Arama

Şiir Nehri -2- [Arşiv] - Sayfa 74

Güncelleme: 18 Ocak 2010 Gösterim: 1.166.753 Cevap: 8.002
CaNaRY - avatarı
CaNaRY
Ziyaretçi
24 Ocak 2007       Mesaj #731
CaNaRY - avatarı
Ziyaretçi
Demek gidiyorsun...
Ben bunu hakketmedim!
Sponsorlu Bağlantılar
Ne varsa aşka ve cesarete dair
Sırtlayıp o büyük yangınınla gidiyorsun demek!!
Git........
Oysa
Sen öğretmen çıktığın yıl
Vurup alnıma kavgayı
Simsiyah bir süt gibi yaprak dökmüştü dar ağacı
Akşamlarım olmuştu ve kuduz gecelerim
Göz yaşlarım ağlarken
Bir uzun yolculuk düşmüştü peşime
O gün bugündür tetikte bir ömrün son kurşunusun
Hiç aklıma gelmezdi gülüm
Buda bana ders olsun!!!!

Demek gidiyorsun...
Böyle olsun istemezdim oysa!!
Hazin vedaların bu baş dönmesi
Cellat kırmızısı bir hüsrandı yollarda.
Sen öğretmen çıktığın yıl
Çırılçılgın bir ağaca soyunmuştu vişneler
Eyvahhhhh...
Esmer bir ağadı bileylemişsem
Cinnetin ucunu yakmışsam bir kez
Cehennemin nizamiye kapısındaysam
Ateşten bir nehre dönen bu isyan
Hep o gül yangınına kanat çırpar
Ve en korsan şarkılar yüzünü şarapla yıkar.
Gidiyorsun demek...
Ben bunu hakketmedim!!
Ne varsa aşka ve cesarete dair
Sırtlayıp o büyük yangınınla git.
Hadi durma,gençliğimin vebalini,
Ve sevgisiz hayatımızın bedelini ödemeden git..
Bu şiiri sana armağan ettim
Yanına almayı unutma sakın
Issız gecelerde okur ağlarsın
Kimseler görmese de kanarsın gülüm
Neler çektiğimi o gün anlarsın!!!

Sonbahar yağmuruyla ıslandım sokaklarda
Ağladım ikimize senden çoook uzaklarda.
Şimdi hüzün makamında bütün şarkılar
Bu yorgun ses,bu kör lamba,bu ateşi sönmüş soba
Tanığıdır yanlızlığın,pişmanlığın tanığıdır.
Çünkü,çünkü benim kitabımda, aşk bir defa yaşanır..

Demek gidiyorsun...
Git..........................
Bir yanda ölümün alnındaki ter
Bir yanda suya düşen sardunya
Ve sabahın saçlarındaki kırağı kadar ışıyorsun
Hadi durma,
Sırtlayıp o büyük yangının vebalini
Ve sevgisiz bir hayatın bedelini ödemeden git.
Bilirsin,gecenin en karanlık olduğu an
Sabahın en yaklaştığı zamandır
Ve hiç bir şey hakkında bildiğimiz her şey
Aslında YALANDIR....
Demiştim ya...
Sen öğretmen çıktığın yıl
Vurup alnıma kavgayı
Simsiyah bir süt gibi yaprak dökmüştü dar ağacı,
Hüzün sarısı yapraklarını
Akşamlarım olmuştu,kuduz gecelerim
Göz yaşlarım ağlamıştı
Bir uzun yolculuk düşmüştü peşime
Çırılçılgın bir ağaca soyunmuştu vişneler.

Demek gidiyorsun...
Git...
Bu şiiri sana armağan ettim
Yanına almayı unutma
Belki soban sönmüş,kitabın bitmiş,dizlerinde battaniye
Yanlızlığın iç çekişini duyarsın
Paketteki son sigaran
Ve titrek bir mum alevi hüznüyle geçmişe dalarsın
Kimseler görmese de kanarsın gülüm.
SENDE YANARSIN ??????

