Arama

Kadın Sağlığı - Sayfa 18

Güncelleme: 25 Temmuz 2014 Gösterim: 319.930 Cevap: 357
arwen - avatarı
arwen
Ziyaretçi
4 Mayıs 2006       Mesaj #171
arwen - avatarı
Ziyaretçi
Yaz aylari geçmis olmasina ragmen cildinizin güzelligine her zaman önem vermeniz gerekir. Cildinizi çevrenin olumsuz etkilerinden, kurumalardan ve dökülmelerden asagidaki 10 yöntemle koruyabilirsiniz. 1. Sicaga karsi daha dayanikli olun.
Yaz havalari vücudun yag düzenini bozar. Bu sorunu halletmek için az yagli cilt temizleyicileri, nemlendiricileri ve fondotenleri tercih edin. Cildiniz hala çok yagliysa, yüzünüzün T bölgesini (alin, burun ve çene) alkolsüz tonikle her sabah temizleyin.
Sponsorlu Bağlantılar
2. Parlatici kullanin.
Kozmetik dükkanlari parlatici ürünlerle dolup tasiyor. Sizde vücudunuzun ölü derisinin daha kolay dökülmesini ve daha ferah hissetmenizi saglayacak C vitamini veya alfa hidroksitasit içeren temizleyizi veya nemlendiricileri kullanarak daha bakimli bir cilde sahip olabilirsiniz.
3. Günesin zararli etkilerinden korunun.
Çoktan yanmis olsaniz veya hava kapali olsa bile hergün 15 veya üzeri koruma faktörlü nemlendiricilerden kullanin. Eger tercih ettiginiz nemlendirici koruma faktörlü degilse nemlendiricinin üzerine az yagli sunscreen sürebilirsiniz.
4. Dogru sunscreen i seçin.
Gününüzü disarida günesin altinda geçirecekseniz cildinizi UVA ve UVB isinlarindan yeterince korudugunuza emin olmaniz gerekir. Bunu titanyumdioksit, demiroksit ve parson 1789 içeren az yagli ürünler kullanarak saglayabilirsiniz. Ürünü cildinizin yeterince absorplayabilmesi için disari çikmadan yarim saat önce sürün.
5. Dudaklariniza da bakim yapin.
Dudaklar vücudun günese karsi en hassas bölgesidir. Dudaklarinizi günesin olumsuz etkilerinden korumak için rujunuzun sürmeden önce SPF içeren dudak merhemi kullanabilirsiniz veya SPFli rujlari tercih edebilirsiniz.
6. Vücudunuzun verebilecegi olumsuz tepkileri engelleyin.
Günesten korunmanizi saglayacak agir kremler gözeneklerinizin kapanmasini ve bunun cildinizi olumsuz etkilemesini saglayabilir. Cildinizi düzenli olarak vücut sampuanlariyla temizleyin. Banyo tuzlari da vücudunuzun ölü hücrelerini uzaklastiracagindan iyi bir temizlik saglayabilir.
7. Bastan ayaga nemlendirici kullanin.
Her dustan sonra vücudunuz islakken vücut losyonu sürün ve sonra hafifçe kurulayin. Fazla yüzen biriyseniz klorun ve tuzlu suyun kurutucu etkisini azaltmak için petrolatum veya kakao yagi içeren hidratli nemlendiricileri tercih edebilirsiniz.
8. Bacaklarinizi tahrislerden koruyun.
Bacaklarinizi tras etmek yaz aylarinda bir zorunluluk. Fakat bacaklarinizda bulunan yaralarin daha da tahris olmasina sebep olabilir. Banyo yaparken degil de dus aldiginizda bacaklarinizi tras ederek cildin kabarip tüyleri saklamasini engelleyebilirsiniz. Sabun yerine vücut sampuanlarini kullanarak cildinizin daha yumusak ve kaygan olmasini saglayabilirsiniz.
9. Bikini bölgenizin çirkin görünmesini engelleyin.
Tras edilerek ya da agdayla alinan tüyler uzamaya basladiklarinda bikini bölgenizin çirkin görünmesini saglayabilir. Tüy dökücü kremler kullanarak tüylerin kökten degil de yüzeyden alinmasini saglayabilir, bikini bölgenizin çirkin görünmesini engelleyebilirsiniz.
10. Bronzlastirici kullanin.
Son dönemde kullanimi yayginlasan bronzlastiricilar kullanim ve görünüm açisindan daha iyi sonuçlar veriyor. Bronzlasticilari önce vücudunuzun ufak bir bölgesinde kontrol ettikten sonra vücudunuza uygulayin. Sonuç istediginiz gibiyse ürünü bir pamuk yardimiyla vücudunuza iyice sürün.
kambis - avatarı
kambis
Ziyaretçi
5 Mayıs 2006       Mesaj #172
kambis - avatarı
Ziyaretçi
Msn Embarrassed Bu hepimiz icin ozellikle son yillarda
Amerika' da yayginlasan cift yonlu
Sponsorlu Bağlantılar
ayna kullanimi hakkinda bir uyaridir.
Kaldiginiz otelin odasinda
veya girdiginiz soyunma kabininde
bulunan ayna acaba siradan ve normal
bir ayna mi yoksa diger taraftan birinin
sizi izledigi cift yonlu bir ayna mi?

