Arama

Bilim Dünyası'ndan Son Haberler, Gelişmeler - Sayfa 12

Güncelleme: 4 Aralık 2016 Gösterim: 276.487 Cevap: 269
HerHangiBiri - avatarı
HerHangiBiri
Ziyaretçi
19 Aralık 2008       Mesaj #111
HerHangiBiri - avatarı
Ziyaretçi
Yeni bir uçan sürüngen türü keşfedildi

Sponsorlu Bağlantılar

uC3A7an


Bilim adamları, kanat açıklığı bir otomobil boyuna ulaşan bir uçan sürüngen türünü keşfettiler.Bir süre önce Brezilya’da bulunan kafatası fosilini inceleyen Portsmoth Üniversitesi’nden Mark Witton, bunun yeni bir pterozor cinsi ve türünün şimdiye dek bulunan en büyüğü olduğunu belirledi.

Mark Witton isimli araştırmacı, 115 milyon yıl önce Brezilya semalarında uçan bu pterozorun kanat genişliğinin 5 metreyi aşkın ve omzuna kadar boyunun da en az 1 metre olduğunu tahmin ediyor.Kısmi kafatası fosilinin, Çin’de de bulunan bir grup dişsiz pterozor olan “çaoyangopteridae” türünün ilk örneği olduğunu belirten araştırmacılar, Çin’de bulunan örneğin kanat genişliğinin sadece 60 santimetre olduğunu kaydetti.Brezilya’da fosili bulunan dev pterozora “göl gezgini” anlamına gelen “Lakuzovagus” adı verildi.


HerHangiBiri - avatarı
HerHangiBiri
Ziyaretçi
24 Aralık 2008       Mesaj #112
HerHangiBiri - avatarı
Ziyaretçi
1.300 yıllık hazine bulundu

Sponsorlu Bağlantılar

hazine kesesi


İsrailli arkeologlar, bin 300 senelik nadir bir hazine buldular. Kudüs'te Eski Şehir duvarlarının önünde, günümüzde otopark olarak kullanılan yerin altında görülen Bizans İmparatorluğu'ndan kalma hazinede 264 altın para bulunuyor. Paralarda Bizans imparatoru Herakliyus'un imzası var. Herakliyus, Milat'tan sonra 610-641 yılları arasında imparatorluğu yönetti.Doron Ben-Ami ve Yana Tchekhanovets başkanlığındaki İsrailli arkeologlar, hazineyi 7. yüzyıla ait bir bina için yapılan kazı çalışmaları sırasında pazar günü buldular.

İsrail Antikalar İdaresi, hazinenin şimdiye kadar ülkede bulunan en büyük hazinelerden biri olduğunu bildirdi. Başşehri Konstantinopol (şimdiki İstanbul) olan Bizans İmparatolruğu, Osmanlıların eline geçinceye kadar Doğu Akdeniz'in büyük bölümünde hüküm sürüyordu.



HerHangiBiri - avatarı
HerHangiBiri
Ziyaretçi
26 Aralık 2008       Mesaj #113
HerHangiBiri - avatarı
Ziyaretçi
ODTÜ'den radarda görünmezlik teknolojisi


furuseth


ODTÜ’lü araştırmacılar, yerli kaynaklarla, radarda görünmezlik teknolojisinde kullanılabilecek yeni radar soğurucu kaplamalar geliştirdi.

Yeni malzemeler, gemi, uçak, helikopter, denizaltı gibi askeri araçların radarda görünürlüğünü binde 1’e kadar düşürüyor.

Hiçbir koşul altında alev almayan suya, tuza, yosuna, sürtünmeye ve darbeye dayanıklı malzemeler en fazla 2 milimetre kalınlıkta oldukları için uygulandıkları platformlara fazla bir yük getirmiyor.

Malzemelerin üretimi için gerekli olan tüm girdiler, ülke içinden sağlanabildiğinden yurt dışına bağımlılık gerektirmiyor.