Fatih Kısaparmak


BARIŞ - avatarı
BARIŞ
Ziyaretçi
24 Ocak 2007       Mesaj #732
BARIŞ - avatarı
Ziyaretçi
Küs Çiçeği
diller mi vefasız yürekler mi
Sponsorlu Bağlantılar
gömüt taşına mı yazılacak
zamansız kayboluş
şiirlere karıştı sevdam
unuttum
günleri külrengi yolculukta
gelirsen
bulacaksın gücenmemiş şiirlerde
kıpırdamayan akrep de
yelkovan da
şiirlerimin gizli öznesi
ilkyaz tufanımsın
gidersen eksilirim

sanma aşkların mevsimi
binlerce renk
çökerken sisleriyle gökyüzü
yüzüne
yangın yerine çevrilen eylem
su kuşunun belirsiz serüveninde
noktalama imleri dolaşır
sokağında

sen bana dokun
anılarıma dokunma
sen bana dokun
yüreğime dokunma
konuşurum
susarsın
sustukça
içimde isyan
yoruldum
sevgimi taşımaktan
sanık dillerimdi
gelmek istesem
yeminin gölgemdi
hoşçakal demedim
savunmanı üstlendim
gönül bahçemde
gülüyorsun
ateş böceği gibi kayboluyorsun
bir aşk daha karışıyor
tarihin sararmıuş sayfalarına
yalnızım

çırılçıplak kaldım sevdam da
aşkın onuru yokmu dünyada
bıkkınlığım yok ne de ihanet
hain deyilim korkak hiç deyil
kim bilir kimse sormasa da adımı
hatırlamasa da ırmaklaklarda yüzümü
desinler ki
denizdeki balıklar gii heyecanlı
desinler ki
aşkın örülmemiş dili
sevdamı boğsada ellerin
yüzümde ilkbahar sevinci
ekiyorum düşünceme yıldızlar
aşk rüzgarlarına savruluyorum
ya sen hangi rüzgarlara
küs çiçeği

ey! beyaz günlerimin ışığı
karanlığı aydınlat
kini nefreti at gel
dola saçları saçlrıma
çözülmüş gözlerinle gel
kaçışın:yitiriş
kaçışın:yok oluş
kaçışın: aşkın alaborası
sen hayatımın sevdası
doığrumda yanlışımda olsan
konuşturuyor
yüreğim beni

bak! yaşlanıyor gençliğimiz
alıp götürüyor yıllar
bakarsın aniden gelir ayrılık
ne adın kalır
ne de sevdan


saniye gündüz yıldırım'ın GÜNEŞ AY YALINAYAK adlı şiir kitabından(Makedonya,Gürcistan,Moldova'da yayımlanmıştır şu anda arapçaya çevirisi yapılmıştır.)

Saniye Gündüz Yıldırım

blood_lovee - avatarı
blood_lovee
Ziyaretçi
24 Ocak 2007       Mesaj #733
blood_lovee - avatarı
Ziyaretçi
Aşk Bilmecesi

Boynumu uzatırken urganlara
Lacivert bir geceyi alıyorum koynuma
Aşk, cellattır ilmek ören
Adım atıştır yokluğa.

Heceler dizilirken boğazıma
Bir çırpıda çıkıveren bir hecedir aşk.
O kuytu kimsesiz sokakların beslediği
Baharların çiçek gibi devşirdiği
Umudun bir çelenk olduğu
Üç harfli, çok kanatlı bir devdir aşk.

Bir kar soğuğudur alev alev yüreğimdeki
Olmayan/Olmayacak bir sevgilidir aşk.
Sızıların topak olduğu yürekte
Dağlarda hiç açamayan bir çiçekte
Yumak olmuş bir 'hiç'tir aşk.

