Arama

Affetmek - Sayfa 18

Güncelleme: 11 Mayıs 2012 Gösterim: 81.233 Cevap: 258
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
30 Ekim 2007       Mesaj #171
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Affet sevdimtesadüf müydü aramadan bulmak

Sponsorlu Bağlantılar
Yoksa bulduğumuz kişide mi arıyorduk aşkı?

Boş verdim

Ben alıştım da, seni bu kadar çok sevmeme

Omuzlarımdaki melekler şaştı

Ve bir bilsen, yokluğunda ne uykularım kaçtı

Kenar mahallenin fakir sokağında, oyuncakları kırıldı diye annesinden dayak yemiş masum bir çocuğun

Gözyaşlarını biriktirdim sana...

Gidersen ağlarım belki

Ama sen hep gül

Gözlerindeki güneş batmasın yeterki...

Tabiata inat,

Hiçbir çiçeğe benzemeyen bakışların her an beynime kazılır.

Söylesene, sen şiir olmuşken, sana şiir mi yazılır...

Mecnundan nasihat aldı yüreğim

Ferhat tan kuvvet
Seni bu şiir rahatsız ettiyse, ne olur beni affet
Korkmaz Bıçkın
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
6 Kasım 2007       Mesaj #172
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Hatırla Aşkım

Sponsorlu Bağlantılar
Unutulmaz anları vardır hayatın
Islak kirpiklere takıp kalan
Zamana meydan okuyan
Biz de öylesine yaşadık seninle
Öylesine sevdik
Hatırla aşkım...
Kahır dolu rüzgarlar esiyor içimde
Yıkılıp kalıyorum bu sağır akşamlarda
Beni sensizliğe nikahladılar
Yenildim duygularıma
Yenildim gururuma ağlayamadım
Şimdi sanadır bu ağlayışım
Hatırla aşkım..
Gözümde dağlar gibi büyüyor hasretin
Gelip gelip özlemin doluyor içime
Yokluğunda şair kesildi gönlüm
Artık hep hüzzamdan çalıyor şarkılarım
Sen de nasıl sever nasıl söylerdin
Hatırla aşkım..
Oysa nelere katlandı bu gönül
Ne acılara halay çekti bu yürek
Ne ihanetlere gülüp geçti bu gözler
Bir yokluğuna alışamadım
Bir de sensiz bu akşamlara
Unutamam demiştin giderken bana
Ben de unutamadım
Bu bizim son yeminimizdi
Hatırla aşkım..
Biliyorum şimdi saçlarını yaban eller okşuyor
Gözlerine başka gözler gülüyor
Gözlerin ki gördüğüm gözlerin en güzeliydi
Varsın adı hasret olsun artık bu sevdanın
Varsın sonu ayrılık olsun bu romanın
Bitmedi bitmeyecek bu şarkım
Nerede olursan ol
Kiminle olursan ol
Hatırla aşkım..
Hatırla
Yanındayken bile özlerdim seni
Şimdi içimde bir başka yangın
Şimdi gözlerimde en ıslak bakışın
Ölmek kaderde var biliyorum
Her şeyin sonu yakın
Ama sen de bil ki
Yağmurlarca sevdim seni
Yağmurlarca sana yandım
Hatırla derya gözlüm
Hatırla Aşkım..


isimsiz kral
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
7 Kasım 2007       Mesaj #173
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Unutmak ne varsa kötülükten yana
İnmek sevilen gözlerin derinligine
Öyle mutlu, öyle sarhoş, alabildigine
Bin yıl içmek o sulardan kana kana
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
7 Kasım 2007       Mesaj #174
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Hesap


Bu dünyanın tapusunu verseler
İstemem dünyayı bana dar gelir
Haram yeyip zengin oldum diyenler
Giderken götüremez bırakırda giderler

İnsanları kandırmak için hacca gidenler
Tanrıya borcunu ödedi zannederler
Devlet hakkı yetim hakkı yiyenler
Er geç onun hesabını verirler

