Arama

Astronomi (Uzay) Haberleri - Sayfa 14

Güncelleme: 15 Ekim 2018 Gösterim: 187.107 Cevap: 523
Avatarı yok
nötrino
Yasaklı
15 Ekim 2010       Mesaj #131
Avatarı yok
Yasaklı
Uzayda Büyük Çarpışma!

Sponsorlu Bağlantılar
Geçen yıl meydana gelen asteroid çarpışmasından kalan taş fırtınası Hubble Teleskobu'na yakalandı.

Hubble ve Rosetta teleskopları, muhtemelen 2009 yılında meydana gelen dev asteroid çarpışmasından arta kalan taş fırtınasını fotoğrafladı. Hubble'ın fotoğrafında, moloz yığınının başında X şeklindeki bir parçanın bulunduğu görüldü.

Amerikan Havacılık ve Uzay Dairesi'nden (NASA) yapılan açıklama, uzayda ilk defa X şeklinde bir parçanın görüntülendiğini, bu tuhaf parçanın büyük olasılıkla bizim Güneş sistemimizde Şubat veya Mart 2009 yılında, iki büyük asteroidin çarpışması sonucu oluştuğunu belirtildi.

Fotoğrafı Ocak-Mayıs 2010 arası çekilen, "P/2010 A2" adı verilen 130 metre çapındaki nesne, çapları 1 santimetre ile 2,5 santimetre arasında değişen parçacıklardan oluşan bir kuyruğa sahip.

NASA'da görevli araştırmacılar, sözkonusu oluşumun, büyük bir asteroidin kendisinden 3 veya 6 metre daha küçük bir asteroidle çarpışması sonucu meydana geldiğini ifade ediyor.

İngiliz dergisi "Nature"'ün 14 Ekim tarihli sayısında yayımlanan araştırmaya göre, iki asteroid, saatte 18 bin kilometre hızla çarpıştı, çarpışmanın etkisiyle küçük asteroid toz haline gelirken, büyük asteroidin ise kütlesi küçüldü.

ABD'nin Kaliforniya üniversitesinde görevli uzaybilimci David Jewitt'e göre, iki asteroidin çarpışması sonucu küçük bir atom bombası kadar güçlü bir patlama meydana geldi.

Jewitt, "Sözkonusu asteroidler, Güneşe göre bulundukları konumlarından dolayı, çarpışma anı izlenememiş" dedi.

Çarpışma sonucu ortaya çıkan X şeklindeki tuhaf parça, Hubble'ın güçlü kameraları tarafından Mars ve Jüpiter gezegenleri arasında bulunan asteroid kuşağında görüntülendi.


Kaynak: Ntvmsnbc-Ajanslar(14 Ekim 2010 Perşembe/TSİ:09:51)

Son düzenleyen nötrino; 15 Şubat 2016 20:32
snackbloot - avatarı
snackbloot
Ziyaretçi
20 Ekim 2010       Mesaj #132
snackbloot - avatarı
Ziyaretçi
Yeni bulgular Mars’ta bir zamanlar bol miktarda suyun oldugunu gosteriyor.

Sponsorlu Bağlantılar
Mars’ın kuzeyinde bulunan mineraller eskiden tüm Mars’da su bulunduğu gösteriyor.
Güney ve kuzey Mars’ın pek çok yönden birbirinden farklı olması paylaştıkları geçmiş konusunda yeni sorular doğuruyor.
mars2008

Son yıllarda, Avrupa Uzay Kuruluşu’nun Mars Ekspres Uydusu ve NASA’nın Mars Keşif Uydusunun Mars’ın güney tepelerinde, yüzeyde veya yüzeye çok yakın 4 milyar yıllık taşların bulunduğu yerlerde bulduğu kil mineraller pek çok bölgede sulak bir yapının olduğunu işaret ediyor. Eski yüzey tabakasının derinlere gömülmesine sebep olan genç volkanik aktivitelerin olduğu kuzey bölgesinde ise bu haftaya kadar bu tür minerallere rastlanıldığı rapor edilmemişti .
Fransız ve Amerikan bilim adamları bu haftaki Science güncesinde kuzey bölgesinde de bazı geniş kıraterlerde çok eskiden su olduğunu gösteren benzeri minerallere rastlandığını rapor ettiler.
Raporun başyazarı Paris Üniversitesi’nden John Carter “Yaklaşık 4 milyar yıl önce gezegenin tümünün su tarafından şekillendirildiğini söyleyebiliriz” dedi.
Daha sonraki devirlerde de Mars’ta kısa süreli sulu veya daha tuzlu yada asidik sulu dönemlerin olduğunun kanıtları var.


