Arama

Sağlıklı Yaşam ve Bilgiler - Sayfa 8

Güncelleme: 20 Ocak 2015 Gösterim: 598.185 Cevap: 719
Mystic@L - avatarı
Mystic@L
Ziyaretçi
25 Nisan 2006       Mesaj #71
Mystic@L - avatarı
Ziyaretçi
Sigaranın Vücuda Zararları Nelerdir?

Sponsorlu Bağlantılar
Genel olarak bulunduğunuz ortamlarda kötü ve ağır koku yayılır.
Cildiniz bozulacağından cilt karalığı ve yaşlı gösterme belirtileri başlar.
Dişleriniz kirli ve pis görünümlü olmakla beraber, dişeti hastalıkları baş gösterecektir.
Ağız ve yutakta tat alma eksikliği başlar ve kanser riski artar.
Gırtlak ve nefes borusunda iltihaplanma, ses tellerinin zarar göstermesinden başka kansere yakalanma ihtimali fazlalaşır.
Kalp ve damarların görmüş olduğu zarar ve tahribattan dolayı kalp krizi damar tıkanıklığı, tansiyon yükselmesi gibi sakıncalar ortaya çıkar.
Beyinde felç, ileri yaşta bunama (Alzheimer) görülür. Her nefeste 50bin hücrenin ölümüne sebep olur.
Gözlerde katarakt ve ileri yaşta körlük meydana gelir.
Burunda koku alma duygusu azalır.
Akciğerlerde kansere yakalanma, Bronşit ve amfizem gibi rahatsızlıklar meydana gelir.
Mide ve yemek borusunda karama, ülser ve kanser oluşumunu fazlalaşır.
Pankreas kanseri riski artar.
Rahim ve yumurtalıkta kısırlık, çocuk düşürme, sakat ve eksik doğum, erken menopoz, rahim kanseri gibi tehlikeler oluşur.
Testisler ve cinsel organlarda iktidarsızlık, ereksiyonda azalma, döllenme yetersizliği, kalıtımsal bozukluklar meydana gelir.
İdrar kesesinde mesane kanseri meydana gelir.
Ellerde, parmaklarda sararma, tırnaklarda, zayıflama görülür.
Kemik ve iskeletlerde kemik erimesi meydana gelir.
Kol ve bacak damarlarında çeşitli hastalıklar oluşur.
Kılcal damarlar, el ve ayaklardan başlayarak, kol ve bacaklara kadar tıkanıp bu organların kesilmesine (Burger hastalığı) kadar varan hastalıklar oluşur.
Vücutta, yorgunluk, uykusuzluk, ruhsal gerilim, stres, performans düşüklüğü, reflekslerde azalma oluşur.
Anne ve baba mirası olarak; Sigara içen babaların, çocuklarında kanseri önleyen gençliği yok olmaktadır. Hamileliğinde sigara içen hanımların bebekleri %10-15 eksik kilolu doğdukları gibi zeka eksiklikleri de görülür.

