Arama

Hikayeler ve Öyküler -2- - Sayfa 158

Güncelleme: 17 Şubat 2016 Gösterim: 548.592 Cevap: 1.812
Sedef 21 - avatarı
Sedef 21
Ziyaretçi
25 Nisan 2008       Mesaj #1571
Sedef 21 - avatarı
Ziyaretçi
Gül İle Bülbül

Sponsorlu Bağlantılar

Bir genç vardı. Orta boylu, kumral, badem gözlü. Bir de güzeller güzeli vardı. Bülbülün gülü sevdiği gibi seviyordu. Bülbülün aşkı kadar saf bir o kadar içten. Genç, kızı arkadaş ortamında tanımıştı. Günler geçti. Onlar giderek yakınlaştı. Bir ara güzeller güzeli uzaklaştı. Genç gecelerce nedenini düşündü. Ama güzeller güzelinin bu tavrına bir anlam veremiyordu. Bir gün karşısına bir güzel daha çıktı. Onunla yakınlaştı. Ama bülbül güle hala vurgundu. Onsuz yapamazdı. İki ateş arasında kalmış gibiydi. Tercih yapması gerektiğini biliyordu. Kim bilir. Belki de güzeller güzelinden bir işaret bekliyordu. Sonra anlaşıldı ki. Güzeller güzeli kıskanç bir arkadaşının kurbanı olmuş. Bülbülü bunun için terk etmiş. Bülbüle sormadan. Sadece arkadaşının sözüyle onu karanlık bir kafese itmiş. Günler geçti. Olay anlaşıldı. Gül bülbüle bülbül güle kavuştu. Her şey iyi gidiyordu. Sonra araya mesafe girdi. Fakat biter mi Gül ile bülbül aşkı. Bitmez demek isterdim. Ama bitti. Mesafe girdi. Gül Bülbülü bir kez daha karanlık kafese itti. Kırgındı, üzgündü, moralsizdi bülbül. Sığınacak bir liman arıyordu. Korkunç bir fırtınadan kaçan bir gemiydi. Bir liman bir liman arıyordu buğulu gözleri

E.Hırlak

arwen - avatarı
arwen
Ziyaretçi
25 Nisan 2008       Mesaj #1572
arwen - avatarı
Ziyaretçi
Sana uzaktan bakıyorum. Sana bakmak inanılmaz mutlu ediyor beni. Sen gidince aklım da senin peşinden sürüklenip gidiyor, yüreğim de.. Yanında biri mi var, ona bir şey mi söylüyorsun, onunla gülüyor musun.. içim yanıyor. Ama senden sonra gördüğüm o insan birden senden biri oluyor. Senin baktığın her yer artık güzel, senin konuştuğun her insan, özel oluyor.

Sponsorlu Bağlantılar
Sen evine şu yollardan gidiyorsun. Ardından yürüyorum. Beni fark etmiyorsun. Önünden geçtiğin evlere, gölgesinde yürüdüğün ağaçlara, her gün bindiğin otobüse bakıyorum. Senin gözünle bakıyorum. Sen yokken de o yollardan defalarca geçiyorum. Senin kokun, senin havan, senin auran sinmiş havaya.. Sanki seni soluyorum.

Akşamları ne yaparsın acaba? Sofraya oturduğun zaman yanında kimler var? Hangi yemeği severek yersin, neyi sevmezsin? Kitap okur musun? Hangi kitapları seversin? Ne tür filmlerden hoşlanırsın? Televizyon izler misin? Gece sokağa çıkar mısın? Arkadaşlarınla en çok neye gülersin? En çok kim kızdırır seni..Hangi futbol takımını tutarsın?

Bilmeliyim. Senin hakkındaki bütün ayrıntıları öğrenmeliyim. Çünkü ben de o filmlere gideceğim, ben de o dizileri izleyeceğim, ben de o yemekleri seveceğim ya da nefret edeceğim. Bilmeliyim. Baştan kuruyorum dünyamı. Seninle yaşamaya başlıyorum.

Onca kalabalığın içinde, karmaşık yaşamın ortasında eğer sen varsan daha seni görmeden bir kuş gibi çırpınmaya başlıyor yüreğim. Bir ışık çarpıyor yüzüme, bir sıcaklık yürüyor göğsümde. Anlıyorum ki sen varsın. Sen ordasın. Sen gelmişsin. Bakmadan, başımı çevirip seni görmeden varlığının farkındayım.