Bu, sesin midir ölü uykusundan uyandıran?
semayı aydınlatan bir kandildir aşk.
Karanlığın ışık olduğu bir yerde
Bazen salarken en onulmaz derde
Yüreklere sürülen bir merhemdir aşk.

Hiçliğin yedi kapısından ilkinde yığıldım
Bir de kapıda sessiz bekliyordu uçarı aşk.
Yerin yedi katını birleştiren
Göğün yedi kapısına açılan
Öylesine bir garip iklimdir aşk.

Genç kızların gergeflerde dokuduğu
İlmik ilmik damıttığı bir nakıştır aşk.
Dağların omuzlamaktan çekindiği
Yiğidin yakalanmaktan korktuğu
Ama pervane misali uçtuğu
Marazî bir bilmecedir aşk.

Mehmet Kabakçı
BARIŞ - avatarı
BARIŞ
Ziyaretçi
24 Ocak 2007       Mesaj #734
BARIŞ - avatarı
Ziyaretçi
Küstüm Artık Barışmamki

Bu dünyada her bir şeye

Küstüm artık barışmam ki
Ağaya paşaya beye
Küstüm artık barışmam ki

Kahrolası şu dilime
Yamulmuş olan yoluma
Bütün sağıma soluma
Küstüm artık barışmam ki

Sahte çıkan sevgilere
Tutulmayan o sözlere
Utanmaz olan yüzlere
Küstüm artık barışmam ki

Izdıraplı gecelere
Söylenmeyen hecelere
Daha daha nicelere
Küstüm artık barışmam ki

Mazideki günlerime
Hiç gülmeyen kaderime
En kötüsü ben kendime
Küstüm artık barışmam ki

Usta derki bak yüzüme
Dilden dökülen sözüme
Kara yazılmış yazıma
Küstüm artık barışmam ki

Mustafa Usta2
Mystic@L - avatarı
Mystic@L
Ziyaretçi
24 Ocak 2007       Mesaj #735
Mystic@L - avatarı
Ziyaretçi
T e k

Bir şiirim olsun
Bu dünyalık
Tek bir şiir...
Bir taşın ya da
Kağıdın üzerinde
Yüzyıllara direnen...
Yaşamın nöbetçilerine
Teslim edilecek
Bayrak misali...
Evrenin sonsuzluktaki
Misafirlerine
İkram edilecek
Bir bardak çay misali
Tek bir şiir...

Bodrum - 03.05.2001 13:06
M. Gülderen Şancı
BARIŞ - avatarı
BARIŞ
Ziyaretçi
24 Ocak 2007       Mesaj #736
BARIŞ - avatarı
Ziyaretçi
Barış

Barış


Açlığa inat yüregini doyurmaktır barış,
Barış,barut kokusunu ıtıra gömmektir,
Bir karanfil sunmaktır en kanlı savaşlara.

Özgür olmaktır barış.

Çocukların oyun taşlarıdır...
Bir kız çocuğun ip atlaması kadar masumdur barış gülümsemelerde

Barış

Deniz'in Özgür olmasıdır
Savaş gemilerini gömüp Okyanusun en dipsiz dibine...
Bütün öldürüm silahlarının geri tepmesidir!

Barış

Evlerin duvarıdır mermi izi olmayan,
Kaldırımlardır üzerinde hiç ayak izi kovalanmayan!
Babasız kalmamaktır çocuk haylazlığında,
Evin balkonundan el sallamaktır uzaktan bıyıklarına,barış!

Barış

Tespih taneleri gibi acıların kanlısını temizlemektir barış,
Barış,göklerin karanlık,eşkiya rengi olmayan ülkedir
Sesidir halkın ülke ülke,
Gelecege inanmaktır barış mavinin en güzel renginde.

Oyuncak atların üzerine,
Çıplak uzanmayan çocukların gamzeleridir barış.

Anadır barış avuçlarında evladım kokusu,
Kirli bir gömlegi saklamaktır barış.