Bunu anlamanin basit ve pratik bir yolu var;
parmaginizi tirnaginiz ayna yuzeyine
gelecek sekilde aynaya dokundurun.
Eger tirnaginiz ile tirnaginizin
aynadaki yansimasi arasinda
bir bosluk varsa Sorun Yok demektir,
bu normal bir ayna...

Eger tirnaginiz ile tirnaginizin aynadaki
yansimasi arasinda bir bosluk YOKSA,
yani tirnaginiz ve aynadaki goruntusu
dogrudan birbirine temas ediyorsa Dikkat
IZLENIYORSUNUZ..

Kendinizi ve sevdiklerinizi bir gun
igrenc bir internet sayfasinda
çiplak gormek istemiyorsaniz,
dikkat edin!

Aman dikkat, özellikle hanimlar..Msn Happy)

Mystic@L - avatarı
Mystic@L
Ziyaretçi
5 Mayıs 2006       Mesaj #173
Mystic@L - avatarı
Ziyaretçi
Mide egzersizi

Spor yapanla yapmayan insanın protein ihtiyaçları farklıdır. Vücudumuz için tüketilecek proteinlerin hem bitkisel hem de hayvansal kaynaklı olmaları gereklidir


İLK insandan bugüne hayvansal gıda maddeleri önemi beslenme alışkanlıklarımızın üst sıralarında yer almıştır. Hayvansal gıda maddelerindeki protein miktarı çok yüksektir. Yalnız hayvansal kaynaklı protein yoktur. Bitkisel kaynaklı protein maddelerinin düzenli kullanımıyla insanların günlük protein ihtiyaçları sağlanabilmektedir.
Gıda maddeleriyle aldığımız proteinler vücudumuzda;
Büyüme ve gelişmede, kan proteininin yapımında, hormonların yapımında, enzimlerin üretiminde, kas sisteminin oluşumunda kullanılır.
Hayvansal proteinler; et, süt ve süt ürünleri, kümes hayvanları, balık, kabuklu deniz canlıları ve yumurtada bulunur.
Bitkisel proteinler ise; soya fasulyesi, mercimek, tahıl ürünleri, pirinç, mısır, nohut, ceviz, fındık, bezelye, kuru fasulye ve bademde bulunurlar. Ülkemizde sofralarımızdan eksik etmemeye çalıştığımız hayvansal proteinli besin maddeleri önemini korurken bitkisel kaynaklı proteinlere ise gerekli önemin gösterilmediği bilinmektedir.
Hayvansal proteinin fazla alınmasından dolayı vücudumuzda oluşan sakıncalı durumlar ise;
Ürik asit seviyesi artar, kemik yoğunluğunun azalmasında rol oynar, vücut suyunun atımını sağlar, koroner kalp hastalıklarını artırır, gut hastalığının oluşumuna neden olur, kolesterol oranını yükseltir, doymuş yağ alımını artırır, fazla alınan proteini yağa dönüştürür, sindirim sistemini ve böbrekleri yorar, böbrek taşının oluşumunda etkilidir.
Hayvansal proteinin yararlarının yanında fazlasının da zararları vardır. Tüketilecek proteinlerin hem bitkisel hem de hayvansal kaynaklı olmaları gereklidir.
