Arama

Sonsuz Aşk - Sayfa 13

Güncelleme: 26 Ekim 2014 Gösterim: 505.805 Cevap: 2.787
ramsstein - avatarı
ramsstein
Ziyaretçi
3 Haziran 2006       Mesaj #121
ramsstein - avatarı
Ziyaretçi
SENI SEVIYORUM..
Cünki;Her sabah kalktigimda,yasamak icin tek neden sen varsin,fakat seni sevmek icin binlerce nedenim var...
Sponsorlu Bağlantılar
heartbeat8hw0ng

SENI SEVIYORUM..
Cünki;Bu siyah beyaz dünyada tek renk sensin,bir ressamnin fircasindan cikmis gibi,ama alalade bir renk degil,Gökkusaginin her tonunu gölgede birakan bir renk...

heartbeat8hw0ng
SENI SEVIYORUM
Cünki;Bu soguk günde icimi isitan bir esinti gibisinmhafiften esiyorsun,iliklerime isleyerek,Sonrada kaybolup gidiyorsun.Daha nereden geldigini anlayamadan...

heartbeat8hw0ng

SENI SEVIYORUM..
CünkiMsn Confusedeni sevmekten baska bir sey gelmiyor icimden,O kadar dogalki bu duygu,ruhumun derinliklerinde,sanki dogdugumdan beri var,sadece ortaya cikmak icin seni bekliyordu...

heartbeat8hw0ng

SENI SEVIYORUM
Cünki;sensiz bir yasami artik düsünemiyorum,Sensiz bu kuru dünyada yasamaktansa,ölümün soguk nefesini öpmeyi bir daha hic seni görmemektense,hayata arkami dönmeyi tercih ederim...

heartbeat8hw0ng

SENI SEVIYORUM..
Cünki;ne zaman bir ask siiri duysam,misralardan sen akiyorsun,ne zaman eski bir sarki gelse kulagima,gitar telleri arasindan süzülen notalar,seni getiriyor bana...

heartbeat8hw0ng

SENI SEVIYORUM..
Cünki; sen hep benimlesin,gözümü kapatmam yeterli seni görmem icin,tatli narin tenini...

heartbeat8hw0ng

SENI SEVIYORUM..
Cünki;Belki de ilk defa bir erkegin kokusu beni cilgina ceviriyor,icimde odyseus`a türkü söyleyen deniz kizlari da,onun ayni kokusuyla mi bastan ciktilar acaba diyorum...

heartbeat8hw0ng

SENI SEVIYORUM..
Cünki; gözlerinin icindeki binlerce yildiz,gecenin karanligini delip geciyor,bana bakarken kendimi yildizlara tepeden bakiyor gibi hissediyorum...

heartbeat8hw0ng

SENI SEVIYORUM..
Cünki;benligim sana ait,sen onu burusturuo cöpe de atabilirsin,kalbine yakin bir yere de koyabilirsin, "TANRIM" o kalbine yakin sicak yerde olmak istiyorum...
heartbeat8hw0ng

SENI SEVIYORUM..
Cünki;Sen sensin,ama sen beni ben oldugum icin seviyorumusn? onu kim bilir

heartbeat8hw0ng

SENI SEVIYORUM..
Cünki;Seni sevmeyi seviyorum,seni koklamayi seviyorum,sana dokunmayi seviyorum..

heartbeat8hw0ng

SENI SEVIYORUM..
Cünki;saclarin ellerimin arasinda kayip giderken,dünyadaki cenneti bulmus gibiyim,bir an elimde tutuyorum o cenneti,bir an sonra belki de,tamamen ellerimden kayip gitmis olucak..

heartbeat8hw0ng

SENI SEVIYORUM..
Cünki;saclarin ellerimin arasinda kayip giderken,dünyadaki cenneti bulmus gibiyim,bir an elimde tutuyorum o cenneti,bir an sonra belki de,tamamen ellerimden kayip gitmis olucak...

heartbeat8hw0ng

SENI SEVIYORUM..
Cünki;Ben hic bir erkek icin siir yazmadim,bu hep tuhaf gelmisti,ama simdi,senin icin siir yazmamak tuhaf geliyor...