Pollyanna - avatarı
Pollyanna
Ziyaretçi
25 Nisan 2006       Mesaj #72
Pollyanna - avatarı
Ziyaretçi
Sağlımız İçin Biraz Daha Dikkat LÜTFENNN!!!
CocaCola'nın Son Oyunu: TURKUAZ Gerçeği Dün gece eve dönerken su almak üzere markete uğradım.
Sponsorlu Bağlantılar
" Görevliye şöyle sordum :
1,5 lt su var mi? Ama Turkuaz dışında lütfen" Turkuaz
cıktığından beri bu şekilde su alıyordum artık. Para verip kötü
su içmeye hiç niyetim yok... Marketteki adamın dediklerini aynen
aktarıyorum:
Abi ben o sudan satmıyorum. İnan ki gelen müşteriden onda
dokuzu senin söylediğin şeyi söylüyor" Peki neden halen daha
satıyorlar diye sordum. Abi turkuaz suyu, marketlere bedava veriliyor.
Satarsankâra geçiyorsun, satmazsan oylece duruyor. Ama ben satmiyorum, cünkü
alanyok".
Uzun soze gerek yok; hickimse almazsa, hickimseye satamazlar...
Lütfen okuyun, okutun! Bir şeye dikkatinizi cekmek istiyorum.Türkiye'de bazi
şişeli
Icme sulari dogal kaynak suyu degil. Dogal kaynak sularinda devlete
para odemeniz gerekiyor, arti bu tesislerin yatirim maliyeti cok yüksek.
Dolayisiyla, mesela COCA COLA ne yapti?Uludag'dan kaynak suyu
araştırmalarında maliyetleri yüksek buldugu icin BURSA/KESTEL
deki C.Cola fabrikasinda, derin kuyu pompalariyla ovanin suyunu
cekerek bunu da tersosmos'dan gecirip filtre ederek hem Coca Cola
meşrubatini hem
de TURKUAZ'i şişelemeye başladi.TURKUAZ'in etiketinin üst ve
altindaki Kahverengi şeritlere dikkat edin...
SOFRA ICECEGI yazar...
Devlet, C.Cola'nin uyanikligini kanuna uydurmak
ve uyanikliga yapilacak itirazlari bertaraf etmek icin boyle bir
kural cikardi... Binlerce donümlük tarim arazisinin bulundugu ve Coca Cola
haric
hic bir isletmeye Derin Kuyu Pompasi cakma IZNI VERILMEYEN Kestel
ovasinda, yeraltindan cekilen su, filtre edilip daha sonra
icine bazi mineraller katildiktan sonra Türkiye'nin en ücra kasabalarinda
bile satiliyor ve likir likir iciliyor. Bazi yazlik kasaba ve koylerde
neredeyse TURKUAZ harici icme suyu bulamazsiniz. Cünkü dagitim
agi cok güclü... Bayilere baski bile oldugu yolunda duyumlar aldim.Turkuaz
icmeye devam edecekseniz, unutmayin... Yapay bir Su Iciyorsunuz.
Duyarli bir vatandaş olarak konuya dikkatinizi cekerim. Her tarafi dogal
kaynak sulariyla dolu memlekette, millete kuyu suyunu zorla ve de üstüne
para alarak iciriyorlar. Icmeyin arkadaşlar!

Y.Doc.Dr...Cemalettin CAMCI
Firat Universitesi Genel Cerrahi AD
Elazig-Turkiye
Son düzenleyen GusinapsE; 28 Nisan 2006 17:50
Mystic@L - avatarı
Mystic@L
Ziyaretçi
25 Nisan 2006       Mesaj #73
Mystic@L - avatarı
Ziyaretçi
SİGARA KONUSUNDAKİ GERÇEKLER

Dünya sağlık örgütü istatistiklerine göre dünya ülkelerinin birçoğunda en çok rastlanan ve en çok ölüme yol açan nedenler arasında ilk sırayı akciğer kanseri alıyor. Son 40 yılda yüzde 250 oranında artış gösteren akciğer kanserine sadece ABD'de her yıl 160 bin kişi yakalanıyor. Türkiye'de ise her yıl 30-40 bin kişide akciğer kanseri görülüyor. SİGARA KONUSUNDAKİ GERÇEKLER

Dünya sağlık örgütü istatistiklerine göre dünya ülkelerinin birçoğunda en çok rastlanan ve en çok ölüme yol açan nedenler arasında ilk sırayı akciğer kanseri alıyor. Son 40 yılda yüzde 250 oranında artış gösteren akciğer kanserine sadece ABD'de her yıl 160 bin kişi yakalanıyor. Türkiye'de ise her yıl 30-40 bin kişide akciğer kanseri görülüyor.

Tütünde sağlığa zararlı hangi maddeler bulunuyor?