Kaçak tütün kokusudur,
Her yudumda dağ dağ çekmektir içine.
Barış tabakasıdır köylünün,
Çiftçinin toprağı,
Emekçinin teridir alnının orta yerinde duran.

Barış,

Kucaklayıp dostu ayağı kaldırmaktır
Ayak olmaktır,ayakkabısız kalsada!

Barış

Ho Şi Ming olmaktır barış
Kara öfkemiz Mandela
Rahibe Teresadır barış
Spartaküs'ün çığlıdır arenalarda
Jerenimonun uzun saçlarındaki dalgadır

Barış

Barış,rüzgarında salınmadık dallarıdır bir çınarın!
Köyleri yakılmamış bir köylüdür çatlamış dudaklarıyla;
Toprak damlı evlerinde şimal rüzgarına yüzünü tutan.

Barış

Sabahları Nemruda çıkıp güneş olmaktır barış
Karacadağa çıkmaktır zılgıtlarla barış,
Dicleye akmaktır gürül gürül,
Mezopotamyada bereketli doğurgan toprak,
Akşamın alacasında yürümektir derin koyaklarda süzülüp.

Sırtına vurmaktır hayatın anlamını inadına...
Bir ayağın çukurda olsada
Diğer ayağınla ezmektir savaşı,barış

Ve barış,

Yaşama uğruna ölecek kadar sevdalanmaktır...
Sevgilinin gözlerinde...


01.09.2006/Diyarbakır Gizemli Deniz
arwen - avatarı
arwen
Ziyaretçi
24 Ocak 2007       Mesaj #737
arwen - avatarı
Ziyaretçi
sen gittin
güzel bir mevsimin ardından
eteklerimde çiçekler
çiçekler içinde değil
sen gittin
özel bir hevesin ardından
içimde sevgiler
sevgiler içinde değil
sen gittin



mustafa semerci
Mystic@L - avatarı
Mystic@L
Ziyaretçi
24 Ocak 2007       Mesaj #738
Mystic@L - avatarı
Ziyaretçi
Belki Yine Gelirim

Cemile Çakır hocaya

Dudaklarımı kanatırcasına ısırıyorum günlerdir
her sözcük dilimin ucunda küfre dönüyor çünkü
Bir gök gürlese bari diyorum, bir sağnak patlasa
bitse bu sessizlik, bu kirli yapışkanlık bitse
ama bir tufan az mı gelir yoksa, yine de
yırtılan ve parçalanan birşeyler olmalı mutlaka
hiç durmadan yırtılan ve parçalanan bir şeyler

Oysa ne kadar sakin bu sokaklar ve bu kent
ne kadar dingin görünüyor bana şimdi gökyüzü

Gidenler nerde kaldılar, özledim gülüşlerini
bir kenti güzelleştiren yalnız onlardı sanki
onlardı çocuklara ve aşka ölesiye bağlanan
kadınları güzelleştiren herhalde onlardı
"Tükürsem cinayet sayılır" diyordu birisi
tükürsek cinayet sayılıyor artık
ama nerde kaldılar, özledim gülüşlerini onların

Uzun uzun bakıyorum kıvrılan sokaklara
tek yaprak bile kımıldamıyor nedense
ve tek tek söndürüyor ışıklarını varoşlar
alnımı kırık bir cama yaslıyorum, kanıyor
kanımın pıhtılarında güllerin serinliği
ve fakat bir cellat gibi yetişiyor pusudaki
Dilimin ucunda küfre dönüyor her sözcük

Yaşamak neleri öğretiyor, düşünüyorum
okuduğum bütün kitaplar paramparça
çıkıp dolaşıyorum akşamüstleri bir başıma
bir uçtan bir uca yalnızlıklar oluyor kent
bulvar kahvelerinin önünden geçiyorum
sırnaşık aydınlar, arabesk hüzünler
bir gazete sayfasında sereserpe bir yosma