İnsanlar insan gibi bir birini sevseler
Helali haramı düşünerek yeseler
Giderken kefenin cebi yok deseler
Tanrı huzurunda kolay hesap verirler

Ali sıraladı yine yazdı bir şeyler
Düşünüp yazarken bitti şişeler
Kendi kazdığı çukura kendi düşenler
Onlar hesabını bu dünyada verirler.

isimsiz kral
KENCISii - avatarı
KENCISii
Ziyaretçi
9 Kasım 2007       Mesaj #175
KENCISii - avatarı
Ziyaretçi
Ben mi? Evet..
bir gün çıkıp gideceğim kapıları, evleri, dergileri, hüzünleri bırakarak..
bir çiçek merhaba diyecek..
hoşgeldin diyecek dağ..
orman gülümseyecek..
anımsayışların, bekleyişlerin, ümitlerin ya da ümitsizliklerin
hırsların, yarışların, tasaların kalktığı yerde
tam anlatının kaldığı yerde başlayacak şiir..
hiç kimseye seslenmeyen, kendi kendine yeten sadece..
kendi mantığı, kendi güzelliği içinde tutarlı..
ama halkın yaşantısı girecektir oraya, çünkü yaşayan büyük
bir şeydir halk..
deniz ve ufuk girecek, karınca yuvaları, gökyüzü, kozalaklar
ve kopuk ve artık hasetsiz bir aşk..
yani sevişmek denizle, koşulsuz, önyargısız, hesapsız..
yani uzanmak ve düşünmek binlerce yıl..
doğan, ölen ve yaşayan şeyleri..
doğumu, ölümü ve yaşamayı
yani dingin ve büyük olan herşeyi anlatmak..
Ben mi? Evet. Çıkıp gideceğim bir gün..
tasasız, gözyaşsız, geride birşey bırakmadan ve birşey beklemeden ilerde..
sadece yağmur sularından pırıl pırıl bir yürek
artık kendi kendinin anlamı ve nedeni olan yürekle...

dnenkalpler2bh7wzsl1fu0
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
9 Kasım 2007       Mesaj #176
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Aşkı yaşamak çok ağır geldi sana
Sen alışmıştın her önüne gelenle olmaya
Sıktı seni hergün aynı ben ve aynı sen
Ama hiç halim yok seni döndürmeye
Sana değiş diyen olmadı ki
Zorladın kendini buna
Sen yine olduğun gibi ol
Bir bilsen başkası için değişmek ne saçma
Sevgi belirtisi değil bu birtanem
Boyundan büyük işe girdin sen
Kompleksli insanlar gibi oldun
Ayıp mıydı yaptıkların,arsız mıydı ruhun
Ben kanun değildim,neden bana uydun
Değişmek için değişirsen
Elinde 2 tane sen bulursun
Kafan karışır,birbirine geçer yaptıkların
Gereksiz zamanlarda sus pus olursun
Sen yine olduğun gibi ol
Senin gibi çok var ortada
Elbet orta yolu bulursun birgün
Sana karşı değilim,anlıyorum
Zorda olsa denemen güzeldi
Elinden gelen buydu biliyorum..


i.k
H€L€N - avatarı
H€L€N
Ziyaretçi
11 Kasım 2007       Mesaj #177
H€L€N - avatarı
Ziyaretçi
Kırkıncı Oda
Ne kadariniz gercek sizin,
kirk odali satonuzun kirkinci odasindaki
kilitler altinda sakladiginiz gercek
duygularinizla,
gercek dusuncelerinizin ne kadari yansiyor
hayatiniza,
soylenmeyen neler var kuytularda,
hani kendinizden bile sakladiginiz,
bir sinir kriziyle ya da buyuk bir aciyla
yahut da muhtesem bir sevincle kabugunu catlatipda
ortalara dokulecek neler biriktiriyorsunuz
icinizde...???
Ne kadariniz kendi sahtekarliginizin esiri?
Sevip de soyleyemediginiz,
ozleyip de aciklayamadiginiz
ya da sevmeyip de sevginizin eksikligini icinize
gomdugunuz oluyor mu,
korkakliklar var mi,
kalleslikler var mi,
yoksa diplerde saklanan cesaretiniz bir isaret mi
bekliyor...???