En iyi bilinen ve en tehlikelileri karbonmonoksit, nikotin ve katrandır.

2. Bu maddeler nasıl öldürücü etki yapar?

Karbonmonoksit: Arabaların egzoz gazının aynısıdır. Kanın oksijen taşıma yeteneğini azaltır.

Nikotin:Kokain ve Morfin kadar bağımlılık yapar. Kan basıncını (tansiyon) ve kalp hızını arttırır. Karbonmonoksit ile birlikte koroner arter hastalığı ve beyin damar hastalığına yol açar.

Katran: Kanserojen (kanser yapıcı) olup akciğer kanseri, anfizem ve kronik bronşit yapar.

3. Düşük katran ve nikotin içeren sigaralar az mı zararlıdır?

Hayır. Kanda azalan miktarları telafi etmek için alişkanlığı olanlar daha fazla içer ve daha cok içine çeker.

4. Filtreli sigaralar zararsız mıdır?

Hayır. Filtre karbonmonoksit ve diger zehirli gazları temizlemez. Filtreli sigara içicisi yine de kalp hastalıkları ve inmeye (felç) yakalanabilir.

5. Sigara neden kadınlara daha zararlıdır?

Menepoz 5-10 yıl daha erken olur. Doğum kontrol hapı kullanan kadınlar arasında sigara içenlerin, içmeyenlere göre kalp krizi geçirme şansı 10 kat fazladır.

6. Dünyada sigara tüketimi ne kadardır?

Gelişmiş ülkelerde 15 yaşın üzerinde sigara içenlerin günde ortalama 7-10 sigara içtiği saptanmıştır.


GusinapsE - avatarı
GusinapsE
Ziyaretçi
25 Nisan 2006       Mesaj #74
GusinapsE - avatarı
Ziyaretçi
Ailevi Akdeniz Ateşi
Türkiye, Kuzey Afrika ülkeleri, Ermeniler, Araplar ve Yahudilerde görülen kalıtsal özelliği ön planda olan bir hastalıktır. Hastalığın ana karakteri tekrarlayan akut (birden başlayan), kısa süreli, ağrılı peritonit (karın zarı iltihabı), plörit (akciğer zarı iltihabı) ya da artrit (eklem iltihabı) atakları olmasıdır, buna deride kızarıklık da eklenebilir. Hastaların bir bölümünde böbrek etkilenebilir ve bu durum amiloidoz olarak adlandırılır. Nadir olarak amiloidoz dışında da böbrek tutulumları ve damar iltihabı görülebilir. Böbrek tutulumu böbrek yetersizliğine neden olabilir.
FMF geni ( MEFV ) 16 numaralı kromozomun kısa kolunda yer alır. 10 eksondan oluşur ve 781 aminoasitli bir protein sentezler. Genin klonlanmasıyla birlikte hastalıkla ilgili mutasyonlarda tanımlanmaya başlamıştır. Hastalığın en önemli ve hayatı tehtid eden komplikasyonu sekonder amiloidosis gelişimidir. Nedeni açıklığa tam kavuşmuş değildir. Türk toplumunda diğer etnik gruplara göre daha sık görülür (%0,1). Bir diğer inflamatuar hastalık olan Behçet Hastalığında MEFV genine ait M694V ve V726A mutasyonları sağlıklı kontrollere göre daha sık bulunmuştur. Romatoid Artritte ise E148Q mutasyonunu taşimak amiloidosis gelişme riskini 7 kat arttırmaktadır.

Nedeni
Son zamanlarda bu hastalıkta "Pyrin" adı verilen bir gende mutasyon (değişme) olduğu saptanmış olmakla birlikte, tam olarak neden geliştiği bilinmemektedir.

Tanı
Atak geçiren hastalarda tanı klinik bulgulara, aile öyküsüne, muayene bulgularına ve laboratuvar testlerine dayanarak konur. Hastalarda genetik inceleme yapılmasının yararı sınırlıdır, çünkü bu güne kadar tanımlananan mutasyonlar FMF hastalarının ancak %80'inde bulunmuştur. Bununla birlikte, tipik olmayan olgularda genetik analizin yararı olabilir.

