Arama

Bilim Dünyası'ndan Son Haberler, Gelişmeler - Sayfa 22

Güncelleme: 4 Aralık 2016 Gösterim: 276.996 Cevap: 269
Avatarı yok
nötrino
Yasaklı
17 Nisan 2012       Mesaj #211
Avatarı yok
Yasaklı
400 Dolarlık Cezadan Fizik Raporuyla Yırttı

Sponsorlu Bağlantılar
ABD’li bir fizikçi, trafikte “Dur” levhasını geçtiği için 400 dolar ceza alınca, matematiksel teoremlere dayanan bir raporla mahkemeye başvurdu. Mahkeme, akademisyenin itirazını kabul etti ve cezayı bozdu.

California Üniversitesi’nde akademisyen olan Dmitri Krioukov, trafikte “Dur” levhasını geçtiğine dair 400 dolarlık ceza alınca, “Masumiyetin Kanıtı” adında bir rapor hazırladı ve mahkemeye başvurdu. Krioukov, cezasının iptal edilmesinin ardından, raporunu yayımlattı ve özet kısmına, “Trafik cezalarıyla mücadele etmeye adanmış bir rapor. Bu rapor 400 dolar ödül kazandı ve böylece yazarını California eyaletine 400 dolar ödemekten kurtardı” yazdı.

Krioukov, hazırladığı raporda, “üç tesadüfün aynı anda gerçekleşmesi nedeniyle, polis memurunun kendisini uyarı levhasını geçerken gördüğünü ancak, aslında levhayı geçmemiş olduğunu” belirtti. ABD’li fizikçi şu açıklamada bulundu:

“Bir araç DUR levhasında durduğunda, bir gözlemci (örneğin bir polis), aracın izlediği yola dikey bir konumda duruyorsa, aracın durmadığına dair bir ilüzyon görebilir. Bu ilüzyonun gerçekleşmesi ise üç faktörün aynı anda gerçekleşmesine bağlıdır: (1) Gözlemci, aracın doğrusal değil ancak açısal hızını ölçmektedir; (2) Araç yavaşlar, hemen ardından hızlanır; (3) Gözlemcinin araca ait görüşü, araç DUR levhasına yakın iken, bir diğer nesne tarafından (örneğin başka bir araç) kısıtlanır.”

'Gerçek Aslında Gerçek Değil'

Physics Central sitesinde detayları verilen raporda, polis memurunun, DUR levhasının yer aldığı kavşaktan 30 metre uzakta bulunduğu, bu yüzden, “sabit doğrusal hızla kavşağa yaklaşmakta olan bir aracın, polisin görüş açısındaki açısal hızının da belirgin şekilde artacağına” dikkat çekildi.

Krioukov, hiç çekinmeden teoremlerini açıklayan grafikleri de raporuna yerleştirdi. Grafiklerde, Krioukov sabit doğrusal hızda aracını sürmeye devam etmesi veya aniden hızlanması gibi durumlarda ne gibi değişiklikler yaşanacağını da belirtti.

Kısaca, 400 dolarlık raporun sonucu şöyle: “Cezanın kesilmesi polis memurunun suçu değil. Tersine, “Gerçekliğin algılanması, her zaman gerçeği tam olarak yansıtmayabiliyor.”

Kaynak : Ntvmsnbc / Physics Central (17 Nisan 2012,09:25)

Son düzenleyen nötrino; 13 Şubat 2016 10:24
Avatarı yok
nötrino
Yasaklı
19 Nisan 2012       Mesaj #212
Avatarı yok
Yasaklı
Çeçenistan'da Dev Dinozor Yumurtaları Bulundu

Sponsorlu Bağlantılar

Jeologlar, Rusya’nın Çeçenistan bölgesinde çok sayıda dinozor yumurtasının fosilini içeren bir kazı alanı keşfetti. Çeçenistan Devlet Üniversitesi’nden Emin Dzhabrailov, “Şu ana kadar 40 kadar yumurta bulduk, ancak daha fazla bulmayı umuyoruz... Toprağın altında daha fazla olabileceğini düşünüyoruz” dedi.