heartbeat8hw0ng

SENI SEVIYORUM..
Cünki:icimde bir umut var,bu siiri belki basucuna koyarsin,kimbilir belki yaninda da kirmizi bir gül..

heartbeat8hw0ng
SENI SEVIYORUM..
Cünki;tanri cicekleri yaratirken,seni de onlarla beraber yaratmis,papatyadan güzel,zambaktan asil,manolyadan tatli,gülden daha güzel kokulu..


heartbeat8hw0ng
SENI SEVIYORUM..
Cünki;güzelligine melekler imreniyorlar,dünyada ise ölümlüler arasinda,galiba bir tek benim gibi bir iki sansli onu fark edebiliyor...

heartbeat8hw0ng

SENI SEVIYORUM..
Cünki;ölene kadar yok olana kadar seninle olsam,bu herhalde bir ceza gibi gelir,daha cok senle olamadigim icin.

heartbeat8hw0ng
SENI SEVIYORUM..
Cünki; senin tarafindan sevilme fikri bile,bir insani hayati boyunca mutlu edebilicek kadar güzel ve asil...
heartbeat8hw0ng

SENI SEVIYORUM..
Cünki;Seni anlatmak icin misralar yetmiyor,düsünüyorum bir kis gecesi bunu yazarken,acaba kac sair seni anlatmak icin binlerce misra yazdi...

heartbeat8hw0ng
SENI SEVIYORUM..
Cünki; senin gülümsemen günesin dogusu gibi,insana herseyi unutturuyor,sadece seyredip tadina varmi hissi uyandiriyor...

heartbeat8hw0ng

SENI SEVIYORUM...Cünki: bu kadar nedenden sonra bile seni ne kadar sevdigimi ANLATAMADIM.....
heartbeat8hw0ng
1039ma6de
ramsstein - avatarı
ramsstein
Ziyaretçi
3 Haziran 2006       Mesaj #122
ramsstein - avatarı
Ziyaretçi
DOST DEDİĞİN

Sponsorlu Bağlantılar

Sevilecek biri olmadığın zamanlarda bile Seni Sevmeli...

Sarılacak biri olmadığın zamanlarda bile Sana Sarılmalı...

Dayanılmaz olduğun zamanlarda bile Sana Dayanmalı...

Dost dediğin; fanatik olmalı;

Bütün dünya seni üzdüğünde Sana moral vermeli.

Güzel haberler aldığında seninle dans etmeli,

Ve ağladığında, seninle ağlamalı...


Ama hepsinden daha çok;

Dost matematiksel olmali;

Sevinci çarpmalı...

Üzüntüyü bölmeli...

Geçmişi çıkarmalı...

Yarını toplamalıi...

Kalbinin derinliklerindeki ihtiyacı hesaplamalı...

Ve her zaman bütün parçalardan daha büyük olmalı...

İşi bitince seni bir tarafa atmamalı...


Mevlana

Mystic@L - avatarı
Mystic@L
Ziyaretçi
4 Haziran 2006       Mesaj #123
Mystic@L - avatarı
Ziyaretçi
Ben Sana Mecburum
ben sana mecburum bilemezsin
adını mıh gibi aklımda tutuyorum
büyüdükçe büyüyor gözlerin
ben sana mecburum bilemezsin
içimi seninle ısıtıyorum

ağaclar sonbahara hazırlanıyor
bu şehir o eski Istanbul mudur
karanlıkta bulutlar parçalanıyor
sokak lambaları birden yanıyor
kaldırımlarda yağmur kokusu
ben sana mecburum sen yoksun

sevmek kimi zaman rezilce korkuludur
insan bir akşamüstü ansızın yorulur
tutsak ustura ağzında yaşamaktan
kimi zaman ellerini kırar tutkusu
birkaç hayat çıkarır yaşamasından
hangi kapıyı çalsa kimi zaman
arkasında yalnızlığın hınzır uğultusu