AA muhabirine bilgi veren ODTÜ Kimya Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Levent Toppare, son yıllarda yüksek frekanslı elektronik sistemler ile birlikte telekomünikasyon cihazlarında ileri derecede bir büyüme ve gelişme yaşandığını anımsattı. Bu sistem ve cihazların yaydıkları elektromanyetik dalgaların diğer elektronik cihazların normal çalışma koşullarını bozduğunu anlatan Toppare, "Elektromanyetik dalga soğurucu malzemelerin kullanımı ile elektromanyetik dalgaların soğurulması veya farklı bir yöne yönlendirilmeleri sağlanarak problemler çözümlenebilmektedir" dedi.

Dalga soğurucu malzemelerin öneminin, askeri alanlarda hedefin radar tarafından tespit edilmesini zorlaştırması ile arttığını ifade eden Toppare, şöyle devam etti:
"Elektronik harp teknolojisinin oldukça ilerlediği günümüzde, mevcut ve yeni üretilen harp silah ve araçlarının radarda görünmezlik özelliğine sahip olmaması düşünülemez. Dünyada radar soğurucu malzemelerin özellikle askeri platformlarda uygulanmasına dair birçok örnek mevcuttur. Bir ülke için büyük önem arz eden gemi, uçak, helikopter, denizaltı gibi araçların radar tarafından tespit edilme ihtimalini binde 1’e kadar düşüren radar soğurucu kaplamalar, bu noktada kullanılması kaçınılmaz bir teknoloji olarak karşımıza çıkmaktadır." Askeri amaçlı kullanıldığı ve ülkelerin menfaatlerini yakından ilgilendirdiği için literatürde bu tür malzemelerle ilgili ayrıntılı bilgi bulmanın mümkün olmadığına işaret eden Toppare, erişilebilen malzemelerin ise uygulamada çeşitli nedenlerle yeterli olmadığının görüldüğünü dile getirdi. Piyasada ve literatürde var olan çoğu malzemenin kalınlık ve ağırlıkları nedeniyle uygulamayı imkansız kıldığını anlatan Toppare, şöyle konuştu: "Geliştirilen malzeme ilk olarak uygulanacak platformun işlevini etkilemeyecek kadar ince ve hafif olmalıdır. Düşünülmesi gereken diğer bir husus ise geliştirilen malzemenin alev, su, darbe, sürtünme gibi koşullara dayanıklılık göstererek kimyasal özelliğinden ve radar kesit alanı düşürme kapasitesinden kaybetmemesi gerektiğidir. Yine var olan çoğu malzeme sadece radar soğurma özelliği göstermekte olup belirtilen spesifikasyonların hiçbirini taşımamaktadır. Ayrıca bu amaçla üretilen malzemelerin tek bir dalga boyundan ziyade, geniş bir bant aralığında yüksek soğurma sağlaması gerekmektedir. Ancak bilinen malzemelerin çoğu tek bir frekansta yüksek soğurma sağlayıp diğer frekanslarda iş görmemektedir."

TÜM PLATFORMLARDA UYGULANABİLEN YENİ GÖRÜNMEZLİK TEKNOLOJİSİ

Toppare, ODTÜ’de başkanlığını kendisinin yürüttüğü ve araştırma görevlileri Simge Tarkuç ve Funda Özyurt’tan oluşan çalışma grubunun iki yıl süren çalışmaları sonucunda, bu alandaki tüm eksiklikleri ortadan kaldırarak tüm platformlara uygulanması mümkün olan kaplamalar ürettiğini söyledi. Toppare geliştirdikleri kaplama malzemelerle ilgili şu bilgileri verdi:
"Geliştirdiğimiz malzemeler en fazla 2 milimetre kalınlıkta olup uygulandıkları platformlar üzerine minimum ağırlık katmaktadır. Aynı zamanda bu malzemeler değil ısıya, çıplak aleve dayanaklı olup hiçbir koşul altında alev almamaktadır. Deniz platformları için geliştirilen malzemeler suya, tuza ve yosuna; hava platformları için geliştirilenler ise ayrıca sürtünmeye ve darbeye dayanıklıdır. Bu kaplamaların en önemli özelliği ise geniş bant aralığında (2-18 GHz) yüksek soğurma sağlayıp uygulandığı cismin radar kesit alanını binde 1’e kadar düşürmesidir. Bu 100 metrekarelik bir cismin 0.1 metrekare olarak algılanması demek olup radar tarafından fark edilmesini neredeyse imkansız kılmaktadır. Bütün bunlara ek olarak bu malzemelerin üretimi için gerekli olan tüm girdiler ülke içinden sağlanabilmekte olup yurt dışına bağımlılık gerektirmemektedir."