Yumurtaların gömülü olduğu alan, Sovyet Rusya dönemindeki Gürcistan sınırının geçtiği Kafkas dağlarının bulunduğu bölgede yapılan yol inşasında ortaya çıktı. Bir tepenin dinamitle havaya uçurulması sonucunda, patlamanın ardından toprağın altında belirten dev yumurtalarla karşılaşıldı.

İnceledikleri yumurtaların boyutlarının 25 santim ile bir metre arasında değiştiğini belirten Çeçen jeolog, yumurtaların ne tür dinozorlara ait olduğunu belirlemek için paleontologların yardımına ihtiyaçları olduğunu ve geçmişte şiddet olaylarıyla ön plana çıkan Çeçenistan bölgesinin, doğal güzelliklerini öne çıkarmak ve turist çekmek istediklerini belirtti.

Çeçenistan, Ramazan Kadirov yönetiminde gerçekleştirdiği milyon dolarlık inşaat projeleriyle turizm potansiyelini artırmayı ve şiddet olaylarıyla anılan geçmişini geride bırakmak istiyor.



Kaynak:Ntvmsnbc(18 Nisan 2012,15:59)

Avatarı yok
nötrino
Yasaklı
21 Nisan 2012       Mesaj #213
Avatarı yok
Yasaklı
"Ölüm Denizi"nde Yok Olan Kent

Arkeologlar, Sincan Uygur Özerk Bölgesin’de "ölüm denizi" olarak bilinen Taklamakan Çölü'nde antik bir kentin kalıntılarına ulaştı.Çin’in en büyük çölü olan Taklamakan’da ortaya çıkarılan antik kentin en az 64 bin metre kare büyüklüğünde bir alana yayıldığı belirtildi. Çin Sosyal Bilimler Akademisi’nden Dr. Wu Winhua’nın başında bulunduğu arkeoloji ekibi, kalıntılara ait genel görüntüye bakarak, kentin Batı Han Hanedanlığı döneminden (M.S 206-220) kurulduğunu tahmin ediyor.

Wu, kentin neredeyse tümünün kumlar altında kaldığını, ancak dört duvarının halen belirgin olduğunu belirtti. Kentin en iç duvarının güneyden kuzeye 17,8 ; doğudan batıya ise 14.6 metre uzunluğunda olduğu ifade edildi.Şehir merkezinde bulunan ikinci duvarın ise yıkılan direklerden ve kırılmış kırmızı çömleklerden oluşan dört bin metre karelik bir alanı çevrelediği belirtildi. Wu, üçüncü duvardan kavak tohumları ve hünnap ağacı parçaları çıkardıklarını, bu sebeple bu duvarın ‘bulvara’ ait olduğunu düşündüklerini söyledi.

En dıştaki şehir duvarı ile ‘bulvar’ arasında çok sayıda ev bulunurken, kamışlardan yapılmış bir de çit ortaya çıkarıldı. Hotan kentinin Kira ilçesinde bulunan antik kentin, Çin Halk Cumhuriyeti’nin kurulduğu 1949 yılından bu yana Taklamakan Çölü’nde keşfedilen en sağlam kalıntılar olduğu ifade edildi.

Wu, antik kentin bir zamanlar bir garnizon veya bir kabile şefinin evi olarak kullanılmış olabileceğini söyledi. Jeoloji ve Jeofizik Enstitüsü üyesi Dr. Tang Zihua, topladıkları kavak tohumları ve ağaç parçalarını Pekin’e göndererek karbon 14 tarih saptama yöntemiyle ait oldukları kesin tarihi belirleyeceklerini söyledi.

Çöl Bir Zamanlar Sulak Bir Alandı

Tang, bitki tohumlarının ve tahtanın bir zamanlar bol olduğu bölgenin, Han Hanedanlığı döneminde sulak bir arazi olduğunu tahmin ediyor.Orta Çağ’ın en ünlü ticaret yolu, İpek Yolu’nun en güneydeki ucunun, Taklamakan Çölü’nden geçtiğine dikkat çeken Çinli arkeologlar, “ölüm denizi” olarak bilinen çölde çok sayıda tarihi kalıntının gömülü olduğuna inanıyor.337 bin metre karelik bir alana yayılmış olan Taklamakan Çölü, Çin’de “Bir kez ayak basıldı mı, geri dönüşü olmayan bir yer” olarak kabul ediliyor.

