Arama

Sağlık Sektöründe Yeni Teknolojiler, Gelişmeler ve Son Haberler - Sayfa 25

Güncelleme: 28 Kasım 2016 Gösterim: 237.515 Cevap: 327
_Yağmur_ - avatarı
_Yağmur_
VIP VIP Üye
26 Mayıs 2011       Mesaj #241
_Yağmur_ - avatarı
VIP VIP Üye
'Türkiye kök hücre nakil merkezi olacak’

Sponsorlu Bağlantılar
Türk Hematoloji Derneği’nden Doç. İsmail Sarı, 5 yılda Türkiye'nin Avrupa'dan, Balkanlardan, Kuzey Irak çevresinden ve Türk Cumhuriyetlerinden kök hücre nakli yapılmak üzere hasta alacak duruma geleceğini söyledi.

kC3B6k20hC3BCcre205hlarge

Türk Hematoloji Derneği Kök Hücre Nakli Ünitesi Bilimsel Alt Komitesi Sekreteri ve Pamukkale Üniversitesi (PAÜ) Başhekim Yardımcısı Sarı, kök hücre nakli konusunda bundan 2-3 sene öncesine kadar Türkiye'nin çok kötü bir durumda olduğunu belirtti ve kök hücre konusunda büyük mesafeler alındığını söyledi.

Birkaç yıl öncesine kadar lösemi hastalarının hem tedavi görmede hem de nakil yaptırmada sıkıntılar yaşadığına değinen Sarı, ''Yatak sayımız sınırlıydı. Ruhsatlı merkez sayısı çok azdı. Şimdi yavaş yavaş lösemi hastalarının çektiği sıkıntıların iyi yansıtılması nedeniyle bu arttı. 500 civarında kök hücre nakli yapılırken, bugün 2 bin sınırına dayandı. Biz de onlardan biri olacağız'' dedi.

Hematolojik açıdan Türkiye'nin çok büyük bir gelişme kaydettiğini dile getiren Sarı, ''Akut lösemide eskiden yurt dışında yapılan tedaviler artık ülkemizde yapılıyor. 5 yıllık süreç içinde Türkiye'deki nakil merkezlerinin çoğu, Avrupa'dan, Balkanlardan, Kuzey Irak çevresinden ve Türk Cumhuriyetlerinden kök hücre nakli yapılmak üzere hasta alacak duruma gelecek'' diye konuştu.

BAŞARI İÇİN BAŞLANGIÇ TEDAVİSİNDEKİ SORUN ÇÖZÜLMELİ
Türkiye'deki lösemi hastalarının ilk tedavilerinde hala çok büyük sıkıntılar çekildiğini de bildiren Sarı, şunları söyledi: ''Lösemi hastaları bizim indüksiyon tedavisi dediğimiz, yaklaşık ortalama 30 gün süren başlangıç kemoterapisi için yer bulmada hala büyük sıkıntılar çekiyor. İstanbul'un durumu ortada, 20 milyon nüfuslu bir şehir. Avrupa ve Anadolu yakasında lösemi hastaları için ayrılan kamu hastanelerindeki yatak sayısı neredeyse bizim yatak sayımıza eşit. Oradan bile hastalar bizi arıyor 'Başlangıç kemoterapisi için yer var mı' diye. Nakil ünitelerinin sayısının artmasıyla nakil sorunu hemen hemen çözüldü, fakat naklin başarılı bir şekilde yapılabilmesi için nakil öncesi başlangıç tedavisiyle lösemi hücrelerinin tamamına yakınını yok edilmesi gerekiyor, aksi takdirde ilik tutmuyor. Umarım bu konunun da üzerine gidilerek çözümlenir.''


PAÜ'nün Kök Hücre Nakil Ünitesi'nin Ulusal Organ ve Doku Nakli Hizmetleri Koordinasyon Kurulu'ndan ruhsat aldığını bildiren Sarı, ''PAÜ'de kök hücre nakli ünitemiz hizmet vermeye başladı. Son teknolojiyle donatılmış 7 odadan oluşan bir nakil ünitemiz var. Bu yaklaşık bir ayda 7-10 hasta, senede de 100-120 civarında hastaya nakil yapma potansiyeli demektir. Şu anki güncel verilerle, Ege Bölgesi'ndeki en fazla erişkin yatak sayısına sahip kök hücre nakli ünitesiyiz'' dedi.


BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
"İnşallah"derse Yakaran..."İnşa" eder YARADAN.
_Yağmur_ - avatarı
_Yağmur_
VIP VIP Üye
10 Haziran 2011       Mesaj #242
_Yağmur_ - avatarı
VIP VIP Üye
Kök hücre üretimine sıkı denetim

Sponsorlu Bağlantılar
Sağlık Bakanlığı, son yıllarda birçok hastalık için umut olarak gösterilen kök hücre uygulamalarında hasta güvenliğinin sağlanması amacıyla çalışma başlattı.

kok hucre noronhlarge


Denetimsiz ve kuralsız üretimler için kullanılan ''merdiven altı üretim'' tabirinin hücre ve doku üretimi için de geçerli olduğuna dikkati çeken uzmanlar, bu konuda belirli standartlar getirilmesinin, kök hücre uygulamalarının önünü açacağını bildirdi.

Sağlık Bakanlığı Tedavi Hizmetleri Genel Müdürlüğü tarafından Kızılcahamam'da düzenlenen çalıştayda, hücre ve doku üretimi, bunlarla ilgili bankacılık faaliyetleri, etiketleme ve ithalat gibi konular masaya yatırıldı.

Tedavi Hizmetleri Genel Müdür Yardımcısı Arif Kapuağası, çalışmalarla ilgili bilgi verirken bir süre önce çıkarılan İnsan Doku ve Hücreleri ile Bunlarla İlgili Merkezlerin Kalite ve Güvenliği Hakkında Yönetmelik ile üst yapının oluşturulduğu, çıkarılacak yönergelerle de sistemle ilgili mevzuatın tamamlanmış olacağını söyledi.

Çıkarılacak düzenlemelerle hücre ve dokuların üretimi ve ithali ile ilgili standartların belirleneceğini, bu standartlara sahip olanların üretim yapabileceğini anlatan Kapuağası, ancak Sağlık Bakanlığı'ndan ruhsatlı merkezlerde üretilenler ya da ithaline izin verilenlerin hastalara nakledilebileceğini bildirdi. Halen bazı merkezlerin geçici ruhsatlarla çalışabildiğini, düzenlemelerin yürürlüğe girmesinden sonra bu merkezlere mevzuata uyum göstermeleri için süre tanınacağını kaydeden Kapuağası, şu bilgileri aktardı:

''Kök hücre üretimi yapan kordon kanı bankaları şu anda geçici ruhsatla çalışabiliyor. Bu merkezlere mevzuata uyum sağlamaları için 1 yıllık süre tanıyacağız. Ayrıca, etiketleme ve barkodlamayla bu ürünlerin tıpkı ilaçta olduğu gibi üretimden hastaya nakledildiği aşamaya kadar her süreçte takip edilmesi planlanıyor. Hastalara nakledilecek hücre ve dokular aynı zamanda ilaç gibi aynı standartlarda olacak, yurt dışındaki geri çekme işleminden de anında haberdar olabileceğiz. Mevcut uygulamada, ülkemizde üretilen ya da yurt dışından getirilen hücre ve dokular kimlere verildi kontrol edilemiyor. Çekme işleminde, sadece ilgili firma internet sitesinden bildirim yapıyor. Artık ilaçtaki gibi bir geri çekme bildirimi olacak ve bu otomatikman yapılacak. Yeni düzenlemeyle bütün bunlar denetim altına alınacak. Tüm bu düzenlemeler hücresel tedavilerin önünü açacak.''

Bunların yapılmaması halinde, hastalara ne tür bir hücre veya doku nakledildiğinin bilinemeyeceğini, bunun da hasta güvenliğini tehlikeye atacağını vurgulayan Kapuağası, ''Yurt dışından ithal edilmesinden çok Türkiye'de doku ve hücre üretimini teşvik edeceğiz. Bu bizim için büyük önem taşıyor. Bunun ekonomiye katkısı da büyük olacak'' şeklinde konuştu.

KÖK HÜCREDE DE 'MERDİVEN ALTI ÜRETİM'
Sağlık Bakanlığı Kök Hücre ve Kemik İliği Nakli Bilim Komisyonu ve Hücresel Tedavi Derneği Başkanı Prof. Dr. Osman İlhan da ruhsatlı olmayan yerlerde denetimsiz ve kuralsız yapılan üretimler için kullanılan ''Merdiven altı üretim'' tabirinin bu hücre ve doku üretiminde de söz konusu olabileceğini bildirdi.