Günümüzde bitkisel kaynaklı proteinlerin birbiriyle karıştırılarak iyi düzeyde protein elde edilebileceği araştırmalar sonucunda bulunmuşken Anadolu kadınları bu karışımları yüzyıllar öncesinde beslenme kültürümüze armağan etmişlerdir. İyi kalite proteinlerin elde edildiği yemekler ve gıda maddeleri şunlardır: Mercimek ve bulgur, yoğurt ve pilav, kuru fasulye ve pilav, nohut ve ekmek, makarna ve peynir, sütlaç, yumurta ve ıspanak, süt ve ekmek gibi.
Yediğimiz proteinlerin vücudumuzda kullanılma oranları farklılık göstermektedir.
Anne sütü ve yumurtanın % 98'i; et, süt ve peynirin % 75'i; bitkisel kaynaklı proteinlerin % 45'i vücut tarafından kullanılabilir. Doğru ve dengeli beslenme programlarında proteinlerin alımı yeterli düzeyde olmalıdır. Egzersiz yapmayan bir insanla spor yapan bir insanın protein ihtiyaçları farklılık göstermektedir. Yağsız olarak gördüğümüz kırmızı ette yüksek oranda doymuş yağ oranı olduğunu unutmayarak bitkisel kaynaklı proteinlere de sofralarınızda yer vermelisiniz.
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
5 Mayıs 2006       Mesaj #174
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Cilde Göre Parfüm

Parfüm kullanımının ilk şartı, cildin tüm kokulardan arınmış yani temiz olmasıdır. Parfümünüzün daha kalıcı olmasını istiyorsanız duş veya banyo sonrasında sürün: gözeneklerin açık olması cildin kokuyu daha iyi emip tutmasını sağlar. Banyo sırasında parfümünüzün yan ürünlerini kullanmak da kokuyu katlayacaktır.
Cilt tipi de parfümün kalıcılığıyla yakından ilgilidir. Yağlı ciltlerde parfümler daha kalıcıdır. Bu durumda cildiniz kuruysa daha fazla parfüm sürmeniz gerekir.
Cildin asit oranı da parfümün kalıcılığını etkiler:
- Asitli ciltlerde ağaçsı ve baharatlı kokular daha kalıcıdır.
- Asit oranı az ciltler (hassas ve kuru) ise çiçeksi kokuları daha iyi tutar.
Sıcak günlerde daha hafif parfümler kullanın. Parfümün kokusu sıcak ve nemde daha kuvvetlenir. O halde, daha baskın ve egzotik olanları sonbahar ve kışın, hafif olanları ise yaz aylarında kullanın.
Peki, sabah, öğle, akşam aynı şekilde mi parfümlenmek gerekir? Kesinlikle hayır. Parfümlendiğiniz anda etrafınızda yaklaşık 3 metre çapında bir koku çemberi oluşturursunuz. Bu nedenle bulunduğunuz ortamlar ve günün bölümlerini göz önüne alarak parfüm konsantrasyonlarıyla ve koku aileleriyle oynamanız gerekir.