İngiliz kaşif Marc Aurel, 1901 yılında Taklamakan Çölü’ndeki ilk keşfe imza atmıştı. Aurel, Pompeii tarzı, birçok evin, Budist tapınakların, çömlek fırınlarının, su kanallarının bulunduğu Niya kentini keşfetmişti. Niya’nın uzaklarında, barajlar da bulunmuştu. En son keşfedilen antik kentin, Niya’dan 100 km mesafede olduğu belirtildi.


Kaynak : Ntvmsnbc (20 Nisan 2012,15:25)
Son düzenleyen nötrino; 13 Şubat 2016 10:22
Fatih Zorşahin - avatarı
Fatih Zorşahin
Ziyaretçi
28 Nisan 2012       Mesaj #214
Fatih Zorşahin - avatarı
Ziyaretçi
Californialı tasarımcı David Meisenholderhas, bisiklete tutturulabilen kablosuz hoparlörler yaptı!

‘SleekSpeak’, adlı bu tasarım kulaklıklardaki kulaktan düşme sorununa çözüm getiriyor. Aslında daha önemli bir işlevi daha var. Kulaklık takan bir sürücü dış dünyaya kapalı- özellikle trafiğin sesine- hale geliyor ki bu da onu trafik kazasına uğrama riskiyle karşı karşıya bırakıyor. Oysa Sleek Speak, dış dünyaya kulaklarını tıkamadan bisikleti sürebilmesini sağlayacak.


SleekSpeak hoparlörler, silikon bantları sayesinde bisikletin gidonuna kolayca tutturulabiliyor ve bluetooth ile müzik çalara (akıllı tel vb) kolayca bağlanabiliyor.


Frasb
Son düzenleyen nötrino; 13 Şubat 2016 10:21 Sebep: KIRIK GÖRSEL ve BAĞLANTI KALDIRILDI!!
Avatarı yok
nötrino
Yasaklı
16 Mayıs 2012       Mesaj #215
Avatarı yok
Yasaklı
Çin'den 'Kuantum Işınlama' Rekoru

Bilim insanları kuantum ışınlama rekorunu ‘darmadağın etti.’Çin’in Hefei kentindeki Bilim ve Teknoloji Üniversitesi araştırmacıları, kuantum ışınlaması alanında rekor kırdı. Juan Yin’in başını çektiği ekip, 16 kilometre mesafeyle gerçekleştirilen geçmiş rekoru 81 kilometre geliştirdi.

Maddenin enerjiye dönüştürülerek uzay-zamanda hareket ettirilmesi deneyinde, Yin’in ekibi standart olarak bu deneylerin girdisini oluşturan bir foton çifti kullandı. Fotonlar arasındaki mesafe ne olursa olsun, bir tanesinin gösterdiği tepki diğerini de etkiliyor.

Yapılan deneyde, fotonlardan biri A, diğer de B noktasına ışınlandı. Fotonların özelliği sonucu, A noktasındaki fotonun değişmesiyle, B noktasındaki parçacık da değişim gösteriyor. A’dan B’ye bilgi aktarılmıyor, ancak foton değişimi, kübit olarak bilinen quantum bitlerin kısmen kodlanmasında kullanılıyor. Kübitlerin B noktasında yeniden oluşturulması için A noktasından gelecek bilgiye ihtiyaç duyuluyor.

Kuantum İnternet

Işınlama, uzayda müdahale edecek foton parçacıkları bulunmadığı sürece çok güvenli bir yöntem. Deneyde yer alan Yuao Chen, bir sonraki adımın uydularla ışınlama yapmak olacağını, ileride kurulacak küresel ışınlama sisteminin, kuantum internet için kapı aralayacağını belirtti.

Avustralya’nın Sdyney Üniversitesi’nde Kuantum Sistemleri Merkezi’nde görevli Michael Biercuk, “Çin’de yapılan deneyin çok etkileyici olduğunu ancak gelişmiş kuantum sistemleri için daha fazla hız gerektiğini” belirtti.