Ey uzak uzak baktığım.. göz göze gelmeden, saçını okşamadan, değil bir rüyayı bir cümleyi paylaşmadan sevdiğim sevgilim. Bir aşk filiz verdi, fidan verdi, kök saldı içimde. Onu sana göstermek için ömrümü veririm.


arwen - avatarı
arwen
Ziyaretçi
26 Nisan 2008       Mesaj #1573
arwen - avatarı
Ziyaretçi
Yaşlı adam eski bir sandalye üzerinde oturup bastonunun çamura batan ucunu temizlerken derin bir düşünceye daldı, belkide ne kadar çabuk geçti bunca ömür, yada tek başına bırakıpta mı gidecektin hanım, dercesine eşini anımsıyordu.45 Yılı birlikte geçirmiştiler acısıyla tatlısıyla belki de bundandı bütün içindeki sıkıntı ve keder.Biran kendine geldi ve temizlediği bastonunu yanındaki badem ağacına dayatırken içerden baba çay hazır getireyim mi diye gelini seslendi.Oysa hep çaylarını hanımı hazırlar, badem ağacının altında, eskiden kalma bir halı serer sohbet eşliğin de çaylarını yudumlardılar.
Yılların verdiği sıkıntılarını dile getirir ama gene de huzurlu bir yaşam sürdüklerinden bahsederlerdi. Ama oğlu Hasan’dan da az çekmediklerini hep dile getirirlerdi.Oysa onu ne şartlar da okutup bu yaşa getirmişlerdi.Ama nedense Hasan hep köylü gençlerin peşinde ne bağı- bahçesi umurundaydı nede evi- barkı, tek anladığı şey arkadaşlarının okey masasındaki taşlarının dizilişi ve sabahleyin çaya gidip geç saatlere kadar takılmalarıydı..
Dedenin ise tek tesellisi torunu Ahmet idi.Çünkü hanımını kaybettikten sonra bütün sevgisini ona vermişti, ona toz kondurmazdı.Tabi ki Ahmet için de dedesi vazgeçilmez idi.Öyleki Ahmet dedesi olmadan yatmaz, geceleri bazen onun koynunda sabahlardı.Dedesi onun uykusunu bazmadan camiye gittiği zaman da, annesine surat asardı.Oysa ki daha beş yaşındaydı ama kalbi dedesinin sevgisiyle doluydu.Onunla bahçeyle ilgilenir, onunla oyun oynardı sanki köyde başka çocuklar yokmuş gibi oysa etraf çocuklarla doluydu ama Ahmed’in tek arkadaşı ve dostu vardı oda biricik dedesiydi..
Dedesi her ne kadar oğlu Hasan’dan ümitli değil isede, torunu Ahmet’e güven ve geleceğinden şüphesi yoktu.Hep büyük adam olacaksın, baban gibi olmayacaksın derdi.Onun çalışma hevesine hayran kalırdı,onda kendini görürdü.Çünkü onada,babasından bir şey kalmamış, alnın teriyle çalışıp,sıfırdan gelip köyde saygıya değer bir şahsiyete gelmişti ki sevecen ve mütevazi duruşuyla da adeta köyde büyük bir hayranlıkla gıpta ediliyordu.
Nasıl olurdu da bunca emeği har vurup, harman savurarak yok olup gidecekti, bir türlü içine sindiremiyordu bu oğlu Hasan’ın durumunu.Ama elinden de bir şey gelmiyordu sitemini dile getirmekten başka...
Bazen torunu Ahmet’le köy kahvesine gider yaşıtlarıyla tavla oynarken, herkes onun bu torun sevgisine hayran kalırdı.Oysa bir çoğunun torunları vardı, ama bu kadar üstüne titremeye bir anlam veremiyorlardı.Zaten kimseninde bu durumu anlamasını da beklemezdi.Çünkü hem kendinin hemde babasının bir aynası gibiydi, yani ikisinin bir bütünüydü torunu Ahmet.O yüzden babasının ismini vermişti ona...Ahmet...
MaRCeLLCaT - avatarı
MaRCeLLCaT
Ziyaretçi
28 Nisan 2008       Mesaj #1574
MaRCeLLCaT - avatarı
Ziyaretçi
SÖZDE AŞK KATİLİ MİDİR HİKAYEMİN?