Fatih'te yoksul bir gramofon çalıyor
eski zamanlardan bir cuma çalıyor
durup köşe başında deliksiz dinlesem
sana kullanılmamış bir gök getirsem
haftalar ellerimde ufalanıyor
ne yapsam ne tutsam nereye gitsem
ben sana mecburum sen yoksun

belki Haziran'da mavi benekli çocuksun
ah seni bilmiyor kimseler bilmiyor
bir şileb sızıyor ıssız gözlerinden
belki Yesilköy'de uçağa biniyorsun
bütün ıslanmışsın tüylerin ürperiyor
belki korsun kırılmışsın telaş içindesin
kötü rüzgar saçlarını götürüyor

ne vakit bir yaşamak düşünsem
bu kurtlar sofrasında belki zor
ayıpsız fakat ellerimizi kirletmeden
ne vakit bir yaşamak düşünsem
sus deyip adınla başlıyorum
içimsıra kımıldıyor gizli denizlerin
hayır başka türlü olmayacak
ben sana mecburum bilemezsin.
asla_asla_deme - avatarı
asla_asla_deme
VIP Never Say Never Agaın
5 Haziran 2006       Mesaj #124
asla_asla_deme - avatarı
VIP Never Say Never Agaın
Kişi sevdiğiyle olmak ister!. Sevdiğinin hâliyle hâllenir' Sevgisi kadar, onunla yaşar!. Sevginin ne olduğunu tam olarak bilemediğimiz için, çoğunlukla, 'beğeni' ile 'sevgi'yi birbirine karıştırırız.

'Beğeni' yanında 'sahip olma' arzusuyla açığa çıkar!.Bir nesneden hoşlandığında, beğendiğin şeye sahip olmak ve üzerinde tasarruf edebilmek arzusuyla yaşarsın' Bu tüm mahlukatta çok yaygın bir duygudur!. Kimi, beğendiğini cebine sokar; kimi beğendiğine tasma takıp yanında taşıyarak onunla hava atmak ister; kimi yakalayıp inine sürükler' Her mahlûk yaradılış fıtratına göre, beğendiği üzerinde tasarruf etmek ister.

'Sevmek' ise bundan çok farklıdır'

Sevince, yalnızca sevdiğin için yaşamak istersin!. Yalnızca yanında olmak, yalnızca onun olmak, yalnızca onun zevk aldığıyla zevk alıp, sevmediğinden kaçmak istersin! Sevdiğin öylesine sarmıştır aklını, fikrini, ruhunu ki, her şey sana, onu hatırlatır; yanında iken bile onun içinde olmak istersin!' Yakınlık bile uzak gelir sana!' Sen kaybolursun, sende; sevdiğin kalır yalnızca, beyninde!.. Onun bakışıyla bakar, onun değerlendirmesiyle değerlendirir, onun diliyle konuşmaya başlarsın!. Gözün ondan başkasını görmez, kulağın ondan başkasını duymaz, elin ondan başkasına uzanmaz olur!.

Her an sana sahip olmasını; varlığının, tasarrufunun her an üzerinde olmasını, her an seni kucaklamasını istersin!' Bedensel yakınlık bile, korkunç uzaklık gibi gelir sana; ve onunla tek bir beden, tek bir ruh, tek bir şuur olmayı dilersin!.

Sevgi, fıtratın müsait ise, sevdiğinde yok edesiye yakar seni; ve gün gelir kaşında-gözünde, yüzünde-dilinde sevdiğini görürler de, 'sen o olmuşun' derler!

Beğenen sahip olmak ister'

Seven ise sevdiğinde yok olur; feda eder her şeyi sevdiği uğruna!.

Bazılarının da sevgi kokusu sürülür üstüne; 'aşığım' sanır!. Ama sevdiği uğruna, fedakarlık etmeye gelince sıra, o koku siliniverir üzerinden 'kopamama' sabunuyla!. Parasından kopamaz' Mevkiinden kopamaz' Yakınlarından kopamaz' İçinde yaşadığı ortamın güzelliklerinden kopamaz' 'Etraf'tan kopamaz!. Derken kusurlar belirmeye başlar sevdiğini sandığının üzerinde' Eksiklikler görmeye başlar, yetersizlikler görmeye başlar' Bunlar önce acıma duygusuna dönüştürür sevgisini; uzaktan acıyarak seyretmeye başlar' Sonra tatlı bir anıya dönüşür, sevgi sandığı duyguları!. Bu tecrübe gösterir ki, onun fıtratında sevgi programı yoktur!.. Beğeniyi, sevgi sanmıştır!..