Yin ve ekibi, şu an dakikada beş kubit transfer edebiliyor. Biercuk, “Eğer uzun mesafeli ışınlamayı kullanılabilir kuantum-iletişim veya bilgisayar uygulamalarında değerlendirmek istiyorsak, hızımızı fazlasıyla artırmamız gerekiyor” dedi.

Kaynak : Ntvmsnbc (16 Mayıs 2012,14:02)
Son düzenleyen nötrino; 13 Şubat 2016 10:20
Efulim - avatarı
Efulim
VIP VIP Üye
17 Mayıs 2012       Mesaj #216
Efulim - avatarı
VIP VIP Üye
Yeni nesil biyonik göz
ABD’li bilim insanları, ışık enerjisiyle çalışan biyonik göz geliştirmeyi başardı.

Stanford Üniversitesi’ndeki bilim insanları tarafından geliştirilen ve bugün Nature Photonics dergisinde araştırması yayımlanan biyonik göz, mevcut göz protezlerindeki batarya kullanımını sona erdireceği gibi, çok daha iyi bir görüş yeteneği kazandıracak. Biyonik göz, hastanın takacağı özel gözlükler sayesinde kızılötesi ışını göze yönlendirecek. Protez bu şekilde devreye girecek ve görme engelli kişiye görüş için gerekli bilgileri iletecek.
Retina protezleri, gözün arkasındaki sinirleri harekete geçirmek için kullanıyor, bazı hastalarda belli bir seviyeye kadar görüş kazandırıyor. Ancak bu tür protezlerde, retinanın arkasına bir çip, kulağın arkasına ise batarya yerleştirilmesi gerekiyor. Çip ile cihazın arasındaki bağlantı, bir kablo aracılığıyla yapılıyor.

Bilim insanları, geliştirdikleri yeni yöntem sayesinde karmaşık elektronik donanım ve kablodan kurtulabileceklerini ifade etti.

SOLAR PANELDEN FARKSIZ

Yeni biyonik gözde, retinanın arkasına yerleştirilen parça bir solar panel gibi çalışıyor. Görme engelli kişinin takacağı kameralı gözlük, kişinin önündeki görüntüyü kaydedecek ve retinadaki çipe yakın kızılötesi ışın gönderecek. Böylece, sinirlere aktarılan elektrik sinyali oluşacak. Bu yöntemin kullanılmasının nedeni, doğal ışığın protezi çalıştırmak için gereken enerjinin sadece binde birini veriyor olması.

Araştırma ekibinde yer alan bilim insanları, “Fotovoltaik protezin ince ve kablosuz olması, protezin yerleştirildiği ameliyat sürecini çok daha kolaylaştıracak... Retina hastalıkları nedeniyle görme yeteneklerini kaybeden hastalar, yeni protez sayesinde yeterli görüş yeteneği kazanacaklar” açıklamasını yaptı.
Henüz insanlar üzerinden denenmeyen biyonik göz, fareler üzerinde test edilecek. İskoçya’nın Strathclyde Üniversitesi’nden Dr Keith Mathieson, “Yaşla bağlantılı maküler bozukluk tıp dünyasının önemli mücadelelerinden biri ve yaşlanan nüfus arttıkça daha sık ratlanıyor... Nakledilmesi kolay kablosuz protezler, verdiğimiz mücadelede önemli bir yer tutuyor. Biyonik gözün, yakın kızılötesi ışınlarla görüntü elde ediyor olması, cihazın görselliği işlemede önemli rol oynayan doğal göz hareketlerinden faydalanabileceğini gösteriyor” ifadesini kullandı.

