Arama

Sonsuz Aşk - Sayfa 144

Güncelleme: 26 Ekim 2014 Gösterim: 554.373 Cevap: 2.787
DEsssT16 - avatarı
DEsssT16
Ziyaretçi
30 Nisan 2007       Mesaj #1431
DEsssT16 - avatarı
Ziyaretçi
Genç kız feci bir hastalığın pençesinde kıvranıyordu. Yaralı kalbi artık bu dünyaya daha fazla dayanamamaya baslamıştı. Çok zengin olan ailesi tüm gazetelere, kalp nakli için ilan vermişlerdi... Canını feda edecek birini arıyorlardı... Genç kız ise hergün hastahane odasında biraz daha solmaktaydı.

Sponsorlu Bağlantılar
Yine yalnızdı odasında, gözü yaşlı, boynu bükük ölümü bekliyordu... Gözlerini kapadı, bu küçük odada gözyaşı dökmekten bıkmıştı... Yinede engel olamadı pınar gibi çağlayan gözyaşlarına. Sevdiği geldi aklına, fakir ama onu seven sevgilisi... Hergün aynı şeyleri düşünüyor, anıları bir film şeridi gibi gözünün önünden geçiyordu... " Param yok ama sana verebileceğim sevgi dolu bir kalbim var" demişti delikanlı... Genç kızda zaten başka birşey istemiyordu...Sevgiye muhtaç biri, sevdiğinin sevgisinden başka ne isteyebilirdi ki... Ama olmamıştı işte, dünyalar kadar olan sevgilerinin arasına, o lanet olasıca para girmeyi bilmiş, onları ayırmıştı... İşte paranın geçmediği zamanlara gelmişlerdi.. Ne önemi vardı artık ? Şu son günlerinde, sevdiği yanında olsa yeterdi..

Ayrılıklarından bu yana 5 bitmeyen, çile dolu yıl geçmişti...Her günü zehir, her günü hüsran...Ama genç kız hep sevgisini yüreğinde taşımış, kalbini kimseyle paylaşmamştı. Sevdiğini düşündü işte o an.. Acaba o neler yapmıştı bu kadar sene boyunca.. Kimbilir kiminle evlenmiş, çoluk çocuğa karışmıştı...

Gözlerinden bir damla yaş daha damladı kurumuş, bitmiş ellerine. Ellerine baktı, bir zamanlar ellerinin, ellerini tuttuğunu hayal edip, her gün saatlerce ellerini seyrederdi... En çokta saçlarının dökülmesine üzülüyordu. Çünkü sevdiği öpmüş, koklamıştı onları. Her bir tanesi koptuğunda, kalbine bir ok daha saplanıyordu. Kalbi yine sızlamaya başlamıştı.. Belki sevdiği yanında olsa, kalbi bu kadar yorulup, veda etmezdi yaşama...

Zaten artık ölüm umrunda değildi genç kızın. Sevdiğinden ayrı yaşamanın ölümden ne farkı vardı ki.. Tekrar o geldi aklına... Keşke keşke yanımda olsa dedi. Son bir kez elini tutsa yeterdi. Gözlerini son bir kez öpse, rahatça ebediyen gözlerini kapatabilirdi artık... Gözleri pınar gibi çağlamaya başladı. Sevdiğini son bir kez göremeden ölmek istemiyordu.. Ufakta olsa ondan bir hatırasını almadan bu dünyadan göçmek istemiyordu... Oysa sevdiği, kimbilir kiminle beraberdi... Kendi sevgi dolu kalbinin kimseyle paylaşmayı düşünmemişti bile, ama acaba o paylaşmış mıydı ? Onun sevgisini silmiş atmış mıydı acaba kalbinden ? İçi birden nefretle doldu. Üstüne büyük bir ağırlık çöktü.

Onu düşündükçe her dakikasının zehir olması artık çok daha ağır geliyordu genç kıza... Ölmek istedi, artık yaşamak istemiyordu bu dünyada.. Ama sevdiğinden bir hatıra almadan ölmeyeceğine and içmişti. Tekrar gözlerini açtı. Kimbilir belkide sevdiği onu unutmuştu.. Bu düşünceler içinde derinliğe daldı...

Birden babası girdi odaya, kızına kalp nakli için bir gönüllü bulduklarını müjdeleyecekti. Fakat genç kız çoktan uykuya dalmıştı.. Bir meleği andıran masum yüzü, sevdiğinin özleminden sırılsıklamdı... O gece biri gözlerini dünyaya kapadı, genç kız ameliyata alındı. Tekleyen ve görevini yerine getirmeyen kalbi değiştirilmişti. 1 hafta sonra tekrar gözlerini açtı dünyaya genç kız. Ama dünya daha farklı geldi ona. Sanki birşeyler eksikti...

