Arama

Sonsuz Aşk - Sayfa 43

Güncelleme: 26 Ekim 2014 Gösterim: 554.703 Cevap: 2.787
Pollyanna - avatarı
Pollyanna
Ziyaretçi
25 Ekim 2006       Mesaj #421
Pollyanna - avatarı
Ziyaretçi
Aklıma her gelişinde,gözlerim dalar gider
Hiç bilmediğim yerlere,
Sponsorlu Bağlantılar
Tarif edilmez bir duygu sarar bedenimi birden,
Benim için yalnızca sen varsın sen...
Müziğin gizemine kapılıp hayallere dalarım
Her hüzünlü şarkıda için için ağlarım
Yüreğime akan her damla yaşta,
Yalnızca sen varsın sen...
Mehtaplı gecede yıldızları izlerken
Gözlerim nemlenir derinlere dalar
O zaman,bir yıldız kayar yüreğimden
Tuttuğum dileğimde sen varsın sen...
Uyku nedir unuttum.
Geceleri yalnız seni düşünüp
Hayaller Kuruyorum
Kirpiklerimden süzülen yaşlara aldırmadan
Bak,gecenin rengi değişiyoryeniden,
Hala hayallerimde
SEN VARSIN SEN
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
25 Ekim 2006       Mesaj #422
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Ayışığı olup sen üşüme diye üzerini örterim geceleri
Süzülürüm koynuna haberin olmaz
Sponsorlu Bağlantılar
Sevdamı bilmediğin gibi

Çekip gittin bir akşam
Güneş battı gidişinle yüreğimde
Her saniye yeniden
Tek bir laf etmedim
Bakışlarımdaki kıyamet buluşmaya kıyamadı gözlerinle

Bu sabah beni bulamayacaksın kollarında
Uyandığında seni öpen ben olmayacağım dudağının kıyısından
Sen uyurken seyre dalan ben olmayacağım güzelliğini
Uçmayacak martılar adalara doğru
Vurmayacak kıyılarıma hasret dalgaları
Parçalanan dalgalarda gizli hasretim değil
Yüreğin olacak
Dudaklarının nemi donacak gözyaşlarının ateşinde
Başka bir bedenin sıcaklığı üşütecek seni

Ve ben sürüklenirken çaresizliklerin doruklarına
Dibine kadar battığım sensizlik girdabında
Dolanırken soluksuzluk boğazıma
Sarmalanırken yalnızlık kırbaçlarıyla

Haykıramayacağım
Susacağım
İçime süzülecek gözyaşlarım
Kimse bilmeyecek

Ve ayışığı olup sen üşüme diye üzerini örteceğim geceleri
Süzüleceğim koynuna haberin olmayacak
Sevdamı bilmediğin gibi
feather

Pollyanna - avatarı
Pollyanna
Ziyaretçi
25 Ekim 2006       Mesaj #423
Pollyanna - avatarı
Ziyaretçi
''BEN ÇOK MUTLUYUM''

Sen olmadın, hiç bir zaman!
Ben Seni severken, Sen yoktun bitanem…
Yüreğime kazımıştım adını! ..
Adın var’ gölgen var’ Sen yoksun bitanem…
Sen olmazsan’da aşk olur! , Ben Seni Sensiz Sevdim
Sen gelmezsen’de, sevdamız yaşar bitanem…
Benim yüreğimde dağlar gibi,
Korun var, yanıyor’ yakıyor’ yıkıyor’ be bitanem…
Sen olmadın, hiç bir zaman,
Olmayacaksın’da,
Biliyorum ve çok derinden gülüyorum,
Be benim gonca güllü Sevgilim…
Sen olmasan da,
Hayalin var be gülüm.
Sen olmasan da,
Rüyalar var be bitanem…
Ben seni, her gün böyle, doyasıya yaşıyorum.
Sen istersen gelme, ben çok mutluyum.
Hayallerimle!
Rüyalarımla!
Sevdamla başbaşa, yaşıyorum be bitanem….
Sen gelme kal kaldığın yerde.
Umutların! …
Yarınların yıkılmasın! ..))
Düşlerin gerçek olsun,

