert bir dış kabuk geliştirdiğini belirtti.Kaplumbağa embriyolarında önce kaburgalar daha sonra da omurlar genişliyor. Kabuğun gelişimi, üzerinde bir deri tabakasının oluşumu ile tamamlanıyor.

Kaburgaların solunum sisteminde önemli bir işleve sahip olduğuna işaret eden Lyson, "Kendisini korumak için kaburgalarından vazgeçen kaplumbağaların nefes almak için başka bir yol bulmaları gerekiyordu. Bunu da karın bölgelerinde eşi benzeri olmayan bir kas bağı geliştirerek başarmışlar. Bu bağ, kaplumbağanın akciğerleri ile diğer organlarını sarmalayarak nefes almalarına yardımcı oluyor" dedi.Lyson, koruma sağlayan kabuğun aynı zamanda içerdiği demir, potasyum ve magnezyumun laktik asit birikimini önlemesi sonucu kaplumbağanın diğer omurgalılara oranla su altında daha uzun süre kalmasına yardımcı olduğunu vurguladı.


Kaynak: CNN (31 Mayıs 2013,19:43)
Son düzenleyen Safi; 9 Kasım 2015 00:26
Avatarı yok
nötrino
Yasaklı
11 Haziran 2013       Mesaj #125
Avatarı yok
Yasaklı
Dünyanın Yaşayan En Küçük Omurgalı Hayvanı


Bilim adamları, Yeni Gine Papua yakınlarında, dünyanın yaşayan en küçük omurgalı hayvanını keşfettiler.

Bu minik kurbağa, Güneydoğu Asya’daki sazan balığının rekorunu kırarak en küçük omurgalı hayvan olarak tarihe geçti. Bu kurbağanın yetişkin hali, ortalama 7,7 mm uzunluğunda.Omurgalı hayvanlar, boyut olarak; 7 mm uzunluğundaki yeni küçük türlerden, 25,8 m uzunluğundaki mavi balinalara kadar değişiyor.Birkaç istisna haricinde, bu ve diğer çok küçük kurbağalar tropik yağmur ormanlarındaki nemli yaprak çöplerinde yaşam alanı buluyor ve bu alanlar, onlara diğer daha kuru ortamlarda bulunmayan onların yaşamasına elverişli eşsiz bir ekolojik ortam oluşturuyor.


Kaynak: EarthSky (29 Mayıs 2013)
Son düzenleyen Safi; 9 Kasım 2015 00:26
AndThe_BlackSky - avatarı
AndThe_BlackSky
VIP VIP Üye
14 Haziran 2013       Mesaj #126
AndThe_BlackSky - avatarı
VIP VIP Üye
Bazı Hayvanların Bilinmeyen İlginç Özellikleri
  • - Fareler kusamaz.
  • - Yılanlar duyamaz.
  • - Zürafalar yüzemez.
  • - Karıncalar uyumaz.
  • - Kirpiler suda batmaz.
  • - Kutup ayıları solaktır.
  • - Sineklerin 5 gözü vardır.
  • - Yunuslar gözleri açık uyurlar.
  • - Develerin üç tane kalbi vardır.
  • - Zürafaların ses telleri yoktur.
  • - Zürafaların dili 35 cm kadardır.
  • - Filler zıplamayan tek memelidir.
  • - Istakozların kani mavi renktedir.

    • - Bir sineğin hızı saatte 8 km.dir.
    • - Kangurular geri yürüyemezler.
    • - Kelebekler ayaklarıyla tat alırlar.
    • - Sığırların dört tane midesi vardır.
    • - Kediler şeker tadını ayırt edemezler.
    • - Atlar bir ay kadar ayakta kalabilirler.
    • - 2,600 kadar değişik cins kurbağa vardır.
    • - Zebralar beyaz üzerine siyah çizgilidir.
    • - Baykuş, mavi rengi görebilen tek kustur.
    • - Timsahlar dillerini dışarı çıkaramazlar.
    • - Deniz kobrası dünyanın en zehirli yılanıdır.
    • - Yetişkin bir ayı, bir at kadar hızlı koşabilir.

