Ziyaretçi
AYIP
Bu bir kız. Mesela bakire. Karşı cinsini hiç tanımamış. Ürkek, çekingen ve meraklı. Ailesi tutucu. Tutmuşlar örfün, adetin, dinin, İsa’nın, Musa’nın, Muhammed’in bilgilendirmelerini, kafasına çalıyorlar, sürekli… Biraz nefes alabilse. Buram buram aşk kokuyor, aşk da yetmiyor ona artık. Aradığı farklı birşeyler var ama bilmiyor ne.
Hatırlamadığı birgün evlendiriyorlar bu kızı. Bu adam da kim? Kocası işte.. İlk kez görüyor, atıyorlar karanlık bir odaya, adamın sırtında yumruklar, kızın tükenmiş ümitleri kucağında..
“Korkma” diyor yabancı erkek. Yeniler getireceğiz dünyaya seninle beraber. Anlamasını hiç beklemediler, o da anlamamakta kararlı. Boş, saf, bıkkın bakıyor çalınan yarınına..
Bir hayali vardı onun. Öylesine basit. Sıcak bir el dudaklarında, nereden geldiğini bilmediği değil, sevgiyle karnına koyduğu çocukları sokakta, ve o hayatı kucaklıyor mutlulukla…
Uzanıyorlar yatağa, düğün alayı ve halayı eşliğinde. Anlık bir acı, ne kadar anlamsız. Neler hissetmeli? Belki şu an olduğu gibi hiçbirşey. Sabahı gözü aralık karşılıyor.
Kapı aralık.
Ay Aralık.
Bir daha ki sonbahara aile daha kalabalık.
Hikayesini kimse bilmedi. Okuyorsun ve senle ben bu sırrı mezara dek saklamalıyız. Umutları var onların. Sonlarını hiç bilmemeli, beklemeli, hüsranı bir takım anlamsızlıklar-hissizliklerle kabullenmeliler. Ta ki sen anımsayıp okşayana kadar saçlarını..
Sponsorlu Bağlantılar
Bu bir kız. Mesela bakire. Karşı cinsini hiç tanımamış. Ürkek, çekingen ve meraklı. Ailesi tutucu. Tutmuşlar örfün, adetin, dinin, İsa’nın, Musa’nın, Muhammed’in bilgilendirmelerini, kafasına çalıyorlar, sürekli… Biraz nefes alabilse. Buram buram aşk kokuyor, aşk da yetmiyor ona artık. Aradığı farklı birşeyler var ama bilmiyor ne.
Hatırlamadığı birgün evlendiriyorlar bu kızı. Bu adam da kim? Kocası işte.. İlk kez görüyor, atıyorlar karanlık bir odaya, adamın sırtında yumruklar, kızın tükenmiş ümitleri kucağında..
“Korkma” diyor yabancı erkek. Yeniler getireceğiz dünyaya seninle beraber. Anlamasını hiç beklemediler, o da anlamamakta kararlı. Boş, saf, bıkkın bakıyor çalınan yarınına..
Bir hayali vardı onun. Öylesine basit. Sıcak bir el dudaklarında, nereden geldiğini bilmediği değil, sevgiyle karnına koyduğu çocukları sokakta, ve o hayatı kucaklıyor mutlulukla…
Uzanıyorlar yatağa, düğün alayı ve halayı eşliğinde. Anlık bir acı, ne kadar anlamsız. Neler hissetmeli? Belki şu an olduğu gibi hiçbirşey. Sabahı gözü aralık karşılıyor.
Kapı aralık.
Ay Aralık.
Bir daha ki sonbahara aile daha kalabalık.
Hikayesini kimse bilmedi. Okuyorsun ve senle ben bu sırrı mezara dek saklamalıyız. Umutları var onların. Sonlarını hiç bilmemeli, beklemeli, hüsranı bir takım anlamsızlıklar-hissizliklerle kabullenmeliler. Ta ki sen anımsayıp okşayana kadar saçlarını..

Hikayeler ve Öyküler -2-