Ben böyle mutluyum,
Sende öyle mutlu ol,

Sakın gelme gelme bitanem….
Ben Seni Sensiz Sevdim..ELVEDA…
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
26 Ekim 2006       Mesaj #424
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Gecenin karanlığında yolunu bulmaya çalışan pervaneydim ben. Sense bana ışık tutan sokak lambası. Sana uçardım, aydınlığına, ışığına. Başımı döndürürdün de yine sana gelirdim her gece. Yolum da sen olurdun umudum da... Gündüzleri zamanın akmasını dilerdim, gecelerinse durmasını...Günün ilk ışıltısına kadar sana biraz daha yakın olmak için dönenirdim. Işığın yakardı kimi kez, biraz uzaklaşır yeniden sokulurdum. Nerden bilebilirdim yokluğunun, varlığından daha çok yakacağını...

Şimdi sen yoksun, ne yapar nereye konarım bilemiyorum...

Hep orda o sokakta umduğum sen, şimdi yoksun!

Her yer karanlık, her şey siyah... Söyler misin sevgili; ölüm de mi siyah, ölüm de mi karanlık? Gözlerine bakmak, ışığında kaybolmak ölüm müydü? Ölümümmüş bilemedim...Ne çıkar yokluğun karanlık, yokluğun siyahken, ölüm karanlık olmuş ne çıkar?

Ve ben yokluğunda sevgili, karanlıktan korkmamaya başladım.Sen şimdi başka pervanelerin ışığıyken ben karanlığa doğru yol alıyorum...
feather
Mystic@L - avatarı
Mystic@L
Ziyaretçi
26 Ekim 2006       Mesaj #425
Mystic@L - avatarı
Ziyaretçi
Bilirim ki aşkın bahçesinden bir gül koklayan, şeyda bülbül olurmuş. Bilirim ki aşkın pınarından bir damla içen, ömrünce sarhoş gezermiş. Bilirim ki kavuşmak olmasa sevdalılar, ağlayı ağlayı kör olurmuş.

Biliyor musun, iki gözüm; bugün ayın kaçı? Hangi mevsimdeyiz? Bahar mı, kış mı, sonbahar mı, yaz mı; inan farkında değilim. Sıla ne yana düşer, gurbet ne yanda? Nerdeyim, nasılım? Bilmiyorum.

Derdim, kederim ne ? Biliyor musun yanıtını?... Neşemi, sevimcimi, yaşama gücümü yitirdim. O coşkulu, mutlu, umutlu günlerimi ne de çok özlüyorum. Öylesine bir özlem ki bu; ne sen sor, ne ben söyleyeyim. Sevdiklerim, özlediklerim ve bana dost olanların her biri başka bir yerde; hiç birine kavuşamıyorum.

Dalları fırtınada kopmuş bir ağaç gibiyiz iki gözüm. Her dalımız bir sınır boyunda, her yaprağımız bir ülkeye savrulmuş. Bir yanımız vizeli, bir yanımız kaçak. Çocukluğumu, ilk gençliğimi, geçmişimi, memleketimi velhasıl eskiye ait herşeyimi nasıl özlüyorum biliyor musun? Özümü özlüyorum, özümü.....Kendim olabilmeyi, sözümde durmak için verdiğim çabayı, kendime dürüst olmak için kendimle olan mücadelemi, özümle barışık yaşamayı özlüyorum. En iyi sen bilirsin, bir huyumu terk etmek için sarf ettiğim gayreti. Doğaya, insanlara, hayvanlara, çocuklara olan sevgimi, tutkumu ve yüreğimdeki ateşi, dimağımdaki tadı da en iyi sen bilirsin.

Zaman geçiyor, hayat geçiyor, ömrümde akşam çanları çalmaya başladı bile. İnsanın mutlulukları, heyecanları, hayatı, yaşadıkları geride kalıyor iki gözüm. Bizim gibileri yıllar geçtikçe daha bir duygusallaşıyor. Toplumların gittikçe bencilleştiği, duyarsızlaştığı dünyamızda olup bitenler beni hüzünlendiriyor. Acaba bu durumun bilincinde ve farkında olan çevremizde kaç insan var ? Binbir düşünce üşüşüyor beynime. Anılarla, özlemlerle boğuşmak beni yıpratıyor. İç acısıyla dolu, yaralı, bin yerinden vurgun yemiş bir gönülle acılara karşı umarsız olmaya çalışıyorum ama olmuyor. Belki bir gün son bulacak ufuklarda solar hüznümüz. Hala bir şeyler bekleyerek bulutsu bir sise gömülüyor her şey.