Ekim ayında yürürlüğe giren İnsan Doku ve Hücreleri ile Bunlarla İlgili Merkezlerin Kalite ve Güvenliği Hakkında Yönetmelik ile mevzuat alanında batı ülkelerinin standardının yakalandığını kaydeden İlhan, bu yönetmeliğin işlerlik kazanması için yönergelere ihtiyaç olduğunu söyledi. Kök hücre uygulamalarının bir tedavi değil, deneysel çalışmalar olduğunun altını çizen Prof. Dr. İlhan, şöyle konuştu:

''Özellikle hücre ve doku üretimi ve bankacılığı büyük öneme sahip bir konu. Kök hücre uygulamaları henüz araştırma safhasında olduğu için belirli bir standart oluşturulması çok önemli. Hücre ve dokuların Sağlık Bakanlığı'ndan ruhsatlı merkezlerde üretilmesi ve hastalara belirli standartlara sahip doku veya hücrenin nakledilmesi büyük önem taşıyor. Aksi halde güvensiz ve yan etkiye yol açan hücrelerin nakledilmesi söz konusu olur ki bu da hasta güvenliğini olumsuz etkiler. Hücre ve dokular da ilaçta olduğu gibi güvenli yerlerde üretilmelidir. ''

DENETİMSİZ ÜRÜNLER BAŞARISIZLIK GETİRİYOR
Yapılacak protokollerle hastalara verilecek hücrelerin tipi, sayısı, canlılığı, yan etkileri ve başarı oranlarının denetleneceğini bildiren İlhan, ''Denetimsiz üretilen ürünlerin kullanılması nedeniyle başarısız sonuçlar elde edilmesi ve yan etkiler ortaya çıkması hem hastalarda hem de hekimlerde kafa karışıklığına yol açıyor. Bu düzenlemelerin yürürlüğe girmesiyle bu tür olumsuzluklar artık görülmeyecek. Böylece deneysel uygulamalar zamanla rutin tedaviye dönüşebilecek'' diye konuştu.


Sağlık Bakanlığı Organ Nakli ve Diyaliz Hizmetleri Daire Başkanı Halil Yılmaz Sur ise gelişmiş batı ülkeleri ve ABD'de bile hücre ve doku nakli konusunda bu kadar kapsamlı mevzuat bulunmadığını, Türkiye'nin bu konuda diğer ülkeler için örnek oluşturacağını bildirdi.


"İnşallah"derse Yakaran..."İnşa" eder YARADAN.
_Yağmur_ - avatarı
_Yağmur_
VIP VIP Üye
26 Temmuz 2011       Mesaj #243
_Yağmur_ - avatarı
VIP VIP Üye
Deri hücresinden damar üretilecek

ABD'de yapılan bir çalışma, donörlerden alınan deri hücreleriyle kan damarlarının üretilmesinin yolunu açtı.

damarlarimizdaki mukemmel tasarim 591x270hlarge

Bilim insanları, hasta yerine donörlerden alınan deri hücreleriyle doku uyuşmazlığı ile doku reddini engelleyici ilaçlara ihtiyaç bırakmayan, bir soğutucu içinde muhafaza edilen, her an kullanıma hazır, çeşitli boy ve ebatlarda kan damarları üretilmesi hedefine ulaşmada önemli bir adım olarak değerlendiriyor.

Polonya'da laboratuvar ortamında üretilmiş kan damarları nakledilen 3 diyaliz hastasının, ameliyattan 2 ila 8 ay sonra doku reddi sorunuyla karşılaşmadan işlevlerini yerine getirdikleri, American Heart Association adlı tıp kuruluşu için dün görüntülü ve sesli internet ortamında yapılan bir bilimsel sunumla gösterildi.

Bilimsel çalışmayı San Francisco’da bulunan Cytograft Tissue Engineering Inc adlı hücreden doku üretimi mühendisliği şirketi yaptı. Şirketin şefi Todd McAllister, yaptığı açıklamada, ''Kan damarlarının, donörden alınan numune hücrelerle üretimi, maliyeti büyük ölçülerde azaltarak 6 ila 10 bin dolara indirdi'' diye konuştu.

McAllister dünyada bu teknolojiden istifade edecek yüz binlerce hastanın bulunduğuna işaret etti.

Daha önce de hastaların kendi derilerinden alınan hücrelerle laboratuvar ortamında kan damarları üretilebiliyordu. Ancak bu yöntem çok fazla zaman ve para kaybına neden olması nedeniyle kullanışlı olmaktan çok uzaktı.

DİYABET HASTALARINDA KULLANILACAK

Kök hücresi kullanılmadığı için hiçbir ahlaki soruna da yol açmayacak bu teknoloji, kan damarları zarar görmüş diyabetli hastalar, uzuvları zarar gören askerler, by pass ameliyatı geçirenler ve diğer gruptaki hastaların tedavisinde kullanılabilecek.