Naralar atar dilim, sökülüp sensizlikten.haykırırım duymazsın sevgili... yokluğunla sahte bir mezar kazıdım gönlüme... öylesine... kendimi avutuyorum, sanırım ben ölümü ayrılıktan çabuk unutulur sanıyorum...


sevgisiyle yürek bilediğim ; "seni seviyorum" diyemediğim... çığlıklarıma yön verip bunu defalarca söyleyebilirim. duymazsın ki, çok uzak bir iklimdesin...

yanağımdan süzülen yaş ruhumda okyanusa dönüşür, ama sen bilmezsin. hüzün sana yakışan bi armağan mı, niye hediye edersin gözlerime?..

yine bir cinnet gecesi daha , işte kalem durmuyor kağıtta... acımaz mısın, masal yüzlüm sana aşık bu "can"a? bu sevda fazla bana... kırılır kalemim bir kez daha, ecel eliyle ölmek yakışmaz mıydı ki bana? sen duruşmalara bile gelmezsin. oysa bu sevdanın azmettiricisi sensin...

kapat yaramı hadi, yapamaz mısın? ya da kapat üstümü alevlerle, nazar etmesin gözlerin, üşürüm yine... günahın bende dursun, ben yanarım yine senin yerine cehennem rengi gözlerinde... bedenimi son yolculuğuna ellerin uğurlasın. sen gel yine, ne olur gel yine... son defa yine bakayım - seni daha önceden tanımıyormuş gibi - o masal yüzüne.

iklimsiz kaldım, yalnız düştüm birazda... düş'e düştüm, çıkarsan düşlerimden, iklimim kırılır, enkaza dönüşür gülüşlerim. ya da gelme bu mutluluk fazla bana yine sen sen hep sevdayı arkasından vurmakla kal öylece... ben hayalinle konuşmaya devam edeyim sen diye...

aşk ! bu kadar eli kanlı olamazsın. madem ki izinsiz girdin yüreğime ve sahte yeminlerin var... öyle pervasız çekip gidemezsin... sensiz nefes alışım güç geliyor. gözlerimde bir yığın su alev alev akar gelmediğin her günde... beni benle bırakma ne olur...

bir ötenazi gerekiyordu sevdama. yoksa beni yok edecekti sayısız sonlarla... ben el süremezdim nihayetinde sevdamdı. sevda kendini vurmuş, ölü bulunmuştu avuçlarımda... can çekişmeden son verdi hayatın(M)a sevdam...

neden enine boyuna bi aşk değildi benim hikayem?.. neden süslü değildi bu ayrılık nedeni?... hiç yok yere gidişin neden? kendi başıma kaldığım sahipsiz , sözde bi aşk olmuştu hikayem... benim aşk dediğim "AŞK" kalpte durduğu gibi durmadı sende... benim işlediğim aşkın sevda(m) mı katili olmuştu?...



arwen - avatarı
arwen
Ziyaretçi
28 Nisan 2008       Mesaj #1575
arwen - avatarı
Ziyaretçi
Sana uzaktan bakıyorum. Sana bakmak inanılmaz mutlu ediyor beni. Sen gidince aklım da senin peşinden sürüklenip gidiyor, yüreğim de.. Yanında biri mi var, ona bir şey mi söylüyorsun, onunla gülüyor musun.. içim yanıyor. Ama senden sonra gördüğüm o insan birden senden biri oluyor. Senin baktığın her yer artık güzel, senin konuştuğun her insan, özel oluyor.

Sen evine şu yollardan gidiyorsun. Ardından yürüyorum. Beni fark etmiyorsun. Önünden geçtiğin evlere, gölgesinde yürüdüğün ağaçlara, her gün bindiğin otobüse bakıyorum. Senin gözünle bakıyorum. Sen yokken de o yollardan defalarca geçiyorum. Senin kokun, senin havan, senin auran sinmiş havaya.. Sanki seni soluyorum.

Akşamları ne yaparsın acaba? Sofraya oturduğun zaman yanında kimler var? Hangi yemeği severek yersin, neyi sevmezsin? Kitap okur musun? Hangi kitapları seversin? Ne tür filmlerden hoşlanırsın? Televizyon izler misin? Gece sokağa çıkar mısın? Arkadaşlarınla en çok neye gülersin? En çok kim kızdırır seni..Hangi futbol takımını tutarsın?