Aradan aylar geçmiş genç kız artık iyice iyileşmişti. Ama içindeki burukluğu bir türlü atamıyordu. Sevdiği aklına gelince kalbi eskisinden daha çok sızlıyordu.. Bir kere, bir kere görebilsem diye mırıldandı... Kalbi yine sızlamaya başlamıştı. Yeni kalbi onu iyileştirmişti ama nedense her gece aniden hızlanıyor, onu uykusundan uyandırıyor ve sanki yerinden çıkacakmış gibi atmaya başlıyordu...

Genç kız bir anlam veremediği bu durumu doktora anlamış, ama ameliyat kolay değil, bir aydan geçer demişti doktor. Aylar geçmişti ama hala aynıydı durum. Çiçeklerinin yanına gitti. Hergün onlarla saatlerce dertleşiyor, zaman zaman ağlıyordu onlarla.. En çokta kan kırmızısı gülünü seviyordu. Çünkü kırmızı gülün onun için yeri apayrı idi. Oda genç kızla beraber gülüyor, onunla beraber ağlıyordu. Onu sevdiği gibi görüyordu genç kız. Ve gülünü sevdiğini ilk gördüğünde ona hediye edeceğine dair yemin etmişti. Başka türlü paylaşamazdı gülünü kimseyle...

Kapı çaldı aniden. Kapıyı açtı ama kimse yoktu. Gözü yerdeki beyaz zarfa ilişti. Yavasça eğilip zarfı yerden aldı. Birden kalbi deli gibi atmaya başladı. Ne olduğunu anlayamıyordu. Zarfın üzerinde ne bir isim, ne bir adres vardı. Zarfı açtı, içinden beyaz bir kağıda yazılmış bir mektup çıktı. Kalbi daha hızlı atmaya başladı. Onun kokusu vardı kağıtta. Evet, onun kokusu vardı. Yılar yılı özlemini çektiği, yanında olabilmek için canını bile verebileceği sevdiğinin kokusu vardı mektupta..

Başı dönmeye başladı. Koltuğuna geçip oturdu yavasça...Kağıdı açtı. Ve elleri titreyerek okumaya başladı. " Sevgilim, senden ayrıldıktan sonra, bir kalbe 2 sevginin sığmayacağını bildiğimden dolayı, ne bir kimseyi sevebildim, nede kimseye bakabildim... Her günüm diğerinden daha zor geçti, çünkü her gün özlemin dahada artıyordu.. Sana kitapları dolduracak kadar şiirler yazdım. Her biri diğerinden dahada hüzünlüydü. Yazdım, okudum, ağladım... Hergün yazdım, her gün okudum, senelerce ağladım... Her gece seni düşündüm sabahlara kadar, her gece senin yanında olmayı istedim. Ve her gece sensizliğe lanet ettim, uykuları haram ettim kendime, sensiz olmanın acısını gözlerimden çıkardım...

Ve bir gün herşeyi değiştirecek bir fırsat çıktı önüme. Bu fırsatı değerlendirmeyip, kendime haksızlık edemezdim... Ve değerlendirdim... Senden çok uzaklara gittim, belki seni unuturum diye..Ama tam tersi oldu. Seni daha çok özlüyorum artık... Senden çok uzaklardayım belki, ama yinede seni görmek için uzaklardan gelebiliyorum. Hemde her gece...

Seni seviyor, seyrediyor ve eğilip sen uyurken yanağına bir öpücük konduruyorum.. Bazen gözlerini açıp bakıyorsun, geldiğimi bildiğimi sanıyorum ama yine o tatlı uykuna geri dönüyorsun. Yarın birbirimizi sevmemizin 6. senesi...

Hep ben geldim şimdiye kadar senin yanına, yarında sen gel olur mu sevgilim.. Ha, unutmadan, sana hep sözünü ettiğim, kalbime iyi bak olur mu ? Çünkü gözyaşlarımla, adını yazdım ona... Seni senden bile çok seven bir sevgi var kalbinin içinde... Unutma, kırmızı gülüde unutma olur mu ??... Seni Seviyorum, Yanıma Gelinceye Kadarda Seveceğim... Sevgilin..."