Duke Üniversitesi doktorlarından, kalp uzmanı Robert Harrington çalışmayı, ''çok heyecan verici'' olarak niteledi.

Diyaliz işlemi nedeniyle zarar gören kan damarlarının ''devasa bir kamu sağlığı problemi olarak ortaya çıktığına'' işaret eden Harrington, ''Eğer şu an Avrupa ve Güney Amerika'da devam eden daha geniş çaplı bir çalışma da başarıya ulaşırsa ''bu çok büyük haber olur'' değerlendirmesinde bulundu.

"İnşallah"derse Yakaran..."İnşa" eder YARADAN.
Avatarı yok
nötrino
Yasaklı
7 Ocak 2012       Mesaj #244
Avatarı yok
Yasaklı
Kök Hücresinde Devrim

Bilim dünyasında çığır açacak bir gelişme yaşandı. Farklı embriyolardan oluşan ilk maymunlar dünyaya geldi.ABD'deki bir laboratuvarda dünyaya gelen maymunlar gayet sağlıklı ve normal durumdalar.

Amerika Birleşik Devletleri'nde bir laboratuvarda dünyaya gelen maymunlar, bilim dünyasını heyecanlandırdı. Bilim adamları çalışmanın üzerinde çalıştıkları embriyonik kök hücrelerle ilgili daha kapsamlı sonuçlara ulaşacaklarını düşünüyor.

Bilim dünyasının gündemine oturan Chimero, Hex ve Roku'yu bu kadar özel kılan şey farklı embriyolardan alınan hücrelerle dünyaya getirilen ilk maymunlar olmaları... Çünkü bilim adamları, bugüne kadar farklı genomları bir araya getirerek sadece fare üretebiliyordu.

Farklı Embriyolardan Hücreler Kaynaşmıyor


Bu deney sayesinde, farklı embriyolardan alınan hücrelerin birbirleriyle kaynaşmadığı ancak bir arada durarak maymunların organ ve doku yapımı için birlikte çalıştığı belirlenmiş oldu. Bu konuda yapılacak yeni deneylerle kök hücre çalışmaları için başka önemli verilerin de elde edilmesi bekleniyor.


Kaynak:Ntvmsnbc(06 ocak 2012,14:04)
Avatarı yok
nötrino
Yasaklı
14 Ocak 2012       Mesaj #245
Avatarı yok
Yasaklı
Tüm Bakterilere Karşı Süper Antibiyotik Üretimi

Bilinçsiz antibiyotik kullanımı, bakterilerin antibiyotiğe karşı direnç geliştirmesine yol açabiliyor. Avusturyalı bilim insanları, tüm bakterileri öldürebilen bir süper antibiyotik üzerinde çalışıyor. Alexander Fleming 1945 yılında, penisilini bulması vesilesiyle Nobel Tıp Ödülü’ne layık görüldüğünde, daha o zaman antibiyotiklerin yanlış kullanımının, bakterilerde antibiyotiğe karşı direnç oluşturabileceği konusunda uyarmıştı. Penisilinin mucidinin bu korkunç tahmini gerçek oldu.

Fleming, 1928 yılında dünyanın ilk antibiyotiği penisilini keşfetmeden önce, dünyada sayısız insan yaralanma ve enfeksiyonlar nedeniyle hayatını kaybediyordu. Örneğin Birinci Dünya Savaşı sırasında Amerikan askerlerinin yüzde 18’i zatürre nedeniyle ölmüştü. Ancak İkinci Dünya Savaşı sırasında yani penisilinin ortaya çıkışından yıllar sonra bu hastalıktan ölenlerin oranı sadece yüzde 1 civarındaydı.

Ancak antibiyotik bu mucizevî özelliğini kaybetmek üzere. Almanya’da her yıl yaklaşık 132 bin kişide antibiyotiğe karşı dirençli bakteriler gözlemlendiğini belirten Robert Koch Enstitüsü’ne göre, yılda binden fazla sayıda kişi antibiyotiklerin tedaviye yanıt vermemesi nedeniyle hayatını kaybediyor.

Dünya Sağlık Örgütü'nün Veremle Mücadele Birimi Başkanı Mario Raviglione, antibiyotiğe karşı direncin küresel bir tehdit haline dönüştüğü uyarısında bulunuyor: “İlaçlara karşı direnç nedeniyle her yıl yüz binlerce insan ölüyor. İkinci olarak ise geçmişte tedavisi mümkün olan enfeksiyon rahatsızlıklarının kontrolünde büyük zorluk yaşanıyor. Bazılarında yeniden antibiyotik öncesi dönemdeyiz. 1930 ve 40’lara geri döndük.”