Gorundugunuz insan misiniz siz,
yoksa bir define arayicisi hazineler mi bulur
icinizde
ya da yikilmis bir kentin harabelerini mi
tasiyorsunuz?
Derununuzda neler sakliyorsunuz?
Ne kadariniz gercek sizin?

Ulkenizle ilgili dusuncelerinizi soyluyor musunuz,
yoksa basinizi belaya sokmayacak kadar akillimisiniz,
gercek dusuncelerinizi basbasa konusmalara mi
sakliyorsunuz,
acikca konusanlari biraz aptal buluyor musunuz?

Gunahlardan yapilmis hayaller var mi icinizde,
gunahtan korktugunuzdan bunlari saklayip
Tanri'yi mi kandirmaya ugrasiyorsunuz?
Gunahlari sevmiyor musunuz, seviyor musunuz
yoksa...???

Uzun bir yolculuga cikar gibi
duygularinizla dusuncelerinizi denklere
sarip da iclerinizde bir yerlere mi
yerlestirdiniz,
bir gun yolculuk bitince acmayi mi dusunuyorsunuz
aslinda yolculugun hic bitmeyecegini ve
denklerinizi
hic acmayacaginizi bilerek...
Birgun cildirsaniz da
butun duygularinizla dusuncelerinizi acikca
soyleseniz,
neler duyacagiz sizlerden,
gizli palyacolar mi cikacak ortaya,
yoksa korkakligin altinda,
bir istiridyenin icinde buyuyen inciler gibi
buyumus yigitlikler mi?

Kizginliklariniz yok mu sizin,
ofkeleriniz, isyanlariniz?
Asklariniz yok mu?
Kendi sahtekarliginiza ne kadar esirsiniz?
Esaretten kurtulsaniz da gercekler dokulse ortaya,
kendinize sasar misiniz,
hic dusundugunuz oluyor mu kirkinci odada neler
var diye, hangi unutulmaya calisilmis sevgililer,
dile getirilmeyen ozlemler,
soylenmeye soylenmeye birikmis ofkeler,
hangi bosvermislikler,
hangi inkar edilmis arzular yatiyor diplerde?

Ne kadariniz gercek sizin?

Kimselerden korkmadiginiz kadar korkuyor musunuz
kendinizden?
Sehrin isiklarinin bulutlara yansidigi
turuncu piriltili kulrengi bir gecede,
simseklerle bosanan yagmur basladiginda
satonuzun odalarinda bir gezintiye cikiyormusunuz,
agir agir yaklasip o kirkinci odaya aciyor musunuz
kapiyi usulca, gordukleriniz aglatiyor mu sizi,
bu kadar gercegi o odada saklayip,
hayati yalandan yasadiginizi farketmek nasil bir
sarsinti yaratiyor?
yoksa, ne gokyuzune vuran isiklar, ne yagmur, ne de
issiz gece,
sizin kirkinci odaya yaklasmanizi saglayamiyor mu,
korkuyor musunuz kendi gerceklerinizden,
kirkinci odaniz size de mi kapali,
kendi kendinize bile mahrem misiniz?

Ne kadariniz gercek sizin?
Ne kadariniz kendi sahtekarligina esir?
Biktiginiz olmuyor mu kendi yalanlarinizdan,
hic kendinizden sikildiginiz olmuyor mu,
kendinizi bir yerlerde terkedip de gitmek
istemiyor musunuz,
butun yalanlarinizdan uzak bir yere?

Soyle rahatca butun duygularinizi,
butun dusuncelerinizi soyleyebileceginiz bir diyara,
kendinizi bile yaniniza almadan.