Sesler gittikçe azalıyor, kuşlar azalıyor
ve ne zaman yolum düşse vurulduğun yere
kızgın bir halka oluyor boynumda o sokak
Hüznü yalnız atlarımız duyuyor artık
biz çoktan unutmuşuz böyle şeyleri
ama içimde bir sırtlanın dalgın duruşu
ve dilimin ucunda küfre dönüyor her sözcük

İçimde zaptedilmez bir kırma isteği
dizginlerini koparan bir at sanki bu
soluksoluğa kalıyorum her sonbahar
ve sevgilim ne zaman hoşgörülü olsa
bir yolculuk düşüyor aklıma, gidiyorum
bütün gençliğim böylece geçip gitti işte
ama hala bir şeyler var vazgeçemediğim

Hangi duvar yıkılmaz sorular doğruysa
birgün gelirsek hangi kent güzelleşmez
şiirlerim bir dostun vurulduğu yerde yakıldı
geri almıyorum külleri yangınlar çıksın diye
Devriyeler çıkart şimdi, bütün ışıklarını söndür
sorduğum hiçbir soruyu geri almıyorum ey sokak
ve dilimin ucunda küfre dönüyor her sözcük

Dudaklarımı kanatırcasına ısırıyorum günlerdir
bir gök gürlese bari diyorum, bir sağnak patlasa
bitse bu kirli ve yapışkan sessizlik, hiç gitmesem
oysa ne kadar sakin sokaklar, kent ve bütün yeryüzü
ipince bir su gibi sızıyorum gecenin tenha göğüne
sessizce çekip gidiyorum şimdi, sessiz ve kimliksiz
Belki yine gelirim, sesime ses veren olursa bir gün

Ahmet Telli
arwen - avatarı
arwen
Ziyaretçi
24 Ocak 2007       Mesaj #739
arwen - avatarı
Ziyaretçi
Seni,
Anlayabileceğin kadar sevmeli…
Benim kadar sevmiyorsun,deme bana…
Sevebildiğin kadar sevsem,
Seni seviyorum,bile diyemem…
Benim kadar özlemiyorsun,deme bana…
Beni özlediğin kadar özlesem,
Adını duyduğum anda hatırlarım sade…
Ya da aradığında günün herhangi bir saati…
Oysa ben…
Sana umulmadık anda, seni seviyorum, derken…
Geceleri başımı her yastığa koyuşumda düşünürken…
Hatta özleyip de bir iki damla yaşla ıslatırken yanaklarımı…
Ve tüm gece seni koruması içim bir melek dilerken Tanrıdan…
Keşke yanımda olsan,deyip sarılırken hayaline…
Sevdalı her şarkıda dalarken senin olduğun yerlere…
Bana,
Senin aşkından bahsetme…
Anlayabileceğin kadar sevebilseydim,
Bu kadar acı çekmezdim…
Yüreğime sığan bu kadarmış…
Seni en az bu kadar sevebilirim...



sevnur şaylan
MaKaLeLe - avatarı
MaKaLeLe
Ziyaretçi
24 Ocak 2007       Mesaj #740
MaKaLeLe - avatarı
Ziyaretçi
Acının Duvarı Asılınca

Kendisi çatlamadan
Toprağı çatlatamaz tohum

Aşmışım sınırını mutsuzluğun
Ayrımsayamıyorum bile öyle mutsuzum

Acısını artık duyamıyorum
Ki kendim öyle bir acı olmuşum

Nasıl görmezse göz kendini
Kendimi arıyor bulamıyorum.

Kaynak: Sondan Başa - Adam Yayinlari Aziz Nesin |

Benzer Konular

2 Aralık 2006 / Misafir Genel Mesajlar
6 Ağustos 2020 / mydarling24 Genel Mesajlar
18 Temmuz 2016 / Daisy-BT Edebiyat
27 Kasım 2012 / Efulim Coğrafya