Kronik Hastalar İçin Önemli

Antibiyotikler özellikle kistik fibrozis gibi kronik rahatsızlıkların tedavisinde kullanılıyor. Sekiz yaşındaki Jack Lewellyn-Johnson da bu genetik rahatsızlıkla dünyaya gelenlerden biri. Okula gitmeden önce her sabah annesi Stephanie, ona antibiyotik vermek zorunda. Bu rahatsızlık Jack’in sürekli ağır akciğer iltihabına yakalanmasına yol açıyor. Sağlıklı olmak için sürekli antibiyotik kullanmak zorunda ve annesinin, her enfeksiyonda oğluna uygun ilacı vermesi gerekiyor. En kötü durumda onu hastaneye yatırıyor. Jack, kış aylarında farklı antibiyotikler kullanıyor. Böylece bakterilerin direnç göstermesinin önlenmesine çalışılıyor.

Avusturya’nın Graz kentinden bilim insanları, yıllardır tehlikeli bakterilerin direnç gösteremeyeceği bir süper antibiyotik üzerinde çalışıyor. Avusturya’daki Biyofizik ve Nano Sistem Araştırma Enstitüsü bilim insanları, bilimsel açıdan çığır açacak bir buluşa çok yakınlar. Gerçi buluşlarının piyasaya çıkabilmesi için daha yılar gerekiyor.

Uzun Yıllar Alacak

Graz'da üzerinde çalışılan süper antibiyotik, mikroorganizmaları yok eden peptidlere yani bakterileri yok edebilen protein bileşenlerine dayanıyor. Ekibin başkanı Dr. Karl Lohner, yeni geliştirilen etken maddenin çekiçle duvara vurulmasında olduğu gibi bakterilerde delikler oluşmasına yol açtığını kaydediyor. Böylece bakteriler çok hızlı bir şekilde yok edilebiliyor.

Yeni etken madde, bakterilerin hücre zarını yok ettiği gibi parçalanan bu ölümcül bakterilerin salgıladığı zehirli endotoksinleri de etkisiz hale getiriyor.

Graz'daki enstitü geçen yıl, farelerde yapılan deneylerde bakteriyel dirence yol açmayan yeni etken madde için ABD’den patent aldı. Ancak klinik araştırmalar hâlâ sürüyor ve yeni ilaç piyasaya çıkana kadar daha yıllar geçmesi gerekecek.


Kaynak : DW Türkçe(13 Ocak 2012,07:29)


Efulim - avatarı
Efulim
VIP VIP Üye
21 Ocak 2012       Mesaj #246
Efulim - avatarı
VIP VIP Üye
Türkiye'nin İlk Yüz Nakli Ameliyatı

Uşak'ta beyin ölümü gerçekleşen Ahmet Kaya'dan alınan yüz, bacak ve iki kol Antalya'daki alıcılara nakledilmek üzere Akdeniz Üniversitesine getirildi.

120121 yuz nakli spothlarge

Uşak İli Organ Nakil Koordinatörü Dr. Zafer Aydın, Uşak Devlet Hastanesi'nde gazetecilere yaptığı açıklamada, kent merkezinde 12 gün önce ailevi nedenlerden dolayı bunalıma girerek, kendini trenin altına atarak intihara teşebbüs eden 6 çocuk babası Ahmet Kaya'nın (45), önceki gün tedavi gördüğü Uşak Devlet Hastanesi Yoğun Bakım Ünitesi'nde beyin ölümünün gerçekleştiğini söyledi.

Bunun üzerine Kaya'nın yakınlarıyla temasa geçildiğini ve organlarının bağışı için ailenin ikna edildiğini belirten Aydın, akşam saatlerinde İzmir, Ankara ve Antalya'dan gelen uzman ekiplerin, kadavradan bağışlanan organları çıkartmak için operasyon başlattığını söyledi.

Kaya'nın operasyon sırasında kalbinin durması üzerine iç organlarının işlevini yitirdiğini belirten Aydın, kadavradan göz korneaları ile birlikte iki kol, bir bacak ve yüzünün nakil için alındığını ifade etti.

Yaklaşık 6 saat süren operasyonun ardından kadavradan alınan korneaların nakil için özel ambulans ile Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastahanesine gönderildiğini bildiren Aydın, iki kol, sağ bacak ve yüzün de Sağlık Bakanlığı'na ait özel ambulans uçakla Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastahanesine gönderildiğini kaydetti.