Şimdi ise, gülmek-ağlamak arası monoton bir hayatın girdabında kaldım. Üzerime ölü toprağı serpilmiş gibi. Silkinip çıkamıyorum. Gün ışığına, suya hasret bitkiler gibi tatsız ve tuzsuzum. İşte şimdi böyle bir insan oldum iki gözüm. Gayesiz ve huysuz . Evden sokağa her çıkışımda, penceremden dışarı her bakışımda, karabasan gibi çöken sis ve karanlık dokunuyor bana. Oysa ışık umut, umutsa hayat demektir. Ben mi o ışığı yitirdim, yoksa o ışık mı beni; bilmiyorum.

Nedense hep geçmişe bir özlem duygusu büyüyor içimde... İşte böyle iki gözüm. Hangi gündeyiz? Bugün ayın kaçı? Hangi mevsimdeyiz ? Bilmiyorum. Bilsem de, benim için artık hiç bir önemi yok..........

Uzun yıllar önce sevdamı yüreğime yükleyip geldiğim bu yabancı ülkede, koynunda volkanları taşıyan bir dağ gibi sustum. Suskunluğumu delicesine haykırmak isterken, içime ağuları akıttım ve öylece sustum. Kara bir diken gibi yuttum ve içime yığılıp öğlece kalakaldım. İçimdeki yangını, yüreğimdeki yarayı, gözlerimdeki damlayı sorma. Hasretlere dayayıp başımı, hüzünle geçip giden günlere, gecelere döndüm sırtımı iki gözüm. Yorgun, yetim ve yaralı. Gönlümün duvarına kocaman bir sevda resmi çizdim, bir de ateş yaktım ocağıma dağ gibi.Ki, okyanuslar söndüremez.

İnsanlar, var olalı beri kabullenmiş sevdayı. Herkes kendi sevdasının Mecnunu; kendi hasretinin delisi olmuş. Kendi hikayesini, kendi sevdasını en büyük sanmış ve saymış; büyütmüş yüreğinde dağ dağ. Sabır sabır beyninin gergefine işlemiş. Benim sevdam da benim için dünyanın en büyük, en kutsal sevdası....

Ben ki, sevdanın çöllerinde ayrılıkların en büyük hasretini çektim Leyla ‘mın. Ferhat oldum dağları deldim. Kerem oldum yaktım kendimi. Pir Sultan oldum asıldım, Nesimi oldum yüzüldüm. Kavuşmak için gönlümü yollara düşürdüm. Horlandım, ezildim, hakaretlere, işkencelere maruz kaldım.

Yüreğimdeki yangını, gözlerimdeki hicranı sorma iki gözüm. Acılarımı kimsesizliğime yükleyip, uzayıp giden yollara düştüm. Yorgun, yetim ve yaralı. Aşık oldum, yaktım kendimi. İçimde bin yangınla çıktım yola. Sevgilime şiirler yazmak, şarkılar bestelemek, türküler yakmak en büyük ibadetimdi. Kavuşmak ise en inanılmaz hayalim.

Bilirim ki aşkın bahçesinden bir gül koklayan, şeyda bülbül olurmuş. Bilirim ki aşkın pınarından bir damla içen, ömrünce sarhoş gezermiş. Bilirim ki kavuşmak olmasa sevdalılar, ağlayı ağlayı kör olurmuş.

Aşk olmasa iki gözüm, içimde biriktirdiğim bu yangın olmasa, dolmasa iliklerime aşkın hasreti, bu yangın yüreğimi sarmasa, avuçlarımı yakmasa bu ateş, akar mı damarlarımdaki kan! Bir gün kavuşmak hayali olmasa, nasıl dayanılır bu yaşama, bu kimsesizliğe, bu gurbete, bu hasrete iki gözüm, nasıl?

sorma
ben kimim, adım ne, nereden geldim
kim açtı bu kahrolası çukuru yüreğimde
kimi sevdim, kime özlemim
kaç yıl sevda doldu iliklerime
kaç yıl eksildim.