DEsssT16 - avatarı
DEsssT16
Ziyaretçi
30 Nisan 2007       Mesaj #1432
DEsssT16 - avatarı
Ziyaretçi
ÖLDÜR BENİ ANNE

Sponsorlu Bağlantılar
bu anlatıcaklarımı,aşık olduklarını sanıp,daha gerçek aşkın ne olduğunu bile bilmeyenlerin daha dikkatli okumasını istiyorum,ondan sonra yaşadıkları gerçek aşkmıymış,basit bi hoşlanmamıymış karar versinler.


kalbimin hiç tanımadığı duyguları daha yeni yeni hissetmeye başladığı dönemlerdi,çevremde bir sürü erkek ve kız arkadaşlarım vardı,ama bi gariplik vardı,mutlu değildim sanki aradığım başka birşeydi,her akşam eve gelir odama çekilir ağlardım,noluyordu bana anlayamıyordum,birgün yine arkadaşlarla beraberdim,beraberdim derken nasıl bi beraberlik,onlar bi araya toplanır gülüp eğlenirlerken bense bi kenara çekilip içimdeki fırtınaları dinliyordum her zamanki gibi,artık arkadaşlarımda alışmıştı bu durumuma,yanıma gelip oturduğunu hiç farketmemişim,taki sanki çok derinlerden gelen bi SELAM sesini duyana kadar,selam dedim bende,neden yalnız oturuyosun dedi,bilmiyorum dedim,kimse seni anlamıyor,hatta kendin bile kendini anlamıyorsun değilmi dedi,evet dedim,bende bu yüzden yanına geldim zaten dedi,bende aynı durumdayım,seni arkadaşlarından ayrı derin düşüncelere dalmış görünce işte benim gibi biri daha dedim,
ve ilk defa onun yüzüne baktım,o anda kalbim durdu sanki,donup
kalmıştım,ne zaman ayrıldık eve nasıl geldim bilmiyorum,o gün sürekli onu düşündüm,sanki aradığım şey buydu hissedebiliyordum bunu,
o günden sonra hergün buluşmaya başladık,evleri iki mahalle kadar uzaktaydı,bizim mahallede akrabaları vardı,ilk tanıştığımız gün onlara gelmişler,böylece aylar geçti,artık ailelerimizde biliyordu,ya ben onlara gidiyordum yada o bize geliyordu,yani her günümüzü birlikte geçiriyorduk,
ama ikimizinde anlayamadığı birşeyler vardı,birbirimizi çok seviyorduk,görmeden yapamıyorduk,arkadaşlık değildi bu,çünki diğer arkadaşlarımızıda seviyorduk,bu çok farklı bişeydi,kimseyede soramıyorduk,nasıl soralımki,biz bile bilmiyorduk ne olduğunu,bu çok yoğun duyguların etkisiyle bazen mutluluktan bulutlara kadar çıkıyorduk,bazende o küçücük kalplerimize sığdıramadığımız ve bi türlü anlamadığımız hisler dünyasında sebepsiz yere ağlıyor gözyaşlarımızı birbirimize hediye ediyorduk,,belki size saçma gelicek ama birbirimizi ilk gördüğümüz günü anlatmıştım,ondan sonraki ilk buluşmamızda biraz konuştuktan sonra bi ara gözgöze gelmiştik,ve daha ne olduğunu anlamadan ikimizde sebepsiz yere birden ağlamaya başlamıştık,hemde ne ağlama sanki hiç bitmeyecek gibiydi göz yaşlarımız,işte o günden sonra bir daha biribirimizin yüzüne uzun süre bakamadık,hatta çoğu zaman sırtlarımız birbirimize dönük otururduk,bi gören olsa bize gülerdi heralde,ama elimizde değildiki bakamıyorduk işte,
ama ne olursa olsun çok mutluyduk,artık ne güneşin doğuşunun,ne çiçeklerin kokusunun,nede kuşların aşk şarkılarının farkındaydık,biz birbirimizde kaybolmuştuk,taki bi akşam bizim evin zili uzun uzun çalana kadar,kapıyı annem açtı,gelen onun teyzesinin kızıydı,anneme bişeyler söyledi,annemde hemen babamla bişiyler konuşup,banada sen evden ayrılma biz hemen geliyoruz diyerek aceleyle çıktılar,bende hemen arkalarından çıktım,hava kararmıştı,beni görmesinler diye onları uzaktan takip ettim,biraz gittikten sonra bizim evin biraz ilerisinde bi market vardı,orada bi kalabalık gördüm,oraya gidiyorlardı,biraz