Kadavradan organ alımı operasyonunu Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesinden Prof. Dr. Ömer Özkan ve ekibinin gerçekleştirdiğini anlatan Aydın, iki kol ve bir bacağın 35 yaşındaki bir hastaya nakil edileceği ve operasyonun dünyada bir ilk olduğunu belirtti.

Daha önce kol ve bacak nakli operasyonlarının yapıldığını ancak aynı hastaya iki kol ve bir bacak naklinin dünyada gerçekleştirilmediğine dikkati çeken Aydın, ''Umut ediyoruz ki operasyon başarıyla sonuçlanır ve dünyada bir ilk yaşanır. Çünkü bu güne kadar aynı hastaya iki kol ve bir bacak nakli yapılmadı. Hastadan alınan yüz de başka bir hastaya nakledilecek. Bu operasyon daha önce ülkemizde denendi ancak başarılı olmadı. Umut ediyoruz ki bu kez başarılı olur. Ahmet Kaya isimli vatandaşımızın organları nakil bekleyen hastalara umut ışığı olur. Bu gün tıp dünyası için birçok ilk yaşanıyor olabilir'' dedi.

AMELİYAT 03.15'TE BAŞLADI
Uşak'tan havalandıktan 45 dakika sonra Antalya Havalimanına inen uçaktaki uzman ekip büyük bir heyecanla Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesine gitmek için kendilerini bekleyen araçlarla yola çıktı.

Kısa sürede hastaneye ulaşan Prof. Dr. Ömer Özkan başkanlığındaki ekip hiç vakit kaybetmeden ameliyata girdi. Ameliyata AÜ Hastanesi Ortopedi ve Travmatoloji Anabilim Dalı'nda görevli Prof. Dr. Serdar Tüzüner, Anesteziyoloji ve AÜ Reanimasyon Anabilim Dalı'nda görevli Prof. Dr. Necmiye Hadimoğlu ile AÜ Plastik ve Rekonstrüktif Cerrahi ve Estetik Anabilim Dalı Başkanı Yrd. Doç. Özlenen Özkan ile çok sayıda asistan doktor katıldı.

Saat 03.15'te ameliyata başlayan ekip, yüz nakli ameliyatı ile aynı anda iki kol ve bacak nakli ameliyatını da gerçekleştiriyor. Ameliyatın yaklaşık 24 saat süreceği bildirildi.

TÜRKİYE'NİN İLK YÜZ NAKLİ AMELİYATI
Ahmet Kaya'dan alınan yüzün Antalya'nın Manavgat ilçesine bağlı Gebece köyünde yaşayan 19 yaşındaki Uğur Acar'a nakledileceği öğrenildi.

Acar'ın 40 günlükken beşiğinde uyuduğu sırada evlerinde çıkan yangında alev alan battaniyenin üzerine düşmesi sonucu yüzünün yüzde 90'ının yandığı belirtildi. Bir mermer atölyesinde çalıştığı öğrenilen Acar'ın uzun süredir yüz nakli ameliyatı için beklediği, bugüne kadar Şişli Etfal Hastanesi ile Çapa Tıp Fakültesinde çeşitli ameliyatlar geçirdiği bildirildi.

Acar'ın rutin kontrol için Akdeniz Üniversitesi Hastanesi'ne gelerek Prof. Dr. Ömer Özkan tarafından muayene edildiği, kontrolün ardından otobüs ile Manavgat'a döndüğü öğrenildi. Acar'ın otobüsten indiği sırada Prof. Dr. Özkan'ın kendisini arayarak, yüz nakli için beklenen kadavranın çıktığını ve acilen hastaneye geri dönmesini istediği ortaya çıktı.

İKİ KOL İLE BACAK AYNI KİŞİYE NAKLEDİLECEK
Kaya'dan alınan iki kol ve sağ bacak ise Kepez ilçesine bağlı Varsak Altıayak Mahallesi'nde yaşayan 34 yaşındaki Atilla Kavdır'a nakledilecek.

Kepez Belediyesinde işçi olarak çalışan Kavdır'ın 11 yaşındayken evlerinin önündeki elektrik tellerine konan güvercinleri uçurtmak için demir sopa ile tellere vurduğu ve bu nedenle elektrik akımına kapıldığı öğrenildi.

Bu olaydan sonra hastaneye kaldırılan Kavdır'ın iki kolunun, dirseğin 7 santimetre altından, sağ bacağının da diz üstünden kesildiği ifade edildi. Kavdır da akşam saatlerinde hastaneye çağrılarak ameliyata alındı.