tut ki, bir pınarım suyu kesik
akamadım nazlı nehirlere tut ki
susturulmuş binlerce türkü
bastırılmış binlerce acıyım
baştanbaşa aşk ve ateş

tut ki, incinmiş bir gülüşüm
gecikmiş bir düş
bir ateşin çemberinde
yarım kalmış sevinçler kanayan

tut ki, kar altında sevincim
bütün mevsimlere küsmüşüm

kanadı kırık bir serçeyim tut ki
dağlarda koparılmış kınalı bir çiçek

ateşin zulmünü gördüm
suyun ihanetini
baştanbaşa aşk
baştanbaşa hasret
susturulmuş
milyonlarca türküyüm

bir sarı çiçek
bir sarmaşık belki
çözer dilini yüreğimin
ihanetlerin kilitlediği...
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
26 Ekim 2006       Mesaj #426
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Benimle “ev”lenir misin? Hani içi çeyizliklerle dolu,mutfağı pancurlu,oturma odası olan,salonunda misafir ağırlanan,yatak odası sabah sessiz,gece gürültülü olan,banyosunda şarkılar mırıldanılan,bazen kahkahalar yükselen bir evde,benimle “ev”lenir misin?

Benimle “ev”lenir misin? Hani iyi ve kötü günde,aşk bizi ayırana kadar,kar etrafı güzelleştirmişken,ve ben şu an battaniyenin altında olmak isterken,sıcak bir bardak çay eşliğinde çizgi film izlemek isterken elimde bir parça çukulatayla,benimle “ev”lenir misin?

Benimle “ev”lenir misin? Hani benim tüm huysuzluğuma,tüm kıskançlığıma rağmen,aynı evin içinde evle, benle,huysuzluğumla,kıskançlığımla bir olup,bana katlanabilir misin?

Benimle “ev”lenir misin? Biz bir “ev” olabilir miyiz seninle? Hani “yuva” gibi bişey…Hani içi sıcak,dışı soğuk,yazları ılık,kışları sıcak,Akdeniz iklimi gibi birşey…

Benimle “ev”lenir misin? Geceleri korkup,yataktan fırladığımda,korkmamamı söylemek için yanımda olur musun?Canım su istediğinde söylenmeden kalkıp bana bir bardak su getirmek için,sıcak yatağından çıkar mısın?Karnım gecenin bir vakti acıktığında,bu saatte yemek yemenin beni şişmanlatacağını söylemeden bana kepek ekmeğine bir sandviç hazırlayıp,içim ferah yememi sağlar mısın?

Benimle “ev”lenir misin? Kilo aldığımda bile,beni dünyanın en güzel kadını addedip,yatakta aynı şekilde sever misin? Rejim yapmak istediğimde haftasonu uykundan erken kalkıp,benimle yürüyüşe gelip,dönüşte de benimle portakal suyu içer misin? Eve döndüğümüzde banyoya önce benim girmemi,çünkü terin üzerimde kuruyup hasta olmamı istediğini söyler misin?

Benimle “ev”lenir misin? Hani zor geçen bir günden sonra,eve geldiğimde yemek yapmak istemiyorsa canım,sadece pizza yemeğe razı olup,çayı bile sen yapmaya kalkar mısın?Ve beni dizlerine yatırıp herşeyin düzeleceğini,kimsenin beni yıldıramayacağını söyleyerek saçlarımla oynar mısın?

Benimle gerçekten “ev”lenir misin? Kooperatif taksitlerine girip,araba almak için bankadan benimle birlikte kredi alır mısın? Haftasonlarını sadece arabamız olacak diye girdiğimiz taksit yüzünden evde geçirdiğimiz için surat asmadan,vcd seyredip,sevişerek geçirir misin?

Ve ben bir gün bu “ev” den sıkıldığımda,benimle çok uzak bir yere sorgusuz sualsiz gelir misin?