Bilmeliyim. Senin hakkındaki bütün ayrıntıları öğrenmeliyim. Çünkü ben de o filmlere gideceğim, ben de o dizileri izleyeceğim, ben de o yemekleri seveceğim ya da nefret edeceğim. Bilmeliyim. Baştan kuruyorum dünyamı. Seninle yaşamaya başlıyorum.

Onca kalabalığın içinde, karmaşık yaşamın ortasında eğer sen varsan daha seni görmeden bir kuş gibi çırpınmaya başlıyor yüreğim. Bir ışık çarpıyor yüzüme, bir sıcaklık yürüyor göğsümde. Anlıyorum ki sen varsın. Sen ordasın. Sen gelmişsin. Bakmadan, başımı çevirip seni görmeden varlığının farkındayım.

Ey uzak uzak baktığım.. göz göze gelmeden, saçını okşamadan, değil bir rüyayı bir cümleyi paylaşmadan sevdiğim sevgilim. Bir aşk filiz verdi, fidan verdi, kök saldı içimde. Onu sana göstermek için ömrümü veririm.

Sedef 21 - avatarı
Sedef 21
Ziyaretçi
28 Nisan 2008       Mesaj #1576
Sedef 21 - avatarı
Ziyaretçi
Seninle yaşamayı seçtim

sensiz geçen her dakika her saat biraz daha beni benden alıyor. bazı zamanlar kendimi kaybediyorum.nereye, nezaman, ve nasıl olduğunu bilmeden....çok zaman geçti be karagözlü ama seni beklemekten hiç yorulmadım belki sonumuz yok ama sensiz olmuyor.çok denedim sensizliği ama yapamadım.olmuyo yaşananlardan sonra olmuyo.. sensizlik...neyini sevdim be karagözlüm. içimdekileri bi anlatabilsem ama ne şekilde nasıl anlatacağımı bilmiyorum.çünkü tarifsiz tanımsız. bazen düşünüyorum nesin ki beni beden aldın.içimden bir parçasın her nefes alışımda içimdeki o mutluluğu anlatamam çünkü her nefesimde içime alıyorum seni...gün gelicek bitanem allahın izniyle kavuşacağız. biz birbirimizi ne çok sevmişiz. sen gidince, ben yalnız kalınca anladık. sen benim en kıymetlisin... iyi oku..
bir hayat vardır: yalancı,düzenbaz, alçak
bir hayat vardır: umutları söndüren, yürekleri boşaltan
veee! bir hayat vardır: DİKDÖRTGEN ÇUKURUN İÇİNDE
Bu çukura beraber girmek dileğiyle...
Ben seninle yaşamayı seçtim. (ölmeyi değil)
ama sonumuz ölüm hayattın vazgeçilmez kuralı...
ama herşeye rağmen ölümde de yaşamda da seninleyim karagözlüm...
SONSUZLUĞA

alintidir
ışık - avatarı
ışık
Ziyaretçi
28 Nisan 2008       Mesaj #1577
ışık - avatarı
Ziyaretçi
Ölen Sevgili
Sabah uyandiginda midesinde bir yanma hissetti. Yanmanin nedeni aksam yedikleri degil,uyanir uyanmaz bugün yapacaklarinin aklina gelmesiydi. Bugün 2 yildir götürmeye çalistigi bir birlikteligi bitirecekti.

Aslinda bunu yapmakta geç bile kalmisti.
'Bitmeli dedi içinden, her gün bu tatsiz uyanis bitmeli.'
Genç adam bunlari düsünürken surati sekilden sekile giriyordu. Süratle giyinerek disari çikti. Bugüne kadar hiç bekletmemisti onu, simdi de bekletmemeliydi. Istanbul, soguk ve yagmurlu bir Nisan ayi yasiyordu. Genç adam gökyüzüne bakarak iç geçirdi;
'Bulutlar bizim yasayacaklarimizi biliyor. onlar bile agliyor halimize...'

BULUSMA VAKTI...
Artik Kadiköy iskelesindeydi. Birkaç dakikalik beklemeden sonra karsidan kiz arkadasinin geldigini gördü. Simdi midesindeki agri daha da artmisti.

Besiktas'a geçtiler. Yolculuk sirasinda hiç konusmadilar. Genç kiz, sevgilisinin bu durgunluguna anlam verememisti. Nereden bilecekti bugün ayrilik çanlarinin çalacagini...

