Arama

Sağlıklı Yaşam ve Bilgiler - Sayfa 9

Güncelleme: 20 Ocak 2015 Gösterim: 598.237 Cevap: 719
Mystic@L - avatarı
Mystic@L
Ziyaretçi
28 Nisan 2006       Mesaj #81
Mystic@L - avatarı
Ziyaretçi
Yediklerimiz Nasıl Harcanır?
3 dilim ekmek 79 dakika yürüyüş veya 45 dakika ev temizliği *****lı tost 18 dakika jimnastik veya 11 dakika ip atlama 100 gr. pastırma 125 dakika kayak veya 36 dakika ev temizliği 1 kase mercimek çorbası 44 dakika yürüyüş veya 12 dakika ip atlama 1 tabak patlıcan musakka 28 dakika jimnastik veya 36 dakika ev temizliği 1 cheesburger 65 dakika jimnastik 39 dakika ip atlama 1 tabak zeytinyağlı barbunya 160 dakika kayak veya 80 dakika yürüyüş 1 adet muz 25 dakika yürüyüş veya 50 dakika kayak 1 dilim üzümlü kek 17 dakika jimnastik veya 22 dakika ev temizliği

Sponsorlu Bağlantılar



Yediklerimiz Nasıl Harcanır?


3 dilim ekmek 79 dakika yürüyüş veya 45 dakika ev temizliği *****lı tost 18 dakika jimnastik veya 11 dakika ip atlama 100 gr. pastırma 125 dakika kayak veya 36 dakika ev temizliği 1 kase mercimek çorbası 44 dakika yürüyüş veya 12 dakika ip atlama 1 tabak patlıcan musakka 28 dakika jimnastik veya 36 dakika ev temizliği 1 cheesburger 65 dakika jimnastik 39 dakika ip atlama 1 tabak zeytinyağlı barbunya 160 dakika kayak veya 80 dakika yürüyüş 1 adet muz 25 dakika yürüyüş veya 50 dakika kayak 1 dilim üzümlü kek 17 dakika jimnastik veya 22 dakika ev temizliği



• Dinlendirici maske Bu maske aynı zamanda yüzünüzün daha kolay bronzlaşmasını sağlar. Karışımdaki Malzemeler cildi besler ve aynı zamanda pürüzsüz bir görünüm almasına yardımcı olur.

Malzemeler

1 adet yumurta sarısı

1 kase yoğurt

1 tatlı kaşığı zeytinyağı

5 damla havuç yağı

Hazırlanışı : 1 adet yumurta sarısını 2 tatlı kaşığı yoğurtla çırpın. Zeytinyağını ve havuç yağını ekleyin.

Uygulaması Karışımı yüzünüze ve boynunuza sürün. 20 dakika kadar dinlendirip, ılık suyla temizleyin.

Sonuç Cildi, özellikle güneşin zararlı etkilerine karşı koruyan ama bronzlaşmayı da artıran bu maskenin nemlendirici ve besleyici etkisi kendini hemen gösteriyor.

Son düzenleyen GusinapsE; 28 Nisan 2006 17:49
ahmetseydi - avatarı
ahmetseydi
VIP Je Taime
28 Nisan 2006       Mesaj #82
ahmetseydi - avatarı
VIP Je Taime
Bahar yorgunluğunu 'beslenme'yle yenin

Sponsorlu Bağlantılar
Baharda metabolizmada yaşanan değişikliklere karşı önlem alınmazsa, sorunlar kronikleşebilir...



Kış aylarının karanlık ve kasvetli havası, soğuk günleri artık yerini ılık bahar günlerine bırakıyor. Bir hastalık olarak tanımlanan bahar yorgunluğu önlem alınmazsa kronikleşebilmektedir. Isınan havalarla birlikte birçok kişide özellikle halsizlik, yorgunluk, eklem ağrıları, uyku isteği gibi ortak şikâyetler görülmekte ve bunların temel nedeni bahar yorgunluğuna bağlanmaktadır.


Vücudumuzu nasıl etkiler?

Hava ve mevsim değişikliği insan biyoritmini olumsuz etkilemektedir. Bahar mevsiminde havadaki elektrik yükü artmakta ve bu yük havada bulunan pozitif ve negatif yüklü iyonlar aracılığıyla taşınmaktadır. Bu taşıma dengesi bozuklukları, iklim değişikliği dönemlerinde sıkça karşımıza çıkmakta, insanlarda yorgunluk belirtilerine ve hatta ruhsal sıkıntılara yol açmaktadır. Kas ağrıları, omuz, sırt ve boyun ağrıları yine baharın gelişiyle artmakta, yorgunlukla birlikte; konsantrasyon bozukluğu, aşırı sinirlilik, hafıza zayıflaması ve uyku bozuklukları görülebilmektedir.