YANMAZLIK ÖZELLİĞİ FARKLI UYGULAMA ALANLARI SUNUYOR

Malzemelerin üretiminin oldukça basit ve düşük maliyetli olduğunu ifade eden Toppare, geliştirilen bu kaplamanın aleve dayanıklılık özelliğinin de farklı uygulama alanları sunduğunu anlattı.

Bu malzemelerin yanmazlık özelliği gerektiren uçak kabini, otomobiller, bina içi uygulamalar gibi her türlü platformda plastik kaplama olarak kullanılabileceğini vurgulayan Toppare, şöyle devam etti:

"Ticari olarak piyasada bulunan malzemeler, alev almamakta ancak erimekte veya kimyasal kompozisyonu alev karşısında değişebilmektedir. Yani alev almayan malzeme ile yanmayan kaplama arasında bir fark bulunmaktadır. Ayrıca malzemenin alevle etkileşiminde toksik gazların çıkmaması, insan sağlığına ve çevreye zarar vermemesi gerekmektedir. Tarafımızca geliştirilen bu malzeme bahsedilen nedenlerden ötürü piyasadaki diğer malzemelere alternatif gösterilecek gerekli tüm özelliklere sahiptir."


HerHangiBiri - avatarı
HerHangiBiri
Ziyaretçi
28 Aralık 2008       Mesaj #114
HerHangiBiri - avatarı
Ziyaretçi
Örümcekler Eskiden Ağ Öremiyorlarmış!


C3B6rC3BCmcek


Bilim adamlarının 385 milyon yaşındaki "attercopus" örümceği üzerindeki son araştırmaları, bu örümceğin modern örümcekler gibi ağ öremediğini ortaya koydu. Kansas Üniversitesinden araştırmacılar, örümceğin 1989'da bulunan fosili üzerinde yaptıkları yeni incelemelerde, önceki araştırmalarda dünyanın en eski örümceği olarak tanımlanan bu türün, modern ağ ören örümceklerin daha ilkel bir versiyonu olduğunu buldu. Attercopus örümceğinin ip veya ipek üretmeye yarayan ya da "memecik" diye tanımlanan organlarının, modern örümceklerdeki memecikler gibi olmadığını tespit eden bilim adamları, bunun da en eski "gerçek" örümceğin, önceden tahmin edilenden 80 milyon yıl sonra evrimleştiğini ortaya koyduğunu düşünüyor.

Araştırmalarında attercopusun evrimde kayıp halka gibi göründüğünü, ip ya da ipek üretebildiğini, ancak bunu öremediğini tespit eden bilim adamları, bilinen en eski örümcek olarak tanımlanan bu türün, gerçek örümcekten daha ilkel olduğunu, bugünküler gibi olan en eski "gerçek örümceğin", yaklaşık 300 milyon yıl öncesine tarihlenen geç karbon çağı zamanında ortaya çıktığını düşündüklerini belirtiyor.

Avatarı yok
nötrino
Yasaklı
12 Kasım 2009       Mesaj #115
Avatarı yok
Yasaklı
IBM Zürih Laboratuvarı araştırmacıları ilk kez tek bir molekülün fotoğrafını çekmeyi başardı.

Bilim adamları bir molekülün ayrıntılı kimyasal yapısını açıkça gösteren fotoğraf çekmeyi başardı. Molekül yapısını bu derece yakından izleyebilmenin elektronik ve ilaç sanayii başta olmak üzere pek çok alanda moleküler tasarıma önemli katkıda bulunması bekleniyor.

Science dergisinin bildirdiğine göre AFM (Atomic Force Microscope) adlı süper mikroskobu kullanan IBM Research Zurich ekibi, çalışmada konu mankeni olarak pentacene (polisilik hidrokarbon) kullandı. Fotoğrafta moleküldeki karbon atomlarının arasındaki bağları bile görülebiliyor.

