Ziyaretçi
YÜREĞİMİZ ALTIN KAFESLERDE
Keşke hep yanımda kalsaydın. Kalemim hep seni anlatsaydı yine sana … Ben sensiz kalmanın kokusunu hiç bilmeseydim. Tadı damağımda kalmış olmasaydı bir sevdanın. Tam da en güzel yerindeyken masalın kötü büyücü çıkmasaydı karşıma … Yar deseydim yine sana … Yarim olsaydın da el olmasaydın … En taze çiçekleri beraber koklayabilseydik mesela … Bir şarkı tutup ikimizde, biz başlasaydık şarkının bittiği yerde … “Güzel değildi çünkü hiçbir yüz senin yüzünden …” Kışlıkları kalbimizden çıkarıp beraber katlasaydık … Eskiye dair ne varsa yırtıp atsaydık.Alabora etseydi sevdan, başımı döndürebilseydi yeniden … O halimle gözlerine bakıp, yeniden orada kaybolmayı dileseydim yine ben …
Şimdi bunları söylemem anlamsız biliyorum. Ucu yakılmış mektuplar anlatmadı aşkımızı. Ve inan ki bizimki hiç aşk olmadı … Beni göğe yükseltirken bir an olsun ayakların kesilmedi. Bulutlara tam da uzanacakken yere çakılmam da senin yüzünden …
Kahraman balıkçılar tutmak isteselerde beni, denizin en derin yerinde kaybolmayı yine ben istedim. Bakamazdım ki bir kez daha yüzüne. Güzelliğini görmek istemezdim ki … Tutamazdım ki bir daha ellerini …
Özlüyorum belki şimdiler de, sevdiğim adamı … Belki de canımı yakanlar ele ele dolaşanlar … Maksadımı aşıp seni dolaştığım bahçelere ekiyorum bende … Görmek istiyorum filizleneceğin günü … Benim bahçelerimde açsın çiçeklerin istiyorum … Örgütsel bir varlıkla emrime amade ol istiyorum.
Bir gün ellerim yaşlansa da gülen yüzüm, mahçup kalbim beni terk etse de , yorgun kalmış yüreğimle sana bir kez daha bakmak istiyorum. Gözlerine göm beni orada boğulmak istiyorum. Akan her damla ile yüreğine düşmek istiyorum … Bırak bi kere olsun yağmurlarım ıslatsın seni … Ecelin bıraktığı yerden sen devam et canımı almaya. Elini yine kana bula sen … Kaçak ol… Korkak ol sen yine … Sen sevdanın başladığı yerden yola koyul yine, ardına bakmadan … Bi kurşun sıkıp yüreğime, kaç yine … Her zaman ki gibi ol … “Sen” ol yine …
Şimdilerde hep bunu diyorum, “ben bir gün senin sesine muhtaç kalmasaydım… ” Gidiyorum öyleyse dertlerin beni bıraktığı yerde, can çekişen bedenimle kanamaya devam ediyorum … “Acına bulaşmasaydım senin olamazdım” bunu da biliyorum … O yüzden diyorum ki; her şey böyleyken güzel belki de …
Ya sizce? Aşk neydi? Neydi bizi aşkın önünde el-pençe divan eden …? Canını yakmadan, kanatmadan yüreğini, sevebiliyor muydu ki insan? Yüreğimiz altın kafesler de, ateşe bu kadar yakın düşmemeliydi belki de?
Gülay Sağlıcak
Sponsorlu Bağlantılar
Keşke hep yanımda kalsaydın. Kalemim hep seni anlatsaydı yine sana … Ben sensiz kalmanın kokusunu hiç bilmeseydim. Tadı damağımda kalmış olmasaydı bir sevdanın. Tam da en güzel yerindeyken masalın kötü büyücü çıkmasaydı karşıma … Yar deseydim yine sana … Yarim olsaydın da el olmasaydın … En taze çiçekleri beraber koklayabilseydik mesela … Bir şarkı tutup ikimizde, biz başlasaydık şarkının bittiği yerde … “Güzel değildi çünkü hiçbir yüz senin yüzünden …” Kışlıkları kalbimizden çıkarıp beraber katlasaydık … Eskiye dair ne varsa yırtıp atsaydık.Alabora etseydi sevdan, başımı döndürebilseydi yeniden … O halimle gözlerine bakıp, yeniden orada kaybolmayı dileseydim yine ben …
Şimdi bunları söylemem anlamsız biliyorum. Ucu yakılmış mektuplar anlatmadı aşkımızı. Ve inan ki bizimki hiç aşk olmadı … Beni göğe yükseltirken bir an olsun ayakların kesilmedi. Bulutlara tam da uzanacakken yere çakılmam da senin yüzünden …
Kahraman balıkçılar tutmak isteselerde beni, denizin en derin yerinde kaybolmayı yine ben istedim. Bakamazdım ki bir kez daha yüzüne. Güzelliğini görmek istemezdim ki … Tutamazdım ki bir daha ellerini …
Özlüyorum belki şimdiler de, sevdiğim adamı … Belki de canımı yakanlar ele ele dolaşanlar … Maksadımı aşıp seni dolaştığım bahçelere ekiyorum bende … Görmek istiyorum filizleneceğin günü … Benim bahçelerimde açsın çiçeklerin istiyorum … Örgütsel bir varlıkla emrime amade ol istiyorum.
Bir gün ellerim yaşlansa da gülen yüzüm, mahçup kalbim beni terk etse de , yorgun kalmış yüreğimle sana bir kez daha bakmak istiyorum. Gözlerine göm beni orada boğulmak istiyorum. Akan her damla ile yüreğine düşmek istiyorum … Bırak bi kere olsun yağmurlarım ıslatsın seni … Ecelin bıraktığı yerden sen devam et canımı almaya. Elini yine kana bula sen … Kaçak ol… Korkak ol sen yine … Sen sevdanın başladığı yerden yola koyul yine, ardına bakmadan … Bi kurşun sıkıp yüreğime, kaç yine … Her zaman ki gibi ol … “Sen” ol yine …
Şimdilerde hep bunu diyorum, “ben bir gün senin sesine muhtaç kalmasaydım… ” Gidiyorum öyleyse dertlerin beni bıraktığı yerde, can çekişen bedenimle kanamaya devam ediyorum … “Acına bulaşmasaydım senin olamazdım” bunu da biliyorum … O yüzden diyorum ki; her şey böyleyken güzel belki de …
Ya sizce? Aşk neydi? Neydi bizi aşkın önünde el-pençe divan eden …? Canını yakmadan, kanatmadan yüreğini, sevebiliyor muydu ki insan? Yüreğimiz altın kafesler de, ateşe bu kadar yakın düşmemeliydi belki de?
Gülay Sağlıcak