Araştırmacılar CRISM izge ölçeri ile kuzey bölgesinde 91 adet kırateri taradılar. En az dokuzunda kil ve sulu bölgelerde oluşabilecek phyllosilicate ve hydrated silicate türü kil benzeri mineraller tespit ettiler.
Daha önce OMEGA izge ölçeri ile yapılan gözlemlerde kuzey bölgesinde bir kaç kıraterde phyllosilicate tespit edilmişti fakat mineral yatakları çok küçüktü ve OMEGA ölçüm cihazının CRISM cihazı gibi odaklanma kapasitesi yoktu.


MarsExpress
“Bulunanları onaylamamız için daha çok boyutsal çözünürlüğe ihtiyacımız vardı” diyen Carter “iki ölçüm cihazının da farklı özellikleri var, ikisini de kullanabilmek büyük bir avantaj” diye ekledi.


CRISM baş araştırmacısı Johns Hopkins Üniversitesinden Scott Murchie gezegende suyun varolması konusundaki son bulguların gezegenin geçmişini aydınlatmaya yardımcı olacak önemli bir adım olduğunu söyledi.

CRISMscanning

Gezegenin kuzey yarımküresinin güneye göre daha düz olması konusunda yaygınca inanılan bir teori mevcut. Bu teoriye göre kuzey yarım küreye dev bir nesne eğik açı çarparak gezegenin yarısını güneş sisteminin en büyük kıraterine dönüştürüyor. Yeni bulgular da gösteriyor ki, su ile ilgili minerallerin oluşması ve dahası da hayat için en elverişli sulak dönemin en azından bir bölümü, muazzam çarpışma ile yer kabuğunun yeni çökeltilerle şekillenmesi arasında bir döneme denk geliyor.
Murchie “büyük çarpışma yerkabuğunun hakkında delilleri yok etmiş görünüyor, özellikle de çarpışmanın gerçekleştiği kuzey kısmında” diyor ve ekliyor “suyun bulunduğu zamanlar henüz sona ermeden önce olmuş olmalı.”
Raporun diğer yazarları Francois Poulet ve OMEGA araştırmacısı Jean-Pierre Bibring, her ikisi de Paris Üniversitesinde görev yapmaktalar.
Son düzenleyen Safi; 23 Haziran 2016 03:56
Avatarı yok
nötrino
Yasaklı
21 Ekim 2010       Mesaj #133
Avatarı yok
Yasaklı
Evrenin Çocukluğuna İnildi!

Fransız ve İngiliz astronomlar adeta evrenin çocukluğuna inerek, gözlemlenen bir galaksinin evrenin en eski gökadası ve en uzaktaki cismi olduğunu belirledi.

"UDFy-38135539" adı verilen galaksinin yaydığı zayıf ışığı analiz eden bilim adamları, bu gökadanın Big Bang'den sadece 600 milyon yıl sonra doğduğunu ve 13 milyar yaşından fazla olduğunu öngörüyorlar.

Paris Rasathanesi'nden Matthew Lehnert ve meslektaşları, saniyede 300 bin kilometre hızla yol alan ışığın 13 milyar yıldan fazla yolculuk yaptığının hassas teleskoplarca saptandığını belirterek, ''İlk meydana gelen galaksilerden birinin yaydığı morötesi ışıklar bize evrenin çocukluğu hakkında bilgi veriyor. Uzayda uzağa bakmak, geçmişi görmek demektir'' ifadelerini kullandılar.

Şili'de kurulu Avrupa Güney Yarıküre Rasathanesi'ne ait Very Large Telescope (VLT), daha önce Hubble uzay teleskobu tarafından keşfedilen çok uzaktaki galaksinin zayıf ışığını analiz ve böylece yaşını teyit etmek için kullanıldı.

