Arama

Şiir Nehri -2- [Arşiv] - Sayfa 691

Güncelleme: 18 Ocak 2010 Gösterim: 1.168.851 Cevap: 8.002
GÜLLERE-VURGUN - avatarı
GÜLLERE-VURGUN
Ziyaretçi
10 Ocak 2009       Mesaj #6901
GÜLLERE-VURGUN - avatarı
Ziyaretçi
16.05.2005 17:27:57
Güllerin de Ağladığı Bir Zaman Vardır

Sponsorlu Bağlantılar
Güllerin de ağladığı bir zaman vardır.
Ama bir gül var ki onun gözlerinde her zaman gözyaşı vardır.
Geceler onun gözyaşlarını kendine saklar.
Ama gündüzün aydınlığında nemlenen gözleri onun hüzünlerini fısıldar.
Denizler onun gözyaşları gibi ıslak; güneşler hüzünleri kadar sıcaktır.


Güllerin de kokmadığı bir zaman vardır.
Ama bir gül var ki onun sevgi saçan kokusu her zaman vardır.
Kokusu sevgiden, rengi hasretten bir güldür.
O, kalbi hasretle yanmış ama sönmemiş,
Kül olmamiş, kor olmuştur ve Allah adını kırmızı gül koymuştur.


Güllerin de seviştiği bir zaman vardır.
Ama bir gül var ki sustugu an bile sevgiyi yaşayan bir kalbi vardır.
Onun gülerken bile yaprağında gözyaşı vardır.
Ama o gözyaşlarında bile sevgiden gelen bir sıcaklık vardır.
Onun gözünde vazolara girmenin bir anlamı yoktur.
Ama onun hüznünü ve sevincini paylaştığı kır çiçekleriyle arkadaşlığı vardır.


Güllerin de uyuduğu bir zaman vardır.
Ama bir gül var ki onun geceleri bile kapanmayan gözleri vardır.
Sevgisi gece gündüz yoldadır, duası, kokusu an be an sevdiğine varır.


Güllerin de solduğu bir zaman vardır.
Ama bir gül var ki kokusu sevgilinin yüreğine işlemiştir de,
Bu yüzden ölümsüzlük sırrına kadem basmıştır.
Ve onun mezar taşına şu yazılmıstır:


Sevmeyen İnsanlar Ölür Ama
Seven Güller Solmaz
Onların Kabri De Olmaz

Dr.Apaty
GÜLLERE-VURGUN - avatarı
GÜLLERE-VURGUN
Ziyaretçi
10 Ocak 2009       Mesaj #6902
GÜLLERE-VURGUN - avatarı
Ziyaretçi
16.05.2005 17:27:57
Güllerin de Ağladığı Bir Zaman Vardır

Sponsorlu Bağlantılar
Güllerin de ağladığı bir zaman vardır.
Ama bir gül var ki onun gözlerinde her zaman gözyaşı vardır.
Geceler onun gözyaşlarını kendine saklar.
Ama gündüzün aydınlığında nemlenen gözleri onun hüzünlerini fısıldar.
Denizler onun gözyaşları gibi ıslak; güneşler hüzünleri kadar sıcaktır.


Güllerin de kokmadığı bir zaman vardır.
Ama bir gül var ki onun sevgi saçan kokusu her zaman vardır.
Kokusu sevgiden, rengi hasretten bir güldür.
O, kalbi hasretle yanmış ama sönmemiş,
Kül olmamiş, kor olmuştur ve Allah adını kırmızı gül koymuştur.


Güllerin de seviştiği bir zaman vardır.
Ama bir gül var ki sustugu an bile sevgiyi yaşayan bir kalbi vardır.
Onun gülerken bile yaprağında gözyaşı vardır.
Ama o gözyaşlarında bile sevgiden gelen bir sıcaklık vardır.
Onun gözünde vazolara girmenin bir anlamı yoktur.
Ama onun hüznünü ve sevincini paylaştığı kır çiçekleriyle arkadaşlığı vardır.