Son düzenleyen nötrino; 13 Şubat 2016 10:17 Sebep: KIRIK GÖRSEL KALDIRILDI!!
Sen sadece aynasin...
şiçeyang - avatarı
şiçeyang
Ziyaretçi
18 Mayıs 2012       Mesaj #217
şiçeyang - avatarı
Ziyaretçi
sel oscillating gel 250 tcm18 218139
Japonya'dan kimyagerler, bir Petri kabında oluşturduğu şekiller ile etkileyici karıştırma desenleri oluşturan bir reaksiyona örnek veriyor. Araştırmacılar, Belousov-Zhabotinsky reaksiyonunun titreşen kimyasal dalgalarının bir kargoyu taşıyacak kuvvette olduğunu, tıpkı bir bağırsak gibi, kasılmalar ile akıllı bir polimer tüpün uzunluğu boyunca kargoyu taşıyabildiğini keşfetti.
Belousov-Zhabotinsky reaksiyonları ilk olarak 1950'lerde keşfedilmiş olup termodinamik denge dışındaki bir kimyasal karışımın göz çarpıcı bir örneği. Reaksiyonun renkli bileşenleri başlangıç maddesinden ürüne doğru titreşirken ve geriye gelirken, Petri kabında spiraller dönüp durmakta ve farklı bileşenler reaksiyon karışımı içinde diffüzlenmektedir.

Belousov-Zhabotinsky reaksiyonunun işe yaraması için, Tokyo Üniversitesi'nden Yusuke Shiraki ve Ryo Yoshida, ana bileşen olarak bir rutenyum katalizörünü bir N-izopropilakrilamid polimer jeli içine yerleştirdiler. Araştırmacılar bu jeli bir malonik asit, sodyum bromat ve nitrik asit çözeltisine döktüklerinde, titreşen reaksiyon karışımı jel içinde dalgalar şeklinde kas benzeri kasılmalara neden oluyor.
Bu fenomen reaksiyon karışımı içindeki redoks döngülerinden ileri geliyor, rutenyum(II) öncelikle bromat ile rutenyum(III)'e yükseltgeniyor, ardından malonik asit ile tekrar indirgeniyor. Rutenyum(III) polimerin hidrofobluğunu artırdığı için, jel bu noktada şişiyor.
Ryo, Belousov-Zhabotinsky reaksiyonunu bir akıllı polimer içinde 1990'ların ortalarında kullanmıştı. Bu sırada o, sıcaklık değişimi veya pH değişimi gibi dış bir etkenle reaksiyona giren tepkin polimer jelleri çalışıyor ve ilaç iletim sistemleri ve aktuatör gibi uygulamalar için kullanmayı düşünüyordu. Ryo, şöyle diyor: “Dış etkenle açık-kapalı dönüşümü olmaksızın, jellerin periyodik olarak şişmesi-sönmesini sağlayabilirsem çok ilginç olacak diye düşünüyordum”.
Yürütücü reaksiyon
Belousov-Zhabotinsky reaksiyonunun redoks dönüşümleri prosesi yürütmek için ideal idi.
Ryo, şöyle diyor: “Bu güne kadar polimer zincirinden yığın jele kadar değişen, nanometre ile santimetre aralığında pek çok seviyede titreşim hareketlerini elde etmeyi başardık”. Takımın yaptığı en son araştırma, bir cam kılcal borunun iç yüzeyine rutenyum emdirilmiş polimeri kaplayarak, dalgalar şeklinde şişen ve büzülen tüp biçimli kendinden titreşimli bir jel oluşturmak oldu. Cam kalıbı hidrofluorik asit ile giderdikten ve tübü Belousov-Zhabotinsky karışımına daldırdıktan sonra, araştırma ekibi tüpün peristaltik hareketinin, tüp içindeki bir kabarcığı hareket ettirebileceğini gösterdi.
Avustralya'daki Wollongong Üniversitesi, Akıllı Polimer Araştırma Enstitüsü'nde polimer esaslı aktuatörler ve sensörleri inceleyen Geoffrey Spinks, konu hakkında şöyle diyor: “Titreşen jeller ile ilgili daha önce yapılan çalışmaların mantıklı bir ilerlemesi olarak görünen bu çalışmada, bu sefer iyi bir yere gitme potansiyeli artmış görünüyor. Bu tüplerin içinde, bir yöne doğru pompalama hareketini, kontrollü bir hızla akışkanların ve kabarcıkların hareket ettiğini görmeniz mümkün”.
Malzemenin ilk düşünülen kullanım alanı çip içinde laboratuar (lab-on-a-chip) olmuş. Ryo, şöyle diyor: “Mikro-kanallarda otomatik mekanik pompalama sistemleri ile iç sıvıyı veya malzemeleri taşımak en gerçekçi uygulama gibi görünüyor”. Şu zamana kadar, araştırmacılar yalnızca reaksiyon karışımının kendisini tüpten aşağıya gönderebildiler, ancak polimeri modifiye ederek Belousov-Zhabotinsky reaksiyon karışımını tüpün dışında tutarken başka bir sıvıyı merkeze pompalamak mümkün olabilir.
Spinks, şöyle diyor: “Bu sorunun üstesinden gelinebilmesi mantıklı gözüküyor. Mikro-akışkanla çalışan, çip içinde laboratuar uygulamaları için bu oldukça faydalı olacaktır, çünkü tüpler hem bir sıvı gideri, hem de bir pompa olarak çalışacak ve bu yüzden ayrı bir pompalama odasına ihtiyaç kalmayacak”.
Uzun vadede, jel tüpünün otomatik peristaltik pompa hareketi diğer potansiyel uygulamalara da ışık tutacak. Spinks, şöyle diyor: “Buradaki büyüleyici kısım şu: Eninde sonunda tıbbi bir uygulaması da olabilir, örneğin yapay bağırsak veya arter, vb olarak kullanılabilir”. Bu arada, Ryo, daha pratik düşünceler üzerinde çalışıyor. Ryo, diyor ki: “Bundan sonraki adım, jelin daha etkin bir şekilde titreşim yapması için, jelin kimyasal ve fiziksel yapısını daha kesin bir şekilde tasarlamak”.
Son düzenleyen nötrino; 13 Şubat 2016 10:18 Sebep: KIRIK GÖRSEL ve BAĞLANTI KALDIRILDI!!
Efulim - avatarı
Efulim
VIP VIP Üye
21 Mayıs 2012       Mesaj #218
Efulim - avatarı
VIP VIP Üye
Antik polen taşıyıcı