Gündüz: Sabahın erken saatinde otobüste, metroda veya iş yerinde insanları rahatsız etmemek gerekir. Metro, otobüs gibi toplu taşım araçlarında, parfüm kokusu, hoş olmayan sonuçlar doğurabilir; örneğin, migreni tahrik edebilir, mide bulantısı, baş dönmesine neden olabilir. Sabah parfüm sürmek konusunda kararsız kalan ama iyi kokmayı da isteyenler için ideal olan, eau de cologne, eau de toilette ya da deodorant, krem gibi bir yan ürünle parfümlenmektir.Eğer sabahları parfüm sürmeyince kendini çıplak hisseden gerçek bir parfüm tutkunu iseniz, meyve koku ailesinden bir parfüm tercih edin.
Öğleden sonra: Öğleden sonra kullanılan parfümler her yere ulaşabilen, hayatın tatlılığını yansıtan parfümler olmalı. Çiçek veya meyve ailesine ait iyi yayılan ama ağır olmayan kokular seçin. İki ayrı parfüm kullanıyorsanız öğleden sonra daha vurgulu olanını tercih edin. Aynı parfümü kullanıyorsanız sabah eau de toilette, öğleden sonra eau de parfum kullanın.
Gece: Parfüm özünün kullanılacağı tek zamandır: ya şimdi, ya hiçbir zaman! Parfüm özleri saatler boyunca vücutta kalır, adeta ikinci deriniz olur. Koku aileleri içinde gece kullanıma en uygun olanlar, şık kıyafetlerle uyum sağlayan, iştahlı notalar içeren, gizemli, ipekli ve ağır kumaşlarla uyumlu olan şipre ve oryantal koku ailesine ait parfümlerdir.

Parfüm Seçimi ve Kullanımı
Parfüm kullanırken dikkat etmeniz gereken ilk şey, kullanacağınız miktar. Güzel kokayım derken girdiğiniz ortamı buram buram parfüme boğmayın. Bu her zaman itici bir imaj yaratır. Parfümünüzü yeterli miktarda, yalnızca çok yakınınızda bulunanların duyacağı kadar kullanmanız yeterli.

Kalıcı olması için
Parfümü vücudunuzun sıcak, kuytu bölgelerine sürmeniz hem kokunun kalıcılığını arttırır hem de kokunun hafif hafif, hoş bir şekilde yayılmasını sağlar. En ideal noktalar, kulakların arkası, boyun, bilekler ve göğüslerin arasıdır. Bu noktalardan geçen damarlar, her kalp atışınızda kokunun yavaşça yayılmasına yardımcı olur.
Parfümü, 15 cm. uzaklıktan püskürtmeli ve elle yaymadan, kendi kendine kurumasına izin vermelisiniz.

Koku seçerken...
Çeşitli markaların piyasaya sürdüğü, birbirinden çekici kokular arasından seçim yapmaya çalışmak, parfüm kullanmanın en zor yanı. Çiçek kokuları, meyve kokuları ve onlarca farklı bileşimdeki parfümden birini tercih etmek, sabırlı olmayı ve karar verirken acele etmemeyi gerektiriyor. Parfümün tene sürüldükten sonra, vücut ısısıyla beraber gerçek kokusuna ulaşması ve tende nasıl duracağının daha iyi anlaşılması için, bileğinize bir miktar sıktıktan sonra en az 3-4 dakika kendi kendine kurumasını ve tene iyice yerleşmesini bekleyin. Aynı anda birkaç parfüm denemek yerine, acele etmeden, kokuyu iyice hissetmeye çalışarak karar verin.

Serin ve kapalı bir yerde saklayın
Bir sürü para verdiğiniz parfümlerinizi bozulmadan kullanmak için saklama şartlarına dikkat etmelisiniz. Yüksek sıcaklık, nem ve doğrudan güneş ışığı parfümün bileşenlerinin kimyasal özelliklerinin dolayısıyla da parfümün kokusunun değişmesine neden olabilir. Bu yüzden parfümlerinizi serin ve kapalı bir yerde örneğin çekmecede saklayın.



Parfüm Serileri
Parfümler alkolün saflığına, öz yağların yoğunluklarına ve karışımlarını oluşturan notaların dağılımlarına göre konsantrasyon türlerine ayrılır. En fazla kullanılan 3 konsantrasyon, “parfum”, “eau de parfum” ve “eau de toilette”tir. Bunların yanı sıra, “eau fraîche”, “eau de cologne” ve yan ürünler olarak adlandırılan deodorant, sabun, vücut kremi, vücut pudrası, duş jeli serileri tamamlayan diğer konsantrasyonlardır.