daha yaklaşınca babam koşmaya başladı,yerde yatan biri vardı,bende biraz daha yaklaştım,babam yerde yatan kişiyi kucağına almıştı,bikaç adım daha yaklaştım ve kalbime binlerce ok birden saplandı sanki,yerde yatan benim meleğimdi,oda beni gördü,eliyle bana gelme diye işaret yaptı,ve bana bişeyler söylemek için ağzını açtığında,ağzından kan boşaldığını gördüm,yanına gittim,o güzel başını babamın kucağından kendi kucağıma aldım,hafifçe gülümsedi ve bak dedi napmışsın yeni gömleğine,onun kanına bulanmış gömleğimi göstererek,iki hafta önce doğum günümde o almıştı,ve birden başını karanlıkta benim seçemediğim kazanın olduğu bi yere çevirip tüh yaa dedi,ne demek istediğini anlamamıştım,başını tekrar çevirdiğimde ölmüştü,ondan sonrasını hatırlamıyorum,gözümü evde açtım,orada bayılmışım,beni doktora götürmüşler sakinleştirici filan yapmışlar,uzun süre baygın halde yatmışım,
kendime gelir gelmez ağlamaya başladım,kimse müdahale etmedi,doktor ağlarsa müdahale etmeyin demiş,tekrar kendimden geçene kadar ağlamışım,ondan sonraki günlerde gözyaşım hiç dinmedi,aradan iki ay filan geçmişti,birgün anneme onlara gitmek istediğimi söyledim,annem önce kabul etmedi ama yalvarmalarıma dayanamayıp bi şartla kabul etti,gideriz ama orada ağlayıp annesini üzmeyeceğine söz verirsen dedi,bende söz verdim ve gittik,bi süre oturduk ama ben kendimi zor tutuyordum ağlamamak için,bak oğlum dedi annesi,biribirinizi ne kadar çok sevdiğinizi hepimiz biliyoruz,ne kadar üzüldüğünüde biliyorum ama senden bir ricam var dedi,kızım son nefesini senin kucağında vermiş,bana son anlarını anlatmanı istiyorum dedi,şaşırdım,nasıl anlatabilirdimki,anneme baktım boynunu büktü,bende onu üzmeyecek şekilde anlattım,ama bi ara karanlıkta bi yere bakıp tüh yaa dediğini anlamadığımı söyleyince,annesi bana sarılıp öyle bi ağlamaya başladıki,bende zaten zor tutuyordum kendimi,ikimizde uzun süre ağladık,
biraz sakinleştikten sonra,artık bu dünyada yaşamam için hiç bir sebebin kalmadığına karar vermeme sebep olan şeyi anlattı,
ogün annesi evlerinde benim çok sevdiğim bir yemeği yapmış,anne demiş bu yemeği ayhan çok sever,bizim yiyeceğimiz kadarını ver ben ayhanlara gidip onunla beraber yiyeceğim demiş,anneside yalnız göndermemek için yakınlarında oturan teyzesinin kızıyla bize göndermiş,yolda gelirlerken teyzesinin kızı,sen biraz bekle bende marketten içecek birşeyler alayım demiş,kaldırımda beklerken bi araba vurup kaçmış,bize yakın oldukları için teyzesinin kızı hemen bize haber vermeye gelmiş o akşam,ve o karanlığa bakıpta tüh yaa dediği şeyde,bana getirdiği yemeklerin dökülmüş olmasına üzüldüğü içinmiş,son anlarını yaşayan birisinin canından daha çok bana getirdiği yemeklerin dökülmüş olmasına üzülecek kadar seven bir kalp varmıdır daha şu lanet dünyada,başkasını sevebilirmiyim artık,aşık olabilirmiyim başkasına,tahammül edebilirmiyim artık saçma sapan şeylerin adını aşk koymalarına,bizim yaşadıklarımız bilemesekte gerçek aşktı,bunu şimdi biliyorum, ama o bilmiyor,birgün birbirimize bir söz vermiştik,hangimiz önce ölürsek diğerimizi cennetin kapısında bekleyecekti,şimdi bende bilmeden yaşadığımız o tarif edilmez duygunun gerçek aşk olduğunu,o aşkı sonsuza kadar yaşayacağımız cennetin kapısında beni bekleyen meleğime anlatmak için,gelmesi için hergün yalvarıp dua ettiğim beni ona kavuşturacak kişiyi bekliyorum,AZRAİLİ