Uzaklaşma ondan gelmemiş de, karşısındakinden gelmişse, bu defa 'nefret'e döner 'beğeni'; ondan intikam alma duygusu gelişir içinde; ve vicdanla intikam dalgaları arasında bir o yana bir bu yana sürüklenir durur; terkedilmişliğin, uzaklaşmanın, layık olmadığını yaşamanın sanısı içinde!..

Oysa yalnızca, fıtratında olmayan gerçek sevginin sonuçlarını yaşamaktadır!. Cüzdanı için, güzelliği-yakışıklılığı için, kendisine hoş gelen huyları için, mevkii-koltuğu için, ilmi için beğenmiştir; sevdiğini sanmış; sahip olamayınca da arzusuna erişememenin düş kırıklığı içinde kopmuş; yalnızca çıkarları doğrultusunda yaşamayı tercih etmiştir'

Seven ise göze almıştır kopmayı' Dışlanmayı' Paradan-puldan, namdan nişandan, dosttan akrabadan uzak kalmayı'

Fıtratından gelir sevgi!. Kulluğu sevmek üzeredir!. Onunla, sevmeyi yaşamak istediği için yaratmıştır onu Yaratan' O yüzden kopar anadan-babadan; dünyadan paradan!

Seven, karşılıksız sever!'

Beğenen karşılığını ister!.

Benim istediğim gibi yaşarsan seni boğarım sahip olduklarıma, der beğenen!.. Onun zaten fıtratında yoktur sevgi, bilmez aşkın ne olduğunu!.. Ne üzere yaratılmışsa, odur tüm meşgalesi' Karınca gibi çalışır; maymun gibi çiftleşir; aslan gibi yavrularına sahip çıkar' Ama pervane gibi sevemez!. atamaz kendini ateşe!.

Sevgi sonunda yanmayı getirir!.. Beğeni ise sonunda kaçmayı!.

Beğenen mahlûkat çoğunluğuna göre, 'sevgi' delilikten bir türdür!.. Anlamazlar onlar, sevdiği uğruna, etraf ne derse desin deyip, her şarta katlanmayı! Ve 'delillik bu' derler'

Beğenme bir tür 'hobi'dir!' Bazen ömür boyu sürer, bazen birkaç yıl, bazen bir kaç ay!..

Sevgi bir ömür boyudur!' Bitmez, tükenmez, bazen durulur, bazen coşar ama hiç gerilemez!. Çoğunlukla karşısındakinden yüzünü göstermesinden gelir sevgi insana!.. Bazen de özünden gösterir yüzünü O!' O zaman onlar için derler ki, 'Allah'a aşık oldu!..

'Kendine seçtikleri'dir sevenleri bir çehreden!' Özünden sevgiyi yaşayanlardır, 'mukarreb'leri!'

Hünerlerini sergilemek için yaratmıştır herşeyi'

Sevmek için yaratmıştır sevilenleri!.

Gözlerinde seyretmek için gözleri olarak yaratmıştır 'aşk'ı yaşattıklarını!..

Avam anlamaz ve bilmez bu aşkı!. Bunun aşk olduğunu!..

Oysa gerçek 'aşk' O'nun ateşine pervane gibi atılıp; varlığını O'nda yitirip; O'nun 'Baki'liğini yaşattıklarıdır gerçek 'aşık'lar!..

Özel bir fıtratla gelmişlerdir onlar, 'aşık' olmak için!.. Yaşamları boyunca bir değer taşımamıştır dünya ve içindekiler!..
Şeytan Yaşamak İçin Her Şeyi Yapar....
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
5 Haziran 2006       Mesaj #125
Misafir - avatarı
Ziyaretçi


...Aşk eski bir hikayedir ama her zaman yepyeni...Ve aşk, öyle engin bir deryadır ki, ne kenarı vardır, ne de ucu bucağı...
Sana desem ki;
'Aşk kalbin göklere yükseldiği altın merdivendir.' Bilmem yeterli ulurmu?
Aşkın ilk soluğu, mantığında son soluğudur.
Bitmeyen bir şarkıdır aşk...Dudaklarda türkü, ruhu açan baharın gelişi gibi...Nasıl, nereden gelir bilinmez, öyle sessiz ve güçlü...
İnsan kalbindeki gerçek aşk dört nala giden bir attır. Ne dizgin anlar, ne ses dinler...
Aşk insanı kılıçsız zapteder ve ipsiz bağlar.
Aşkı anlatmak, suya mektup yazmaktan farksızdır.
Aşk işte, AŞK...