Parfum (öz)
Parfümün özünü oluşturur. Parfüm yaratıcısının üzerinde çalıştığı kokunun kaynağıdır. Konsantrasyonlar arasında kokusu en kalıcı olandır. Rötuşsuz (yenilemeden) 4 ila 6 saat arasında kalıcıdır. Dikkat! Parfüm özleri oldukça yağlıdır; giysilerinizde leke bırakabilir.

Eau de parfum
Parfüm özüne çok yakındır. Parfüme oranla daha az kalıcıdır.

Eau de toilette
En hafif koku türüdür; fazla kalıcı değildir. Öz yağlar ile alkol saflığı açısından en düşük konsantrasyona sahiptir.

Bir seride bulunan parfum, eau de parfum ve eau de toilette aynı kompozisyona sahip olmayabilir. Parfüm yaratıcısı konsantrasyonlara hafiflik kazandırabilmek için, "parfum" içinde bulunan çok etkili bir notayı "eau de toilette"te kullanmayabilir. Parfümlerin yan ürünleri ile parfümlenmek de mümkündür. Sütler, losyonlar, parfümlü yağlar da 3 ila 8 saat arasında kalıcı; 1,5 metrelik bir çember içinde yayılıcıdır. Özellikle banyo yan ürünleri parfümün en önemli tamamlayıcılarıdır. Yan ürünler arasında en kokulu ve kalıcılar olanlar banyo köpükleri ve parfümlü vücut pudralarıdır.
asla_asla_deme - avatarı
asla_asla_deme
VIP Never Say Never Agaın
6 Mayıs 2006       Mesaj #175
asla_asla_deme - avatarı
VIP Never Say Never Agaın
Yüz için nemlendirici maske
Malzemeler: Yumurta sarısı + süt
Hazırlanışı: Bir kapta yumurta sarısı ve bir kaşık sütü karıştırın. Bu karışımı yüzünüze yayın, üzerini ince bir bezle örterek on beş dakika bekleyin. Ardından kağıt mendille silerek temizleyin. Daha sonra, sırasıyla, ılık ve soğuk suyla yüzünüzü yıkayın.
Ne işe yarıyor: Kuru ve nemsiz bir cildiniz varsa bu maske sizin için birebir. İçinde bulunan yumurta sarısı cildinizi beslerken, süt nemlendirecek, yumuşaklık verecek ve sıkılaştıracak.
Ne zaman kullanmalı: Bu maskeyi haftada bir kez uygulamak yeterli.

Siyah noktaların sonu geliyor
Malzemeler: limon suyu + yoğurt
Hazırlanışı: Bir kase yoğurda bir limonun suyunu karıştırın. Bu karışımı, gözlerinize gelmemesine dikkat ederek yüzünüze yayın ve 15 dakika bekleyin. Yüzünüzde kuruyan maskeyi ılık suyla yıkayarak çıkarın.
Ne işe yarıyor: Limon suyu cildi dezenfekte eder, sivilceleri kurutur ve siyah noktaların kaybolmasına yardımcı olur. Yoğurt ise cildi besler, nemlendirir ve yağ miktarını dengeler.
Ne zaman kullanmalı: Bu maske haftada bir kez uygulanabilir.

Sivilceler için karnı bahar
Malzemeler: Karnı bahar + Zeytinyağı
Hazırlanışı : Sekiz adet karnı bahar yaprağını iki kaşık zeytinyağı ile beraber mikserden geçirin. Karışımı, problemli bölgeler üzerinde daha yoğun olacak şekilde yüzünüze yayın, on dakika bekleyin ve yüzünü ılık suyla temizleyin.
Ne işe yarıyor: Karnı bahar yapraklarının temizleyici fonksiyonu vardır.
Ne zaman kullanılmalı: Haftada bir yada iki kez.