O ÖLDÜKTEN SONRA

bu gün hafta sonu,aşkımla buluşacağız,en güzel elbiselerimi giymeliyim,hangi gömleği giysem acaba,yanakları gibi kırmızı olanımı yoksa gözleri gibi kapkara olanımı,yada kazanın olduğu gün kanıyla üzerine çiçekler yaptığı gömleğimi,ne kazası ne kanı yaa nerden çıktı şimdi offf,ben en iyisi son buluşmamızda başını omuzuma koyduğu o kokan gömleği giyeyim,evet evet bu daha iyi,anne ben çıkıyorum,onamı,
tabiki anne yaa,her hafta sonu kiminle buluşurum ben,iyide neden ağlıyosunki,şimdi gidip annesindende izin almalıyım,günaydın müsade ederseniz kızınızla gezicez biraz,tabi oğlum,ona iyi bak olurmu,bak buda ağlıyor,noluyo bunlara anlamıyorum,koşar adımlarla gidiyorum aşkıma,bu yolda ne kadar uzun,her zamanki gibi bekçi amca karşılıyo beni,hoşgeldin oğlum,oda seni bekliyodu,biliyorum,günaydın aşkım ben geldim,bak hala yatıyo,hemde bembeyaz gelinliğiyle,yanaklarına küçük bir öpücük kondurup uyandırıyorum onu,her zamanki gibi toprak kokuyor meleğim,
uzatıyor kollarını yattığı yerden,tutuyorum ellerinden,tüy kadar hafif,ne kadarda güzel meleğim benim,hoşçakal bekçi amca,bak koskoca adamda ağlıyo,iyi eğlenin olurmu diyor kirli sakallarından süzülen yaşları silerek,
onun en sevdiği yerleri geziyoruz elele,allahım onunla olunca o kadar mutluyumki,bi ara yine gözgöze geliyoruz,bakmamalıydık,yine ağlıycaz,ne kadar ağladığımızı akşam ezanını duyunca anlıyorum,işte bu günde bitti,gitmeliyiz,bekçi amca kızar sonra,hoşgeldiniz iyi eğlendinizmi bari,neler yaptınız bakalım,ağladık akşama kadar,her zamanki gibi ha,evet,hadi meleğim sen şimdi yat,ben haftaya yine gelirim,,birgün diyorum,birgün bende bembeyaz damatlıklarımı giyip geleceğim yanına,kapkara gözlerini açarak yalvarırcasına,çabuk gel olurmu diyor,yakında meleğim çok yakında,biliyorum şimdi iyi geceler öpücüğüm olmadan uyuyamaz bi tanem,yanaklarına bi öpücük konduruyorum,yine o toprak kokusu,geldim anne,hoşgeldin oğlum,ÖLDÜR BENİ ANNE BENDE TOPRAK KOKMAK İSTİYORUM.

Mystic@L - avatarı
Mystic@L
Ziyaretçi
30 Nisan 2007       Mesaj #1433
Mystic@L - avatarı
Ziyaretçi
YOK ÖYLE ŞEY

ölmekmi?
yok öyle şey

hüzün mü?
yok öyle şey

seni sevmekse hayat
yaşayacağım inadına sonsuza dek

seni sevmekse gülmek
heryerde kahkahalarla gezeceğim

seni sevmekse seni görmek
cevap verme hemen geleceğim.

ne ölmesi be!!!
yaşayacağım seni bulana dek
buna denir işte sevmek.....

A.ERDAL KAYA
Sedef 21 - avatarı
Sedef 21
Ziyaretçi
30 Nisan 2007       Mesaj #1434
Sedef 21 - avatarı
Ziyaretçi
SEVDA ÜZERİNE BİR AĞIT

Sevdadır, çevre yanımda
Bir nice nobet tutmuştur
Kar yağmıştır o dağlara
Nilgün beni unutmuştur.

Hüznüm o, sevincim o'ydu
Doğan günüm, gecem o'ydu
Yıllardır düşüncem o'ydu
Hayatta güvencem o'ydu
Artık daldan uçan kuştur
Kar yağmıştır dağlara
Nilgün beni unutmuştur.

O'ydu ufkumda altın iz
Kaldım yollarda çaresiz
Ne yapayım, ne dersiniz
Aşk gözümde tüten deniz
Ne çare ki buz tutmuştur
Kar yağmıştır o dağlara
Nilgün beni unutmuştur.

Gönlümde dert dilim dilim
Aşkım tanımıyor iklim
Dostlar kendimde değilim
Gitti hayatım, sevgilim
Gayri ne söylesem boştur
Kar yağmıştır o dağlara
Nilgün beni unutmuştur.


Feyzi HALICI |
Mystic@L - avatarı
Mystic@L
Ziyaretçi
30 Nisan 2007       Mesaj #1435
Mystic@L - avatarı
Ziyaretçi
Çiçekçi bana bir gül ver
sevgilime değil bir ölü için
Çiçekçi bana bir gül ver
İçine gözyaşlarımı sığdırabileyim.

Yakasına böyle bir gül takmıştı
O gün bir görseydin sen onu
Çiçekçi bana bir gül ver
Sanki o güldendi bütün mutluluğu

Sen de: - Bir arkadaşın öldü
Ben diyeyim: - Kardeşim!
Çiçekçi bana bir gül ver
Götürüp tabutuna iliştireyim.

Kaldırımlarda kömür tozları
Bacalarda koyu bir duman var
Kara bir gökyüzü tek özelliği bu kentin
Çiçekçi bana bir gül ver

Kapalı perdeleri açabilse gülüm
Kapalı kapıları kırabilse
Kapalı yüreklere girebilse...
Çiçekçi bana bir gül ver

- Beyim, gül olmaz ki bu mevsimde!