Aynı ekip daha önce de tekil karbon nanotüpleri görüntülemişti.

Bilim ve teknoloji dünyasında ilgi uyandıran bu gelişme, elektronikten ilaç araştırmalarına kadar pek çok alanda yeni açılımlar getirebilir. Uzmanlar, özellikle tekil moleküllerin transistör olarak kullanılması yönünde çalışmaların sürdüğü moleküler elektronikte önemli gelişmelerin olabileceği kanısında.


Kaynak:Ntvmsnbc (28 Ağustos 2009 Cuma)
Son düzenleyen nötrino; 13 Şubat 2016 11:59
volture - avatarı
volture
VIP "Ipıslak Balık"
23 Aralık 2009       Mesaj #116
volture - avatarı
VIP "Ipıslak Balık"
CERN büyük deneye hazır


Evrenin oluşumuna yol açtığı düşünülen Büyük Patlama’nın canlandırılacağı Büyük Hadron Çarpıştırıcısı’nda asıl deney için bütün hazırlıklar tamam.

Avrupa Nükleer Araştırma Merkezi CERN, çarpıştırıcının ilk test dönemini beklentilerin üzerinde tamamladığını, ilk çarpışmaların kasım sonu yapıldığını ve 30 kasımda da ilk rekorun kırıldığını kaydetti.

Çarpıştırıcının şubata kadar beklemeye alınması öncesinde dört gün önce yapılan çarpıştırmada, parçacıklar 2.36 tera elektron volt gücünde çarpıştırılmış ve bu alanda yeni bir rekor kırılmıştı. Çarpıştırıcının enerjisi aşama aşama arttırılmaya devam edecek. CERN’deki bilim insanları, gerçek ilerlemenin, Büyük Hadron Çarpıştırıcısı’nın (BHÇ) 3.5 TeV enerji kapasitesine çıkmasından önce beklenmemesi gerektiğinin altını çiziyor. CERN, ışın demetlerinin gücünü daha sonra 7 TeV (teraelektronvolt) civarına çıkarmayı hedefliyor.

Kosmosun doğası araştırılıyor
Deney sırasında tünel boyunca ayrı yönlerde iki proton hüzmesi veriliyor. Işın demetleri ayrı istikametlerde, ışık hızına yakın bir süratle sarmal tünelde yol alıyor. Proton ışınlarının birbiriyle büyük bir enerjiyle çarpışmasının ardından bilim insanları, kozmosun doğasını kavramaya yarayacak yeni parçacıklar görmeyi umuyor.

Bir mikro saniye sürecek çarpışmada, temel element parçacıkları, atom çekirdeklerini oluşturmak için birleşmeye başlamadan önceki Büyük Patlama anındaki koşulların oluşturulması öngörülüyor. Bilim insanları, çarpışma sırasında özellikle teorik fizikteki kütle mantığının temelini oluşturan veya kara maddenin neden yapıldığını anlamaya yarayacak Higgs parçacığı (Tanrı parçacığı) diye adlandırılan parçacıkların varlığının kanıtlarını görmeyi umuyor.

14 milyar yıl önce evrenin doğumuna yol açtığına inanılan Büyük Patlama ortamını yaratmayı amaçlayan 10 milyar dolar tutarındaki deneyde Hadron Çarpıştırıcısı, ilk geçen yıl çalıştırılmış, ancak bir ton helyumun tünele sızmasına yol açan elektrik bağlantısı arızası yüzünden sistem kapatılmıştı.

Birkaç ay önce de bir kuşun düşürdüğü ekmek parçası veya kırıntılarının BHÇ’de “küçük” bir ısınmaya yol açan bir kısa devreye neden olduğu belirtilerek, bunun üzerine sistemin kendini kapattığı açıklanmıştı.


Son düzenleyen nötrino; 13 Şubat 2016 12:00 Sebep: KIRIK GÖRSEL KALDIRILDI!!
volture - avatarı
volture
VIP "Ipıslak Balık"
23 Aralık 2009       Mesaj #117
volture - avatarı
VIP "Ipıslak Balık"
4G cep telefonlarını ilk kim kullanacak?