Yanlış beslenme alışkanlıkları, vitamin ve minerallerin besinlerle yeterli miktarda alınmaması, hareketsiz yaşam biçimi, tiroit bezinin çalışma düzensizlikleri bahar yorgunluğunun altında yatan nedenler olabilmektedir.


Nasıl beslenmeli?

Sebze ve meyveler bahar döneminde artan vitamin ve mineral ihtiyacının karşılanması açısından oldukça önemlidir.
Geceleri ağır ve yağlı yemek yememeye özen gösterilmelidir.
Kahve, çay, soğuk içecekler gibi kafeinli içecekler azaltılmalıdır.
Tüketilen su miktarı artırılmalıdır.
Düzenli olarak haftada 3 gün 45 dakika süreyle yapılacak tempolu yürüyüşü içeren aktif bir yaşam tarzı benimsenmelidir.



Kuşburnu

Kuşburnu meyveleri A, B1, B2, C, E ve K vitaminleri ile mineral maddeler, özellikle fosfor ve potasyum elementleri bakımından oldukça zengindir. 100 gram kuşburnunda bir sandık portakala eşdeğer C vitamini vardır. Etkin bir kan temizleyici, bağırsak yumuşatıcı, kurt düşürücü olan kuşburnu, C vitamini zenginliğinden ötürü vücudun gelişmesini düzenler.
ѕнσω мυѕт gσ ση ツ
GusinapsE - avatarı
GusinapsE
Ziyaretçi
28 Nisan 2006       Mesaj #83
GusinapsE - avatarı
Ziyaretçi
Kuş Gribi Nedir?
Tıp dilinde Avian Gribi olarak da isimlendirilen Tavuk Vebası ya da son günlerde sıkça duyduğumuz ismi ile Kuş Gribi dünya sağılığını tehdit etmeye devam ediyor. Henüz hastalığın bulaşmasını tamamen önleyecek önlemlerin alınamadığını bildiren uzmanlar, geçmiş yıllarda insanlara bulaşımının olmadığı bu virüsün mutasyona uğrayarak artık insanlar için de ciddi tehlikeler yaratabileceği uyarısında bulunuyorlar. Dünya üzerinde grip virüsünün birçok çeşidi bulunuyor. Her yıl grip aşısı çalışmalarında çıkan yeni tip virüsler grip aşısının hazırlanmasında önem taşıyor. Dünyada gribe neden olan virüsler genel olarak A,B,C olarak kategorize ediliyor. Değişik karekterde olan bu virüslerden B ve C tipi, insanda grip enfeksiyonuna neden olurken; A tipinin kanatlı hayvanlarda Avian adı verilen bir çeşit gribe neden olduğu bilinmektedir.

H5N1 virüsünün özellikleri, etkileri...
Kuş gribine neden olan en tehlikeli virüs H5N1''dir. Bilimadamları, Asya’da çeşitli ülkelerdeki kümes hayvanları çiftliklerini harabeye çeviren kuş gribi virüsü H5N1’in olası etkileri şöyle sıralıyor;

Etkileri: Bir yerde bu virüsün tespit edilmesiyle, hükümetlerin virüsün hızla yayılmasını önlemek için kümes hayvanlarını itlaf etmesi nedeniyle virüsün görüldüğü bölgelerde kümes hayvancılığı sektörü ağır darbe yiyor. Yetkililer ayrıca, virüsün değişime uğrayarak insanlar için tehlike yaratmasını ve grip salgınına yol açmasını önlemek için herhangi bir salgını süratle yok etmek istiyor. Virüs ayrıca ne kadar çok yayılırsa değişime uğrama olasılığı da o kadar çok artacaktır.

İnsanlar için tehlikesi: Asya’da iki yol önce ortaya çıkan salgından bu yana kuş gribi virüsü bulaşan 117 kişiden 60’ı ölürken, uzmanlar H5N1 virüsünün kolayca insanlara bulaşmadığını söylüyor. Virüs bulaşan insanların çoğu, kümes hayvancılığı sektöründe çalışan kimseler gibi kanatlılarla çok yakın temasta bulunan kişilerden oluşuyor. Bir grup insana virüsün diğer insanlardan bulaştığına inanılıyor, ancak bu durumda da virüsün çok yakın temasla geçtiği düşünülüyor. Bilimadamları, virüsün insandan insana kolayca geçebilecek bir türe dönüşmesinden kaygılanıyorlar.

H5N1 virüsü diğer kuş türlerine nasıl yayılır?: H5N1, muhtemelen 100’den fazla kuş gribi virüsü türünden biri. Bazı kuş gribi virüsü türleri diğerlerine göre daha ölümcül nitelik taşıyor. H5N1 türü daha fazla ölümcül ya da daha az ölümcül bir tür olabilir. İngiltere’de 1992 yılında hindilerde bulunan H5N1 türünün, Asya’da ölümlere yol açan H5N1 ile ilgisi bulunmadı.