Halil Yıldırım
ramsstein - avatarı
ramsstein
Ziyaretçi
5 Haziran 2006       Mesaj #126
ramsstein - avatarı
Ziyaretçi
Bu gece seninle son kez buluşuyorum
Son kez kadeh kaldırıyorum şerefine
Ve son kez dinliyorum şarkımızı
Bu gece uzun olacak biliyorum
Çünkü bütün sonları yaşayacağım bu gecede
Son kez bakacağım en güzel resmine
Bir kez daha anlatacağım aşkımı
Sana anlatır gibi
Belki yüzbininci kez
Ama bu son olacak
Sonra dans edeceğim hayalinle
Yorgunluktan düşene kadar
Hiç durmadan dans edeceğim
Çünkü son dansımız olacak
Ve son bir şiir yazacağım senin için
Son sigaramı içerken karalayacağım mısraları
Acıyı, sevinci, gözyaşını sığdıracağım
bir sigara paketinin üstüne
Yeşili anlatacağım ve maviyi
Bir mısrada beyaz olacağım
Bir mısrada siyah
Seni yazacağım tüm çıplaklığıyla
Ve gün ağardığında son kez
Doğduğum günki gibi
Güneş yüzüme vururken
Senin için son kez öleceğim...
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
5 Haziran 2006       Mesaj #127
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Bu gerçek bir öyküdür... Ne yazık ki sonu acı bir şekilde bitmiş. Aşkı
erteleyenlerin hep kaybedeceklerini savunurum. Aşkı erteleyenler ibretle okusun...
1995' te dershanenin kapısında göz göze geldik. Ben o sırada kahkahalarla
gülüyordum. Ama onun yakışıklılığı da dikkatimden kaçmamıştı. Arkadaşımın
kuzeniydi. Bu ilk karşılaşmadan on gün sonra arkadaşım "Mustafa senin gülüşüne
hayran olmuş seninle tanışmak istiyor ne dersin?" diye sorduğunda "Olur
tanışalım" dedim. Ertesi gün bir kucak dolusu gül ile gelmişti. Bir hafta sonra da
bana evlenme teklifi etti. Ben de "Bu denli yakışıklı ve zengin biri neden beni sevsin?
O bir heyecan yaşıyor ve bitecek" düşüncesi hakimdi ve sevgisine güvenmediğimi
iddia ederek "Hayır" dedim. Üzüldü, haftalarca teklifini yineledi. Ben reddettim.
Çünkü, yüreğimi değil mantığımı dinliyordum. "O çok zengin, ben orta halli bir
aileden geliyorum, o üniversite mezunu, ben hala sınava hazırlanıyorum, o çok
yakışıklı ben ise güzel ama şişman bir kızım." diye düşünüyordum. O ise tekliflerini
yenilemekten yılmadı. Beni sevdiğine, aramızda bir fark olmadığına beni
inandırmaya çalışıyordu. Bu şekilde tam üç sene geçti.
1998'de bir perşembe günü otobüs durağında beklerken omuzuma bir el
dokundu. Arkamı döndüğümde Mustafa ile karşılaştım. Yaklaşık bir senedir sadece
telefonla görüşmüştük. Çünkü o her buluşmak istediğinde bir bahane bulup onu
atlatıyordum, yüz yüze gelirsek yüreğime yenilmekten korkuyordum. Adeta
mantığımın esiri olmuştum. Onu karşımda görünce dayanamadım ve boynuna
sarıldım. Hayatımda birinin olup olmadığını sordu. "Yok" dedim ve bana yine
evlenme teklifi etti. Ona düşünmek istediğimi söyledim.
Bu arada pazar günü ÖSS sınavına yeniden gireceğimi ve okulun yerini
söylemiştim ama adını söylemimiştim. Pazar sabahı sınava gireceğim okulun
kapısında beni bir kucak dolusu gülle bekliyordu. Araştırıp sınava gireceğim okulu