Evrenin genişlemesiyle galaksiler birbirinden uzaklaşırken, yaydıkları ışınların dalga boyu ise uzuyor. Bu durum ışığın yolculuğunun uzunluğunu belirlemede bir ölçü olarak kullanılıyor. Işığın yolculuğu uzadıkça "redshift" (bir nesneden yayılan görülebilen ışığın elektromanyetik tayfın kırmızı yönüne yaklaşması) büyüyor.

Galaksiyi 16 saat boyunca gözlemleyen astronomlar, bu gökcisminin karakteristik hidrojen ışımasının (lyman alfa) bize 8,6'lık rekor bir "redshift" dalga boyuyla geldiğini tespit ettiler.

Çalışmalarını Nature dergisinde yayınlayan Lehnert ve ekibi, bu galaksinin evrende şimdiye dek gözlenen en uzaktaki nesne olduğunu bildirerek, ''Evrenin 600 milyon yaşından daha önceki halini gördüğümüzü tespit ettik'' bilgisini verdiler.

Hubble uzay teleskobu tarafından tespit edilen en uzaktaki 5 galaksi içinden 2'sinin yaşlarının tespiti için VLT ve spektrum görüntüleyici SINFONI ile gözlemlerinin sürdüğünü belirten bilim adamları, bu sayede ilk galaksilerin nasıl ortaya çıktığı ve bu galaksilerin ışığının kendilerini çevreleyen hidrojen sis perdesini delmeyi başararak, evrenin "karanlık dönemine" nasıl ulaşabildiğini anlamaya çalıştıklarını kaydettiler.

İlk yıldızların Big Bang'den sadece 400 milyon yıl sonra ışıldamaya başladığına işaret eden astronomlar, ilk galaksilerin ışığının evrende ilerleme başlayabilmeleri ve bize kadar ulaşabilmeleri için önce çevredeki hidrojeni iyonize edebilecek derecede enerjiye sahip olmaları gerektiğini vurguluyorlar. Böylece uzay saydam hale geliyor.

Astronomlar, ilk kez Big Bang'den sonra evreni dolduran ışığı sis perdesini delen galaksilerden birini gözlemlediklerini ifade ediyorlar.


Kaynak: Ntvmsnbc-Ajanslar(20 Ekim 2010 Çarşamba/TSİ:15:19)
Son düzenleyen nötrino; 15 Şubat 2016 20:35
Avatarı yok
nötrino
Yasaklı
22 Ekim 2010       Mesaj #134
Avatarı yok
Yasaklı
Discovery'ye Son Dokunuşlar

NASA mühendisleri, Discovery uzay mekiğinin 1 Kasımda yapılacak son seyahati öncesinde, yakıt sızıntısı arızasını gidermeye çalışıyor.
Mekik teknisyenleri, uzay mekiğinin kuyruğuna yakın, ikiz yörünge manevra motorlarına yakıt sağlayan borudaki iki contayı değiştiriyorlar. Onarım çalışmalarının, Discovery'nin Florida Cape Canaveral'daki Kennedy Uzay Merkezinden fırlatılmasından tam bir hafta önce, pazartesi günü tamamlanması bekleniyor.

Teknisyenler, hafta başında, contaların yanındaki bir eklemde bulunan altı cıvatayı sıkıştırarak sızıntıyı durdurmuşlardı, ancak yaklaşan fırlatma işlemi öncesinde başka sorun olmaması için şüpheli noktaları gözden geçiriyorlar.

En eski uzay mekiği Discovery, 1 Kasımdaki fırlatmanın ardından çıkacağı 39. ve 11 gün sürecek son yolculuğunda, Uluslararası Uzay İstasyonu'na (UUİ) yeni bir depolama modülü ve bir insansı robot götürecek.

NASA'nın Nisan 1981'de başlayan mekik uçuşlarının bu sefer yapılacak 133'üncüsünde iki uzay yürüyüşü yapılması öngörülüyor.

Discovery'nin son uçuşunun ardından Endeavour uzay mekiğinin, 2011'in başlarında iki seferinden biri yapılacak. Kongre ve ABD Başkanı Barack Obama tarafından daha önce onaylanmasına rağmen, üçüncü bir mekik seferinin yapılıp yapılmaması Kongre'nin yıl sonunda yeniden gözden geçirmesine bağlı.