Gıda güvenliği: Uzmanlar pişirilmiş tavuğun risk taşımadığını söylüyor. Virüs, 70 derece ısıda saniyelerle ölçülebilen bir sürede ölüyor. BM Gıda ve Tarım Örgütü’nde görevli hayvan sağlığı uzmanı Peter Roeder’e göre, virüsün dondurulmuş çiğ tavukta da yaşadığı düşünülmüyor. Ancak birçok ülke bu virüsün görüldüğü ülkelerden çiğ kümes hayvanı ithalatını yasaklıyor.

Düzenli grip aşıları: Düzenli mevsimsel grip aşılarının insanları H5N1 virüsüne karşı koruduğu düşünülmüyor.


Kuş Gribi Bulaşıcı Mıdır?
Kanatlı hayvanlarda %100 ölüme neden olan bu virüs şimdilerde insan sağlığını da tehdit ediyor. Avian Gribi'nin, normal şartlarda sadece kuşlar ve domuzlarda hastalığa yol açtığı bilinirken, 1997 yılında Hong Kong'da bu virüsün bir serotip'i olan H5N1 adında yeni virüs insanlarda grip salgınına neden oldu. Bu salgında 18 kişinin ağır solunum yolu enfeksiyonu geçirdiği ve bu 18 kişiden 6'sının tedaviye rağmen hayatlarını kaybettikleri açıklandı. Bu salgın ile birlikte kuşlarda ve domuzlarda %100 ölüme neden olan Kuş Gribi etkeni hakkında yeni araştırmalar yapıldı. Salgına yakalan kişilerde görülen grip etkeninin kanatlı hayvanlarda ölüme kadar götüren virüs etkeni ile oldukça benzer özelliklere sahip oldukları sonucuna varıldı. Ayrıca, yapılan araştırmaların sonucunda hastalığa yakalanan kişilerin, kümes hayvanları ve diğer kanatlı hayvanlar ile yakın temas halinde olduğu belirlendi.

Hayvandan insana geçebiliyor
O yıllarda kuş gribi ile ilgili birçok araştırma yapıldı. Bu araştırmalardan çıkan diğer bir ilginç sonuç ise Kuş Gribinin-insanlara geçemeyeceği gerçeği üzerine-insanlarda görülen tipinin inanılan şeklinin aksine kanatlı hayvanlardan insana geçtiği ancak bu virüsün hayvanlarda görülen yapısına nazaran mutasyona uğramış olduğuydu.

Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ), kuş gribinin günün birinde insandan insana geçmeye başlayabileceği uyarısında bulundu. H5N1 adlı kuş gribi virüsünün göçmen kuşlardan ya da kümes hayvanlarından insanlara bulaşarak öldürücü olabildiğini, ancak şimdiye kadar virüsün insandan insana bulaşmadığını hatırlatıldı. Bunun, virüsün insandan insana asla bulaşmayacağını göstermediği belirtilirken, aksine bunun olabileceğini düşündüren ipuçları olabileceği kaydedildi. DSÖ, büyük bir salgın halinde bugünkü aşı üretiminin yetmeyeceğini düşünüyor.



Kuş Gribi Tavuktan İnsana Geçer Mi?
Beyaz Et Sanayicileri ve Damızlıkçılar Birliği (BESD-BİR) yetkilileri, tüketicilerin kuş gribi bulaşma riskine karşı içinin rahat olmasını vurgulayark, virüsün 80 derece ısıda 3 dakika içerisinde, 80 derecenin üzerindeki ısılarda ise 1 dakikada öldüğünü kaydetti.

Kapalı tesislerdeki tavuklara bulaşma riski az
Besd-bir yetkilileri, kuş gribi vakasına Türkiye'nin hazırlıksız yakalanmadığını, 2003 yılında Hollanda'da görülen kuş gribi vakasından sonra Tarım ve Köyişleri Bakanlığı'nın bu konuyla ilgili sürekli çalışma halinde olduğunu bildirdi. Kapalı ve hijyen tedbirleri alınan kümeslerde söz konusu hastalığın görülmesinin çok uzak bir ihtimal olduğunu ifade eden Besd-bir yetkilileri, yeni bir vaka olmazsa da Türkiye'nin en erken 3 ay içerisinde bu hastalıktan temizlenebileceğini bildirdi. Besdbir yetkilileri, tüketicilerin marketlerde ambalajlı satılan markalı ürünleri tercih etmelerini tavsiyesinde de bulundu.