İsveç ve Norveç'teki cep telefonu kullanıcıları, dördüncü nesil mobil iletişim teknolojisinden ilk faydalananlar olacak.

Mobil telefon firması TeliaSonera, Norveç'in başkenti Oslo ile İsveç'in başkenti Stockholm'de ikişer 4G şebekesini kurduğunu açıklayarak, ilk abonelerin gelecek yılın başında yeni teknolojiyi kullanabileceklerini bildirdi.

Şebekenin kurulmasına karşın, 4G teknolojisini kullanabilecek cep telefonu henüz üretilmedi. Kullanıcılar yeni teknolojiden şimdilik bluetooth veya laptop aracılığıyla faydalanabilecekler.

Long Term Evolution (LTE) teknolojisi temelinde çalışan dördüncü nesil 4G mobil iletişim sisteminin veri indirme hızı, 3G şebekesinden 10 kat hızlı ve saniyede 100 megabiti buluyor.

volture - avatarı
volture
VIP "Ipıslak Balık"
4 Mart 2010       Mesaj #118
volture - avatarı
VIP "Ipıslak Balık"
Bilim dünyası cevap arıyor: Bu kaç?

Bilim adamları, 1.000.000.000.000.000.000.000.000.000 ve daha yüksek sayıların da isimlendirilmesini istiyor.

Mevcut birim sistemlerinin artık yeterli olmadığını düşünen bir öğrenci tarafından başlatılan, 27 sıfırlı sayının isimlendirilmesi için açılan online imza kampanyasına, şu ana dek 20 bin kişi katıldı.

Mevcut Uluslararası Birimler Sisteminde en büyük sayı 24 sıfırlı "yotta". Kampanyada, 27 sıfırlı sayıya "hella" adı verilmesi en çok destek alan önerilerden biri.

Kampanyanın öncüsü California Üniversitesinden fizik öğrencisi Austin Sendek, son bilimsel gelişmelerin ölçü skalasının genişletilmesini zorunlu kıldığını söyledi.

Sendek, Facebook'ta açılan imza kampanyasında, "Pek çok fiziksel fenomenin analizi, mevcut sistemin yok saydığı 27 ve daha büyük doğal sayıları ortaya koyuyor" dedi.

Bu rakamın galaksiler arasındaki uzaklık veya büyük bir örnekteki atom sayıları gibi pek çok önemli hesaplamada zaruri olduğunu belirten Sendek, örneğin güneşin yaydığı enerjinin 300 yattowat yerine 0,3 hellawatt olarak açıklanmasının daha yerinde olacağını söyledi.

Hella, Kuzey California argosunda "çok", "birçok" anlamına geliyor. Kabul edilmesi halinde hella 1991'den beri Uluslararası Ağırlık ve Ölçü Komitesi'nin yotta ve zetta'dan (21 sıfırlı rakam) sonra kabul ettiği ilk birim olacak.

DİĞER BİRİMLER ŞÖYLE İSİMLENDİRİLİYOR:

10 = deca
100 = hecto
1,000 = kilo
1,000,000 = mega
1,000,000,000 = giga
1,000,000,000,000 = tera
1,000,000,000,000,000 = peta
1,000,000,000,000,000,000 = exa
1,000,000,000,000,000,000,000 = zetta
1,000,000,000,000,000,000,000,000 = yotta
counthighlightashx?t1267725339098&ampids2870982484410014129




Son düzenleyen nötrino; 13 Şubat 2016 12:00 Sebep: KIRIK GÖRSEL KALDIRILDI!!
volture - avatarı
volture
VIP "Ipıslak Balık"
4 Mart 2010       Mesaj #119
volture - avatarı
VIP "Ipıslak Balık"
İşte Türk kurt köpeği

Dumlupınar Üniversitesinde (DPÜ), Sivas Kangal köpeği ile Türkiye'de yaşayan bir kurdun çiftleştirilmesi sonucu 6 yıl önce elde edilen "Türk kurdu" adlı kurt köpeği, kurtla çiftleştirilerek "kurda yakın Türk kurt köpeği" geliştirildi.