Tedavi
1973 yılında ortaya atılan, günde 1-2 mg devamlı kolşisin tedavisinin ve hastaların önemli bir bölümünde çoğu hastada atakları ve amiloidoz gelişimini önlediği saptanmıştır. Bununla birlikte, tedaviye uyum göstermeyen hastalar ve kolşisine başlamadan önce amiloidoz gelişen kişiler için amiloidoz hala karşılaşılan bir problemdir. Kolşisinin atakları nasıl önlediği ya da amiloidoz gelişimini nasıl engellediği bilinmemektedir. bununla birlikte, kolşisinin FMF ataklarını önlemedeki etkinliğinin amiloid oluşumunu durdurmak olmadığı bilinmektedir. Çünkü kolşisin tedavisi uygulanan bazı hastalarda atakların sıklığı değişmezken, amiloidoz gelişimi durmaktadır. Kolşisin tedavisinin FMF hastaları için güvenli ve uygun bir tedavi olduğu bilinmektedir. Kolşisinin bebek üzerinde zararlı bir etkisi gösterilmemiş olmakla birlikte, hamile FMF hastalarına amniyosentez yapılması (bebeğin içinde bulunduğu su kesesinden örnek alınması) ve fetüsün genetik incelemesinin yapılması önerilmektedir.

arwen - avatarı
arwen
Ziyaretçi
26 Nisan 2006       Mesaj #75
arwen - avatarı
Ziyaretçi
Neler Allerjiye neden olabilir?
Bazı yiyecekler
Hayvan tüyü
Bekletilen yiyeceklerdeki kimyasal maddeler
Kozmetik ürünler
Çiçek tozları
Ev tozları
Böcek ısırıkları
Soğuk-sıcak
Bazı ilaçlar
Allerji sadece solunum yolu ile alınan ya da yediğimiz yiyeceklere mi karşıdır?
Hayır, yukarıda saydığım nedenlerden anlaşılacağı gibi deri yolu ile (temas yolu ile) de olabilir. Sonuç olarak allerji solunum, sindirim ve deri yolu ile olabilir.


Allerji belirtileri nelerdir?
Genellikle hapşırık, burun akıntısı, göz sulanması, kızarması ve kaşıntısı, deride döküntü, kızarıklık, kaşıntı ve bazen de bazı organlarda şişlik (avuç içi, göz kapağı, dudak v.b ) ve solunum güçlüğü allerji belirtileri arasında sayılabilir.
Burun akıntısı, hapşırık aynı zamanda grip belirtileri değil midir? Nasıl ayırt edilebilir?
Bu belirtilerin ne zamandan beri olduğu önemlidir. Gripte belirtiler kısa sürelidir ve tedavi ile geçer. Allerji belirtileri genellikle süreklidir. Gripte ise, ateş ve kırgınlık görülür ve ayrıca gözde kızarıklık olur ama kaşıntı olmaz.
Mystic@L - avatarı
Mystic@L
Ziyaretçi
26 Nisan 2006       Mesaj #76
Mystic@L - avatarı
Ziyaretçi
Aşırı bilgisayar kullanımına bağlı olarak ortaya çıkabilen şikayet ve bozukluklar ve bunlardan korunmaya yönelik öneriler:


Tekrarlayıcı harekete bağlı bozukluklar

El bileği sendromunda median sinir el bileği hizasında içinden geçtiği el bileği kanalında sıkışır, yapısı bozulur ve işlevini yapamaz. Median sinir, küçük parmak ve yüzük parmağının dış yarısı hariç, elin iç yüzünün duyarlığını ve el ayası içindeki bazı kasların ve baş parmağı hareket ettiren bazı kasların çalışmasını sağlar. Median sinir görevini yapamayınca elde uyuşukluk ve ağrı, başparmak hareketlerinde ve el sıkma gücünde azalma ortaya çıkar, el becerisi bozulur, incelik gerektiren el işleri yapılamaz. Eldeki ağrı nedeniyle kişi geceleri uyanır, elini sallayarak ve silkeleyerek ağrıyı bir oranda azaltmaya çalışır. Olay bir kere geliştikten sonra tedavisi güç bazen da başarısız olduğundan hastalık hakkında önceden bilgili olup ortaya çıkışını önlemek en iyi yoldur.

Boyun kaslarında ağrı ve tutulma

Belli bir duruşta (postürde) uzun süre kalmakla boyun kasları kasılır. Bu durum boyunda, bazen boyunla beraber başın arka kısımlarında ağrı sertlik ve uyuşukluğa yol açar. Çalışırken kişinin stresli olması, monitorün baş hizasından yukarda olması, aynı baş duruşunu değiştirmeksizin uzun süre sürdürmek boyun tutulmasını kolaylaştırır.

Gözlerde yorulma

Sabit bir noktaya sürekli bakmak gözleri yorar. Gözlerin değişik yönlere hareketi göz küresini hareket ettiren 6 değişik kasla sağlanır. Ayrıca gözler yakına ve uzağa baktığında, görüntünün retinaya odaklaşmasını sağlamak için, göz merceğini bombeleştirip yassılaştıran göz içindeki kaslar çalışır. Değişik yönlere ve uzaklıklara bakmak ile değişik göz kasları çalıştığından göz yorulmaz. Sabit bir noktaya sürekli bakmak ise gözleri yorar. Ayrıca ekrandaki görüntü ve ışık ayarının iyi yapılmamış olması, monitör ışığının titreşimli olması da göz yorgunluğunda etkili olur. Bunlara uykusuzlukta eklenebilir ve böylece uzun süre bilgisayar kullanan kişilerin gözlerinde yorgunluk hissi, kızarıklık ve yanma ortaya çıkar.

Uykuya ayrılan saatlerin azalması

Bilgisayar tutkunları birazdan kalkacağım diyerek uykularından çalarlar ve gece geç vakte kadar otururlar... Oysa sabah kalkıp işe gideceklerdir. Televizyon uyutur, bilgisayar, özellikle internet kişinin aktif katkısına ve ilgisine bağlı olduğundan uyanık tutar. Bilgisayar tutkunu gecenin ikisinde, üçünde, istemeyerek bilgisayar başından ayrılır. Uyku azlığı sonucu kişi sürekli olarak kendini yorgun hisseder, çabuk sinirlenir, konsantrasyon gücü azalmıştır iş verimi düşer.
Son düzenleyen GusinapsE; 29 Nisan 2006 00:01
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
26 Nisan 2006       Mesaj #77
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Ne az ne çok terleyin

Aşırı terlemenin de terlemeyi önleyici kozmetik ürünler kullanmanın da sağlık açısından zararları bulunuyor.


Erciyes Üniversitesi Tıp Fakültesi Dermatoloji Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ekrem Aktaş, terlemenin normal oranlarda gerçekleşmesinin insan sağlığı açısından faydalı olduğunu, buna karşın terlemenin önlenmesi veya fazla miktarda gerçekleşmesinin ise zararlı sonuçlara yol açtığını söyledi.