Mystic@L - avatarı
Mystic@L
Ziyaretçi
28 Nisan 2006       Mesaj #84
Mystic@L - avatarı
Ziyaretçi
SAĞLIKLI BESLENME

Sağlıklı beslenme yeterli ve dengeli beslenmedir.Vücudumuzu oluşturan hücrelerin düzenli ve dengeli çalışması için besin öğelerinden yani yağlar, karbonhidratlar, proteinler, vitaminler ve minerallerden yeterli miktarda almalıyız. Vücudumuzun tüm besin maddelerine ihtiyacı vardır. Tek taraflı beslenmek yani sadece protein veya karbonhidratla beslenmek yanlıştır. Dengeli beslenerek vitaminler, mineraller ve lifler gibi önemli besin maddelerinden de almış oluruz.

GusinapsE - avatarı
GusinapsE
Ziyaretçi
28 Nisan 2006       Mesaj #85
GusinapsE - avatarı
Ziyaretçi
Kuş Gribini Önlemek İçin Ne Yapılmalı?

Birleşmiş Millletler sağlık uzmanları, Güney Doğu Asya'da görülen Kuş Gribi salgınının diğer bölgelere de yayılabileceği uyarısında bulunarak, kümes hayvanlarına yönelik aşı kampanyaları düzenlenmesini önerdi. Uzmanlar aşının, toplu itlafları tamamlayıcı bir önlem olarak düşünülmesini savunuyorlar. İtalya`nın başkenti Roma`da iki gün süren Kuş Gribi Konferansında konuşan Birleşmiş Millletler Gıda ve Tarım Örgütü Başkanı Jacques Diouf, virüsün kontrol altına alınamadığını açıklarken, virüsün yayılmasını durdurmak için toplumun, uluslararası acil önlemlere ihtiyaç duyduğunu belirtti. Toplantıya katılan uzmanlar, Asya ülkelerinde şüpheli Kuş Gribi vakalarını dünyaya geç bildirdikleri için eleştirildiler.

Çalışanlar risk altında
Uzmanlar, Kuş Gribinden korunmanın, hastalığın salgın boyutunun önlenmesinde oldukça önemli olduğu açıklamasında bulundular. Özellikle kanatlı hayvanlara yakın bulunan çalışanların hijyen kurallarına uymaları, eldiven ve maske gibi ekipmanlarla, gerekli diğer korunma önlemlerini almaları gerektiği ve bu kişilerin Kuş Gribi hakkında bilinçlendirilmesi konusunda hassasiyet gösterilmesi gerektiği uyarısında bulundular



Kuş Gribinden Korunma Önerileri
Amerikan Salgın Hastalıkları Önleme Merkezi (CDC) kuş gribi (H5N1) virüsünden korunmak için hayati öneme sahip uyarılar yayınladı. CDC'ye göre tavuk eti ve yumurta yemenin bir sakıncası yok ama iyi pişmiş olması şartıyla...
* Her türlü kümes hayvanından uzak durun. Bunlara güvercin, yaban kazı ve bıldırcın da dahil.
* Kuş gribi salgının görüldüğü bölgelerden uzak durun. Çünkü hastalığın aynı zamanda insanlardan insana geçme olasılığı güçlendi.
* Ellerinizi sık sık yıkayın. Çünkü virüsler yoğun olarak hastaların dokunduğu nesnelerde veya hasta hayvanların bulunduğu zeminlerde birikiyor.
* Kuş gribi virüsü 70 derece ısıda ölüyor. Bir başka deyişle pişmemiş kümes hayvanlarının eti veya kanından virüsün insana geçme ihtimali çok yüksek.
* Tavuk veya hindi eti yiyebilirsiniz. Ancak iyi pişmiş (70 derece) olmasına dikkat edin. İçi iyi pişmemiş veya kanlı tavuk etinde virüs bulunması ihtimali var.
* Yumurtanın da iyi pişmiş olması gerekiyor. Sarısı veya akı pişirilmesine rağmen hala sıvı kıvamdaysa virüs ölmemiş olabilir.
* Pişmemiş tavuk etlerini koyduğunuz tabakları açıkta bırakmayın ve mutlaka yıkayın.
* Tavuk etini keserken eldiven kullanın.
* Yumurtaları da buzdolabınıza yerleştirmeden önce sıcak sabunlu suyla yıkayın.
* Çiğ tavuk etine dokunduğunuzda mutlaka elinizi sabunla yıkayın.




Kuş Gribi Aşısı Var Mı?
Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) gelecek kıştan önce kuş gribine karşı aşı olmayacağını açıkladı. DSÖ sözcüsü Peter Cordingley, 1997 ve 2003'teki virüsten alınan örnekler temelinde bir aşı geliştirdiklerini, ancak aşı tamamlanmadan kısa süre önce Vietnam'da virüsün farklı bir biçimde ortaya çıktığını söyledi. Cordingley, dolayısıyla geliştirdikleri aşının önemi kalmadığını ve yeni bir aşı yapmak zorunda olduklarını belirtti. Sözcü, yeni aşının gelecek ''grip mevsimine'', yani Aralık ayına kadar hazır olamayacağını kaydetti. Bu arada, ülkeye kuş gribinin sıçradığını kabul eden, ancak kuş gribinin hangi türüne rastlandığının henüz tespit edilemediğini açıklayan Laos'un Dışişleri Bakanlığı, ülkede H5N1 türüne değil klasik kuş gribi türüne rastlandığını duyurdu. Dışişleri Bakanlığı sözcüsü Yong Chantalangsy, ülkede yüzlerce tavuğun öldüğünü de doğruladı. Sözcü, ''Şu anda mevsim kuru. Bizim kışımız böyle. Her yıl olduğu gibi kuş gribi var ama H5N1 virüsü değil'' dedi.