Kaynak: Bilinmeyenler org
Son düzenleyen nötrino; 15 Haziran 2013 14:25 Sebep: Kaynak bilgisi ve başlık!
Avatarı yok
nötrino
Yasaklı
20 Haziran 2013       Mesaj #127
Avatarı yok
Yasaklı
'İstilacı' Uğurböcekleri



Alman bilim insanlarının yaptığı bir araştırmada, Asya kökenli bir uğurböceği türünün Avrupa ve Amerika genelindeki başka türleri kırıma uğrattığı ortaya çıktı.

'Alacalı' adıyla bilinen uğurböcekleri yerli türleri istila altına aldı.Aslında ilk olarak seralardaki yaprak bitleri sorunu için ithal edilen böcekler, bazılarının kaçıp kontrolsüzce çoğalması sonucu yerli türler için başlı başına bir sorun haline dönüştü.Araştırmacılar, savaşı istilacı böceklerin kazandığını söylüyor. Çünkü vücutlarında taşıdıkları zehirli parazitler diğer türleri yok etmeye yetiyor.Araştırmanın bulguları, 'Science' dergisinde yayımlandı.

Antibiyotik Kaynağı

Alacalı uğurböcekleri günde iki yüzden fazla yaprak bitini yok edebildiğinden bu sorun için doğal ve etkili bir çözüm olarak görülüyor.Ancak son yıllarda, kaçan ithal uğurböcekleri, Avrupa ve Kuzey Amerika genelinde yerli türleri istila edip hızla kendilerine yaşam alanı oluşturdular.Büyük gruplar halinde korunaklı yerlerde bulunan Asyalı işgalciler ciddi sıkıntılar oluşturuyor.Ayrıca alacalı uğurböceklerinin, insanlarda ciddi alerjik reaksiyonlara sebep olabilecekleri belirtiliyor.

Yeni araştırmaya göre, biyolojik sistemlerinden dolayı yerli türlerin Asyalı uğurböcekleriyle rekabet edebilmeleri mümkün değil.İstilacı böceklerin bağışıklık sistemi çok güçlü ve vücut sıvıları 'anti mikrobik peptidler' denilen güçlü bir antibiyotik bileşik içeriyor.Bu özellikler onlara yerel türlerle kıyaslandığında patojenlerle daha etkili savaşabilme imkanı sağlıyor.Araştırmacılar, alacalı böceklerdeki bu güçlü antibiyotiğin ilaç geliştirmede kullanılabileceğini düşünüyor.Ama uğurböceklerinin en güçlü silahı “mikrospori” denilen küçük mantarlar
.

Yerel Türler için Durum Vahim

Max Planck Kimyasal Ekoloji Enstitüsü’nden Dr. Heiko Vogel, “Kendi kanlarında onları aktive etmeden saklayabiliyorlar ve henüz bunu nasıl yapabildiklerini çözemedik” diyor.Dr. Vogel'ın aktardığına göre, “Diğer uğurböcekleri onların yumurtalarına saldırıya başladıklarında, mantarlar aktif olup yerel türleri öldürüyor.” Son yıllarda yapılan birçok araştırma Avrupa’da alacalı böceklerin yerli türleri yok ettiğini ortaya koydu.

İngiltere’de araştırmacılar yerli türlerde her sekiz uğurböceğinden yedisinin öldüğünü belirtti. Durum Belçika ve İsviçre’de de aynı.İngiltere’de araştırmacılar insanlardan alacalı böcekleri gördüklerinde bildirmesini istiyor. Hatta akıllı telefonlarda kullanılabilen bir uygulama, insanların gördüğü uğurböcekleri ile ilgili ayrıntıları kaydetmelerini sağlıyor.