İnsanların kış aylarında soğuk havalardan korunmak için gereğinden fazla giyinmelerinin terleme oranını artırdığını ve bazı sağlık sorunlarına neden olduğunu bildiren Prof. Dr. Aktaş, şunları söyledi:


''Terleme ve sonrasında terin buharlaşmasıyla vücudun ısı dengesi sağlanır. Ter bezlerinin yaydığı sıvı, vücuttan atıldıktan sonra buharlaşır ve böylece vücudun ısı dengesi korunur. Ayrıca vücuttaki üre, ürik asit, tuz ve diğer zararlı maddeler terleme yoluyla dışarı atılır. Böylece ter bezleri adeta birer böbrek gibi çalışarak kanın temizlenmesine yardımcı olurlar. Ancak kış aylarında fazla kalın giyinilmesine bağlı olarak meydana gelen aşırı terleme sonucunda terin soğuması halk arasında (kulunç tutulması) olarak bilinen Miyalji'ye yol açar. Bu durumda bel, boyun, omuz ve çeşitli kas tutulmaları meydana gelir.'' İnsanların yaz aylarında daha fazla terlemesi gerekirken, gereğinden kalın giysiler giyilmesi nedeniyle terlemenin kışın daha fazla yaşandığını kaydeden Prof. Dr. Aktaş, terlemenin fazla oranda gerçekleşmesinin, kas tutulmalarının yanı sıra solunum yolu ve akciğer enfeksiyonlarına da neden olduğunu belirtti.


Hava sıcaklığına göre kıyafet


Terlemeyi kozmetik ürünler kullanarak önlemeye çalışmanın sağlık açısından zararlı olduğunu ifade eden Prof. Dr. Ekrem Aktaş, şöyle devam etti: ''Özellikle koltuk altına veya yüze uygulanan terlemeyi önleyici kozmetik ürünler, ter bezlerinin ağzının kapanmasına ve dolayısıyla iltihaplanmaya neden olmaktadır. Bu nedenle hangi mevsimde olursa olsun bu tür kozmetik ürünlerin kullanılmasından kaçınılmalıdır. Terlemenin önlenmesi ile vücut sıcaklığı dengesi bozulabilir. Bunun sonucunda da ateş yükselmesi görülebilir. Tersine terlemenin fazla miktarda olması da yukarıda sıraladığımız sorunlara yol açabilir. Bu nedenle kıyafet tercihine dikkat edilmelidir. Her mevsim, havanın sıcaklığına göre terlemenin normal oranlarda gerçekleşmesini sağlayacak kıyafetler giyilmelidir.''

Son düzenleyen Safi; 7 Mart 2016 07:07
ahmetseydi - avatarı
ahmetseydi
VIP Je Taime
26 Nisan 2006       Mesaj #78
ahmetseydi - avatarı
VIP Je Taime
Amerika'da yapılan bir araştırmaya göre 'gülme beklentisi bile' stresi azaltıp bağışıklık sistemini güçlendiren hormonun kandaki seviyesini artırıyor.

KAHKAHA atarak gülmenin sağlık için çok yararlı olduğu bilimsel olarak kanıtlandı. ABD' nin California eyaletindeki Loma Linda Üniversitesi'nden Dr. Lee Berk, 'gülme beklentisinin bile' kanda bağışıklık sistemini güçlendiren hormon düzeyini artırdığını ve bunun gün boyu sürebildiğini ortaya çıkardı.

ARAŞTIRMA için 8 erkeğe komedi filmi izlettirildi, 8 erkek ise dergi okudu. Bir komedi filmi izlemeyi umanların kanlarındaki beta endorfin hormonu yüzde 27, büyüme hormonu düzeyi yüzde 87 oranında arttı. 'Stres azaltan etki', kimi deneklerde 12 ile 24 saat arası devam etti.
ѕнσω мυѕт gσ ση ツ
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
27 Nisan 2006       Mesaj #79
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Meme kanseri kadınlarda en sık görülen kanser türüdür. 35-45 yaş arası kadın ölümlerinin en sık nedeni meme kanseridir. Her 10 kadının birinde meme kanseri görülmektedir. Toplumda ortalama her 100 bin kadının 20'sinde meme kanseri vardır. Erkeklerde kadınlara göre meme kanseri daha nadir görülmektedir. Fakat bunlarda da seyir daha hızlı ve kötüdür.