DÜNYADA İLK KADAVRADAN RAHİM NAKLİ
Prof. Dr. Ömer Özkan ve ekibi Türkiye'nin ilk çift kol naklini ve dünyada ilk kadavradan rahim naklini de gerçekleştirmişti.

Trafik kazasında hayatını kaybeden 23 yaşındaki bir kişinin kollarını, mısır silaj makinesinde geçirdiği kaza sonucu iki kolunu dirsekten kaybeden Cihan Topal'a 25 Eylül 2010 tarihinde nakleden ekip, 9 Ağustos 2011'de de 21 yaşındaki Derya Sert'e dünyanın ilk kadavradan rahim naklini yapmıştı.

Sen sadece aynasin...
Avatarı yok
nötrino
Yasaklı
25 Ocak 2012       Mesaj #247
Avatarı yok
Yasaklı
Kök Hücreden Üretilen Retina

120124retinahlarge

Elde edilen verilerin, yöntemin güvenilir olduğuna işaret ettiği açıklandı.

Araştırmacılar, kök hücreleri kullanarak insanlar üzerinde bir göz hastalığını tedavi etmek amacıyla yapılan ilk deneyden olumlu sonuç aldıklarını söylüyor.1990'ların sonunda, embriyoda bulunan kök hücrelerin insan bedeninde herhangi bir dokuya dönüşme potansiyeline sahip olduğu ve yeni tedavi olanakları sunabileceği keşfedilmişti. Bu zaman zarfında, embriyolardan alındıkları için etik açıdan tartışma oluşturmasına karşın, kök hücrelere büyük umutlar bağlandı. Şimdi, Advanced Cell Technology (İleri Hücre Teknolojisi) adlı bir Amerikan şirketi, görme bozukluğu olan iki kadının gözlerine kök hücreden ürettikleri retina dokusu yerleştirdiklerini açıkladı.

Körlük derecesinde göremeyen her iki kadının da aradan geçen dört ay içerisinde olumsuz herhangi bir yan etkiye maruz kalmadığı ve bir miktar daha iyi görmeye başladıkları belirtildi. Ancak uzmanlar, kök hücrelerden üretilen insan dokusunun tamamen tehlikesiz ve etkin bir tedavi sunup sunmadığını kesinleştirmenin daha yıllarca deney ve araştırma gerektirdiğine dikkat çekiyor.

Tepkileri Azaltması Beklenmiyor

ABD'den gelen bu görece başarı haberinin kök hücrelere etik nedenlerle karşı çıkanları ikna etmesi beklenmiyor. Bilim insanları tedavi amaçlı kök hücre üretmeye çalışırken, embriyolar bu süreçte imha ediliyor.


Kaynak:BBC Türkçe(24 Ocak 2012,17:04)
Efulim - avatarı
Efulim
VIP VIP Üye
30 Ocak 2012       Mesaj #248
Efulim - avatarı
VIP VIP Üye
Türk Bilimciye Harvard Ödülü

DD10773EF21D2E310B28E87B73DCA

Dr. Hakan Şakül, kişiye özel tedavi yaklaşımlarıyla ilgili çalışmalarından dolayı Harvard Üniversitesi’nin 'Kişiye Özel Tıp Alanında Başkanın Ödülü'ne layık görüldü.

Kişiye Özel Tıp Alanında Başkanın Ödülü, Harvard Üniversitesi’nin her yıl düzenlediği Kişiye Özel Tıp Konferanslarında, bu alanda önemli ve sürdürülebilir katkılarda bulunan kişilere veriliyor. Pfizer Global Araştırma ve Geliştirme Diagnostik Birimi Başkanı ve İdari Direktörü Hakan Şakül, 2005 yılında yapılan ilk toplantıdan bu yana organizasyon komitesinde üye olarak yer alıyor.
Sağlık sistemi için yeni bir kavram olan kişiye özel ilaçların masaya yatırıldığı bu yılki konferans, dünya çapında 600’ün üzerinde ulusal ve uluslararası katılımcıyı ağırladı. Kişiye özel tıp alanındaki en önemli etkinlik olarak kabul gören konferansta, karar alıcılar, devlet yetkilileri, ilaç, teknoloji ve biyoteknoloji şirketleri üst düzeyde temsil edildi.
Şakül’e ödülünü Harvard Üniversitesi Tıp Fakültesi Profesörü ve Kişiye Özel Tıp Konferansı Organizasyon Komitesi Başkanı Dr. Raju Kucherlapati verdi. Şakül ödülünü aldıktan sonra, 2009’dan bu yana yöneticiliğini yaptığı tanı geliştirme programına ilişkin konuşmasında Pfizer ve Abbott Molecular ortaklığında ilerleyen işbirliği hakkında açıklamalar yaptı.
Hakan Şakül şunları söyledi: “Yürüttüğümüz program, akciğer kanserinde bir ilaç ve diagnostik test kombinasyonunun ilk kez eşzamanlı FDA onayı aldığı programdır. Pfizer ve Abbott Molecular ortaklığı, Pfizer’in araştırma ve geliştirmeye yönelik Kişiye Özel Tedavi yaklaşımının önemini vurgulamakta ve hastalara ihtiyaç duyulan ilaçları sağlamak için ilaç şirketlerinin diagnostik şirketleriyle nasıl etkili bir ortaklık kurabileceğine örnek oluşturmaktadır.”