Kaynak: Ntvmsnbc-Ajanslar(21 Ekim 2010 Perşembe/TSİ:10:04)
Son düzenleyen nötrino; 15 Şubat 2016 20:36
Avatarı yok
nötrino
Yasaklı
24 Ekim 2010       Mesaj #135
Avatarı yok
Yasaklı
Çin de Mars'ı Keşfe Hazırlanıyor

Çin Uzaycılık Bilim ve Teknoloji Şirketi'ne bağlı Uzay Teknolojileri Enstitüsü tarafından yapılan açıklamada, Mars keşif projesinin en erken 2013 yılında başlatılması için kullanılacak uydunun tasarımının hazırlandığı belirtildi.

Çin Uluslararası Radyosu'nun haberinde, uzmanların, Çin'in Çangı-1 ve Çangı-2 Ay keşif uydularını başarıyla fırlattıktan sonra uçuş cihazları tasarlama kapasitesinin belli bir düzeye ulaştığı şeklindeki görüşüne yer verildi.

Haberde, Çin'in şu anda kendi gücüne dayanarak Mars keşfi yapacak teknolojiye sahip olduğu ileri sürüldü.



Kaynak: Ntvmsnbc-Ajanslar(22 Ekim 2010 Cuma/TSİ:14:51)
Son düzenleyen nötrino; 15 Şubat 2016 20:36
Avatarı yok
nötrino
Yasaklı
25 Ekim 2010       Mesaj #136
Avatarı yok
Yasaklı
Uzaya Bir Adım Daha

Dünyanın ilk uzay limanı, ABD’nin New Mexico eyaletinde açıldı. Limanın açılmasıyla birlikte uzaya ticari uçuşlara bir adım daha yaklaşıldı.İngiliz milyarder işadamı Sir Richard Branson'ın sahibi olduğu Virgin grubunun desteğiyle yapılan uzay limanının pisti hizmete açıldı.

Sir Richard, 3 kilometrelik pistin açılmasıyla düşlerine bir adım daha yaklaştıklarını söyledi.

Virgin grubundan yapılan açıklamada, ticari amaçlı ilk uzay yolculuğunun 18 ay içinde gerçekleşebileceği belirtildi. Uzaya 3 saatlik seyahat için halihazırda 200'er bin dolar ödeyen 300 kişi sırada bekliyor.

Limanın açılışında, uzaya yolcuları taşıyacak "White Knight 2" adlı hava aracı da gösteri uçuşu yaptı.


Kaynak: Ntvmsnbc-Ajanslar(23 Ekim 2010 Cumartesi/TSİ:18:29)
Son düzenleyen nötrino; 15 Şubat 2016 20:37
Avatarı yok
nötrino
Yasaklı
27 Ekim 2010       Mesaj #137
Avatarı yok
Yasaklı
Uzayda görev yapmak üzere tasarlanan ilk insansı robot, Discovery uzay mekiğinin 1 Kasımdaki son seferinde Uluslararası Uzay İstasyonu'na (UUİ) götürülecek

Amerikan Havacılık ve Uzay İdaresi (NASA) ve otomobil devi General Motors'un 15 yıl süren çalışmalar sonunda geliştirdiği, "Robonot 2" ya da "R2" adlı robot yardımcı, köpükle sarmalandığı bir kutu içinde Pazartesi günkü fırlatma işlemini bekliyor.

Dünya'da ve uzayda insanlarla yanyana güvenli bir şekilde çalışabilecek ve aynen insan gibi alet kullanabilecek şekilde tasarlanan R2'nin, uzay istasyonunda rutin bakım işlerini yaparak, istasyon mürettebatının daha önemli görevleri yerine getirmesini sağlayacak biçimde iş yükünü azaltması hedefleniyor.

Uzaya seyahat edecek ve burada çalışacak ilk insansı robot R2, arkasından gittiği tüm cisimleri görebiliyor, çevreyi hissedebiliyor ve etrafa uyum sağlamak için kendini gerektiği gibi ayarlayabiliyor.