Prof. Dr. Hasan Taşçı meme kanserinin nedeninin tam olarak bilinmediğini ancak burada kalıtım, beslenme şekli, sosyo-ekonomik durum, regl durumu, doğumlar, doğum kontrol hapları gibi birçok faktörden bahsedilebileceğini belirtmektedir.

Meme kanseri için kesinleşmiş risk faktörleri şunlardır:

Yaşın ileri olması (45-55 yaş arası en sık görülen yaş aralığıdır. Yaş ilerledikçe görülme sıklığı artar.)

Annede 50 yaş altında meme kanseri görülmesi veya annenin her iki memesinde de meme kanseri olması

Hiç doğum yapmamış olmak veya ilk doğumunu 35 yaşın üstünde yapmak (20 yaş altında doğum yapanlarda meme kanseri daha az görülür.)

Emzirememek

İlk adetin 12 yaş altında görülmesi

Geç menapoza girmek (55 yaş üstü)

Menapoz sonrası dönemde gelişen şişmanlık

Yumurtalık ya da rahim kanseri olanlar

Beslenmede doymamış yağların aşırı kullanımı (margarinler)

Meme kanserinde erken tanı yaşamı etkileyen en önemli faktörlerden biridir. Erken tanı sayesinde günümüzde meme kanserinden ölümler yarıya inmiştir. Memenin korunmasına ve daha kaliteli yaşama olanak sağlaması, erken tanıyı daha da önemli hale getirmektedir. Meme kanserinin erken evrede saptanması büyük ölçüde mamografik tarama ile mümkün olmuştur. Tarama programları yaygınlaştıkça saptanan nonpabl, yani ele gelmeyen erken evre meme kanseri sayısı da giderek artmaktadır. Meme kanserine erken dönemde tanı koyabilmek için gelişmiş ülkelerde 40 yaş üstü kadınlarda yıllık mamografi takipleri yapılmaktadır.

Meme hastalıklarında en uygun tedavi yönteminin seçilmesi ancak hastalığa doğru ve kesin bir tanı koyulması ile mümkündür. Doktor veya hasta tarafından memede bir lezyon tespit edildiği zaman her şeyden önce bu lezyonun tabiatının kesin bir şekilde anlaşılması gerekir. Bu da hastanın durumunun iyi değerlendirilmesi ve kesin tanı konulması ile gerçekleşir. Şüphesiz yapılan çalışmalarda en büyük görev hastayı ilk defa gören ve muayene eden hekime düşmektedir.

Kesin tanıya kadar memede saptanan her lezyonun kanser olabileceği olasılığı akıldan çıkarılmamalıdır. Memelerinde bir şiş oluştuğu zaman bunun önemini kavrayamayan hastalar, erken evrede tedavi olmasa ne gibi sorunlar çıkacağını düşünememektedirler. Memedeki kitle, zamanla büyük boyutlara ulaştığında hekime başvurmaktadırlar. Meme kanserinde hastaya bağlı tanı gecikmesinin ikinci önemli nedeni psikolojik faktörlerdir. Bazı hastalar doktorun kendilerinde kötü bir hastalık olduğunu söyleyeceğinden korkarak hekime gitmezler. Bu çok yanlış bir düşüncedir. Zira memede kötü huylu bir hastalık varsa, bir an önce teşhis ve tedavi edilmelidir. Memedeki hastalık iyi huylu bir hastalığa bağlıysa da, tedavisi erken dönemde yapılır. Meme şikayeti ile doktora başvuran kadınların ancak 10 tanesinin birinde meme kanseri tespit edilmektedir. Halk arasındaki bir yanlış inanış da 'kanserin ameliyatla azacağı' düşüncesidir.