Ekoloji ve Hidroloji Merkezi’nden Dr. Helen Roy, Alman bilim insanlarının çalışmasını “büyüleyici” olarak nitelendiriyor.Ama tehlike altında olan yerli türler için durum hâlâ çok vahim görünüyor.Dr. Roy, “İngiltere'de iki noktalı uğurböceği olarak bilinen ve ülkede en yaygın tür olan böceklerin sayısında acı ve dramatik düşüşler yaşanıyor" diyor.Alman bilimciler, Asyalı uğurböceklerinin dünyanın büyük bir kısmını istilaya başladığı görüşüne katılıyor.Dr. Roy umutsuz: “Onları durdurabilecek hiç bir yol göremiyorum. Artık çok geç. Onların en etkileyici yanı, her türlü farklı iklim koşulları ve sıcaklıkta hayatta kalabilmeleri. Ve şimdi Güney Amerika ve Güney Afrika’ya doğru yol almaya başladılar.”

Asya uğurböceklerinin üzümden beslendiği ve genellikle üzüm bağlarında bulundukları biliniyor.Şarap üretim alanlarına girmeyi başarırlarsa, güçlü savunma kimyasalları ile şarapların tadını etkileyebilirler.Dr Roy, şu uyarıda bulunuyor: “Elma ve üzüme gelen bu böcekler kitleler halinde hareket ettiklerinden problem oluşturmaya başladılar. Tek bir böcek, şarabın tadını bozmak için yeterli.”


Kaynak: BBC / Science
Son düzenleyen Safi; 9 Kasım 2015 00:26
Avatarı yok
nötrino
Yasaklı
2 Temmuz 2013       Mesaj #128
Avatarı yok
Yasaklı
Çılgın Karıncalar Elektronikleri İstila Ediyor



Amerika kıtasında hızla yayılan ‘çılgın karıncalar’, giderek artan bir tehdit haline geliyor. ABD’de birçok işyeri ve haneye giren karıncalar, elektronik cihazları kullanılamaz hale getiriyor.

Ülkenin özellikle güney kısımlarında yayılmaya başlayan çılgın karıncalar, ‘Nylanderia fulva’ hızla artarak yerleşim birimlerinde sorun oluşturmaya başladı.Böcek ilaçlama uzmanı Mike Matthews, Texas’ın Austin kentinde yakın zamanda onlarca evde klimayı karıncalardan temizlemek zorunda kaldığını belirtti.NBCNews'e konuşan Matthews, ‘karıncaların cihazın içinde çoğaldığını ve kısa devreye neden olduklarını’ ifade etti. The Bug Master şirkerinde çalışan böcek uzmanı, “Elektronik cihazları açtığınız zaman karıncalardan binlercesiyle karşılaşıyorsunuz. Cihazların içini tamamen dolduruyorlar” dedi.



ABD’de ilk olarak 2002’de tespit edilen çılgın karıncalar, özellikle Meksika Körfezi’ne bakan Texas ve Florida gibi eyaletlerde çoğaldı. Karıncaların önüne geçilememesinin nedeni, diğer türlere oranla 100 kat daha hızlı çoğalmaları.Texas Üniversitesi’nde araştırmacı olan Edward LeBrun, “Ekosistemdeki düzen birçok farklı karınca türünün farklı görevleri üstlenmesini gerektiriyor. Bir türün bu kadar baskın çıkması olağandışı. Daha da kötüsü, elektronik cihazları işgal etmeleri gibi kötü bir huyları var” dedi.

Çarpılınca Alarm Veriyorlar

LiveScience'e konuşan LeBrun, ‘çılgın karıncaların yaşadıkları yuva veya delikleri kendilerinin açmadığını, bu yüzden uygun bir yer bulabildikleri her yere sızdıklarını’ belirtti.Çılgın karıncalar, duvarların içine, bodrum katlarına ve tesisat boşluklarına sızmaları yetmiyormuş gibi, cep telefonları, bilgisayar ve çeşitli tüketici elektroniği ürününe giriyor.Karıncaların vücudu, elektronik cihazın içinde bağlantı yerleri arasında iletim görevi görebiliyor ve çarpılarak kısa devreye neden oluyorlar. Bu durum yaşandığında, bir çeşit feromon salgılayarak ‘saldırı altında olduklarını’ duyuruyorlar. Sonuç olarak, cihazlar karınca akınına uğruyor.Böcek ilaçlama uzmanı Matthews, “Bir keresinde Waco kentindeki bir apartman dairesinde 150 klimadan 90 tanesine bulaştılar. Temizlemek 2 ay sürdü” dedi.