Güllerin de uyuduğu bir zaman vardır.
Ama bir gül var ki onun geceleri bile kapanmayan gözleri vardır.
Sevgisi gece gündüz yoldadır, duası, kokusu an be an sevdiğine varır.


Güllerin de solduğu bir zaman vardır.
Ama bir gül var ki kokusu sevgilinin yüreğine işlemiştir de,
Bu yüzden ölümsüzlük sırrına kadem basmıştır.
Ve onun mezar taşına şu yazılmıstır:


Sevmeyen İnsanlar Ölür Ama
Seven Güller Solmaz
Onların Kabri De Olmaz

Dr.Apaty
ayabakan - avatarı
ayabakan
Ziyaretçi
10 Ocak 2009       Mesaj #6903
ayabakan - avatarı
Ziyaretçi
Unutmadık

Yaralı bayramlar geçti
Mevsimler, bütün anlamlarıyla
Yüreğin koyu yerinde birikenler
Kendi takvimleriyle gelip geçtiler
Gelip geçti şehirler ve ölüler
Unutmadık
Topraktan çobanyıldızına değin
Hey yer
Her şey
Mümkündü
Nazım kadar coşkulu
Aragon kadar aşık
Lorca kadar yaralıydık
Unutmadık
Orada bir coğrafya yağmalanıyor
Orada gazetelerin ofset baskısı
Orada yeniden yazıyorlar 835 satır
Ve umudunu kaybetmeyen şehirler
Gökyüzünün karanlık kefeniyle örtük
Yıldızların delik deşik ettiği ölüleriz
Adsız ölüleriz
Adları bir coğrafya ile yan yana yazılan
Gövdelerinizi unutmadık, unutmadık hiçbirinizi
Savaşlar ve pazarlar çağıydı
Aynı silahlardı kullandığımız
Aynı çarşılar aynı kandı
Sevgiye ve kurşuna açılmayan yüreklerden geçtik
Pusu yataklarından, dağılmış bahçelerden
Viran tarihten
Uykuları çevik, namlularını oğulları gibi seven
Çocuklar gibi kusup
Kırda gelincikler gibi gülümseyen
Müsademe çocuklarını gördük
Geçip gidiyorlardı
Tarihin en uzun gecesinden
Pazarlarda aynı kan
Aynı paranın değiş tokuşunda
Karanlık çarşılar
Aynı kanlı tarih her defasında
Bir biz kaldık bu kadar içindeyken hayatın
Ölüme yakın duran
Bir de on binlerin korosunda haykıran
İntifada intifada intifada
İki güzelliğimiz vardı bizim
Ufkumuzdan inen
Ve bir daha geri dönmeyen iki güzelliğimiz
Birini kurşunlar, ötekini ofset baskılı resimler aldı
Otuz üç kurşun sıkıldı her birimize
Kutuplar kadar uzak, baba ocağı kadar yakın
Doğunun gündüz ve gecelerinde
Otuz üç yıldız
Hala ışığını gönderiyor bize
Birkaç çakmaktaşı cebimde gezdirdiğim
Birkaç karanfil
Yol için ipek, uyku için maya
Kalbiniz için
Kara bir yemin gibi çırılçıplak
Kelimeler getirdim
Kaybolmuş yüzyılların vatanında
Ölümün erken takibe aldığı çocuklar
Dağlarda değilim sizinle birlik
Yalnızca mataranıza su vermeye geldim
Nazım kadar coşkulu
Aragon kadar aşık
Lorca kadar yaralı
Serap ile hakikat arası
Çağın aşamadığı uçurumlarda
Gider gelirim gider gelirim
Efsanelerin çeşitlendigi yol ağızlarindaki büyük kamaşma
Anda gizlenen zaman
Ateşin avesta dili
Bitkiler, otlar, kökler
Dağlanmış dil, narın rengi
On binlerin dönüştüğü uğuldarken
Doğunun yeni defteri
Topraktan çobanyıldızına değin
Her yer her şey karanlık bir pusuda
Yazının, tekerleğin, tarihin
İlk çocuklarından
Ey büyük mezopotamya
İki bin yıllık gece
Dön geri bak
Kardeşlerim ölüyor kalbimin doğuşunda