Ve ben bir sabah doğan güne gülümseyemeden başka bir hayata gidersem,ardımdan sonsuza dek beni sever misin?
feather
MARLON - avatarı
MARLON
Ziyaretçi
26 Ekim 2006       Mesaj #427
MARLON - avatarı
Ziyaretçi
Seni ne çok sevdim ben. Ne çok gözyaşı döktüm senin için. Geceleri sen yatağında meleklerin kanatlarıyla uçarken ben penceremin önünde senin rüyana girmek için dua ederdim. Bir bakışına, bir dudak kıvrımında titreşen gülüşüne ulaşmak için dünyanın bütün çiçeklerini önüne sererdim.
Şiirler, şarkılar, sevgiler içimde tutuşan bir ateş, onun yangınında senin için kül kesildim. Ağır hastalar geceyi zor geçirir. Sabahı bekler kırgın yürekler, hasta umutlar, yalnız ruhlar. Yalnızdı gecelerim. Hastaydı gecelerim. Kan kaybından giden bir yaralı gibi umarsızdı gecelerim. Bir uçurumun kenarına beni taşıyan karabasandı gecelerim.
Adına yalnızlık dedim. Sensizlik dedim.. Sen beni bilmedin, beni tanımadın, beni sevmedin.. Bu bir ölümdü, bu bir fermandı .. Bıçak kesmez artık beni, ip asmaz, çeküller yüreğimi taşımaz. Yaşamak mümkün değil, yalnızlık karanlık kapılarıyla üstüme kapandı. Amansız acılar içindeyim.
Ey Sevdiğim.. Ben seni ne çok sevdim. Dünya bildi, bir sen bilmedin. Yalnızlığın diğer adı aşka karşılık almamaktır. Kaçılamayacak kadar yakın, tutulamayacak kadar uzak bir yerdesin..
Benim aşkıma yalnızlık kucak açtı. Senin yokluğuna dokundum, içim yandı. Odamın çıldırtan sessizliğinde sana seslendim. Yankısı döndü dolaştı, senin kapıların bana kapalı. Kendi sesim yine bana ulaştı. Anladım ki beni hiç duymayacaksın.

Sana sitem edemem. Sana kırılamam. Bir tek dileğim var senden, son bir tek isteğim. O da MUTLU OLMAN.

MUTLU OL SEVDİĞİM.. BİRİCİĞİM.. AŞKIM. NEREYE, KİME GİDERSEN GİT YETER Kİ SEN MUTLU OL...
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
26 Ekim 2006       Mesaj #428
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Ay dolunay,imkansız aşklar vakti…

Dolunaylı bir hafta sonuna girerken genel bir gerginlik var üstümde.Ya ben her kötü zamanlamamı dolunaya yüklemeyi adet edindim bilmiyorum. Ya da gerçekten ay ışığı med-cezir gibi ruhumu çekip bırakıyor. Bahar gelip nar çiçekleri gibi renkten renge girerken dünyamız, ruhun renklerini atlamamalı derim.Gel gör ki havamız hep parçalı bulutlu,renkler hep griye çalıyor inceden.
Bugünkü mevzunun karanlıklığı da oradan gelmekte okuyan dostlarım,mevzu imkansız aşk hikayeleri. Hani son ayların şarkısı kadar olmasa da, bir çok sayılı nedenden dolayı engellenmiş duygularımız.
Neler vardır ki insanın dünyasını alt üst edebilecek duygusal yoğunlaşmalarında?

Karşılıksız aşk hikayeleri,sosyal konum farklılıkları,öğretmen-öğrenci ilişkisi,yaş farkı belirgin olan aşklar, evliyken yaşanan aşklar,arkadaşının aşkı olanlar,arkadaşının eşine aşık olanlar,iş yerinde aşk yaşayanlar,sanal dünyadan gerçek aşk bulanlar, yanlış zaman yanlış insana denk düşenler,uzak düşenler,Hipokrat yeminini unutturan aşklar, sonu gelmeyen ilişkiler içerisinde kalanlar…


Liste yeterli mi bilmem bence daha çok çıkar örnek. Hoş toplamına bakılınca aşk öykülerinde imkansızlık kardeş hikaye gibi alttan gelir.Her bekleyişte, aşkın insana olan uzaklığı hissedilir.Kimse kolay kavuşmaz istediklerine,ondan her hikayede biraz umutsuzluk,biraz sessizlik vardır.
Ancak bir de asla olmaz denilen, daha baştan aklınızın kaçıp ruhunuzun teslim olmayı düşlediği öyküler vardır.
Süper egonuzun tüm gücüyle “uzaklaşmalısın” diye haykırdığı,ama içinizdeki karşı konulmaz dürtünün sizi içine attığı öykünüzü düşünmeye başlayın.
Bir anda mı oldu gerçekten?Yoksa yasak olan daha mı çekici geldi inceden inceye?
Peki kime ve neye göre imkansız, neye göre yasak olur bu hikayeler.Adına tabu dediğimiz kimin koyduğunu hatırlamadığımız kurallar zinciri gelir başta.
Toplumun bir arada yaşamasını sağlayan yazılı olmayan kurallar, başta bireyin mutluluğunu hedeflerken bir süre sonra mutsuzluğun kaynağı olmuyor mu biraz?