Ahmet Erhan
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
1 Mayıs 2007       Mesaj #1436
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Üçüncü Tin (Bir Aşk Söylemi)


1.üçüncü tin:aşk

evler, yollar, ağaçlar yerli yerinde
bir sevgi dolaşır ortalıkta
bir kadın, bir erkek, bir de aşk
üçüncü bir tin, iki ten arasında.

elle tutamazsın, gözle göremezsin
bir üfleyiş gibi uçuşan, yükselen, konan
bir sevgi dolaşır aramızda
ne ilktir ne sonuncusu
ne benimdir ne de senin
uzlaşmak için yaşamla
ödediğimiz bedel: aşk
doğacak, büyüyecek, ölecek
tınlar durur boşlukta, gelir içimize düşer
tutunur sarılırız ona
kirlilikler, yalanlar, oyunlar arasında...

evler, yollar, ağaçlar, her şey yerli yerinde
üçüncü tin, iki ten arasında.

2.neden o?

milyonlarcasından bir kaç yüz
anımsanan, arzulanan.
ama bir kaç yüzden yalnız seni seçerim
yalnız seni severim.
öyle titiz ki seçimim, tek seni severim.
nice rastlantılar, nice şaşırtıcı, nice nice
bir büyük bilmece.
neden seni arzuluyorum, neden?
bir gölge, bir silüet, bir nefes, bir ses.
bedeninin neresi, hangi parçan
küstah dudakların mı, gözlerin mi, neyin?
teksin, yeganesin, biriciksin
adlandırsam dile gelmez çekiciliğin
sözler uygunsuz kaçar
dilim söylemeyi dener
boş sözcükler türetir, keser.
kusursuzsun gözümde
seni seviyorum çünkü/seni seviyorum.
büyülendim, işte tam olarak budur.
hangi çağrın, hangi parçan, hangi rastlantı
adı yok, sana divaneyim, deliyim.
sevilmek istediğim gibi
severim seni.
adı yok işte, bu aşk!

3.sunumlar

mürekkeple işledim sesinin resmini
kalemle seslendim kuyulara laaal!
kırk parça sesim, geeelll!
ayağı bağlı yılkı atım, hem bağlı, hem hür
gözyaşım gür
ne yaşanacak hal var ne gidecek
ne ölüm beğenir beni artık ne yaşam.
sen olmasan ey ışık
gözlerimi yak/ bu karanlık adaletsiz
mavim kirlendi
sabitledim boncuk boncuk adını, gel.
sokakların çıkarı kendine, en bilinmezi apaçık
çık yola çık artık/gök balçık
yer/yüzü yüzsüzce aydınlık.
gel.

4.yok oluş

yok oluş ne ki eriyorum
şöyle bir bakıp kaçıyorum ölüme.
bazı bazı mutluluk, bazı bazı incinme
ölmüyor bedenim, ama ölüyor gibiyim.
ölümde bile yer kalmamış bana
artık hiç bir yerde.
bir tek o, o, o,
ondayım, onunla yaşıyorum
hiç bir yerdeyim
ne bende, ne sendeyim, ne ölümde.
bedenim kanamıyor ama
sızmayan bir kanama ılık ılık
bıraktım kendimi akışa
ben neyim, neyim, neredeyim
allaha yakın, her şeye uzak!
bu aşk!

5.uzakta

sen oradasın, kımıldamadan duran.
sevilensin.
bir ara gidiyor gibi yapıyorum
ama yine de kalan benim.
giden sensin!
hep giden, hep göçen, hep kaçansın!
öyle oturmuşum
hazırım, bekleyenim, sevenim.
kadınım, oturganım, sadığım.
zamanım çok, ilmek ilmek
iplik iplik zaman
avcısın, yolcusun, denizin dalgasındasın.
nal sesinde, uzaktasın.
özleyen ben, özlenen sen.
kadınsıdır özlemek
özle/sen acı çekersin
aşıksan dişileşirsin.

6.içimde

unuturum arada bir, unutmasam ölürüm.
katlanırım uzaklığa
herkese herşeye uyar giderim
alışırım yaşama, alışkanlıklara.
çabucak uyanırım ama.
bir sözcük alışıldık, bir name hüzünlü gelir,
soluğum kesilir yetmez.
kuruyan, sararan, bükülen
bir resim olurum hemen.
burada değilsin/seni istiyorum
buradasın/yine seni istiyorum
içimdesin/daha yakıcısın
hem yoksun/hem çoksun
arzuyla açtım kollarımı
dolmuyor asla gelsen bile.
sığınsam da kalabalıklara
avutmuyor sesleri
hırsı, rolleri başkalarının.
dönüşünü bekliyorum.
uzaktasın!
yoksun!
varsın!