Besiktas'a geldiklerinde bir cafede oturdular. Genç kiz anlamisti sevgilisinin kendisine bir sey söylemek istedigini.
'Bana birsey mi söylemek istiyorsun' diye sordu. Genç adam, gözlerini kaçirarak
'Evet'
dedi. Genç kiz heyecanlanmisti, biraz da sinirlenerek
'Söylesene, ne diye bekliyorsun' dedi.
Genç adam içini çektikten sonra
'Sence biz nereye kadar gidecegiz?' diye sordu. Genç kiz,
'Bunu sorma geregini niye duydun?' diye yanit verdi. Genç adam söze basladi...
''Birkaç ay önce aksam 23:00 civarinda sana telefon açip senin için yazdigim siiri okumak istemistim. Sen bana
'Sirasi mi simdi canim yaa, isin gücün yok mu?'
demistin. Biliyormusun o an nakavt olan bir boksör gibi hissettim kendimi. Özür dileyip telefonu kapatmistim. Daha sonra da bu siiri benden hiç istememistin. Geçenlerde hasta olup yataklara düstügümde arkadaslarimla birlikte sen de gelmis, Meralin
'Sen sanslisin, sevgilin sana bakar' sözüne Isim yok da sana mi bakacagim, annen baksin' demistin. Hatirladin mi?''


DUYGUSALLIGI SEVMEM...
Genç kiz,
'Biliyorsun ben duygusalligi sevmiyorum. Hem hasta bakici gibi göründügümü de kimse söyleyemez' diye yanitladi. Genç adam güldü,
'Evet canim haklisin. Zaten olmak istesen de bu kalbi tasidigin sürece hasta bakici, hemsire falan olamazsin.'
Genç adam devam etti...
'Bana simdiye kadar kaç kere sabahin erken saatlerinde güzel sözcüklerden olusan bir mesaj çektin? Hiç... Hatta günün hiçbir saatinde çekmedin. Duygusalligi sevmeyebilirsin. Ama sen seni seven insanlari da mutlu etmeyi sevmiyorsun. Halbuki ben senin tam tersine kendimden çok insanlari mutlu etmeyi seviyorum. Seni tanidigimdan beri her sabah, her aksam, her gece yani seni andigim her saat tatli bir mesajim vardi senin için biliyormusun? Seninle ben AKLA KARA gibiyiz.'
Genç kiz anlamisti,
'Yani ne istiyorsun benden sair olmami mi?' Genç adam tekrar gülümsedi içinden. Dün gece verdigi ayrilik kararinin ne kadar dogru oldugunu düsündü.
'Hayir' dedi,
'Sair olmani istemiyorum. Olamazsin da...

BIZ AYRILMALIYIZ.
Ayrilirsak ikimiz için de en
hayirlisi olacak.' Genç kiz sasirmisti,
'Neden ama? Ben seni seviyorum. Senin de beni sevdigini saniyordum.' Genç adam iç çekerek
'Hayir canim, sen beni sevdigini saniyorsun. Eger beni sevseydin simdi baska seyler konusuyor olurduk' dedi. Genç kizin gözleri yasarmisti. Genç adam cebinden çikarttigi mendili uzatti, genç kiz gözyaslarini silerek
'Sen bilirsin, umarim beni bir baskasi için birakmiyorsundur...' dedi. Genç adam


'Nasil böyle bir sey düsünürsün, senden baska kimse olmadi ve uzun zaman da olacagini sanmiyorum' yanitini verdi. Genç adam ve genç kiz iki sevgili olarak oturduklari masada artik iki yabanciydilar. Birkaç dakika sessizce oturduktan sonra Genç kiz,
'Kalkalim istersen' dedi. Genç adam
'Ben biraz daha burada kalmak istiyorum, istersen sen kalkabilirsin' diye yanitladi. Genç kiz
'Tamam o zaman sana mutluluklar dilerim' diyerek elini uzatti. Genç kizin sesi ve eli titriyordu. Genç adam,
'Istersen arkadas kalabiliriz' dedi ve birbirlerine son kez sarildilar.