Aynı tabular bir süre sonra herkesin seanslar süresince yıkmaya çalıştığı duvarları olacaktır.Bu kısmı deneyimle vaki.
80’lerden beri yükselen trenddir, özgür, modern şehir insanı efsaneleri de buradandır.Tabuları yıkan öyküler filme geçer.Aslında öncesinde de sinema imkansız aşk hikayeleriyle doludur.Hastalıklı,başı sonu karışmış düğümleri vardır, ya da gelinine aşık olan, ve eşinden daha olgun ve anlayışlı bu adamda ruh eşini gören genç Filiz Akın ile Kartal Tibet gibidir imkansızlığın boyutu.
İmkansızdır ama vardır.
Kuralların doğruları bağırması,kalbinizin sesini susturabiliyorsa ne mutlu. Bu tarz ilişkilere girmek bir çok karmaşa getirirken, girmemek de ömür boyu aklınızda kalabilecektir.
Çünkü aynı ses de kulağınıza aşkı kaçırmamalısın diye fısıldamıştır sessizce.
Peki ne yapmalı,ya da hangisini yapmak daha kolay gelir.Tartışırken,imkansız aşk yoktur,aşkın önünde engel olmaz diye sesler çıkar artarak.İyi niyetli yalanlar gibi geliyor bana bu sözler.
Öyle olmasını istesek de bu kadar cesur ve bu kadar açık değiliz hayata karşı.Korkarak bakıyoruz zor olana.Söyleniyoruz başkalarının durumuna, “nasıl yapar,başka kimse kalmamış mı,etik değil,ayıp” diye.Sonra da aşk için her şeyi yapmalı diyoruz.


Aslında söylenmemiş sözlerle dolu içimiz.

Dolunay bahane.
feather
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
28 Ekim 2006       Mesaj #429
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
ASRIN SON AŞKI

kapıldım rüzgarına .
al benide yanına
beraber savrulalım
aşkın rüzgarında

mutluluktan uçalım
kanatlanıp göklere
aşkımız örnek olsun
bütün sevenlere

aşkların enbüyüğünü
yaşayalım yer yüzünde
benimle evlenirmisin
sevgililer gününde

bir buket gülün
üzerine yazdığım
asrın son aşkı
şarkımız olsun
bugun sevgililer günü
sevgilim kutlu olsun...
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
30 Ekim 2006       Mesaj #430
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Bir an gözlerinizi kapatın ve düşünün şu anda sadece sizi düşünen birileri var mı? Eğer varsa siz de aynı şeyleri onlar için düşünüyor musunuz? Eğer düşünmüyorsan düşünmeye başlamalısın. Çünkü dünyadaki kimsenin kıymeti bilinmiyor ve senin kıymetini bilen bir insanı bulmuş olman çok büyük bir şans. Ben ağaçta kalan, mevsimin son ağacı olmak istemiyorum. Çünkü onlar her düştüğü zaman belli olur. İnanıyorum ki ben de aynı olacağım. Kör ölür badem gözlü olur derler ya aynı hesap.
Dünyada herkesin aşık olacağı bir kişi var değil mi? Bazı insanlar bu doğru kişiyi bulmak için onlarca kişiyi değiştiriyorlar. Sonra çorap gibi dışarı atıyorlar. Bundan ne zevk aldıklarını anlamıyorum. Tamam zaman geçirmek istiyorsun ama niye karşı cinsle? Ben bu tür insanları kendi cinsini beğenmeyen ve sadece karşı cinse özenti insanlar olarak görüyorum. Ama gerçekten öyle.
Bana göre insan sadece bir insanın kalbinde özeldir ve bu kalbi bulmak için diğer benzerlerini elemeli sonra da kendi için en özelini seçmelidir...
feather


Benzer Konular

6 Kasım 2015 / ThinkerBeLL X-Sözlük
11 Mart 2012 / Mira Edebiyat
 Sonsuz
14 Şubat 2013 / buz perisi Matematik