Kırışıklara karşı maske
Malzemeler: Kaymak + Elma
Hazırlanışı: Bu maskeyi hazırlamak için soyulmuş bir elma ve üç kaşık kaymağı mikserle bir kaç dakika karıştırmanız yeterli. Karışımı cildinize yaydıktan sonra temiz bir bezle yüzünüzü kapatın. Yaklaşık on dakika bekledikten sonra maskeyi silin ve yüzünüzü ılık suyla temizleyin.
Ne işe yarıyor: Kaymak cildi yumuşatır, nemlendirir ve cilde elastikiyet kazandırır.. Kırışıklara karşı da etkilidir. Elma ise cildin diri kalması için önemli etken.
Ne zaman kullanmalı: Haftada bir kez.

Yağlı ciltler için
Malzemeler: Bal + süt + limon suyu
Hazırlanışı: Bir fincan içinde bir kaşık balı, bir kaşık limon suyunu ve kıvamın koyuluğunu bozmayacak miktarda sütü karıştırın. Karışımı yüzünüze ve boynunuza yayın ve hafifçe kuruyana kadar bekleyin. Maskeyi nemli bir sünger yardımıyla silerek temizleyin.
Ne işe yarıyor: Bal cildi yumuşatır ve limon suyunda bulunan aktif maddelerin daha iyi emilmesini sağlar. Bu maddeler de cildin yağ salgısını dengeler, fazla yağ salgısı sonucu oluşabilecek sivilceleri önler.
Ne zaman kullanılmalı: İhtiyaca göre on-on beş günde bir tekrarlayabilirsiniz... Msn Tongue


Şeytan Yaşamak İçin Her Şeyi Yapar....
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
6 Mayıs 2006       Mesaj #176
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Güzelleşmek uğruna yapılan yanlışlar

Kusursuz ve bakımlı el ve ayaklar, kadın zarafetinin göstergesidir. Peki ya el ve ayakların güzelliği sağlıktan önemli mi? Uzmanlar, el ve ayak hijyenine dikkat edilerek dolaşım bozukluğu mantar ve eklem hastalıkları gibi birçok hastalığın oluşumunu engellemenin mümkün olduğunu bildirdi.

Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Ortopedi Ana Bilim Dalı'ndan Ortopedist Dr. Cemal Kazımoğlu, İHA muhabirine yaptığı açıklamada, el ve ayakların insanların dış ortamla sürekli ilişki kurmasını sağlayan vücudun çok önemli parçaları olduğunu vurgulayarak, "Tüm vücut kemiklerimizin sağlıklı olması için her şeyden önce kemik metabolizması için gerekli beslenme şekline özen gösterilmeli ve el-ayak hijyenine dikkat edilmelidir" dedi.

Vücudun tüm yükünü taşıyan ayaklara özel bakım uygulamak gerektiğine dikkat çeken Kazımoğlu, bunun özellikle şeker hastaları için hayati öneme sahip olduğunu belirtti. Ayakkabı seçerken ayak anatomisini zorlamayacak rahat ayakkabılar tercih edilmesi gerektiğini ifade eden Ortopedist Dr. Kazımoğlu, "Ayak hijyenine yine çok dikkat edilmelidir. Tırnak kesimi düzgün yapılmalıdır. Ayak cildi, mantar ve diğer birçok deri hastalıklarına yatkın cilttir. Temiz tutulması çok önemlidir. Ayağı terleten çorap ve ayakkabıları kullanmaktan kaçınarak mantarı engelleyebiliriz. Dolaşımı rahatlatmak için ara sıra bacak elevasyonu yani bacaklarımızı yukarı kaldırarak yapacağımız egzersizler de faydalıdır" diye konuştu.


Manikür ve pediküre dikkat

Kazımoğlu, uygunsuz ortamlarda yapılan manikür ve pedikürden doğabilecek rahatsızlıklara karşı da şu uyarılarda bulundu:
"Uygunsuz ortamlarda yapılan manikür ve pedikürden sonra, en sık olarak tırnak yatağı enfeksiyonu görülür. Yeterli sterilizasyonun sağlanmadığı aletlerin kullanımı, enfeksiyon için zemin hazırlar. Yanlış tırnak kesimine bağlı olarak tırnak batması da gelişebilir. Kısacası, güzelleşmek uğruna sağlığımızdan olmamak için dikkat edilmeli"


Ayak sağlığı için her şeyden önce sıkı olmayan, rahat ve alçak topuklu ayakkabıların tercih edilmesini isteyen Dr. Kazımoğlu, "Ayakkabının tabanı yumuşak olmalı. Ayak numarasına uygun ayakkabı giyilmeli. Kemik şeklini, çok dar ya da çok geniş ayakkabıların bozacağı unutulmamalı. Ayağı terletebilen spor ayakkabılar çok uzun süre kullanılmamalı. Hijyen açısından da başkalarının ayakkabıları kesinlikle giyilmemeli" dedi.