Kuş Gribi Virüsü Ne Kadar Süre Yaşar?
Kuş gribi virüsünün, gübrede en az üç ay, suda 22 derecede 4 gün ve 0 derecede 30 günden fazla etkinliğini koruyabildiği bildirildi. Virüsün, kuşları ve seyrek olarak domuzları infekte ettiği, infekte kuşların, virüsü tükürük, burun salgıları ve dışkılarıyla virüsü yaydıkları kaydedildi.

Duyarlı kuşların infekte nazal, solunumsal ve fekal materyalle temas etmesi sonucu infeksiyon yayılır. Virüs, hava yoluyla da yayılmakla birlikte, fekal-oral geçiş en önemlisidir. Patojenitesi yüksek virüsle ilgili çalışmaların sonuçlarına göre, kontamine gübrenin 1 gramı 1 milyon kuşu infekte etmeye yetecek miktarda virüs partikülü içermektedir. Patojenitesi yüksek kuş gribi virüsleri, çevrede özellikle düşük sıcaklıkta uzun süre etkinliğini koruyabilir. Virüs, gübrede en az üç ay, suda 22 derece sıcaklıkta 4 gün ve 0 derecede ise 30 günden fazla etkinliğini koruyabilir.

Virüsün, 56 derecede 3 saat, 60 derecede ise 30 dakikada etkinliğini yitirdiği, formalin ve iyot bileşikleri gibi yaygın olarak kullanılan dezenfektanlara duyarlı olduğu belirtildi.
Mystic@L - avatarı
Mystic@L
Ziyaretçi
28 Nisan 2006       Mesaj #86
Mystic@L - avatarı
Ziyaretçi
KIŞ MEVSİMİNDE TUZ RİSKLİ

Yazın terlemeyle vücuttan dışarı kolaylıkla atılabildiği için zararsızmış gibi görünen tuzun, kışın kalp için büyük risk oluşturabileceğini belirten Prof. Dr. Telli, sağlıklı yaşam için özellikle kış döneminde tuzdan uzak durulmasını önerdi.
Yağlı ve baharatlı yemeklerin daha sık tüketildiği kış aylarında, yemeklerde aşırı miktarda tuz kullanılmasının kalp-damar hastalıklarına adeta davetiye çıkardığını vurgulayan Prof. Dr. Telli, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Soğuk hava nedeniyle damarların büzüştüğü kış aylarında, özellikle kalp-damar hastalığı riski yüksek kişilerin mümkün olduğunca tuzsuz yemesi gerekir. Çünkü, kışın damarlardaki büzüşme, kalp pompalama hızını yavaşlatır. Bu mevsimde fazla tuz alınırsa, basınç dengesini yitiren kalpte ani krizler görülebilir. Kalp ve tansiyon hastalarının aşırı tuzlu yemesi ise hastanın intiharı anlamına gelir.''
Kış mevsiminde kullanılmak üzere evde hazırlanan tuzlu salçaların da, yemekleri aşırı tuzlu hale getirdiğini anlatan Prof. Dr. Telli, asıl yapılması gerekenin ise sağlıklı bir yaşam için yıl boyunca tuz kullanımının en aza indirilmesi olduğunu sözlerine ekledi.







.
ahmetseydi - avatarı
ahmetseydi
VIP Je Taime
28 Nisan 2006       Mesaj #87
ahmetseydi - avatarı
VIP Je Taime
Polenlerin neden olduğu göz nezlesini ihmal etmeyin