Ne Oldu Sana Mavi Göl

Ne oldu sana mavi göl
Nedir bu garip halin
Masmavi gözlerin parlamıyor eskisi gibi
İçinde bir ateş var bu her halinden besbelli
Gözlerimi kamaştırırdın bakamazdım sana
Şimdi neden öyle değilsin derdini anlat bana
Dalgaların vururdu kıyıya duyardık sesini
Çoğu kez uykularımızı bölerdin sabah ezanları gibi
Bir durgunluk var sende çıkmıyor şimdi sesin
Anlat derdini de bu garip seni dinlesin
Soğuk rüzgarlar vurmuş sanki yüreğine
Bu halde olmana sebep bu mu söyle
Takatin kalmamış konuşamıyorsun bile benimle
Yoksa konuşmak mı istemiyor canın hiç kimseyle
Gözlerini kaçırma benden ne olur dinle beni
Sorduğum sorularıma cevap ver anlat halini
Aslında susmak da bir cevaptır değil mi
Seni çok iyi anlıyor bu garip aslında şimdi
Son düzenleyen ayabakan; 10 Ocak 2009 15:50 Sebep: Mesajlar Otomatik Olarak Birleştirildi
RespecT - avatarı
RespecT
Ziyaretçi
10 Ocak 2009       Mesaj #6904
RespecT - avatarı
Ziyaretçi
Gülümserken bile zorlandığımız anlar vardır. Her zaman ve hep ! İnsanlar birbirlerini severken kötü günüde düşünürler... Karasına gelemiyorlarsa sevdiklerinin, o bence sevgi değildir.

Gül güzel bir bitki. Peygamber efendimizin en çok sevdiği çiçek. Yazanada yazdıranada... güzel çalışmaMsn Wiltedrose
Daisy-BT - avatarı
Daisy-BT
Ziyaretçi
10 Ocak 2009       Mesaj #6905
Daisy-BT - avatarı
Ziyaretçi
Farzet Hiç Ayrılmadık

Farzet hiç ayrılmadık
Gözümde tütüyor
Gözümü tütsülüyorsun hala
Hep birlikteyiz sanki
Seninle ben ve DÜNYA


Can Yücel
ener - avatarı
ener
Ziyaretçi
10 Ocak 2009       Mesaj #6906
ener - avatarı
Ziyaretçi
Kendimden yoruldum..
Sürekli maske takmaktan,

İçim kan ağlarken,
İnsanlara gülmekten yoruldum...


Çok sinirliyken bile,
Sakin olma zorunluluğundan yoruldum.
Hüzün çizgileri sarmışken yüzümü,
Gamzelerimi göstermekten yoruldum..
Bağıra bağıra ağlamak isterken,
Gözyaşımı içime akıtmaktan yoruldum.
İçimde deli gibi çağlayan aşk varken..
Dağlara taşlara haykırmak varken
Sesimi içime çekip,
Susmaktan yoruldum..



Gözlerinin mavisinde sana bulanmak isterken
Siyahın esiri olmaktan yoruldum..
Kendimden yoruldum
Hep güçlü olmak ne kadar zordur;
Hep sorumluluk sahibi olmak,
Çocukken genç olmak ,
Gençken olgun olmak
Kimlik değiştmekten yoruldum..
Çabuk tükettim
Umutlarımı
Yarınlarımı
Duygularımı..


Geri dönüşü olmayan bir tüneldeyim
Yine kurulmuş sahne
Başrolde ben
Yardımcı oyuncular ;hüzün, acı maske
Konu;herşeye rağmen mutlu olma sanatı
Ha bide
Oyunun adı var ;Hayat
Gülüyorum yine zorunluluktan..
Bu kaçıncı rol alışım bu filmde
Alışılmış senaryolar bunlar..
Acemi mi sandın beni hayat!!
Ben her gece bu sahnenin müdaviniyim
Hadi bırak mutlu olma tasasını
Yapışmış alnımıza Hayatın kavgası
Düş yakamdan hayat!!!..
Oyunumu oynarım
Sahnemi kapatırım
Ölümdür sonuma yakışan
Bilmezmisin!...
En çok ölülerdir alkışlanan..


