Ziyaretçi
Bir varmış, bir yokmuş, zamanın birinde uzak bir ülkede yaşayan, kırmızı şapkalı pelerinini giyip ormandaki büyük annesinin evine yiyecek götüren bir kız varmış.
Sponsorlu Bağlantılar
Kırmızı başlıklı kız bir gün büyük annesine sepetinde pastalar götürürken pamuk prensesi öpücüğü ile sonsuz uykudan uyandıran beyaz atlı prensi görmüş. Prense şöyle bir göz süzmüş. Davetkar bir edayla,
-Pastalarımın tadına bakmak ister misin?
demiş. Prens atından inerken
-İsterim, bakalım tatları da kokuları kadar güzel mi? Atım şurada otlayadursun bende pastalarından yiyeyim,demiş.
Kız büyük annesine her gidişinde giydiği için kendisine kırmızı başlıklı kız denmesine neden olan kırmızı pelerinini çıkarmış. Prensin altına sermiş. Kendiside pelerinin üstüne oturmak bahanesiyle yakışıklı prense nefesini hissettirecek kadar sokulmuş. Bu yakınlaşmanın hoşnutluğu ile prens önce pastaları sonrada kırmızı başlıklı kızın sunmak için sabırsızlandığı her şeyi doyana kadar yemiş.
Prens ve kırmızı başlıklı kızın plansız buluşmasının bilmedikleri bir seyircisi varmış. Pamuk prensese zehirli elmayı veren cadı geniş gövdeli ağacın arkasından gizlice olanları izliyormuş.
Pamuk prenses her şeyden habersiz mutlu mutlu yaşadıklarını zannederken, prens her gün ormana kırmızı başlıklı kızın pastalarını yemeye gitmeye başlamış.
Kırmızı başlıklı kız önceleri bu kısa buluşmalardan memnunken zamanla prensin atına binip gitmesinden rahatsız olmaya başlamış. Artık ormandaki kız değil, sarayda kırmızı başlıklı prenses olmak istiyormuş. Pamuk prensesin yerinde olmayı çok istiyor, ölmesini isteyecek kadar çok kıskanıyormuş.
Yaşananların gizli seyircisi kötü kalpli cadı bir gün bir buluşma öncesi prensin gelmesini beklerken derin düşüncelere dalan kıza yaklaşmış.
-Yaşadıklarınızı ve senin şu an ne kadar üzüldüğünü biliyorum. Gel seninle iş birliği yapalım. Pamuk prensesi ortadan kaldıralım.
demiş.
Kırmızı başlıklı kızla kötü kalpli cadı oturup planlar yapmışlar. Kırmızı başlıklı kız prensin sarayda olmadığı bir saatte zehirli bir elmayla saraya gidecek . Prensese “prens beni bu güzel elmayı size vermem için gönderdi” diyecekmiş. Pamuk prenses eşinin gönderdiğini sandığı elmayı hemen yiyecek kadar safmış hala.
Kırmızı başlıklı kız , pamuk prensese yedireceği elmayı cadıdan almış, sepetine koymuş. Bu sırada prensin atla yaklaştığını gören cadı ağacın arkasına saklanmış. Kırmızı başlıklı kız prensi sevgi gösterileriyle karşıladıktan sonra soyunmaya başlamış. Prens kızın soyunmasını seyrederken bir ara gözü sepetteki elmaya takılmış. Birden elmayı alıp ısırmış. Prensin elmayı ısırdığını gören kız “yeme” diye bağırmış. Fakat prens bir kere de alsa ısırmış ve güçlü zehrin etkisiyle yere yığılmış. Kırmızı başlıklı kız ne yapacağını şaşırmış. Cadı saklandığı yerden çıkıp gelmiş. Bu seferki zehrin etkisinin çok güçlü olduğunu uyandırılmazsa prensin öleceğini ve onu sadece gerçekten aşık olduğu kadının öpücüğünün kurtarabileceğini söylemiş. Kırmızı başlıklı kız uyanacağı umuduyla prensi öpmüş fakat prens uyanmamış. Kırmızı başlıklı kız, pamuk prensesin öpücüğünün uyandırabileceğini düşünerek beyaz ata binip saraya prensesi getirmeye gitmiş. Prensin uyanınca her şeyi öğreneceğini ve onu terk edeceğini biliyormuş. Yinede ölmesini istemiyormuş. Çünkü onu seviyormuş.
Saraya gitmiş, prensese her şeyi itiraf etmiş. O an sanki saray başına yıkılmış prensesin. Sevdiği adamın ihanetini ve ölmek üzere olduğunu aynı anda öğrenmiş. Prens ölmek üzereymiş. Kızacak küsecek kadar vakit olmadığını biliyormuş prenses.
Kırmızı başlıklı kızla beraber beyaz ata binip prensin yanına gitmişler.Pamuk prenses prensini son kez öpmüş. Prens gözlerini yavaş yavaş açmış. Prensesi, Kırmızı başlıklı kızı, cadıyı başında dikilirken görünce şaşırmış. Kendine geldiğinde cadı olanları anlatmış.
Kırmızı başlıklı kız ölümüne sebep olacakken kurtuluşunun tek çaresini de alıp getirmiş. Prensesine diyebilecek bir söz bulamamış. Cadıya nefretle bakarken ona bu fırsatı verdiği için kendine de kızıyormuş prens.
Cadı ormana çöken karanlığın içinde yavaş adımlarla ilerlerken gözden kaybolmuş.
Kırmızı başlıklı kız prensi kaybettiğinden emin, büyük annesinin yatağında yatan kurttan habersiz, büyükannesine gitmiş.
Pamuk prenses eşyalarını toplayıp saraydan ayrılmış, yedi cücelerin evine yerleşmiş.
Prensin aldığı zehir öyle güçlüymüş ki bedeninde düzelmeyecek bazı tahriplere neden olmuş. Mesela bir daha asla pasta yiyecek gücü olmamış.
Gökten üç zehirli elma düşmüş,
Birisi başkalarının ruh ve beden güzelliğini, mutluluğunu kıskanan kötü kalpli cadıların başına,
Birisi başkalarının prensine pelerinini çıkaran kırmızı başlıklı kızları başına,
Birisi de sahip olduklarının değerini bilmeyen prenslerin başına…

Hikayeler ve Öyküler -2-