Diğer Türleri Ezdiler

Nylanderia fulva türünün ‘çılgın karınca’ olarak adlandırılmasının sebebi, kırsal veya yerleşim alanlarında her yere dağılmaları ve hızla çoğalmaları. Meraklı karıncaların keşif gücü önlerine neresi çıkarsa çıksın geri dönmelerini engelliyor.Arjantin ve Brezilya’nın güney bölgelerine özgü olduğu belirtilen karıncalar, 2002’de tespit edildiklerinde uzun bir süre Karayip çılgın karıncalarından ayırt edilemedi. Nedeni, her iki türün işçilerinin birbirine çok benzemesi.Vücutları diğer türlere oranla daha küçük olan böylece yabancı türlerin yuva ve tünellerini kolayca işgal edebilen çılgın karıncalar, birçok bölgede ateş karıncalarına baskın gelmeyi başardı.


Kaynak: BBC / LiveScience (28 Haziran 2013,11:48)
Son düzenleyen Safi; 9 Kasım 2015 00:26
Avatarı yok
nötrino
Yasaklı
13 Temmuz 2013       Mesaj #129
Avatarı yok
Yasaklı
'Örümcek Ağları Elektriksel Güçle Yakalıyor!'



Yeni bir araştırma, örümceklerin avlarını ‘elektrostatik etkiyle’ çekebildiklerini ortaya koydu. Araştırmada, ağların elektrik yüklü nesne ve canlılara karşı hassas olduğu anlaşıldı.

Bahçe örümceklerinin ağları üzerinde yapılan yeni bir araştırma, ağların yapışkan ipliklerinin elektrik yüklü nesnelere hassas olduğunu ve bu nesne veya canlılara doğru hareket ettiğini gösterdi.Scientific Reports dergisinde yayımlanan araştırmaya göre, uçabilen birçok böcek türü, uçmaları esnasında elektrik yükü oluşturuyor. Yeni araştırma, bal arıları gibi bu böceklerin uçarken örümceklerin ipliğiyle örülmüş ağ tarafından çekildiklerini ve av olmalarının kolaylaştığını öne sürdü.Araştırmada yer alan ABD’nin California Üniversitesi’nden Victor Ortega Jimenez, “Elektrik yüklü böcekler örümcek ağının bozulmasına neden olabilir... Böcekler, ağa çok yakın uçmaları halinde elektrostatik etkiye kapılarak tuzağa yakalanabilir” dedi.Jimenez, ‘bal arılarının kanatlarını çırparken 200 volta kadar elektrik yükü oluşturabildiklerini, bu sayede negatif yüklü çiçeklerden polen çekebildiklerini’ ifade etti.

Elektrik Yüklü Ağlar

Jimenez, böceklerin yakalandıkları ağın yapısını bozdukları bulgusunu yeni düşünceleriyle güçlendirmek için meslektaşı Robert Dudler ile Araneus diadematus örümcek türüne ait ağlar topladı.Ağların elektrik yüklü nesnelere nasıl tepki verdiğini gözlemleyen ikili, yüklü nesne ile ağların arasında etkileşim yaşandığını gördü. Dahası, bir arının ağa doğru düşmesi esnasında, ağların büküldüğü ve avını daha iyi yakalayacak duruma geldiği görüldü. Ağdaki bozulmanın ise yakalanan böceğin vücut büyüklüğünün yarısı kadar olduğuna dikkat çekildi.

Massachusetts Teknoloji Enstitüsü’nde (MIT) materyal bilimi uzmanı olan Markus Buehler, “Bu oldukça ilgi çekici bir durum... Elektriksel etkileşim böceği ağa çekerken yakalanma olasılığını da artırıyor” dedi.Buehler, bundan sonra sorulması gereken soruların, ‘hangi böceklerin elektrik yüklü olduğunu anlamakla başlayacağını’ söyledi.


Kaynak: BBC / Scientific Reports (09 Temmuz 2013,14:05)
Son düzenleyen Safi; 9 Kasım 2015 00:26
Avatarı yok
nötrino
Yasaklı
26 Temmuz 2013       Mesaj #130
Avatarı yok
Yasaklı
Bal Peteğindeki Sırlar



Arıların bal peteklerinin şaşırtıcı sırrı.