Yrd. Doç. Dr. Ahmet Selçuk Özen, AA muhabirine, bilimsel çalışmalar sonucunda 6 yıl önce Sivas Kangal köpeği ile Türkiye'ye özgü kurdun çiftleştirilmesiyle "Türk kurdu" adlı kurt köpeği ırkı elde ettiklerini anımsattı.

Babası Sivas Kangalı, annesi de yabani kurt olan birinci nesil Türk kurt köpeğinin, Kangal'ın gücü ve zekası ile kurdun manevra kabiliyeti ve çevikliğini bünyesinde barındırdığını belirten Yrd. Doç. Dr. Özen, uzun süredir devam ettirdikleri yerli kurt köpeği ırkını geliştirme çalışmalarını sürdürdüklerini bildirdi.

"Nasıl bir Alman kurdu, Kanada kurdu, Sibirya kurdu varsa, bizim de 6 yıl önce Türk kurt köpeğimiz oldu" diyen Özen, Türk kurt köpeğini kurtla çiftleştirerek ikinci nesil Türk kurt köpeği bireylerini elde ettiklerini söyledi.

İkinci nesil kurt köpeğinin, yabani kurda çok yakın biyolojik özelliğe sahip olduğunu ifade eden Yrd. Doç. Dr. Özen, "İkinci nesil kurt köpeğinin iki varyetesini elde ettik, ancak sayıları yeterli değil. Oğul yavrularda iki, ikincisinde bir bireyimiz var. Yani toplamda biri dişi, ikisi erkek olmak üzere üç kurt köpeği yavrumuz var" diye konuştu.

İki metrelik engeli sıçrayarak aşabiliyor
Özen, ikinci nesil kurt köpeğinin, annesi kurt köpeği, babası da kurt olduğu için görünüşte kurda daha yakın olduğunu anlattı. İkinci nesil kurt köpeklerinin havlamadığını, insanlara zarar vermediği ve çok güçlü yapıya sahip olduğunu dile getiren Özen, şöyle devam etti:

"(Türkiye'nin en iri vücutlu kurt köpeği bizdedir) diyebilirim. Bundan da sevinç duyuyorum. Birçok isimdeki kurt köpeklerinin cılız ve zayıf olduğunu görüyorum. Bu elde ettiğimiz kurt köpeği çok iri ve güçlü. Evcilleştirilmesi mümkün. Zaten yavruyken insanla doğrudan ilişki içine girmedi. Biz onların doğasına dokunmak istemedik. Çekingen davranmalarının nedeni bundan kaynaklanıyor. Birebir ilişki içinde olsaydık, diğer kurt köpekleri gibi insanlarla daha yakın temasa geçebilirlerdi. İkinci neslin, iki metrelik duvar ve tel örgüden atlaması söz konusu. Köpekler ya da kurtların iki metreden daha büyük bir engeli kedi gibi sıçrayarak aşabildiğini görmedim. Bu da herhalde köpekle kurdun bir yeteneği."

Köpeklerin eğitimi
Yrd. Doç. Dr. Ahmet Selçuk Özen, Türk kurt köpeği ırkı geliştirilmesinde ikinci nesilden olumlu sonuç alınmasını, Türk bilimi açısından sevindirici olarak nitelendirdi.

Irk geliştirme çalışmalarına 8 yıl önce, "Neden bizim de Türkiye'nin hayvanlarından yola çıkarak yeni bir çeşit kurt köpeğimiz olmasın?" düşüncesiyle başladıklarını bildiren Özen, şunları kaydetti:

"Akademisyen olarak primitif şartlarda çalışıyoruz, ekibimiz ve finansmanımız yeterli değil ama doğum gerçekleşti, bebek dünyaya geldi. Bu bizim için mutluluk verici bir olay. Bir düşünür bebek doğduğu zaman, (Bu bebek ne işe yarayacak?) demiş. Bu köpek yavruları bizim bebeğimiz. İnsanın yavruları ne işe yarayacaksa bunlar da o işe yarayacak. Biz onu daha yeni tanıyoruz, insanlarla çevreyle olan ilişkilerini yeni kavrıyoruz. Bir basamak oluşturduk, inşallah bizden sonraki nesil bu basamağın üzerine çıkar. Tabii her şeyi bir anda kar ve yarar amacıyla düşünmemek lazım. Bilimsel düşünce, bilgi açığını doyurmayı gerektirir. Bilim insanı, bilgi açığını doyurdukça zevk alır. Bizim de bu konuda bir bilgi açığımız vardı, onu doyurduk. Yani köpekle kurdun çiftleşmesini iki kez gerçekleştirdik. Köpekle kurdun yavrusu kurt köpeği oluyor, kurt köpeğiyle kurdun yavrusu da kurda yakın kurt köpeği oluyor."

Özen, elde ettikleri Türk kurt köpeğinin eğitimiyle de kendisi ya da başka araştırmacıların ilgilenmesini arzu ettiğini sözlerine ekledi.

(ekolay)

Son düzenleyen nötrino; 13 Şubat 2016 12:01 Sebep: KIRIK GÖRSEL KALDIRILDI!!
volture - avatarı
volture
VIP "Ipıslak Balık"
25 Mart 2010       Mesaj #120
volture - avatarı
VIP "Ipıslak Balık"
1 milyon dolarlık ödülden vazgeçmemiş

Dünyanın en zor matematik problemlerinden birini çözen 44 yaşındaki Rus matematikçi Dr. Grigory Perelman’ın, bu başarısı nedeniyle kendisine sunulan 1 milyon dolarlık ödülden vazgeçmediği bildirildi.

“Dünyanın en zeki adamı” olarak kabul edilen ve Rusya’nın ikinci büyük kenti St. Petersburg’da, bakımsız bir evde yaşayan Perelman’ın ödülü reddettiği haberlerinin gerçeği yansıtmadığı kaydedildi.

Rus internet haber portalı “Lifenews”, “Perelman ödülü yavaş yavaş düşünmeye başladı” başlığıyla verilen haberde, daha önce ödülü almak istemediğini açıklayan Perelman’ın bu konuda henüz son kararını vermediğini söylediği ifade edildi.

Perelman’ın, kendisini arayan gazetecilere, ödül konusunda son kararını vermediğini belirterek, “Bu konudaki nihai kararı verdiğimde bunu ilk olarak Clay Matematik Enstitüsüne bildireceğim” dediği kaydedildi.

Rusya Matematik Enstitüsünden 2005 yılında ayrıldıktan sonra bilim insanı annesiyle kaldığı evinden pek çıkmayan Perelman, hayatını annesinin emeklilik maaşı ve özel derslerden elde ettiği gelirle sürdürüyor.

100 yıldır matematikçilerin çözemediği Poincare Varsayımı problemini çözen Perelman, çözümü de internette yayımlamıştı.

ABD’deki Clay Matematik Enstitüsünün koyduğu 1 milyon dolarlık ödülü önce reddeden Perelman, “Meşhur olmak istemiyorum. Kahraman falan değilim” demişti.

Perelman’ın komşusu Vera Petrovna da gazetecilere daha önce yaptığı açıklamada, “Bir kere dairesine girdim ve şoke oldum. Sadece bir masası, bir klozeti ve daha önceki oturanlar tarafından bırakılmış kirli bir yatağı vardı. Apartmandaki hamam böceklerinden kurtulmaya çalışıyoruz, ama onun dairesinde saklanıyorlar” diye konuşmuştu.

Perelman’ın yaptığı çözümün, evrenin şeklinin belirlenmesine yardımcı olabileceği kaydediliyor.

(Milliyet)





Son düzenleyen nötrino; 13 Şubat 2016 12:01 Sebep: KIRIK GÖRSEL KALDIRILDI!!

Benzer Konular

8 Ekim 2017 / Misafir Bilgisayar
28 Kasım 2016 / Hi-LaL Tıp Bilimleri
30 Aralık 2008 / Ziyaretçi Cevaplanmış
10 Kasım 2008 / Ziyaretçi Taslak Konular