Ort. Dr. Cemal Kazımoğlu, yüksek topuklu ayakkabıların, ayağa binen yük dağılımını değiştirdiğini kaydederek, "Değişen yük dağılımı, ayağın özellikle birinci parmağında -yani baş parmağında- olmak üzere belli yerlerinde aşırı zorlamalara ve deformiterlerin oluşmasına sebep olur. Bunun sonucunda ise ameliyat gerektiren çeşitli rahatsızlıklar ortaya çıkabilir" diye konuştu.
Ort. Dr. Cemal Kazımoğlu, yaşlanmayla birlikte el ve ayaklarda karşılaşılan problemlerle ilgili olarak da şunları söyledi:
"Yaşlanma ile beraber el ve ayaklarda karşılaşılan en sık problem, halk arasında kireçlenme olarak bilinen eklem dejenerasyonudur. Kemik kalitesinin azalmasına bağlı ortaya çıkan bir çok deformite, yaşlılarda sık karşılaşılan durumlardır. Bunların temelinde ise vücudun genel sağlığı ile ilgili farklı problemler yatmaktadır. Yine de özenli bakım ve doğru ayakkabı seçimi ile bu tür dejenerasyonların bir kısmı önlenebilir"

saniyeee - avatarı
saniyeee
Ziyaretçi
6 Mayıs 2006       Mesaj #177
saniyeee - avatarı
Ziyaretçi
Kilo Almamanın Püf Noktaları


Yazan: webmaster
  • Gece Oburluğunu bırakın, "su içsem yarıyor demeyin.2
  • Hızlı yemeyin, yemeklerin tadını daha çok hisederek yemeye çalışın.
  • Öğün atlamanın çözüm olmadığı bilin, gün içinde sık ama az yiyin.
  • Sabahları kalkar kalkmaz bir bardak su içmeye alışın, iştahınızı bastırır.
  • Kana çabuk karışabilen, kolalı ve sodalı içicekler, kremalı pastalardan, tatlılardan, fast food türü doymuş yağ ihtiva eden yiyeceklerden kaçının.
  • Çayı şekersiz içmeye alışın, aşırı çay içmeyin.
  • Televizyondaki yiyecek ve içeceklerle ilgili reklam ve programları seyretmeyin.
  • Ciklet çiğneyerek tükürük bezlerinizin tükürük salgılamısını arttırmasına vesile olmayın, böylece iştahınızın açılmasına engel olun.
  • Sabahları Mutlaka kahvaltınızı yapın ve metobolizmanızı hızlandırın.
  • Yürüyerek gidebileceğiniz bir yer için araç kullanmayın.
  • Okurken ve televizyon seyrederken dik oturun, düz durun ve böylece daha çok kalori yakabilmenizi sağlayın,
  • Salam, sucuk ve sosis türü yiyecekleri unuttun, hatırlamayın.
  • Canlanın, aktif olun, gücünüzü arttırın, yolunuzu uzatın, ısınarak gevşeyin, daha sık daha az yiyin, farklı egzersizler yapın.
  • Yemekten sonra alışverişe çıkmaya çalışın.
  • Bol bol su için, derin derin nefes alın, hazır yemeklerden kaçının, serin yerde uyuyun.
  • Hızlı kilo vermekten sakının, kulaktan dolma bilgilerle hareket etmeyin, uzmanlara
Mystic@L - avatarı
Mystic@L
Ziyaretçi
6 Mayıs 2006       Mesaj #178
Mystic@L - avatarı
Ziyaretçi
Cilt Saglığı

Her birimiz sağlıklı ve yanık bir yaz tenine sahip olmayı istesek de, güneş tehlikeli bir oyun! Cildin sağlığını korumak her şeyin üstünde tutulan bir öncelik olmalı. Kullandığınız kozmetik ürünlerinin koruma faktörlü (SPF) olmasına özen gösterin.