ALINTI
Daisy-BT - avatarı
Daisy-BT
Ziyaretçi
10 Ocak 2009       Mesaj #6907
Daisy-BT - avatarı
Ziyaretçi
Vurda Öyle Git

İdam mahkumunun söz hakkı vardır
Bari son arzumu sorda öyle git
Arının çiçekte göz hakkı vardır
Bir buse için durda öyle git

Madem gidiyorsun bura son durak
Ne adres, ne mektup, ne resim bırak
Kendinden bir parça bir cisim bırak
Saçından birkaç tel verde öyle git

Ardımdan bir damla yaş dökeceksen
Adımı andıkça ah ah çekeceksen
Kabrime bir gonca gül dikeceksen
Ne olur yaşatma vurda öyle git

Hem yıllarca oyna gönül sahnemde
Hem perdeyi kapat en mutlu demde
Sitem oklarına hedef sinemde
Açtığın yarayı sarda öyle git

Pişmanlık duyarda dönersen geri
Gelde gör aşkından kalan eseri
Seyret ateşinin düştüğü yeri
Hasretin zulmünü görde öyle git


Cemal Safi

Daisy-BT - avatarı
Daisy-BT
Ziyaretçi
10 Ocak 2009       Mesaj #6908
Daisy-BT - avatarı
Ziyaretçi
Ağacım

Mahallemizde
Senden başka ağaç olsaydı
Seni bu kadar sevmezdim.
Fakat eğer sen
Bizimle beraber
Kaydırak oynamasını bilseydin
Seni daha çok severdim.

Güzel ağacım!
Sen kuruduğun zaman
Biz de inşallah
Başka mahalleye taşınmış oluruz.


Orhan Veli Kanık
Daisy-BT - avatarı
Daisy-BT
Ziyaretçi
10 Ocak 2009       Mesaj #6909
Daisy-BT - avatarı
Ziyaretçi
Akıl

Akıl akıl olsaydı adı gönül olurdu
Gönül gönlü bulsaydı bozkırlar gül olurdu..


Necip Fazıl Kısakürek

Nisyan-ı Bâtın - avatarı
Nisyan-ı Bâtın
Ziyaretçi
10 Ocak 2009       Mesaj #6910
Nisyan-ı Bâtın - avatarı
Ziyaretçi
VAR MISIN ?


Zor değil kavuşmak sen de istersen,
Kaptan da ben olurum, tayfa da ben,
Mutluluk yaşanan sâhile yelken,
Açalım seninle desem, var mısın ?

Doğmak-ölmek kader, yaşamak sanat,
Söylesene kime yaramış inat,
Takıp kollarımıza iki kanat,
Uçalım seninle desem, var mısın ?

Kargadan başka kuş konmazmış leşe,
Palamuttan başka ne verir meşe,
Birlikte her yere mutluluk, neş’e,
Saçalım seninle desem, var mısın ?

Varsın deli dîvâne desin çoğu,
Dilersen batıya, istersen doğu,
Bırakıp bir kenara varı yoğu,
Kaçalım seninle desem, var mısın ?

Otursak bir yerde şöyle yan yana,
Koyu bir sohbete dalsak can cana,
Doldursa sâkîler biz kana kana,
İçelim seninle desem, var mısın?

Farkına vardın mı? Bu iş uzadı,
Düşünmeden vur bıçağa masadı,
Bizdik sevgi eken, şimdi hasadı,
Biçelim seninle desem, var mısın ?


Mümtaz BEĞEN


Benzer Konular

2 Aralık 2006 / Misafir Genel Mesajlar
6 Ağustos 2020 / mydarling24 Genel Mesajlar
18 Temmuz 2016 / Daisy-BT Edebiyat
27 Kasım 2012 / Efulim Coğrafya