Ah aslinda ben onu seviyordum diye aglayacaginiz
kimleri sakliyorsunuz koynunuzda,
yuksek sesle elestirip de
icinizden hak verdiginiz hangi dusunceler var,
kendinizi akilli bulurken aslinda gizlice kendi
korkakliginizdan utandiginizin itirafini nerelerde
gizliyorsunuz?

Ne kadariniz gercek sizin?
Ne kadariniz kendi sahtekarligina esir?

Bunu hic dusundugunuz oluyor mu
yoksa bunu dusunmek bile yasak mi size?
Neler var kirkinci odada?
Otuzdokuz odadan yapilmis hayatinizi,
kirkinci odanin kapisini acmamak icin yalandan mi
yasiyorsunuz?
Niye yapiyorsunuz bunu?
Açsaniza kirkinci odayi yagmurlu bir gecede
belki...
Belki de hiç açmazsiniz,
kapali bir odayla yasarsiniz butun ömrünüzü,
kendinizden sikilarak...
.
Ahmet Altan
H€L€N - avatarı
H€L€N
Ziyaretçi
11 Kasım 2007       Mesaj #178
H€L€N - avatarı
Ziyaretçi
siir10120
Senin açmadığın bahçeye yağmur düşermiş
Bülbül konarmış gül dalına bana ne,
Sensiz hüzün yüklü baharlar
Gecenin rengini taşır sabahlar
Dört bir yanımda ahlar, siyahlar
Düğün varmış köyde
Bayram gelirmiş şehre

Bana ne!
Hep mayısları bekledim,
gül bahçelerinin gül yüzünde
gül yüzünü aradım.
Bülbül oldum dağlara düştüm aşkından.
Feryatlarım tutuştu gül rengini aldı
ama gül açmadı sığ bahçemde.
Gayri sevdalara tutuldum,
bir zaman avundum öylesine.
Sönmedi içimdeki yangınlar
her baktığımda o yare
sana olan vefasızlığımı hatırladım.
Dön artık yeniden rüyalarıma
terk etme ne olur düşlerimi
biçareyim boynu büküğüm.
Yok başımı okşayanım, elimden tutanım,
renklerinin kuşağına saranım
beni de yanına alanım, bu da benden diyenim.

Öksüzüm, yetimim işte.
Diken kaldım gönül bahçemde
göz yaşı dökemedim yüreğimin çölüne.
Hani söz vermiştim asi kalbime
senden başkasını sevmeyecektim.
Bakmayacaktım bir başka sevdaya.
Kaç defa kapına geldim ama dokunamadım
utandım çünkü vefasızdım, duyarsızdım.
Bilmem kaç defa ihanet ettim aşkıma...

Vefasızım gör işte...
Sensiz baharlar,
hüzün yüklü bulutlar gibi döner başımda
Sensiz baharlar, hazan taşır bağrında.
Sensizlik yüreğimde derin çukurlar açtı.
Bekletme beni çöl zambağım,
tüm vefasızlığımla yinede kapındayım.
Sırtıma sardığım çantamda azığım tükendi
çeşmelerin suları ne kadar soğuk aksa
yüreğimin yangını o kadar artıyor.
Irmakların peşinden koşturdum bir yudum diye,
boş denizin koynuna sığındılar.
Denizlere el açtım bir merhamet dilendim,
yağmurlara karıştılar.
Yağmur bekledim baharları gönül ateşime
bir damla düşmediler.

Yangınım işte
Türkülerim sazıma inmiyor,
şiirlerim sözüme uymuyor
gecenin perdesi arkasında
yıkıldığımı kimseler duymuyor.
Göz yaşı ısmarladım nev baharlara
hani doyası ağlamak için.
Hani o gül kokunu hissedebilmek için
kaç gül kopardım dalından.
Sevdanın tadına doya bilmek için
tadında bal aradım bulamadım.
Yoruldum işte
Al beni de kurtar buralardan,
buraların karı fazla, boranı fazla
tozu fazla, nazı fazla çekilmiyor.
Hani baharı da olsa, çiçeği de açsa,
bulutsuz gökyüzü, beyaz denizi de olsa
sensiz bir anlam ifade etmiyor.
Kelimelerim yorgun düştü
eğik başlı cümlelerin arasına
mısralarım, ritim tutturamadı,
katılamadı şiir kervanına.
Çöl gecelerinde yıldızlara Leyla’yı soran
Mecnun gibi şaşkınım.
Sensiz bahar gelmiş, gül açmış bahçelerde,
bülbül konmuş dalına,bana ne.
Sen yoksun, kokun yok, rengin yok, tadın yok.
Seni getirmedikleri için dargınım baharlara
Dargınım işte
Seni açmadığı için bahçeler
kırgınım,.