Baharın gelmesiyle birlikte polenlere karşı hassasiyet gösteren hastalıklarda da artış gözleniyor. Göz nezlesi de bu hastalıklardan biri.
Polenlerin neden olduğu göz hastalıkları ile ilgili bilgi veren Bursa Devlet Hastanesi Göz Hastalıkları Uzmanı Dr. Kemal Mataracı, bahar mevsiminde insanların bazı hastalıklara yakalanma riski taşıdığını kaydetti. Polenlerin, gözlerde bazı alerjiye yol açabilen hücreleri uyardıklarına dikkat çeken Dr. Mataracı, “Böylece göz nezlesi ortaya çıkabilir. Hastalık, gözlerde kaşıntı, sulanma, ışığa karşı hassasiyet ve çapaklanma belirtileriyle baş gösterir.” diye konuştu. Göz nezlesinin 3-6 ile 15-22 yaş arasındakilerde daha sık görülebildiğinin altını çizen Dr. Mataracı şöyle konuştu: “Göz nezlesi hastalığına yakalanma dönemi, mevsimsel olarak yaklaşık 2 ay kadar sürebilir. Hastalık daha çok açık renkli gözlerde ve kadınlara oranla erkeklerde daha fazla görülmektedir. Hastalığa yakalanan kişilerin tedavileri ise 1 hafta ile 10 gün arasında tamamlanabilmektedir. Tedavi sırasında göz damlalarının yanı sıra soğuk suyla pansuman uygulanır. Bu durumla karşılaşılması halinde gözle oynanmadan kısa sürede doktora gidilmeli ve gerekli tedavi uygulanmalıdır. Gerekli tedavi uygulanırsa sıkıntı olmaz. Ancak, zamanında tedavi uygulanmaz ise bu vaka ağırlaşır, geri dönüşü olmayan körlüğe dönüşür.”


ZAMAN...
ѕнσω мυѕт gσ ση ツ
GusinapsE - avatarı
GusinapsE
Ziyaretçi
29 Nisan 2006       Mesaj #88
GusinapsE - avatarı
Ziyaretçi
Hepatit

Karaciğerin mikrobik (hepatit virüsleri), toksik (ilaç ve diğer kimyasal maddeler) veya diğer nedenlerle oluşan iltihabi reaksiyonudur.

Hepatit çeşitleri ve bulaşma yolları
A --Kontamine yiyecek ya da su ile oral yolla
B --Kan/vücut sıvıları ve anneden çocuğa
C --Kan/vücut sıvıları ve anneden çocuğa
D --Kan/vücut sıvıları (sadece hepatit B virüsü ile bulunabilir)
E --Kontamine su ile oral yolla
G --Kan


Hepatit oluşumunun nedenleri
Viral hepatitler hepatit virüsleri (A,B,C,Delta,E, G virüsleri) veya daha nadir olarak diğer hastalıkların nedeni olan virüslerle (Herpes, CMV virüs vs) meydana gelir.

Bütün viral hepatitler bulaşıcıdır, ancak bulaşma yolları ve bulaşma kapasiteleri farklıdır. A ve E hepatitleri yiyecek-içeceklerle, B, C, Delta ve G hepatitleri ise kan yolu, kanla ve vücut sıvıları ile bulaşmış materyal veya yakın temaslarla geçebilir.Viral hepatit, virüsler tarafından meydana gelen bir karaciğer hastalığıdır.


Alkole bağlı toksik hepatit, aşırı alkol kullanımı sonucu meydana gelen hepatittir.
İlaca bağlı toksik hepatit, tedavide kullanılan çeşitli ilaçların sebep olduğu hepatittir.
Bazı kimyasal maddelere bağlı hepatitler.
Otoimmun hepatit, bilhassa menapoz yaşı kadınlarda görülen, henüz sebebi tam açıklanamayan hepatittir.


Hepatit - Hastalık terminolojisi

Akut hepatit : Vücüdun bağışıklık sisteminin virüsü vücuttan 6 ay içinde temizlediği kısa süreli hepatit.
Kronik hepatit : Vücudun bağışıklık sistemi virüsü vücuttan temizleyemediği için, infeksiyonun 6 aydan uzun süre direnç gösterdiği uzun süreli hepatit.





Hepatit Belirti ve Tanı
Belirtileri; Hepatit virüsünün tipinden çok hastalığın seyrine göre değişiklikler gösterir. Hepatit bazı hastalarda hiçbir belirti vermeden ve sarılık oluşmadan geçirilebilir (asemptomatik hepatit, anikterik hepatit). Bazı hastalarda ise halsizlik, iştahsızlık, bulantı, kusma, eklem ağrıları, kaşıntı, göz aklarında ve ciltte sararma gibi belirtilerin tümü ya da bir kısmı görülebilir. Eğer sarılık meydana çıkmamışsa bu belirtiler kolaylıkla başka hastalıklarla karıştırılabilir.


Hepatit tanısı;
Muayene bulguları, sarılık olsa bile tanı için yeterli değildir. Karaciğer hasarını gösteren ALT, AST gibi testler ve bilirübin düzeyini bilmek gerekir. Hepatit tanısı konulmasından sonra ikinci aşama sarılığın nedenini belirlemektir.



Hepatit Tedavisi
Bu bölümde, tedavinin süresi, tedaviden kimler en fazla yararlanır ve tedavinin yan etkileri ile nasıl başa çıkılır gibi tedavi ile ilgili önemli sorulara yanıt bulacaksınız. Bu hastalığın türüne ve evresine bağlı bir seçimdir.
Sizin durumunuz;
(1) Tedavi gerektirmeyen
(2) Tedaviden yararlanma ihtimali olan -tedavi gerektiren- veya
(3) Tedaviden faydalanamayacak şeklinde tanımlanmış olabilir.