Teknoloji harikası robot, becerisiyle de diğer robotlardan ayrılıyor. İnsansı parmakları ve yumuşak avcuyla cisimleri cisimleri nazikçe tutup, kavrayabiliyor. Hareket yönünde örneğin bir astronot kafası gibi beklenmedik bir obje çıkarsa, hareketini durdurmaya programlanmış R2, kendisine sert bir şey çarptığında da hemen kapanıyor.

Bilimsel deneyler ve uzay gemisini kullanmak gibi hassas görevler hariç her türlü işi yapabileceği düşünülen deneysel robot, başta istasyonun Destiny laboratuvarına konulacak ve burada basit işlerin nasıl yapıldığını izledikten sonra daha zor görevlere hazırlanacak.

2,5 milyon dolara malolan ve 5 kilodan fazla ağırlığı kaldırabilecek şekilde tasarlanan 136 kilo ağırlığındaki R2, yer ekibi ve UUİ mürettebatı tarafından grafik kullanıcı arayüzü (GUI) ile bilgisayardan kontrol edilecek.

Robotun, aralık sonu veya ocak başı UUİ'de testlerine başlanması öngörülüyor.

Uzay ve teknoloji meraklıları, R2'nin uzay seyahatini General Motors'un Facebook ve Twitter sayfalarından ya da Twitter'ın @AstroRobonaut sayfasından izleyebilirler.NASA, Ay yüzeyinde kullandığı tekerlekli aracı da General Motors işbirliği ile geliştirmişti.


Kaynak: Ntvmsnbc-Ajanslar(27 Ekim 2010 Çarşamba/TSİ:10:41)
Son düzenleyen nötrino; 15 Şubat 2016 20:39
Avatarı yok
nötrino
Yasaklı
29 Ekim 2010       Mesaj #138
Avatarı yok
Yasaklı
Mars’ta Su İzleri

NASA’nın Mars aracı Spirit’in saplanıp kaldığı noktadaki toprak analizleri, bölgede bir dönem suyun var olduğuna ilişkin izler ortaya koyuyor.
NASA’nın 4 Ocak 2004 tarihinde Mars yüzeyine indirdiği keşif aracı Spirit, 1 Mayıs 2009’da toprağa saplanarak hareketsiz kalmıştı. Fakat bu olumsuzluk beraberinde sürpriz bir gelişmeyi getirdi.

Washington Üniversitesi’nden gezegen bilimci Ray Arvidson, yeni keşfini anlatıyor, “Aracın ön tekerleği çalışmadığından geriye doğru götürmeye çalışıyorduk ki saplanıp kaldı. Saplandığı sırada yüzey toprağının oluşturduğu kabuğu da kırdı. Kırılma sayesinde ulaştığımız toprağın alt kısmının normal bir görünüme sahip olmadığı dikkatimizi çekti.”

Araç saplanma nedeniyle bir yere hareket edemediğinden, ekip bulunduğu noktada araştırmasına devam etmesine karar vermiş. Böylece Spirit o noktayı katman katman incelemeye başlamış. Toprak analizleri 2009 Nisan’ından Ocak 2010’a kadar sürmüş. Geçtiğimiz Mart ayında ise Mars’ın kışa girmesi nedeniyle yeterli güneş ışını alamayan Spirit, bataryalarını şarj edemeyerek sessizliğe büründü.

Aracı yöneten ekibin başında bulunan Steve Squyres, şu an devam etmekte olan bekleyiş süresince mevcut toprak verilerini değerlendirdiklerini belirtiyor. “Aracın gömülü bulunduğu katmanların silis, hematit ve jips gibi çözünmez mineralleri barındırıyor. Fakat alt tabakalara indikçe demir sülfatın suda erimesiyle meydana gelen çözünebilir bileşiklerin her katmanda artan miktarda bulunduğunu gördük.”

Arvidson, yüzbinlerce yıl ya da çok daha öncesinde, Mars henüz yuvarlak halini tam olarak almamış ve görece çarpık bir formdayken, Spirit’in şu an durduğu noktaya kar yağdığını ve eriyerek alt tabakalara süzüldüğünü tahmin ediyor. Fakat bunun bir su birikintisi şeklinde değil, ancak bir su filmi halinde olabileceğinin de altını çiziyor.