"BEN DOGRU YAPTIM..."
Genç adam dogru yaptigina inaniyordu. Eve döndügünde yürümekten bitap bir haldeydi. Odasina girdi. Gece bitmek bilmiyordu. Sabah erken kalkip ise gidecekti, uyumaliydi. Birkaç saat sonra uykuya dalmayi basardi. Sabah 7'de saatin ziliyle uyandi. Evden çikacagi zaman cep telefonuna bakti, mesaj ve 10 cevapsiz arama vardi. Yorgun oldugu için duymamisti telefonun sesini. Aramalar ve mesaj sevgilisindendi. Heyecanla mesaji açti, sunlar yaziyordu:

SADECE ONLARI SEVMEYI SEVDIM,
HEPSINI ONLARSIZ YASADIM DA,
BIR SENI SENSIZ YASAYAMIYORUM,
BU ASKI TEK KALPTE TASIYAMIYORUM,
SANA YEMIN GÜZEL GÖZLÜM, BIR TEK SENI SEVDIM,
VE SENI SEVEREK ÖLECEGIM, ELVEDA BIRTANEM...

Genç adam sasirmisti. Onu tanidigi günden beri ilk defa siir aliyordu ve üstelik sabahin besinde yazmisti. Heyecanla onu aradi, telefonu yabanci bir ses açti. Genç adam
''Nalan'la görüsebilir miyim?'' dedi. Ama karsisindaki agliyordu, hiçkira hiçkira hemde...
'Ben onun annesiyim yavrum, kizim bu sabah intihar etti. Gece sabaha kadar birilerini arayip durdu. Sabah odasinin isigini sönmemis görünce girdim. Yavrum kendini asmisti....'

YIGILIP KALDI...
Genç adam beyninden vurulmusa döndü. Bir gün önceki mide agrisinin iki katini çekiyordu simdi. Oldugu yerde yigilip kaldi...
Birkaç ay sonra iki doktor konusuyordu hastanede. Doktarlardan biri digerine karsidaki hastanin durumunu soruyordu. Doktor yanit verdi...
'Haaa o mu? Üç ay önce getirdiler. Kendisi yüzünden bir kiz intihar etmis. O günden sonra cep telefonunu elinden hiç birakmamis. Devamli bir seyler yazip birine yolluyor. Geçenlerde merak ettim. O uyurken gönderdigi numarayi aradim. Numara 3 ay önce iptal edilmis. Gelen mesajlarda bir siir var. Bu adam duygusal mi bilmem ama benim anladigim kadariyla siiri yazan çok duygusal biriymis...
"ÇEVRENIZDEKI INSANLARIN NE HISSETTIGI YA DA NE DÜSÜNDÜGÜNDEN O KADAR EMIN OLMAYIN,
BAZEN BIR KALBIN, IÇINDE NELER SAKLADIGINI ÖGRENDIGINIZDE HERSEY IÇIN ÇOK GEÇ OLABILIR..."

alıntı.
arwen - avatarı
arwen
Ziyaretçi
1 Mayıs 2008       Mesaj #1578
arwen - avatarı
Ziyaretçi
Filiz’ le okuldan arkadaştık.O İstanbul’ luydu. Bense taşradan okumaya gelmiş bir genç. Bir arkadaşla paylaştığım ev sürekli kalabalık olurdu. Arkadaşlar sürekli gelip gider, şarkılar söylenir, içkiler içilir, kısacası her gün ayrı bir şamata yaşanırdı.
Bu grubun içinde Filiz’ de vardı. Filiz’ e karşı bir şeyler hissediyordum ama eski sevgilimin etkisinden de kurtulamıyordum. Ayrılmamıza rağmen hala onunla telefonlaşıyor, hatta arada bir görüşüyorduk. Filiz’ le birlikte olmak hoşuma gitse de bu yüzden bir türlü duygularımdan emin olamıyordum.
Sonunda eski sevgilimle telefonda yaşadığım müthiş bir kavganın sonucunda bu işin tamamen bittiğine karar verdim. Ertesi gün de Filiz’ e duygularımı söyledim.
O da benden bir atak bekliyormuş. Biz artık iki sevgiliydik. 2 ay rüya gibi geçti. Hemen her gün birlikteydik ve çok mutluyduk. 2 ay sonra gelen bir telefon bütün hayatımı değiştirdi. Arayan eski sevgilimdi ve beni çok özlediğini, bensiz yapamayacağını söylüyordu.Dayanamadım ve buluştuk. Ben o özlemin etkisiyle oracıkta evlenme teklifi ettim. Kabul etti.

Ancak ertesi gün aklım başıma geldi. Ama artık bu yola çıkmıştım. Bir yandan evlilik hazırlıklarını sürdürüyor, bir yandan da Filiz’ e bunu nasıl söyleyeceğimi düşünüyordum. Evlenmeme bir gün kala Filiz’ e sadece şunu söyleyebildim: Ben gidiyorum... Filiz anladı, sadece mutluluklar diledi ve hayatımdan öylece çıkıp gitti.