İnterferon kullanılması;

İnterferon ABD, Avrupa birliği ve Türkiye'de hepatit B ve C tedavisinde kullanılmak üzere onaylanmış bir ilaçtır. İnterferon bazı hastalarda hepatit B enfeksiyonunu tamamen ortadan kaldırabilir. Hepatit B ve C'si olan bazı hastalarda ise vücuttaki virüs miktarını azaltarak ve karaciğerdeki hasarı yavaşlatarak hastalığı hafifletebilir. Burada önemli olan eğer tedavi olmanız gerekiyorsa bunun bir an önce yapılmasıdır. Tedaviyi aldığınız zaman, interferondan sağlayacağınız yararı büyük ölçüde etkileyecektir.

Herkes interferon tedavisinden yarar görmez. Eğer Hepatit B veya C virüsü karaciğerinize zaten ciddi ölçüde zarar vermişse, interferon tedavisi sizi iyileştirmekten çok daha da hasta edecektir. Son olarak, eğer kronik infeksiyonunuz var, ancak karaciğeriniz bundan zarar görmemişse, interferon tedavisi almanız gerekmeyecektir. Doktorunuz size tedavi seçiminde yardımcı olacaktır.

Eğer doktorunuz size interferon tedavisi önermemişse bunun sebebini ona sorun. Gelecekte veya hastalığınızın seyri değiştiğinde interferon kullanımının gerekip gerekmeyeceğini öğrenin.


İnterferon kullanılmasının nedeni;

İnterferon virüsten henüz zarar görmemiş sağlıklı hücrelerinizin virüs tarafından ele geçirilmesini önler. İnterferon ayrıca vücudunuzun virüs ve infekte hücrelere karşı direnme gücünü artırır. İnterferon aslında vücudunuzda sizi bir takım yabancılara karşı korumak amacıyla zaten üretilmektedir. Ancak bazen yeteri kadar üretilemez. Bu gibi durumlarda dışarıdan interferon alımı (interferon tedavisi) yarar sağlayabilir.






ahmetseydi - avatarı
ahmetseydi
VIP Je Taime
29 Nisan 2006       Mesaj #89
ahmetseydi - avatarı
VIP Je Taime
SICAK ÇARPMALARINDA VE BAYILMALARDA İLKYARDIM:

Su ve tuz kaybı nedeniyle halsizlik, baş dönmesi, görme bulanıklığı, nabız hızlanması, şuur kaybı, genel huzursuzluk görülür.

- Kişiyi serin bir yere taşıyınız.
- Elbiselerini gevşetiniz.
- Bacaklarını yukarı kaldırarak yatırınız. Dinlendiriniz. Soğuk, ıslak havlu ile sarınız. Serin tutunuz. Ayakları ve elleri soğuk su bulunan kovalara sokunuz.
- Bacaklarını aşağı yukarı hareket ettiriniz.
- Bacaklara ve gövdesine masaj yapınız.
- Tuzlu su veya tuzlu ayran içiriniz.
- Ateşi çok yükselmişse soğuk su bulunan br küvete sokarak ateşin 38oC dereceye kadar düşmesini sağlayınız.
- Alına, bütün vücuda soğuk su ile ıslatılmış çarşaf örtünüz.
- Bu önlemlerden sonra hemen hastahaneye gönderiniz.


KALP KRİZİNDE İLKYARDIM:

Kalp kasını besleyen kan damarının uzun süre büzüşmüş kalması (spazmı) ya da tıkanması sonucu o kalp kası bölgesine yeterli kan gidemez. O kalp kası ölür. O bölgedeki oksijen azlığı ya da yokluğu çok şiddetli ve uzun süren ağrı yapar.
Buna KALP KRİZİ (KALP ENFARKTÜSÜ) denir.

- Hastayı sakin olarak sırtüstü yatırınız.
- Soluk almada zorluk çekiyorsa baş ve arkasına yastık koyup göğüsü yükselterek yarı oturur duruma getiriniz.
- Daha önceden doktor tarafından önerilen ilaçları varsa veriniz.
- Soğuktan koruyunuz. Hareket ettirmeyiniz.
- Doktor çağırınız. Hemen hastahaneye gönderiniz.
- Sedye ile yatar durumda ve sarsmadan taşıyınız
ѕнσω мυѕт gσ ση ツ
GusinapsE - avatarı
GusinapsE
Ziyaretçi
29 Nisan 2006       Mesaj #90
GusinapsE - avatarı
Ziyaretçi
Kronik Hepatit

Kronik hepatit sözcüğü 6 aydan daha uzun süre devam eden hepatitler için kullanılır.Esas olarak B ve C tipi kalıcı (kronik) karaciğer hastalığı yapar. Delta hepatiti sadece Hepatit B'li hastalarda görülür. G hepatiti kalıcı olabilir ise de klinik önemi tam olarak bilinmemektedir.

