Ziyaretçi
GÖKKUŞAĞI
Hafif yağan yağmurdan sonra, elbiseleri ıslanmış hafif üşüyordu. Güneşin açmasıyla birlikte ortaya çıkan ; doğa ananın usta fırça darbeleriyle çizdiği gökkuşağını seyrediyordu. Gökkuşağının atından geçenlerin tüm dileklerinin gerçekleştiğini bir arkadaşından duymuştu .Bu yüzden gökkuşağı; Umut için, düş ve gerçek arasındaki çizgiydi.Gökkuşağının bu tarafı gerçek diğer tarafı düştü.Gözlerini hafifçe yumdu.Gökkuşağına doğru koşuyordu.Fakat o da neydi!Koştukça gökkuşağının kendisine daha da yaklaştığını görüyordu.Kalbi hızlı hızlı atmaya başladı.İşte , gökkuşağının altından geçmişti.
Uzun bir patikadan sonra yol onu, bacasından incecik dumanlar süzülen bir eve götürmüştü. Kapıyı çalmadan açtı.Evin içi sıcacıktı. Doğru odasına gitti.Şimdi çıtır çıtır yanan sobanın yanında oturmuş, sobanın kapağından süzülen ışığın , hafif karanlık odada, tavanda oynadığı oyunları seyrediyordu.Önünde bir sürü oyuncak sağa sola dağılmış, bir çoğu da artık ilgisini çekmediği için bir kenara atılmıştı. Hiç kimse kendisine kızmıyor, her istediği yapılıyordu.Kapı açıldı, gelen annesiydi. Annesinin elinde kendisi için hazırladığı sandviçler vardı. Fakat Annesinin yüzünü göremiyordu.Yüzün yerinde beyaz bir boşluk vardı.Hiç görmediği annesinin yüzünü görebilmek için gözlerini acıtana kadar sıktı, sonuç yoktu.
Sandviçleri almak için elini uzattığında , elinin tekmelenmesiyle acı içinde irkildi.”Uyan ulan *** , uyan!Defol git buradan, git başka yerde zıbar zıbaracaksan” diye bağırdı Umut’ u tekmeleyen adam. Başını kaldırıp adama baktı.Yattığı mazgalın demirleri vücudunun her yerine saplanmış gibi ağrı verdi birden .Adam, sıcak hava geliyor diye önündeki mazgala uzandığı çok katlı mağazanın görevlisiydi.Düşler kenti İstanbul’ da bazılarının önünde düş görüp bazılarının düşlerindeki yaşamlarını gerçekleştirdiği büyük mağazalardan biriydi... Düşler , çıtır çıtır yanan soba gibi sıcak, yumuşak ve huzurluydu.Bu düş değil gerçekti; üstüne uzandığı demirler kadar sert, soğuk ve kırılmazdı...
Düşlerde bile güzel yaşanmasına izin verilmeyen bu yerden kalktı titreyerek.. Düşlerdeki dünyasına girebileceği başka bir kapı bulmalıydı......
Hafif yağan yağmurdan sonra, elbiseleri ıslanmış hafif üşüyordu. Güneşin açmasıyla birlikte ortaya çıkan ; doğa ananın usta fırça darbeleriyle çizdiği gökkuşağını seyrediyordu. Gökkuşağının atından geçenlerin tüm dileklerinin gerçekleştiğini bir arkadaşından duymuştu .Bu yüzden gökkuşağı; Umut için, düş ve gerçek arasındaki çizgiydi.Gökkuşağının bu tarafı gerçek diğer tarafı düştü.Gözlerini hafifçe yumdu.Gökkuşağına doğru koşuyordu.Fakat o da neydi!Koştukça gökkuşağının kendisine daha da yaklaştığını görüyordu.Kalbi hızlı hızlı atmaya başladı.İşte , gökkuşağının altından geçmişti.
Sponsorlu Bağlantılar
Sandviçleri almak için elini uzattığında , elinin tekmelenmesiyle acı içinde irkildi.”Uyan ulan *** , uyan!Defol git buradan, git başka yerde zıbar zıbaracaksan” diye bağırdı Umut’ u tekmeleyen adam. Başını kaldırıp adama baktı.Yattığı mazgalın demirleri vücudunun her yerine saplanmış gibi ağrı verdi birden .Adam, sıcak hava geliyor diye önündeki mazgala uzandığı çok katlı mağazanın görevlisiydi.Düşler kenti İstanbul’ da bazılarının önünde düş görüp bazılarının düşlerindeki yaşamlarını gerçekleştirdiği büyük mağazalardan biriydi... Düşler , çıtır çıtır yanan soba gibi sıcak, yumuşak ve huzurluydu.Bu düş değil gerçekti; üstüne uzandığı demirler kadar sert, soğuk ve kırılmazdı...
Düşlerde bile güzel yaşanmasına izin verilmeyen bu yerden kalktı titreyerek.. Düşlerdeki dünyasına girebileceği başka bir kapı bulmalıydı......

Hikayeler ve Öyküler -2-
BIRAK SEVGİ SENİ BULSUN
SEVGİ PROGRAMI 