Bilim insanları, tarihin en eski polen taşıyıcı böceklerini buldu. İspanya’nın kuzeyinde bulunan 100 milyon yıllık böcekler üzerinde kehribar tozları tespit edildi.
Mesozoik döneme ait olan böcekler, thysanopterans (thrips)olarak bilinen ve polen ile küçük bitkilerle beslenen 2 milimetreden küçük böcekler, kehribar taşı içinde bulundu. Bilim insanları, küçük böceklerin birçok bitkinin polenlerini yayan önemli bir polen taşıyıcı olarak görev gördüğünü belirtti. İki kehribar taşınsan polene bulanmış yüzlerce dişisi çıkarılan thrips’ler, arılarınkine benzeyen halka şeklindeki tüyleri sayesinde rahatlıkla polen toplayabiliyorlar.
Pceedings of the National Academy of the Science (PNAS) dergisinde yayımlanan araştırmada, polen taşıyan altı thrips türü olduğu belirtildi. Bunlar arasında en güçlü polen yayıcı A. Gymnospollisthrips. Araştırmacılar, thrips’lerin üzerinde bulunan polenlerin ginkgo ağacından gelmiş olabileceğini belirtti.

Son düzenleyen nötrino; 13 Şubat 2016 10:14 Sebep: KIRIK GÖRSEL KALDIRILDI!!
Sen sadece aynasin...
Efulim - avatarı
Efulim
VIP VIP Üye
21 Mayıs 2012       Mesaj #219
Efulim - avatarı
VIP VIP Üye
Tehdit sanılandan daha fazla
Gök bilimcilerinin yaptığı yeni bir araştırma, Dünya’yı tehdit eden asteroit sayısının sanılandan çok daha fazla olduğunu ortaya koydu.

NASA’nın, dünya’yı tehdit eden asteroitleri tespit etmek için yürttüğü NEOWISE programı, alçak yörüngeye yönelerek gezegenimizle temasa geçme ihtimali bulunan 4 bin 700 asteroit bulunduğunu tespit etti. NASA’nın California, Pasadena’daki Jet İitiş Gücü Laboratuvarı’ndan Amy Mainzer, “Elde ettiğimiz rakam bizi şaşırttı... Böyle bir rakama ulaşmayı hiç düşünmüyorduk” dedi.
WISE teleskobunun 2010 ile 2011 yıllarında elde ettiği verileri değerlendiren gök bilimciler, Dünya’ya sekiz milyon kilometre mesafedeki gök cisimlerini inceledi. Bu gök cisimlerinin arasında, Dünya’nın atmosferini yok olmadan aşabilecek çok sayıda asteroit olduğu fark edildi.