bulmuş ve bana şans dilemek için oraya gelmişti. Bu sevgiyi daha fazla
ertelememeye karar verdim. "Teklifini düşündüm artık karın olmak istiyorum ve
seni çok seviyorum" diyerek onu öptüm. Dünyalar onun olmuştu sanki.
Sınavdan sonra eve telefon açtığını anne ve babasının bizi beklediğini söyledi.
Kıramadım ve ailesi ile tanışmaya gittim. Günün süprizi ise annesinin genç kızken
Mustafa' nın babası tarafından kendisine hediye yüzüğünü bana verip "Bunu söz
yüzüğü olarak takmanı istiyorum, en kısa zamanda da nişanı yaparız" demesiydi. Ve
ben o gün, o evden Mustafa' nın sözlüsü olarak çıktım. Her şey bir anda gelişiyordu.
2 Nisan akşamı beni istemeye gelecekler ve nişan yapılacaktı. Önümüzdeki iki
günü çılgınlar gibi dolaşarak geçirdik. Planlarımıza göre en geç Mayıs sonunda
evlenmiş olacaktık. Oturacağımız evin renginden, mobilyalarına varana kadar bir
sürü karar verdik. İki aile de çılgınca bir koşuşturma içindeydi. 1 Nisan çarşamba
günü alyanslarımızı almak için buluşacaktık. Öğlen arayıp işi olduğunu ve
gecikeceğini söyledi. Ona sakin olmasını söyleyip hastalığını hatırlattım ve bana seni
seviyorum deyip telefonu kapattı. Saatler sonra ablası aradı. Mustafa' nın kötü bir
astım krizi geçirdiğini durumunun kötü olduğunu ve acile kaldırıldığını söyledi.
Kulaklarıma inanamadım ve bunun 1 Nisan şakası olduğunu zannettim.
Yol boyunca bunun şaka olduğunu tekrarlıyor, hastahanenin kapısında beni
çiçeklerle karşılayacağını hayal ediyor ama hayalim değil, ablasının söyledikleri
gerçekti. Hastahanenin kapısında beni Mustafa' nın kuzeni Hakan karşıladı.Yüzü
bembeyazdı. Ne olduğunu sorduğumda "Yok artık bir şey Mustafa' da yok, o öldü."
dedi. İnanamıyordum, çığlıklar atarak hastahanenin içinde koşmaya başladım.
Yoğun bakımın kapısına geldiğimde herkes perişandı ve olanlar gerçekti. Büyük
sevdam, gerçek aşkım, mutluluk kaynağım ölmüştü. Bomboş ve soğuk bir odanın
içinde, bir sürü beyaz yataklardan birinin üzerinde beyaz çarşaf örtülmüş bir şekilde
yatıyordu. Son hatırladığım ise, çarşafı kaldırdığımda gülümseyen bir yüzle son
nefesini vermiş aşkımın yüzüydü. "Bir gün olsun seni parmağında benim yüzüğümle
göreyim, ölsemde gülerek ölürüm" demişti ve en büyük isteği oldu.
Mustafa yaşama veda edeli tam beş sene oldu. Ve ben hala sevdamı bu denli
ertelediğim ve onunla geçirebileceğim sayısız güzel güne yazık ettiğim, yüreğimi
değil mantığımı dinlediğim için kendimi affetmedim ve asla da affettmeyeceğim.
Lütfen sevdanızı ertelemeyin. Mantığınız ya da gururunuz yüzünden
yaşanabilecek mutlu günlere yazık etmeyin. Çok pişman olabilirsiniz ama unutmayın
son pişmalık fayda etmez.
Mystic@L - avatarı
Mystic@L
Ziyaretçi
6 Haziran 2006       Mesaj #128
Mystic@L - avatarı
Ziyaretçi
Sonludur aşk da
Güzel anılar biriktirdim senden,
Dudağıma solgun gülücükler getiren.
Özenle sakladım belleğimde,
Bir yığın oldu daha şimdiden.
Nasıl olsa bir sonu olacaktı bu aşkın,
Bir gün apansız gerçekleşiveren.