7.itirazlar

mutluyum, ama üzgünüm
aynı zamanda hem mutlu hem mutsuzum.
ne yeniğim, ne yengiye çıkarım.
''bu aşk biter'' diyorlar
biterse aşk değil midir?
sürerse aşk mıdır?
gözden düşürmelere, kanıtlara kulaklarımı tıkarım.
aşkın yürümeyen herşeyinin karşısına
kesinlikleri çıkarırım.
seçenek bozgunsa da mantığım başka söyler bana
doğrunun yanlışın dışında başka bir yerdeyim
aşktayım, aşktanım, aşktan yanayım.
rastlantılara atarım kendimi
rüzgarın önünde yaşarım
inatla inatla, yönlenirim aşka
başa çıkılmaz aşkla.
aşktayım, aşktan yanayım.

8.bozul(n) ma

kusursuzluğun ortasında minicik bir bozunma.
çürümenin izi, bir ufak nokta
birdenbire bir hareket,
bir sözcük, bir giysi.
dümdüz dünyalı o!
gündelik ve sıradan işte.
sakın bayağı bir varlık olmasın?
o ince, o özgün muhteşemlik nerede?
sevilen o değil miydi?
nasıl da ilkel çabaları,
kapılmaları ne iğrenç günlük işlere.
gördüğüm sadece anahtar deliğinden bir sahneymiş.
daha istekli, daha sıcak başkalarına.
birdenbire bir başkasıdır artık
bir yabancı o.
artık çiçekler değil, kurbağalar çıkar ağzından.
büyü bozulur.
yitirmekten de acı bu.
saygısızca büyür, büyür horgörü.
aşk mı bu?
aşk bu mu?

9.üçüncü tin:nefret

bir kadın, bir erkek, bir de nefret
üçüncü bir tin, iki ten arasında.

soluk bir nesnedir artık o, sahnenin ortasında
tapılır, övülür, buhurlanır, sövülür.
içi doldurulmuş bir kuş gibi
yolunur tüyleri, boşaltılır içi.
ve vazgeçilir bir gün, karar verilir
yas başlar, ağıtlar ağıtlar yakılır
aşkın yüceliğinde eritilir o
kızgın demirlerle dağlanır.
bir keşiş, bir ermiş gibi
''yasımı tutacağım, kapanacağım içime''

10.özdeşleşme

''ben aslında aşkı sevmiştim''
şunu ya da bunu yitirdiğime değil
ben aşkı yitirdiğime ağlarım.
çılgınca sevenlerle yanyanayım
yollardayım artık, aşk yolcusuyum
tanırım yolcuları, tanış olurum.
bir zincirle bağlanır gibi
aşıklar kervanına katılırım
ben aşkım.

11.yorgunum

yoruldum.
yayı geren kol da yorulur bir gün
örtün üstüme toprağı
baharlar açsa duymam.
yoruldum
aksa da boş çağlayanlar, çeşmeler
kırık testilerimi koydum pınar başına.
yoruldum
bir uzun bir kısa hecelerden
uzun bir soluk alsam
ölüme yetişir ucu
aşk doğmadan yazılmış alnımıza
nafiledir arayışım burada.
kavuşmak isterim sonsuz aşka.
yoruldum
güneşin gündüz parlamasından
ayın geceleri ışımasından
gökyüzü olmak vardı.
yoruldum
yaşam aşk için ne uzun.

12.bu böyle sürmez

bu böyle sürmez, ama yine de sürer
her şey biter, ama hiç bir şey bitmez
böyledir yaşam.
düşersin yedi kez, kalksarsın sekiz kez
hacıyatmaz gibiyiz.
aşkın coşkulu düşü çınlar yine ortalıkta

bir kadın, bir erkek ve bir de aşk
üçüncü bir tin, iki tin arasında...

sen ötekim/neredesin söyle bana?
yokluğun/ varlığımın anlamı.
varlığın/hiçliğimin.

bütün aşkları istiyorum.*

evler, yollar, ağaçlar, her şey yerli yerinde.
üçüncü tin dolaşır aramızda.
bir üfleyiş gibi...


*küll'e aşık olanlar cüz'e itibar etmez
cüz'e meyleden küll'ün isteyicisi değildir...Mevlana



Nurdan Ünsal
Mystic@L - avatarı
Mystic@L
Ziyaretçi
2 Mayıs 2007       Mesaj #1437
Mystic@L - avatarı
Ziyaretçi
-I-

Yaşanmamış hatıralar bilirim
Büyülü sonbahar akşamlarında
Bulutlar üstünde su kenarında
Yalnız hayal edilen hatıralar
İşte; en ürpertici nağmelerle
Bizim şarkımızı söyliyen rüzgar
Sen dudağında gülümsemelerle
Ben gözyaşlarımla, bu alemdeyim
Fakat yine bizbize, başbaşayız
Duymasan düşünmesen de; unutma
Bir daha bu anı yaşıyamayız.