Bir zamanlar matematikçi böceklerin akıl almaz bir başarısı olarak görülen bal peteklerindeki düzenli altıgen yapı oldukça basit bir mekanizmayla aydınlatıldı.Bilim insanları yıllar yılı bal peteklerindeki açısal mükemmelliğe hayretle bakmış; ancak hiçbiri tam olarak bu mekanizmayı açıklayamamıştır. İngiltere ve Çin’deki mühendisler bu gizemi çözme yolunda ilk ve önemli bazı adımlar atmış durumdalar. Ekip bal peteklerinde göze hoş gelen bu altıgen şeklin aslında başlarda dairesel bir yapıda olduğunu ve saniyeler içerisinde altıgen bir yapı aldıklarını ortaya koydu. Araştırmacılar çalışmalarının bulgularını 16 Temmuz’da Journal of The Royal Society Interface adlı dergide yayınladılar.

Cardiff Üniversitesi’nden mühendis ve çalışmanın yazarlarından Bhushan Karihaloo; Galileo Galilei ve Johannes Kepler gibi iki büyük dehanın da bu fenomenle büyülendiklerini hatırlatarak, bal arılarının peteklerini nasıl yaptıklarıyla ilgili insanların pek çok spekülasyon ortaya attıklarını söylüyor. Pek çok ilginç, hatta arıların matematik kullandıklarını temel alan açıklamaların olduğunu da ekledikten sonra, Karihaloo aslında sanılanın aksine açıklamanın daha basit olduğunu belirtiyor.


Bal Peteğine Yakın Bakış

Ekip Beijing'teki bir tesiste bal arılarının peteklerini inşasını kolayca gözlemleyebilecekleri bir düzenek kurmuş. Yaptıkları çalışmalarda peteklerin inşasının çeşitli aşamalarını fotoğraflayarak belgelendirmişler. Gözlemler sonucunda peteklerin ilk aşamada dairesel yapıda oldukları fark edilmiş. Peteğin bu ilk hücresel yapısı oluşturulduktan sonra ekip gözlemlerinde bal arılarının peteğin duvarlarını ısıttıklarını fark etmişler (Aslında bu daha önceki çalışmalarda tanımlanmış fakat henüz detaylı bir açıklama getirilememiştir.) ve bunun altıgen oluşumundaki en önemli adım olduğunu düşünüyorlar.

Arılar bu işlemde kullandıkları ısıyı kendi vücutlarından sağlıyorlar. Peteği ısıttıklarında mumu akışkan hale getiriyorlar ve ardından petek en kararlı form olan altıgene dönüşüyor. Fakat süreç henüz tüm detaylarıyla aydınlatılmış değil. Ekibin şu an üzerinde çalıştıkları soru, arıların bir peteği tümden mi yoksa kısım kısım mı ısıttıkları. "Benim tahminim doğanın tasarrufu ve ekonomiyi tercih etmesinden yola çıkarak peteğin kısmi olarak yani sadece belli noktalardan ısıtıldıkları; ancak diğer yandan arıların bakış açısıyla düşününce de bir peteği tek seferde ısıtmak daha kolay bir iş gibi görünüyor" diyor Karihaloo.Ekip her iki senaryonun da ne kadar süre alacağını hesaplamış. Buna göre bir petek hücresini altıgene dönüştürmek için tümden ısıttığınızda 6 saniye, belirli noktalardan ısıttığınızda ise 36 saniye geçiyor. Ekipteki araştırmacılar, çalışmanın ilerleyen basamaklarında bu veriyi kullanacaklarını dile getiriyorlar.


Kaynak: Journal of The Royal Society Interface (16 Temmuz 2013)
Son düzenleyen Safi; 9 Kasım 2015 00:26

Benzer Konular

9 Aralık 2016 / ipek kılıç Cevaplanmış
28 Kasım 2012 / STeFLo Soru-Cevap
10 Nisan 2015 / Misafir Cevaplanmış