Viral hepatitlerde kronikleşme ihtimali
Bu hastalığın nedenine ve kişiye göre değişen bazı faktörlere bağlıdır. Hepatit C de kronikleşme ihtimali %80'den fazladır. Erişkin hayatta geçirilen hepatit B de bu oran %10'dan az, çocukluk döneminde ise daha yüksektir.

Taşıyıcı ve hepatit
Taşıyıcı (Sağlıklı taşıyıcı) sözcüğü daha çok bazı hepatit B'li hastalar için kullanılmaktadır. Kanlarında Hepatit B virüsünü bulunduruyor olmakla birlikte muayene bulgularında, karaciğer fonksiyonlarında ve karaciğer biyopsilerinde hiçbir hastalık belirtisi göstermeyen kişiler taşıyıcı olarak tanımlanırlar. Bu kişilerde hastalığın aktif şekle dönüşmesi bütünüyle imkansız değildir. Bu nedenle belirli aralıklarla karaciğer fonksiyonlarının kontrol edilmesi ve muayenelerinin yapılması zorunludur. Taşıyıcılar bulaştırıcıdır. Bu gibi kişilerin yakın çevrelerinin hastalıktan korunmasında hepatitli olanlarla aynı yaklaşım izlenmelidir.

Hepatitli hastanın çevresindekilerin korunması
Koruma önlemleri öncelikle eş ve çocuklarını ve aynı ev ortamında bulunan kişileri kapsayacak şekilde planlanmalıdır. İlk yapılması gereken bu kişilerin halen virüsle infekte veya bağışık (infeksiyonu geçirip iyileşmiş dolayısıyla bir kere daha bulaşmayacak olanlar) olup olmadıklarını tesbitidir. Bundan sonraki aşamada aşı ve diğer koruma yöntemleri doktorunuzun önerileri doğrultusunda uygulanmalıdır. Hepatitli hastaların ağır ve yorucu işlerde çalışması, hastalığın ağırlığı ile ilgili bir durumdur. Bazı hastalarda istirahat veya aktivite kısıtlaması gerekli olabilir. Beslenme konusunda alkol dışında bir kısıtlayıcı yoktur. Alkol, hepatit bulunmasa bile karaciğeriniz için zararlıdır. Tamamen yasak olma konusu hastalığınızın durumuna göre değişir. Bu konuda doktorunuzun önerilerine uymalısınız.

Herhangi bir yiyeceğin (enginar, pekmez vs.) özel bir yararı yoktur. Önemli olan dengeli beslenmektir. Dengeli bir beslenme rejimi içerisinde olduğunuz sürece dışarıdan vitamin takviyesinin yararı bulunmamaktadır. Başka nedenlerle kısıtlama gerekmiyorsa her istediğinizi yiyebilirsiniz.

Başka hastalıklar nedeniyle ilaç kullanılması
Özellikle uzun süreli kullanımı gereken bazı ilaçlar sorun yaratabilir. Kortizon, bağışıklık sistemini etkileyen ilaçların kullanımı sakıncalı olabilir. En doğrusu öncelikle başka nedenlerle başvurduğunuz doktorlarınıza da hepatitli olduğunuz hakkında bilgi vermeniz, gerekirse kullanacağınız ilaçları karaciğer hastalığınızı izleyen doktorunuza bildirmeniz yararlı olur.

Hepatit Sarılık Değildir
Ülkemizde hepatitler sarılık adıyla da bilinmektedir. Hepatitli hastalarda sarılık görülebilir, ancak çoğu hasta sarılıksızdır. Karıştırılan diğer bir husus her sarılığın hepatit sanılmasıdır. Karaciğer, safra yolları, pankreas hastalıkları ve bazı kan hastalıklarında da sarılık görülebilir. Ülkemizde hepatitler sarılık, gizli sarılık, bulaşıcı sarılık, mikrobik sarılık gibi isimlerle tanımlanmaktadır.

Sarılık; Kan hücrelerinden alyuvarların parçalanması ile ortaya çıkan ve bilirübin denen maddenin kanda birikmesi ile oluşur. Normalde bilirübin karaciğerden safraya atılmakta, böylece kanda birikmemektedir. Hepatitlerde bu işleyiş düzeni bozulduğundan bilirübin kanda birikmeye başlar. Sarılık gelişirken öncelikle idrar renginin koyulaştığı hissedilir. Hafif sarılıklarda sadece göz akları sararır. Bilirübin miktarı arttıkça bütün cilt sarı bir renk alır.


Benzer Konular

7 Mart 2016 / WaRrioR Sağlıklı Yaşam
7 Mart 2016 / Ziyaretçi Cevaplanmış
7 Mart 2016 / prenses ayşe Cevaplanmış