Benim evliliğim 5 yıl sürdü. Boşandıktan bir kaç ay sonra bir markette alışveriş yaparken gördüm onu. Öyle güzelleşmişti ki... Ayak üstü birkaç kelime konuştuk. Benim de tanıdığım biriyle evlenmiş. Mutluymuş. Benim evliliğimi sordu, “Boşandım” dedim. O an gözlerinde gördüğüm acıyı tarif edemem. Bana sadece “İnsan her zaman doğru karar veremiyor değil mi?” dedi ve yine kaybolup gitti...

Aradan 4 yıl daha geçti. Büyük bir tesadüf sonucu Filiz’ in telefonunu buldum. Aradım, konuştuk. O da boşanmış. Önce üzüldüm ama şimdi seviniyorum. Bu bizim için yepyeni bir şans olabilir. Bu yıllardır yaşayamadığımız aşkı yaşama şansı verebilir. Bazı şeyleri tamir etmek çok zor olacak ama ben bunu göze alıyorum. Bir zamanlar kaçırdığım fırsatı bir daha kaçırmak istemiyorum. Çünkü onu çok seviyorum...
arwen - avatarı
arwen
Ziyaretçi
3 Mayıs 2008       Mesaj #1579
arwen - avatarı
Ziyaretçi
Akşamın mahmurluğu üzerine çöktüğünde gözleri yavaş yavaş yan kayarak kapanıverdi. Yorgundu. Mecali kalmamıştı. Tüm gün çalışmıştı. Hayal il gerçek arasında gidip geliyordu. Zaman daha erken olmasına rağmen kendisinden geçerek uyumuştu.

Zaman aralığında kaybolan mecalsiz fikirler serisinden en son devrelere kadar en has köstekli saatlerle kontrol ettiği bacasız fabrikanın tembel işçileri onu dinlemeden iş yerinden ayrılmıştılar eğriyi doğru seçebilecek usları kalmamıştı devingen bir havada dövülen iş aş ücret teslisi hayatlarındaki baharın ikinci aşamasına aps ile gönderilmiş olmasına rağmen karınca yürüyüşüne dönmüştü bir anda hareketsiz bir filin tavırsal değişikliğine verilen bir kurban gibi aceleyle park eden bir vincin halatlarına yatırılan bir tabudu andırıyordu

Taş kadar ağırlaşan döküm halini alan baş ağrısına çözüm olacak hiçbir çözüm abidesi bulamıyordu

Denizleri bir çırpıda aşan ışık hızına inat ağırlaşan ayakları bir bastona dayanak yaparak cevaz bulmaya çalışıyordu nedensiz bir istenç usunu barınak kıldığında ne yapması gerektiğini kestiremedi. Yığılıp kaldı

Telefonun zili acı acı çalarken o akşamki yorgunluğu üzerinden atamamıştı. Oysa saat sabahın dokuzunu gösteriyordu. On saat deliksiz uyumuştu. Sessiz sedasız ve uyuşuk.

Uyku ile uyanıklık arasında bir trajedinin babası rolü kendisine verilmişti hiç gocunmayacaktı şöyle veya böyle bu hendekten deve atlatılacaktı başka çıkar yol yoktu tahta köprüden geçerek karşı vadiye varacağı zamanı saniye saniye hesaplıyordu
ufuk kara bir örtü gibi gözlerini kapatıyordu
Ne hikmet diye düşündü bunda bir hikmet sadır olmalı ki ben bunu iyiye yorayım aksi takdirde benim çekeceğim var çekilecekler arsında en kötü görünen çözüm bu diye hayıflandı
Kararan ufkunu aydınlatacak onca güzel görüntü var iken böyle kapana sıkışıp kalmak kendisine yakışmıyordu Bu durumlara düşecek adam mıydı

Çapaklanan gözlerini araladığında gözleri gayri ihtiyari duvardaki saate takılmıştı. Akrep ile yelkovanın duruş yerlerini gördüğünde gözlerine inanamadı.