-II-

Görülmemiş manzaralar bilirim
Karda, kışta, belki de ilkbaharda
Hür denizlerde, kuytu ormanlarda
Sadece hissedilen manzaralar
Bak. Dinle, neler anlatıyor yağmur
Üşüyorum üşüyorum beni sar
Karanlık başladı, gitme ne olur
inan değişen manzaralar değil
Kilometreler ayıramadı bizi
Fakat bir gün gelir de birleştirir
Beyaz bir güvercin kanadı bizi

-III-

Söylenilmemiş mısralar bilirim
Hüzün dolu yağmurlu gecelerde
Alev çalgılarının sustuğu yerde
Yalnız, yalnız düşünülen mısralar
Bilinmeyen şeyler huzur içinde
Bilmenin bilinmez bir korkusu var
Bak bütün rüyalarım nur içinde
Çünkü, bugün havasını kokladığın
denizaşırı bir diyar bilirim
Ve o diyarda seninle beraber
Yaşanmamış hatıralar bilirim.
Ümit Yaşar Oğuzcan
arwen - avatarı
arwen
Ziyaretçi
2 Mayıs 2007       Mesaj #1438
arwen - avatarı
Ziyaretçi
hoyratça kaynar sular
boğar dalgalar
acıyınca can
saklanır duygular kuytuya
incinir kanar yürek
kopar fırtına..
arar sağanağında yağmurun
tutmak ister çaresiz maviyi
firar eder tüm renkler
inat eder yalnız siyah
yalnızdır aşk,,

ayfer artuç
DEsssT16 - avatarı
DEsssT16
Ziyaretçi
2 Mayıs 2007       Mesaj #1439
DEsssT16 - avatarı
Ziyaretçi
AŞKI ANLAMAK...
Bir zamanlar, bütün duygu ve kavramaların üzerinde yaşadığı bir ada varmış. Mutluluk, Üzüntü, Bilgi ve tüm diğerleri... Aşk da dahil.
Bir gün, adanın sulara gömülmekte olduğu haberi gelmiş. Bunun üzerine hepsi adayı terk etmek için sandallarını hazırlamışlar.
Aşk , adada en sona kalan duydu olmuş. Çünkü mümkün olan en son ana kadar beklemek istemiş.
Ada neredeyse batmak üzereyken, Aşk başka çare olmadığı için yardım istemeye karar vermiş.
Zenginlik, çok büyük bir teknenin içindeymiş. ”Zenginlik, beni de yanına alır mısın?” diye sormuş Aşk.
“Hayır” demiş Zenginlik, “Alamam. Teknemde çok fazla altın ve gümüş var, senin için yer kalmadı.”
Aşk, çok güzel bir yelkenlinin içindeki Kibir’den yardım istemiş.”Kibir, lütfen bana yardım et!”
“Sana yardım edemem Aşk. Sırılsıklamsın ve yelkenlimi mahvedebilirsin.”
Üzüntü yakınlardaymış ve Aşk ona yönelmiş.
“ Üzüntü, seninle geleyim.”
“Off, Aşk... O kadar kötüyüm ki, yalnız kalmaya ihtiyacım var.”
Mutluluk da Aşk’ın yanından geçmiş; ama o kadar mutluymuş ki Aşk’ın çağrısını duymamış bile.
Aşk, bir ses duymuş:
“Gel Aşk! Seni yanıma alacağım...”
Seslenen, Aşk’tan daha yaşlıca biriymiş. Aşk o kadar şanslı ve mutlu hissetmiş ki, onu yanına alanın kim olduğunu sormayı akıl edememiş. Yeni bir kara parçasına vardıklarında, Aşk’a yardımcı olan, yoluna devam etmiş.
Ona ne kadar borçlu olduğunu fark eden Aşk, Bilgi’ye sormuş:”Bana yardım eden kimdi?”
“ O, Zaman’dı” diye cevap vermiş Bilgi.
“Zaman mı? Neden bana yardım etti?”
Bilgi gülümsemiş:
“Çünkü sadece Zaman senin ne kadar büyük olduğunu anlayıp değerini bilebilir.”
Mystic@L - avatarı
Mystic@L
Ziyaretçi
2 Mayıs 2007       Mesaj #1440
Mystic@L - avatarı
Ziyaretçi
Ayrılık

iki rayı gibiyiz
bir tren yolunun
yakın olması
neyi değiştirirki
son istasyonun

Sunay Akın

Benzer Konular

6 Kasım 2015 / ThinkerBeLL X-Sözlük
11 Mart 2012 / Mira Edebiyat
 Sonsuz
14 Şubat 2013 / buz perisi Matematik