Orijinal Makale-JGR


Kaynak:Ntvmsnbc(29 Ekim 2010 Cuma/TSİ:08:49)
Son düzenleyen nötrino; 17 Şubat 2016 23:44
Avatarı yok
nötrino
Yasaklı
30 Ekim 2010       Mesaj #139
Avatarı yok
Yasaklı
75 Milyon Işık Yılı Öteden Gelen Güzellik

Altı spiral gökada, daha önce olmadığı kadar ince ayrıntılarıyla gözlendi.Şili’de yer alan Avrupa Güney Gözlemevi (ESO)’ne bağlı dev Paranal teleskoplarının kızılötesi ışık kullanarak yakaladığı görüntüler, astronomların spiral gökadaların sahip oldukları desenin nasıl oluştuğunu ve geliştiğini anlamalarına yardımcı olacak.

Paranal teleskoplarına bağlı ve yeryüzündeki en güçlü kamera sistemlerinden biri olan HAWK-I, kızılötesi ışığa olan duyarlılığı sayesinde, gökadaların spiral kollarındaki toz bulutlarını ve gaz parlamalarını görünmez hale getirebiliyor. Böylece oldukça keskin görüntüler elde ediyor.

HAWK-I’nin aldığı son görüntüler NGC 5247 (60-70 milyon ışık yılı), NGC 4321 (55 milyon ışık yılı), NGC 1300 (65 milyon ışık yılı), NGC 4030 (75 milyon ışık yılı), NGC 2997 (30 milyon ışık yılı), NGC 1232 (65 milyon ışık yılı) gökadalarına ait. Her biri spiral desene sahip olan altı gökadanın bugüne kadar çekilmiş olan bu en ayrıntılı görüntüleri, astronomlar için eşsiz birer veri kaynağı halindeler.


Kaynak: Ntvmsnbc(29 Ekim 2010 Cuma/TSİ:12:52)
Son düzenleyen nötrino; 15 Şubat 2016 20:46
Avatarı yok
nötrino
Yasaklı
1 Kasım 2010       Mesaj #140
Avatarı yok
Yasaklı
Dünya Boyutunda Gezegenler Çoğunlukta

Amerikan Science dergisinde yayımlanan yeni bir makale, yerküre boyutlarındaki "küçük" gezegenlerin çoğunlukta olduğunu öne sürüyor.Makaleyi yayınlayan ABD merkezli araştırma ekibinin bulgularına göre, nispeten küçük boyutlardaki gezegenler, Jupiter benzeri devlere oranla çok daha fazla sayıda.

Hawai'de bulunan 10 metre çaplı Keck teleskobundan toplanan veriler, 22 yıldızın çevresindeki gök cisimlerinin incelenmesi sonucunda elde edildi. Araştırma kapsamında incelenen yıldızların yüzde 1.6'sını dev gezegenler, yüzde 12'sini ise dünyanın on katı büyüklüğündekiler oluşturuyor.

Kesk teleskobunun küçük boyutlardaki gezegenleri tesbit etmekte zorlanması sebebiyle henüz kesinleşmeyen veriler, dünya boyutunda olan ve 22 yıldızın yörüngesinde dolaşan 23 adet gezegenin varlığını ortaya koyuyor. Araştırma ekibinden doktor Andrew Howard, eldeki teknik imkanlarla sözkonusu bulgulardan daha kesin neticelere varılmasının da oldukça zor olduğunu belirtiyor.

Doktor Howard ayrıca Nasa'nın Kepler uzay teleskobunun incelemekte olduğu 156.000 yıldızın, 120 ile 260 arasında değişen sayılarda gezegeni yörüngelerinde barındırabileceği sonucuna ulaştığının da altını çiziyor. Doktor Howard'a göre başka gezegenlerde yaşam izleri bulunması olasılığı, dünya boyutlu gezegenlerde çok daha yüksek.


Kaynak: BBC Türkçe-Science(30 Ekim 2010 Cumartesi/TSİ:14:14)
Son düzenleyen nötrino; 15 Şubat 2016 20:47

Benzer Konular

5 Ağustos 2018 / nötrino Uzay Bilimleri
15 Eylül 2011 / nünü Uzay Bilimleri
2 Haziran 2015 / nötrino Uzay Bilimleri
1 Mart 2018 / Misafir Cevaplanmış