Kızılötesi dalga boylarında uzayı tarayan WISE teleskobu, bu sayede büyük ve karanlık asteroitlerin yanı sıra, küçük ve parlak olanları da tespit ediyor. Geçmişte görünür ışıkta tespit yapan teleskoplar, iki çeşit asteroidi birden fark edemiyordu.

Mainzer ve meslektaşları, Dünya’ya çarpma ihtimali bulunan 107 asteoit üzerinde araştırma yaparak, gezegenimize tehdit oluşturabilecek tüm gök cisimlerinin sayısını tahmin etmeye çalıştı. Analizler sonucu, Dünya’nın atmosferini parçalara ayrılmadan geçebilecek 4 bin 700 asteroit olduğu sonucuna varıldı. Bu asteroitlerin yaklaşık bin 500 tanesinin çapı 100 metrenin üzerinde. Tespit edilen asteroitlerin bugüne kadar sadece yüzde 20-30’u gözlemlendi.
Mainzer, “Yapmamız gereken bu asteoritlerin nereye gittiklerini ve neden yapıldıklarını anlamak... Eğer Dünya’ya çarpmaları için en az 20-30 yıl bulunuyorsa, o zaman bu asteroitleri durdurma şansımız var... Tersi bir durumda, işimiz çok zor” dedi.

Gök bilimciler, her ne kadar Dünya’yı tehdit etseler de, gezegenimize yaklaşan asteroitlerin aynı zamanda bir fırsat olduğunu belirtiyor: Eğer tehdit içermeden yeterince yaklaşırlarsa, bu asteroitler madencilik için kullanılabilir.
NEOWISE araştırmasına göre bir asteroit çarpmasından en çok etkilenecek ilk 10 ülke:
1-Çin
2-Endonezya
3- Hindistan
4-Japonya
5- ABD
6-Filipinler
7-İtalya
8-İngiltere
9-Brezilya
10- Nijerya

Son düzenleyen nötrino; 13 Şubat 2016 10:13 Sebep: KIRIK GÖRSEL KALDIRILDI!!
Sen sadece aynasin...
Avatarı yok
nötrino
Yasaklı
21 Mayıs 2012       Mesaj #220
Avatarı yok
Yasaklı
Hayalet Şehrin İnşa Edileceği Yer Seçildi

New Mexico, ABD'de planlanan bir yerleşim alanı, sadece yeni teknolojilere ev sahipliği yapacak, ancak bu alanda yaşayan hiç kimse olmayacak. The Centre for Innovation, Testing and Evaluation (CITE), ortalama bir Amerikan şehri boyutunda olacak ve hayalet şehir, 350 direkt ve 3.500 direkt olmayan yeni iş fırsatı meydana getirecek.

Hobbs yakınındaki Lea Country'de ABD'li firma Pegasus Global Holdings tarafından inşa edilecek şehir, araştırmacıların akıllı trafik sistemleri, yeni jenerasyon kablosuz ağlar, otomatik çamaşır makineleri... gibi bir çok yeni icadı test etmelerine yarayacak.

39 kilometre karelik alanın yaklaşık 1 milyar dolara malolacağı söyleniyor. Şehir, kentsel, şehir çevresi ve kırsal alanlara sahip olacak. Tüm gerekli yollar, binalar, su, iletişim ve işletme sistemleri şehirde bulunacak.CITE'nin inşaatına 1.5 ay sonra, 30 Haziran 2012 'de başlanması planlanıyor.

Kaynak: CHİP (11 Mayıs 2012,21:00)
Son düzenleyen nötrino; 13 Şubat 2016 10:12

Benzer Konular

8 Ekim 2017 / Misafir Bilgisayar
28 Kasım 2016 / Hi-LaL Tıp Bilimleri
30 Aralık 2008 / Ziyaretçi Cevaplanmış
10 Kasım 2008 / Ziyaretçi Taslak Konular