Tehlikesiz bir şekilde bronz ve güzel bir cilt görünümü için, güneşin yüzünüze doğal olarak geldiği bölgelere (yanaklar, alın, burun ve çene) doğru tonda bronzlaşma pudrasını fırçasıyla sürün.

Sonra gülümseyerek elmacık kemiklerinizden başlayarak yukarı saç diplerinize doğru allık fırçasıyla yumuşak tonda pembe allık uygulayın.

Eğer doğal halinizde bronz görünen bir tene sahipseniz bronzlaşma pudrası ve allık işlemini tamamen atlayın.

arwen - avatarı
arwen
Ziyaretçi
6 Mayıs 2006       Mesaj #179
arwen - avatarı
Ziyaretçi
GEBELİKTE KİLO ARTIŞI

Hamileliğiniz süresince, vücut ağırlığınız ortalama 9-13 kilogram artar. Gebeliğin ilk 3 ayında sedece 1 kilo alınır. İlk 3 aydan sonra ise ayda ortalama 1.5-2 kilogram ( haftada 400-500 gram) kadar kilo artışı olur.
Bu ağırlık artışının dağılımı:

Memeler1 kg
Rahim1 kg.
Bebek ve plasenta (eş)5 kg.Deri altı yağ dokusu,
karaciğerde protein depolanması4.5 kg.
Su ve elektrolit1.5 kg.TOPLAM13 kg
Aylık ya da haftalık ağırlık artışlarınız yukarıdaki miktarların üzerinde ise:
  • Hamur işi, tatlı, yağlı ve tuzlu yemek yemeyiniz,
  • Daha fazla sebze, meyve, süt, yumurta gibi yiyecekleri yiyiniz,
  • Aşırı kilo artışınız ile birlikte bacaklarınızda ellerinizde bastırıldığı zaman iz bırakan şişlikler de varsa hekiminize başvurunuz.
Son düzenleyen arwen; 6 Mayıs 2006 19:00 Sebep: Mesajlar Otomatik Olarak Birleştirildi
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
6 Mayıs 2006       Mesaj #180
Misafir - avatarı
Ziyaretçi


ilgincbilgiler8gf

toplaci6wd
Saçın %50.65'i karbon, %20.85'i oksijen, %17.14'ü nitrojen,
% 6.36'sı hidrojen ve %5'i de sülfürden oluşur.

toplaci6wdSaçta ayrıca eser miktarda magnezyum, arsenik, demir, krom ve diğer metal ve minerallerden bulunur.

toplaci6wd Koyu saçlardaki karbon oranı açık saçlara nazaran daha fazladır.

toplaci6wdSaçların en hızlı uzadığı dönem 15-30 yaş arasıdır ve kadınların saçı erkeklerden daha hızlı uzar.

toplaci6wdBir saç telinin ortalama ömrü 4-7 yıldır.

toplaci6wdGünde 75-150 tel saçın dökülmesi normaldir.

toplaci6wdSaçın miktarı saç rengine göre değişir. Kızılların ortalama 90.000 saç teli vardır. Siyah saçlıların 108.000; kahverengi saçlıların 140.000 ve sarışınların bunlardan da fazla saç telleri vardır.

toplaci6wdKafamızdaki her 6,5 cm²de yaklaşık 1000 tel saç vardır. Bu da kafanız büyüdükçe saçınız artar anlamına gelir icon smile

toplaci6wdNormal durumda, kuru saç kırılmadan kendi boyunun 1/5'i kadar esneyebilir. Islak saç ise kendi uzunluğunun %40-50'si kadar esneyebilir.

Benzer Konular

11 Aralık 2014 / ThinkerBeLL Sağlıklı Yaşam
19 Şubat 2013 / Demir YumruK Taslak Konular