Ölü gibi yatmıştı yatmamıştı hesaplarını karıştırdığında balkondan içeriye fısıltılı bir girizgâh yapan rüzgâr yanaklarını ufaktan ısırarak geçti karşı odadaki eşyaları da yokladıktan sonra açık kalan pencereden dışarıya usulca sıvıştı ruhların esaretinden yeni kurtulan camekânlı balkonun sahibi bu durumdan oldukça tırstı yanaklarını yokladı sol kulağını sağ eli ile başının üzerinden yarım daire çizerek yokladı durumdan vazife çıkarmanın peşinde olduğu her halinden beli olan perdeler rüzgârın peşinden uçarak dışarıya doğru harekete geçtiler

Telefona uzandığında karşıdaki tanıdık ses: “hemen eve gitmesi “gerektiğini söylüyordu. Ne olduğunu anlayamamıştı. Telefonu açan da açıklama yapmamıştı. “Tamam” diyerek telefonu kapattığında düşünceler beynine hücum etmişti

Duvarlar üzerine doğru gelmeye başlamıştı harbeye dönen ruhu alabora olan gemiyi andırıyordu tayftalar bir sağa bir sola koşuştururken filikaları alan yolcu gibi görünen kötü insanlar çoktan gemiyi terk etmiştiler bile
Derinlerden gelen homurtular çar çabuk esir alındığında yolcular emin adımlarla karaya çıkarmanın haklı gururunu tüm hücreleri ile tadımlık meyve gibi gülücüklerle yanağına konuvermişti

Acaba ne olmuştu? Kendisine sorduğu soruya, kendince cevaplar arıyordu.
Saat durmadan ilerliyordu. Acele etmesi gerekiyordu. Daha kahvaltı bile yapamamıştı.
Sıcak bir bardak çayı kendisine çok gördü. Yola koyuldu.
arwen - avatarı
arwen
Ziyaretçi
5 Mayıs 2008       Mesaj #1580
arwen - avatarı
Ziyaretçi
Onunla 1999 haziran ayında tanıştım. Ve tanıştığım o ilk anda ona aşık oldum.
Tanışmadan önce çalıştığımız firmalar dolayısıyla sürekli telefonla görüşüyorduk. Bu arada onun evli ve bir kızı olduğunu öğrendim.
Zamanla aramızda çok iyi bir arkadaşlık başlamıştı ve birbirimizi merak ediyorduk.
Haziran ayında firmamız bir davet verdi. Tanışmaya karar verdik. Ne de olsa sadece arkadaşdık. Tanışmamız davet gibi kalabalık bir ortamda olmayacağı için dışarıda buluşmaya karar verdik.
Onu beklerken bir yandan da cep telefonlarımızla konuşuyor. Birbirimizi bulmaya çalışıyorduk. En sonunda karşı karşıya geldik ve ben ona o ilk and aşık oldum.
Gülüşü, konuşmaları, bakışları…
Başbaşa çok güzle bir yemek yedik. Gülüşmeler, konuşmalar… derken ayrılık vakti geldi ve hiç bu kadar üzülmemiştim. Daha yeni tanışmamıza rağmen sanki ben ona yıllardan beri tanıyormuşum, hep yanındaymışımda ayrılmışız gibi hissettim.

Sonra altı ay kadar hiç yüz yüze görüşmedik. Artık telefonda da nadir konuşuyorduk.

Hayal kırıklığına uğradığını düşünmeye başlamıştım ki eşindne ayrıldığını öğrendim. Sonra bir telefon konusşması tüm geleceğimi dğeiştirdi.
O da beni beğenmiş fakat evli olduğu için hiç bir şey söyleyememiş. Zamanla eşi ile arasındaki problemler daha da büyüdüğü için ve birbirlerini daha fazla yıpratmamak için ayrılmaya karar vermişler.

İki seneye yakın görüşmeye devam ettik çok zor günleri birlikte atlattık.
Ama çok güzel günleride birlikte yaşadık. Çünkü biz her şeyden önce arkadaştık. Şu an nişanlıyız ve çok kısa bir zaman sonra evleniyoruz.

Isterim ki her kez benim kadar mutlu olsun, herkez sevdiğinin elini istediği zaman tutabilsin ve onu her an yanında bulabilsin...
Onunla telefon sayesinde delice bir aşk yaşamıştık. Telefon aşkımı çok seviyorum

Benzer Konular

3 Aralık 2006 / Misafir Genel Mesajlar
16 Mayıs 2014 / NihLe Müslümanlık/İslamiyet
11 Haziran 2013 / Misafir Forum Oyunları
18 Aralık 2011 / ocean97 Genel Mesajlar
20 Haziran 2012 / ThinkerBeLL Edebiyat