Hastaların kendini kendini muayenesi
Memedeki lezyonların saptanmasında kadınların kendi memelerini muayene edebilmeleri çok önemlidir. Meme kanserinin erken bir dönemde teşhis edilmesini sağlar ve dolayısıyla tedavide başarı şansı artar. 20 yaşından büyük kadınlar her ay kendileri meme kontrollerini yapmalıdırlar. En uygun zaman, adet bitiminden sonraki 2. ve 3. günlerdir. Bu dönemlerde memelerde şişme ve hassasiyet çok daha düşüktür. Menapoza girmiş kadınlar ise, muayene için her ayın ilk günü gibi bir günü seçebilirler. 40 yaşın üstündeki kadınlar yılda en az 1 kez mamografi ile kontrol yaptırmalıdırlar.

Meme kanserinin belirtileri

Memede ele gelen kitle, şişlik

Meme derisinde çöküntü (Retraksiyon)

Meme derisinin portakal kabuğu görünümünü alması

Meme derisinde veya meme başında egzemaya benzeyen iyileşmeyen yaralar

Meme başından kanlı akıntı gelmesi

Meme başının içeriye doğru çökmesi

Memenin boyutlarında küçülme ya da büzülme

Meme uçlarının içe dışa veya yukarıya doğru kıvrılması

Koltuk altında ele gelen şişlik

Tedavi yöntemleri
Meme kanseri tespit edilmiş hastaların kanserin boyutuna göre, tedavi yöntemleri değişmektedir. Erken dönemde gelen hastaların tedavisinde memesinin tamamı alınmamakta, sadece tümörlü kısım etrafındaki sağlam doku ile çıkartılmaktadır. Eğer koltuk altında yayılma varsa, tedaviye radyoterapi veya kemoterapi ilave edilmektedir.
arwen - avatarı
arwen
Ziyaretçi
27 Nisan 2006       Mesaj #80
arwen - avatarı
Ziyaretçi
Mide Bulantısı kader mi?

Sık sık ve nedenini anlayamadığınız bir şekilde mideniz mi bulanıyor? Kokulara, yediklerinize hatta sinirlenmeye karşı tepkilerinizde bulantı ön planda mı? Tıbbi yardım aramadan ya da ilaçlara sarılmadan önce evde alabileceğiniz bazı önlemler var:
* Odanızı serin tutun
* Yağlı veya kızartılmış yiyeceklerden uzak durun
* Margarin veya tereyağı yemeyin
* Bol miktarda su için, su midenizdeki asitleri etkisiz hale getirmeye yardımcı olur
* İçecekleri yavaş yavaş için
* Az miktarda soda için
* Bir şeyler yiyin! Gün boyunca iki veya üç defa çok yemek yerine dört veya beş öğün veya az yemek yiyin
* Büyük öğünleri akşam yerine öğlen yiyin
* Yemek yedikten sonra en az bir yarım saat boyunca yatmayın
* Yatmak zorundaysanız, başınızı ayaklarınızdan yukarıda tutun
* Sabah uyandığınızda hafif, midenize dokunmayan şeyler yiyin
* Yemeden önce sıcak yemeklerin ve içeceklerin oda sıcaklığına gelinceye kadar soğumasını bekleyin
* Evden uzaktayken veya seyahat sırasında kötü hissederseniz, emmek için yanınızda şeker bulundurun
* Temiz hava alın ve kısa bir yürüme de olsa hafif egzersiz yapın
* Esneme veya ağır egzersiz mide bulantısı daha da kötüleştirebileceğini unumayın
* Nane ve papatya gibi bitkisel çaylar mide bulantısını tedavi etmek için işe yarayabilirler
* Nane çayı, nane yağının dumanını içinize çekin.
* Nane ile limonun kaynatılarak içilmesine kocakarı ilacı demeyin, genellikle işe yarar
* Zencefil yararlı olabilir
Son düzenleyen Safi; 7 Mart 2016 17:37

Benzer Konular

7 Mart 2016 / WaRrioR Sağlıklı Yaşam
7 Mart 2016 / Ziyaretçi Cevaplanmış
7 Mart 2016 / prenses ayşe Cevaplanmış