AMAÇ DAHA ETKİLİ TEDAVİLER GELİŞTİRMEK
Pfizer Türkiye Klinik Araştırmalar Müdürü Dr. Gökhan Duman ise şöyle konuştu: “Pfizer’in Kişiye Özel Tedavi yaklaşımı, seçilen tedavilerden görülen yararı artırmak ve hastalara daha iyi tedavi sağlamak amacıyla, doğru ilacı doğru hastayla eşleştirmek yönünde Ar-Ge yapmaktır. Amacımız, hastalarda bireysel olarak hastalığın karmaşık yapılarını anlamak ve buna dayanarak daha etkili tedaviler geliştirmektir. Kişiye özel yaklaşım ile, bir tümörün genetik profilini incelemek için moleküler ve diagnostik teknolojiler kullanarak, hastaları, kişisel olarak onlara en iyi sonuçları sağlayacak, tedavi rejimiyle eşleştirebileceğiz. Süregelen kişiye özel ilaç Ar-Ge çalışmalarının sonucu olarak birçok kanser türü ile savaşta önemli adımlar atmaya devam ediyoruz ve çok da uzun olmayan bir süre sonra kişiye özel tedavilerin hayatımızın bir gerçeği olmasını bekliyoruz.”



Sen sadece aynasin...
Efulim - avatarı
Efulim
VIP VIP Üye
4 Şubat 2012       Mesaj #249
Efulim - avatarı
VIP VIP Üye
Kök hücreden kanser aşısı geliştirildi

kanser asisi geliyor h5692hlarge

ABD'deki Pennsylvania Üniversitesi'nde görevli araştırmacılar, hastaların kök hücrelerini kullanarak göğüs kanserine karşı bir aşı geliştirdi.

Aşı için laboratuvarda değiştirilen hücreler, bağışıklık sisteminin kanserli hücreleri "yabancı organizma" olarak görüp onlara saldırması esasına dayanıyor.
Sabah’ta yer alan habere göre, deneklerin yüzde 85'inde aşıdan dört yıl sonra bile hastalığın nüksetmediği gözlemlendi.

Geliştirilen aşının göğüs kanserlerinde etkili olması umuluyor.

Sen sadece aynasin...
Efulim - avatarı
Efulim
VIP VIP Üye
8 Şubat 2012       Mesaj #250
Efulim - avatarı
VIP VIP Üye
Lösemi tedavisinde önemli adım

İsviçreli bilim insanları, laboratuvar deneylerinde lösemi kök hücrelerinin gelişimini doğrudan durdurmayı başardı.

lC3B6semmmmmhmedium

ANKARA - Bern Üniversitesi tıp fakültesi onkoloji bölümü ve Basel Üniversitesi tıp fakültesi patoloji bölümü uzmanları, farelerde, hücre gelişimini sağlayan CD27 molekülünün çalışmasını engelleyerek, lösemi kök hücrelerine sinyal aktarımını durdurdu. Böylece kanser kök hücresinin gelişimi engellendi.
Tümör immünoloji uzmanı Christian Schürch ve Carsten Riether'in araştırmasının sonucu, The Journal of Clinical Investigation dergisinde yayımlandı.
Lösemi kök hücreleri, uygulanan tedavilerin çoğuna dirençli olduğu için sık sık nüks ediyor.
Sen sadece aynasin...

Benzer Konular

4 Aralık 2016 / gokhan404 Akademik
12 Ekim 2014 / Misafir Sanat
2 Şubat 2016 / byseus Sosyal Ağlar
27 Ekim 2015 / _EKSELANS_ Sosyal Ağlar
12 Haziran 2015 / _EKSELANS_ Arşive Kaldırılan Konular