Bir terazinin durgun pirnç kefesine
Pat diye inince kara kiloluk,
Nasıl kalkar havaya birdenbire
Boşa kalan zavallı kefe.
Nasıl titreşir terazi uzun süre,
Denge sağlanıncaya kadar başka şeylerle.

Anılarla bozdum o dengeyi ben önce,
İkimiz için de yaptım bunu.
Yaşadığımız günlerden biriktirdim sessizce,
bir kefede sana hiç sezdirmeden.
Koyabilirsin kara kiloyu artık,
Bak, terazi nasıl kolay gelecek dengeye.

Mutmluydum yine de ben kendimce
senin girdilerin, çıktılarım benim
Doğrusu uygundu birbirine,
Yanyana gelince, bir resmi tamamlayan.
Vazgeçilmezdi ellerin sonra,
Yangınımdan yorgar, döşek kaçıran.

Ama inan sonludur aşk da,
Kovalar sonunu kendi kendinin.
Bana bir uçurum gerek şimdilerde,
Yeterince dik ve derin.
Bir çavlan istiyorum çünkü,
Kırmak için kristalini hayatın ve şiirin
ramsstein - avatarı
ramsstein
Ziyaretçi
7 Haziran 2006       Mesaj #129
ramsstein - avatarı
Ziyaretçi
gör küçüğüm

öyle bakma küçüğüm
ne hayat bezgini
ne düş gezgini
hallerim
doğduğun an kadar gerçeğim

sevdiğim başka
sevdam başka
usunu zorlama
ayrımına varamazsın
kafi gelmez yaşadıkların

aşk ateştir küçüğüm
kıvılcım sevgi
aşkın hibesi

bak yeryüzüne
gücü narında
en gizli yerinde
direnir hoyrat ellere
nasıl bahşederdi
onca güzelliği
sönseydi

eğil küçüğüm eğil
uzanma yükseğe
büyümez bükülürsün
yıldızın kırpışı aşk değil
narın kabuğa aksidir

bakma çiçeğe böceğe
altı üstü alış veriştir
sıyırmak kabuğu
teni aşmaktır
aşk hücreden hücreye
akmaktır

tütme için için
ölümdür
korkma ateşten parla
yardan yaren edendir
durma küçüğüm
yorulursun
yürümektir aşk
ölümün üstüne üstüne
varmaktır
en ötesine

değildir yanmak yakınmak
oda odun katmaktır
sıçramak kıvılcım kıvılcım
sevgi sevgi açmaktır

sorma küçüğüm
ne günlük ne yıllıktır
tutulmaz sorulmaz hesabı
aşk ayrıcalıktır

Neşecan Çöm
Mystic@L - avatarı
Mystic@L
Ziyaretçi
7 Haziran 2006       Mesaj #130
Mystic@L - avatarı
Ziyaretçi
Bu Bizim Şiirimizdir
Bir suyun akışına dalar gibi kalıyoruz
O zaman gün sızıyor saçaklardan ince ince
Biz birbirimizi karşılıksız sevmeye başlayınca
Birlikte bir kirazı dişler gibi oluyoruz
Uzun bir kervan gibiyiz güneşte ağır ağır
Aydınlığı iki ayrı sevinç gibi yaşıyoruz
İki ayrı sevinci bir bütünde eriterek
Şurada otursak mı yürüsek mi biraz daha
Ötelere uzanmadan köşeyi bile dönmeden
Birkaç yüzyıl sonraki bir şiiri okur gibi
En küçük bir kıpırtıda sonsuzluğa varıyoruz
Üşütür gibi titreten buydu az önce bizi
Şimdi denizin sesiyle rüzgar belki de aynı şey
Bu senin saçların mı yoksa benim saçlarım mı
Aramıza girmeye çalışan yaramaz bir esinti mi
Uzun uzun düşünmeye başlamadan
Bütün zamanları birden şimdiye damıtarak
Bir kuşun kanadını öper gibi kalıyoruz.

Benzer Konular

6 Kasım 2015 / ThinkerBeLL X-Sözlük
11 Mart 2012 / Mira Edebiyat
 Sonsuz
14 Şubat 2013 / buz perisi Matematik