Kırgınım işte!

Yinede kapındayım...

Deniz Mavi


Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
11 Kasım 2007       Mesaj #179
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Anladım ki; çarelerim mecnun ile gömülmüş

aynı şey,
ha sen gitmişsin,
ha ölüm yanaşmış kıyıma
ne farkeder sevdiğim
sevdiğini söylerken
toprak tenime karışmışsa.
avuç avuç istemedim ki senden sevgiyi
dirheminle yasıyorken.
ne sana kızdım ne kendime
ne de beni yarım koyan sevdama
doğmak dururken...

ne görenim görür, ne yazar yazanım
unuttum beni
affet!
oysa ne kadar sürçerdi dilim
türküler söyleyeceğim diye yollarında
gelince davullar çalardı ya içimde
giderken ise yıkılırdı bedenim
ürperirdim
ne söylediklerime kızdım
ne beklemelerime
ne de türkülere
ölememek dururken...

bazen tadıydın çorbamın
zehirdin içerken seni bazen
kimi nehirdin
seni kulaçlamaktı
yasamak, nefes almak..
anladım ki; çarelerim mecnun ile gömülmüş
ne de sen leylasın yar
ne yasamadıklarıma kızdım
ne yapamadıklarıma
ne de suskunluğuma
gitmemek dururken...


i.k
H€L€N - avatarı
H€L€N
Ziyaretçi
12 Kasım 2007       Mesaj #180
H€L€N - avatarı
Ziyaretçi
AFFEDILMEYEN

Bilmeyeceksin
Ne düsündügümü
Ne hissettigimi
Affetmeyecegimi
Bilmeyeceksin

Dumanlar basimin üstünde halka halka oldugunda
Aklima geldigini
Her aklima gelisinde
Yine bir deprem yeri oldugumu
Affedilmeyecegini
Bilmeyeceksin

Sarardiginda baharlar
Basimin sola düstügünü
Sol yanima bir yaprak düstügünü
Giderken buralardan
Düslerimde neler oldugunu
Affetmeyecegimi
Bilmeyeceksin

En güzel siirlerimi de bilmeyeceksin
Bir gün oturup karsima
Gözlerimde neler yazdigini
Artik okuyamayacaksin
Affedilmeyecegini
Bilmeyeceksin

Seni sevdigimi unutacaksin
Sonra da bilmeyeceksin seni sevdigimi
Kalkip giderken ardinda neler kaldigini
Sormayacaksin
Önce merak etmeyeceksin
Sonra unutacaksin
Bilmeyeceksin

Kahramanlik ne care
Elden gelmez namertlik ki
Bu can kac ben tasir
Bilmeyecekler
Gelmez kalbine üflesem nefesim
Üflemeyecegim
Bilmeyeceksin

Daha nice daglara yetmez ki gücüm
Yazsam seni yagmura tükenmez ki icim
Bir gergef dokur ki yara icimde bicim bicim
Bu onulmaz yaralarima bir kavlin kâfidir
Söylemeyecek dillerim
Bilmeyeceksin
Daha da ötesi
Affedilmeyeceksin...

A.samet Akdemir

Benzer Konular

14 Ocak 2013 / ThinkerBeLL Müslümanlık/İslamiyet
17 Haziran 2009 / nünü Rüya Tabirleri
1 Aralık 2015 / _Yağmur_ X-Sözlük